Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alanı, biyografi, biyografisi, filozof, filozoflar, paylaşım

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #136
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Sokrates

(MÖ 469 - 399) Yunan filozofu Sokrates, Atina'da doğmuş olan ilk Yunan filozofudur Tek bir kelime yazmamış olmasına rağmen, Avrupa düşünce tarihine çok büyük etkisi olmuş kişilerden biridir Heykelci Sophroniskos'un oğlu olan, babası gibi heykelcilik öğrenip çok geçmeden kendini felsefeye adayan Sokrates, bir çok savaşta başarıyla savaştı

Siyasette de hızla yükselip meclis başkanlığı yaparken Argireuses adalarındaki savaşı yasaya aykırı olarak yargılatmak isteyen bir önergeye karşı çıktı Peloponnesos savaşları döneminde ve Atina'nın MÖ 404 yılında uğradığı bozgunu izleyen kargaşa yıllarında demokratlarda düşmanlık uyandıran genç soyluların arasına katılması üzerine, Meletos, Anytos ve Lykon'un açtıkları davada, yeni tanrılar getirerek gençleri baştan çıkarmakla suçlanıp ölüm cezasına çarpıldı Dostu Kriton'un kaçma önerisini geri çevirip dostlarının arasında, ruhun ölümsüzlüğü üzerine bir konuşma yaptıktan sonra baldıran zehri içerek intihar etti

Derslerini sözlü olarak verip hiç bir şey yazmadığı için felsefesi özellikle Platon'un, Ksenephon'un ve Aristoteles'in anlattıklarından tanınan Sokrates, "kendi kendini tanı" özdeyişinin felsefesinin temel kuralı olduğuna inanmış, "hiç bir şey bilmediğinden başka şey bilmediğini" söyleyip kişiyi bir tümevarım yöntemiyle peş peşe sorular sorarak ahlak kavramalarını tanımayı sağlayan tanımlar bulmaya yöneltmeyi amaç almış, her kişinin yaratılırken iyi yaratıldığını, kimsenin bile bile kötü olmadığını, her kötülüğün bilgi sanılan bir bilgisizlikten ileri geldiğini savunmuştur Sokrates "doğruyu bilen doğru davranır" diyor, doğru bilginin doğru eylemi gerçekleştireceğine inanıyordu

Sokrates'in uğraşındaki temel öğe, onun kimseye bir şey öğretme peşinde olmayışıdır O, tersine, konuştuğu insandan bir şeyler öğrenmek istediğini dile getirmiştir Zamanının çoğunu sokaklarda ve meydanlarda karşılaştığı insanlarla konuşarak geçirdiğini biliyoruz Kırlardaki ağaçlar bana bir şey öğretemez, demişti O genellikle konuşmanın başında soru sorardı Böylece hiç bir şey bilmiyormuş gibi yapardı

Konuşma sırasında genellikle karşısındaki kişinin kendi düşünce biçimindeki zayıflıkları görmesini sağlardı Sonunda konuştuğu kişinin bir köşeye sıkıştığı ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendine itiraf etmek zorunda kaldığı olurdu Sokrates hiç bir şey bilmiyormuş gibi yaparak, insanları mantığını kullanmaya zorlardı Cahili "oynardı"- ya da olduğundan daha aptalmış gibi görünürdü Buna "Sokrates'ci İroni" denir

"Atina uyuşuk bir at Ben de onu uyandırıp canlandırmaya çalışan bir at sineğiyim," diyordu Sokrates hep içinde "tanrısal bir ses" olduğunu söylüyordu Romalı filozof Cicero şöyle diyordu: "(O) felsefeyi gökyüzünden Dünya'ya indirip şehirlerde barındırdı Felsefeyi evlere sokup insanları hayat ve töreler, iyilik ve kötülük üzerine düşünmeye zorladı"

Sokrates, Sofistler ile aynı dönemde yaşamış olmasına rağmen onlardan önemli bir noktada ayrılıyordu O kendini bir "Sofist", yani eğitimli ve bilge bir kişi olarak adlandırmıyordu Sofistlerin aksine, öğrettikleri için para almıyordu Hayır, Sokrates kendine kelimenin tam anlamı ile "filozof" diyordu "Philosophos"un kelime anlamı "bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişi"dir Sokrates tek bir şey bildiğini söylüyordu, bu da hiç bir şey bilmediğiydi! Sokrates bilgimizin temelinin insan mantığı olduğuna inanıyordu ve İnsan mantığına bu denli güvenişi açısından kesin bir Akılcı idi

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #137
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Sören Kierkegaard

Kierkegaard’a göre felsefe Aristoteles’ten bu yana hep özlerle, idealarla, her türden mantıksalkurgularla ilgilenmiştir Bu yüzden bireyin gerçek yaşamı gözden kaçmıştır Kierkegaard, ilk eleştirilerini bu tutuma ve bu tutumun büyük temsilcisi Hegel’e karşı yapar; ona göre soyut düşüncelere dalmak ile ya da doğa bilimlerinde yapıldığı gibiölçüp biçmekle bireyin varoluşu anlaşılamaz

Varoluş, "somut, öznel ve uyanıkinsanın yaşamıdır"Varoluşterimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur Kierkegaard Varoluş derken ne anlıyor? İlkin soyut düşünmeye karşı somut düşünüşe yönelir o Soyut düşünme devaroluşla ilgili kaygılarıyla birlikte tek kişi unutulmuştur İkinci olarak nesneldüşünceye karşı çıkar Nesnel düşünce de kişisel tutkunun, sevgi ve nefretin,ilginin kısaca her içten olan şeyin öldüğüne inanır Nesnel düşünmekarşısına, öznel düşünmeyi koyar Öznel düşünen, kendi geçek varoluşunun içyönünü ortaya koyarak felsefe yapar en çok karşı çıktığı filozofta yukarıdabelirttiğimiz gibi "soyut düşünür" Hegel’dir

Hegel’de öznel varoluşuiçinde tek kişinin ortadan kalkmasına dahinin bile düşüncenin sürüklediği boşbir yaprak gibi olmasına karşılık, bu yeni felsefesi ile Kierkegaard tek kişiyi, kendi, asıl varoluşunu en uyanık bilinci içinde toplamak ister

Bu felsefe doğrudan doğruya şu çağrıyı duyurmak ister: "yaşamını boşuna harcama, günlerini öldürme, uyku içinde geçirme, uyan ve insan ol!" Kendisi "bütün yaşamını, doymuşluğu içinde uyuklayan insanları nasıl uyandırabileceğini düşünmekle geçirdiğini" söyler Belki insanları biri cılızbiri kanatlı –eşit olmayan- iki atın çektiği bir arabaya oturup yürü diyebağırsa! Belki o zaman uyanacaktır

Kanatlı at sonsuzluk, cılız at zaman, arabacıda içimizden her biri Zaman içinde sonsuzluğun kendisine parıldadığı kimse, kendi varoluşunda uyanmış olan kimsedir En iyi uyandırma aracı da kaygılı korku ya da iç-daralmasıdır Her insanın içinde bu korku yerleşiktir Ona göre dünya da yapayalnız kalabileceği,tanrı tarafından unutulmuş olabileceği, milyonlarca iş güç arasında gözden kaçmış olabileceği korkusu Ama korku, bu iç daralması korkak ruhlar içindeğildir Ancak korkuyu ta yüreğinde bütün uyanıklığı ile tutan ve bundan kaçmayan kimse, bu korkuyla varoluşunun uyanıklığını sürdürebilir

Böylece varoluş sorusuna Kierkegaard’ın verdiği yanıt: varoluş, somut, öznel ve uyanıkinsanın yaşamıdır Varoluş, uyanık insanın yaşamını en açık sorumluluğuiçinde sürdürdüğü bir bölümüdür, bir parçasıdır Ancak varoluş, üzerindedüşünmeye elverişli değildir, onu düşündüğümüz anda onu ortadan kaldırmışoluruz "Kendisini düşündürmeyen bir şey vardı" diyebiliriz ancak, o da şu: varolmuş olan Kavranamayan, olağanüstü bir şey ona ancak sezerek ve inanarakyakınlaşabiliriz

Varoluş öyle ise irrasyonel yani us dışıdır Onukavramlarımızla kavramaya çalışır çalışılmaz kaçıp gider elimizden Öyle isevaroluş, paradoksal bir şeydir Ancak düşünmeden önce veya sonra, ancak tutkular veeylemlerle bir an için onu yakalayabiliriz, bir anlık, birden bire olan bir parlama içinde onu görebiliriz Büyük ruh hareketlerinde ve tutkulu eylemlerde mantıksal düşünme çözülür, kaybolur Düşünmek ve varoluş-olmak birleşemez

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #138
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Speusippos

(MÖ 339 - 338) Yunan filozofu Platon'un yeğeni ve öğrencisi olan Speusippos, Platon'un ölümünden sonra (MÖ 347) Akademia'nın başkanı oldu Speusippos'dan günümüze yalnızca Pythagorasçı Sayı Kuramı Üzerine adlı yapıtından uzun bir bölümle bir kaç metin ulaşmıştır Çağdaşları ve ilk döneminde Akademia'ya başkanlık eden ardılları gibi idea'ların karşısında somut ilkeler olarak gördüğü sayıların ve sayısal guruplandırmaların önemini vurguladı Bu bağlamda 10 sayısını "yetkinliğini" ya da taşıdığı özel önemi açıkladı

Çağdaşlarının "Bir" ve "İki"yi (diad) sırasıyla iyi ve kötünün ilkeleri olarak görmelerine karşın, bu ilkelerin etikle ilgili kavramlara yüklenemeyeceğini savundu Ayrıca sayısal göstergeler yardımıyla sayısal gerçekliği yoğun tinsel içeriğe sahip, birbirini izleyen katmanlar biçiminde düzenledi

Aristoteles tarafından şiddetle eleştirilmesine karşın, bitki ve hayvan fizyolojisine ilişkin karşılaştırmalı bir çalışma olan Homoia'sı (Benzerlikler) Aristoteles'in Peri ta Zoa Historia Animalium (Canlılığın Tarihi) adlı yapıtıyla boy ölçüşebilecek niteliktedir Yapıtın, sınıflama ile tanımın birbiriyle yakından ilintili olmaları nedeniyle, tek olan şeylerin bütün ele alınmadan tanımlanamayacağına ilişkin görüşünü yansıttığı sanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #139
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Tertullianus

(Tahminen 155 - 220) Hıristiyan kilisesi, Gnosis'in tam karşıtı olarak, dogmayı her zaman bilgiden üstün saymıştır Ancak bu konuda da kilise çerçevesinde çeşitli eğilimler; felsefeye dost olan, felsefeye düşman olan akımlar vardır Felsefeye karşı olumlu bir tutum alanlara düşman olanlardan birisi de Tertullian'dır

Ona göre dogmaları, içeriği ne olursa olsun, yalnızca "iman" ile benimsemek gerektir Biz dogmayı yorumlamak, ona göre bir anlam vermek hakkına sahip değiliz O kadar ki Tertullian daha da ileri giderek, dogmanın akıla tümüyle "aykırı" olabileceğini de savunur

Söz gelişi Hıristiyanlıktaki Allah'ın insan biçimine girdiği ve bir insan olarak acı çektiği dogması, akla tümüyle aykırı olan bir düşünce, bir paradokstur Buna rağmen dogmalara inanmak gerekir, çünkü dogmalar aklı alçak gönüllü olmaya zorlar Böylece Tertullian, dogmaların felsefî yorumunu tümüyle reddeder

Ona göre dinî inanç ile felsefî bilgi birbirinin karşıtıdır "İmkânsız olduğu için inanıyorum", yani inandığım şeye, akıla karşı olduğu için inanırım sözü, doğrudan doğruya Tertullian tarafından söylenmemişse bile, onun anlayışını çok güzel açıklar Ancak tüm bu anlayışlar Tertullian'ın, aynı zamanda, Antik felsefenin de etkisi altında kalmasına engel değildir Nitekim Tertullian'ın Stoa'nın etkisiyle yazılmış olan ruh ile ilgili bir kitabı vardır Tertullian, imanı bilgiden "üstün" tutan bir düşünce akımına önderlik etmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #140
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Theophrast

(MÖ 372 - 287) Yunan filozofu Lesbos adasında Eresos'da doğan Theophrastos, Aristoteles'in en ünlü öğrencisi ve gezimci (peripatetik) okula bağlı bir filozofdu Atina'da önce Platon'un daha sonra Aristoteles'in yanında öğrenim gördü Aristoteles MÖ 323'de Khalkis'e gitmek zorunda kalınca onun kurduğu Lykeion'un başına geçti Otuz beş yıllık yönetimi sırasında okulda iki binden fazla öğrenci yetişti

Theophrastos, metafizik, fizik, fizyoloji, zooloji, botanik, etik, siyaset ve kültür tarihi konularında Aristoteles'in görüşlerini tümüyle benimseyen birkaç gezimci filozoftan biriydi Genel olarak bu konular arasında sistematik birliği sağlamaya ve Aristotelesçiliği Platoncu aşkın öğelerinden arındırmaya çalıştı

Günümüze ulaşmış en önemli yapıtları olan Peri Phyton Historia (Bitkilerin Tarihi Üzerine) dokuz, Peri Phyton Aition da (Bitkilerin Nedenleri Üzerine) altı kitaptan oluşur Önemli yapıtlarından Kharakteres Ethikoi (Halkların Karakterleri) Aristoteles'in etik ve retorik amaçlı çalışmalarına dayanan 30 karakter betimlemesinden oluşur

Eski Yunan felsefesi konusunda önemli bir kaynak olan Physikon Doksai (Fizikçilerin Kanunları) adlı yapıtıysa 1789'da Herman Diels tarafından Doksographoi Hellenikon (Yunanlıların Kanıları) adıyla yeniden derlenmiştir Theophrastos Stoacı filozofların saldırıları yüzünden ünlenen etik konusundaki öğretilerinde Aristoteles'in görüşlerinden yola çıkarak erdemlerle erdemsizlikleri birlikte ele aldı ve dışsal iyiliklerin de bir ölçüde önemli olduğunu belirtti Stoacılar ise bunların insan yaşamı açısından lüksten öteye geçemediğini savunuyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #141
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Thomas More


İngiliz düşünür More, yeni bir toplum öneren Utopia adlı yapıtın sahibidir Din ve hukuk öğrenimi gördü 1504’te İngiliz Parlamentosu’na girdi Kral VIII Henry’nin ilgisini çekti 1514’te kendisine soyluluk sanı verildikten sonra çeşitli dış temsilciliklere görevli olarak gitti Bir süre sonra Kral’ın özel danışmanlığına atandı

VIII Henry’nin eşini boşayıp bir başkasıyla evlenme isteği, Katolik kurallara aykırı olduğundan Papalık karşı çıktı 1534’te Kral, İngiliz Kilisesi’ni Papalık’tan ayırarak kendisini onun başına geçiren bir yasayı Parlamento’dan geçirtti Yasaya göre, bu yeni niteliğiyle Kral’a bağlılık andı içilmesi gerekiyordu Ant içmeye karşı çıkan More’un ihanet suçlamasıyla başı kesildi

Thomas More, temel düşüncelerini sergilediği Utopia adlı yapıtında, güney yarıküredeki Utopia adasında, beş yıl kalan bir denizcinin ağzından bu ada insanlarının yaşam ve toplum biçimlerini anlatır Utopialılarda başarının başlıca gizi, eşitliğin tam olarak sağlanmasındadır Bu da özel mülkiyetin kaldırılması ile mümkündür

Utopia’da o çağ İngilteresi’nde görülen toplumsal sorunlardan hiçbiri kalmamıştır Mülkiyette ortaklığa geçince, yoksulluk giderilmiş ve yaşam düzeylerindeki dengesizliklerin yarattığı ahlâk düşüklükleri de ortadan kalkmıştır Utopia’da hırsızlık ve başka suçları işleyenler cezalandırılmak yerine toplumda kimsenin yapmak istemediği işlerde çalıştırılır

Utopia üzerinde, hepsi de eş düzene göre kurulmuş elli beş kent bulunur Evlerin kapısında kilit yoktur Her kent tarımsal açıdan kendine yeter bir biçimde örgütlenmiştir Her yurttaş belirli bir süre çiftlik işlerinde çalışmaktadır Günlük çalışma süresi altı saattir Bunun dışında insanlar boş durmaz, okur ve halka açık derslere katılabilirler Evlenme, belirli bir yaşta ve belirli kurallara göre gerçekleşir Bunun dışına çıkmak yasaktır

Özel yetenek gösteren kimi kişiler, çiftliklerde çalıştırılmaz, onlara kendilerini öğrenime verme olanağı sağlanır Yöneticiler bunlar arasından seçilir More’un ‘Utopia’sı kendi türünde, ideal devlet yapıları betimleyen kitapların yazılmasına yol açmıştır Bacon’un Yeni Atlantis, Campanella’nın Güneş Devleti, bu tür yapıtlardandır Ütopya kavramı da More’un yapıtına verdiği addan kaynaklanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #142
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Thrasyllos


Miladın I yılında yetişmiş olan Eflatunculardandır Mısır'daki Myndes kasabasında doğmuştur Matematik ve astrolojiyi felsefeye karıştırmış ve gelecek hakkında bilgi edinmek isteyen İmparator Tiberius, onun kahinliğinden yararlanmıştırThrasyllos, bu imparator üzerindeki nufuzunu, onu daima iyiliğe yöneltmekte kullandı; fakat bu nüfuz uzun süre sürmemiş ve kendisi imparator tarafından idam ettirilmiştir

Thrasyllos, Plotinos'un pek saygı gösterdiği bir çok eserler yazmışsa da, bunlar kaybolmuştur Ondan kalan tek şey, Eflatun'un diyaloğlarını üçlüklü bölümlere ayırarak sınıflamış olmasıdır Diogéne Laérce, Demokrit'ten söz ederken, Thrasyllos'un şu sözlerini nakleder: "Eğer Anterastlar, Eflatun'un olduğu doğru ise, demokrit kendisini tanıtmadan gelip, filozof atlete benzer, iddiasında olan Sokrat'la felsefeye dair tartımalara girişen Öopid ve Anaxagor'un öğrencisidir" ve Demokrit'in Fisagorculara da öğrencilik yapmış olduğunu, bu filozofa dair diğer bilgileri "Demokrit'in Kitaplarını Okumaya Giriş" adlı eserinden aldığını kaydeder

Diogéne Laérce, Eflatun'un diyaloglarırı hakkında yazdıklarını da Thrasyllos'tan nakleder Vorlander de, bu filozof hakkında, Eflatun'dan söz ederken, "İmparator Tiberius'ün döneminde yaşamış olan Yeni Fisagorcu Thrasyllos tarafından dörder eseri kapsayan dokuz dergi halinde düzenlenmiştir" der Thrasyllos Eflatun ve Demokrit hakkında esaslı bilgiler veren eski bir felsefe tarihçisidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #143
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Thukydides

(MÖ 460 - 400) Heredot'tan sonra Yunanlıların ikinci büyük tarihçisi Thukydides'tir O, Atina ile Isparta arasındaki 30 yıl süren ve MÖ 404 yılında sona eren ünlü Pelopponnes savaşları sırasında yaşamış ve bu savaşları tasvir etmiştir Thukydides, tarihi her şeyden önce, siyasî açıdan inceler ve tarih ile bunun için ilgilenir "Pelopponnes Savaşlarının Tarihi" adlı yapıtında, özellikle bu savaşların nedenlerini ve sonuçlarını ele alır

O bu yapıtını, vatandaşlarına siyasî bir eğitim kazandırmak, onları siyasî açıdan bilgilendirmek için yazmıştır Görüleceği gibi Thukydides, Heredot'a göre, çok farklı bir tarihçidir Heredot yalnızca bir öykücüdür, oysa Thukydides tarihi, siyasî açıdan ele alan bir tarihçidir Aralarındaki farklılığa rağmen, her ikisi de tarihçidir ancak tarih filozofu değildir Bir başka deyişle, her ikisi de tarihi olaylarla ilgilenmişler, tarihin anlamı ve amacını, insanın tarih içindeki rolünü dikkate almamışlardır

Oysa Demokrit tam bir tarih filozofudur Onu öncelikle, insanı tarih çerçevesinin bütünü içine yerleştirmek konusu ilgilendirir Demokrit'in bilmek istediği: İnsanlık nasıl bir başlangıçtan bugünkü duruma gelmiştir, yani insanlık tarihinin evrimi nasıl oluşmuştur?

Doğa filozofları, doğa olaylarının başlangıcını, doğanın özünü, doğanın yapısını öğrenmek istemişlerdi Demokrit ise, tarih filozofu olarak, ayrıca insanlık tarihinin başlangıcını ve bu tarihe temel olan gerçekleri de bilmek istemiştir

Demokrit'in bu konuyu gözlem ve deneylere dayanarak cevaplandırması, kabul edilemez O, insan toplumunun ilk durumuyla ilgili olarak, yalnızca bir tasavvur öne sürer: İnsan, tarihin başlangıcında hayvanlara benzer bir yasam sürmüştür Doğanın sunduğu meyveleri toplayarak beslenmiş, mağara ya da ağaç kovuklarında barınmıştır

Özetle: Başlangıçta insanların bir kültürü yoktu Kültür, yani insanların aletler yapması ancak sonraki bir gelişimin ürünüdür Hastalık ve ölüm konusunda da insanlar bu ilk dönemde aynı hayvanlara benzer bir yaşam sürmüştür Hastalıklar karşısında çaresizdiler

Toplumun bu ilk ve ilkel şeklini yaşayan insan çaresizlikler, korkular içindeydi Çaresizlikler içinde yaşamak, insana bu çaresizliği çözmeye, bunun için bir şeyler bulmaya yöneltti Başka bir deyişle çaresizlikler insanı buluşlar yapmaya zorladı Söz gelişi insan topladığı meyveleri, bu meyvelerin bulunmadığı zamana kadar koruyup, saklamak zorunda kaldı Soğuktan ve sıcaktan korunmak için evler yapıldı

Demokrit'e göre bu buluşlar yapılırken, hayvanların yaşamlarından çok fazla şeyler öğrenilmiştir Söz gelişi kuşlar da yuva yaparlar Hayvanlara korunmaları için doğanın verdiği silahlar, insanda korunmak için silah yapma düşüncesini doğurmuştur

Bu türden çaresizlikler ve sıkıntıların neden olduğu buluşlar yardımıyla insan, hayvan yaşamını andıran ilkellikten kendini kurtarmış, kültür yaşamına geçmiştir Bu gelişmede insanın en büyük başarısı sayılması gereken buluş kuşkusuz "dil" olmuştur Dil aracılığı ile insan öteki insanlarla anlaşabilme olanağına kavuşmuştur

Demokrit'e göre tarih, insan kültürünün, insan buluşlarının tarihinden ibarettir İcatlar tarihi sürekli olarak artan bir gelişmeyi belgeler Demokrit, gelişmeyi, tarihin odak noktası yapan düşünürdür O, tutumuyla, kendisine kadar olan Yunan düşüncesine ters düşmüştür Pek çok ulusun efsanelerinde, tarihin başlangıcında bir mutlu dönem yaşandığı, toplumun bir cennet yaşamı sürdüğü görüşü yaygındır Eski Yunanistan'da bu görüşü ilk kez Hesiod belirlemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #144
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Timon

(MÖ 320 - 230) Bir başka septik de Pyrrhon'un öğrencisi olan Timon'dur Timon Atina'ya gelmiş ve Eflâtun'un Akademisi'nde büyük bir saygınlık kazanmıştır O kadar ki, Timon'un etkisiyle Akademi bir süre şüpheci bir yol izlemiştir Bu ise garip bir görünümdür Çünkü Eflâtun'un Akademisi, hiçbir zaman şüphecilik eğilimi göstermemiştir Eflâtun'un kendisi de hiçbir şekilde şüpheci sayılamaz

Ayrıca Eflâtun'u izleyenler şüpheci değil, daha çok mistik bir yola sapmışlardır Fakat Eski Akademinin "sayı mistisizmi"ne karşı, Orta Akademi şüpheci (septik) bir yol izlemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #145
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Valentinus

(MS II yüzyıl) Gnostisizmin Roma ve İskenderiye okullarını kuran Mısırlı din felsefecisi Müritlerinin kurduğu Valentinusçu cemaatler II ve III yüzyıllarda Hıristiyan ilahiyatının karşısındaki en ciddi tehdidi oluşturmuştur İskenderiye'de felsefe eğitimi gördükten sonra 136-140 yıllarında Roma'ya gitti ve 25 yıl orada kendi öğretisini yayarak nüfuz kazandı

Roma piskoposu olmayı beklediği halde bu göreve getirilmemesi üzerine 140 yılında Hıristiyan cemaatini terk etti Yaklaşık 160'da Kıbrıs'a ya da İskenderiye'ye gitmek üzere Roma'dan ayrıldıktan sonra Paulusçu ilahiyat ile gnostisizmin ilkelerini kaynaştıran Hakikatin İncili'ni kaleme aldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #146
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Wihelm Dilthey

19 Kasım 1833'de Biebrich'te doğup, 1 Ekim 1911'de Bozen'de ölmüş olan Alman filozofu 1882'de Berlin Üniversitesine profesör olmuştur Bünye psikolojisi, felsefe tarihi, hayat ve kültür felsefesindeki çalışmalarıyla son yüzyılın önemli kişiliklerinden biri olmuştur Kendisine bağlı olan birçok tanınmış filozoflarla ayrı bir okulun kurucusu sayılır

Dilthey, Almanya'da tinsel bilimlerle doğal bilimler akımını uzlaştırmaya çalıştı Bu iki bilim zümresinin birbirine aykırı olan niteliklerini gösterdi Ona göre doğal bilimler, açıklamaya ve geneli bulmaya çalışırlar Bunlar, çözümcü ve öğeci özelliklere sahip oldukları halde, tinsel bilim, anlamaya, kavramaya önem veren, bireyselle uğraşan sentetik bir karaktere sahiptir Bunun yöntemi, tarih'tir; bu nedenden dolayı da yaşanmış olaylar üzerinde çalışır

Bir devrin ruhu kavranılmadan, bireyseli kavramak imkansızdır O, bir devrin ruhuna 'Nesnel Ruh' adını verir Tarih felsefesi yöntemine yeni bir yön vermiş olan Dilthey, bir yandan pozitifçiliğe bağlı olduğu halde, diğer yandan da Hegel ve romantiklerden ilham alır Ahlâkta bağıntıcıdır Önemli başlıca eserleri şunlardır:

Einleitung in die Geisteswissenschaften (1883)
Ideen Über ein Beschreibende und Zergleidernede Psychologie (1894)
Jugundgeschichte Hegels (1906)
Der Aufbau der Geschichtlichen Welt in den Geisteswissenschaften (1910)
Die Typpen der Weltanschauung (1911)
Das Erlebeniss und die Dichtung, Lessing, Goethe, Novalis, Hölderlin (1906)

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #147
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



William James Durant

Amerikan terbiyecisi ve felsefe tarihçisi 5 Ekim 1885'te Nort Adams'ta doğdu Gereken klasik öğrenimlerini bitirdikten sonra, yazarlık ve öğretmenlik hayatına atılmış olan Durant, 1914- 1927 tarihleri arasında Labor Temple School'da müdürlük yapmış ve 1927-1935 tarihleri arasında da Newyork'ta UCLA'da felsefe profesörlüğü yapmıştır

Durant, felsefeyi ve filozofları, bu bilim ve kişileri uğraşmayanların anlayabileceği şekilde çekici ve zarif bir üslupla yazmakta büyük bir başarı kazanmıştır Eserlerinde felsefe konuları, edebi ve merak verici bir özellik taşır En çetin problemleri açıklarken, filozofların çevreleriyle hayatları ve felsefeleri arasındaki ilişkiden ustaca yararlanan Durant, derin olmaktan çok, doğru ve dikkati çeken eleştirilerinde okuyucuya telkinler yapan öğretsel bir tavır takınır

Bu nedenle, onun 'Filozofi Tarihi'nde, bu bilimin klasik yöntemlerinden çok, öğretmek ve felsefeyi sevdirmek ereğini taşıyan kendi kişisel zevk ve anlayışının öznel ışıkları hakimdir Bunun içindir ki, kendisi de Alden Freeman'ın yöntemine uyarak, "terbiye ve seyahatlerle asil ve aydın bir hayatın ilhamları"na önem verdiğini itiraf eder

Durant, "bilgi teorisinin, çağımız felsefesini hemen hemen yıkacak" bir yol tuttuğuna inanır; ve bilgi probleminin incelenmesinde, yalnız psikolojiye ayrılacak bir dönemin geleceğini, felsefenin artık bu dönemde, yeniden her deneyin biçim ve yollarının betimsel bir çözümlemesi değil, belki sentetik bir girişi telakki edileceğini ümit eder ve bilime çözümlemenin girerek, bize bilgi vermesini, felsefenin ise bilgeliğin bireşimini yapmaya mecbur olmasını ister

William James DURANT'ın başlıca eserleri şunlardır;
The Story Of Philosophy (Felsefe Tarihi, 1926)
Adventures in Genius (Dehaların İlerlemesi, 1931)
On the Meaning of Life (Hayatın Gerçek Anlamı, 1932)
The Story of Civisilation (Uygarlık Tarihi, 1935)
The Life of Greece (Yunan Hayatı, 1939)
William James DURANT'ın
Vies et Doctrines des Philosophes (Filozofların Hayat ve Doktrinleri, Paris 1932)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.