Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-11-2009 | #91 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizAlman Çeşmesi Çeşme, sekiz yeşil mermer sütun üzerine oturtulmuş, sekiz kenarlı bir kubbeye sahiptir Kubbenin içi ise mozaikle kaplıdır Klasik Osmanlı çeşme mimarisinden oldukça farklı bir stile sahip olan Alman Çeşmesi Sultanahmet Meydanı’nın görülmeye değer anıtsal yapılanndan biridir |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #92 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizAbdurrahman Nafiz Paşa Türbesi (Zeytinburnu) XIX yüzyılda Maliye Nazırı olan Abdurrahman Nafiz Paşa’nın türbesi 500x500 m ölçüsünde ampir üslubunda açık bir türbe görünümündedir Kesme köfeki taşından olan türbenin çevresi on iki tane kare kesitli toskana başlıklı mermer sütunlarla çevrelenmiştir Bu sütunlar kuzey, batı ve güney cephelerinde dörder tane olup, üzerlerindeki mermer bir lentoyu taşımaktadır Bu sütunların arasındaki açıklıklar ise üzerleri stilize yapraklarla bezenmiş madeni tunç şebekelerle kapatılmıştır Türbenin üzeri de yine madeni iskeletli tekne-tonoz biçiminde tel örgü ile örtülmüştür Türbenin içerisinde Abdurrahman Nafiz Paşa’nın mermer lahdi bulunmaktadır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #93 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizMerkez Efendi Türbesi (Zeytinburnu) Merkez Efendi’nin asıl ismi Musluhiddin olup, unvanı da Merkez’dir Denizli’nin Sarhanlı Köyü’nde 1463’te dünyaya gelmiştir İlköğretimini orada tamamladıktan sonra Bursa ve İstanbul medreselerinde ders görmüş, Uzır Bağdadi Velüyiddin Efendi ve Mevlâna Ahmed Paşa’dan ders almıştır Tıp, Tefsir, Hadis ve Fıkıh öğrenimi gördükten sonra bir süre müderrislik yapmıştır Bursa, Karaman ve Amasya’daki dergâhlardan tarikat icazeti almış ve sonra İstanbul’da Etyemez Dergâhı’nın şeyhi Mirza Baba’nın halifesi olmuştur Daha sonra Kocamustafapaşa Dergâhı şeyhi Sümbül Efendi’ye intisap etmiştir Aksaray’daki Kovacı Dede Zaviyesi şeyhi olmuştur Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520–1566) annesi Hafsa Hatun’un Manisa’da 1494–1495 yılında yaptırdığı külliyenin yanındaki bu zaviyeye Sümbül Efendi tarafından şeyh olarak gönderilmiştir Burada birçok öğrenci yetiştirmiş, hekimlik yapmıştır Hafsa Sultan’ın hastalanması üzerine 41 baharattan oluşan mesir macununu yapmış ve sultana göndermiştir Bu macunu yiyen sultan iyileşmiş ve macunun herkese dağıtılmasını istemiştir Bunun üzerine 22 Mart günü zaviyenin yanındaki Sultan Camisi’nin minare ve kubbesinden halkın üzerine mesir macunu atmıştır Bu gelenek günümüzde de sürmektedir Sümbül Efendi’nin 1529’da ölümü üzerine İstanbul’a gelerek Onun yerine şeyh olmuştur Günümüzde türbe ve dergâhının olduğu yerdeki arsada bir kuyu açtırmış, ardından buraya bir tekke ve hamam yaptırmıştır Dergâhın yanındaki cami Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan tarafından 1572 yılında yaptırılmıştır Merkez Efendi’nin halk arasında yaygın olan Sümbül Efendi’ye bağlanması, Sümbül Efendi’nin talebelerinden çiçek istenmesi, Merkez Efendi’nin Sümbül Efendi’nin kızını istemesi, Sümbül Efendi’nin dergâhına şeyh olması, Ayasofya’da verdiği ilk vaaz, Hızır Aleyhisselâm ile bağlantısı, Şah Sultan’ın Merkez Efendi’ye bağlanması, Yerin altından gelen ses gibi menkıbeleri bulunmaktadır Merkez Efendi Türbesi, kendisinin yaptırmış olduğu cami-tevhidhane, çilehane, kuyu, şadırvan, mutfak, taamhane, derviş hücreleri, hünkâr köşkü ve hamamdan meydana gelen külliyenin bir bölümünü oluşturmaktadır Türbenin ilk yapıldığı durumu hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır Bugünkü türbe Sultan II Mahmud (1808–1839) döneminde yeniden yapılmıştır Sultan II Mahmud’un yaptırdığı türbe iki dikdörtgen bölüm halindedir Bunlardan birinde Sultan II Mahmud’un sandukası, diğerinde de dergâh şeyhlerinin ve ailelerinin sandukaları bulunmaktadır Sonraki yıllarda asıl türbe kısmının kuzeydeki duvarı yıkılmış ve her iki bölüm birleştirilmiştir Türbeleri birleştiren duvar yıkıldıktan sonra buraya iki sütunun taşıdığı üç kemerli bir ara bölüm eklenmiştir Türbe moloz taş ve tuğladan yapılmış olup, ampir özellikler göstermektedir Kare planlı 750x750 m ölçüsündedir Türbenin batı cephesi mermer kaplıdır Asıl türbenin üzeri ise içten bağdadi sıvalı, dıştan da kurşunlu bir kubbe ile örtülüdür Sultan II Mahmud döneminde, 1836 yılında ilave edilen ek bölüm ise kırma çatılıdır Türbenin batı cephesinde çıkıntılı kilit taşları olan yuvarlak üç pencere bulunmaktadır Merkez Efendi’ye ait olan türbenin duvarları kubbe eteğine kadar XIX yüzyıl Avrupa çinileri ile kaplanmıştır Kubbe içerisinde ise yıldızlı bir bezeme görülmektedir Kubbe içerisindeki yazı Hattat MŞevket Vahteti’nin eseridir Merkez Efendi’nin sandukası ahşap parmaklıklar içerisine alınmış olup XVIII yüzyıl üslubunda sedef ve bağa kakmalıdır Sandukanın önünde de Hattat Aziz Efendi’nin yazdığı Osmanlıca bir levha bulunmaktadır: Merhaba Ey Merkez-i Devran-ı Can Merhaba Ey Kutb-u Kevneyn-i mekân Zahir-ü batında nurun olmada Aftab ve sen cümleye su’le feşan Kıymetin bilinmekte acizdir ukûl Ayni nûr-u Mustafasın bi güman Doğsa şems garbden dedi Molla-yi Rum Aynı hurşittir ki meşrikten doğan Zarf değişse hak hakikat payidar Gafil olma aç gözün bir gör ayan Daire meydanda biz içindeyiz Nur-u zahir körlere Merkez nihan Lütfü ulviyetini tarif mahal Çünkü bu tariften acizdir lisan Aşık-ı hayranının şahım senin Melceim sensin Habib-i müs’tean Bendelikten etme azad bizleri Daima kurban sana ken’an cenan Türbe içerisinde Merkez Efendi, eşi Hatice Hanım, Şeyh Seyyid Muslihiddin Efendi, torunu Fatma Hatun, Şeyh Nureddin Efendi, Mustafa Efendi, Şeyh Ahmed Mesud Efendi, Şeyh Hüseyin Efendi, Sıdıka Hanım, Şeyh Ahmed Efendi ve Şeyh Nureddin Efendi gömülü bulunmaktadır Türbe günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü’nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #94 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizŞair Şem’i Şem’ullah Efendi Türbesi (Üsküdar) Şair Şem’i Şem’ullah Efendi, XVI yüzyıl mutasavvıflarından olup Prizren’de doğmuş, buradaki mekteplerde ilahiyat dersleri vermiş, sonra Konya’ya giderek Mevlâna Celaleddin Rumi Dergâhı’nda feyz almıştır Daha sonra İstanbul’a gelerek Şeyh Vefa Hankâhı’nda inzivaya çekilmiştir Şeyh Vefa’nın halifesi Ali Dede’nin tarikatına intisap etmiştir Türbenin ilk hali hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır Yakın tarihlerde yenilenmiştir Kare planlı bir yapıdır Buradaki hacet penceresi üzerinde iki mısra halinde kitabesi bulunmaktadır Kitabe: Rûşen etsin hane-i kalbin Hudâ Şem’i’nin rûhuna kim kıla du’â Türbe içerisinde Şair Şem’i Şem’ullah Efendi’nin sandukası bulunmaktadır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #95 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizFenayi Ali Efendi Türbesi (Üsküdar) Şeyh Fenayi Efendi Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa ile birlikte 1711’de Osmanlı-Rus Savaşı’na, Prut Seferine katılmıştır Türbe kesme taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri içten kubbeli, dıştan da çatı ile örtülüdür Türbenin içerisinde Şeyh Fenayi Efendi’nin ahşap sandukası bulunmaktadır Osmanlı-Rus Savaşı’nda kendisinin ve müritlerinin taşıdığı dergâh bayraklarından birisi sandukasının üzerine serilmiştir Bu sandukanın önüne de on altı mısralık bir manzume yazılmıştır Türbenin duvarlarından biri üzerinde 1652 tarihli Kâbe’nin çini üzerine yapılmış kitabeli bir resmi bulunmaktadır Türbe üzerindeki on kollu avizenin Zeynep Hanım tarafından buraya hediye edilmiştir Ayrıca Fenayi Ahmet Efendi’nin kullanmış olduğu el değirmeni de bir sepet içerisinde türbede korunmaktadır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #96 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizAli Rıza Efendi Türbesi (Üsküdar) Ali Rıza Efendi’nin kim olduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır Türbe üzerinde sonradan yerleştirilmiş kitabede Ali Rıza Efendi’nin 15 yaşında öldüğü yazılıdır Türbe yığma taştan ahşap çatılı olup, arka ve sağ cephesinde bir hacet penceresi vardır Halk arasında Hacı-Hoca Türbesi olarak bilinen türbenin içerisinde bir ahşap sanduka bulunmaktadır Hacı-Hoca ismi ile tanınan Semerkantlı Şeyh Abdullah Efendi’nin bu türbe ile bir bağlantısı yoktur |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #97 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizHalil Paşazade Mahmud Türbesi (Üsküdar) Halil Paşazade Sadrazam Halil Paşa’nın oğlu olup, 1609–1629 yıllarında dört defa Kaptan-ı Deryalık, iki defa da Sadrazamlık yapmıştır Türbe, sebil ve çeşmeden oluşan yapı topluluğu meyilli bir arazi üzerindedir Arazinin meyilli oluşundan ötürü türbenin altına sebil ve çeşme yerleştirilmiş, böylece Osmanlı sanatında görülmeyen bir uygulama meydana getirilmiştir Kesme köfeki taşından yapılan türbe kare planlı olup, önünde üç bölümlü bir revak bulunmaktadır Bu revaktaki mermer sütunlar mukarnas başlıklı olup, sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır Revakın ortası kubbe, iki yanı da ayna tonozludur Revakın sol yanı örülerek kapatılmış, buradaki sivri boşaltma kemeri altına mermer alınlıklı, dikdörtgen söveli, alt ve üst iki pencere açılmıştır Revakın ortasındaki basık kemerli kapının üzerinde 1799 tarihli Mütevelli’nin yazmış olduğu Arapça dualı bir kitabe bulunmaktadır Kare planlı türbenin üzeri dıştan sekizgen kasnaklı, içten de mukarnas dolgulu tromplu bir kubbe ile örtülmüştür Türbe iki sıra halindeki pencerelerle aydınlatılmıştır Alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıra pencereler ise sivri kemerlidir Türbenin içerisinin ilk yapılışında renkli sır altı tekniğinde geç devir çinileri ile kaplı olduğu biliniyorsa da günümüze bunlardan yalnızca izleri gelebilmiştir Türbe içerisinde üç mezar bulunmaktadır Bunların Halil Paşa’nın dışındakilerin kime ait olduğu bilinmemektedir Bununla beraber bazı kaynaklarda Halil Paşa’nın Aziz Mahmud Hüdai Tekkesine gömüldüğü de yazılıdır Bu konu yeterince açıklık kazanamamıştır Türbenin sağ tarafına ve türbeye bitişik olarak ikinci bir türbe daha eklenmiştir Bu türbe Halil Paşa’nın oğlu Mahmud Bey’e aittir Her iki türbe arasında bir pencere ve bu pencerenin yanında da birer dolap nişi vardır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #98 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizGülfem Hatun Türbesi (Üsküdar) Gülfem Hatun Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520–1566) cariyelerinden olup, Üsküdar’da kendi adına bir cami yaptırmıştır Caminin doğusunda küçük bir hazire vardır Gülfem Hatun Camisi’nin yanında medrese, türbe ve sıbyan mektebi bulunuyordu Bu yapı topluluğu 1850 yılındaki yangın sırasında bütün mahalle ile birlikte yanmıştır Bu yangından on dokuz yıl sonra 1868–1869 tarihinde cami ile sıbyan mektebi halk tarafından onarılmıştır Ancak medrese ile türbe onarılamamıştır Bu nedenle de Gülfem Hatun’un türbesi yıkılmış ve günümüze yalnızca mezarı gelebilmiştir |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #99 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizÜsküdar Mevlevihane Türbesi (Üsküdar) Türbe, Mevlevihane girişine yapının güneybatı köşesine yerleştirilmiştir Buradaki küçük türbedar odası günümüze gelememiştir Türbenin yanındaki bir merdivenle de semahanenin üst katına çıkılmaktadır Türbenin biri kuzey duvarında, beşi de cadde üzerinde olmak üzere altı pencere ile aydınlatılmıştır Türbe içerisinde Numan Halil Dede (1798), Ali Şeyda Dede (1799), Mehmet Hüsameddin çelebi (1801), Şeyh Hacı Ali Dede (1802), İsmail Hulusi Dede (1808), Abdullah Necip Dede (1836), Abdulkadir Kadri Dede (1850) ve Ahmet Vesim Paşa’nın (1910) mezarları bulunmaktadır Üsküdar Mevlevihanesi ve türbesi 1975, 1980 yıllarında onarılmıştır |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #100 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizZeynep Kâmil Türbesi (Üsküdar) Zeynep Hanım, eşi Yusuf Kâmil Paşa’nın da yardımı ile buradaki Zeynep Kâmil Hastanesi’nin yapımını 1860 yılında başlatmış ve 1862 yılında da tamamlanmıştır Zeynep Hanım ve Kâmil Paşa hastanenin yönetimi için bir vakfiye bırakmadıklarından daha sonra hastane masrafları Sait Halim Paşa ile Abbas Halim Paşa tarafından karşılanmıştır Zeynep Kâmil Türbesi sekiz cepheli bir yapı olup üzeri duvarlar üzerine oturan kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Kubbe kasnağının altındaki mermer bir silme türbeyi çepeçevre dolaşmaktadır Türbenin köşeleri, pencere, kapı ve söve başlıkları mermerdendir İçerisi üç barok üsluptaki yuvarlak kemerli pencere ile aydınlatılmıştır Türbe içerisinde Zeynep Hanım ile eşi Yusuf Kâmil Paşa’nın mezarları bulunmaktadır Bu türbe Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin yönetiminde iken, hastane yönetiminin üzerine Zeynep Kâmil Hastanesine devredilmiştir |
Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz |
01-14-2009 | #101 |
KRDNZ
|
Cevap : İstanbul'daki Tarihi EserlerimizLütfi Bey Türbesi (Üsküdar) Hüseyin Ayvansarayi’nin Hadikat’ül Cevami’de belirttiğine göre türbenin olduğu yerde şadırvan ve çevresinde de dergâha ait hücreler olduğu anlaşılmaktadır Buna göre türbenin buradaki bir dergâhın haziresinin olduğu yere yapıldığı açıklık kazanmıştır Bunun da nedeni türbe duvarlarına dayalı olan birtakım mezar taşlarıdır Türbe kesme taştan ampir üslubunda, dikdörtgen planlı bir yapı olup, üzeri tonoz çatı ile örtülüdür Arazi konumundan ötürü birkaç basamakla çıkılan türbenin girişinin sol tarafında, bahçede yedi mezarın bulunduğu küçük bir hazire vardır Cephe görünümü itibarı ile ampir üslubunu tümü ile yansıtan yuvarlak kemerli ince uzun pencereler ve duvarlara gömülü plasterler ile görkemli bir şekildedir Ön cephenin ortasında giriş kapısı ve iki yanında da birer pencere yer almaktadır Türbenin diğer yan cephelerinde de aynı şekilde iki pencere bulunmaktadır Giriş cephesinde, Kapının iki yanında ve köşelerde İon başlıklı duvara gömülü sütunlara yer verilmiştir Giriş kapısından küçük bir antreye girilmektedir Sol tarafta türbe, sağ tarafta da daha önce kütüphane olarak kullanılmış türbedar odası vardır Türbe içerisinde Lütfi Bey ile eşi ve çocuğunun ahşap sandukaları bulunmaktadır Türbenin içerisi kalem işleri ile bezenmiştir |
|