Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antlaşmalar, savaşlar, seferler, tarihindeki, türk

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Hint (Hind) Seferleri

Osmanlıların Hint Denizindeki Portekiz hakimiyetini kırmak için giriştikleri deniz seferleri

On beşinci asrın son yıllarında Portekizliler Ümit Burnunu geçip Hindistan kıyılarına ulaşan deniz yolunu keşfettiler Bu durum Hindistan ticaretinin yolunu değiştirdi O zamana kadar Hindistan’dan yüklenen mallar Basra Körfezi ve Kızıldeniz yoluyla İskenderiye veya Suriye limanlarına geliyor Venedik gemileri ile Avrupa’ya ulaşıyordu Hint ticaretinin Portekizlilerin eline geçmesi Memlûklar'ın ekonomisini sarstı Ancak Portekizlilerin hakimiyetinin kırılması için yaptıkları çalışmalar donanmaların güçsüz olması sebebiyle yetersiz kaldı Mısır ve Suriye Osmanlılar'ın eline geçince (1517) Kızıldeniz ve Basra Körfezi ağızlarının Portekizlilerde bulunması siyasî ve iktisadî yönden mahzurluydu Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşanın teklifi ile 1530’da Süveyş’te bir donanma inşasına başlandı Süleyman Paşa donanmayı 1532 yılı başlarında sefere çıkacak hâle getirdi Ancak Süleyman Paşa Alman ve Irakeyn seferlerine katılmak emri aldığı için Hindistan Seferi gecikti 1535’te Gücerât Hükümdarı Bahadır Şah İstanbul’a gönderdiği elçi ile padişahtan Portekizlilere karşı yardım istedi Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa Hindistan sularına kuvvetli bir sefer yapmakla görevlendirildi

Hadım Süleyman Paşanın komutasındaki Osmanlı donanması 1538 Haziranında hareket etti İlk olarak Kızıldeniz’in kapısı olan Aden’i zaptetti Süleyman Paşa Hindistan’a Diyu şehrine ulaştığında Bahadır Şah Portekizlilerce öldürülmüş ve yerine yeğeni Üçüncü Mahmud geçirilmişti Mahmud Portekizlileri tutuyordu Süleyman Paşa Diyu şehrini muhasara etti Fakat yirmi gün sonra Portekiz donanmasının yardıma gelme tehlikesi üzerine kuşatmayı kaldırıp geri döndü Yemen’de Zebîd’i ele geçirdi Yemen Beylerbeyliği kuruldu (1540) Bu sefer neticesinde Hint Okyanusundaki Portekiz üslerine kuvvetli bir korku verilmiş oldu

Portekizliler Osmanlıların Hint sularında güçlü bir donanma ile görünmesini iktisadî ve dinî vaziyetleri için çok tehlikeli gördüler Portekiz’in yeni genel valisi 1541 yılı başlarında güçlü bir donanma ile Kızıldeniz’deki Osmanlı donanmasını yok etmek üzere yola çıktı Ancak bu sefer bir miktar coğrafya bilgisi öğrenmenin yanında Kızıldeniz’de Osmanlı tahkimatının artmasından başka bir işe yaramadı Portekizlilerin bu seferden sonra başlayan barış teşebbüsleri Osmanlıların işlerine yaradı Doğu Afrika ve Güney Arabistan limanları Portekiz baskısından kurtuldu Osmanlı gemileri huzuru temin etti 1500’lü yılların başından beri Portekiz baskısıyla aksamış olan Mısır-Hindistan ticareti Osmanlıların Kızıldeniz ve Hind Okyanusunda güçlenmeye başlaması üzerine tekrar canlandı Ayrıca Osmanlılar Hint Okyanusuna Basra Körfezinden de yeni bir yol açmayı planlıyorlardı Bu arada Aden Portekiz taraftarı yerli bir emîrin eline geçti ise de Yemen Beylerbeyi Ferhad Paşa tarafından geri alındı (1548) Osmanlıların Kızıldeniz’den sonra Basra Körfezinden Portekizlileri atma çalışmaları iki devletin arasını açtı Osmanlılar bir Hint Seferine karar verdiler Pîrî Reis Hint Kaptanlığına tayin edildi Basra Beylerbeyi Kubad Paşaya da 15 000 asker ve gemilerle hazır bulunması emredildi Pîrî Reis Maskat’ı vurduktan sonra Hürmüz’ü kuşattı (1552) Ancak Basra’dan kuvvet almadan bu işe girişmesi başarısız kalmasına sebep oldu Üç kadırga dışında askerlerini Basra’da bırakıp Süveyş limanına döndü Hürmüz kuşatmasındaki tedbirsizliği Pîrî Reis’in idamına sebep oldu

Pîrî Reis’in idamından sonra Hint Kaptanlığına Katif Sancak beyi Murat Reis atandı (1552) Pîrî Reis’in başlattığı seferi sonuçlandırmak ve Basra’dan aldığı donanmayı Süveyş’e götürmek için yola çıktı Ancak Hürmüz Boğazında Portekiz donanması ile yaptığı mücadelede çok zayiat verip Basra’ya geri döndü

Basra’da yeniden hazırlanan Osmanlı donanması Seydi Ali Reis’in komutasında yola çıktı (1554) Hürmüz Boğazını geçtikten sonra Umman kıyılarında karşılaştığı Portekiz donanmasını bozguna uğrattı Üslerine yakın olan Portekizliler hazırlanıp yeniden saldırdılar Yapılan savaşta her iki taraf da çok zayiat verdi Portekizlilerin yanında dalgalar ve fırtınalarla da uğraşan Seydi Ali Reis elinde kalan dokuz gemi ile Gücerat Sultanına sığındı Yorucu bir yolculuktan sonra İstanbul’a döndü (1556) Bu hadiselerden sonra küçük çapta bazı çarpışmalar olduğu görülmektedir Açe Sultanı Alâeddin’in isteğiyle (1565) yola çıkarılan Kurdoğlu Hızır Reis komutasındaki donanma Yemen’de çıkan isyan üzerine bir yıl tehir edilip bilâhare Seyyid Kemal Reis komutasında Açe’ye yardım gönderildi

Hint Seferleri sonunda önceden Portekiz denetiminde olan Kızıldeniz Basra Körfezi ve Hint Okyanusu sularında artık Osmanlıların mevcudiyeti tartışılmaz hâle geldi Bilhassa bölgedeki Portekiz idaresinin sarsılmaya başlaması tutumlarının yumuşamasına yol açtı ve Osmanlı ile Portekizli idareciler anlaşma zemini aramaya başladılar Nitekim 1560-1566 yılları arasında Akdeniz’de ticarî faaliyetler canlandı; Kızıldeniz ve Basra Körfezi de daha işlek hâle geldi Bu düzen on yedinci yüzyılın başlarına kadar devam etti

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Uyvar Seferi

Osmanlı Devletinin Avusturya imparatorluğuna karşı yaptığı sefer (26 Mart - 13 Eylül 1663)

Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki Erdel meselesi sürekli bir anlaşmazlık konusuydu Erdel sınırındaki sancakbeyi ve valilerin devamlı şikâyeti ve Avusturya kuvvetlerinin sınır boyundaki saldırıları Avusturya'ya savaş açılmasına sebep oldu Fazıl Ahmed Paşa Serdar-ı ekremliğe tayin edildi Kırım Hanı Mehmed Giray da sefere çağırıldı Ordu İstanbul'dan Edirne yoluyla Belgrad'a geldi Belgrad'da Avusturya elçileri Reninger ve Baron de Goes imparatorlarının barış isteğini bildirdiler Fakat Osmanlı Devletinin barış için ileri sürdüğü şartlar kabul edilmeyince Sultan IV Mehmed Han sefere devam edilmesini emretti Fazıl Ahmed Paşa Avusturya başvekiline bir mektup göndererek Kanije karşısında yeni yapılan kalelerin yıkılmasını Erdel'den Avusturya askerinin çekilmesini istedi Osmanlı ordusu başvekilin cevabını beklemeden Zemlin tarafına geçti Cephane ve diğer malzemenin bir kısmı ince donanma ile yola çıkarıldı Ordu Drava ırmağı kıyısındaki Osijek (Eszek) kasabasına vardığında Avusturya başvekilinin cevabı geldi Mektupta Osmanlıların yanına gönderilen elçilerin barış yapmağa yetkili oldukları bildiriliyordu Elçiler bunun üzerine Fazıl Ahmed Paşa ile tekrar görüştüler Ancak bir anlaşmaya varılamadı

Avusturya imparatoru Leopold İsveç'ten yardım istedi Osmanlılar hemen harekete geçtiler Budin valisi Sarı Hüseyin Paşa Vezsprem taraflarına akın yaparak çok sayıda esir ve ganimet elde etti Ordu Budin'e geldiği zaman Ahmed Giray kumandasındaki Kırım süvarileri Osmanlı kuvvetlerine katıldı 16 Temmuz 1663'te Budin'de toplanan savaş meclisinde Uyvar üstüne yürünmesi uygun görüldü 30 Temmuz 1663'te Osmanlı ordusu Budin'den hareket ederek Tuna'nın sol kıyısındaki Ciğerdelen sahrasına geçti Avusturyalılar Osmanlı ordugâhına baskın yapmak istedilerse de başarılı olamadılar; 6000 ölü ve 1000 kadar esir vererek kaleye çekilmek zorunda kaldılar Ciğerdelen'den hareket eden Osmanlı ordusu 15 Ağustos 1633'te Uyvar kalesini kuşattı Kalenin teslimi istendi; fakat olumlu karşılık alınamadı Avusturyalı general Montecuccoli'nin Uyvar'a yardıma geldiği öğrenildi; Kaplan Mustafa Paşa kumandasında Tatar Kazak Eflak ve Boğdanlılardan meydana gelen 80 000 kişilik bir kuvvet bunları yenilgiye uğrattı Kuşatmanın 38 gününde (13 Eylül 1663) kale kumandanı bir elçi yollayarak teslim olacaklarını bildirdi

Avusturyalıların teslim şartları şunlardı: 1 Mal ve canlarına zarar gelmeyecek; 2 Ağırlıklarının taşınması için araba verilecek; 3 Osmanlı ordusunun içinden geçilmeyecek; 4 Kaleyi iyi savunduklarına dair ellerine mektup verilecek; 5 Yanlarında yiyecek bulundurulacak; 6 Yaralılara bakılarak iyileşenler geri yollanacak; 7 Kaleden bayrak açıp trampet çalınarak çıkılacaktı Teslim şartları uygun bulundu Kaplan Mustafa Paşa kaledekileri Komarno adasına götürdü Yerli halka aman verildi Kale iyice onarılarak içine yeteri kadar asker ve malzeme konuldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Rodos'un Fethi

Kanunî Sultan Süleyman Hanın Rodos şövalyelerinin elindeki Rodos ada ve şehrini 29 Aralık 1522’de ele geçirmesi

Anadolu’nun güneybatısında bulunan Rodos Adası ilk olarak 672'de Emevîler zamanında Bizanslılardan alındı Ada 680’de tekrar Bizanslılara geçti Daha sonra Akka’dan kovulan Hospitalier şövalyeleri buraya yerleştiler (1291) Hıristiyanların en kuvvetli ileri karakolu oldu Anadolu ve Mısır’a yönelik Haçlı seferlerinde üs olarak kullanıldı Fethi için birçok seferler düzenlendiyse de muvaffak olunamadı Fatih Sultan Mehmed Han zamanında fethe yaklaşıldı ise de yine muvaffak olunamadı (1480) Cem Sultan’ın Rodos şövalyelerinin eline geçmesi onları daha da azgınlaştırdı Bayezid Han'dan sonra tahta geçen Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır’ı fethetmesiyle Rodos’un önemi daha da arttı Anadolu’dan Mısır’a giden deniz yollarının emniyetinin tam olarak temin edilmesi artık katî bir zaruret hâlini almıştı Yavuz Selim Han bu maksatla hazırlıklara girişilmesini emretti Ömrünün vefa etmemesi yüzünden Rodos’un fethi oğlu Kanunî Sultan Süleyman Hana kaldı

Kanunî Belgrad’ı fethettikten sonra Avrupalıların kendi içişleriyle uğraşmalarından da istifade ederek Rodos’u fethetmeye karar verdi

Kanunî’nin bu niyetini öğrenen şövalyelerin başı Vilye dö Lil Adam hazırlık yaparak şövalyeleri topladı ve yiyecek stoku yaptı

Seferin serdarlığına İkinci Vezir Mustafa Paşa tayin edildi 300 harp ve 400 nakliye gemisinden meydana gelen donanmanın sevk ve idaresi ise Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişen meşhur amiral Kurdoğlu Muslihiddin Reis’e verildi 4 Haziran 1522’de İstanbul’dan donanmayla harekete geçen Mustafa Paşa 24 Haziran’da Rodos’a geldi Kanunî Sultan Süleyman ise 16 Haziran’da kapıkulu ve eyalet askerleriyle birlikte İstanbul’dan kara yoluyla harekete geçti

Mustafa Paşa Rodos’a gelince gemi kaptanlarıyla ve Kurdoğlu Muslihiddin Reis’le görüşerek adanın yardımına gelmesi muhtemel Avrupa gemilerine karşı limanın icap eden yerlerine muhafaza gemileri koyduktan sonra Öküzburnu mevkiinden karaya asker çıkardı Rodos şehrinin etrafına metrisler kazılıp getirilen büyük muhasara topları yerleştirildi

Kanunî Kütahya yoluyla Marmaris’e oradan da gemilerle Rodos’a çıktı (28 Temmuz) Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine Ağustosun birinci günü kale dövülmeye başlandı

Bütün Ağustos ayı karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım açmakla geçti Açılan top ateşiyle kalede mühim tahribat yapılmasına rağmen bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından kapatılıyordu Türk lağımcılarının devamlı Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar Avrupa’nın en meşhur mühendisi olup şövalyelere yardıma gelen Gariele Martinengo’nun mukabil lağımlarıyla karşılaşıyor ve yer altında korkunç boğuşmalar oluyordu

Bu sırada 4 Eylül günü İleki Adasının da Kara Mahmud Reis tarafından zaptı haberi geldi Kahraman Reis kendisi de ön saflarda çarpışırken şehit olmuş fakat ada ele geçirilmişti 6 Eylülde ise Rodos’un kuzeybatısında bulunan İncirli Adası teslim oldu

Mısır Beylerbeyliğine tayin edilen Mustafa Paşanın yerine Ahmed Paşa serdar oldu

Bu günlerde Rodos Kalesinin İngiliz Burcunun güney kısmı başarılı bir Türk lağımı ile havaya uçuruldu Şövalyelerin topçu generaliyle Üstad-ı âzamın (Rodos şövalyelerinin başı) alemdarı da ölüler arasındaydı Eylülün 12’sinde yapılan bir hücumda bu burca beş zafer bayrağı dikildi 24 Eylülde yapılan umumî hücumda Yeniçeri Ağası Bâli Ağa İspanyol Burcuna girip Türk bayrağını burcun tepesine diktiyse de netice alınamadı

10 Aralığa kadar şiddetli top atışları lağımlar ve sık sık tekrarlanan umumî hücumlarla kale iyice yıpratıldı 18 Aralıkta yapılan bir umumî hücumda şövalyeler şehir içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kaldılar ve artık mukavemet etmenin imkânsızlığını da anladıklarından kaleyi teslim etmeyi kabul ettiler (20 Aralık 1522)

Teslim şartları arasında; şövalyelerin eşya ve top dışındaki silahlarını alıp on gün içinde Rodos’tan ayrılmaları; bu günler zarfında şehirdeki istihkâmların 4000 yeniçeri tarafından emniyete alınması ve asıl kuvvetlerin iki kilometre mesafede beklemesi yer alıyordu Kalenin boşaltma işlemlerinden sonra şövalyeler Üstâd-ı âzam gemilerine binip gittiler Rodos Kalesiyle beraber Oniki Adanın tamamı ve şövalyelere ait olan Bodrum da Osmanlı Devletine bırakılmıştı Osmanlı Devletine 20 000’den fazla şehide mâl olan bu fetihten sonra Kanunî Sultan Süleyman Han 29 Aralıkta şehre girip kaleyi gezdi 2 Ocak Cuma günü ise camiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazını kıldı Nâmına okunan hutbeyi dinledi Aynı gün adadan ayrılıp Marmaris’e geçti

3 Ocak günü Aydın Midilli Karasi Menteşe Saruhan sancakbeylerine Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşanın nezaretinde Rodos’taki inşaat imar ve iskân işleri bitinceye kadar adada kalmalarını emredip İstanbul’a döndü Rodos’a derhal Türk göçmenleri yerleştirilmeye başlandı Ada bir sancak yapılıp Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletine bağlandı Sancakbeyi olarak Mehmed Bey tayin edildi Bundan sonra birçok cami imaret mektep medrese ve yol yapılıp ada imar edildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Cerbe Deniz Savaşı

1560’ta vuku bulan ve Haçlı donanmasının hezimetiyle sonuçlanan deniz savaşı

Preveze yenilgisinin izlerini silmek isteyen Avrupalılar Türkleri Batı Akdeniz’den çıkarabilmek için Turgut Reis'i Cerbe’de vurup askerini imha etmek gayesindeydiler Ancak bu sayede Tunus ve Trablus İspanya’nın eline geçerdi Türklerin burayı yeniden ele geçirmeleri ise yılları alırdı

Mehdiye Kalesinin yıkılmasından sonra Turgut Paşanın elindeki en müstahkem kale Cerbe Kalesiydi Turgut Paşa bilhassa son yıllarda burasını iyice tahkim etmişti Cerbe Adası Trablus’la Tunus’un arasında bulunduğundan buradan her iki ülkenin de kontrolü kolay oluyordu Bunun içindir ki Haçlılar'ın ilk saldırı noktası Cerbe Adası idi Cerbe’de yenilen Türklerin Trablus’u savunmaları zor olacaktı Cerbe’de bin kişilik bir Türk kuvveti vardı Turgut Paşa’nın esas kuvvetleri Trablus’ta bulunuyordu ve bunların güçlü Haçlı donanmasına bir şey yapamayacakları meydandaydı

Nitekim Haçlıların Osmanlılar'a karşı hazırlanmış ve kesin bir zafer kazanmayı aklına koymuş olan iki yüz parçadan mürekkep müttefik donanması ihtiyat olduğundan epey zamandır sefere çıkmayan Jan Andrea Doria kumandasında Cerbe önüne geldi Turgut Paşa bu muazzam kuvvete karşı koyamayacağını anlayarak Trablus’a çekilirken acele olarak Mora sancakbeyi vasıtasıyla durumu İstanbul’a bildirdi

Cerbe’yi almaya muvaffak olan İspanyol ve müttefikleri Osmanlı donanmasına karşı acele orayı tahkim ettiler Buna karşı Piyâle Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması Cerbe Adası önüne geldi ve işte burada tarihte meşhur Cerbe Muharebesi yapıldı

Haçlı donanmasının başında başkumandan Andrea Doria bulunuyordu Donanma iki yüz gemiden müteşekkil olup buna 30 bin asker yüklenmişti 22 yıldan beri Preveze’den sonra Hıristiyan âlemi böyle bir armadayı bir arada görmemişti

Kaptan-ı Deryâ Piyâle Paşa komutasındaki Türk donanmasında ise Uluç Ali Reis Seydi Ali Reis ve Turgut Paşa (Reis) gibi tecrübeli kaptanlar bulunuyordu Donanma 120 parçadan müteşekkildi Bu tecrübeli deniz serdarları yaptıkları harp dîvânında düşmanı imha için Preveze’de kullanılan taktiği uygulamaya karar verdiler

Piyâle Paşa ve tecrübeli komutanları Haçlı armadasını 14 Mayıs 1560 sabahı pek az bir zayiatla birkaç saatte perişan ettiler Düşman askerinin 20 bini imha edildi Bu muharebe Andrea Doria’nın Preveze’de Barbaros’tan yediği silleden sonra müttefiklere vurulmuş ağır bir darbe oldu Müttefik kuvvetlerin 60 büyük gemisi batırıldı Büyükamiral Andrea Doria yaralı ve perişan bir halde alelade bir kayıkla hayatını zor kurtardı

Zaferi müteakip muhasara edilen Cerbe Kalesi kısa sürede tekrar fethedildi Kaledeki İspanyol Generali Alvaro bir gemiye atlayarak kaçmışsa da Turgut Paşa tarafından takip edilerek esir alındı Adanın idaresi Turgut Paşaya verildi

Cerbe’de Türk zayiatı Preveze’de olduğu gibi hayrete değer derecede az olmuştur Ancak birkaç küçük Türk gemisi batmış ve şehitlerin sayısı bini bulmamıştır


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Estergon'un Fethi

10 Ağustos 1543’te Macar Krallığının en önemli şehrinin Osmanlılar tarafından zaptı

Estergon şehri Budin’in 45 km kuzeybatısında Tuna kıyısında Vaç dirseğinin kuzeyinde yer almaktadır Onuncu yüzyılın sonlarında Hıristiyanlığı benimseyen Macar Krallığının başkenti oldu (996) Dördüncü Kral Bela 12 yüzyılın ortalarında başkenti Budin’e taşıdı ise de şehir dînî merkez olma hüviyetini devam ettirdi Taç giyme merasimleri yine burada yapıldı Estergon’u ilk fetheden Osmanlı hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman'dır Budin’i fethettikten sonra 1529’da Viyana’yı kuşatmak üzere Avrupa’ya hareket eden padişah Semendire Sancakbeyi Yahya Paşazâde Mehmed Beye öncü birlikleriyle ilerlemesini söyledi Mehmed Bey ve emrindeki kuvvetler yolları üzerindeki Estergon Kalesini kuşattılar Kale müdafîleri karşılarında Osmanlı askerini görünce silah atmaksızın kaleyi teslim ettilerse de bu hal kısa sürdü ve 1531’de elimizden çıktı

Estergon’un kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi Kanunî Sultan Süleyman Hanın 1543’te Avrupa’ya yaptığı Estergon Sefer-i Hümayûnu adıyla meşhur onuncu seferinde gerçekleşti

Kanunî Sultan Süleyman Han Estergon’un fethi için muhteşem ordusu ile 1543 yılı Nisan ayının sonlarında Edirne’den yola çıktı ve Temmuz sonlarında Estergon’a geldi 29 Temmuz’da kaleyi muhasara etti Avusturyalılar Budin’i kaybettikten sonra Estergon’a önem vermişler büyük ölçüde tahkim etmişlerdi Sultan bu pek muhkem olan kaleye fetihten önce bir elçi heyeti gönderip onları İslam'a davet etti Teklifi reddedilince cizye vermelerini yoksa kan döküleceğini bildirdi Bu teklifin de reddedilmesi üzerine muhasara başladı 6 Ağustostan sonra daha da şiddetlendi On iki günlük bir kuşatmadan sonra düşman emân dileyerek 10 Ağustos 1543’te teslim oldu Camiye çevrilen büyük kilisede ilk Cuma namazını kılan Sultan kaleyi yeniden tahkim ettirdi Estergon’u sancakbeyliği hâline getirerek Budin Beylerbeyliğine bağladı Bundan sonraki tarihlerde Estergon serhat kalelerimizin en mühimlerinden olmuştur 140 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Estergon şehri 1683 Avusturya Savaşı sırasında kesin olarak kaybedildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Zigetvar (Sigetvar veya Szigetvar) Seferi

Kanunî Sultan Süleyman'ın son seferi; adını kuşatılan Zigetvar kalesinden alır (1566)

1562'de Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında bir antlaşma yapıldı Sekiz yıl süreli olan bu antlaşmaya göre İmparator Ferdinand Erdel'i Osmanlılara bırakıyor ve elindeki Macaristan toprakları için yıllık 30 bin duka vergiyi kabul ediyordu

Bir süre sonra hudutlarda ve Macaristan'da bazı anlaşmazlıklar çıktı Avusturya bu anlaşmazlıkları bahane ederek gerekli vergiyi iki yıl üst üste göndermedi 1564'te Ferdinand öldü Sadrazam Semiz Ali Paşa Avusturya elçisinden birikmiş vergiyi ve geriye kalan altı yıllık antlaşma süresinin yenilenmesini istedi Yeni imparator Maximilian II ise paranın ödenmesini anlaşmazlıkların çözülmesine bırakmayı uygun gördü

Bu arada Osmanlı himayesinde bulunan Erdel beyi Zsigmond imparatorla aralarında anlaşmazlık konusu olan Çatmar veya Zatmar şehrini zaptetti İmparator da Erdel'e saldırarak Tokaj ve Serenç (Szerencs) taraflarını aldı Budin beylerbeyi Erdel Beyine yardım etti Bu meseleleri görüşmek için gelen Avusturya elçisine Sadrazam barışın sekiz yıl uzatılabileceğini ancak Osmanlı Devletinin Tisa (Tizsa) nehri ötesindeki bütün topraklarını korumak arzusunda olduğunu bildirdi Elçinin yeni talimat almak üzere Viyana'ya döndüğü sırada yeni bir savaşa taraftar olmayan veziriâzam Semiz Ali Paşa öldü ve yerine Sokullu Mehmed Paşa getirildi (1565) Yeni sadrazam Avusturya elçisinden Tokaj ve Serenç'in iadesini istedi 1566 başlarında imparator Hosszuthoty'yi elçi olarak İstanbul'a gönderdi Yeni elçi birikmiş olan vergileri getirmediği gibi Kruppa kalesinin Avusturya'ya geri verilmesini istedi Bu sebeple Avusturya'ya karşı Sokullu'nun da teşvikiyle savaş açıldı

Seferden iki ay önce vezir Pertev Paşa serdarlıkla Vidin ve Semendire sipahileri Eflak Kırım Boğdan kuvvetleriyle birleşerek hududa yakın Gyula'yı (Göle) ve Zatmar ile Tokaj kalelerini almak için önden gönderildi Padişah ve Osmanlı ordusu 1 Mayıs 1566'da İstanbul'dan hareket etti; Belgrad yoluyla Macaristan'a geldi Erdel kralı Zemlin'de (Zemun) orduya katıldı Ağustos başlarında Zigetvar kuşatması başladı Kale kumandanı Miklos Zrinyi (Zrinski) idi Önce eski şehir topla dövüldü Zrinyi yeni şehri koruyamayacağını anlayınca yıktırdı Türkler hendekleri toprakla doldurup yeni şehir enkazı üzerinden eski şehri aldılar Kont Zrinyi kaleye çekildi Kuşatmanın on beşinci günü sadrazamın yönettiği hücumda büyük kayıplara uğrandı Kanuni gönderdiği hattı hümayunda kuşatmanın uzaması ve kayıpların fazlalığından duyduğu üzüntüyü belirtti Bundan sonra Zrinyi teslim teklifini kabul etmedi Hücumlar arttırıldı Kont Zrinyi kaleden çıkış hareketinde bulundu vuruldu Nihayet 34 günlük kuşatmadan sonra kale ele geçirildi (7 Eylül 1566)

Kuşatmanın son gününde Kanunî Sultan Süleyman Han kalenin alınışını öğrenemeden vefat etti Sokullu padişahın ölümünü ordudan gizledi Kütahya valisi Şehzade Selim'e haber gönderip durumu bildirdi

Vezir Pertev Paşa kumandasında gönderilen kuvvetler de Gyula (Göle) kalesini ele geçirdiler


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #52
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Malta Seferi

Malta’daki Hıristiyan korsanlara karşı 1565 yılında yapılan Osmanlı seferi

Öteden beri Malta’da üslenen Saint-Jean Şövalyeleri Osmanlı gemilerine rahat vermiyorlar korsanlık yapmaktan bir türlü vazgeçmiyorlardı İstanbul’a kıymetli ticaret eşyası götüren büyük bir Osmanlı gemisine el koymaları bardağı taşıran son damla oldu 250 parça gemi ile Piyâle Paşa 35 000 kara askeriyle beşinci vezir Mustafa Paşa İstanbul’dan yola çıkarıldı Malta’da orduya iltihak etmesi kararlaştırılan Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Reis başkomutanlığa tayin edildi İstanbul’dan yola çıkan ordu Malta’ya varınca Turgut Reis beklenmeksizin kuşatma başlatıldı Kılıç Ali Paşa da 6 gemi ve 1000 askerle İskenderiye’den gelip orduya katıldı Kuşatmanın onuncu günü 23 gemi ve 2000 leventle gelen Turgut Reisbaşkomutanlığı ele aldı Kuşatmanın yirmi beşinci günü kaleden atılan bir top güllesi isabetiyle Turgut Reis şehit oldu Osmanlı askeri umumî bir saldırı ile St Elmo Kalesini ele geçirdi Adanın teslimi için gönderilen heyete menfî cevap verilmesi üzerine St Ange St Michel ve Le Bourg kaleleri kuşatıldı Cezayir Beylerbeyi Barbaroszâde Hasan Paşa'nın da 27 gemi ve 2500 kişilik bir kuvvetle gelmesi Osmanlılara ayrı bir şevk verdi St Michel Kalesinin Castilla Burcu ele geçirildi Üç buçuk aylık kuşatma sonunda St Jean şövalyelerinin çok zor duruma düştüğü bir sırada İspanyollar adanın işgal altında olmayan bir bölümüne 25 bin kişilik bir yardım kuvveti çıkardılar Mustafa Paşa iki ateş arasında kalmamak için ağırlıklarını yükleyip kuşatmayı kaldırdı Başarısızlığa üzülen padişahın emri ile donanma İstanbul limanına gece karanlığında girdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #53
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Hotin Seferi

Lehistan (Polonya) üzerine yapılan Osmanlı seferi (1621)

Leh kumandanları Zolkiewski ve Koniecpolsk Hotin kalesinde Dalmaçyalı Boğdan voyvodası Gaspar Gratiani'ye bağlı kuvvetlerle birleşerek Tuna'ya inmeğe başladılar Ancak Kantemir Mirza'nın adamları Eflaklılar ve Erdellilerce desteklenen Özi valisi İskender Paşa'ya Prut üzerinde Tutora'da (Çuçora) yenildiler (1620) Bu başarı üzerine II Osman Han (Genç Osman) Lehistan seferine çıkmağa karar verdi İranlılar tarafından kuşatılan Bağdat'ın geri alınması bile ikinci plana bırakılarak büyük hazırlık yapıldı II Osman Han savaş makineleri deve ve filler bulunan 200 000 kişilik Osmanlı ordusunun başında İstanbul'dan hareket etti (21 Mayıs 1621) Ordudaki 12 000 kadar yeniçeri genç padişahtan memnun değildi Polonyalıların elindeki Hotin kalesini Leh kumandanı Kalinowski koruyordu Kırım Hanı Canibek'in de katıldığı Osmanlı ordusu Hotin önlerine geldi (21 Ağustos 1621) ve kaleyi kuşattı Dniester üzerine kurulan köprüler bağlantıyı kolaylaştırdı Nureddin kumandasındaki Tatarlar Kamaniçe'ye (Kamieniec) ve daha ötelere akınlar yaparak Hotin'in çevresiyle ilgisini kestiler

Hotin önündeki vuruşmalar çok kanlı oldu Fakat bir sonuç alınamadı Dördüncü hücumda Budin beylerbeyi Karakaş Mehmed Paşa şehit oldu; onu Doğancı Ali Paşa takip etti Bu arada sadrazam Hüseyin Paşa görevinden alınarak yerine Diyarbekir valisi Dilaver Paşa getirildi Beşinci ve altıncı saldırılar da başarı kazanamayınca toplanan dîvan kışı da Hotin önlerinde geçirmek isteyen Genç Osman'a rağmen barışa karar verdi Osmanlılarca aracı seçilen Eflak voyvodası Radu Mihnea ile Polonyalılarca tam yetkili olarak görevlendirilen Zielenski barış antlaşmasını yaptılar (9 Ekim 1621) Antlaşmaya göre Kazak ve Tatar akınları yasaklanıyor Hotin Boğdan'a veriliyordu Sefer dönüşü II Osman Han yenilginin acısını gidermek için Boğdan topraklarından merkezi Reni şehri olan bazı parçalar aldı

Sonuç itibariyle bu seferde yeniçerilerin gayretsizliği yüzünden askerî bir başarı sağlanamadı fakat Boğdan'ın emniyeti sağlanmış oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #54
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Haçova Savaşı (Haçova Zaferi)

Sultan Üçüncü Mehmed Han kumandasındaki Osmanlı ordusunun Avusturya Arşidükü Maksimilyan’ın kumanda ettiği Alman Macar İspanyol Leh Çek Slovak İtalyan Hollanda ve Belçika ordularına karşı kazandığı kesin zafer

1595 yılında Sultan Üçüncü Mehmed Han (1595-1603) tahta geçtiği zaman Osmanlı kuvvetleri Avusturya ve Alman kuvvetleri karşısında arka arkaya mağlubiyetler alıyordu Bilhassa Estergon’un düşman eline düşmesi bütün yurtta derin bir üzüntüye yol açmıştı Boğdan ve Eflâk’ta durum tamamen Osmanlılar aleyhine olduğu gibi Osmanlılara ait olan İbrahil Kili Silistre Yergöği Rusçuk Akkirman ve Varna da elden gitmek üzereydi Bu sebeple Sultan Üçüncü Mehmed Han hocası Sâdeddin Efendinin de tavsiyesiyle bizzat Avusturya seferine çıktı Kanunî Sultan Süleyman Hanın ölümünden 30 yıl geçtiği halde hiçbir padişah ordusuna bizzat başkomutanlık etmemişti

21 Haziran 1596’da kapıkulu ocaklarıyla beraber hareket eden Sultan Üçüncü Mehmed Han 11 Ekim 1596’da Eğri Kalesini teslim aldı Kale muhafazasına Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'yı bırakarak kendisi Macarların Kereşdeş dedikleri Haçova’ya geldi Osmanlı ordusu Haçova’ya geldiği zaman burada imparatorun kardeşi Arşidük Maksimilyan’ın kuvvetleriyle karşılaştı Arşidük’ün kumandası altında gerek Alman Macar ve gerekse diğer devlet ve milletlerden toplanmış büyük bir ordu vardı Kırım Hanı Gazi Giray’ın biraderi Fetih Giray ile gönderdiği Tatar kuvvetlerinin de birlikte bulunduğu Osmanlı ordusu 100000 kişi civarındayken düşman ordusu 300000 kişiye yaklaşıyordu Düşman kuvvetlerinin Osmanlı ordusuna âni baskın yapmasından endişe edildiğinden Cafer Paşa kumandasında on beş bin kişilik bir öncü kuvveti gönderildi Cafer Paşa bu kuvvetin azlığından bahisle sonucun kötü olabileceğini bildirdi Fakat Sadrazam İbrahim Paşaya dinletemedi Aslında düşman Cafer Paşanın tahmininden de çoktu

Cafer Paşa aldığı emri yerine getirmek için düşman üzerine korkusuzca baskın yaptı Ancak elindeki 15 000 kişilik kuvvet muazzam düşman kuvveti karşısında eriyordu Cafer Paşa; “Alnımızın yazısı bu imiş” diyerek korkusuzca ve yüz döndürmeden çarpışıyordu Rumeli Beylerbeyi kuvvetleriyle geri çekildi Muharebeden çekilmeyen Cafer Paşayı ise yanındaki tecrübeli hudut komutanları zorlukla savaş alanından uzaklaştırdılar Bütün ağırlık ve toplar düşman eline geçti

Karşılaşılan bu hezimet dolayısıyla son derece üzülen Sultan Üçüncü Mehmed Han derhal harp meclisini topladı ve ne suretle hareket edeceğine dair ordu görüşmesi yapıldı Padişahın kumandayı veziriâzama bırakıp geri çekilmesinin uygun olacağı düşüncesine karşı Hoca Sâdeddin Efendi:

“Bu büyük bir iştir Hasan Paşa İbrahim Paşa ve gayrisi ile olur biter iş değildir; bizzat saadetlü padişahın askere baş olup gitmesi lâzımdır” dedi

Ertesi sabah (26 Ekim) iki tarafın kuvvetleri harp vaziyeti alıp birbirine yanaştı Osmanlı ordusunun merkezinde Üçüncü Sultan Mehmed Han vardı Başının üzerinde sancak-ı şerîf dalgalanıyordu Padişahın sağında vezirler solunda kadıaskerler (kazaskerler) ile Hocası Sâdeddin Efendi bulunmakta idi Sol kolda Anadolu Karaman Halep Maraş eyaletleri ve sağ kolda Rumeli ve Temeşvar beylerbeyleri kuvvetleri vardı

Muharebenin başlamasıyla birlikte düşman birlikleri Padişahın bulunduğu merkez kısmını sardılar Düşman ateşi tehlikesine düşen Padişah otağına çekilerek sırtına Peygamber efendimizin hırka-i şerîfini giyip eline mızrağını aldı Sağ koldaki Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşanın kuvvetleri dağıldı Böylece düşman kuvveti ordunun içine daldı Yağmaya başladı Düşman Türk cephane sandıklarının üzerine çıkmış dans ediyordu Vaziyet tehlikeli bir hâl almıştı Yerinden kıpırdamadığı halde bu durumu bizzat gören Sultan Mehmed Han yanında bulunan hocası Sâdeddin Efendiye; “Efendi şimdiden sonra ne yapmamız gerek?” diye sorunca metanetini kaybetmeyen Hoca Efendi:

“Pâdişâhım lâzım olan yerinizde sebat ve karar etmektir Cengin hâli budur Ecdâdınız zamanında olan tabur muhârebeleri çoğunlukla böyle vâki olmuştur Mûcizât-ı Muhammedî ile inşâallahü teâlâ fırsat ve nusret ehl-i İslâmındır Hâtırınızı hoş tutun” dedi

Artık panik başlamış ve düşman kuvvetleri çadırlar arasına kadar girmiş ordugâhı zaptetmişlerdi Düşmanın böyle çadırlar arasına girdiğini gören at oğlanı (yani seyis) aşçı deveci katırcı karakollukçu denilen hademe grubu bu çadırları zapteden düşman üzerine kazma kürek balta ve odun gibi şeylerle hücuma geçerken aynı zamanda “Düşman kaçıyor!” diye bağırarak askerleri geri döndürmeyi başardılar Bu sırada ön kol kumandanı Cağalazâde de gizlendiği pusudan çıkarak süvarileriyle hücuma geçti ve Osmanlı ordusunun sağ kolunu bozmuş olan yirmi bin düşmanı bataklıklara sokarak imha etti Bu hengâmede Sultan Üçüncü Mehmed Hanı dimdik atının üzerinde Hoca Efendiyi de onun yanıbaşında atının gemlerini tutmuş gören akıncılar ve Kırım atlıları zaferi kazandığını sanan düşmana dehşetli bir darbe indirdiler Düşmanın elli bin kadarı öldürüldü Böylece kaybolmuş sayılan Haçova Savaşı büyük bir zaferle neticelendi On bin duka altın ile beraber en güzel Alman toplarının yüzde doksan beşi ele geçti

Haçova Meydan Muharebesinde Osmanlı ordusu Mohaç’tan sonra en büyük imha hareketini gerçekleştirmiştir Tarihçi Hammer bu savaş için; “Hoca Sâdeddin’in cesaret ve tesiriyle kazanılan Mohaç ve Çaldıran’la mukayese edilen parlak zafer” diye bahsetmektedir Sultan Üçüncü Mehmed Han bu seferin sonunda “Eğri Fatihi” unvanını almıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



İnebahtı (Lepanto) Deniz Savaşı

Osmanlı - Haçlı donanmaları arasında Korinthos körfezinde İnebahtı yakınlarında yapılan deniz savaşı (7 Ekim 1571)

Osmanlı kaynakları bu savaşın adını "Sıngın" olarak yazar

O dönemde Kıbrıs oldukça hareketli Mısır-İstanbul deniz ticaret yolu üzerinde önemli bir engeldi Burası Venediklilerin elinde bulunuyor adada yuvalanan Venedik desteğindeki Hıristiyan korsanlar sık sık ticaret ve hac gemilerini vuruyorlardı Kıbrıs'ın vaktiyle bir Müslüman ülke olduğu gerekçesiyle fetva alınıp savaş açıldı Kıbrıs'ın önemli merkezleri Lefkoşe ve Magosa zorlu mücadelelerden sonra zaptedildi ve fethi tamamlandıktan sonra Kıbrıs beylerbeylik haline getirildi (1570-1571)

Osmanlılar'ın Kıbrıs adasını almaları Avrupa'da büyük tepkilere yol açtı Bunun sonucu olarak Papa İspanya kralı ve Venedik dukası Osmanlılara karşı birleştiler Bu birleşmeyi imza ile de onayladılar (15 Mayıs 1571) Kutsal ittifak adı verilen bu antlaşmayı Osmanlılar gizlice öğrendiler Osmanlı Dîvanı'nda bu tarihlerde bazı görüş ayrılıkları yüzünden anlaşmazlık vardı Bu durum alınacak tedbirleri durduruyor Donanmayı Hümayun amiralliğinin Preveze'den yazdığı yardım isteklerini cevapsız bırakıyordu Sonunda Dîvan Avrupa karşısına güçlü bir donanma ile çıkma konusunda karara vardı Ancak Dîvandaki anlaşmazlık yüzünden Osmanlı donanmasının başına bir kara ordusu kumandanı olan Müezzinzâde Ali Paşa getirildi İstanbul'a gelen ikinci bir haber Türk sularına gelmekte olan Haçlı donanması ile ilgiliydi Sokullu bu donanmayı durdurmak görevini de gene bir kara ordusu kumandanı olan Pertev Paşa'ya verdi

Osmanlı donanmasında bir vezir dört paşa 15 beylerbeyi vardı Ayrıca Uluç Ali Paşa Cafer Paşa Barbaroszâde Hasan Paşa Barbaroszâde Mehmed Paşa ve Salihpaşazâde Mehmed Bey gibi ünlü Türk denizcileri de bulunuyordu

Osmanlılara karşı meydana getirilen Haçlı donanmasının başına Karl V'in evlilik dışı oğlu Hollanda genel valisi Don Juan (Avusturyalı Johann) getirildi Venedik donanmasının başında Vaniero Cenevizlilerinkinde Giovanni - Andrea Doria Papalık donanmasında da dük Marco Antonio Collonna vardı Ayrıca Avrupa'nın en ünlü prens asilzâde amiral ve generalleri Haçlı donanmasında görev almıştı

Müezzinzâde Ali Paşa ile Pertev Paşa'nın yanlış tutumları ünlü Türk denizcilerinin karşı koymalarına sebep oldu ancak yapılan tartışmalar sonunda Kaptan-ı deryanın görüşü uygulandı

İki donanma dünya tarihinin en büyük savaşlarından birine başladı Türk donanması bozuldu 142 gemi yok oldu 20 bin Türk askeri şehid oldu Ölenler arasında Müezzinzâde Ali Paşa başta olmak üzere birçok Osmanlı paşası ve beylerbeyi de vardı Bu arada yalnız Uluç Ali Paşa'nın kumandasındaki Türk sağ cenahı başarı gösterdi 42 Türk gemisinden kurulu olan bu cenah gemilerini kaybetmedi Haçlı sağ cenahını bozarak savaş alanından ayrıldı Uluç Ali Paşa bu başarısından sonra Kaptan-ı deryalığa getirildi ve "Kılıç Ali Paşa" diye anıldı

Sokullu Mehmed Paşa yeni bir donanma hazırlamasını istedi Bunun için çok sayıda malzemeye ihtiyaç olduğunu kısa süre içinde böyle bir donanmanın hazırlanmasının zor olacağını söyleyen Uluç Ali Paşa'ya Sokullu; "Bütün donanmanın demirlerini gümüşten halatlarını ibrişimden yelkenlerini atlastan yapabiliriz Hangi geminin malzemesi yetişmezse gel benden al" demiştir ki Osmanlı Devletinin o dönemdeki gücünü göstermesi açısından önemlidir Sokullu Mehmed Paşa gönderilen Venedik elçisine de İnebahtı Deniz Savaşıyla ilgili olarak "Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik siz İnebahtı'da bizi yenmekle sakalımızı tıraş ettiniz Kesilen kolun yerine yenisi gelmez fakat kesilen sakalın yerine daha gür çıkar" diye cevap vermiştir

Bununla beraber İnebahtı faciasından sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerine getirmek kolay olmamış ve tecrübesiz leventlerden teşkil edilen yeni donanma devlete Akdeniz'deki eski kudretini kazandıramamıştır Artık Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarını hakimiyet altına alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de tevessül edilememiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Viyana Kuşatmaları

Birinci Viyana Kuşatması (1529)

Kanunî Sultan Süleyman kumandasındaki Osmanlı ordusunun Viyana'yı kuşatması

1526'da Macar kralı Lajos II'nin Mohaç'ta ölmesinden sonra bazı Macar beyleri Osmanlılar'ın da desteklediği Erdel voyvodası Janos Zapolya'yı kral seçtiler ve Osmanlı ordusu bu yeni kralın tahta geçmesinden sonra Macaristan'dan çekildi Fakat Janos'a rakip olan Macar beyleri Alman imparatoru Karl V'in (Şarlken) kardeşi Ferdinand'ı kral seçtiler Aynı zamanda Bohemya kralı ve Avusturya dükü bulunan Ferdinand ölen kral Lajos ile akraba olduğundan Macar krallık tacı üstünde miras yoluyla hak iddia ediyordu Şarlken de Ferdinand'ı gerçek Macar kralı olarak tanıdı ve Janos'u âsî ve din düşmanı ilan etti Osmanlı ordusunun Macaristan'dan geri dönmesinden sonra Ferdinand Budin üstüne yürüyerek kaleyi ele geçirdi yenilgiye uğrayan Janos kaçarak kayınbabası olan Leh kralına sığındı

Ferdinand Kanunî Sultan Süleyman'a başvurarak Belgrad Sirem (Srem) ve Bosna'nın bir kısmını içine almak üzere Macaristan'ın bazı bölgelerinin vergi vermek şartıyla kendisine bırakılmasını teklif etti Osmanlı hükümeti bu teklifi kabul etmedi ve Budin'in Janos'a geri verilmesini istedi Kanunî Sultan Süleyman Macaristan'ın korunması ve Almanya'nın baskı altında tutulabilmesi için Viyana'nın ele geçirilmesi gerektiğini anladı ve Viyana üstüne yürümeğe karar verdi Osmanlı ordusu 10 Mayıs 1529'da İstanbul'dan hareket etti Edirne'de Anadolu beylerbeyi Behram Paşa Anadolu eyaleti askerleriyle birlikte orduya katıldı Sofya'daki Serasker İbrahim Paşa ve emrindeki Rumeli eyaleti askerleri öncü tayin edildi Ordu Niş - Alacahisar - Belgrad - Sirem yoluyla 5 Ağustos 1529'da Eszek'e vardı Mohaç'a giren ordu 5 Eylül'de Budin kalesi önüne geldi Kaledeki Avusturya kuvvetleri 5 Eylül'de kaleyi teslim etiiler Kanunî Sultan Süleyman 12 Eylül'de kral Janos'u tekrar tahta geçirdi Osmanlı ordusu ileri yürüyüşüne devam ederek 26 Eylül'de Viyana'yı kuşatmağa başladı Ferdinand Osmanlı ordusuna karşı koyabilmek için Viyana'yı tahkim etmiş ve komşu devletlerden yardım istemişti Kanunî Sultan Süleyman kale kumandanı Niklas Zalem'e haber göndererek kalenin teslimini teklif etti Kale kumandanı bunu kabul etmeyerek bütün kuvvetleriyle kale gerisinde savunma düzenine geçti Bu arada Tuna yolundan gemilerle Viyana'ya gönderilen 12 bölük kadar bir Avusturya yardımcı kuvveti 25 Eylül'de sisten yaralanarak kaleye girdi Avusturyalılar kuşatma süresince 30 000 kişilik kuvvetlerle kaleden yaptıkları karşı saldırılar ve baskınlarla savunmayı aktif olarak yürütmek istedilerse de büyük kayıplara uğradılar Viyana kalesine karşı şiddetli savaşların verildiği sırada Mehmed Bey kumandasındaki Osmanlı akıncıları Bavyera'da Regensburg Çekoslovakya'da Brün şehirlerine kadar akınlar yaptılar

Yolların elverişsizliği ve mevsim şartlarının erken bozulması yüzünden ağır kuşatma topları yollarda kalmış ve kale önüne getirilememişti Bu yüzden Viyana kalesi yeteri kadar tahrip edilemedi Bu elverişsiz şartlara rağmen 11 Ekim'de Viyana kalesine büyük bir saldırı yapıldı; fakat kesin sonuç alınamadı Daha sonra yapılan ikinci saldırı da sonuç vermedi Kışın şiddetlenmesi ve yiyecek sıkıntısının başlaması ordunun moralini bozdu Askere büyük ödüller vaat edilerek 13 ve 14 Ekim'de yapılan saldırılardan da sonuç alınamayınca Kanunî Sultan Süleyman 15 Ekim'de kuşatmayı kaldırarak dönüşe karar verdi Kuşatmanın kaldırılmasından sonra Sadrazam İbrahim Paşa Viyana kalesinin güneyinde gereken güvenlik tedbirlerini aldı ve böylece kaleden yapılacak düşman çıkış harekâtını ve saldırılarını önledi Ayrıca Kasım Bey kumandasında 12 000 kişilik akıncı kuvveti de düşman baskısını önlemek amacıyla Almanya'ya ve Steiermark'a akınlar yapmakla görevlendirildi Osmanlı ordusu Estergon üzerinden Tuna yoluyla 25 Ekim'de Budin'e geldi ve Kral Janos tarafından karşılandı Buradan Tuna üzerine kurulan köprüyle Peşte'ye geçildi ve 29 Ekim'de Tuna'nın doğu kıyısı takip edilerek İstanbul'a dönüş yürüyüşüne başlandı

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #57
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



İkinci Viyana Kuşatması (14 Temmuz 1683)

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusunun Viyana'yı kuşatması

XVII yüzyıl ortalarında Avusturya imparatorunun Protestan olan orta Macaristan halkına baskısı sonucu orta Macar Beyi İmre Tököli (Thököly) Osmanlı himayesine girmişti İmre Tököli Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı Avusturya'nın elinde bulunan orta Macar kalelerini geri almaya teşvik etti Varad (Nagy-Varda Alm Gros-Wardein) beylerbeyi Hasan Paşa da orta Macaristan'a ait kaleleri geri alarak İmre Tököli'ye verdi Bunun üzerine Avusturya imparatoru Leopold Türk kuvvetlerinden yararlanarak bu kaleleri tekrar ele geçirdi Bu yüzden Osmanlı-Avusturya ilişkileri bozuldu

Sadrazam Kara Mustafa Paşa'nın amacı Avusturya'ya savaş açılmasıydı Bu yolda savaş taraftarı olmayan padişah IV Mehmed Han'ı da kandırmak için özellikle yeniçeri ağası Bekri Mustafa Paşa aracılığıyla yeniçerileri kışkırttı Reisülküttabı ve çavuşbaşıyı Avusturya elçisiyle görüşmek üzere görevlendirdi Osmanlı temsilcileri barışın yenilenmesinin ancak Yanık kalesinin Osmanlılara bırakılmasıyla sağlanabileceğini ileri sürdüler Ayrıca yapılan savaş hazırlıklarının tazmin edilmesi istendi Avusturya elçisi kendisinin yalnız barış antlaşmasını yenilemeye yetkili olduğunu bildirerek ileri sürülen teklifleri kabul etmedi Avusturya elçisi Kont Caprara göz hapsi altına alındı 6 Ağustos 1682'de Topkapı Sarayı'nda toplanan bir mecliste savaşa karar verildi

Avusturya Osmanlı Devleti'yle savaşmak istemiyordu Avusturya imparatoru Leopold savaşın kesinleşmesi karşısında başta Papalık olmak üzere İspanya Venedik ve Lehistan'dan yardım istedi Fransa Avusturya'ya yardım etmemekle birlikte düşmanca bir davranışta bulunmayacağını bildirdi Papa Innocentius XI Katolik devletlerin Avusturya'ya yardımını sağlamak için çalışıyordu Papa'nın etkisiyle 31 Mart 1683'te Avusturya ile Lehistan arasında ittifak yapıldı Lehliler savaşın sonuna kadar Avusturya'nın yanında olacaklardı Türk ordusu yenilirse Lehistan Bucaş Antlaşmasıyla Türklere bıraktığı yerleri geri alacaktı Ayrıca Eflak ve Boğdan Lehistan'a verilecekti

Nisan 1683'te IV Mehmed Han ve Sadrazam Kara Mustafa Paşa kuvvetli bir orduyla Edirne'den hareket etti Ordu 3 Mayıs 1683'te Belgrad'a geldi 13 Mayıs 1683'te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa serdar-ı ekrem tayin edildi ve Osmanlı ordusu Viyana üstüne yürüyüşe geçti Osmanlı ordusu o zamana kadar sefere çıkmış olan orduların en kalabalığıydı Timarlı sipahiler kapıkulu askerleri Mısır ve Şam askeri Eflak Boğdan voyvodalarının kuvvetleri orta Macar kralı İmre Tököli'nin 20 000 kişilik ordusu ve Kırım Hanı'nın 50 000 kişilik süvarisiyle 350 000 kişiyi buluyordu Ayrıca 150 000 kişilik geri hizmet askeri ve ağırlıkları taşıyan 50 000 araba vardı Belgrad yakınlarında Sava ırmağını geçen Osmanlı ordusuna 10 Haziran 1683'te Ösijek'te İmre Tököli kuvvetleri katıldı Osijek'ten hareket ederek Drava ırmağını geçen Osmanlı ordusu 26 Haziran'da Erdel'de bulunan İstolni-Belgrad'a (Macarca Szekesfehervar Alm Stuh) geldi Burada Kırım Hanı Murad Giray Kırım kuvvetleriyle orduya katıldı Osmanlı donanması da Akdeniz'de güvenliği sağlamak amacıyla dolaşıyordu Ayrıca 150 gemiden meydana gelen ince donanma da Tuna'da güvenliği sağlıyor ve ordunun bazı malzemesini taşıyordu Nehir donanması 59 top ve çok sayıda mühimmatı Tuna yoluyla Budin'e getirmişti

Padişah Kara Mustafa Paşa'yı Yanık Kalesini ele geçirmekle görevlendirmişti; fakat sadrazam bunu önemsiz bir iş olarak görüyordu Amacı Avusturya'nın başkenti olan Viyana'yı alarak büyük bir ün sağlamaktı Özellikle emrine verilen kuvvetli orduyla bunu başaracağından emindi İstolni-Belgrad'da bir savaş meclisi toplandı Kara Mustafa Paşa bu mecliste asıl amacının Yanık veya Kommarom kalesini almak değil Beç (Viyana) şehrini kuşatmak olduğunu açıkladıToplantıda bulunan defterdar Anadolu Rumeli Şam ve Diyarbakır beylerbeyleri reisülküttap yeniçeri ağası serdarın bu kararını uygun buldular Yalnız Kırım Hanı bu görüşe karşı çıktı Tecrübeli bir asker olan Budin valisi Uzun İbrahim Paşa da Kırım Hanını destekledi Öncelikle Macaristan'da Avusturya imparatoruna bağlı Macar beylerinin topraklarının Yanık ve Kommarom kalelerinin alınmasını sonra Viyana'nın kuşatılmasını teklif ettiler

Osmanlı ordusunun Viyana üzerine yürüyüşü Avrupa'da özelikle Almanya'da büyük bir heyecana sebep oldu İmparator Leopold şehirde 20 - 25 000 kişilik bir savunma kuvveti bırakarak Viyana'dan 60 saat uzaklıkta bulunan Lenz kasabasına çekildi Osmanlı ordusu 14 Temmuz 1683'te Viyana önüne geldi Gelenek üzerine şehrin teslimi istendi Teklifin reddedilmesi üzerine kuşatma başladı Akıncı kuvvetleri Avusturya'nın Burgenland İstirya ve Doğu Avusturya eyaletlerini işgal ettiler Abaza Hüseyin Paşa ve İmre Tököli Kuzey Macaristan'da askerî faaliyette bulunmakla görevlendirildiler Kara Mustafa Paşa kuvvetlerinin bir kısmını Moravya Galiçya Slovakya içlerine yolladığı için şehri gerektiği gibi kuşatamadı 1529 yılındaki Birinci Viyana Kuşatmasında olduğu gibi bu seferde de orduda büyük toplar yoktu Havan toplarıyla yapılan atışlarda şehir içinde yangın çıktı Barut depoları ateş alacağı sırada yangın söndürüldü Avusturya başkumandanı Viyana'ya 15 km uzaklıkta Leopold şehrine çekilmişti Adana beylerbeyi Mehmed Paşa emrindeki kuvvetlerle buradaki Alman ordusunu yenilgiye uğrattı; fakat Viyana'ya Avrupa'nın bir çok yerinden yardım gelmeye başlamıştı Osmanlı ordusunda yiyecek sıkıntısı başladı Yemsizlik yüzünden ordudaki hayvanlar ölüyordu Yakalanan esirlerden Leh ve Alman kuvvetlerinin yardıma geldiği anlaşıldı Durumun zorlaştığını gören Kara Mustafa Paşa 26 Ağustos 1683'te yaptığı kuvvetli bir saldırıyla bazı tabyaları ele geçirdi Şehirde dizanteri çıkmıştı Kale kumandanı acele yardım istiyordu 7 Eylül 1683'te müttefik kuvvetleri Jan Sobieski kumandasında Tuna'yı geçti ve Osmanlı ordusunun sol geri hatlarına yaklaştı Viyana'ya gelecek yardımı önlemek için büyük Tuna köprüsünün güvenliğiyle görevlendirilen Kırım Hanı Murad Giray Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya duyduğu kin yüzünden düşmanın Tuna'yı geçmesine göz yumdu Osmanlı ordusunun gerisine düşen düşman için gerekli hazırlıklar yapıldı; fakat Budin beylerbeyi İbrahim Paşa'nın Jan Sobieski'ye yenilmesi vezir Sarı Hüseyin Paşa kuvvetlerinin dağılması ve Kırım kuvvetlerinin yardıma gelmemesi yüzünden genel bir bozgun başladı Serdar-ı ekrem yerinden kımıldamadan 5 - 6 saat düşmanla çarpıştıysa da sağ ve sol kanatların çökmesi üzerine çekilmek zorunda kaldı Yanık kalesine çekilen serdar kuvvetlerini toplamağa çalıştı Viyana bozgununu haber alan IV Mehmed Han Belgrad'dan Edirne'ye döndü Budin'de kuvvetlerine çekidüzen veren Sadrazam Kara Mustafa Paşa düşmanın saldırısına uğraması muhtemel kalelere asker yerleştirdi

Viyana Bozgunu Avrupa'nın ortasına kadar girmiş olan Türk ordusunun son seferi oldu Sadrazam 16 Ekim'de Belgrad'a döndü 29 Ekim'de Estergon Kalesi düşmanın eline geçti Durumdan son derece üzüntü duyan IV Mehmed Han Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın idamını emretti İkinci Viyana Kuşatmasıyla başlayan ve 1699 Karlofça Barış Antlaşmasına kadar süren savaşlar Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sona erdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #58
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Zenta Savaşı (Bozgunu)

Osmanlı ve Avusturya orduları arasında 11 Eylül 1697’de Tisa Irmağı kıyısındaki Zenta’da yapılan ve Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlanan savaş

Avusturya ile harpler 1683 yılında başladı Sultan Dördüncü Mehmed Han (1648-1687) Sultan İkinci Süleyman Han (1687-1691) Sultan İkinci Ahmed Han (1691-1695) zamanlarında devam eden Avusturya harplerine İkinci Mustafa Han (1695-1703) son vermek istiyordu Bu gayeyle 1695 ve 1696 yıllarında iki defa sefere çıkılıp Lipve ve Lügoş geri alındı 27 Ağustos 1696’da Ulaş Zaferi kazanıldı 1697 yılında üçüncü sefere çıkıldı

Harp Meclisi Belgrad’da 10 Ağustosta toplandı Müzakereler sonunda Temeşvar’a gidilmeye karar verildi Tuna Temş ve bir nehir daha geçildikten sonra Tisa Nehri kenarına gelindi Avusturya ordusundan Mareşal Prens Öjen de Savua’nın kuvvetlerinin büyük kısmı da Tisa Nehri yakınında bulunuyordu Osmanlı ordusu Tisa’yı geçip Erdel’e taarruz etmek istiyordu Osmanlı donanmasının Tisa Nehri ağzına gelmesi istendi Prens Öjen Osmanlı harekât planını casuslar vasıtası ile öğrendi Avusturyalılar Osmanlı ordusunun Tisa’yı geçmesinden önce oraya yetişmek istedi Avusturya öncüleri ve Prens Öjen kuvvetleri Osmanlı ordusu Zenta mevkiinde nehri geçerken yetişti Osmanlı ordusu sefer planı gereği Tisa Nehri üzerinde köprü kurarken düşmanın gelmesi üzerine âni tedbirlere başvuruldu Boşnak Cafer Paşa bir miktar kuvvetle düşmanın baskınına mâni olmak için karşıya geçirildi Cafer Paşa karakol vazifesi yapacaktı Düşmanın fazlalığı karşısında karakol birliği geri çekildi Boşnak Cafer Paşa dönerken atı yuvarlanıp esir düştü Prens Öjen Osmanlıların daha bütünüyle karşıya geçmemesinden faydalanarak 11 Eylül 1697’de taarruzu başlattı Veziriâzam Elmas Mehmed Paşa düşmanın taarruzu üzerine Zenta’ya doğru çekildi Zenta’dan Temeşvar’a 7000 asker geçmişti Veziriâzam düşmanın taarruzuna mâni olmak için karşıya geçişin tamamlanmasını istedi Yeniçeri Ağası Mahmud Paşa bu teklife karşı çıktı Köprü başında metris alındı Metris alınınca müdafaa hattı daraldı Askerlerin son değişiklikten haberi olmadığından baskın zannıyla panik başladı Elmas Mehmed Paşa panik ve geri çekilmenin önüne geçmek için yalın kılıç köprüyü tuttu Veziriâzamı kaçan askerler şehit ettiler Düşman köprüyü zapt edip top atışlarıyla yıktı Temeşvar muhafızı olup Serhad kurtlarından Koca Cafer Paşa Anadolu Beylerbeyi Mıcırlıoğlu İbrahim Paşa Rumeli Beylerbeyi Küçük Cafer Paşa Yeniçeri Ağası Mahmud Paşa Diyarbekir Valisi Kavukçu İbrahim Paşa Adana Valisi Fazlı Paşayla pek çok sancakbeyi ocak ağaları alaybeyleri ve ordunun sekizde biri faciada kayboldu Harp malzemeleri pek çok araba silâh mühimmat ordu hazinesi düşmanın eline geçti Nehrin karşı tarafında bulunan Osmanlı ordusu geçiş olmadığından yardımda bulunamadı Sultan İkinci Mustafa Han ve ordunun geri kalanı Temeşvar’a çekildi Avusturyalılar da çok kayba uğradığından Sultanın yanındaki Osmanlı kuvvetlerine taarruz edemedi

Sultan Mustafa Han Temeşvar’ı takviye edip Belgrad’a gelerek Edirne’ye döndü Orduda serhad boyları ve vefat edenlerin yerine tayinlerde bulunuldu Zenta Savaşının Osmanlılara çok tesiri oldu Bu arada Rusya’nın da Azak’ı işgal etmesiyle İkinci Mustafa Han 1699’da Karlofça Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #59
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Kanije Zaferi (Kanije Savunması Kanije Müdafaası)

Türklerin Avusturyalılara karşı Kanije'de yaptığı savunma (1601)

1600 yılında Kanije Kalesi fethedilerek beylerbeylik hâline getirildi ve idâresi Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi Ertesi sene Avusturya Arşidükü Ferdinand 50000 kişilik kuvvet 42 büyük topla Kanije önüne gelerek kaleyi kuşattı Orduda başta Avusturya ve Almanlar olmak üzere İtalya İspanya Papalık ile gönüllü Fransız ve Macar birlikleri bulunmaktaydı Kaledeyse sadece 5000 civarında mücahid vardı

9 Eylül günü kaleyi bombalamaya başlayan müttefikler günde ortalama 1500 gülle atıyorlardı Açılan gedikler geceleri binbir müşkülatla mümkün mertebe kapatılıyordu Hasan Paşa Vezir-i âzama haber göndererek yardım talep ettiyse de bir netice elde edemedi Ancak Paşa bu durumu askere sezdirmedi Düşman kaleye girebilmek için varını yoğunu ortaya koyuyordu Nehir üzerine köprü kurdularsa da Hasan Paşa geceleyin bu köprüyü yaktırdı İkinci köprülerini de çengellerle içeri çektirdiğinden üzerindekiler nehre atlayıp boğuldular Hasan Paşa kale sınırlarına yaklaşan düşmana yalnız tüfek atışı yaptırıyordu

Müttefik kuvvetler Türklerde top veya cephane olmadığı hissine kapılmıştı Bu sebeple kaleye toplu bir hücuma kalktıkları anda yüz topa birden ateş emrini veren Hasan Paşa düşmana büyük zayiat verdirdi Aldığı esirlereyse içi kum dolu fakat üstü un ve barutla örtülü çuvalları göstererek düşmanın iaşe ve cephaneyi bitirmek ümidini kırmıştı Ancak Belgrad’ın düşman eline geçmesinden sonra Arşidük Matyas da kuvvetleriyle gelip Kanije’yi muhasara edenlere katıldı Ertesi gün ise taze kuvvetlerle yeniden hücuma geçildi Hasan Paşanın başını getirene kırk köy vaad ediliyordu Şiddetli ve korkunç hücumlar Hasan Paşanın tedbir ve direktifleri sayesinde bertaraf ediliyordu

Müttefik kuvvetler nihayet 18 000 ölü vererek hücumdan vazgeçti Papanın kardeşi yaralanıp kahrından öldü Bu kadar kuvvetli düşmanın bir avuç mücahide bir şey yapamaması askerin maneviyatını artırdı Arşidük ne pahasına olursa olsun kaleyi almak niyetindeydi Bu sebeple kış bastırdığı halde askeri barındıracak siperler ve yeraltı mevzileri yaptı Muhtelif hücumlarla kaleyi delik deşik etmesine rağmen burayı alamıyordu Kalede 4000 kişi kalmıştı Açıkta ve çadırda kalan düşman askerlerinin morallerinin bozulduğu bir sırada Hasan Paşa 3000 kişilik kuvvetle kaleden dışarı çıkıp düşmana hücum etti Aynı zamanda kaledeki toplara da hep birden ateş ettirerek düşman ordugâhını alt-üst etti Birbirine giren düşman kuvvetleri her şeyi bırakıp kaçmaya başladılar Düşmandan 45 top 14 000 tüfek 50 otağ ve 10 000 çadırın yanında Ferdinand’ın otağı tahtı altın ve gümüş eşyaları arabaları Hasan Paşanın eline geçti Bozgundan kaçanlar Arşidük’ün etrafında yeniden toplandılarsa da Hasan Paşa düşmandan ele geçirdiği topları bunların üzerine çevirerek perişan etti

Tiryaki Hasan Paşa düşman karargâhının tamamının temizlendiğini haber alınca Arşidük’ün otağına doğru gitti Otağın içersinde etrafı altın ve gümüş parmaklıklı başları mücevherli ve direklerinin başı elmaslı bir taht vardı

Tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk bulunuyordu Tahtın önünde dört metre uzunluğunda süslü yemek masası duruyordu Bunları gören Hasan Paşa "Cenâb-ı Hakk’a şükrâne olarak iki rekat namaz kıldı ve duâ edip ağladı Bu zaferin Allahü teâlânın inâyeti ve Peygamber efendimizin mûcizâtı eseri" olduğunu söyleyerek tahta oturdu Diğer beyler de koltuklara oturdular Hasan Paşa bu büyük muzafferiyeti dört temel esasla kazandıklarını söyledi Bu esaslar sabır sebat birlikte hareket ve kumandana itaatti Bu şekilde harekete devam ederlerse Allahü teâlânın kendilerine daha nice zaferler vereceğini söyleyerek emrindekilere nasihat etti

Üç ay sürmüş olan Kanije Muhasarasından sonra Hasan Paşa elde ettiği ganimeti ancak iki ayda kaleye nakledebildi Muhasara esnasında hizmeti görülen beylere ve kumandanlara hediyeler dağıtarak rütbelerini yükseltti

Sultan Üçüncü Mehmed Han (1596-1603) Avusturya ve müttefiklerinin bozgunuyla neticelenen bu zafer haberine çok sevindi İstanbul’da şenlikler yapılmasını emretti Tiryâki Hasan Paşaya vezir rütbesi verilip haslar murassa kılıç muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi

Padişah hatt-ı hümâyununda Hasan Paşayı; “Berhudar olasın sana vezâret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki mânen oğullarımdır yüzleri ak ola Makbûl-i hümâyunum olmuştur Cümleyi Hak teâlâ hazretlerine ısmarladım” diyerek medhü senâ ediyordu

Padişahın fermanını okuyan Hasan Paşa ağladı Sebebini soranlara: “Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye pâdişâh mektubu yazılmaya başlandı Bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez Pâdişâh mektubu yazılmazdı Biz ne idik neye kaldık diye ağlıyorum” cevabını verdi


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-10-2012   #60
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Prut Savaşı (Prut Seferi)

12-21 Temmuz 1711 Osmanlı-Rus Harbi

Rus çarlarından Birinci (Deli) Petro (1682-1725) İsveç kralının Lehistan’da harp etmesinden faydalanarak 1702 yılında ilk defa Fin Körfezine çıkarak bugün Petersburg (Leningrad) şehrinin bulunduğu kıyıyı zaptetti 1703’te bu kıyıda Deli Petro’nun adı ile Petersburg diye anılan şehir kurulmaya başlandı Lehistan Seferini bitirdikten sonra Rusya’ya harp ilan eden İsveç Kralı Demirbaş lakaplı XII Şarl (1697-1718) 1709’da Poltava Muharebesinde yenilince ricat (geri dönüş geri çekilme) yolu kesilmiş olduğundan maiyetiyle beraber Osmanlı topraklarına en yakın olan Bender Kalesine sığındı XII Şarl’ı takip eden Çar Petro’nun ordusu da Osmanlı sınırını geçerek tahribatta bulundu

Gerek bu tecavüze karşılık vermek gerekse İsveç Kralının Bender Kalesinden İstanbul’a gönderdiği yardım dileyen mektupları ve Rusya’nın emellerine set çekmek için Sultan Ahmed Han Rusya’ya sefer açtırdı Vezîriâzam Baltacı Mehmed Paşa sefere Serdâr-ı ekrem (Başkumandan) tayin edildi Yüz bin kişilik Osmanlı ordusu 9 Nisan 1711’de sefere çıktı Osmanlı donanması da üç yüz altmış gemiyle Karadeniz’e açılarak Azak Denizindeki Rus donanmasını imha ve Azak Kalesini zaptetmek vazifesiyle denizden sefere katıldı Osmanlı ordusu Prut adındaki Kıpçak boyunun adını taşıyan Prut Nehri kıyısında Rus ordusuyla karşılaştı Çar Deli Petro kumandasındaki Rus ordusunun mevcudu altmış bin kadardı

Osmanlı ordusunun öncüleriyle Rus öncü kuvvetleri Prut Nehri karşı kıyısında nehir geçiş hazırlıkları içinde karşılaştılar Osmanlı öncü kuvvetleri karşı kıyıda bir köprü başı ele geçirdi Emniyetle nehrin karşı tarafına geçti Bu sırada düşman öncülerinin geri çekilme hareketini sezen Baltacı Mehmed Paşa kuvvetli bir süvari kolunu ileri göndererek Ruslara ağır kayıplar verdirdi Diğer taraftan Kırım Hanı Devlet Giray da 20 Temmuz günü Rus nakliye kollarını basarak epeyce kayıp verdirdi Ayrıca çeşitli eşyâ ile dolu 600 arabayı da ele geçirdi Bu suretle Rus ordusu ağırlıklarını tamamen kaybetti Öğleden sonra Rus askerine verilen istirahatten faydalanan Devlet Giray Tatar birlikleriyle Yaş yolunu kesince Rus ordusu çok kötü duruma düşürüldü Kuzey yani ricat hattı Kırım atlıları; sağ kanat da Çerkez Mehmed ve Salih paşaların emrindeki sipahiler tarafından tutulunca Rus ordusu artık tamamen sıkıştırılmış bulunuyordu Ruslar ilk gün topçu desteği olmadan açıktan yapılan yürüyüşü yeniçerilerin gayretsizliği sebebiyle durdurmaya muvaffak oldular Fakat bu çarpışmalar sonunda çarın hareket imkânları da tamamen önlendi Prut Irmağının karşı kıyısına da Cin Ali Paşa komutasındaki Bender askerleri yerleştirilince çevirme işi tamamlanmış ve Osmanlı topçusunun mevzîlere girmesiyle de Ruslar büyük zayiat vermeye başlamıştı

Ordusunun gıdasızlık yüzünden fena bir durumda olduğunu çemberden kurtulmanın imkânsızlığını ve zayiatının da git gide artmakta olduğunu gören Petro bir meclis topladı ve bu mecliste Türklere sulh teklifinde bulunmayı kararlaştırdı Çarın müsaadesiyle Mareşal Şeremitiyev bir mektup yazarak resmen sulh teklif etti Baltacı Mehmed Paşa mektubu getiren Rus subaylarının karnını doyurup tevkif ettirdi ve Rus ordusunun bombardıman edilmesini top ateşine ara verilmemesini emretti

Bunun üzerine Şeremitiyev ikinci bir mektup yazarak daha fazla kan dökülmeksizin sulh için bir karar vermesini Baltacı Mehmed Paşaya tekrar rica edip aksi takdirde canla başla tekrar harp edeceklerini bildirdi Serdâr-ı ekrem 21 Temmuz’da Şeremitiyev’den ikinci mektubu aldıktan sonra bu hususu görüşmek için Kırım Hanı ve ordu erkânını toplayıp sulh yapılıp yapılmaması hakkında görüştü Topladığı heyete; “Rus çarı sulh istiyor ve her ne talep edilirse vermeyi kabul ediyor ne dersiniz? Arzumuz gibi hareket ederse sulha mı müsaade edelim yoksa emanına bakmayıp harbe mi devam edelim?” diye sordu Kırım Hanı sulha muhalif olmasına rağmen ordu erkânının ekserisinin; “Eğer istediğimiz kaleleri bize teslim eder ve tekliflerimize razı olursa sulh yapmak kazançtır Ayrıca yeniçeriler arasında savaşa karşı bir isteksizlik sezilmesi ve maazallah fena bir durumda savaşın bozgunla neticelenme ihtimali vardır” diye mukabele ettiğinden sulha karar verildi Ertesi gün ordugâha davet edilen Rus murahhası Pyotr Şafirov ile görüşmelere başlandı ve 22 Temmuz 1711’de antlaşma imzalandı (Bkz Prut Antlaşması)

Bu antlaşma sırasında Rus Çariçesi Katherina ile Baltacı Mehmed Paşanın buluşmaları tamamen hayal mahsulüdür Devrin hiçbir Türk ve Avrupa kaynağında böyle bir iddia yoktur Prut Seferinden hemen sonra Baltacı’yı sadaretten (sadrazamlıktan) düşürmek için çalışan devlet adamları dahi böyle bir iddiada bulunmamışlardır Bu tür iftiralar edep ahlâk ve vatanperverliğin numunesi olan bazı Osmanlı paşalarını gözden düşürmek isteyen veya onları da kendileri gibi zanneden romancıların kaleminden çıkmış uydurma hikâyelerden öteye gidemez


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.