Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kerim, kurani, meali

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



SÂD

Kamer sûresinden sonra Mekke'de inmiştir 88 (seksensekiz) âyettir İsmini birinci âyette yer alan Sâd harfinden alır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Sâd Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki,

2 Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, birgurur ve tefrika içindedirler

3 Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik O zaman feryat ettiler Halbuki artık kurtulma zamanı değildi

4 Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır!

5 Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler

6 Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur

7 Son dinde de bunu işitmedik Bu, ancak bir uydurmadır

8 Kur'an aramızdan Muhammed'e mi indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler Belki, bunlar Kur'an'ım hakkında şüphe içine düştüler Hayır! Azabımı henüz tatmadılar

9 Yoksa azîz ve lütufkâr olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!

10 Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)!

11 Onlar, çeşitli guruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır

12 Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun da, yalanladılar

13 Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da (peygamberleri) yalanladılar İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır

14 Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu

15 Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler

16 Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler

17 (Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla O, hep Allah'a yönelirdi

18 Biz, dağları onun emrine vermiştikAkşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi

19 Kuşları da toplu halde onun emri altına vermiştik Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi

20 Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik

21 (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı

22Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu "Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster" dediler

23 (Onlardan biri şöyle dedi Bu, kardeşimdir Onun doksan dokuz koyunu var Benimse bir tek koyunum var Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada beni yendi

24 Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna Bunlar da ne kadar az! dedi Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi

25 Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır

26 Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık O halde insanlar arasında adaletle hükmet Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır

27 Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık Bu, inkâr edenlerin zannıdır Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!

28 Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah'tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız?

29 (Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab'ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik

30 Biz Davud'a Süleyman'ı verdik Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi

31 Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu

32 Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi Nihayet güneş battı (O zaman Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı

33 Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi Nihayet güneş battı (O zaman Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı

34 Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü

35 Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi

36 Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdikOnun emriyle istediği yere yumuşacık akardı

37Dalgıç ve yapı ustası şeytanları da

38Ve daha diğerlerini de zincirlerde bağlı olarak (Onun emrine verdik)

39 "İşte bu bizim bağışımızdır İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır" dedik

40 Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır

41 (Resûlüm!) Kulumuz Eyyub'u da an O, Rabbine: Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmişti

42 Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su (dedik)

43 Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık

44 Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir Gerçekten biz Eyyub'u sabırlı (bir kul) bulmuştuk O, ne iyi kuldu! Daima Allah'a yönelirdi

45 (Ey Muhammed!), Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Ya'kub'u da an

46 Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık

47 Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin iyi kimselerdendir

48 İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an Hepsi de iyilerdendir

49 İşte bu, bir hatırlatmadır Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır

50 Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır

51 Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler

52 Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır

53 İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır

54 Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır Ona bitmek ve tükenmek yoktur

55 Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır

56 Onlar cehenneme girecekler Orası ne kötü bir kalma yeridir

57İşte bu; kaynar su ve irindir Onu tatsınlar

58 Buna benzer daha türlü türlü başkaları da vardır

59 (İnkârcıların liderlerine İşte bu sizinle beraber cehenneme girecek topluluktur (denildiğin de, liderler Onlar rahat yüzü görmesin (derler) Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir

60 (Liderlere uyanlar ise Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir! derler

61 Yine onlar: Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim getirdiyse onun ateşteki azabını iki kat artır! derler

62 (İnkârcılar) derler ki: Kendilerini dünyada iken kötülerden saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?

63 Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?

64 İşte bu, cehennem ehlinin tartışması, şüphesiz bir gerçektir

65 (Resûlüm!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur

66 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) üstündür, çok bağışlayıcıdır

67 De ki: "Bu büyük bir haberdir"

68 "Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz"

69 Onlar orada tartışırken benim mele-i a'lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu

70 Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor

71 Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım

72 Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!

73 Bütün melekler toptan secde ettiler

74 Yalnız İblis secde etmedi O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu

75 Allah! Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi

76 İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi

77 Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin

78 VE ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu

79 İblis: Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver, dedi

80 Allah: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin''

81 "O bilinen güne kadar" buyurdu

82 İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onların hepsini mutlaka azdıracağım"

83"Ancak onlardan ihlâslı kulların hariç" dedi

84 Allah buyurdu ki, "O doğru ben hep doğruyu söylerim"

85 "Mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım!"

86 (Resûlüm!) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim

87 Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür

88 Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



ez-ZÜMER

Mekke'de nâzil olmuştur 75 (yetmişbeş) âyettir Yalnız 53 - 55 âyetler Medine'de inmiştir Adını, 71 ve 73 âyetlerde geçen mümin ve kâfirlerin oluşturduğu topluluklar anlamına gelen "zümer" kelimesinden almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Bu Kitap izzet ve hikmet sahibi Allah katından indirilmiştir

2 (Resûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et

3 Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez

4 Eğer Allah bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi O yücedir O, tek ve kahhâr olan Allah'tır

5 Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor Güneşi ve ayı emri altına almıştır Her biri belli bir süreye kadar akıp gider Dikkat et! O, azîzdir, ve çok bağışlayandır

6 Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır Mülk O'nundur O'ndan başka tanrı yoktur Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?

7 Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir Yaptıklarınızı O size haber verir Çünkü O, kalplerde olan herşeyi hakkıyla bilendir

8 İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!

9 Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür

10 (Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir

11 De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu

12 Bana müslümanların ilki olmam emrolundu

13 De ki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım

14 De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim

15 (Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır

16 Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var İşte Allah kullarını bununla korkutuyor Ey kullarım! Yalnızca benden korkun

17 Tâğut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır Kullarımı müjdele:

18 O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir Gerçek akıl sahipleri de onlardır

19 (Resûlüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!

20 Fakat Rablerinden sakınanlara, üstüste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır Bu, Allah'ın verdiği sözdür Allah, verdiği sözden caymaz

21 Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır

22 Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler

23 Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar İşte bu Kitap, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz

24 Kıyamet gününde yüzünü azabın şiddetinden korumaya çalışan kimse (kendini ondan emin kılan gibi) midir? Zalimlere "Kazandığınızı tadın!" denilir

25 Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı

26 Bu suretle Allah, dünya hayatında onlara rezilliği tattırdı Ahiret azabı daha büyüktür Keşke bunu bilselerdi!

27 Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik

28 Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik

29 Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur Fakat onların çoğu bilmezler

30 Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler

31 Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız

32 Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur'an'ı) yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlerin yeri cehennemde değil mi?

33 Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır

34 Onlar için Rableri yanında diledikleri her şey vardır İşte bu, iyilik edenlerin mükâfatıdır

35 Böylece Allah, onların geçmişte yaptıkları en kötü hareketleri bile örtecek ve yaptıklarının en güzeline denk olarak mükâfatlarını verecektir

36 Allah kuluna kâfi değil midir? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar Allah, kimi saptırırsa artık onun yolunu doğrultacak biri yoktur

37 Allah kime de hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir?

38 Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah'tır" derler De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar

39 De ki: "Ey kavmim! Elinizden geleni yapın; doğrusu ben de yapacağım! Artık yakında bileceksiniz!"

40 "Kendisini rezil edecek azap kime geleceğini, ve sürekli bir azabın kimin üzerine konacaını"

41 (Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur Sen onların üzerinde vekil değilsin

42 Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır

43 Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaatçı edineceksiniz)?

44 De ki: Bütün şefâat Allah'ındır Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur Sonra O'na döndürüleceksiniz

45 Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler

46 De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin

47 Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir misli daha o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın fenalığından (kurtulmak için) elbette bunları fedâ ederlerdi Halbuki (o gün) onlar için, Âllah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır

48 Onların kazandıkları kötülükler (o gün) açığa çıkmış, alaya aldıkları şey, kendilerini sarmıştır

49 İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir" der Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler

50 Bunu onlardan öncekiler de söylemişti; ama kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi

51 Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar

52 Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır

53 De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir

54 Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez

55 Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun

56 Kişinin: Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakının)!

57 Yahut şöyle diyecektir:" Allah bana hidayet verseydi, elbette sakınanlardan olurdum"

58 Veya azabı gördüğünde: Keşke benim için bir kez (dönmeye) imkân bulunsa da iyilerden olsam!" demesinden

59 Hayır (dönemeyeceksin)! Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkârcılardan olmuştun

60 Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?

61 Allah, takvâ sahiplerini kurtuluşa erdirir Onlara hiçbir fenalık dokunmaz Onlar mahzun da olmazlar

62 Allah her şeyin yaratıcısıdır O, her şeye vekîldir

63 Göklerin ve yerin anahtarları (mutlak hükümranlığı) O'nundur Allah'ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır

64 De ki: Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?

65 (Resûlüm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (bilfarz) Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!

66 Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol

67 Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir

68 Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!

69 Yeryüzü, Rabbinin nûru ile aydınlanır, kitap konulur, peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm verilir Onlara asla zulmedilmez

70 Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir

71 O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler "Evet geldi" derler ama, azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur

72 Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir

73 Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler

74 Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler

75 Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve "alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" denilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-MÜ'MİN

Aynı zamanda Gâfir adını da taşıyan bu sûre, 85 (seksenbeş) âyettir 56 ve 57 âyetleri Medine'de inmiştir Adını, Firavun ailesinden inanan bir kişinin vasıflarının sayıldığı 28 - 45 âyetlerden alır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir

3 O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin,lütuf sahibi Allah'tandır ki O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır

4 İnkâr edenler müstesna, hiç kimse Allah'ın âyetleri hakkında tartışmaz Onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip dolaşması seni aldatmasın

5 Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan sonraki topluluklar da (peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi peygamberini yakalamaya azmetmişti Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım İşte, cezalandırmamın nasıl olduğunu gör!

6 İnkâr edenlerin cehennem ehli olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti

7 Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler)

8 Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!

9 Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun Bu en büyük kurtuluştur

10 İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz

11 Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin Biz de günahlarımızı itiraf ettik Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler

12 (Onlara denir ki İşte bunun sebebi şudur: Tek Allah'a ibadete çağrıldığı zaman inkâr edersiniz O'na ortak koşulunca (bunu) tasdik edersiniz Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah'ındır

13 Size âyetlerini gösteren, sizin için gökten rızık indiren O'dur Allah'a yönelenden başkası ibret almaz

14 Haydi, kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlâslı olarak dua edin!

15 Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi Allah, kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili vahyi indirir

16 O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır

17 Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir Bugün haksızlık yoktur Şüphesiz Allah, hesabı çarçabuk görendir

18 Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır

19 Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir

20 Allah, adaletle hükmeder O'nu bırakıp taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir

21 Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbetinin nasıl olduğunu görsünler! Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri yönünden bunlardan daha da üstündüler Böyleyken Allah onları günahları yüzünden yakaladı Onları Allah'ın gazabından koruyan da olmadı

22 Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir

23 Andolsun ki biz Musa'yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, gönderdik

24 Firavun'a,Hâmân'a ve Karun'a da onlar: "Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! "dediler

25 İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar

26 Firavun: Bırakın beni, dedi Musa'yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum

27 Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi

28 Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez

29 Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir Ama Allah'ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum dedi

30 İman etmiş olan dedi ki : "Ey kavmim! Doğrusu ben ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi, bir günün gelmesinden korkuyorum"

31 "Nuh kavminin, Âd, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir"

32 "Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, korkuyorum

33 "O gün arkanıza dönüp kaçacaksınızFakat sizi Allah'tan (O'nun azabından) kurtaracak kimse yoktur Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur"

34 Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz Nihayet o vefat edince "Allah ondan sonra peygamber göndermez" dediniz İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır

35 Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler

36 Firavun:" Ey Hâmân, bana yüksek bir kule yap; belki yollara erişirim"

37"Göklerin yollarına erişirim de Musa'nın Tanrısı'nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi Böylece Firavun'a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı Firavun'un tuzağı tamamen boşa çıktı

38 O iman eden kimse: Ey kavmim! dedi, siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim

39 Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur

40 Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir

41 Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz

42 Siz beni, Allah'ı inkâr etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz Ben ise sizi, azîz ve çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum

43 Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir

44 Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız Ben işimi Allah'a havale ediyorum Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir

45 Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi

46 Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!

47 (Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler

48 O büyüklük taslayanlar ise: Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi, derler

49 Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler

50 (Bekçiler Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır

51 Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz

52 O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz Artık lânet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır!

53 Andolsun ki biz Musa'ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, o Kitab'ı miras bıraktık

54O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir

55 (Resûlüm!) Şimdi sen sabret Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir Günahının bağışlanmasını iste Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbîh et

56 Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur Sen Allah'a sığın Kuşkusuz O, işiten ve görendir

57 Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir Fakat insanların çoğu bilmezler

58 Körle gören, inanıp iyi amellerde bulunanla kötülük yapan bir olmaz Ne kadar az düşünüyorsunuz!

59 Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur Fakat insanların çoğu buna inanmazlar

60 Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir

61 İçinde dinlenesiniz diye geceyi, görmeniz için de gündüzü yaratan Allah'tır Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır Fakat insanların çoğu şükretmezler

62 İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah'dır O'ndan başka tanrı yoktur O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz!

63 Allah'ın âyetlerini inatla inkâr edenler işte (haktan) böyle döndürülür

64 Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah'tır İşte Allah, sizin Rabbinizdir Alemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir

65 O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur

66 (Resûlüm)! De ki: Bana Rabbimden apaçık deliller gelince, sizin Allah'ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk etmem bana yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi

67 Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur Umulur ki düşünürsünüz

68 O, hem dirilten hem de öldürendir O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da oluverir

69 Allah'ın âyetleri hakkında tartışanlara bakmadın mı? Nasıl döndürülüyorlar (onu tasdike yanaşmıyorlar)!

70 Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!

71 O zaman boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sürüklenecekler,

72 Kaynar suda,sonra da ateşte yakılacaklardır

73 Sonra onlara: Allah'ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek

74 O Allah'tan başka (taptıklarınız) Onlar da:"Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk", diyeceklerİşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır

75 Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür

76 İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!

77 Onun için (Resûlüm), sen sabret! Şüphesiz Allah'ın vâdi gerçektir Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz Nasıl olsa onlar bize döneceklerdir

78 Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir âyeti kendiliğinden getiremez Allah'ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır

79 Allah, kimine binesiniz, kimini yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır

80 Onlarda sizin için daha nice faydalar vardır Gönüllerinizdeki bir arzuya, onlara binerek ulaşırsınız Onların ve gemilerin üstünde taşınırsınız

81 Allah size âyetlerini gösteriyor Şimdi, Allah'ın âyetlerinden hangisini inkâr edersiniz?

82 Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir

83 Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar) Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi

84 Artık o çetin azabımızı gördükleri zaman: Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik, derler

85 Fakat azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir Allah'ın kulları hakkında süregelen âdeti budur İşte o zaman kâfirler hüsrana uğrayacaklardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



FUSSILET

Adını, 3 âyette geçen "fussılet" kelimesinden almıştır Secde, Hâ, Mîm ve Mesâbih adları ile de anılan bu sûre, Mekke'de inmiştir 54 (ellidört) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 (Kur'an) rahmân ve rahîm olan Allah katından indirilmiştir

3 (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır

4 Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır Fakat onların çoğu yüz çevirdi Artık dinlemezler

5 Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır Onun için sen (istediğini) yap, biz de yapmaktayız!

6 De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin Ortak koşanların vay haline!

7 Onlar zekâtı vermezler; ahireti inkâr edenler de onlardır

8 Şüphesiz iman edip iyi iş yapanlar için tükenmeyen bir mükâfat vardır

9 De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir

10 O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti

11 Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi İkisi de "İsteyerek geldik" dediler

12 Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir

13 Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: İşte sizi Ad ve Semûd'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum!

14 Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz" demişlerdi

15 Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkâr ediyorlardı

16 Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azâbını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgâr gönderdik Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir Onlara yardım da edilmez

17 Semûd'a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı

18 İnananları kurtardık Onlar (Allah'tan) korkuyorlardı

19 Allah'ın düşmanları, ateşe sürülmek üzere toplandıkları gün, hepsi bir araya getirilirler

20 Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir

21 Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz? derler Onlar da: Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu İlk defa sizi o yaratmıştır Yine O'na döndürülüyorsunuz, derler

22 Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz

23 Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz

24 Şimdi eğer dayanabilirlerse, onların yeri ateştir Ve eğer (tekrar dünyaya dönüp Allah'ı) hoşnut etmek isterlerse, memnun edilecek değillerdir

25 Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi

26 İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın Umulur ki bastırırsınız, dediler

27 O inkâr edenlere şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız

28 İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır

29 Kâfirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler

30 Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler

31 Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızızOrada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır

32Gafûr ve rahîm olan Allah'ın ikramı olarak

33 (İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyenden kimin sözü daha güzeldir?

34 İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur

35 Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur

36 Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın Çünkü O, işiten, bilendir

37 Gece ve gündüz, güneş ve ay O'nun âyetlerindendir Eğer Allah'a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de aya da secde etmeyin Onları yaratan Allah'a secde edin!

38 Eğer insanlar büyüklük taslarlarsa (bilsinler ki) Rabbinin yanında bulunan (melekler) hiç usanmadan, gece gündüz O'nu tesbih ederler

39 Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah'ın âyetlerindendir Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, harekete geçip kabarır Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir O, her şeye kadirdir

40 Åyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp eğriliğe sapanlar bize gizli kalmaz O halde, ateşin içine atılan mı daha iyidir, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Dilediğinizi yapın! Kuşkusuz O, yaptıklarınızı görmektedir

41 Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır) Halbuki o, eşsiz bir kitaptır

42 Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez O, hikmet sahibi, çok övülen Allah'tan indirilmiştir

43 (Resûlüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de acı bir azap sahibidir

44 Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar)

45 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, onda da ayrılığa düşüldü Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hükmedilirdi (işleri bitirilirdi) Onlar Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler

46 Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir Rabbin kullara zulmedici değildir

47 Kıyamet gününün bilgisi, O'na havale edilir O'nun bilgisi dışında hiçbir meyve (çekirdeği) kabuğunu yarıp çıkamaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz Allah onlara: Ortaklarım nerede! diye seslendiği gün: Buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arzederiz, derler

48 Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır

49 İnsan hayır istemekten usanmaz Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir

50 Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der Biz, inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız

51 İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur

52 De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur'an), Allah tarafından ise siz de onu inkâr etmişseniz o zaman (haktan) uzak bir aynlığa düşenden daha sapık kim vardır?

53 İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'an'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?

54 Dikkat edin; onlar, Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler Bilesiniz ki O, her şeyi (ilmiyle) kuşatmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



eş-ŞÛRÂ

Mekke'de nâzil olan bu sûre 53 (elliüç) âyettir Yalnız 23 - 26 âyetleri Medine'de inmiştir Adını 38 âyette geçen ve müslümanların, işlerini aralarında danışma ile yapmalarının gereğini bildiren Şurâ kelimesinden almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 Ayn Sîn Kaf

3 Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder

4 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur O yücedir, uludur

5 Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir

6 Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir Sen onlara vekil değilsin

7 Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir

8 Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur

9 Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir

10 Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur İşte, bu Allah, benim Rabbimdir O'na dayandım ve O'na yönelirim

11 O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır O'nun benzeri hiçbir şey yoktur O işitendir, görendir

12 Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar O, her şeyi bilendir

13 "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir

14 Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler

15 İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır (Âyette Hz Peygamber in insanları davet edeceği prensipler açıklanırken, uyacağı esaslar da beyan edilmiştir Buna göre davete devam edilecek, inanma yanların teklifve ısrarları dinlenmeyecektir)

16 Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında boştur Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardır

17 Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır!

18 Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler

19 Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır O kuvvetlidir, güçlüdür

20 Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz

21 Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır

22 Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır İşte büyük lütuf budur

23 İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur Deki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir

24 Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir

25 O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir

26 Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır

27 Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir

28 O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır

29 Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir

30 Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder

31 Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur

32 Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir

33 Dilerse O, rüzgârı durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalırlar Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır

34 Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder Birçoğunu da affeder (kurtarır)

35 Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler

36 Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir

37 Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar

38 Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar Onların işleri, aralarında danışma iledir Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar

39 Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar

40 Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir Doğrusu O, zalimleri sevmez

41 Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur

42 Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır İşte acıklı azap bunlaradır

43 Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir

44 Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün

45 Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler

46 Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur

47 Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz

48 Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik Sana düşen sadece duyurmaktır Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!

49 Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder

50 Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir Dilediğini de kısır kılar O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir

51 Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder O yücedir, hakîmdir

52 İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin

53 (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



ez-ZUHRUF

Zuhruf, altın ve mücevher anlamına gelir Sûrede bunlardan söz edildiği ve Allah'ın insana sahip olduğu altın ve mücevherle değil, inanç ve davranışlarına göre değer verdiği anlatıldığı için sûre bu adla anılmıştır Mekke'de inmiştir ve 89 (seksendokuz) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 Apaçık Kitab'a andolsun ki ,

3 Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık

4 O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır

5 Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

6 Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik

7 Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı

8 Biz bunlardan daha zorba olanları da helâk ettik Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir

9 Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler

l0 O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmıştır

11 Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız

12 Bütün çiftleri O yaratmıştır Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâr etti

13 Ki,böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz

14 Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz)

15 Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar Gerçekten insan apaçık bir nankördür

16 Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!

17 Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir

l8 Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)

19 Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir

20 Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık Onların bu hususta bir bilgileri yoktur Onlar sadece yalan söylüyorlar

21 Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar?

22 Hayır! "Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz" derler

23 Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi

24 Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz

25 Biz de onlardan intikam aldık Bak, yalanlayanların sonu nasıl oldu?

26 Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım

27 Ben yalnız beni yaratana taparım Çünkü O, beni doğru yola iletecektir

28 Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler

29 Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim

30 Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler

31 Ve dediler ki: Bu Kur'an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?

32 Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır

33 Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (tehlikesi) bulunmasaydı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık

34 Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık)

35 Ve onları zinetlere boğardık Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur

36 Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz

37 Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar

38 O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der

39 Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir Çünkü siz, azapta ortaksınız

40 (Resûlüm!) Sağırlara sen mi işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi ileteceksin?

41 Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız

42 Yahut onlara vâdettiğimiz azabı, sana gösteririz Çünkü bizim onlara gücümüz yeter

43 Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın

44 Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür İleride ondan sorumlu tutulacaksınız

45 Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?

46 Andolsun biz Musa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti

47 Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi

48 Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık

49 Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz

50 Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler

51 Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâla görmüyor musunuz?"

52 "Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?"

53 "Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?"

54 Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir

55 Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, hepsini suda boğduk

56 Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık

57 Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar

58 Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu? dediler Bunu sana ancak tartışmak için söylediler Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur

59 O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur

60 Eğer dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık

61 Şüphesiz ki o (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur

62 Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır

63 İsa, açık delillerle geldiği zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin

64 Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir O'na ibadet edin İşte bu, doğru yoldur

65 Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

66 Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

67 O gün, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler

68 Ey kullarım! Bugün size korku yoktur Sizler üzülmeyeceksiniz de

69 Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler

70 Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!

71 Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır Ve siz, orada ebedî kalacaksınız

72 "İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur"

73" Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir

74 Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar

75Azapları hafifletilmeyecektir Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir

76 Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir

77 Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler Mâlik de: Siz böyle kalacaksınız! der

78 Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz

79 Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

80 Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar

81 De ki : Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!

82 Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir

83 Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar

84 Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O'dur O, hakîmdir, her şeyi bilendir

85 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek de O'na mahsustur Siz O'na döndürüleceksiniz

86 Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır

87 Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette "Allah" derler O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar?

88 (Resûlullah'ın "Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir" demesini de( Allah biliyor)

89Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de Yakında bilecekler! buyurdu

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #52
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



ed-DUHÂN

Mekke'de inen bu sûre 59 (ellidokuz) âyettir Adını, onuncu âyette geçen ve duman manasına gelen "duhan" kelimesinden almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 Apaçık olan Kitab'a andolsun ki,

3Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır

4Her hikmetli işe o gecede hükmedilir

5(Yani)katımızdan (verilen her) emir Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz

6Senin Rabb'inin acıması gereği olarak (gönderdiyimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açıklar,vahiylerimizi bildiririz) Doğrusu o işitendir ,bilendir

7 Eğer kesin olarak inanıyorsanız (bilin ki Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir

8 O'ndan başka ilâh yoktur (Her şeyi O) diriltir ve öldürür Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir

9 Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar

10 Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle

11 Duman insanları bürüyecektir Bu, elem verici bir azaptır

12 (İşte o zaman insanlar Rabbimiz! Bizden azabı kaldır Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler)

13 Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti

14 Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler

15 Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz

16 Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız

17 Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik Onlara şerefli bir elçi geldi(Şöyle diyerek)

18"Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resûlüm"

19 Allah'a karşı ululuk taslamayın Çünkü ben size apaçık bir delil getiriyorum

20 Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım

21 Eğer bana inanmazsanız, hiç değilse yanımdan uzaklaşın

22 Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti

23 Allah, O halde kullarımı geceleyin yola çıkar Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu

24 Denizi açık halde bırak Çünkü onlar boğulacak bir ordudur

25 Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler,çeimeler,

26Ekinler, güzel konaklar,

27 Ve zevkü sefa sürdükleri nice nimetler!

28 İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık

29 Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi

30 Andolsun biz, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan kurtardık

31 Yani Firavun'dan Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi

32 Andolsun biz İsrailoğullarına, bilerek, (kendi zamanlarında) âlemlerin üstünde bir imtiyaz verdik

33 Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik

34 Onlar (müşrikler) diyorlar ki:

35"İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur Biz diriltilecek değiliz"

36" Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin"

37 Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba' kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları yok ettik, çünkü onlar suçlu idiler

38 Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık

39 Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık Fakat onların çoğu bilmiyorlar

40 Şüphesiz (hakkı bâtıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür

41 O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez

42 Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir

43 Şüphesiz zakkum ağacı,

44Günahkârların yemeğidir

45 O, karınlarda maden eriyiği kaynar

46Sıcak suyun kaynaması gibi

47 (Allah zebânilere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin!

48 Sonra başına azap olarak kaynar su dökün!

49 (Ve deyin ki Tat bakalım Hani sen kendince üstündün, şerefliydin!

50İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir

51 Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar

52 Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar

53 İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar

54 İşte böyle Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz

55 Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler

56 İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır)

57 (Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir) İşte büyük kurtuluş budur

58 Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık

59 (Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #53
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-CÂSİYE

Mekke'de inmiştir 37 (otuzyedi) âyettir Adını, 28 âyette geçen ve kıyamette diz üstü çökenleri anlatan "câsiye"den almıştır Bu sûreye şerîat ve dehr sûresi de denilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

l Mîm

2 Kitap, azîz ve hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir

3 Şüphesiz göklerde ve yerde inananlar için birçok âyetler vardır

4 Sizin yaratılışınızda ve (Allah'ın) yeryüzünde yaydığı canlılarda, kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici işaretler vardır

5 Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır

6 İşte sana gerçek olarak okuduğumuz bunlar Allah'ın âyetleridir Artık Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

7 Vay haline, her yalancı ve günahkâr kişinin!

8 O, Allah'ın kendisine okunan âyetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları duymamış gibi (küfründe) direnir İşte onu acı bir azap ile müjdele!

9 (O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!

10 Ötelerinde de cehennem vardır Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez Büyük azap onlaradır

11 İşte bu Kur'an bir hidayettir Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere gelince, onlara en kötüsünden, elem verici bir azap vardır

12 Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir

13 O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır

14 İman edenlere söyle: Allah'ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar Çünkü Allah her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır

15 Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz

16 Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyalara üstün kıldık

17 Din konusunda onlara açık deliller verdik Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir

18 Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma

19 Çünkü onlar, Allah'a karşı sana hiçbir fayda vermezler Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da takvâ sahiplerinin dostudur

20 Bu (Kur'an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir

21 Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!

22 Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır Böylece herkes kazancına göre karşılık görür Onlara haksızlık edilmez

23 Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?

24 Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır Ölürüz ve yaşarız Bizi ancak zaman helâk eder Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar

25 Onlara açıkça âyetlerimiz okunduğu zaman: Doğru sözlü iseniz atalarımızı getirin, demelerinden başka delilleri yoktur

26 De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde biraraya toplar Fakat insanların çoğu bilmezler

27 Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Kıyametin kopacağı gün var ya, işte o gün bâtıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır

28 O gün her ümmeti, diz çökmüş görürsün Her ümmet kendi kitabına çağırılır, (onlara şöyle denilir "Bu gün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız!"

29 "Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk"

30 İnanıp iyi işler yapanlara gelince, Rableri onları rahmetine kabul eder İşte apaçık kurtuluş budur

31 Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir

32 "Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet gününde şüphe yoktur" dendiği zaman: Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz, (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz, demiştiniz

33 Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır

34 Denilir ki: Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur!

35 Bunun böyle olmasının sebebi şudur: Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı Artık bugün ateşten çıkarılmayacaklardır ve onların (Allah'ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir

36 Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur

37 Göklerde ve yerde azamet yalnız O'nundur O, azîzdir, hakîmdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #54
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-AHKAF

Âd kavminin yaşadığı bölgede rüzgârlar, "ahkaf" denen kum tepeleri meydana getiriyordu İçinde bu kavmin yaşadığı bölge ve kum yığınlarından söz edildiğinden sûre Ahkaf adını almıştır; Mekke'de inmiştir; 35 (otuzbeş) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Ha Mîm

2 Bu Kitap aziz ve hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir

3 Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık İnkâr edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler

4 De ki: Söylesenize! Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler yeryüzünde ne yaratmışlar; göstersenize bana! Yoksa onların göklere ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmiş) bir kitap yahut bir bilgi kalıntısı varsa onu bana getirin

5 Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapık kim olabilir? (Oysa) onlar, bunların tapmalarından habersizdirler

6 İnsanlar bir araya toplandıkları zaman (müşrikler) onlara (tapındıklarına) düşman kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler

7 Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman hakikat kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler

8 Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter O, bağışlayan, esirgeyendir

9 De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim Bana ve size ne yapılacağını da bilmem Ben sadece bana vahyedilene uyarım Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım

10 De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez

11 İnkâr edenler, iman edenler hakkında dediler ki: "Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi" Fakat onlar bununla doğru yola girmek arzusunda olmadıkları için "Bu eski bir yalandır" diyecekler

12 Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nın kitabı vardır Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır

13 "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir

14 Onlar cennet ehlidirler Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır

15 Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir Ben sana döndüm Ve elbette ki ben müslümanlardanım

16 İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür

17 Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der

18 İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır

19 Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır Allah, onlara yaptıklarının karşılığını verir, asla kendilerine haksızlık yapılmaz

20 İnkâr edenler ateşe arzolunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz!

21 Ad kavminin kardeşini (Hûd'u) an Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf bölgesindeki kavmine: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin Ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti

22 "Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir" dediler

23 Hûd da! Bilgi ancak Allah'ın katındadır Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum, dedi

24Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!

25 O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız

26 Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi

27 Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık

28 Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, onları bırakıp gittiler Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir

29 Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi

30 Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik

31 Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun

32 Allah'ın dâvetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değildir Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler

33 Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceğini düşünmezler mi? Evet O, her şeye kadirdir

34 İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der

35 O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret Onlar hakkında acele etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar Bu, bir tebliğdir Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



MUHAMMED SURESI

Adını Peygamberimizin isminden alan bu sûreye aynı zamanda Kıtâl sûresi de denmiştir Medine'de inmiştir, 38 (otuzsekiz) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

l İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır

2 İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir

3 Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır

4 (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın) Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı Fakat sizi birbirinizle denemek ister Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz

5 Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şâdedecek

6 Onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır

7 Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz

8 İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır

9 Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır

10 Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları yere batırmıştır Kâfirlere de onların benzeri vardır

11 Bu, Allah'ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur

12 Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler Onların yeri ateştir

13 Senin şehrinden -ki ora (halkı) seni çıkardı daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik; onlara bir yardım eden de çıkmadı

14 Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?

15 Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır Rablerinden de bağışlama vardır Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

16 Onların arasında, seni dinleyenler vardır Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir

17 Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar

18 Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar!

19 Bil ki, Allah'tan başka ilâh yoktur (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir

20 İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün Onlara yakışan da budur!

21 (Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu

22 Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız?

23 İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir

24 Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?

25 Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir

26 Bunun sebebi; onların, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor

27 Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak!

28 Bunun sebebi, onların Allah'ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O'nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır

29 Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?

30 Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın Allah işlediklerinizi bilir

31Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz

32 İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır

33 Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin İşlerinizi boşa çıkarmayın

34 İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz

35 Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın Allah sizinle beraberdir O amellerinizi asla eksiltmeyecektir

36 Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir Ve sizden mallarınızı (tamamen sarfetmenizi) istemez

37 Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı

38 İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz İçinizden kiminiz cimrilik ediyor Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur Allah zengindir, siz ise fakirsiniz Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-FETİH

İçinde İslâm'ın elde edeceği fetih, başarı ve zaferden bahsedildiği için Fetih adını alan bu sûre, hicretin altıncı yılında Hudeybiye antlaşması dönüşünde Mekke ile Medine arasında inmiş ve Medine'de inen sûrelerden sayılmıştır; 29 (yirmidokuz) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik

2 Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir

3 Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder

4 İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır

5 (Bütün bu lütuflar) mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur

6 (Bir de bunlar) Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır Orası ne kötü bir yerdir!

7 Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır Allah azîzdir, hakîmdir

8 Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik

9 Ta ki (ey müminler!) Allah'a ve Resûlüne iman edesiniz, Resûlüne yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz

10 Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir

11 Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile" Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır

12 Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz

13 Kim Allah'a ve Resûlüne iman etmezse bilsin ki biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır

14 Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır O, dilediğini bağışlar, dilediğine ceza verir Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir

15 Siz ganimetleri almak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler De ki: "Siz asla bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur" Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir Bilâkis onlar, pek az anlayan kimselerdir

16 Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır

17 Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler) Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır

18 Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir

19 Yine onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfalandırdı Allah üstündür, hikmet sahibidir

20 Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin

21 Henüz elde edemediğiniz başka ganimetler de vardır ki, onlar Allah'ın bilgi ve kudreti dahilindedir Allah, her şeye kadirdir

22 Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı

23 Allah'ın, ötedenberi süregelen kanunu budur Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın

24 O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke'nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir Allah, yaptıklarınızı görendir

25 Onlar, inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir Eğer (Mekke'de) kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi) Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık

26 O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi Allah her şeyi bilendir

27 Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz Allah sizin bilmediğinizi bilir İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi

28 Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur Şahit olarak Allah yeter

29 Muhammed Allah'ın elçisidir Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün Allah'tan lütuf ve rıza isterler Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #57
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-HUCURÂT

Bu sûrede müminlere bazı görgü kuralları, Peygamber'e ve birbirlerine karşı nasıl davranacakları öğretilmektedir Medine'de inmiştir 18 (onsekiz) âyettir Adını, dördüncü âyetteki "odalar" anlamına gelen "hucurât" kelimesinden alır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin Allah'tan korkun Şüphesiz Allah işitendir, bilendir

2 Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir

3 Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır

4 (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir

5 Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir

6 Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz

7 Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir İşte doğru yolda olanlar bunlardır

8 Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir Allah alîmdir, hakîmdir

9 Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever

10 Müminler ancak kardeştirler Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz

11 Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da kadınları alaya almasınlar Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir

12 Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz O halde Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir

13 Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır

14 Bedevîler "İnandık" dediler De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin Henüz iman kalplerinize yerleşmedi Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir

15 Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır İşte doğrular ancak onlardır

16 De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da Allah her şeyi hakkıyla bilendir

17 Onlar İslâm'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur

18 Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir Allah yaptıklarınızı görendir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #58
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



KAF SURESI

Mekke'de inmiştir 45 (kırkbeş) âyettir "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Kaf Şerefli Kur'an'a andolsun

2 Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şeydir"

3 "Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirileceğiz)? Bu, akla uzak bir dönüştür"

4 Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır

5 Bilakis onlar, hak kendilerine gelince yalanladılar Şimdi onlar şaşırmış bir haldedirler

6 Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok

7 Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik

8 Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ibret vermek için (bütün bunları yaptık)

9 Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek daneler bitirdik

10 Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik Ve o su ile ölü toprağa can verdik İşte hayata yeniden çıkış da böyledir

11 Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik Ve o su ile ölü toprağa can verdik İşte hayata yeniden çıkış da böyledir

12 Onlardan önce Nuh kavmi, Res halkı ve Semûd da yalanlamıştı

13 Ad ve Firavun ile Lût'un kardeşleri de (yalanladılar)

14 Eyke halkı ve Tübba' kavmi de Bütün bunlar peygamberleri yalanladılar da tehdidim gerçekleşti!

15 İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler

l6 Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız

l7 İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar

18 İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın

19 Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir, denir

20 Sûr'a üfürülür; işte bu, geleceği vâdedilen gündür

21 Herkes, yanında bir sürücü ve bir de şahitle beraber gelir

22 Andolsun sen bundan gaflette idin; derhal biz senin perdeni kaldırdık Bugün artık gözün keskindir (denir)

23 Yanındaki arkadaşı: "İşte yanımdaki hazır" dedi

24(İki meleğe şu emir verilir "Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, cehenneme atın!"

25"Hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi"

26"O ki Allah ile beraber başka ilâh edindi,bundan dolayı onu şiddetli azaba birlikte atın!"

27 Müşrikin arkadaşı (şeytan) der ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi

28 O esnada (Allah) buyurur: Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim!

29 Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim

30 O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz O da "Daha var mı?" der

31 Cennet de takvâ sahiplerine yaklaştırılır; (onlardan) uzakta olmayacaktır

32 İşte size vâdedilen cennet! Ki o, daima Allah'a yönelen,(O'nun buyruklarını)koruyan,

33 Görmeden Rahmân'a saygı gösteren ve(Allah'a) dönük bir kalp getiren herkesin (mükâfatı budur)

34 Oraya selâmetle girin İşte bu, ebedî yaşamanın başladığı gündür

35 Orada kendileri için diledikleri her şey vardır Katımızda dahası da vardır

36 Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk etmişizdir Kurtuluş var mı!

37 Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır

38 Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık Bize hiçbir yorgunluk çökmedi

39 (Resûlüm!) Onların dediklerine sabret Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih et

40 Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O'nu tesbih et

41 Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver

42 O gün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir İşte bu, çıkış günüdür

43 Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz Dönüş de ancak bizedir

44 O gün yer yarılır, onların üzerinden süratle yarılıp açılır Bu, bize göre kolay olan bir haşirdir

45 Biz onların dediklerini çok iyi biliriz Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #59
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



ez-ZÂRİYÂT

Mekke'de inmiştir 60 (altmış) âyettir İlk âyette geçen ve "rüzgârlar" anlamına gelen "zâriyât" kelimesi, sûrenin adı olmuştur

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Tozdurup savuranlara,

2Yükünü yüklenenlere,

3Kolayca süzülenlere,

4İşleri ayıranlara andolsun ki,

5Size vâdedilen, kesinlikle doğrudur

6Ve ceza mutlaka vuku bulacaktır

7 İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki,

8Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz

9Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez)

10 Kahrolsun o koyu yalancılar!

11 Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir

12 Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar

13 O gün onlar ateşe sokulacaklardır

14 Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir)

15 Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar

16 Rablerinin kendilerine verdiğini alarak Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı

17 Geceleri pek az uyurlardı

18 Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi

19 Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı

20 Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır

21 Kendi nefislerinizde de öyle Görmüyor musunuz?

22 Semada da rızkınız ve size vâdedilen başka şeyler vardır

23 Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki bu vaad, sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir

24 İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi)

25 Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi İbrahim de selamı almış, içinden, "Bunlar, yabancılar" demişti

26 Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,

27 Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti

28 Derken onlardan korkmaya başladı "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler

29 Karısı çığlık atarak geldi Elini yüzüne çarparak: "Ben kısır bir kocakarıyım!" dedi

30 Onlar: "Bu böyledir Rabbin söylemiştir O, hikmet sahibidir, bilendir" dediler

31 (İbrahim O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi

32 "Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik"

33 "Üzerlerine çamurdan taş yağdırmaya (geldik)"

34 (Bu taşlar,) aşırı gidenler için Rabbinin katında işaretlenmiş (taşlardır)

35 Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık

36 Zaten orada müslümanlardan, bir ev halkından başka kimse bulmadık

37 Acı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık

38 Musa'da da (ibretler vardır) Onu apaçık bir delil ile Firavun'a göndermiştik

39 Firavun ordusuyla birlikte yüz çevirmiş: "O, bir büyücüdür veya bir delidir" demişti

40 Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu

41 Ad kavminde de (ibretler vardır) Onlara kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik

42 Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu

43 Semûd kavminde de (ibretler vardır) Onlara: Bir süreye kadar faydalanın, denmişti

44 Rablerinin emrine karşı geldiler Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi

45 Ayağa kalkacak güçleri kalmamış, yardım edenleri de olmamıştı

46 Bunlardan önce de Nuh kavmini helâk etmiştik Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idiler

47 Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz

48 Yeri de döşedik (Bak) ne güzel döşeyiciyiz!

49 Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız

50 O halde Allah'a koşun Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım

51 Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım

52 İşte böylece, onlardan öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür veya delidir, dediler

53 Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #60
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



et-TÛR

Mekke'de inmiştir 49 (kırkdokuz) âyettir Adını, birinci âyette geçen ve üzerinde Hz Musa'ya Tevrat'ın indiği, böylece onun ilâhi hitaba mazhar olduğu Tûr dağından almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1Tûr'a, andolsun ki,

2Satır satır yazılmış Kitab'a,

3Yayılmış ince deri üzerine,

4 Beyt-i Ma'mûr'a,

5Yükseltilmiş tavana(göğe),

6Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),

7Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır

8Ona engel olacak hiçbir şey yoktur

9O gün gök sallanıp çalkalanır

10Dağlar yürüdükçe yürür

11Yalanlayanların vay haline o gün!

12Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır

13O gün cehennem ateşine itilip atılırlar :

14 "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur!" denilir

15 Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

16 Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız

17 Şüphesiz (kötülüklerden) korunanlar cennetlerde ve nimet içindedirler

18 Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefâ sürerler, (Zira) Rableri onları, cehennem azabından korumuştur

19 Onlara: Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin,için (denilir)

20" Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak"Onları,ceylan gözlü hûrilerle evlendirmişizdir:

21 İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık Onların amellerinden de bir şey eksiltmedik Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir

22 Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik

23 Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme

24 Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar

25 Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:

26 Derler ki: "Daha önce biz, aile çevremiz içinde bile (ilâhî azaptan) korkardık"

27 "Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine işleyen azaptan korudu"

28 "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur"

29 (Resûlüm!) Sen öğüt ver Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli

30 Yoksa onlar: (O,) bir şairdir; onun, zamanın felâketlerine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar?

31 De ki: Bekleyin Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim

32 Onlara akılları mı bunu emreder, yoksa onlar, azgın bir topluluk mudur?

33 Yahut "Onu kendisi uydurdu!" mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler

34 Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsinler

35 Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

36 Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar

37 Yahut Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hakim olan kendileri midir?

38 Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler

39 Yoksa kızlar O'nun, oğullar da sizin mi?

40 Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?

41 Yoksa gayba ait bilgiler kendi yanlarında da, onlar mı yazıyorlar?

42 Yahut bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl tuzağa düşecek olanlar, inkâr edenlerdir

43 Veya onların Allah'tan başka bir tanrısı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır

44 Gökten düşen bir kütle görseler "Üst üste yığılmış bulutlardır" derler

45 Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak

46 O gün planları kendilerine hiçbir fayda vermez ve yardım da görmezler

47 Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır Fakat çokları bilmezler

48 Rabbinin hükmüne sabret Çünkü sen gözlerimizin önündesin Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et

49 Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.