Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Nerden & Nasıl Geldik

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahlakı, feragat

Feragat Ahlakı

Eski 07-17-2007   #1
Ergenekon
Varsayılan

Feragat Ahlakı



Üç ölüm peş peşe gelmiştir o 1324 yılında (bazı kaynaklar bu yılı 1326 diye zikreder): Önce Şeyh Edebali, bir iki ay sonra da kızı Malhun Hatun ahirete intikal etmişlerdir Osman Gazi hem kayınpederini, hem de hanımını kendi elleriyle defnetmiştir 3 ay sonra bu sefer ahirete gitme sırası Osman Gazi’ye gelmiştir Söğüt’te Hakk’ın rahmetine kavuşan Osman Gazi önce oraya defnedilmiş, Bursa’nın fethinden sonraysa vasiyeti gereği oğlu Orhan tarafından “Gümüşlü Kümbet”e taşınmıştır cenazesi

Ölüm hak, miras helal… Her faninin ölümünden sonra olduğu gibi şimdi sıra mirası bölüşmeye gelmiştir Aşıkpaşazade’nin deyişiyle “Azizler”, yani ileri gelenler Bursa’da Ahi Hasan adlı şeyhin tekkesinde toplanarak miras işini konuşurlar


“Osman’ın malı var mı, yok mu diye sordular Teftiş ettiler ki bu iki kardeş arasında miras taksim oluna Baktılar ki ancak fetholunan ülkeler var Akça ve altın hiç yok

Osman Gazi’nin parası yok ama ülkesi vardır Bir de şahsi mal varlığı Bakalım onlar neymiş? “Osman Gazi’nin yeni sayılabilecek bir elbisesi vardı Bir yancığı (atın yanına asılan ve ihtiyaç maddelerini koyduğu torbası), tuzluğu (eskiden tuz her adım başı bulunan bir şey olmadığı için insanlar tuz keselerini yanlarında taşırlardı), kaşıklığı (belinde kaşığın konulacağı kılıf), çizmesi, birkaç tane “iyice” atı ve bir kaç sürü koyunu, Sultanönü’nde birkaç yüğrük atı ile birkaç çift de öküzü vardı Başka bir şeyi bulunmadı

Bir cihan devletinin tohumunu atan ve ismi üç kıtada asırlarca çınlayacak olan adamın öldüğünde çocuklarına bıraktığı miras işte bunlardan ibaretti

‘İyi de feragat bunun neresinde?’ diyorsanız, az biraz sabredin lütfen Geliyorum asıl meseleye

Bu fakir miras tablosu ortaya çıkınca iki kardeş birbirlerine baktılar Alaaddin büyük oğluydu Osman’ın Orhan ise küçük oğlu Beylik töresine göre ağabeyin beyliğin başına geçmesi gerekiyordu Orhan, ağabeyine bıraktı kararı O ne derse o olacaktı

Tarihin akışını etkileyecek bir karar verilecekti orada Osmanoğullarının soyu Alaaddin’den mi devam edecekti, yoksa Orhan’dan mı?

Tarihçilerin “Alaaddin Paşa” dedikleri büyük oğul, öncelikle miras hakkından kardeşi lehine feragat ediyordu Böyle bir babanın mirası paylaşılmazdı ona göre:

- Bu ülke senin hakkındır Buna çobanlık etmeye bir padişah gerek ki memleketin işlerini görüp başara Padişaha iş görecek lüzumlu şeyler ister Padişaha lüzumlu olan şeyler bu atlardır Koyunlar da padişah şöleninin gerektirdiği şeydir O halde bizim bölüşülecek neyimiz var ki bölüşelim

Alaaddin Paşa belki de büyük bir devletin anahtarını kilidin içerisinde çeviren bu sözüyle tarihe geçecekti ki, Orhan ağabeyinin bu teklifini duymazdan gelerek tekrarladı:

- Öyleyse gel sen çoban ol

Alaaddin Paşa gözü dünyaya tok olanlara mahsus o sağduyulu cevabını astı Osmanlı tarihinin kapısına:

- Kardeş! Babamızın duası ve himmeti seninledir Onun içindir ki kendi zamanında askeri senin yanına vermişti Şimdi çobanlık dahi senindir

Orada bulunan “azizler” de Alaaddin Paşa’nın bu ancak civanmertlere yakışır teklifini onayladılar ve sonuçta Orhan Gazi, yaşı küçük olmasına rağmen beyliğin başına geçti

Ancak fazilet yarışı durmuyor, devam ediyordu Orhan Gazi ağabeyinin bu davranışına hiç olmazsa bir vezirlik ile mukabele etmek istedi “Öyleyse bana paşa ol” teklifinde bulundu kendisine “Yok” dedi, Alaaddin Bey, “şu ovada bir köy var, onu ver, yeter

Devlete karşı köy… Lakin bu dünyada kazanılabilecek en büyük zafer olan nefsini yenmeyi başarmış insanın bereketi, köyün gelirinden bir başka manevî bereket fışkırtmayı da bilmiş ve Bursa’da bir tekke ile bir cami yaptırmıştır Ömrünün geri kalan 5 yılını bugün hâlâ ayakta duran şirin camisinin yakınında yaptırdığı evde geçirmiş, sevgili kardeşine hayır dualarını hiç eksik etmemiştir

Bu Osmanlı tarihinde bir daha rastlayamayacağımız çelebice davranış, mucizevi boyutlara ulaşan “Osmanlı başarısı”nın temellerinde nefsin arzularının değil, feragat ahlâkının yattığını yeterince göstermiyor mu? Ve eli kılıç tutan Orhan’lara olduğu kadar ağzı dualı Alaaddin’lere de ihtiyacımız olduğu açık değil mi?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.