Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kitap, sefiller, özeti

Sefiller ( Kitap Özeti )

Eski 01-18-2007   #1
[KAPLAN]

Sefiller ( Kitap Özeti )



KİTABIN ADI : SEFİLLER

YAZARI : VİCTOR HUGO

YAYIM YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 2000

YAYIMLAYAN YAYIN EVİ : ENGİN YAYINCILIK

KAÇINCI BASKI OLDUĞU : 1 BASKI: 1989
2 BASKI: 1991
3 BASKI: 2000

SAYFA SAYISI : 220


Sefiller

Büyük Fransız Şair ve yazarı Victor Hugo, Fransa tarihinin en çalkantılı günlerinde, 1802’de geldi dünyaya Babası, Napolyon ordusunda generaldi imparatorun parlak döneminde önemli görevlerde bulundu, bir çok dış ülkeye seyahat etti ve Madrit’te valilik yaptı Anne ve babası arasındaki bitmek bilmeyen geçimsizlikler, yinelenen ayrılıklar nedeniyle, Hugo genellikle annesinden uzak kaldı ve babası ile yaşadı İlkokula da İspanya’da başladı Ancak, İspanyol aristokratlarının çocuklarını kabul eden bu okulda, sonradan soyluluk unvanı almış bir burjuva generalin oğlu olması, alay konusu edilerek dışlanmasına yol açtı Yazarların ürünleri ile yaşam öyküleri arasında ilişki kurmak eğilimindeki araştırmacılar, İspanyol okulunda geçen günlerin, Hugo’nun aristokrasiye bir yandan hayranlık duyup bir yandan da nefret etmesi gibi gerilimli bir duyguya kapılarak liberal-demokratik ilkeleri seçmesinde büyük rol oynadığını iddia etmişlerdir
Napolyon’un imparatorluktan düşmesi ile birlikte Hugo ailesi için zor günler başladı Babası Paris’e döndü Maddi sıkıntılar ve toplumsal çalkantılar içerisinde, eğitimini düzgün bir biçimde sürdüremedi Hugo, ama kendi kendine okumayı sürdürdü, hatta ilk şiirlerini yazması da bu yıllara denk düşer Annesinin ölümüyle sefaletin eşiğine gelen Hugo’yu bu güç durumdan kurtaran yirmili yaşlarda yayınlanan -kraliyet yanlısı- şiirleri oldu; XVIIILois tarafından aylığa bağlandı, Chateaubriand’ın ilgisini çekti ve romantik akımı benimsemesinden sonra parlak bir kariyerin kapısını araladı




1827’de “Cromwell” ve 1830’da “Hernani” oyunları, -tıpkı Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”sinin Osmanlıda yarattığı- isyana benzer bir heyecan uyandırdı Paris’te
Hugo’nun ilk romanı ise “Notre Dame’ın Kamburu”dur(1831) Bugün okunduğunda, yazarın en yüzeysel ürünü olarak değerlendirebileceğimiz bu romanın nispi başarısızlığı, Hugo’nun maddi nedenlerle yayınevinin ısrarına boyun eğerek metnini çok kısa bir sürede tamamlamak zorunda kalmasındandır Yine de, Hugo’nun yükselen ünü, bu kitabının da sevilerek okunmasını sağlamıştır Fransa’da
1831-1941 arasında çok sayıda şiir, piyes ve roman yazdı Hugo, 1841’de Fransız Akademisine seçildi 1848 ihtilalinden sonra Cumhuriyetçi saflara geçti ve Cumhurbaşkanlığı için aday bile oldu Kendisi seçilemedi, ama seçilen Louis Napolyon’u destekledi Ancak bu Napolyon da imparatorluğunu ilan edince, Hugo 1851’de Fransa topraklarını terk ederek –yirmi yıl sürecek gönüllü bir sürgünü geçireceği- Channel Adaları’na yerleşti Burada yazdığı “Sefiller”(1861), onun en çok tanınan ve sevilen eseridir İmparatorluk dönemi sona erip Üçüncü Cumhuriyet kurulunca, Victor Hugo, Paris’e bir kahraman olarak döndü Millet meclisine seçildi, ama politikadan çok edebiyatla ilgilenmeyi tercih etti 1855’de öldüğünde, büyük bir törenle Pantheon’a gömüldü
19yy Paris’inden insan manzaraları; “Sefiller” romanı, roman kahramanları; kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur




Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı –yalnızca- bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz senelik hapisten sonra inançlarını yitirmiş, topluma öfke ve kin duyarak tahliye olmuştur Sefil bir halde geldiği “D” kasabasında, kasabanın piskoposundan gördüğü iyilikle aydınlanır ruhu
Hayata ahlak ve fazilet sahibi iyiliksever bir insan olarak yeniden başlayan Valjean, Fransa’nın kuzeyinde ucuz mücevher imalatçılığı yaparak yaşamaktadır şimdi; geçmişini gizlemiş, zenginleşmiş ve herkesin sevgisini kazanıp kasabanın belediye başkanı olmuştur Valjean’ın gizlediği geçmişten şüphelenen detektif Javert, araştırmaya koyulur ve “D” kasabasındaki hırsızlık olayına kadar ulaşır Oysa, isim benzerliğinden, bir başkası Jan
Valjean’ın yerine tutuklanmış, mesele kapanmıştır Ne var ki Valjean’ın ahlakı, kendi yerine bir başkasının hapsedilmesine izin vermez Teslim olur ve yeniden küreğe gönderilir
Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra bir kez daha kaçmayı başaran Valjean, teslim olmadan önce sakladığı –namusuyla kazanılmış- paralarını alır, Fantiana’nın kızı Cosette’i bulur ve bir manastırda bahçıvan olarak çalışmaya başlar Evlat edindiği Cosette ise rahibe okuluna gitmektedir Müfettiş Javert’ten kurtulmuş gibidir Jan Valjean
Bu sakin hayat, Cosette’in genç ve güzel bir genç kız olmasıyla değişir Babası Napolyon ordusunda subaylık yapmış bir delikanlı; Marius’a aşık olmuştur Colette



Zengin dedesi tarafından büyütülen Marius, 1832’de isyan eden sosyalistlerin safındadır Her zaman haklıdan yana olan Jan Valjean da öyle Paris kanla yıkanırken, Javert ile Jan Valjean karşı karşıya gelirler Valjean Javert’in hayatını bağışlar Ancak bu yüce gönüllük karşısında bütün inandığı değerleri yıkılan Javert, intihar eder İsyancıların durumu da pek parlak değildir Marius ağır yaralanır ve Valjean tarafından kurtarılır Cosette’in bu genci sevdiğini anlayan Valjean, onun eski bir kürek mahkumunun kızı olarak bilinmesini istemez ve ortadan kaybolur Oysa Marius, hayatını kurtaran kişinin Valjean olduğunu öğrenmiştir İki genç, son anlarını yaşayan Valjean’a koşarlar

Jan Valjan ekmek çaldığı için beş yıl kürek cezası ile cezalandırılır Birkaç kere kaçmaya kalkıştığı için cezası ağırlaştırılır ve 19 yıl hapiste kalır Çok güçlü bir insan olan Jan Valjan, hapiste iyi duygularını kaybetmiş gibidir Hapisten çıktıktan sonra, mahkum olduğunu gösteren belge yüzünden herkes ona kötü davranır Rahip onu evine alır O ise evden gümüş takımları çalar Fakat yakalanır Rahip şikayetçi olmaz ve ona iki de gümüş şamdan hediye ederek onlardan elde edeceği parayı namuslu adam olma yolunda harcamasını ister Bu olay Jan Valjan için bir dönüm noktasıdır Madlen adıyla iş hayatına atılır, zengin olur Fanten adında düşmüş fakat ruhça temiz bir kadına ve kızına yardım eder
Polis müfettişi Javer, birden ortaya çıkan ve kısa zamanda zengin olan herkesin “Baba” dediği Madlen’in kim olduğunu merak eder ve Madlen Baba’nın aslında Jan Valjan olduğunu anlar ve Jan Vanjan’ı ihbar eder Ancak ihbarın yanlış olduğu ve Jan Valjan adında birinin hapiste bulunduğu mahkemece tespit edilir Bunu öğrenen Madlen Baba (Jan Valjan) teslim olur ve hapiste Jan Valjan sanılan mahkumun kurtulmasını sağlar Hapiste bir gece kaldıktan sonra kaçarak bir limandan denize atlar ve herkes onun öldüğünü sanır
Fakat müfettiş Javer öyle düşünmez Jan Valjan, Fanten’e verdiği sözü tutmak üzere Fanten’in kızı Kozet’i bulur ve onu büyütür

Müfettiş Javer onları takip etmektedir Takip edildiğini anlayan Jan Valjan kaçarak, Kozet’i yatılı olarak bir kiliseye verir ve kendiside o kilisenin bahçıvan yardımcısı olur



Bay Jilnorman adlı birisi torunu Maryüs’ü büyütmektedir Maryüs avukat olmak için çalışıyor ve dedesinin yanında kalıyordu Ancak bir tartışma sonucunda Maryüs dedesinin evini terk ederek bir süre Sen-Jak otelinde kalır Maryüs, borçlanmamak için otelden ayrılarak arkadaşı Kurfeyrak’ın odasına taşınır ve eğitimini tamamlayarak avukat olur Bir gün Maryüs Lüksemburg parkında dolaşırken Kozet’i görür ve ona ilk bakışta aşık olur ve onu her gün görebilmek için bu parka gelir Maryüs ile Kozet arasındaki ilişkiyi fark eden Jan Valjan bu ilişkiyi istememektedir ve oturdukları evden taşınırlar Fakat Maryüs onları yine bulur ve Maryüs ile Kozet gizli gizli buluşurlar

Bazı kişiler Krala karşı ayaklanırlar Bunların içinde Maryüs de vardır Daha sonra olaylar arasında Müfettiş Javer devrimcilerin tutsağı olur Devrimcilerin arasına katılan Jan Valjan, Müfettiş Javer’i kurtarır Jan Valjan, bir çatışma sırasında yaralanan Maryüs’ü kurtarır Ancak Müfettiş Javer ikisini de yakalar Müfettiş Javer kendisini devrimcilerin elinden kurtaran Jan Valjan ve Maryüs’ü serbest bırakır ancak görevini yerine getiremediği için intihar eder

Maryüs iyileşir ve Kozet ile evlenir Zaman içerisinde iyice yaşlanan Jan Valjan da ölür










KİTAPTAN SEÇİLMİŞ BÖLÜMLER:

Burası korkunç bir yerdir Burası karanlıkların kuyusudur Körlerin çukurudur burası Cehennemin ta kendisidir() Paris'in varoşları diyebileceğimiz bu kenar mahallelerin tenhalığını tanıyan herkes, en umulmadık kimsesiz bir yerde, bir çitin ardında veya bir duvar dibinde toplanmış çocuklar görmüştür Bunlar yoksul ocaklarından kaçmış çocuklardır Kenar sokaklar onların dünyasıdır; orada nefes alabilirler () Kötü alınyazıları buralardan doğar Buna acı tabiriyle, Paris'in kaldırımlarına atılmak denir"




KİTAP ÜZERİNE KANI: Benim kitap için yapabileceğim hiçbir kötü eleştiri yoktur Bence kitabın anlaşılmasının ve okunmasının kolay olması, anlatımın eğlendirici ve açık olması, anlamı bilinmeyen sözcüklerin çok olmaması vb gibi özellikler bu kitap hakkında insanların olumlu düşüncelere sahip olmasını sağlıyor





KARAKTERLER:

JAN VALJEAN:
Ekmek çaldığı için hapse giren, 19 yıl sonra hapisten çıkan ve herkese karşı iyilikler yapmaya başlayan adam

COSETTE:
Fantiana’nın kızıdır Jan Valjean tarafından evlat edinip Marius’la evlenen kız

MARİUS:
Cumhuriyet’i savunan bir babanın oğludur fakat babasını tanımaz Ayrıca Cosette’le evlenir

JAVERT:
Mesleğine aşırı bağlı olan ve Jan Valjean’ı yakalayan polistir

TEM: Yazar, bize bir insanın hapisten çıktıktan sonra insanlara kendini kabullendirmek için çektiği güçlükleri ve insanların onu dışlamalarını anlatmış Ayrıca insanlığın, yoksulluk sorunuyla gelen sefilliğine de değiniyor
BiÇEM: Kitabın okunması ve anlaşılması kolaydır Anlatım yeterince eğlendirici ve açıklayıcıdır Ayrıca bilinmeyen sözcükler de fazla yoktur Cümleleri ne çok uzun ne de çok kısadır ve söyleşimler kesinlikle gerçeğe uygundur çünkü “Sefiller” romanında anlatılan gerçekler yalnızca toplumsal yaşantı ve onunla ilişkili mekanlarla sınırlı değildir



Roman kahramanlarının önemli bir kısmı, Hugo’nun yaşam öyküsünde ya da Fransa tarihinde yaşamış kişilerden oluşur Hatta, gururlu, isyankar ve devrimci Marius tipi, yazarın kendi gençliğinin idealize edilmiş biçimidir
Jan Valjean’ı merkezine alan hikayesi de –özellikle 1832 ayaklanmasıyla- Fransız tarihinin romana yansımasıdır Üstelik o dönemin haksız adalet sistemini ve politik hayatını teşhir etmesiyle de önemli bir belgeye dönüşür “Sefiller” Üstelik hiç bir belgenin sahip olmayacağı zengin tasvirlerle ve şiirsel bir dille
YAZARIN YAŞADIĞI ÇAĞ, BUNLARIN KİTABA NE ŞEKİLDE YANSIDIĞI:
1861 de yazdığı "Sefiller" romanında, Victor Hugo yüzlerce sayfayı Paris'in varoşlarının ürpertici yaşamına ayırmıştır Victor Hugo, aynı romanda, burjuva evini ve mahallesini de ayrıntılı olarak tasvir ederek, toplumsal kesimler arasındaki ayrımı, içinde yaşadığımız döneme göre çok daha kesin, hiç bir "nesnel" incelemenin yapamayacağı kadar dehşet uyandıracak biçimde belirler
KİTAP ÜZERİNE KANI: Konu çok açık ve iyi sunulmuştur, üslûbu çok düzgündür Toplumu, insanları, doğayı insanların kitabı okuduğu zaman gözünde canlandırabileceği şekilde çok iyi canlandırmıştır Önerdiği çözüm yolu gerçekçidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.