Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
2|kitap, edebi, ekitaplar, türler, özetleri

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




Edebi türler 2 ELEŞTİRİ (TENKİT)

Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken, zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini yansıtma amacıyla yazılan yazılara eleştiri (tenkit) denir (E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 237 - 241)
Eleştiri (tenkit): Bir şeye kıymet biçme, o şeyi kıymetlendirme demektir Aslı Yunanca "Kritikos" kelimesinden gelen "Critic" (hükmetme) karşılığı olarak dilimizde kullandığımız "tenkit" kelimesi "nakd" kökünden türemiştir "Nakd", bir şeyi satın alırken verilen akçe, kıymet ölçüsüdür ve tenkit, o şeyi kıymetlendirme anlamını taşır (F A TANSEL, İyi ve Doğru Yazma Usûlleri, Cilt: I-II, s 192)
Bir eser ya da yazar hakkında inceleme yapan ve bir değer yargısına varan kişiye eleştirmen (münekkit = tenkitçi) denir Eleştirmen; düşünce, sanat ve edebiyat alanında topluma yarar sağlayan; sanatın, sanatçının ve toplumun yol göstericisi olan; eserlerdeki zenginlikleri gözler önüne seren; okuyucuya kılavuzluk yapan kişidir
Eleştiride amaç; iyi olanın değerini ortaya koymak, sanatı unutul-maktan kurtarmak, iyi olmayana ve kötüye fırsat vermemektir Eleştiri yapmak için inceleme yapmasını bilmek gerekir İnceleme yoluyla, eleştirilecek olan şey tanıtılır, sonra eleştiriye geçilerek olumlu ve olumsuz yanlar bulunur ve bir yargıya varılır

(S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 354)
(E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 242 - 243)

Eleştiri yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:
(1) Eserin (ya da yazının), gerçeği yansıtmadaki başarısı nedir?
(2) Eser (ya da yazı), okuyucu üzerinde nasıl bir etki bırakmıştır?
(3) Eserin (ya da yazının) olayı okuyucularına anlatmasında, aktar-masında başarısı nasıldır? Eserdeki içtenlik, özgünlük ve hayal gücü; başarıya nasıl katkıda bulunmuştur?
(4) Eserde (ya da yazıda) yansıtılan duygu ile sanatçı arasında nasıl bir ilgi vardır?
(5) Genel olarak eser (ya da yazı) başarılı mıdır? Başarılı olduğu yanlar, başarılı olmadığı yanlar var mıdır?
(E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 242/243)
(S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 354/355)

Sanat eserini meydana getiren bazı şartlar, hatta yasalar vardır Bunları bulup açığa çıkarmak gerekir Eleştiri, mahiyetine uygun olarak meydana gelen dil varlığı ile bunu yapar O, eser karşısında iki önemli görevi yerine getirmeye çalışır: Çözümleme ve yorumlama
Eleştiri, sadece övgü ya da yergi değildir Eleştiriler, ele alınan eserin ya da yazarın iyi anlaşılmasını sağlar “Yergi”, ayrı bir tür olup, özellikleri şöyledir:
YERGİ: Bu tür ürünlerde toplum, kişi ya da olayların kusurları, kötü ve gülünç yönleri ele alınmaktadır Divan şiirindeki karşılığı "hiciv"dir Halk şiirinde ise "taşlama" adı verilmektedir
Bu tür yergiler, dikkatli ve iyi yapıldığında toplum sorunlarını dile getirmesi bakımından oldukça önemlidir Yapılan yergi, bayağı ve kaba bir anlatımdan meydana gelirse insanları rahatsız etmektedir Yergi, aynı zamanda, gerçeklere uygunluk derecesinde değer kazanmaktadır Türk edebiyatında en büyük yergi ustası, 17 yüzyılda yaşayan Nef'î' dir



Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




MEKTUP
Uzakta bulunan herhangi dosta, arkadaşa gönderilen ya da kamu kuruluşları arasında haberleşmeyi sağlayan bir yazı türüdür Mektuplarda dilek ve arzu bildiren duygu ve düşüncelere yer verilir
Mektupta kullanılacak anlatım, bunu okuyacak kişinin kültür düzeyine göre ayarlanır Arkadaşa yazılacak bir mektupta kullanılacak dil, büyüğe yazılacak mektuptaki dilden elbette farklı olmalıdır (E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 255)
Edebiyatımızda mektup türü, Tanzimat Edebiyatı döneminde gelişmeye başlar Özellikle Abdülhak Hamit TARHAN ile Namık Kemal'in birbirlerine yazdıkları mektuplar, bu gelişmenin önemli ve tipik örnekleridir Bilim, edebiyat ve siyaset adamlarının mektupları, ayrıca çağının özelliklerini yansıttığı için, birer "belge" niteliği de taşırlar (H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 513)
Mektuplar, dört grupta sınıflanmaktadır:
(1) Özel Mektuplar
(2) Edebî Mektuplar
(3) Resmî ve İş Mektupları
(4) Açık Mektuplar

1) Özel Mektuplar

Akraba ve dost gibi yakın çevredeki insanlara yazılan mektup çeşididir Bu tür mektuplarda doğal ve samimi anlatım ön plândadır Sanatçı ve edebiyatçıların, daha çok genel konular üzerinde yazdıkları özel mektuplara "edebî mektup" da denmektedir

Özel mektupları yazarken dikkat edilecek özellikler şunlardır:
(a) Mektup yazılacak kâğıt, şekil yönünden düzenli ve temiz olmalıdır
(b) Mektup, mürekkepli ya da tükenmez siyah renkli kalemle yazılmalıdır
(c) Mektubun sağ üst köşesine "tarih", yanına da yazıldığı "yerin adı" konmalıdır
(d) Mektubu göndereceğimiz kişinin genel özelliklerine göre (yaşı, kültür düzeyi, yakınlık derecesi vb) "hitap cümlesi" bulunmalıdır
(e) Mektubun sağ alt köşesine "ad-soyad" yazılmalı ve "imza" atılmalıdır
(f) Mektubun sol alt köşesine "adres" yazılmalıdır
(E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 255/256)
(S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 138/139)
(H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 513 - 522)

2) Edebî Mektuplar:

Edebî mektuplar; yazarları, içerikleri ve ifade şekilleri ile özel mektuplar içinde ayrı yer tutar ve ayrı şekilde ele alınırlar Edebî mektuplarda, mektubun yazıldığı dönemin edebiyat ve düşünce olayları yer alır Yazar, karşısındakine öğüt verir, yol gösterir Eski dönemlerde, bu tür kişisel edebî mektuplar, "Mektûbât = Mektuplar" adı altında toplanır ve geniş kitlelerin de okuyabilmesi için yayımlanırdı
Düşünce ve edebiyat alanındaki görüşleri sergilemeleri bakımından mektupları yayımlanan yazar ve şairlerimizden bazıları şunlardır:
Ali Şir Nevaî (XV yy)
Kınalızade Ali (XVI Yy)
Veysî (XVII yy)
Ragıp Paşa (XVIII yy)
Namık Kemal (XIXyy)
Ahmet Hamdi Tanpınar (XX yy)
Ayrıca mektup tarzında eleştiri, seyahatname, roman, hikâye, şiir gibi yazılı kompozisyon türlerinin (edebî türler) de yazıldığı görülmektedir
3) Resmî ve İş Mektupları:

a) Resmî Mektuplar:

Resmî dairelerin ve tüzel kişilik taşıyan kuruluşların birbirlerine yazdıkları resmî yazılarla; bunların, vatandaşların başvurularına verdikleri yazılı cevaplara denir İş mektuplarına benzerler
Bu mektupların hitap başlığı, yazılan dairenin ya da tüzel kişilik sahibi kuruluşun kanun ve tüzüklerdeki tam adıdır Bu mektuplarda tarih ile birlikte mektubun sıra numarası ve konusu belirtilir Mektup, cevap mahiyetinde ise "ilgi" hanesine cevabı olduğu mektubun sayı ve tarihi, "konu" hanesine de kısaca amaç yazılır Bu yapıldıktan sonra iki ya da üç satır aralığı bırakılarak mektup yazılır
Resmî mektuplarda açık, kesin, anlaşılır bir dil kullanılır Mektubun sonu, alt makama yazılıyorsa " rica ederim", üst makama yazılıyorsa " arz ederim" şeklinde biter Mektup metninin sağ altında ise mektubu yazanın makamı, adı ve soyadı ile imzası bulunur
b) İş Mektupları:

Özel kişilerle iş kurumları ve iş kurumlarının kendi arasında, işle ilgili olarak yazılan mektuplara denir Bu mektuplarda konusu ne olursa olsun bir iş ya da hizmet söz konusudur Bu bir sipariş, satış, şikâyet, borç alıp verme isteği, tavsiye ya da bilgi isteme olabilir
İş mektuplarını, konularına göre altı başlık altında inceleyebiliriz:
-Sipariş mektupları
-Satış mektupları
-Şikâyet mektupları
-Alacak mektupları
-Tavsiye mektupları
-Başvuru mektupları vb
İş mektuplarına, kendisine mektup yazılan kişi ya da kurumun ad ve adresi ile başlanır Kâğıdın sağ tarafına tarih yazılır Adres ve tarihten sonra uygun bir aralık bırakılır, paragraf yapılarak doğrudan istek yazılır Son bölüme saygı ifade eden bir söz eklenerek mektup bitirilir Mektup metninin sağ altında mektubu yazanın adı ve soyadı ile imzası yer alır
İş mektuplarında şekil birliğini sağlamak için, son zamanlarda satır başı yapılmamakta, satır başları, satır aralıkları daha da açılarak gösterilmektedir Böylece yazı, sol ve sağ yanlardan bir blok hâlinde ve aynı ölçüler içinde kalmaktadır
Resmî ve iş mektuplarında dikkat edilecek özellikler şunlardır:
ı) Mektup yazılacak kâğıt şekil yönünden düzenli ve temiz olmalıdır
ıı) Bu tür mektuplar, mümkünse daktilo ya da bilgisayarla yazılmalıdır Mümkün değilse, özel mektuplarda olduğu gibi siyah mürekkep ya da tükenmez kalemle yazılmalıdır
ııı) Resmî mektuplarda yazının çıktığı kurumun adı, kâğıdın üstüne ortalanarak büyük harflerle yazılmalıdır
ıv) Kâğıdın sağ üst köşesine tarih yazılmalıdır
v) Mektubun gideceği makamın adı ve yeri ise kağıdın orta üst yerine ortalanarak yazılmalıdır
vı) Yazı metnine başlamadan hangi tarih ve sayılı yazının cevabı olduğu yazılmalıdır
vıı) Mektubun giriş paragrafında sorun ya da konu kısaca belirtilmelidir Gelişme paragraflarında ise konu ve sorun açılmalıdır Sonuçta ise, arz / rica ifadelerine yer verilmelidir
(E KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s 256)
(S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 139/140)
(H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 518)

4) Açık Mektup:

Her hangi bir düşünceyi, görüşü açıklamak, bir tezi savunmak için bir devlet yetkilisine ya da halka hitaben, bir kişi ya da kurum tarafından yazılan, gazete, dergi aracılığı ile yayımlanan mektuplardır
Açık mektuplarda sadece yazanı değil, geniş kitleleri ilgilendiren önemli konular ele alınır
Açık mektubun türü; makale, fıkra, inceleme yazılarından birine uygun olabilir Açık mektup örneklerine zaman zaman gazete ve sanat dergilerinde rastlanmaktadır
(S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 141)
(H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 520-522)
b DİLEKÇE

Dilekçeler bir iş mektubu olarak da kabul edilebilir Bir dileği, isteği, ihbar ve şikâyeti bildirmek üzere ya da her hangi bir konuda soru sormak için resmî, özel kurum ve kuruluşlara, gerçek ya da tüzel kişilere yazılan imzalı ve adresli bir çeşit iş mektubudur
Dilekçeler genellikle çizgisiz ve beyaz dosya kâğıdına dolma kalemle ya da daktilo / bilgisayarla yazılır Kâğıdın üstünde üç, solunda üç, sağında bir santimetre boşluk bırakılır (S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 140)
Dilekçeler, ana hatlarıyla dört kısımdan ibarettir:
Hitap: Dilekçeye gönderilen makamın adı ve yeri yazılarak başlanır Hitaptaki kelimelerin tamamı ya da ilk harfleri büyük yazılır
Dilekçe Metni: İş mektuplarında olduğu gibi dilekçelerde de anlatılmak istenen ifadenin açık, anlaşılır, kesin, net ve öz olması gerekir Yanlış anlaşılmalara meydan verilmemelidir İfadeler bitirildikten sonra dilekçe, " arz ederim" cümlesi ile bitirilmelidir
Tarih ve İmza: İmzasız dilekçeler dikkate alınmadığı için dilekçe metninin biraz altında kâğıdın sağ alt tarafında tarih ve imzanın mutlaka bulunması gerekir Tarih kısmı, kâğıdın sağ üst köşesinde de bulunabilir
Gönderenin Adresi: Adres; tarih ve imza kısmından biraz aşağıda kâğıdın sol alt kısmına yazılmalıdır Adresin ilk satırında ad ve soyad, ikinci satırında cadde, sokak ve apartman numarası yer alır Üçüncü satırda ise ilçe ve ilin adı bulunur Dilekçeye eklenmiş belge var ise adres kısmının altına EK ya da EKLER başlığı açılır ve belgelerin adları yazılır


Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




SÖYLEŞİ (Sohbet)

Söyleşi anlamındaki Arapça'dan dilimize geçmiş olan sohbet kelimesi, iki anlam içerir:
1 Arkadaşlık, yârenlik;
2 Konuşma, görüşme, birlikte oturup söyleşme
Makalelerin bir konuşma havası içinde daha senli benli olarak yazılan tarzına Söyleşi (Sohbet) denir Gazete ve dergi yazılarındandır Bu tür yazılarda, samimiyet esastır Yazar, düşüncelerini muhakkak kabul ettirmek için okuyucularını zorlamaz O, daha çok kendi kişisel düşüncelerini ileri sürer Söyleşilerde, küçük fıkralar ve anılar da malzeme olarak kullanılır
(H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 522)
Söyleşi türünün genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
* Kompozisyon türü olarak söyleşi; makale plânıyla, fakat bir karşılıklı konuşma havası içinde yazılan yazılardır
* Söyleşiler, genellikle günlük sanat olaylarını konu olarak ele alır
* Gazete ve dergi yazılarındandır
* Yazarın, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli konuştuğu yazı türüdür
* Yazar, düşüncelerinin doğruluğunda ısrar edici olmaz
* Söyleşide, daha çok yazarın kişisel düşünceleri ağırlık kazanır
* Söyleşilerin en önemli özelliği, yazarın samimi, içten bir ifade tarzını ortaya koymasıdır
* Ayrıca, bu tür yazılarda anılar, fıkralar ve çeşitli güncel olaylar verilerek yazarın duygu ve düşünceleri desteklenebilir






Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




RÖPORTAJ

Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına Röportaj denir
Röportaj yapacak kişide üstün bir görüş, anlayış ve gözlem yeteneği olmalıdır Röportaj, bir çeşit haberdir Fakat, röportajda bilgiden başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri de yer alır Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır (S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 283)
Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır Bu nedenle, röportaj, özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür Günümüzde radyo ve televizyon da çok önemli bir röportaj aracı konumundadır (H F GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s 561)
Vikipedi Sözlüğe Göre:

Röportaj, bir gazete yazarının çeşitli kimseler, yerler ve olaylarla ilgili inceleme ve araştırmalarına kendi görüşlerini de ekleyerek oluşturduğu yazı türü Röportaj kelimesinin kökeni, Latincede 'toplamak', 'getirmek' anlamlarında kullanılan reportare kelimesine dayanır
Röportaj, bir gazete yazısı olmasına karşın, gezi türüyle iç içe olması, bazen sanatsal kaygılarla kaleme alınması, sıradan bir aktarma değil de özel bir yorum değerlendirme değeri taşıması gibi özellikleriyle, edebiyat türü olarak da kabul edilmektedir
Röportaj, başlangıçta "sorular" ve "yanıtlar"dan oluşan "mülakat"tan farklı değilken, gazeteciliğin gelişmesi ve ünlü edebiyatçıların röportaj türünde de yapıtlar ortaya koymaya başlamasıyla, daha çok, araştırmaya, incelemeye, soruşturmaya dayanan ve bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olan bir dal haline gelmiştir
Konu başlıkları
1 Yapısı
2 Konuları
3 Röportaj yazarlığı
4 Türkiye'de röportaj

Yapısı

Yapısına daima öznellik hakimdir ve bu öznellik bütünüyle gerçeklere odaklı basit haberin ve de hemen hemen aynı derecede yalın biçimlendirilmiş karmaşık haberin aksine aranan bir özelliktir
Röportaj, gerçekleri, öznel yaşantılarla harmanlar Yalın biçimde kaleme alınmış basit haberden, gerçekleri yansıtan karmaşık haberden daha ayrıntılı, daha canlı bir anlatım biçemine sahiptir Ama anlatımın renkliliği, bir dizi niteleme sıfatının kullanımıyla değil, daha çok içerikle sağlanmalıdır Röportajlar genellikle birinci tekil şahsın ağzından yazılır
Eylemler ve yaşantılar, gerçek olaya ilişkin haberlerle bağlanır Ama bu iş olduğunca canlı yapılmalıdır
Bir röportajda insanların da söze katılmaları (olası ise doğrudan anlatımla) önemlidir Bu, anlatımı canlandırır ve aktarılan yaşantıya doğrudan bağlantıyı sağlar
Bir röportaj asla yazı işlerinin dört duvarı arasında kurulan bağlantılarla araştırılamaz Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır (olduğunca çok not alınmalı)
Bir röportaj, öykünün doğal anlatımına elverişli bir yapıya sahip olmalıdır Aralara olayın hızını yavaşlatan an’lar da (düşünceler, yansımalar, yargılar) serpiştirilebilir Kesinlikle bir okul kompozisyonunun biçemi yeğlenmemelidir (genelden özele) Bunun tersini uygulamak daha uygundur (özelden genele)
Salt tarihsel bir yapı, çok ender kullanılır Ana düşünce kaybolmadığı takdirde bir röportaj konusal açıdan da yapılandırılabilir ama olaydaki iç bağlantı korunmalıdır Röportaj –haber gibi- hiyerarşik düzen içinde değil, bir oyun gibi kurgulanır (W Schneidet)
Bir röportajın biçemi heyecan yaratmalıdır ve bu heyecanın ölçüsü genelde şimdiki zaman kullanımıyla arttırılır Yaşanmış olanlar doğrudan olduğu gibi aktarılır Sıyga değişikliklerinin yerinde kullanımı metine ilginçlik kazandırır Heyecan yaratılması gereken durumlarda aşırılıklara yer yoktur Heyecan için tempo gerekir Tempo da kısa cümlelerle sağlanır Gereksiz sözcük ve tümce öğeleri kullanmaktan sakınılmalıdır Okurun kendiliğinden eklemeler yapabileceği yerler anlatılmamalıdır Kaynak belliyse (örneğin alıntılar) usul gereği sürekli kaynağa yönelik gönderme yapmaya gerek yoktur Biçem renkli ve canlı olmalı, ama anlatımın renkliliği bir dizi sıfat ve zarf kullanımıyla değil, içerikle sağlanmalıdır
Betimlemek (atmosfer, duygular, görünümler) anlatmak (süreçler, eylemler) alıntılamak (etkili ifadeler) ve yansıtmak (düşünmek, sonuçlar çıkarmak): Bir röportajda bu dört öğe iyi dağıtılarak kullanılmalıdır
Konuları

Röportajlar, yurtiçi ya da yurtdışı siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel, vb bir konuda olabilir İyi bir röportaj yazarının ele aldığı konuyu enine boyuna araştırması, incelemesi, ilgililerle görüşmesi, konuyla ilgili yerleri gezip görmesi, gerekli belgeleri toplaması gerekir Yani röportaj, yalnızca gözlemlerin, izlenimlerin ya da konuşmaların aktarılması değil, bunların ötesinde bir yorum ve değerlendirme yazısıdır
Röportaj, gazete ve gazetecilikle birlikte gelişen bir türdür Dünyadaki aşağı yukarı bütün gazete ve dergilerde görülen röportajlar, konuyla ilgili olarak çekilen fotoğraflarla bütünlenmekte, fotoğraf röportaja belgesellik, gerçekçilik ve görünüm sağlamaktadır

Röportaj yazarlığı

Dünyada pek çok ünlü edebiyatçı, aynı zamanda röportaj yazarlığı da yapmıştır Bunlar arasında Jack London, Hemingway, Ehrenburg, Şolohov, Sartre vb anılabilir Malaparte ile Raymond Cartier de, gazetecilikten yetişme röportaj yazarlarındandıraçıkça şu söylenmelidir ki bu ünlüler ne kadar tanınmış bir insanlardır çoğu kişi bilmez çünkü bilinen bir şey gibi onlara gözükmez

Türkiye'de röportaj

Türk basınında röportaj türü, başlangıçta mülakat niteliğinde gelişmiş, özellikle 1960'tan sonra, Türk toplumunun çeşitli sorunları kamuoyuna duyurulurken, edebiyatçılarımızın röportaj türünden oldukça başarılı bir biçimde yararlanmaları, aynı zamanda da röportaj tekniğinin gelişmesini, röportajın gazetelerin vazgeçilmez bir birimi haline gelmesini sağlamıştır
Basınımızda röportaj türünde başlıca yapıtlar veren gazeteci ve edebiyatçıların başlıcaları arasında;
Ruşen Eşref Ünaydın
Hikmet Feridun Es
Mustafa Baydar
Gavsi Ozansoy
Falih Rıfkı Atay
Abdi İpekçi
Yılmaz Çetiner
Nurullah Berk
Fikret Otyam
Necmi Onur
Dursun Akçam
Yaşar Kemal
Hikmet Çetinkaya
Mete Akyol
Mustafa Ekmekçi
Halit Çapın, vb sayılabilir






Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




MÜLAKAT NEDİR?

İki kişi veya bir kişi ile bir grup arasında sözlü bilgi alışverişidir Belirli bir amaç doğrultusunda yapılan yüzyüze görüşmedir Bu bilgi alışverişi her zaman olmasa da genellikle planlanmıştır İki tarafın da konuşma ve dinlemesini içerir
MÜLAKAT YÖNTEMLERİ VE TÜRLERİ
Herhangi bir iş görüşmesi farklı şekillerde uygulanabilir Görüşmeciler, farklı görüşme yöntemlerini uygulayarak söz konusu pozisyon için en uygun adayı belirlemeye çalışırlar Görüşmenin çeşidine göre, görüşmenin yapısı, sorulacak sorular ve ölçülmek istenen nitelikler ve yetkinlikler farklılık gösterebilir Altı farklı görüşme çeşidinden bahsedebiliriz:
1Birebir Görüşmeler
2Panel Görüşmeler
3Çalışma Arkadaşları Grubu
4Sıralı Görüşmeler
5Değerlendirme Merkezi
6Telefon Görüşmeler
BİREBİR GÖRÜŞMELER
Yapılandırılmamış mülakat da denir
En çok kullanılan, esnek ama sonuçları çok tartışılan bir yöntemdir Aday ile tüm görüşmeler bire bir olarak, yalnız yapılır Bu yöntemde subjektif değerlendirmelerin görüşmeyi etkilemesi kaçınılmazdır; uygulanması halinde görüşme sürecinin çok iyi planlanması ve etkin bir ön hazırlık yapılması şarttır Birebir görüşmeler genellikle işveren firmanın bir temsilcisi tarafından yürütülür Bu görüşmelerin yapısı önceden belirlenebileceği gibi, sohbet havasında da geçebilir Amaç, söz konusu pozisyon için uygunluk derecesinin belirlenmesidir Bazı firmalar, birebir görüşmeleri çok rahat ve sohbet havasında yürütmeyi tercih eder Bunun aday üzerinde rahatlatıcı etki yaptığına ve bilgi alış verişini kolaylaştırdığı savunulur Buna karşılık bazı firmalar "stres görüşmesi" denilen ve adayın doğal tepkilerini ortaya çıkardığı savunulan yöntemleri kullanmayı tercih eder Birebir görüşmelerin en büyük dezavantajı değerlendirmenin tek bir kişi tarafından yapılması ve daha subjektif kararların verilmesine neden olmasıdır
Bu tür görüşmelerde katılımcıya görüşmeyi yönlendirme imkanı verilmiştir Açık uçlu soruar sorulur “Son işinizde hakkında neler söyleyebilirsiniz?” vb
Amaç, tartışmalarda alınmayacak bilgi, duygu ve davranışalr hakkında bilgi almaktır Bu görüşmeyi katılımcılar kontrol ettiğinden, yapılandırılmış sorular sorular sorulmadığından katılımcıları birbirleri ile karşılaştırmak zordur Bu yöntem daha çok üst düzey yönetici seçiminde kullanılır
PANEL GÖRÜŞMELER
Bu yöntem, ikiden fazla görüşmecinin veya yöneticinin, birlikte, tek bir aday ile yaptıkları görüşmelerdir Genellikle çok sayıda elemanın farklı bölümlerde işe alınması planlandığında "toplu alımlar" tercih edilir ve özellikle bankacılık sektöründe sıklıkla kullanılır Adayı zorlayıcı bir yöntemdir Şirket açısından bakıldığında ise iyi bir panel yöneticisi ve koordinasyon olduğu takdirde sağlıklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir
ÇALIŞMA ARKADAŞLARI GRUBU
Bu yöntem, son yıllarda gittikçe daha fazla önem kazanan ekip / takım anlayışının eleman seçme sistemine yansımasıdır Bu yöntemde seçimin ağırlığı, seçilecek kişinin birlikte çalışacağı ekip üyelerindedir Bir anlamda panel yöntemine dönüştüğü söylenebilir Ancak buradaki görüşmenin asıl amacı gruba uyumun ölçülmesidir Ekip çalışması ve proje bazlı işlerde kullanımın olumlu sonuçlar verdiği gözlenmiştir Bu tür küçük gruplardan oluşan iş görüşmelerinin amacı daha çok derinlemesine bir görüşme yapmak veya teknik bilgiyi ölçmektir Bu yöntem ayrıca son işe alım kararını vermeyecekleri halde, başka çalışanların da işe alım sürecinde rol almalarını sağlar En büyük avantajı, uzun vadede birlikte çalışması söz konusu olan kişilerin önceden birbirlerini tanımalarını sağlamasıdır Ayrıca çalışanların işe alım sürecine dahil edilmesi onları motive etmekte, karar mekanizmasında önemli rol aldıklarını düşünmelerine olanak vermektedir
SIRALI GÖRÜŞMELER
Sıralı görüşmelerde birebir ancak birbiri ardına yapılan birkaç görüşme söz konusudur Burada mülakat yapan her kişi, söz konusu pozisyonun tek bir yönünü inceler - tecrübe, teknik bilgi, yönetim becerisi gibi Sıralı görüşmeler de birebir görüşmelerin bütün dezavantajlarına sahiptir
DEĞERLENDİRME MERKEZİ
Bu yöntemde panel görüşmelerin tersine, adayların sayısı üçten fazladır Adaylara, çalışmak istedikleri alan ile ilgili ve/veya genel yöneticilik yeteneklerini ortaya koyabilecekleri örnek olay / olaylar verilir Belirlenen süre içerisinde eğitilmiş değerlendiriciler olayı izlemekle yetinirler Süre sonunda örnek olay tartışılır Adayların bu süre içerisindeki tüm tutum ve davranışları değerlendirmede dikkate alınır Adaylar, bunun yanı sıra bazı testlerden de geçirilebilir
TELEFON GÖRÜŞMELERİ
Sonuçları sağlıklı ancak uygulanması zor bir yöntemdir
Özellikle ülkemizde az kullanılan görüşme tekniklerinden biridir Kullanılıp kullanılmayacağı kararı yine pozisyona ve görüşmeleri yürütecek olan kişilerin tercihine kalmıştır Telefon görüşmeleri iki şekilde kullanılabilir:
Bunlardan ilki gazete ilanında verilen telefonlara adayların başvurması ve telefon eden adaylarla görevliler tarafından telefonda bir ön görüşme yapılmasıdır
İkinci bir alternatif ise başvuran adayların özgeçmişleri üzerinden bir ön eleme yapılmasının ardından yüzyüze görüşmelere geçilmeden önce bir ikinci eleme unsuru olarak; veya özgeçmişte açık olmayan bazı konuları aydınlatmak amacı ile telefon görüşmelerinin yürütülmesidir
Telefon görüşmelerinin en büyük avantajı diğer yöntemlere göre daha hızlı olmasıdır En acil olarak ihtiyacınız olan bilgileri telefonda öğrenebilirsiniz Ses tonu, dil hakimiyeti, telaffuz gibi konularda önemli bilgiler verir, ve bu nedenle özellikle telefonda müşteri hizmeti veren birimler için yapılan eleman alımlarında tercih edilen bir yöntemdir






Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




BİYOGRAFİ

Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına hayat hikâyesi (biyografi) denir

ÖZELLİKLERİ
1-Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır
2- Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır
3-Bilgi Belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır
4- Kronolojik sıra izlenebilir
5- Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir
6- Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır
7- Açık, sade bir dil kullanılır
8-Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, "Tezkire" denirdi
9-Türün ünlüleri; Mithat Cemal Kuntay, Şevket Süreyya Aydemir

*Ünlü bir kişinin hayat hikâyesini yazacak kimse, geniş bir araştırma yapar Şayet kişi sağ ise ona hayatıyla, çalışmalarıyla, eserleriyle ilgili sorular sorar ve aldığı cevapları not eder (veya kaydeder); bunlardan yazısında yararlanır Kişi hayatta değilse, onun hayatını (varsa belgeleriyle birlikte) etraflıca araştırır Nasıl ünlü olduğunu, nasıl başarılı olduğunu; (varsa) eserlerini dikkatlice inceler Bütün bu veriler ışığında kronolojik olarak veya kendine özgü bir üslûpla hayat hikâyesini yazar
*Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder
Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara biyografik roman denir
Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere meslekî biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir Dönem biyografisine çağdaş insanların yer aldığı Who's Who? (Kim Kimdir?) adlı eseri gösterebiliriz

Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:
a Bilimsel biyografi: Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır,
b Biyografik roman: Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara biyografik roman denir
Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir Buna örnek olarak M Emin Erişirgil'in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu'nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir Ayrıca Oğuz Atay'ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan'ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır
c Nekroloji: Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır
Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal'in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, "İstanbul Aşığını Kaybetti" (Dün-ya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, "Büyük Şairin Arkasından" (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, "Bir Dev Şair Göçtü" (Yeni Gün, 5 Kasım 1958)
TARİHİ GELİŞİMİ:
Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi'nin Feridüddin-i Attar'dan çevirmiş olduğu “Tezkiretü'l-Evliya”dır
Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yeraldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerametleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır
Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş Velâyetnamesi (Erich Gross)Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür
Şuara Tezkireleri:
Şairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, şiirleri hakkında değerlendirmelerin bulunduğu eserlere şuara tezkiresi denir

OTOBİYOGRAFİ

Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir

MONOGRAFİ:

Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi (tek yazı) denir Monografide herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî bir olay, bilimsel bir alana ait bir sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir

Otobiyografi

Otobiyografi Bir düşünürün, bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur Otobiyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder Otobiyografileri okumak, kendi deneyimlerimize bir yaşam deneyimini, yaşayanın ağzından katmak demektir Onların; başarılarının nedenlerini çözeriz
Otobiyografinin belirleyici özellikleri:
• Otobiyografi düşünsel plânla yazılır
• Otobiyografi, belgelere dayanılarak yazılır Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez
• Derlenen bilgiler bilimsel araştırma yöntemiyle bir araya getirilmelidir
• Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır






Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




RAPOR

Her hangi bir konu ya da olayla ilgili inceleme sonucunu tespit ederek bildiren yazılara rapor denir
İncelenmek istenen bir sorun; doğru, kesin, güvenilir bilgi gerektiren bir iş hakkında, onu soruşturmakla görevlendirilen kişinin yaptığı "araştırma, inceleme" sonucunu belli kurallara göre yazdığı yazı, rapor türüne girer Rapor; yazılı olur, ancak "sözlü" olarak da bir makama, kurula sunulabilir Raporun bir makama yazılı olarak sunulması, "dilekçe" yazmak biçiminde olmalıdır Sözlü olarak raporun sunulmasında ise, sunulan kişiye ya da kurula "hitap cümlesi" ile söze başlanır (S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 285)
Yazılı anlatım türleri içinde rapor, çok değişik konularda kaleme alınan bir yazı türüdür Tek kişinin hazırladığı rapora kişisel rapor, birden fazla kişinin hazırladığı rapora da ortak rapor adı verilir

Rapor konuları, şöyle sıralanabilir:
(1) Eğitim ve öğretimle ilgili özel ve genel faaliyetleri değerlendirmek
(2) Bir siyasî olayın, hareketin ya da olgunun genel yapısını değerlendirmek
(3) Toplumun eğitim, kültür, sağlık vb alanlarındaki değişik sorunları üzerinde yapılan incelemeleri bir rapor hâline getirmek
(4) Ekonomik alanlardaki olumlu ya da olumsuz durumlar üzerinde yapılan değerlendirmeleri bir rapor hâline getirmek
(5) Bilimsel çalışmaları değerlendirirken olumlu ve olumsuz gelişmeleri bir rapor hâlinde tespit etmek
(6) Sanat eserlerini (edebiyat, resim, müzik vb yarışmalarda) değerlendirirken başarılı ve başarısız yönlerini bir rapor hâlinde tespit etmek

Bir raporun hazırlanmasında göz önünde tutulması gereken nitelikleri de şöyle sıralayabiliriz:
* Konunun uzmanı olmak
* Raporun konusunu iyi kavramış olmak
* Konuyla ilgili kaynakları taramak
* Kaynaklardan elde edilen malzemeyi etkili, çarpıcı, inandırıcı ve doyurucu nitelikte hazırlamak
* Objektif davranmak
* Bilimsel çalışmaları değerlendirirken raporları bilimsel ölçüler içinde hazırlamak
* Raporlarda ileri sürülen olumlu ya da olumsuz görüşleri kesin deliller ile somut bir biçimde açıklamak
* Raporları belli bir plân dahilinde hazırlamak ve varılan yargıyı açıkça belirtmek
* Gereksiz ayrıntılara girmeden özlü bir biçimde sınırlandırmak
* Açık ve net bir ifade kullanmak Yanlış anlaşılmaya meydan vermemek






Alıntı Yaparak Cevapla

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar

Eski 10-21-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebi Türler 2.|Kitap Özetleri E-Kitaplar




SÖYLEV (NUTUK)

Nutuk, kelime anlamı olarak, "söz, lakırdı; söyleyiş, söylemek kuvveti" demektir Türkçede bu kelime daha çok "bir topluluğa karşı söylenilen söz, hitabet" karşılığında kullanılmaktadır
Dinleyenleri coşturmak ve belli bir amaca yöneltmek; onlara bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir ülküyü aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan etkili, coşkulu konuşmalara Söylev (Nutuk) denir
Söylevler; dinleyenlerin zekâ durumlarına, hayal güçlerine, duygularına, ilgilerine göre hazırlanır Dinleyenleri düşündürür, onlarda ilgi uyandırır, onları coşturur, onlara beklenen davranışı yaptırır
Söylevde; konuşmacıyı ve dinleyenleri yanılgıya düşürmemek için aceleye getirmeden düşünerek konuşmak, dinleyenlere karşı iyi niyet beslemek, dinleyenlerin inanmasını sağlayacak biçimde dürüst konuşmak, dinleyicilere karşı yaşının verdiği olgunluk içinde konuşmak, dinleyenleri kıracak biçimde konuşmamak, gerekirse kendini dinleyicilerin yerine koymasını bilmek, basmakalıp sözler kullanmamak, abartarak konuşmamak gibi ahlâk ölçülerine önem verilmeli, özen gösterilmelidir (S SARICA - M GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s 246)
Söylev (Nutuk), aslında bir sözlü kompozisyon ürünüdür Yalnız nutuk, yazıya geçmişse ve kitabî özelliği varsa aynı zamanda yazılı kompozisyon ürünü olarak da kabul görür Türk edebiyatının en güçlü söylev (nutuk = hitabet) örneği
Atatürk' ün "Büyük Nutku"dur






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.