Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
seyfettin, ömer

# Ömer Seyfettin

Eski 04-29-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

# Ömer Seyfettin









28 Şubat 1884’te Gönen’de doğdu 6 Mart 1920’de İstanbul’da yaşamını yitirdi Çağdaş Türk öykücülüğünün ile "
Milli Edebiyat Akımı"nın kurucularından Kafkas göçmenlerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'in oğlu Öğrenimine Gönen’de başladı Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirmemeleri için annesiyle bilikte İstanbul'a gönderildi 1892'de Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye’ye yazdırıldı 1896'da Eyüp’teki Baytar Rüşdiyesi’ni bitirdi Edirne Askeri İdadisi’nden sonra 1903'te İstanbul’da Mekteb-i Harbiye’den mezun oldu Mülazim (teğmen) rütbesiyle orduya katıldı İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi'nde bir süre öğretmenlik yaptı


1908'de merkezi Selanik'te olan 3'üncü Ordu'da görevlendirildi 1911’da ordudan ayrıldı Ama Balkan Savaşı çıkınca tekrar askere alındı Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı Yanya Kalesi'nin savunması sırasında Yunanlılara esir düştü Bir yıl süren tutsaklıktan sonra İstanbul'a döndü Kısa bir süre "Türk Sözü" dergisinin başyazarlığını yaptı 1914'te Kabataş Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı Ölümüne dek bu görevi sürdürdü Yazmaya Edirne'deki öğrenciliği sırasında başladı İlk şiiri "Hiss-i Müncemid" "Ömer" imzasıyla 1900'de "Mecmua-i Edebiye"de yayınlandı İlk öyküsü "İhtiyarın Tenezzühü" 1902'de Sabah gazetesinde yer aldı İzmir ve Makedonya'da görevliyken yazdığı şiir, öykü ve makaleler çeşitli dergilerde çıktı Askerliğe ara verdiği dönemde ise yazıları "Rumeli" gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlandı


Selanik'te yayınlanan "Genç Kalemler" dergisindeki yazılarıyla ünlendi Derginin ikinci dizisinin ilk sayısında Nisan 1911'de yayınlanan "Yeni Lisan" başlıklı yazısı "Milli Edebiyat" akımının başlangıç bildirgesidir Yazılarında, yalın, halkın konuştuğu ve anladığı bir dil kullanmak gerektiğini savundu Türkçe'nin kendi kurallarına uygun yazılmasını, Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istedi Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem'le birlikte sürdürdü 1 Dünya Savaşı yıllarında "Yeni Mecmua"da yayınlanan öyküleriyle ününü iyice yaygınlaştırdı Öykülerini kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi Çok değişik konular işledi Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi


Sağlık durumu bozulup ölümünden sonra 1926’da öykülerini önce Ali Canip Yöntem derledi Ardından Ahmet Halit Kitabevi 1936’da bir derleme yaptı 1950’den sonra Şerif Hulusi, öykülerini yeniden gözden geçirip 10 cilt halinde yayınladı Rafet Zaimler Yayınevi 1962’de 30 öykü daha ekleyerek 11 ciltlik bir külliyat halinde yayınladı Son olarak Bilgi Yayınevi, "Bütün Eserleri" adıyla tüm öykülerini 16 kitapta topladı Kahramanlar, Bomba, Yüksek Ökçeler, Yüzakı, Yalnız Efe, Falaka, Aşk Dalgası, Beyaz Lale, Gizli Mabet bu dizideki öykü kitaplarından bir bölümü İnceleme kitaplarında "Tarhan", "Ayın Sin" rumuzlarını kullandı

ESERLERİ

ŞİİR:
Ömer Seyfettin’in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi)

ROMAN:
Ashâb-ı Kehfimiz (1918)
Efruz Bey (1919)
Yalnız Efe (1919, 1988)

ÖYKÜ:
Harem (1918)
Yüksek Ökçeler (1922, 1988)
Gizli Mabed (1923, 1988)
Beyaz Lale (1938)
Asilzâdeler (1938)
İlk Düşen Ak (1938, 1980)
Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982 bir oyun da içerir)
Dalga (1943, 1952)
Nokta (1956)
TarihEzelî Bir Tekerrürdür (1958)

İNCELEME:
Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1912)
Yarınki Turan Devleti (1914)
Türklük Mefkuresi (1914)
Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)




Ömer Seyfettin 11 Mart 1884 tarihinde Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu Babası Ömer Şevki Bey, Kafkas Türkleri'ndendi Yazarın annesi Fatma Hanım ise İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin kızıdır



Ömer Seyfettin


Ömer Seyfettin 11 Mart 11 Mart Gregorian Takvimine göre yılın 70 günüdür Sonraki sene için 297 gün var (Artık yıllarda 298)
Detaylı bilgi için linke tıklayınız

1884 tarihinde 1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler


Balıkesir Marmara Denizi ve Ege Denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri

Gönen ilçesinde doğdu Babası Ömer Şevki Bey, Kafkas Türkleri'ndendi Yazarın annesi Fatma Hanım ise

İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin kızıdır

Ömer Seyfettin dört yaşındayken mahalle mektebine verilir Yazarın çocukluk yılları Gönen'de ve Karalar köyündeki çiftlikte geçer

Ayancık'taki Reşit Efendi'nin Mahalle Mektebi'nde yedi yaşına kadar okuyan yazar, eğitimini yetersiz bulan ailesi tarafından İstanbul'da bulunan Mekteb-i Osmani'ye kaydettirilir Daha sonra babası tarafından Askeri Baytar Rüştiyesi'ne yazdırılır Baytar Rüştiyesi'nde iken yazar gözlerinden rahatsızlanınca Ayancık'a babasının yanına gönderilir Rüştiye'yi
İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur



1896 yılında bitirdikten sonra, arkadaşı Aka Gündüz ile birlikte Edirne Askeri Lisesi'ne girerler 1896 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler


1900 yılında buradan mezun oldular

İstanbul'a dönen yazar Mekteb-i Harbiye-i Şahane'ye kaydolur



22 Ağustos 22 Ağustos Gregorian Takvimine göre yılın 234 günüdür Sonraki sene için 131 (Artık yıllarda 132) gün var


1902 tarihinde bu okulu Piyade Asteğmeni ünvanıyla bitirir Yazar Kuşadası'ndaki orduda beş yıl görev yapar

Ömer Seyfettin



İzmir'de İzmir, Türkiye'nin nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük şehridir

Tarihi ve tabii güzellikleri ile de Türkiye'nin en güzel llerinden biridir 37° 45' ve 39° 15' kuzey enlemleri ile 26° 15' ve 28° 20' doğu boylamları arasında yer alır Balıkesir, Manisa, Aydın ve Ege Denizi ile çevrilidir İzmir, renkli bir tabiata, zengin bir tarihi mirasa ve bol ürün veren topraklara sahip bir ildir Trafik plaka numarası 35'tir


Yakup Kadri Karaosmanoğlu Baha Tevfik, Türk, romancı ve yazar Romanlarında Türk toplumunun Tanzimat'tan bu yana çeşitli dönemlerdeki toplumsal gerçekliğini sergilemiştir


Şahabettin Süleyman, Türkçü Necip gibi yazarlarla tanışır Serbest İzmir, Sedat ve Muktebes gibi gazete ve dergilerde yazılar yazar

Şahabettin Süleyman, (d 1885 İstanbul - ö 1921 İsviçre), Türk yazar


1909'da Köprülü'deki Askeri Rüştiye'de Üsteğmen rütbesiyle beden eğitimi öğretmenliği yapar Genç Kalemler dergisiyle çalışmaya başlar Bu sıralarda


Ziya Gökalp ile tanışır Ziya Gökalp (1876 - 1924) yılları arasında yaşamış, ünlü fikir adamı ve şair 1876'da Diyarbakır'da doğdu İkinci Meşrutiyet'ten başlayarak Türkçülük akımının en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk düşünce ve siyaset hayatını kuvvetle etkilemiş, Milli Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır


Trablusgarp Savaşı ve Trablusgarp Savaşı, 1911-1912 yılları arasında Osmanlı Devleti ile İtalya arasında, İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi' nin uygarlık bakımından geri bırakıldığı, burada yaşayan İtalyanlara kötü davranıldığım bahane ederek 28 Eylül 1911'de bu bölgeyi işgale başlaması ve Trablusgarp, Tobruk, Derne ve Bingazi'ye asker çıkarması ile başlayan savaş


Balkan Savaşları nedeniyle orduya döner Daha sonra Balkan Savaşları Osmanlı Devletinin Balkanlar’daki dört devlete karşı yaptığı savaşlar İngiltere, Rusya ile Tallin'de gizli bir anlaşma yaparak, Rusya'yı İstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya'nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkleri Balkanlardan atmak istediler Trablusgarp Savaşı da onları cesaretlendirdi


1913'te İstanbul'a döner İstanbul'da Türk Sözü Dergisi'nin başyazarlığına getirilir Ömer Seyfettin


1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde


Edebiyat Öğretmenliği yapar ve hayatının sonuna kadar bu görevde kalır

Ömer Seyfettin'in hayatı

Ömer Seyfettin (Edebiyat ya da yazın, yazarın düşünce ve duygularını, okuyanın estetik bir tat almasını sağlamak amacıyla yazılmış ya da böyle bir amaç gütmese de biçimsel olarak bu düzeye ulaşmış yazılı yapıtların tümüne verilen isimdir


1884-1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler


1920) Türk edebiyatının en çok okunan hikaye yazarıdır Asker ve öğretmendir Türk kısa hikayeciliğinin kurucu ismidir Ayrıca edebiyatta


Türkçülük akımının kurucularındandır Türkçede sadeleşmenin savunucusudur Kısa ömrüne çok sayıda eser sığdırmıştır En tanınan eseri "


Kaşağı" isimli öyküsüdür

Kaşağı Hayvanları tımar etmek için kullanılan madenden yapılmış dişli alet Bazı yörelerde kaşak da denir Hayvanların üzerlerinde biriken toz, çamur çöp vs gibi maddelerin temizlenmesinde kullanılır İnsanın sırtını kaşıyabilmesi için uzun saplı, ucu el şeklinde, ekseriya ağaçtan yapılan alete de kaşağı adı verilmektedir Bunlar, fildişi, sedef, abanoz, bağa gibi maddelerden de yapılırdı

Kaşağı yapımı Özellikle Osmanlılarda çok yaygındı Günlük hayatta ve harpte vazgeçilmez yardımcı


1884 yılında 1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler


Balıkesir) doğdu Hatko Çerkezlerindendir İyi derecede Adige dili konuşurdu Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'le, Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir Öğrenimine Balıkesir Marmara Denizi ve Ege Denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri


Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı Ömer Şevki Bey'in görevinin nakli dolayısıyla Balıkesir`in bir ilçesidir


Gönen'den ayrılan aile Balıkesir`in bir ilçesidir


İnebolu ve Ayancık'tan sonra Kastamonu iline bağlı bir ilçe Yüzölçümü 563 kilometrekare, nüfusu 40 bin 403 dür İlçenin kuzeyini Karadeniz kıyıları meydana getirmektedir Yüzeyi Karadeniz kıyılarına bakan dik meyilli yer yer


İstanbul'a geldi

Ömer Seyfettin, önce
İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur

Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da 1893 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu

Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü'den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı

Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı

Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı

Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü 23 Ocak 1913'te Enver Paşa'nın organize ettiği Babıali Baskını'na katıldı Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı 1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü

1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey'in kızı Calibe Hanım'la evlenmiştir Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü

1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikaye yazdı Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü


Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Mart'ta hastahaneye kaldırıldı 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi

En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikayelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikayeler günümüzde de okunmaktadır

Redif Taburu'na tayin edildi garajı yapılacağı gerekçesiyle Fikrî ve edebî kişiliği

Ömer Seyfettin, Perili Köşk


Ömer Seyfettin, yirminci yüzyıl Türk realist hikâyeciliğinin önemli simalarındandır Birbirinden güzel hikâyeler kaleme almış olan Ömer Seyfeddin’in bu hikâyelerinin çıkarıldığı kaynakları şu şekilde sıralayabiliriz:

1 Çocukluk hatıralarından alınmış hikâyeler: Bunlar, Çocuk Edebiyatımızın en güzel örnekleridir Baba ocağının şefkat ve muhabbet dolu hatıralarının, ilkokul günlerinin dile getirildiği eserlerdir Bâzıları hafif bir mizah karıştırılarak anlatılmıştır And, Falaka, Kaşağı bu devrenin mahsülü hikâyelerdir

2 Yakorit sınır bölüğünün ilham ettiği hikâyeler: Balkanlı kavimlerin, özellikle Bulgar eşkiyasının Müslüman Türk halkına ve Osmanlı tebaası olan kendi soylarından insanlara karşı işledikleri çirkin ve pek âdî cinâyetler, tecâvüz ve tasallutlar, sataşmalar dile getirilmiş ve açık sahnelere yer verilmiştir Bu yönden okuyucuda menfî tesir uyandırmıştır

Bugün medenî insanlığın gözleri önünde cereyan eden, Türklere karşı işlenen insanlık suçu, o devirde de aynen devam ediyordu Ömer Seyfeddin, Balkan kavimlerindeki bu insanlık dışı Türk-İslâm düşmanlığını Beyaz Lâle, Tuhaf Bir Zulüm gibi hikâyelerinde dile getirdi

3 Türk savaş târihinden çıkarılan hikâyeler: Ömer Seyfeddin, Türkün kahramanlığına, vatan sevgisine îmânına hayrandı Son zamanlarda Türk münevverinin Batıya karşı hayranlığı, kendisinde korkunç bir aşağılık duygusunun doğmasına sebep olmuştu Ömer Seyfeddin, mâzideki muhteşem devirleri, Türkün yenilmez, aşılmaz îmân gücünün sembolü yiğitlikleri dile getirmek sûretiyle yeni kahramanların yetişmesine yardımcı olmak istiyordu Bu maksatla yarı târih, yarı destan havası taşıyan hikâyeler neşretti Çok sevilen bu hikâyeler, Birinci Dünyâ Harbinin muhtelif cephelerinde çarpışan insanlarımıza ümit aşılıyordu

4 Folklörden ve Anadolu efsanelerinden çıkarılan hikâyeler: Bunlar, Anadolu ve Rumeli Türkleri arasında dolaşan hikmetli kıssalardır Yazar, bu efsâneleri modern hikâye tekniğiyle ifâde etmiştir Yüz Akı, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar gibi Bitirilememiş Yalnız Efe adlı bir roman tasarısı da, mevzuunu bir Anadolu efsânesinden alır

5 Bir fikri yermek veya övmek için yazılmış hikâyeler: Hikâye tekniği îtibâriyle zayıftırlar Bu hikâyelerde Türklüğü inkâr eden kozmopolit, yabancı kültürlere hayran kişiler ve zümreler, enine boyuna işlenir Türklüğü hakir gören bu âsî tiplere karşı kahramanları, daha doğrusu kendisi ateş püskürür Onlara karşı isyan eder Efruz Bey, Fon Sadriştayn’ın Oğlu, Kızıl Elma Neresi, Primo Türk Çocuğu bu duyguların yaşandığı hikâyeleridir

6 Günlük hayattan alınmış hikâyeler: Onun en realist olduğu hikâyelerdir Çoğunda açıkça bir mizah göze çarpar Bâzılarında bir fikir ağır basar (Mahçupluk İmtihanı, Perili Köşk, Gizli Mâbed, Bahar ve Kelebekler vb)

Bâzı hikâyeleri, üzerinde durulmamış olmalarından dolayı hikâye tekniği îtibâriyle zayıftırlar

Ömer Seyfeddin, edebiyatımızda, destan rûhu taşıyan millî hikâyeleriyle şöhrete ulaşmış, İttihat ve Terakkinin bütün menfiliklerinden uzaklaşmış bir şahsiyettir

Eserleri

Yazarın sağlığında müstakil kitap olarak yayınlanan eserleri çok azdır Târih Ezelî Bir Tekerrürdür (hikâye, 1910), Ashab-ı Kehfimiz (roman, 1918), Harem (roman, 1918), Efruz Bey (roman, 1919), Yalnız Efe (roman tefrikası, 1919) Ölümünden sonra ise, Gizli Mâbed (hikâye, 1926), Yüksek Ökçeler (hikâye, 1926), Bahar ve Kelebekler (hikâye, 1927) adlı hikâye kitapları basıldı Ömer Seyfeddin’in tahkiyeli, hikâye türündeki eserlerinin ilk külliyatı 1938 yılında şu isimlerle yapılmıştır:

Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Bomba, Gizli Mâbed, Asilzâdeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lâle, Mahcupluk İmtihanı, Dalga, Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür

Ömer Seyfeddin otuz altı yıllık ömrüne 159 hikâye, 7 piyes, bâzısı yarım kalan 7 roman, 1 masal, 71 şiir, 81 makâle sığdırmıştır

Yazar 6 Mart 1920'de vefat eder ve Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir Daha sonra 23 Ağustos 1939 tarihinde Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledilir

ESERLERİ Hikayeleri:Ashab-ı Kehfimiz, Harem, Efruz Bey, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Asilzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale, Mahcupluk İmtihanı, Nokta, Kaşağı, And, Falaka, Tuhaf Bir Zulüm, Bomba, Başını Vermeyen Şehit, Vire Forsa, Şehit, Pembe İncili Kaftan, Topuz, Diyet, Yalnız Efe, Binecek Şey, Yüz Akı, Kurumuş Ağaçlar


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : # Ömer Seyfettin

Eski 04-29-2009   #2
TiFus
Varsayılan

Cevap : # Ömer Seyfettin



Eseleri çok güzel kendi daha daha güzel
Alıntı Yaparak Cevapla

Ömer Seyfettin-öykü Yazarı

Eski 09-06-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Ömer Seyfettin-öykü Yazarı



Ömer Seyfettin-öykü Yazarı




Ömer Seyfettin (18841920), "Kaşağı'' adlı öyküsüyle hemen hemen hepimizin ilkokul Türkçe kitaplarından tanıdığı bir yazarımızdır Ömer Seyfettin Türk edebiyatında kısa öykü türünün ilk başarılı örneklerini vermiş, dilde sadeleşme hareketine de öncülük etmiştir


Gönen'de doğan Ömer Seyfettin'in babası Kafkas göçmenlerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'dir İlköğrenimine Gönen'de mahalle mektebinde başladı Babasının görev gereği sürekli yer değiştirmesi göz önüne alınarak, annesiyle birlikte İstanbul'a yerleşmesi uygun görüldü Önce Aksaray'daki Mektebi Osmani adlı özel bir okula başlayan Ömer Seyfettin daha sonra Eyüp Baytar Rüştiyesi'nde (ortaokul) yatılı olarak okudu Edirne Askeri İdadisi'ni (lise) ve 1903'te İstanbul'da Mektebi Harbiye'yi (Harp Okulu) bitirerek teğmen rütbesiyle İzmir'de göreve başladı

1906'da İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi'nde (Jandarma Okulu) öğretmenliğe atandı Bu arada üstteğmenliğe yükselen Ömer Seyfettin 1908'de Makedonya'daki 3 Ordu'da görevlendirildi 1911'de ordudan ayrılarak Selanik'e yerleşti Ama 1912'de Balkan Savaşları' nın başlamasıyla yeniden askere alındı Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı Yanya Kalesi' nin savunmasına katıldı, kale düşünce Yunanlılar'a tutsak oldu Bir yıl süren tutsaklığın ardından İstanbul'a döndü ve ölümüne değin Kabataş Sultanisi'nde (lise) öğretmen olarak çalıştı


Ömer Seyfettin edebiyatla ilgilenmeye Edirne Askeri İdadisi'nde öğrenciyken başladı İlk şiiri yalnızca "Ömer" imzasıyla Mecmuai Edebiye adlı bir edebiyat dergisinde Harbiye öğrencisiyken yayımlandı Daha sonraki şiir ve öykülerinde Ömer Seyfettin adını kullanmaya başladı Ömer Seyfettin'in ilk öyküsü ise yine Harbiye öğrencisiyken Sabah gazetesinde yayımlandı Yazar, İzmir ve Makedonya'da görevliyken de çeşitli gazete ve dergilere öykü ve şiirlerini göndermeyi sürdürdü


Ömer Seyfettin kendini tümüyle edebiyata vermek, yaşamını kalemiyle kazanmak amacıyla, devlet hesabına yaptığı Öğreniminin karşılığını ödeyerek askerlikten ayrılmış ve Selanik'e yerleşmişti Önceleri Yunus Nadi'nin başyazarlığını yürüttüğü Rumeli gazetesi ile dönemin edebiyat dergilerine öykü ve makaleler yazmaya başladı Daha sonra arkadaşları Ali Canip (Yöntem) ve Ziya Gökalp' le birlikte Genç Kalemler dergisini çıkardı Buradaki yazılan ve öyküleriyle dikkat çekti ve ünlendi

Derginin ilk sayısında yayımladığı "Yeni Lisan" adlı makalesinde savunduğu "ulusal edebiyatın ulusal dilden doğacağı, yazı diliyle konuşma dilinin birleştirilmesinin gerektiği ve Arapça, Farsça kelimelerin dilden atılması" gibi düşünceleri geniş bir çevrenin ilgisini çekti Bu makale Milli Edebiyat Akımı'nın başlangıç bildirisi sayılır {bak MİLLİ Edebiyat) Tutsaklığından sonra döndüğü İstanbul'da yazılarını Türk Sözü dergisinin başyazarı olarak sürdürdü I Dünya Savaşı yıllarında Ziya Gökalp'in çıkardığı Yeni Mecmua'da yayımladığı öyküleri ününü daha da yaygınlaştırdı

Ömer Seyfettin'in düşünsel yapısının biçimlenmesinde Osmanlı Devleti'nin içine girdiği gerileme ve çökme sürecinin önemli bir etkisi oldu Öykülerinin konuları genellikle toplumsal yaşamdan alınan olaylardır Öykülerinde gerçekleri olduğu gibi göstermiş, döneminin sorunlarını yansıtmıştır Yapıtlarında yer yer alaycı, süssüz ve yalın bir anlatım egemendir Halk deyimleri ile halk fıkra ve masallarının önemli bir yer tuttuğu öykülerinde çoğunlukla çocukluk anılarını, halk inançlarını, tarihsel olayları ve toplumun bozuk düzenini anlatır 190913 arasında Makedonya'da iken yazdığı öykülerindeyse, temel konu Balkanlar'daki ulusal kurtuluş mücadeleleridir

Çağdaş Türk öykücülüğünün doğuşuna büyük katkısı olan Ömer Seyfettin'in Ashâbı Kehfimiz (1918), Efruz Bey (1919) adlı romanları ve Harem (1918) adlı büyük öyküsü ölümünden önce kitap olarak yayımlandı Öyküleriyse kitap olarak ölümünden sonra çeşitli yayınevlerince "toplu eserler" biçiI minde yayımlandı Gizli Mabet, Yüksek Ökçeler, Bahar ve Kelebekler, Bomba, İlk Düşen Ak, Mahcupluk İmtihanı bunlardan bazılarıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.