Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mumyalama

Mumyalama

Eski 05-16-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Mumyalama




MUMYALAMA

Mumyalama tekniklerinin amacı, ölen kişinin hayattayken sahip olduğu görünüşünü korumasını sağlamaktıBu yapılırken önce vücut iç organlarından ve suyundan arındırılır, üzerine güzel kokular dökülür, çürümeyi engellemek için hoş kokulu ve şifalı bitkilerle doldurulurdu Daha sonra şeritler kullanılarak özenle sarılan mumya, koruyucu muskalarla kaplanırdı Ölü yıkandıktan sonra burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılırdı




Göz ve ağız boşukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı




Rahip, habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak, içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardıBoşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri, hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi

Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün (soylular için 272gün) bekletilirdi Böylece vücuttaki nem emilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu





İç içe konulan bir çok tabuta yerleştirilen mumya son olarak bir lahitin içine yerleştirilirdi Her lahitin üzerine ölen kişinin tasviri yontulurdu Bunların amacı ise başka bir batıl inanca yönelikti İç organlarının konulduğu kanoposlar, ölünün hizmetçiliğini yaptığına inanılan küçük heykeller, cenazeye göz kulak olurlardı





Tüm bu eşyaların üzerinde yazılar veya sembollerle dolu etiketler bulunurdu Tüm bu batıl ritüellerin Hak Din'den etkilenen yönleri de vardı Bu inanca göre ölünün cennete gitmesi için Tanrı Osiris'in mahkemesinden geçmesi gerekirdi Bu yüzden sorulan sorulardaki tuzaklara ölünün düşmemesi için tabuta bir de ölüler kitabı konulurdu Mumyalama, zaman içinde olgunlaşmış, birçok inançtan izler taşıyan karmaşık bir ritüeldir





Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır Bu işlem insanların yanı sıra boğa, timsah, kedi gibi hayvanlar için de yapılmaktaydı Arapça ve Farsça'da "mumiya", doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir, ilaç olarak da kullanılırdıGerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "tahnit" işleminde katranın kullanılması, onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır
(alıntı)
************************************************** ********************************************
Mumyalama Sanatı ve Gelişimi

Eski Mısır halkı, ilk zamanlarda, ölülerini çıplak olarak derin olmayan çukurların içine, doğruca kuma gömüyorlardı Kum mezar içinde sıcak ve kuru hava cesedi atmosfer etkilerinden koruyor, böylece çürüme ve bozulma (decomposition) kendiliğinden önlenmiş oluyordu Doğanın koruduğu bu cesetler, kuşkusuz zaman zaman mezar hırsızları ve defineciler tarafından açıldığı için tahribat önlenemiyordu Daha sonraları ölüm sonrasındaki dünyada kişinin kullanacağı eşya ve yiyecekleri içine koyabilmek için daha büyük mezar yapıları inşa edilmeye başlandı Taş ve ahşap olan bu yapılar, tabii ola rak, dış etkileri önleyemediğinden ceset havayla doğrudan temastaydı ve bozulma kaçınılmazdı Mezar odasının iyi korunamayışı herhalde cesedi koruma fikrini vermiş olmalı ki, cesedi yapay yöntemlerle korumak için yollar aranmaya başlandı





En eski mumyaların çoğunluğu kral ailesine ait cesetlere uygulanmıştır Zamanla halk, en alt sınıflar ve gücü yeten herkes mumya yaptırmaya başladı Daha 4 Sülale Devrinde (MÖ 2613 2494) vücudun iç organları boşaltılıp, bunlar topluca "Kanopus küpü" adı verilen kaplara konuluyordu (bu küpler Kanopus'da yapıldığı için arkeoloji yayınına bu adla geçmiştir) İç organları boşaltılan vücut, sodyum karbonat, sodyum bikarbonat, demir tuzu, kalsiyum ve silikon karışımı tuzlardan ibaret olan natron ve çürümüş mür otu, çok çeşitli aromatikler, palmiye yağı ve bazı baharatlarla dolduruluyordu Bu karışıma tarçın, levanta ve günlük (buhur) katıldığını ileri sürenler de vardır



17 Sülale (MÖ 1567-1320) den önce yapılan mumyalar özensiz işçilik yüzünden çürümüş, tahrip olmuştur Muhtemelen bu tarihten sonra beyin de kafatasının içinden çıkarılmaya başlan mıştı 17-20 Sülaleler arası dönem (MÖ 1567-1085) ait Tep şehri nekropolünde bulunan pek çok firavun mumyası zengin bilgiler vermektedir





21 Sülale (MÖ 1085-935) zamanında mumyacılık sanatı zirveye ulaşmıştır Bu en parlak dönemin mumyalama işlemini CE Smith şöyle anlatır: Devrin tahnitçileri, karın boşluğu içinde ki organları vücudun sol böğür kısmını yararak boşaltıyorlardı Beyin de burun deliklerinden, özel aletler sokularak boşaltılıyordu Boşaltılan organlar bu defa, vücuttan ayirilip "Kanopus küpü" ne konmuyor, fakat dört parça halinde paketlenip tekrar vücut boşluğundaki yerlerine konuyor Her organ, miğde, ciğer, böbrek ve barsaklar ayrı paketler halinde sarılıp şahin tanrı Horus'un çocukları; İsis, Neit, Neptis ve Selkis figürinleriyle birlikte tekrar vücut içindeki eski yerlerine iade ediliyordu Balmumu veya kilden yapılmış olan bu ilâhlar, uyanış gününe kadar organlara bekçilik ediyor Kalp, heyecan ve duyguların toplandığı merkez olarak yerinden çıkartılmazdı Sanduka içine yatırılan cesetin yanına ayrıca günlük eşyalarından birkaçı ve bazı dini metinler de bırakılmaktadır Böğürde açılmış olan yarık balmumu "sembolik göz" le kapatılırdı Vücuda daha canlı bir görünüm vermek üzere deri altına çamur doldurulur, şekli düzeltilir ve göz deliklerine yapma gözler yerleştirilirdi Ölü artık her şeyiyle yeni bir hayata hazırdır






Tahnit edilmiş vücut okr boyası ile (erkekler kırmızı ve kadınlar sarı renk) olmak üzere boyanır bundan sonra uzun ve zor bir iş olan bandajla maya geçilirdi Vücut tepeden tırnağa bez şeritlerle sarıldıktan sonra mumyalama işlemi sona erer, bundan sonra mumya bir sandukaya yatırılırdı İnsan vücuduna benzeyen sanduka karton, ahşap, taş hatta altından yapılırdı İşi biten mumya sandukası mühürlenir, üstüne unvan ve adı yazılı olarak ölünün ailesine teslim edilirdi Mumyaların çoğu mezar odasında dik (hayatta olduğu gibi) dururdu Firavun mumya ları ise bir piramit içindeki taş lahitlere yatırılıyor du Böylece yüce firavunun ruhsuz bedeni kötü niyetli kişilerin ulaşamıyacağı kadar karmaşık ve tehlikeli bir sistemin bir köşesine saklanıyordu, ölüm gününden mezara kadar süren mumyalama işlemi 70 gün alırdı


Mumyalama işlemi, 2O-3O Sülaleler arası dönemde (MÖ 935-730) tam uygulanırken, 26 Sülale (MÖ 664-525) döneminde bazı eksiklerle ve biraz da dikkatsizce uygulanmıştır; yüz üzerine artık yapay gözler konmaz, iç organlar eski yerlerine değil, fakat paket halinde iki bacak arasına yahut da "Kanopus küpü" ne yerleştirilirdi





Geç devirlerde, pitolemayoslar (MÖ 332-30) döneminde mumyalama işleminde natron yerine reçine kullanılmaya başlanmıştır Artık erimiş haldeki reçine böğür yarığı ve burun deliklerinden bütün vücuda akıtılıyordu Zamanla herşey daha da dikkatsizce yapılmaya başlan dı, dış görünüş ve sargılar önem kazandı Roma çağında sanduka üzerine çizilen çehre renkli ve ölüye çok benzeyen gerçekçi bir portre sanatına sahne oluyordu Mısır'da insandan başka, Apis öküzü, kedi, şahin ve timsah gibi kutsal hayvanların da mumyalandığı görülüyor, bu adet Romalılarda da vardır





Mumyacılık, Mısır'da MÖ 3 Yüzyılda yaygınlığını kaybeder fakat, Hristiyan Koptlar kaba da olsa MS 640 yılındaki Arap istilasına kadar bu geleneği sürdürürler Hristiyanlık ilk yıllarında mumyacılığa çok önem vermiş fakat, zamanla bu işin dini bir anlamı kalmadığını anlamaya başlanmış olacakki tamamen vazgeçilmiştir Bu dönemde mumya yapılsa bile sanduka içine sahte (oyuncak) bir mumya konuyor ve sanduka üstüne ölünün sağlığındaki resmi çiziliyor, kısacası asıl iş ressamlara düşüyordu

Mısır mumyacılığı pek yoğun bir bilgi yığınının esrarını saklaması bakımından uzun süre arkeoloji, kimya, farmakoloji, anatomi ve nekroloji bilimlerini meşgul etmiştir Bu işlemde kullanılan bir kısım ecza kimya bilimi tarafından hâlâ bilinemiyor Mumyaları histolojik açıdan inceleyen Ruffer M A (1921) ve Sandison A T (1963) önemli bilgiler elde ettiler Mumyalar pek çok yönden incelenirken sandukanın kapağı açılıyor, sargılar çözülüyor ve bu arada pek çok tahribat (elde olmadan) yapılıyordu Mumyaların esrarına ilk güçlü ışığı tutan Sir Grafton Elliot Smith (1871-1937) dir O, mumyaları tıp biliminin ışığı altında inceleyen bir fizikçi olarak çalışmış, bu iş için X ışınlarını kullanmıştır Böylece, mumya sandukasının kapağını bile kaldırmadan, mumyanın röntgen filmi çekiliyor, iskelet yapısı, cinsiyeti ve ölü eşyaları hakkında çok zengin bilgiler elde etmek mümkün oluyor du X ışınlarının keşfinin hemen ertesinde WMF Petrie bazı mumyaların ayak ve bacak radyografilerini çekti, daha 1937 de başlayan bu yaklaşım bugün bütün hızıyla sürmektedir





Mumya Mısır'a özgü bir gelenek değildir; çok uzaklarda, Asya'nın uçsuz bucaksız doğasında yaşayan göçebeler de mumya yapmışlardır Tarihçi Herodotos Karadenizin kuzeyinde oturan iskitlerin ölü gömme adetlerini şöyle anlatır: Bir İskit başbuğunun ölümünden sonra, hemen bulunduğu yerde dörtköşe bir çukur açılırdı Bu arada ölünün karnı kesilir ve iç organları boşaltıldıktan sonra boşluk, karışık dövülen bir çok bitki çeşitleri ve bazı kokulu ağaç tohumlarıyla doldurulup dikilir Sonra cesedin her yanı ince bir kum tabakasıyla kaplanırdı Mumyalanan ceset daha sonra altın, gümüş veya deri süslerle kaplı bir sandukaya eşyaları ve süsleriyle birlikte yerleştirilip, mezara indirilirdi Bu gele nek MÖ 5 yüzyılda geniş Avrasya coğrafyasında yaygın olmalı ki yazarın dikkatini çeken bir gözlem olarak yazılarında yer alır





Bozkırdaki Türk topluluklarının inancına göre, ölümden sonraki hayat, tekrar (Batı'daki bir yerde) yaşanacaktı, bu "ikinci hayat" veya "öbür dünya" inancı onların ölülerini tahnit etmelerine sebep oluyordu Hunlar ölülerini belirli zamanlarda, özellikle ilk ve sonbahar aylarında gömmekteydiler (Bu, belirli mevsimde gömme geleneği Göktürklerde MS 7 yüzyıla kadar sürmüştür) Ayrıca büyük kurganların inşası da uzun bir zamanı gerektiriyordu Sonuç olarak ölü mezara konuncaya kadar ve mezar ötesi hayat için cesedi korumak bir zorunluluk halindeydi Bu işlem yalnızca Beyler için yapılıyor halktan kişilerse genellikle hemen gömülüyordu Bugün Ortaasya kurganlarından çıkartılan mum yaların çoğu Leningrad Hermitaj Müzesi'nde teşhir edilmektedir Bu mumyalar bilim adamlar tarafından farklı tarihlenmektedir; arkeolog Ru denko MÖ 5 Yüzyıl, Chirchman MÖ 4-3 yüzyıla, tarihlerle E D Philips ve A İnan tarafından MÖ 3 Yüzyıla tarihlenir Bu mumya ların antropolojik incelenmesiyle beyaz ırka mensup oldukları, ayrıca mezar eşyalarının stilistik incelenmesinden Türklerin ataları olduğu sonucuna varılmaktadır Şibe (Altay Dağları)'de bulunan cesetlerin iç organları ve beyni boşaltılmış, 2 numaralı Pazırık (Altay Dağları) kurganın daki erkek ve kadın vücutlarında, boyun arka kısmı sivri bir madeni kalemle açılmış delikten beyin boşaltılmış ve boşalan kafatası içine kokulu otlar, kozalak ve toprak doldurulmuştur Aynı vücudun çeşitli kısımlarında çürümeyi önlemede kullanılan, sıvı halinde bir ilaç zerkedildiği kabul ediliyor Bu eczanın niteliğini şimdilik bilemiyoruz Büyük ihtimalle kaynamış tuz olabilir Bazen cesetlerde adaleler çıkartılmış olup boşluklar at kılı veya sırımla dikilmiştir





Anadolu'da, Selçuklu dönemine ait bazı mumya kalıntılarının görülmesi bu geleneğin uzunca bir süre yaşadığını gösteriyor Iran ve Anadolu'daki bazı kümbetlerin esas mekânından başka bir de yer altında, toprak seviyesinin altında bir oda daha vardır ki bu mekâna "mum yalık" veya grekçeden geçme "kripta" (Krupton: gizli, saklı) adını veriyoruz Anadolu'da mumya lığı olan pek çok kümbet arasında Kemah'taki Mengücük Cazi, Kayseri Melik Gazi, Erzurum' da Çifte Minareli Kümbedi, Seyitgazi Eyvan Türbe ve Afyon Kureyş Baba Kümbetlerini sayabiliriz Kemah'taki kümbetin mumyalığında gerçekten mumyalanmış bir ceset bulunmuştur Diğerlerinde de iskelet halinde ele geçen buluntular vardır, islâm dini ölünün alayişsiz bir törenle doğrudan toprağa açılan bir mezara gömülmesini emreder "En iyi mezar en çabuk kaybolanıdır" ana fikriyle özetlenen islâmın mezar anlayışı mumyacılığa, mezar binasına ve benzeri ölünün cismani varlığını hatırlatacak her şeye karşıdır Selçuklular Müslüman olmalarına rağmen Sultan, komutan ve beyleri için mumya yapmışlardır Gerçekte dini inançlarıyla çelişir gibi görünen bu gelenek çok eski bir alışkanlığın bir hatırası ve seçkin kişilere duyulan saygının bir belirtisi olarak bir süre daha yaşamıştır





Ölüm kültünün insanın iç dünyasında başlıca yeri tuttuğu çağlarda mumyalama bu düşüncenin ayrılmayan bir parçası olarak gerekliydi Dinler tarihi açısından mumyacılık geleneği "ruhun ölmezliği", "ikinci dünya" gibi kavramların bir sonucudur ve bedenin diriliş gününe kadar bozulmadan korunmasını amaçlar Anlaşıldığına göre mumyacılık dünyanın farklı bölgelerinde insanoğlunun bulduğu bir teknik ve sanat olarak uzun süre yaşamıştır İnsan öldükten sonra ruhunun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıkları için mumya yapılmıştır Vücudunu bulamayan ruh fezada perişan bir şekilde dolaşmak zorunda kalacaktır Ruhla vücudu birleştirmek için serveti ve gücü olan her insan mumyalanıyordu Mumyayla uzun yıllar ilgilenen arkeologların paylaştığı genel kanı bu Ancak, şeklinden çok az şey kaybederek günü müze kadar gelebilen, ölüyü uzun yolculuğunda koruyan bu tekniğin kimyasal sırrı nedir? Bir çok yönü hâlâ karanlıkta, hâlâ bilinemiyor, belki hiçbir zaman bilinemiyecek
(alıntı)


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Mumyalama

Eski 06-09-2009   #2
siLveRghoSt
Varsayılan

Cevap : Mumyalama







ilginç bir konu elinize sağlıkbu giflerde ayrıca güzel olmuş mumya bile komik hale gelebiliyor:D

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Mumyalama

Eski 06-09-2009   #3
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Mumyalama



paylaşım için teşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Mumyalama

Eski 06-09-2009   #4
Gözyaşı
Varsayılan

Cevap : Mumyalama



Sanki otopsi yapıyorlarmış mumyalarken eskiden insanları
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Mumyalama

Eski 06-09-2009   #5
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Mumyalama



Alıntı:
Gözyaşı tafarından gönderildi Mesajı Görüntüle
Sanki otopsi yapıyorlarmış mumyalarken eskiden insanları
:) o zamanın teknolojisiyle ancak bu kadar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.