Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocukluğu, hayatıhz, muhammed, muhammedin, savin, yaşamıhz, ölümü

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü

Eski 09-08-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü



Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Fedakar Ahlaki

Allah rizasi icin birlik icinde hareket etmek, muminlerin zorluklar karsisinda basari elde etmesinde onemli bir imani sirdir Muslumanlarin tarih boyunca yasadiklari olaylara baktigimizda da zorluk ve sikintilarin hep bu sekilde asilabildigini goruruz Basta Allah'in tum insanlara ornek kildigi Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ve sahabeler olmak uzere, Muslumanlar bu ahlaki en guzel sekilde yasamis, gosterdikleri ustun tesanud ve fedakarlik ornekleriyle Islamiyet'in ve Kuran ahlakinin tum dunyaya yayilmasina vesile olmuslardir

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), gonderildigi musrik toplumu, o gune kadar yasadiklari sapkin inanclarini terk etmeye ve yalnizca bir olan Allah'a kulluk etmeye cagirmistir Resul-u Ekrem Efendimiz, bu tebligi sirasinda cok buyuk zorluklarla karsilasmistir Islam ahlakinin toplumda yayginlasmasinin kendi menfaatlerini zedeleyecegini dusunen musrikler, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ve inananlara karsi birlik olmus, ellerindeki tum imkanlari kullanarak buyuk bir mucadele yurutmuslerdir Atalarinin sirk dinini degistirmeyi kabul etmemis, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e tuzaklar kurmaya yeltenmislerdir Resulullah'tan nefislerine uygun ayet getirmesini istemis, O'nu oldurmeye, yasadigi yerden surmeye ya da tutuklamaya kalkismislardir Allah'in Resulu'nun tebliginin insanlar uzerindeki etkisini onleyebilmek icin, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e delilik, buyuculuk, akil yetersizligi, dogru sozlu olmamak, sairlik gibi asilsiz iftiralarda bulunmuslardir Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) inkarcilarin sozlu ve fiili olarak yaptiklari tum bu iftira ve saldirilara karsi cok ustun bir sabir ve tevekkul gostermis, onlara hep Kuran ahlakiyla karsilik vermistir Allah'in indirdigini hicbir degisiklige ugratmadan, hic kimsenin cikarini hesap etmeden, sadece Allah'tan korkup sakinarak hareket etmistir Yapilan tum tehditlere, baskilara ve cikarilan zorluklara ragmen, dini teblig etmeye devam etmistir Inkarcilara karsi verdigi bu mucadelenin yani sira, beraberindeki Muslumanlarin her turlu sorumlulugunu da birinci dereceden kendisi ustlenmistir Onlari bir yandan tehlikelerden korurken, bir yandan da din ahlakini teblig ederek cevresindeki tum insanlari egitmistir

Kuskusuz Resulullah'in bu ustun ahlaki, tum Muslumanlar icin cok onemli bir ornektir Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, en zor sartlarda iken bile oncelikle dinin menfaatlerini, Muslumanlarin rahatini, guvenligini ve huzurunu on planda tutmasi, O'nun sahip oldugu ustun fedakarlik anlayisini gostermektedir Savaslarin en kizistigi, Allah'in Muslumanlari aclik, yokluk, hastalik gibi sikintilarla denedigi bir ortamda Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Muslumanlara karsi cok buyuk duskunluk gostermis, onlari merhamet ve sefkatle koruyup kollamistir

Sahabeler de Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bu ustun fedakarlik anlayisini kendilerine ornek alip, maddi manevi her konuda ustun bir ahlak sergilemislerdir Bu fedakarlik ruhuna dayanan birlik ve beraberlikleri sonucunda buyuk bir kuvvet elde etmis, Allah'in rahmetiyle inkar edenlere ve musriklere karsi buyuk zaferler kazanmislardir Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) doneminde cok kucuk bir topluluk olan Muslumanlarin sayisi giderek buyuk bir yukselisle artmis, Islamiyet tum Arap Yarimadasina yayilmistir

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) herseyden once nefsinden yana buyuk fedakarliklarda bulunmus, iman edenlerin dunya ve ahiret menfaatleri icin kendi nefsinden feragat etmistir Kuskusuz Islam ahlakini yeni ogrenmekte olan kimselerin egitimi, cogu zaman buyuk ozveriler gerektirmistir Kuran'in cesitli ayetlerinde gerek Bedevi olarak adlandirilan gocebe kimselerin gerekse de kalpleri imana henuz yeni isinmakta olan kisilerin cahilce tavirlarindan bahsedilmektedir Kuran'da yer alan bu ayetlerden bazilari soyledir:

Bedeviler, dedi ki: "Iman ettik" De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "Islam (Musluman veya teslim) olduk deyin Iman henuz kalplerinize girmis degildir Eger Allah'a ve Resûlu'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hicbir seyi eksiltmez Suphesiz Allah, cok bagislayandir, cok esirgeyendir" (Hucurat Suresi, 14)

Bedeviler inkar ve nifak bakimindan daha siddetlidir Allah'in elcisine indirdigi sinirlari bilmemeye de onlar daha 'yatkin ve elverislidir' Allah bilendir, hukum ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 97)

Cevrenizdeki bedevilerden munafik olanlar vardir ve Medine halkindan da nifaki aliskanliga cevirmis olanlar vardir Sen onlari bilmezsin, Biz onlari biliriz Biz onlari iki kere azaplandiracagiz, sonra onlar buyuk bir azaba dondurulecekler (Tevbe Suresi, 101)

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) cevresindeki insanlarin cahilce tavirlarina daima en guzel sekilde, Kuran ahlakiyla karsilik vermistir Kuran'da Resulullah'in bu ustun ahlaki soyle bildirilmektedir:

Ve suphesiz sen, pek buyuk bir ahlak uzerindesin (Kalem Suresi, 4)

Andolsun, sizin icin, Allah'i ve ahiret gununu umanlar ve Allah'i cokca zikredenler icin Allah'in Resûlu'nde guzel bir ornek vardir (Ahzab Suresi, 21)

Bir insanin cevresindeki kimselerin kimi zaman cahillikten, kimi zaman ise art niyet, kotu ahlak ya da zalimlikleri nedeniyle sergiledikleri bozuk tavirlara karsi sabir gosterebilmesi, tum bunlara en guzel ahlak ile karsilik verebilmesi buyuk bir fedakarlik ornegidir Ozellikle de kisinin hakli oldugu, hakkinin yendigi, haksizliga ugradigi durumlarda bu hakkindan vazgecebilmesi buyuk bir ustunluktur Kimi zaman cahillik icerisinde olan kimseler, bu ustun ahlaki takdir edemeyebilir ya da farkina bile varamayabilirler Ancak bu ahlaki yalnizca Allah'in rizasini kazanabilmek icin yasayan derin iman sahipleri, affetmenin, sabir gostermenin, alttan almanin nefse en zor geldigi durumlarda bile nefislerinden feragat ederler Resul-u Ekrem Efendimiz de cevresindeki insanlarin kotu niyetli tavirlarina karsi, Allah rizasi icin kendi nefsinden yana fedakarlik gostermis, daima onlari dogru olana tesvik edip islah etme yolunu tercih etmistir Allah, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in muminlere karsi olan bu duskunlugunu, fedakarligini ve guzel ahlakini ayetlerde soyle bildirmektedir:

Allah'tan bir rahmet dolayisiyla, onlara yumusak davrandin Eger kaba, kati yurekli olsaydin onlar cevrenden dagilir giderlerdi Oyleyse onlari bagisla, onlar icin bagislanma dile ve is konusunda onlarla musavere et Eger azmedersen artik Allah'a tevekkul et Suphesiz Allah, tevekkul edenleri sever (Al-i Imran Suresi, 159)

Andolsun size, icinizden sikintiya dusmeniz O'nun gucune giden, size pek duskun, mu'minlere sefkatli ve esirgeyici olan bir elci gelmistir (Tevbe Suresi, 128)

Sozlesmelerini bozmalari nedeniyle, onlari lanetledik ve kalplerini kaskati kildik Onlar, kelimeleri konulduklari yerlerden saptirirlar (Sik sik) Kendilerine hatirlatilan seyden (yararlanip) pay almayi unuttular Iclerinden birazi disinda, onlardan surekli ihanet gorur durursun Yine de onlari affet, aldiris etme Suphesiz Allah, iyilik yapanlari sever (Maide Suresi, 13)

Hazreti Aise'den rivayet edilen bir hadis-i serifte Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bu guzel ahlaki "…Resullullah baskalarini nefsine tercih ederdi" sozleriyle ifade edilmistir Hazreti Huseyin'den rivayet edilen bir hadis-i serifte ise alemlere rahmet olarak gonderilen Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in fedakar ahlaki soyle anlatilmaktadir:

Babama Resullullah'in oturusunu sordum, soyle buyurdu: "Allah Resulu ancak zikir uzerine otururlardi Belli yerleri kendisine tahsis etmedigi gibi, boyle yapmaktan insanlari da sakindirirdi Bir meclise vardiginda, nerede meclis bitmisse (bos yer var ise) o noktada oturur ve sahabilere de boyle davranmalarini emrederdi Kendisiyle oturan herkese payini verirdi Onunla oturan hic kimse, Resullullah'in katinda kendisinden daha ustunu oldugu kanaatine varmazdi Kim Resullullah ile oturursa veya bir ihtiyacini Hazreti Peygamber'den almak icin kendisine giderse, Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ona karsi sabreder, o Peygamberi birakip gidici olurdu Kim Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'den bir ihtiyacini isterse ya o ihtiyaci yerine getirir veya tatli soz soyleyerek onu geri gonderirdi Onun guler yuzu, guzel ahlaki, o insanlari zengin kilmisti

Bir baska hadis-i serifte Rabbimiz'in yuksek ahlak bagislamis oldugu Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bu ustun tavri soyle anlatilmaktadir:

Yezid et-Teymi soyle anlatiyor: Huzeyfe'nin yanindaydim Bir kisi Huzeyfe'ye, "Eger ben Peygamber zamanina yetisseydim onunla beraber savasir ve buyuk bir metanet gosterirdim" dedi Huzeyfe ona "Sen mi oyle yapacaktin? Allah'a yemin ederim ki, Ahzab gunu Hazreti Peygamber'le beraberdim Siddetli ruzgar ve korkunc bir soguk vardi Hazreti Peygamber "Bir kisi yok mudur ki, musriklerden bir haber getirsin de kiyamet gunu benimle beraber bulunsun" Sonra Hazreti Peygamber haber getirmem icin beni gonderdi Gidip Kureys'in durumunu ogrendikten sonra Resullullah'a vardim Dusmanin yanindan dondukten sonra yine eskisi gibi titriyordum Resullullah'a haberi verdim Resullullah abasini bana giydirdi Aba sirtindaydi ve onunla namaz kiliyordu Ve sabaha kadar Hazreti Peygamber'in abasi altinda uyudum

Gosterdigi bu essiz ahlakin yani sira Resul-u Ekrem Efendimiz, Kuran'in "De ki: "Suphesiz benim namazim, ibadetlerim, dirimim ve olumum alemlerin Rabbi olan Allah'indir" (Enam Suresi, 162) ayetinde bildirildigi sekilde, tum hayatini, malini, canini Allah'a adamisti Islam ahlakinin tum insanlar arasinda yayginlasmasi, huzur, baris ve sevgi ahlakinin hakim olmasi icin maddi ve manevi tum imkanlarini ortaya koymustu Bu ugurda her turlu zorluga buyuk bir sevk ve teslimiyetle talip olmustu

Islami kaynaklara gore, Resul-u Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) uc sene kadar teblig faaliyetlerini gizliden gizliye surdurmus, tebliginde son derece ihtiyatli davranmistir Bu donemde pek cok kisi Muslumanligi kabul etmis ve Islamiyet giderek guc kazanmistir Uc senenin sonunda ise Allah'in emri uzerine Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberligini ve Islamiyet'i, Kureysli kabilelerin her birine ayri ayri acikca ilan etmistir Kureysli musrikler eziyet ve dusmanliga yeltenerek Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in davetine karsi cikmislardir Ona karsi amansiz bir mucadeleye girmis, ellerindeki butun imkanlari kullanarak bu mubarek insani etkisiz hale getirmeye calismislardir Bunun icin ise mumkun olan her turlu eziyet ve hatta suikast yontemlerine basvurmuslardir Basta Ebu Leheb ve karisi Ummu Cemil, Ebu Cehil olmak uzere, Kureys kabilelerinin onde gelenleri Resulullah'i durdurabilmek icin buyuk mucadeleler vermislerdir

Ancak Islamiyet'in yayilmasini onleyebilmek icin baslattiklari tum girisimler sonucsuz kalmistir Bu durum Mekkeli musrikleri ve kavmin onde gelenlerini oldukca rahatsiz etmistir Aleyhteki tum cabalarina ragmen Muslumanlarin sayisi gun gectikce artmis ve Islamiyet, Mekke disindaki kabileler tarafindan da kabul gormeye baslamistir Hazreti Omer, Hazreti Hamza gibi onde gelen kimselerin de Muslumanlarin safina katilmasi ve bu yolla Islam'in giderek guclenmesi bu kimseleri oldukca tedirgin etmistir Yaptiklari iskencelerle, siddet gosterileriyle kimseyi dininden ceviremediklerini, Islamiyet'in yayilmasini engelleyemediklerini gormuslerdir Bu durumda yeni bir yontem arayisina gitmis ve Muslumanlari baski ve boykot yontemleriyle durdurmaya calismislardir Ittifakla aldiklari boykot kararlarina gore Muslumanlarla ve onlari koruyan kabilelerle ticari hicbir munasebette bulunulmamasina karar vermislerdir Bu karara gore onlara hicbir sey satilmayacak ve onlarin mallarindan hicbir sey alinmayacakti

Kabe duvarina yazili olarak astiklari bu kararlar kisa surede tum Mekkeliler tarafindan uygulamaya gecirilmistir Bu kati boykot nedeniyle Muslumanlar topluca bir yere tasinarak birarada yasamaya baslamislardir Musrikler, boykota ugrayanlarin toplandiklari mahalleye neredeyse hicbir gida malzemesi sokmuyorlardi Sadece Hac mevsiminde disari cikip alisveriste bulunmalarina izin veriyorlardi Ancak bu durumda da kose baslarinda durarak onlara bir sey aldirmamak icin ellerinden gelen her turlu engellemeyi yapiyorlardi Kimi zaman Muslumanlara mal satmamalari icin saticilari tehdit ediyor, kimi zaman ise saticilarin tum mallarini satin alarak Muslumanlarin alabilecekleri bir sey birakmiyorlardi Mekke'ye yiyecek getiren kervanlari sehrin disinda karsilayip cesitli vaatlerle onlari Muslumanlar aleyhinde kiskirtiyorlardi

Bu donemde boykota ugrayan Muslumanlar, disaridan fazla bir sey alamadiklarindan kisa surede siddetli bir aclik ve kitlikla karsi karsiya kaldilar Bu donemde Resul-u Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), amcasi Ebu Talip ve Hazreti Hatice boykota ugrayanlarin ihtiyaclarini giderebilmek icin tum mal varliklarini harcadilar Tam uc sene suren bu boykot ile olusturduklari sikinti, aclik ve kitlik ortamina ragmen, inkar edenler yine de Islamiyet'in yayilmasini onleyemediler Resul-u Ekrem Efendimiz bu agir sartlar altinda, buyuk fedakarliklarla teblig gorevini en guzel sekilde yerine getirmisti

Uc senenin sonunda Kureysli ileri gelenler boykotu cesitli sebeplerle sona erdirmek durumunda kaldilar Ancak Muslumanlar aleyhinde caba harcamaktan vazgecmediler Bu donemde Mekke'nin sozu dinlenen isimlerinden biri olan ve Muslumanligi kabul etmemesine ragmen, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'i ilk gunden itibaren koruyup destekleyen amcasi Ebu Talip ve Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hanimi Hazreti Hatice'nin vefati Kureyslilerin cesaretlerinin daha da artip harekete gecmelerine neden oldu Ebu Talip'in konumu nedeniyle o zamana dek Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e yonelik bir girisiminde bulunmaktan cekinen Kureys'in onde gelenleri, bu durumun ortadan kalkmasini firsat bildiler Peygamber Efendimizin tebligini durdurabilmek ve Muslumanlarin dinlerini yasabilmelerini engelleyebilmek icin her turlu zulum, baski, iskence, tehdit ve eziyet yontemine basvurdular

Islam'in tebliginin onuncu yilinda Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), giderek artan bu sozlu ve fiziksel baskilar karsisinda Mekke disindaki bir topluma seslenmeye karar vermistir Hazreti Zeyd bin Harise ile birlikte Arabistan'in onemli bolgelerinden biri olan Taif'e giderek oradaki Sakif kabilesini Islamiyet'i kabul etmeye ve onlari Kureys musriklerine karsi Muslumanlari korumaya davet etmistir Taif'te kaldigi on gun boyunca kabilenin ileri gelenlerine Islam'i anlatmistir Ancak Lat adli buyuk bir puta tapinan Taifliler arasinda Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tebligine uyan olmamistir Resulullah, kentin onde gelen isimleriyle tek tek konusmus, ama bu kimselerin cehalet, kibir ve dusmanlik icerisinde oldugunu gormustur Resulullah buradaki insanlarin Hazreti Zeyd bin Harise ve kendisine karsi yonelttikleri sozlu ve fiili saldirilara karsi sabretmistir

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), her an olum, iskence, aclik ve surgun gibi tehditler altinda yasayan Mekke'deki Muslumanlari, bu zor sartlardan kurtarmak icin her yolu denemistir O donemin zor kosullari altinda, rivayetlerde bildirildigi uzere, yuruyerek Taif'e gitmesi ve buradaki putperest insanlara dogru yolu gosterebilmek icin elinden gelen herseyi yapmasi Resulullah'in ustun ahlakinin tecellilerindendir Nitekim burada da, rivayetlerde anlatildigi uzere bu cahil insanlarin cesitli eziyetleriyle karsi karsiya kalmistir Ancak Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Islamiyet'in yayilmasi ve Muslumanlarin guvenlige kavusmasi icin tum bunlari goze almis, fedakarlikta tum Muslumanlara ornek olmustur

Peygamberimiz Mekke'ye donusunde Kureyslilerin Muslumanlara baskilarini siddetlendirdiklerini gormus ve Islamiyet'i diger kabilelere teblige devam etmistir Hac mevsiminde Mekke cevresinde konaklayan ya da yilin belirli donemlerinde kurulan panayirlari gezmeye gelen Arap kabileleriyle gorusmus, Kuran'i anlatarak onlari Islam'a davet etmistir Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu donemde de pek cok zorlukla karsilasmis, ama Allah rizasi icin tum bunlara guzel bir sabir ve tevekkulle karsilik vermistir Resulullah'in Islam'a cagirdigi kabileler kimi zaman Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e dusmanca tavirlarla karsilik vermislerdir Ancak Resulullah bu zor sartlar altinda da tebligine devam etmistir Resul-u Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tebligini yaparken, Ebu Leheb gibi musriklerin aleyhte yuruttukleri faaliyetlere de karsi koymak durumunda kalmistir Ayni donemde Ebu Leheb de Mekke cevresine gelen kabilelerle gorusup, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hakkinda iftira dolu sozler soyleyerek onlari etkilemeye, Resulullah'in tebligini dinlemelerine engel olmaya calismistir

Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in peygamberliginin 11 senesinde Medine'den gelen alti kisilik bir kafile Peygamber Efendimizin tebliginin vesilesiyle Musluman olmuslardir Kabileleri tarafindan sevilen ve soz sahibi olan bu kisiler Medine'ye donduklerinde akrabalarini da Islam'a davet etmis ve kisa surede Islamiyet Medine'de genis olcude yayilmistir Bu tarihten sonraki iki Hac mevsiminde tekrar kafileler halinde Mekke'ye Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'le gorusmeye gelen Medineliler, Allah'in Resulune baglilik ve itaat sozu vermislerdir Medinelilerin Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e biat ettigini duyan Mekkeli musrikler ise, Muslumanlara olan baskilarini daha da artirarak, Mekke'yi iman edenler icin yasanmaz hale getirmeye calismislardir Bu donemde Allah'tan gelen vahiy uzerine Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekkeli Muslumanlara Medine'ye hicret edeceklerini bildirmistir Mekkeli musrikler, Muslumanlarin Medine'deki muminlerle birleserek buyuk bir guc elde edecekleri endisesiyle, Muslumanlarin hicret etmelerine de engel olmaya calismislardir Kimilerini tutuklayip iskence etmis, kimilerinin de "yollarini keserek" onlara zorluk cikarmak istemislerdir

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah'in emri gelene kadar Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ali ile birlikte Mekke'de bir sure daha kalmistir Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Allah'in Ilahi korumasi altinda oldugundan gafil olan Ebu Cehil, Ebu Leheb ve inkar edenlerin diger onde gelenleri, pek cok defa deneyip basarisiz olduklarini gordukleri halde, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e karsi fiili bir saldiri daha duzenlemeye karar vermislerdir Bu amacla Kureys'in her kabilesinden guclu birer kisi secilmis ve bu kisilerin Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e karsi hep birlikte bir tuzak hazirlamalarina karar verilmistir Boylece her kabilenin olaya dahil olacagini ve bu yuzden Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kabilesinin bu duruma karsilik veremeyecegini dusunmuslerdir Allah Kuran'da Peygamber Efendimize hazirlanan bu tuzagi soyle bildirmektedir:

Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da oldurmek veya surgun etmek amaciyla, tuzak kuruyorlardi Onlar bu tuzagi tasarliyorlarken, Allah da bir duzen (bir karsilik) kuruyordu Allah, duzen kurucularin (tuzaklarina karsilik verenlerin) hayirlisidir (Enfal Suresi, 30)

Ancak Resulullah, ayetten de anlasildigi uzere, puta tapan musriklerin tum girisimlerinden oldugu gibi, Allah'in yardimiyla bu tuzaktan da korunmustur Bu olayin ardindan Hazreti Ebubekir ile birlikte Medine'ye dogru yola cikan Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e yeni bir tuzak daha kurulmus, Mekke'nin onde gelenleri Resulullah'in arkasindan O'nu bulabilmek icin silahli kisiler gondermislerdir Ancak Allah'in Ilahi korumasiyla Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e kurulan bu tuzak da bosa cikmistir Allah Kuran'da Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in icerisinde bulundugu bu durumu soyle bildirmistir:

Siz O'na (peygambere) yardim etmezseniz, Allah O'na yardim etmistir Hani kafirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) cikarmislardi; ikisi magarada olduklarinda arkadasina soyle diyordu: "Huzne kapilma, elbette Allah bizimle beraberdir" Boylece Allah O'na 'huzur ve guvenlik duygusunu' indirmisti, O'nu sizin gormediginiz ordularla desteklemis, inkar edenlerin de kelimesini (inkar cagrilarini) alcaltmisti Oysa Allah'in kelimesi, Yuce olandir Allah ustun ve gucludur, hukum ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 40)

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'i durdurmak icin kurulan tuzaklar elbette ki bu kadarla sinirli kalmamistir Ebu Leheb, Ummu Cemil ve Ebu Cehil gibi musriklerin onde gelenleri hemen her firsatta Resul-u Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e zorluk cikarmaya, ona eziyet vermeye calismis ve pek cok kere oldurme girisiminde bulunmuslardir Allah'in Resulu'ne ve hak dine karsi cirkin cesaret gosteren bu kimseler hakkinda Allah ayetlerde soyle bildirmistir:

Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya Mali ve kazandiklari kendisine bir yarar saglamadi Alevi olan bir atese girecektir Esi de; odun hamali (ve) Boynuna bukulmus bir ip (baglanmis) olarak (Mesed Suresi, 1-5)

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bir yandan putperest kavminin bu tavirlarina karsi mucadele ederken bir yandan da guzel ahlakiyla, fedakarligi, kararliligi ve teslimiyeti ile cevresindeki tum Muslumanlara ornek olmustur Hadis-i seriflerde Resulullah'in ustun ahlaki ve comertligi soyle bildirilmektedir:

Resul (sallallahu aleyhi ve sellem) hayir islerinde insanlarin en comerti idi Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) hayir yonunden esmekte olan ruzgardan bile daha comertti

Kendisinden bir sey istenildigi zaman asla "yoktur" demezdi ve kendisinden istenilen hicbir seyi esirgemezdi

"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanlarin en comerdi, en cesuru ve secaatlisiydi"

Ebu Zerr bana sunlari soyledi: "Ey kardesimin oglu! Ben Hazreti Peygamber'in yanina gitmistim Elimden tutarak bana "Ey Ebu Zerr! Uhud Dagi kadar altin ve gumusum olsa olmeden once bir kiratini dahi birakmaksizin Allah yolunda infak etmeyi isterdim" buyurdular

Diger bir hadis-i serifte ise Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Hazreti Aise'ye soyle buyurdugu rivayet edilmektedir:

"Mali toplayip da harcama hususunda cimri davranma ki Allah rizkini senden keser, saklayip elinde infak etmeksizin tutma ki Allah da senden meneder"

Bir baska hadiste ise Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bu konudaki ustun ahlaki soyle anlatilmaktadir:

Aise (radiyallahu anha)'ya dedim: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) aile efradinin icinde nasil idi?" Cevap verdi: "Insanlarin en yumusagi, insanlarin en comerdi idi Guleryuzlu ve tebessum sahibi idi"

Muslumanlara ustun ahlakiyla en guzel sekilde ornek olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir hutbesindeki sozleriyle muminleri comertlige soyle tesvik etmistir:

Bir hutbesinde Allah'a hamdu senalar ettikten sonra; "Ey insanlar! Iyi biliniz ki Allah Teala sizlere din olarak Islam'i secmistir Islaminizi comertlik ve guzel ahlakla susleyiniz Bilmenizi isterim ki, comertlik koku cennette, dallari ise dunyada bulunan bir cennet agacidir Icinizden comertlik edenler o dallardan birine yapismis olup, bu dal onu cennete goturecektir Cimrilige gelince, o da koku cehennemde, dallari ise bu dunyada bulunan bir agactir Ki cimrilik yaparak kendi dallarindan birine tutunani cehenneme goturur" Daha sonra Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) iki kez; "Allah yolunda comert olun" buyurdular

Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü

Eski 09-08-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü



KABENIN KUREYŞILERCE YENIDEN YAPILISI VE PEYGAMBERIMIZIN HAKEMLIGI

Bir Kadın, Kabe Hareminde buhurdanlıkta Öd ağacı yaktığı sırada , buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan Kâbenin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu Zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ilede Kâbenin tabanı ve duvarları da iyice yıkılacak duruma gelmişti
Bunun icin,Kureysliler Kabenin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerinede,tavan çatmak istiyorlar,fakat, yıkmağa kalkarlarsa azaba ugrayabileceklerinden korkuyorlar,aralarinda meşvere ediyorlardı
** bu sırada Rum tüccarlarından birisine Ait olan inşaat malzemesi yüklü bir gemi Cüdde sahillerinde parcalandi,bunu fırsat bilen Kureyşliler aralarında yardımlaşarak bu batan gemiden Kabe inşaası için gerekli malzemeleri almış oldularVe Kâbenin inşaatına başladılar
Hacerül Esved taşı yerine konulacağı zaman kabileler ,birbirleriyle anlaşamadılar Hatta işi okadar ilerlettiler ki aralarında kavga yapmaya çok az bir zaman kaldı Kureyşiler, Bu iş üzerinde, dört veya beş gece durdular Sonra Kureyşin yaşlılarından Ebu Ümeyye b Mugire bir teklifte bulundu;
Teklifine göre ,mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı Bütün kavmin uluları bu teklifi kabul ettiler
Tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün kureyşliler el çırparak El-Emin`in hakemligine razıyız dediler
Peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak Hacerul Esved-i bir beze koydurdu,ve onu konulacak yere getirttikten sonra besmele çekerek kendi elleriyle Hacerul-Esvedi yerine koymuş oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü

Eski 09-08-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Muhammed (S.A.V.)'İn Hayatı-Hz. Muhammed'in Yaşamı-Hz. Muhammed Çocukluğu Ölümü



HzMuhammed'in kim olduğunu, kendisine nerede - ne zaman ve neden elçilik görevi verildiğini, görevini tamamladıktan sonra kendisinin nasıl putlaştırıldığını ve getirdiği hükümlerin nasıl ve hangi yollarla dejenere edilmeye çalışıldığını daha iyi kavrayabilmeniz için, kendisinden önce gönderilmiş elçiler hakkında da birtakım bilgilere sahip olmanız gerekmektedir Bu bilgiler Kuran'da mevcuttur Dilerseniz şimdi bunlara kısaca değinelim!

Peygamberler

Kuran'da bizlere peygamberler hakkında yeterli bilgilerin verildiğini görmekteyiz Bu bilgilerle yetinmeyip daha fazlasını öğrenmek isteyen ve hatta bu uğurda elçilerin özel hayatlarına karışma küstahlığını gösteren onlarca insana da rastlamıyor değiliz Bu tür kişilerin, bu cehaletliklerine "Kuran'ın yeterli olmadığı/eksik bırakıldığı" düşünceleri yön vermektedir Allah'ın "biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık" uyarısına rağmen Allah ile inatlaşmaktadırlar! Ne diyelim, Allah sonlarını hayır eylesin!

Adem ve Eşi

Mezhepçi çevirmenlerin, Yahudi öğretileri etkisi altında kalarak, Kuran'da belirtilmediği halde Adem'in eşini "Eva - Havva" olarak çağırmaları gayet ilginçtir Oysa Kuran'da "Adem ve eşi" olarak bahsedilir! Farklı olmayı isteyen fakat Yahudilerden bir farkları olmayan bazı çevirmenlerimizin (!) asıl amaçlarını bir türlü anlayabilmiş değiliz!

İnsan, ölümcülleştiren ağaç/yasak ağaç testini geçemeyince dünyaya gönderildi Çünkü ölümcül bir bedenin artık Cennet'te bulunması söz konusu değildi Adem hatasını anladı ve rabbinden aldığı birtakım kelimeler ile tevbe etti Yeryüzündeki üreme Adem ve eşi ile başlamış oldu Adem'in bir peygamber olup olmadığına dair kesin bir kanıtımız yok! Fakat Allah'ın, her iki cihanda da Adem ile ilgilendiğini biliyoruz Çünkü bu insan türü, Allah için yeryüzünde temsilcilik edebilecek bir biçimde (yine Allah tarafından) akıl+vicdan+ruh ile donatılarak tasarlanmıştı Cennet'te iken Allah'a verdiği bağlılık sözünü unutup İblis'e kanan ve bu yüzden Cennet'ten atılan Adem'den sonra gelen oğullarından biri (neredeyse tüm çevirilerde alimlerimiz (!) Kuran'da adı geçmeyen fakat İncil (ibr 11/4) ve Tevrat'ta (tekvin/bölüm 4) bahsedilen "Adem'in oğulları için Habil ile Kabil" ifadesini kullanmışlardır/eklemişlerdir -bu da ilginç!), diğerini bir hiçten (kıskançlıktan) dolayı katletti Bu olay, iyi ile kötünün arasını ayıran ilk olay oldu Adem ve eşi ile birlikte Cennet'ten çıkarılan İblis, Adem'in oğluna fısıldadı ve kardeşini öldürmesine sebebiyet verdirtti Fakat aslında bu olayın bu şekilde vuku bulması gerekliydi Eğer iyi ile kötünün arası ayrılmamış olsaydı, Adem'in nesli hep iyi olacaktı Böyle olunca da Cennet'ten çıkarılmalarının bir anlamı olmayacaktı Çünkü Cennet, iyilerin ödülüydü ve İblis de suç ortağı sayılmayıp Cennet'e geri döndürülecekti

Nasıl ki Adem hatasının ardından Rabbine tevbe etti, İblis de "hesap gününe kadar cahilleri kandırmak/saptırmak" için izin istedi Bu izin O'na verildi Eğer verilmeseydi sınav olmazdı Eğer verilmeseydi müminler asla Cennet'e (tekrar) giremezlerdi! Burada biraz beyninizi zorlamamız gerekiyor! Yoksa bunlara hep masal nazarıyla bakacaksınız!

Yeryüzünde iyi ile kötünün mücadelesi bu olayla başladı ve hesap gününe dek bu şekilde devam edecek!

10/19 İnsanlar bir tek toplumdu; sonra anlaşmazlığa düştüler Rabbinin vermiş olduğu bir sözü olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilecekti

Adem ile İbrahim arasındaki elçiler

İblis'e kiralanan* bu dünyada kötü insanlar hep iyileri ezmeye çalışmıştır Oysa Adem'deki gibi pişmanlık ruhunu taşıyanlar iyilerdi İyiler daima Allah'ın gözetimindeydi Her zulme uğradıklarında Allah'tan kendilerini düze çıkarması için elçiler göndermesini isterdi Aslında tüm elçiler birer haberciydi Yani, ısrarla devam ettirilen zulme, Allah'ın vereceği karşılık öncesi gönderilen birer haberciydiler Allah der "hiç bir yıkıma uğrattığımız kavim yoktur ki, biz onlara öncesinde bir elçi/uyarıcı göndermiş olmayalım" (17/5)

Allah; Nuh, Lut, Semud, Ad vb kavimlere, sapkınlıkları ve zulümleri dolayısıyla elçiler/uyarıcılar gönderdi Fakat uyarılara kulak asmayan zalimler Allah'ın gazabına uğradılar Eğer böyle olmasaydı yeryüzünü tamamen kötüler dolduracak ve "daha önceden belirlenmiş olan hesap gününden önce" hükümler verilmiş olacaktı Daha insanlık tarihinin en başlarında "Nuh Peygamber" zamanında kötüler iyilere baskın çıkmıştı Allah dileseydi, Adem'in ilk katil olan oğluna İblis vesvese veremezdi Ama dedim ya belirlenmiş olan güne kadar bu devranın dönmesi gerekiyor ve ayrıca İblis'in, Allah'tan aldığı bir izin de var işin içinde!

29/53 Azabı getirmen için sana meydan okuyorlar! Belirlemiş olduğumuz bir zaman olmasaydı, o azap onlara gelecekti Onlara ansızın, haberleri olmadan gelecektir

Hzİbrahim

Kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan kötü insanların bol olduğu bir kavimde dünyaya geldi Elbette Hzİbrahim zamanında Allah'a inanan tek-tük mümin de bulunmaktaydı Onların zalim hükümdardan kurtulmak istemeleri için yaptıkları duaya Allah, Hzİbrahim ile karşılık/destek verecekti Hzİbrahim, zulmün yeryüzünü kapladığı ve Allah'ın unutulduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır

Neden Hzİbrahim?

Hzİbrahim'i diğer insanlardan ayıran bir özellik vardı Sorguluyordu/aklediyordu Hiç Allah ile ilgili bir bilgiye sahip değilken sorgulama ve düşünme metodu ile Allah'ı buldu Çevresindeki ataperest insanlar (babası dahil) kendi putlarına tapınırken o bambaşka bir arayış içine girmişti Genç yaşında bu isteğine kavuştu Allah O'nu seçmişti Zalim putatapıcıların hükümranlığını yıkacak bir zeki insandı İbrahim Çünkü o cahillerin inandığına inanmıyordu

Hzİbrahim'e inananlar

İbrahim, putatapıcı zalim halka, unutmuş oldukları Allah'ı hatırlattı Birçoğu yüz çevirmesine rağmen bir kısmı O'nun getirdiği tevhid (tektanrıcı) inancına sarıldı Bunlar İbraniler/İsrailoğulları idi Bu halk, Allah'ı gereği gibi birlemelerinden ve gereği gibi anmalarından dolayı bir zamanlar "diğer kavimlerden üstün tutulmuştu" Fakat bu inançlarını Hzİbrahim öldükten uzun bir zaman sonra koruyamadılarDevrin zalim hükümdarı olan Firavun bu halkı köleleştirmişti Bu esaretten kurtulmak için Allah'a yalvardılar Allah da Musa ve Harun'u bu zulme dur demek için görevlendirdi İbraniler Allah'tan gelen elçi eşliğinde esaretten kurtuldular Özgürlüklerinin tadını çıkarmaları ve Allah'a şükranlıklarını sunmaları gerekirken, İblis yandaşlarının tavsiyesiyle "altından bir buzağı heykeline" tapınmaya başladılar İşte ne olduysa bundan sonra oldu!

Birçoğu İkiyüzlü Çıktı/Lanetlendiler

Zor durumda kaldıklarında Allah'ın yardımı ile felaha kavuşanlar, Allah'a kafa tutarcasına "kendi elleriyle yaptıkları altın buzağıya" tapınmaya başladılar Bu nankörlükleri neticesinde lanetlendiler Tek sebep bu değil tabi Kendilerine inen gerçekleri kabul etmediler ve gizlediler Amaçları "İblis'e dayalı" kendi hükümranlıklarını kurmak idi Bu uğurda kendinden sonra gelen diğer elçileri de katletmek isteyeceklerdi Nitekim Hzİsa Kutsal Ruhla destekli olarak, üstün mucizelerle kendilerine gönderildi Hzİsa aslında bir test için gönderilmişti İkiyüzlüler ile inananların (kendi aralarında) ayrılacağı bir test Ne kadar ilginçtir ki bu iman testini havariler/bazı müminler geçebilmişti, gerisi buzağıcılar

Allah Desteğini Çekiyor

Zorda kaldıklarında Allah'a yalvaran ve kendilerinin rahata ermeleri için bir elçi gelmesini isteyenler, rahata kavuştuklarında hemen şımarıverirler Bu ikiyüzlü tavırları içinde, inkar hükümranlığı uğruna, Allah'tan gelen elçileri öldürme planları kuranları Allah elbette destekleyecek değildir Fakat günü belirlenmiş hesap gününden önce yeryüzünün tümünü silecek de değildir Bunun için son bir uyarıcı gönderildi Tüm insanlığa!

7/158 De ki: "Ey halk, ben, hepiniz için, göklerin ve yerin egemenliğine sahip olan ALLAH'ın elçisiyim O'ndan başka tanrı yok Diriltir, öldürür" ALLAH'a ve ümmi olan elçisine inanın, nitekim o da ALLAH'a ve sözlerine inanmaktadır Ona uyun ki doğruyu bulasınız

Ve artık gerçeklere inanıp inanmamaları kendi özgür iradelerine bırakıldı İnancına göre ya sonsuza dek Cehennem'de azap görecek, yada eski mekanına (Cennet'e) yeniden girebilecek! Bu seçimi bir rehber (Kuran) ile belirleyecek! Bu rehberin tüm insanlığa duyurulması için de Muhammed seçildi! İşte bu yüzden Muhammed "Alemlere rahmet olarak gönderilmiştir"

21/107 Biz seni tüm halklara bir rahmet olarak gönderdik

Getirdiğine inanıp inanmaman ise tamamen sana bağlı!

Hz Muhammed'in Çocukluğu

Bir öksüz,

93/6 Seni bir öksüz olarak bulup barındırmadık mı?

ve yoksul olduğunu,

93/8 Seni fakir bulup zengin etmedik mi?

Arabistan (Mekke-Bekke) çevresinde yaşadığını

42/7 Başkent ve çevresini uyarman için ve gerçekleşecek olan Toplanma Gününe karşı uyarman için biz kusursuz bir dile sahip olan bir Kuran'ı böylece sana vahyediyoruz Onlardan bir kısmı cennete, bir kısmı da cehenneme girecektir

6/92 Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir kitap olup ülkelerin ******* ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar namazlarına da devam ederler

ve gençliğindeyken bir tür sapkınlık içerisinde bulunduğunu biliyoruz

93/7 Seni bir sapık olarak bulup doğruya iletmedik mi?

Özel hayatı bizi ilgilendiren bir görev değil! Biz mezhepliler gibi (afedersiniz) ne şekilde nereye işemiş olduğunu, hangi gece hangi hanımlarıyla yattığını, hangi taşla taharetlendiğini vs karıştıracak değiliz Sapıkların hadislerine sapıklar ve cahiller inanır Biz ise Kuran'da ne yazıyorsa onu aktaracağız!

Kuran'da bu elçinin gençliğinde bir tür sapkınlık içerisinde bulunduğunu yazar Fakat Allah, O'nu elçilikle görevlendireceği vakit "sapkınlıktan-doğruluğa, öksüzlükten-himayeye ve yoksulluktan-zenginliğe" geçmesini sağlayacak kolaylıklar sağlamıştır

Yorum: Bölücü din tekelcilerinin Fatiha Suresi'nde kullanılan "dallin-sapkın/sapmış" kelimesini olduğu gibi çevirmeleri fakat (yukarıdaki) Duha suresinde geçen "dallin" kelimesine ise değişik anlamlar yüklemeleri oldukça ilginçtir! Mezhepleri uğruna herkes işine geldiği gibi çeviri yapabiliyor malesef! İşte bazı çevirmenlerin "dallin" kelimesi için belirlediği karşılıklardan birkaç örnek: Diyanet, SAteş= "şaşırmış iken" - Mevdudi, EHYazır, GOnan= "yol bilmez iken" - AGölpınarlı= "yol yitirmiş"

HzMuhammed'in Elçiliği

HzMuhammed'in elçiliği tam olarak nerede-ne zaman başladı bilmiyoruz Elçiliği hakkında tarih kitaplarında veya mezheplilerin açıklamalarında çelişkili ifadelere rastlamak mümkün Bu yüzden bizim için, elçiliğinin nerede/ne zaman başladığı çok önemli olmasa gerek! Eğer önemli olsaydı, Allah bunu extradan Kuran'da belirtirdi

Kuran ayetleri Cibril vasıtasıyla elçiye aktarılmaya başlandığında, HzMuhammed için belirlenmiş bir din/sistem yoktu İlk başta buna bir açıklık getirilmeliydi ve bununla ilgili gönderilen ayet şu idi:

"16/123 Nitekim, İbrahim'in dinini bir monoteist olarak izlemen için sana vahyettik; o asla putperestlerden olmadı"

HzMuhammed ayete göre Hzİbrahim'in inanç sistemine/taktiğine dahil olmalıydı Hanif-birleyici bir mümin olması isteniyordu Bu inancın incelikleri daha sonra Hzİbrahim kıssaları ile HzMuhammed'e öğretilecekti Oysa HzMuhammed bu bilgileri edinmeden önce bunlarla ilgili bir bilgiye sahip değildi!

11/49 Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberleridir Ne sen, ne de senin halkın bundan önce onları bilmezdi Sabret Sonuç, erdemlilerindir

Hanif-birlemek aynı zamanda İslamiyet'in diğer adıdır İslamiyet-teslim olmak demek Hanif-müslüman, Allah'ın insanlar için seçtiği/belirlediği din olan İslam'a ve Allah'a katıksız iman eden demektir Bunlar birbirinden ayrı kavram değildirler Hanif olan, Allah'ı birler Müslüman, O'na teslim olmayı seçen kişilerdir Nitekim Allah'ın onayladığı bir sistemdir "hanif islam"

30/30 Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır ALLAH'ın yaratışında değişiklik olmaz Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez

HzMuhammed Hanif idi

Buzağıya tapınmakla başlayan inkar hükümranlığını Yahudiler devam ettiriyorlardı Haliyle HzMuhammed, Allah'ın görevlendirdiği bir elçi olduğundan, sırf kendi menfaatlerine ters düşeceklerini sezimledikleri için bu elçiyi de ortadan kaldırma planları kurmaya başladılar

8/30 İnkarcılar seni etkisiz hale getirmek, veya seni öldürmek ya da seni sürmek için planlar yapıyorlardı Onlar plan kuruyorlarsa ALLAH da plan kuruyor ALLAH plan kuranların en ustasıdır

Hicrete zorladılar Bununla yetinmeyip taşa tuttular Bunların karşısında elçinin göğsü daraldı

15/97 Söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz

Fakat bu Kuran'ın tamamlanması gerekiyordu!

15/94 Öyleyse sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma

Çünkü insanlar bununla sorguya çekilecek!

43/44 Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız

Elçi yılmadı Hakaretlere aldırmadı Bir tatsız olay yüzünden vahiy aktarımı bir süreliğine ertelendi Fakat daha sonra tekrar devam etti

HzMuhammed, atası İbrahim'e uyuyordu! O bir muvahhiddi O haniflerin (devam) temsilcisi idi Fakat ölümünden hemen 50 yıl sonra savaşla netice alamayanlar, İslam'ı kendi dinlerinde yaptıkları gibi, kendilerine gelen hükümleri parçalamakla işe başladılar Hadis ve sünnet adı altında bir şirk dini ortaya çıkardılar Ne yazık ki günümüzde HzMuhammed'e uyduğunu zanneden ataperestler dahi HzMuhammed'in sistemi ile zerre kadar ilgisi bulunmamaktadırlar HzMuhammed "Muvahhid" idi ve bu şekilde can verdi

6/161 De ki: "Rabbim beni dosdoğru olan yola iletmiş bulunuyor: monoteist olan İbrahim'in mükemmel dinine O, ortak koşanlardan olmadı"

Hz Muhammed'in Mucizesi

Efsane kitaplarında meşhur mezhepçiler, elçi için onlarca mucize uydurmuşlardır Oysa elçinin bilinen tek mucizesi şudur:

21/45 "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum," de Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez

7/203 Kendilerine bir mucize getirmediğin zaman: "Mucize isteseydin ne olurdu," derler De ki: "Ben, ancak Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum" Bunlar, Rabbinizden aydınlatmalardır, inanan bir toplum için bir hidayet ve rahmettir

Buradan anlıyoruz ki, HzMuhammed'in tek mucizesi, Kuran'ı tebliğ etmesi ve bu zorlu/ağır görevi başarıyla bitirebilmiş olmasıdır

Hz Muhammed'e Yapılan Haksızlık!

Aynı İblis hükümranlığını kurmak isteyen Yahudiler gibi, inanmış görünüp fakat aslında inanmayanlardan bazıları,

49/14 Araplar "İnandık," dediler De ki, "Siz inanmadınız, fakat inanç kalbinize girinceye kadar, 'teslim olduk' deyin ALLAH'a ve elçisine uyarsanız yaptıklarınızdan hiç bir şeyi eksiltmez ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir

HzMuhammed'e deli yakıştırması yapmaya başladılar

81/22 Arkadaşınız deli değildir

Öyle ya kuzu kuzu atalarımıza/putlarımıza taparken nereden çıktı bu tektanrıcılık?

37/36 "Tanrılarımızı deli bir şair için mi terkedeceğiz?" diyorlardı

Ama insan birkez inkara şartlanmaya görsün! Binlerce bahane bulur kendi davasının haklı olduğuna inanmak/inandırmak için! Nitekim böyle yaptılar! Kuran'ın Allah katından olabileceğine inanmadılar Onlar için bu, eskilerin masalları ve bunları derleyen/öğreten bir bilginin işiydi!

8/31 Ayetlerimizi dinledikleri zaman, "İşittik," diyorlardı, "İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil"

46/11 İnkar edenler, inananlara, "O iyi bir şey olsaydı onlar (İsrail oğulları) bizden öne geçemezlerdi" derler ve ona yol bulamadıkları için, "Bu bir efsanedir" diyeceklerdir

16/103 "Ona bir insan öğretiyor" biçimindeki sözlerini elbette biliyoruz Amaçladıkları kişinin dili yabancıdır, bu ise apaçık Arapça bir dildir

HzMuhammed Allah'ın Sünnetini Açıkladı

Kuran, Levh-i Mahfuz (Korunmuş Levhalar)'dan alıntılanmış bir bölümdür Levh-i Mahfuz Allah'ın (ana) kitabıdır Kainat içinde ve dışında, tarihin öncesinde ve sonrasında, her nerede/ne hadise vuku bulmuş/bulacaksa, hepsi bu kitaba göredir Levh-i Mahfuz bir kural kitabıdır Allah'ın sistemi hakkındaki bilgilere bu kitaptan ulaşırsınız!

85/21-22 Gerçekten, o şanlı bir Kuran'dır Korunmuş bir ana levhadadır

HzMusa'ya verilen levhalarda da bu kitabın hükümlerinden bahsediliyordu!

7/145 Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: "Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim"

Bu kitaptaki hükümler Allah'ın, yarattıkları için belirlediği hükümlerdir Kimsenin bunları değiştirmeye yetkisi yoktur Bırak onu ulaşamayız bile!

17/58 Hiç bir ülke yok ki diriliş gününden önce onu yok edecek veya şiddetli bir biçimde cezalandıracak olmayalım Bu, kitapta yazılmış bulunuyor

İnsanlar hesap gününde "biz bu gerçeklerle yüzleşmedik, bize bir uyaran da gelmedi" diyemesinler diye Allah, herşeyi detayı ile açıklamıştır

44/13 Mesaja aldırış etmediler Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti

35/24 Seni bir müjdeci ve uyarıcı olarak gerçekle gönderdik Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı gelmiştir

67/9 Onlar da dediler ki, "Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve, 'ALLAH hiçbir şey indirmemiştir Siz tümüyle sapıtmışsınız,' dedik"

Sapıtanlar, Allah'ın sünnetini/yasasını terkedip, Allah'ın görevlendirdiği elçi (HzMuhammed) için uydurulan, sözde sünnete kananlardır Allah, kendi sünnetinden/yasasından başka bir sünnet arayanları şöyle uyarmaktadır:

6/114 ALLAH'tan başka yasa koyucu mu arayayım? O ki size kitabı detaylı olarak indirmiştir Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler O halde kuşkulananlardan olma

48/23 Öteden beri uygulanan ALLAH'ın sünneti (sistemi) budur ALLAH'ın sünnetinde bir değişme bulamazsın

45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

HzMuhammed tüm hayatı boyunca insanlığın son kurtuluş umudu olan bir kitap ve bundaki Allah'ın sünnet/yasasını duyurmak için çabaladı Fakat kendinden sonra gelen dinsiz Allah düşmanları O'nun adına bir çok hurafe uydurdular Bu şanlı elçiye birçok iftirada bulundular Bunların ismine sünnet (Peygamber yasaları) koydular Allah'ın, "peygamberleri şirk aracı olarak kullanmayın" uyarısına rağmen, inadına HzMuhammed'i putlaştırdılar

3/80 Ve size, melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkarı emreder mi?

HzMuhammed'e Yakıştırılan İftiralar

_ Kuran'daki bağlamından koparılarak bir Yahudi efsanesinden pay verilen Miraç esnasında, Allah ile görüşüldüğünü iddia ettiler Oysa Allah'ı bu dünyada görmek mümkün değildir (42/51,7/143,2/260)

_ 9 eşle evli olduğunu ve bunun yarısı kadarıyla da birlikte yaşadığını iddia ettiler Oysa Kuran'da "Güzellikleri senin ilgini çekse bile " artık nikahlanamazsın demekte ve bu işe bir sınır koymaktadır 9 eş ve bir o kadar da nikahsız yaşadığı kadın ile ilgili bir bilgiye, her nedense biz Kuran'da rastlamadık

33/52 Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden her hangi birisini de onlarla değişemezsin Güzellikleri senin ilgini çekse bile Ancak elinin altındakiler ile yetin ALLAH her şeyi gözetleyendir

_ Ayı iki parmağıyla yardığını, parmağından sular fışkırttığını, gaybı bildiğini iddia ettiler

_ 9 yaşındaki bir kız ile evlendiğini iddia ettiler

_ Kuran'ı yeterli görmeyen inkarcılar, sayısız "Kutsi Hadis" yakıştırdılar

_ Çelişkili yalanlarla dolu hadis/sünnet kitabı oluşturdular

_ Tüm peygamberlerin en üstünü olduğunu iddia ettiler Oysa Kuran'da müminler için "elçiler arasında ayırımcılık yapılmaması gerektiği" hatırlatılır

3/84 De ki: "ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlara indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rab'leri tarafından verilene inandık Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O'na teslim olanlarız"

4/152 ALLAH'a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayırım yapmayanların da ödüllerini ileride verecek ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir

_ "Allah dilediğine şefaat edecektir" ayetine kafa tutarcasına HzMuhammed'e şefaatçı gözüyle baktılar

39/43 ALLAH'ın dışında şefaatçılar mı edindiler? De ki, "Onlar hiç bir şeye sahip değilseler ve düşünemiyorlarsa da mı?"

10/18 ALLAH'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremiyenlere tapıyorlar ve "Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler," diyorlar De ki: "ALLAH'ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O'na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır"

74/48 Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz

_ Ehli sünnet adında, Kuran Müslümanlarını - Hanif Müslümanları bölen bir mezhep ortaya çıkardılar Oysa Allah bölünenlere tolerans vermeyecektir

3/103 ALLAH'ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin ALLAH'ın size olan nimetini anımsayın Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi ondan kurtardı Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor

3/105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız Onlar için büyük bir azap var

23/53 Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut

15/90 Aynı şekilde o bölücülerle de ilgileneceğiz

_ Allah'ın belirlemiş olduğu helaller ve haramlar dışında, HzMuhammed'in de helal/haram belirlediğini/belirleyebileceğini söylediler Oysa Allah Kuran'da bunun tam tersini söylemektedir

5/87 İnananlar, ALLAH'ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin Sınırı aşmayın ALLAH sınırı aşanları sevmez

10/59 De ki, "ALLAH'ın size indirdiği rızıkların bir kısmını helal, bir kısmını da haram ettiğinizi görmez misiniz?" De ki, "ALLAH mı size izin verdi, yoksa ALLAH'a iftira mı ediyorsunuz?"

Tersini söylerler! Allah ne demişse-elçi ne getirmişse bu zalimler, kendi menfaatlerine ters düşeceği düşüncesiyle kabul etmezler yada değiştirirler

16/116 Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Bu helaldir, bu haramdır," demeyin Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar

Fakat bu ikiyüzlü inkarcı-iftiracılardan elçi elbette bunların hesabını soracak! Allah'ın sözlerini bırakıp "Buhari, Tirmizi, Müslim vb" sözlerine, Allah'ın sünnetini bırakıp "elçi adına uydurulan sünnete" bağlananlar, hesap günü elçinin şu şikayetiyle karşılaşacaklar ve hayal kırıklığına uğrayacaklar!

25/30 Elçi de, "Rabbim, halkım Kuran'ı terketti," der

Hz Muhammed Öldü!

HzMuhammed de diğer elçiler gibi insandı Tebliğ görevini bitirdi ve diğerleri gibi bu dünyayı terk etti Hz Muhammed, bazı bölücülerin iddia ettiği gibi "falan kuşağın, filan soyun başı yada sonu değildi"

33/40 Muhammed, adamlarınızdan herhangi birisinin babası olmadı Ancak o ALLAH'ın elçisi (rasulü) ve son peygamber (nebi) oldu ALLAH her şeyi iyi bilir

Sonuç:

Allah'a ulaşmaya yol arayan müminler kendilerini katıksız Allah'a yöneltmeli ve Kuran rehberliğinde Hzİbrahim'in inanç sistemi olan "Hanif"liği benimsemelidirler Öncelikle bu tekamülün tamamlanması gereklidir Yani Allah'a tam ve samimi bir teslimiyet/yönelme sergilemeniz gerekmektedir

2/135 "Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız," dediler De ki: "Hayır, biz İbrahim'in tektanrıcı dinine uyarız O, ortak koşanlardan olmadı"

30/30 Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır ALLAH'ın yaratışında değişiklik olmaz Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez

3/95 De ki: "ALLAH doğruyu söyler; İbrahim'in tektanrıcı dinine uyun O puta tapanlardan olmadı"

Kim ne dersin ve kim HzMuhammed adına atılan onca iftiraya inadına sarılsın, gerçek ve değişmez olan Allah'ın sünnetidir/sözleridir Ben bir muvahhidim Benim için dinde tek kaynak "Kuran'dır" İnanmak isteyen birine Kuran yeterlidir İnanmak isteyen birini, Kuran Allah'a ulaştırır

2/118 Cahiller, "ALLAH bizimle konuşmalı veya bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi," dediler Daha öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı Kafaları birbirine benziyor Biz ayet (mucizeleri), inanacak olanlara sergileriz

Kendimizi boşuna kandırmayalım Ehli Sünnet inancını HzMuhammed başlatmadı/başlatamazdı da Çünkü O'nun tek ve en önemli görevi Kuran'ı olduğu gibi halka aktarmaktı Allah sözlerini/sünnetini insanlığa duyurmaktı HzMuhammed'e inandığını savunan sözde müslümanlar, önce Kuran'ı gönüllerine yerleştirmelidirler -ki 25/30'daki peygamberin şikayeti ile yüzyüze gelmesinler İslam (teslimiyet) şuuru içinde Hanif (birleyici) müminler arasına girmelidirler Oysa bölücüler, Allah'ın diğer kitaplarını/yasalarını böldüğü gibi Hanif_müslüman inancını da bölmeye çalıştırlar Fakat Allah gerçeklerin bilinmesini istiyor (41/53) Allah, inananla-inanmayanın arasını ayıracak

29/3 Kendilerinden öncekileri sınadık Elbette ALLAH doğrucuları ile yalancıları birbirinden ayıracaktır

4/150 ALLAH'a ve elçisine karşı çıkanlar, ALLAH ile elçilerinin arasını ayırmak isteyenler, "Bir kısmına inanıp bir kısmını inkar ederiz," diyenler ve bu ikisi arasında bir yol edinmek isteyenler

4/151 İşte bunlar gerçek inkarcılardır İnkarcılar için acıklı bir azap hazırlıyoruz

Kuran' da; " Uyulması gerekli görülen " Muhammed

HANiF_MUSLiM MUHAMMED

De ki, "Ben sadece Rabbime çağırırım; ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam" 72/20

De ki "Ey halk, dinimden bir kuşku duyuyorsanız, bilesiniz ki, sizin ALLAH'tan başka taptığınız kimselere tapmam Ben ancak, sizin canınızı alan ALLAH'a taparım İnananlardan olmakla emrolundum" 10/104

"Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız," dediler De ki: "Hayır, biz İbrahim'in tektanrıcı dinine uyarız O, ortak koşanlardan olmadı" 2/135

Ben yüzümü tümüyle, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim 6/79

GÜZELE VE DOĞRUYA ÇAĞIRAN MUHAMMED

Müslüman (teslim) oldular diye seni minnet altında bırakmak istiyorlar De ki, "Müslümanlığınızı başıma kakmayın Aslında, sizi inanca ulaştırdığı için ALLAH sizi kendisine borçlu görür, eğer doğru kimselerseniz" 49/17

Dinlerine girmedikçe ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar, senden hoşnut olmazlar De ki: "Doğru yol ALLAH'ın yoludur" Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan ALLAH'a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın 2/120

Seninle tartışırlarsa, "Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik," de Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), "Teslim oldunuz mu," de Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır ALLAH kulları görür 3/20

De ki, " ALLAH'ı seviyorsanız beni izleyin ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir" 3/31

UYARAN - ÖĞÜTLEYEN VE HATIRLATAN MUHAMMED

De ki, "Ben sizden her hangi bir ücret istemiyorum; o sizin olsun Benim ücretim ancak ALLAH'tandır O her şeye Tanıktır" 34/47

"Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum," de Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez 21/45

De ki, "Övgü ALLAH'adır; ayetlerini size gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız Rabbin onların yaptığından habersiz değildir" 27/93

De ki "Ben türedi bir elçi değilim Bana ve size ne olacağını da bilmem Ben, ancak bana vahyedilene uyuyorum Ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim" 46/9

De ki, "Ey inanan kullar, Rabbinizi sayın Bu dünya hayatında güzel davrananlara güzellik vardır ALLAH'ın yeri geniştir Gerçek uğrunda direnenlerin ücreti hesapsız olarak verilecektir 39/10

De ki, "Sizin için göklerden ve yerden kim besin sağlıyor?" De ki, "ALLAH" Öyleyse ya biz veya siz, ya doğru yoldadır, ya da açık bir sapıklık içindedir 34/24

De ki, "ALLAH geceyi diriliş gününe kadar üzerinize sürekli kılsaydı ne dersiniz? ALLAH'tan başka hangi Tanrı size bir ışık getirebilir? İşitmiyor musunuz?" De ki, "ALLAH gündüzü diriliş gününe kadar üzerinize sürekli kılsaydı ne dersiniz? ALLAH'tan başka hangi Tanrı dinleneceğiniz geceyi size getirebilir? Görmüyor musunuz? 28/71-72

Seninle çekişirlerse de ki, "ALLAH yaptığınız her şeyi en iyi bilendir" 22/68

De ki, "Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır" 34/30

De ki, "Övgü ALLAH'a özgüdür Selam (barış) da seçtiği kullarına olsun ALLAH mı, yoksa onların ortak koştukları mı daha iyidir?" 27/59

Eğer yüz çevirirlerse de ki, "Size yeterli ölçüde bildirdim Size söz verilen şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem" 21/109

Hadislerde; " Uyulması gerekli görülen " Muhammed (!)

CİNSEL UZMANI MUHAMMED

3643 - Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü, dedim, bir kimse hanımıyla cima yapsa fakat inzal olmasa yıkanması gerekir mi?" "Kadına değen kısmını yıkar, sonra abdest alır ve namaz kılar!" buyurdular"

Buhari, Gusl 29, Müslim, Hayz 85, (346)

5098 - Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Mü'mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!" buyurmuşlardı Kendisine: "Ey Allah'ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?" diye soruldu "Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)" buyurdular"

Tirmizi, Cennet 6, (2539)

2128 - Ümmü Atiyye (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Bir kadın Medine'de kızları sünnet ederdi Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (kadını çağırtarak) kendisine: "Derin kesme Zîra derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için de daha makbüldür" diye talimat verdi"

Ebü Dâvud, Edeb 179, (5271) Rezin'in rivayetinde Resülullah şöyle buyurur: "Kızları sünnet ederken üstten kes, derin kesme, bu şekilde kesilmesi yüze daha çok parlaklık, kocaya daha çok haz verir"

KİRLETİLEN - İFTİRA ATILAN MUHAMMED

4055 - İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre kendisine, hanımını boşayıp sonra da onunla cima yapan, kadını ne boşadığı ne de rücû ettiği hususunda işhadda (beyanda) bulunmayan bir adam, durumunu sormuş, onun da cevabı şu olmuştur: "Sen hanımını sünni olmayan talakla boşamışsın, sünni olmayan tarzda geri dönmüşsün Boşadığına da, döndüğüne de işhadda bulun ve (şahidleme işini) bir daha terketme"

Ebu Davud, Talak 5, (2186); İbnu Mace, Talak 5, (2025)

Yorum : Bilindiği üzere sünnilik akımı, Muhammed peygamberin ölümünden sonra icad edilmiştir Fakat buradaki sözde hadiste " sen hanımını sünni olmayan bir talakla boşamışsın " deniliyor Daha böyle bir akım ortaya çıkmamışken, peygamber sünnilikten bahsediyor Yoksa peygamber, tüm ömrü boyunca İslam' a değil de sünniliğe mi uymuştur ? Öyleyse bu Kuran' ı kim tebliğ etti ?

5431 - Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir kızının defnine şahid olduk Bu definde Resülullah kabrin üzerine oturmuştu Aleyhissalâtu vesselâm'ın gözlerinden yaş aktığını gördüm "Aranızda bu gece günah işlemeyen (cima yapmayan) var mı?" buyurdular Ebu Talha radıyallahu anh: "Ey Allah'ın Resulü! Ben varım!" dedi Aleyhissalâtu vesselâm da: "Öyleyse kabrine in!" buyurdular

Ravi der ki: "Ebu Talha kabre inip onu defnetti" Buhari, Cenaiz 72

Yorum : Kuran' da, edeb ile yapılması yasaklanmayan (2:222-223) cinsel ilişki hakkındaki ayeti halka okuyan peygamber şimdi bu işe, " günah " mı diyor ? Bu çelişkiyi hangi Sünni düzeltecek Allah aşkına !

GADDAR - ZALİM MUHAMMED

1614 - Hz Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "İçki haddi için, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kırk, Hz Ebû Bekir kırk, Hz Ömer (radıyallâhu anhümâ) seksen sopa vurdular Hepsi de sünnettir (Bu bana daha hoş geliyor)"

Müslim, Hudud 38, (1702); Ebû Dâvud, Hudud 36, (4480, 4481)

1595 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir insan diğer bir insana: "Ey Yahudi" diye hitab edecek olursa ona yirmi sopa vurun "Ey muhannes (kadınlaşmış)" diyecek olursa yine o kadar ceza verin Nikâhı haram olan birine, bunu bilerek muvakaa (aşk-ı memnû) yaparsa öldürün"

Tirmizî, Hudûd 28, (1462)

1615 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra (devam ederse) öldürün" Ebû Dâvud, Hudud 37, (4482); Tirmizî, Hudud 15, (1444)

Başlı başına Kuran' la çelişen sözde - iftira hadisler, diğer peygamberler gibi, HzMuhammed'e de yakıştırılmıştır Şimdi verdiğimiz bu basit örneklerden sonra lütfen şu sorumuza (tüm samimiyetinizle) doğru cevap veriniz !

İlle de uyacaksan, Kuran' ın tarif ettiği Muhammed' e mi, yoksa " Buhari' nin - Ebu Davut' un - Tirmizi' nin vb " tarif ettiği Muhammed' e mi uyarsın?

İyi düşünüp - yap seçimini! İster "İbrahim - Muhammed - Kuran" a bağlı kalarak "Muvahhid" inancını benimse, istersen "bölücülerin hükümleri" ile amel etmeye devam et! Sonuç olarak hepimiz Allah'ın huzuruna sürüleceğiz Ben Kuran ile hesap vereceğim (43/44), peki siz ne ile hesap vereceksiniz?

3/79 ALLAH'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiç bir insan, "ALLAH'tan sonra bana da kulluk ediniz," diye halkı kendisine çağırmaz Aksine, "Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun," der

Not: Bu yazı, Salt Kuran'da hiçbirşeyin eksik bırakılmadığına inanmayan bazı müslüman geçinen ataperestlere bir atıftır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.