Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsaneler, hakkında, mitoloji, mitolojik

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



HERO İLE LEANDROS


Çok eski zamanlarda, bugün bizim Çanakkale boğazı dediğimiz "Hellaspontos"un Avrupa kıyısında, Sestos adını taşıyan bir şehir bulunuyordu Bu şehir surları arasında Aphrodite için yapılmış büyük bir tapınak vardı Bu tapınakta Hero adında çok güzel bir rahibe vardı, bu rahibe güzelliği ile dillere destan olmuştu Aphrodite mabedindeki kumrularla ilgilenen Hero'yu gören onu Aphrodite'ın kendisi zannederlerdi Bu genç rahibe güzel olduğu kadar alçak gönüllüydü de Bu yüzden Aphrodite bu kızı kıskanmak bir yana onu çok severdi

Her sene ilk baharın gelişi ile birlikte Sestos'ta şenlikler düzenlenir çevre şehirlerden insanlar akın akın buraya gelir Aphrodite'in mabedini ziyaret ederlerdi İşte böyle bir bayram günü Leandros adında yakışıklı bir genç Aphrodite'in mabedindeki bir ayine katılmıştı Abydos'lu olan Leandros getirdiği hediyeleri sunmak üzere mihraba yaklaştığında Güzel rahibe Hero'yu görünce aklı başından gitti adeta, daha ilk bakışta ona aşık olmuştu Ayin boyunca gözlerini güzel rahibeden ayıramamıştı Sankikarşısındaki Aphrodite'in ta kendisiydi

Leandros gün batıncaya kadar mabedinin bir köşesinde bekledi Ziyaretçiler birbir mabedi terk edince yavaşça mabed de tek başına kalan Hero'ya yaklaştı Rahibe genç delikanlıyı görünce ürkerek geri kaçtı Ama Leandros onu durdurdu Ve oracıkta mihrabın önünde Hero'ya duyduğu aşkı dile getirdi

O günden sonra Leandros Hero'nun tüm itirazlarına rağmen her gün mabede gelip genç rahibeye duyduğu aşkı anlattı Hero defalaca ona bir rahibe olduğunu ve böyle bir aşka karşılık veremiyeceğini söylediysede Leandros pes etmedi Duyduğu sevgi öylesine büyüktü ki bir gün mutlaka hak ettiği karşılığı alacağına inanıyordu Ve tüm çabaları ısrarları sonunda arzusuna kavuştu Hero da onu seviyordu ancak aralarında büyük bir engel vardı Hero deniz sahilinde ıssız bir kalede yaşlı bir kölenin kontrolü altında yaşıyordu, üstelikle Leandros'un yaşadığı şehirle aralarında denizde vardı Ama Leandros aşkı uğruna herşeyi yapmaya hazırdıbuna gece karanlığında yüzerek denizi geçmekte dahildi

O akşam yaşadığı şehre geri dödüğünde sahile inerek denizi seyretti, gözleri ile karşı kıyıdaki kaleyi arıyordu Bu sırada rüzgar şiddetini artırmış, bulutlar ayı ve yıldızları kapatarak ortalığı karanlığa boğmuştuIssız kalede köle ile birlikte oturan Hero endişe ile dışarıyı izliyordu Bir ara yaşlı kadına dönüp;

"Bu korkunç gecede kim bilir kaç balıkçı yolunu bulup evine dönemeyerek kendisini bekleyen karısının çocuklarının boynunu bükük bırakacak" dedi"Bence karanlıkta yolunu kaybeden denizcilere yol göstermek, onları felaketten kurtarmak için kalenin üstüne bir meşale yakarsak Aphrodite'yi de sevindirmiş oluruz"

Bu sözlerle yumuşayan yaşlı kadın yerinden kalkıp bir meşale yaktı ve kalenin tepesine kolayca görülebileceği bir yere koydu Esen rüzgar onu canlandırdı alevi daha da yükseldi ve etrafı aydınlattı

Hero heyecanla dışarıyı seyrederken duyduğu bir sesle kalbi küt küt atmaya başladı Denize doru baktığında dalgalarla boğuşan birini gördü bu Leandros!tan başkası olamazdıonu yaşlı köle de görmüştü Aşağı inip delikanlıya kıyıya çıkabilmesi için yardımcı oldu ve onu rahibenin odasına götürdü

Leandros yorgunluktan bitkin ama sevdiğini tekrar görmekten mutlu bir halde genç rahibeye sarıldı Yaşlı köle buna çok şaşırmıştı ancak onlara engel olmadı O günden sonra Leandros her gece Hellespostosu yüzerek geçiyor sevdiğine ulaşıyordu Günler haftalar aylar geçti ve güzel yaz günleri geride kaldı ve kışa yaklaştılar Deniz eskisi gibi sakin ve sıcak değil, dalgalı ve soğuktu Hero her gece yüzerek boğazı geçen Leandros için endişelenmeye başlamıştı bu yüzden ona bir süre birbirlerini görmemeleri gerektiğini söyledi Bahar gelinceye kadar ayrı kalmaları gerekiyordu Kışın boğazı yüzerek geçmek çok tehlikeliydi

Leandros her ne kadar istemesede sevdiğinin bu isteğine boyun eğdi Ve bahara kadar gelmeyeceğine dair ona söz verdi Ama bu ayrılığa sadece bir kaç gün dayanabildiler Leandros Hero'nun yolladığı özlem dolu mektubu okuyunca daha fazla dayanamayarak hiç düşünmeden kendini azgı dlgaların kucağına attı ve bir an evvel sevdiğine kavuşabilme arzusu ile dalgalarla boğuşmaya başladı Fırtına arttıkça artıyor dalagalar daha da aşılmaz bir hal alıyordu Hero'nun yaktığı meşale şiddetli rüzgarlardan sönerek ortalığı karanlığa gömdü Heycan içinde Leandros'un yolunu gözleyen Hero, yaşlı köle uyuduktan sonra gizlice sahile indi ancak orada dalgaların kıyıya attığı sevdiğinin ölüsü ile karşılaştı Bu acıya dayanamayan Hero sevgilisine sarılarak kendini öldürdü

Kasabalılar bu haberi duyunca yas elbiselerine bürünüp kalaye geldiler ve iki sevgilinin cenaze törenine katıldılarOnları deniz kıyısında aynı mezara gömdülerve Onların anısına boğazın azgın sularına güzel kokulu çiçekler attılar

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



PYRAMOS VE THISBE


Yaşadiği devrin en yakışıklı delikanlısı olan Pyramos ile bütün şark güzellerini gölgede bırakacak bir güzelliğe sahip olan Thisbe Semiramis'in saltanat sürdüğü memelekette birbirlerine aşık olan iki gençti Birbirlerine bitişik evlerde doğup büyümüşer daha çocuk yaşlarda birbirlerine gönül vermişlerdi Yaşları büyüdüğünde evlenmeye karar verdiler ancak aileleri buna izin vermedi Onları birbilerine uygun görmüyorlardı Ve görüşmelerine engellemeye çalıştılar ama iki sevgili ne yapıp edip görüşmenin bir yolunu buldularEvleri ayıran duvarda küçük bir yarık vardı Bu yarığı ikisinden başka kimse bilmiyordu Her gün aynı saatte orada buluşur gizlice o yarıktan doğru konuşur birbirlerine güzel sözler fısıldar aşklarına karşı çıkan ailelerinden yakınırlardı Bir gün birlikte kaçmaya karar verdiler Ayrı ayrı evlerinden çıkıp Ninus'un mezarının başında buluşmaya karar vermişlerdi

Kararlaştırdıkları gece Thisbe karanlıktan yararlanıp gizlice evden kaçtı ve uzun bir yürüyüşün ardından Ninus'un mezarına ulaştı ve kararlaştırdıkları gibi Pyramos'u ağacın altında beklemeye koyuldu Fakat tam o sırada ağaçların arasından ağzında henüz parçaladığı bir hayvanın kan lekesiyle dişi bir arslan çıkageldi Thisbe korkuyla kaçarak uzaklaştı ve yakındaki bir mağaraya gizlendii kaçarken başındaki tülü düşürmüş ancak geri dönüp almaya cesaret edememişti Arslan derede susuzluğunu giderdikten sonra tekrar ormana dönüyordu ki yerde Thisbe'nin eşarbını gördü ve kanlı dişleriyle parçaladı

Randevu yerine biraz geç gelen Pyramos arslanın yerde bıraktığı izleri görünce içine bir korku düştü ardından sevdiğinin parçalanmış kanlı tülünü fark etti ve korkusu acıya dönüştü Göz yaşları içersinde Thisbe'nin tülüne sarıldı, sevdiğinin haksız ölümü onu kahretmişti Bu acıya dayanamı***** kınından bıçağını çıkardı ve sevdiğine kavuşabilme umuduyla bıçağı tam göğsüne sapladı ve kanı yere aksın diye ölmeden bıçağı geri çıkardı

Thisbe korkudan titremesine rağmen Pyramos'u daha fazla bekletmemek için yavaşça mağaradan çıktı ve randevulaştıkları ağacın olduğu yere gitti Orada sevdiğini görmeyi umarken onun kanlar içindeki vücudunu görünce aklı başından gitti Sevgilisine sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ama artık Pyramos için çok geçti Thisbe önce kanlı bıçağı ardındanda parçalanmış tülü gördü Sevgilisinin onun arslan tarafından öldürüldüğünü zannedip kendisini öldürdüğünü anlamıştı Yerdeki kanlı bıçağı alıp sımsıkı sapına yapıştı Eğer Pyramos sevgisi uğruna ölümü göze aldıysa oda alacaktı Bıçağı havaya kaldırıp hızla göğsüne sapladı, cansız vücudu Pyramos'un vücudunun üzerine kapanmıştı Tanrılar bu iki sevgilinin başlarından geçenlere üzülerek onların aynı yerde yatmalarına hiç değilse ölümde birlikte olmalarına müsade ettiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



EROS ( AMOUR )


Eros annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı Sırtında bir çift kanadı vardı Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı Eros'un elinde her zaman okları olurdu Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu

Psykhe (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu Psykhe'yi bulduğunda, çok gururlu alon ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraydı Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti Fakat Eros bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı Psykhe ne kadar yalvrsa da fayda etmedi

"Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sevsenden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma"

Ve Psykhe de bunu kabul etmişEros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti Irlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılarbir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler Eğer güzel bir delikenlı olsaydı, sevdiğinden yüzünü gizlemezdi, seni böyle ıssız bir sarayda tutmzdı dediler Ve ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti

Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş kendinisevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı Kısa sürede uykuya daldı Psykhe Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı, yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamadı Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikalıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttısevdiğini alnındn öpmek için eğildiğinde elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omzuna damladı Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı, sayısız yerler gezdi am bir türlü Eros'un izine rastlayamadı Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başldı Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu

Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti

Psykhe tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



HESTIA ( VESTA)


Mitolojide Hestia aile ocağını temsil eden bir tanrıçadır Hetia Kronos ve Rhea'nın kızı, Zeus'un da kız kardeşidir İlk doğan tanrıça olduğundan tanrılar katında büyük saygı görür baş tanrı Zeus bile ona saygı gösterir, onu çok severdi Hestia sadece tanrılar tarafından değil insanlar tarafından da çok sevilir ve sayılırdı Fakat bu sevgi ve saygı onu hiç bir zaman şımartmadı O her zaman alçak gönüllü ve iyi niyetli davranır Tanrıları öfkelendiren olaylar karşısında sakinliğini korurdu

Bu çok sevilen tanrıçanın talibi de çoktu Poseidon ve Apollon ona aşıktı Bir çok defa kendisiyle evlenme istediklerini dile getirmelerine rağmen Hestia her ikisini de red etti Evlenmeyi düşünmüyor, istemiyordu Ancak Poseidon ve Apollon pes etmediler Bir gün Hestia'nın peşine düştüler, onu sıkıştırıyorlardı Hestia zorlukla onların ellerinden kurtulup Zeus'a sığındı ve kendisini korumasını istedi Ve Zeus bu çok sevdiği tanrıçayı himayesine alarak sonsuza dek bekar kalma arzusuna saygı göstereceğine dair ona söz verdi ve onu her zaman korudu

Hestia insanlara ev yapmalarını öğretir, aile hayatına ait huzuru Mutluluğu sağlardı Ailenin kutsallığını temsil eden Hestia baş tanrıça olarak sayılır buna göre saygı görürdü Aileler evlerinde Hestia namına her zaman yanan bir ateş bulundururlardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



HEPHAISTOS ( VULCAN )


Hephaistos ateş tanrısı idi Zeus ile Hera'nın oğlu olan bu tanrı topal olarak doğdu, üstelik çokda çirkindi Hera onu doğurduğunda çirkinliğinden utandı, ve diğer tanrıların kendisiyle alay etmesinden korkarak onu Olympos'tan aşağı fırlattı

Hephaistos'un Olympos'tan aşağı Lemnos adasına düşüşü tam bir gün sürdü Bir hocanın yardımıyla burada demir, bronz ve değerli madenler üzerinde çalışma sanatını öğrendi ve ve bir yanardağın içine demir atölyesini kurdu Bu demirhane de insanı hayrete düşürecek sanat şaheserleri yarattı Nadide yüzükler, bilezikler kalkanlar yaptı Fakat annesini ve onun kendisine yaptıklarını hiç unutmadı Annesinin yanına çağırılması için bir şeyler yapması gerekiyordu Ve bir gün oturup annesi Hera için altından muhteşem bir that yaptı Bu öyle bir tahttı ki insanın gözlerini kamaştırıyordu, diğer yandan hiç te göründüğü gibi değildi Görünmez bağlardan yapılmış kıskaçları vardı ve üzerine biri oturduğunda bir daha açılmamak üzere kilitleniyor oturan kişiyi hapsediyordu

Tahtı Olympos'a yolladığında Hera tahtın ihtişamına hayran kaldı, fakat üzerine oturur oturmaz kıskaçlar kapandı ve Hera tahta bağlanıp kaldı Bütün tanrılar el birliği ile onu tahtan kurtarmaya çalıştılar ama başaramadılar Son çare Hephaistos'u çağırdılar fakat Hephaistos kulak asmadı Tüm çağrıları duymuyormuş gibi davrandı Kendisine yaptıklarından dolayı Hera'nın cezasını çekmesini istiyorduZeus Hermes'I yolladı ancak Hermes onu Olympos'a çıkmaya razı edemedi Ardından Ares geldi, onu Olympos'a çıkarmak için zor kullanmaya çalıştı ama, Hephaistos onu kavgada yendi ve gerisin geri geldiği yere yolladı Bunun üzerine şarap tanrısı Dionysos onu getrimeye talip oldu ama o çok farklı bir yol denedi İçirdiği şaraplarla Hephaistos'u sarhoş ederek ondan Hera'yı that'tan kurtaracağına dair söz aldıFakat Hephaistos bunu tek bir şartla yapmayı kabul edecekti Bunun için Tanrılar katına kabul edilmesi ve güzeller güzeli Aphrodite'in kendisiyle evlenmesi

Karısının daha fazla acı çekmesine dayanamayan Zeus oğlunun şartlarını kabul etti Bunun üzerine Dionysos onu alıp Olympos'a götürdü Hephaistos Hera'yı kurtardıktan sonra ilk iş olarark kendisine baştan başa tunçtan bir saray yaptı Saray güneş doğunca parıl parıl parlıyordu, dör tarafına yıldızlar serpiştirilmişti Görenleri hayran bırakan sarayın bir tarafına da muhteşem demirhanesini yerleştirdi

Hephaisto her sabah güneş doğduktan sonra atolyesine gidiyor, akşama kadar hiç durmadan çalışıyor, tanrıları ve insanları hayrete düşüren ve hayran bırakan şaheserler yaratıyordu Zeus için muhteşem bir asa ve altından that imal etti Demeter içinse parlak bir orak Apollon ve Artemis içinse sağlam ve hızlı oklarla, ok kılıfları yaptı Tüm bunların yanında Olympos'u süslemek için elinden geleni yaptı; Apollon için güzel bir saray inşa etti, Zeus'un sarayını güçlendirip süsledi Ve tanrılar için onların arzularına gör hareket edecek koltuklar imal etti

Hephaistos sadece tanrılar için değil insanlar içinde bir çok iyilik yaptı Çirkin ve topal olmasına rağmen iyi kalpli oluşu ile gerek tanrılar gerekse insanlar tarafından sevildi ve sayıldı Ama arzu ettiği ve hak ettiği mutluluğa hiç bir zaman tam olarak ulaşamadı Onu sevmeyen ve sürekli aldatan Aphrodite ile olan evliliği ona mutluluktan çok acı ve utanç getirdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



EUROPA


Europa Suriyeli çok güzel bir kızdı Öyleki parlak teni göz alıcı bakışı ile dillere destan olmuştu Eğlenceyi ve gezmeyi çok severdi Sabahtan akşama kadar tüm vaktini kırlarda deniz kıyısında arkadaşları ile birlikte gezerek geçirirdi Gene böyle bir gün, deniz kenarındaki bahçelerden birinde arkadaşları ile çiçek toplarken Zeus Europa'yı gördü Onun güzelliği baş tanrının aklını başından almıştı

Karısı Hera'nın haberi olmadan güzel Suriyeliye yaklaşabilmek için altın rengi bir boğa şekline girdi ve kızların çiçek topladıkları bahçenin etrafında gezinmeye başladı Kızlar boğadan korkmak bir yana onu çok sevimli bulmuşlardı, ona yaklaşarak sevmeye başladılar Güzel Europa ona yaklaştığı anda boğa yere yatarak kızın ayaklarına kapandı Europa boğanın sırtını okşayarak yavaşça üzerine oturduTam arkadaşlarıda ona katılacakken boğa birden ayaklandı ve ve sırtında Europa ile denize doğru koşmaya başladı Deniz kenarına vardığında azgın dalgaların hepsi sakinleşmiş durulmuştu Boğa dalgaları yararak, denizde kumlu bir ovada koşuyormuş gibi hızla oradan uzaklaştı

Bir süre sonra kıyıya vardıklarında Zeus genç kızı bir çınarın gölgesine bıraktı ve boğa şeklinden sıyrılarak tekrar tanrı şekline döndü ve ona kendisini tanıttı Horalar aceleyle Zeus ve Europa için bir yatak hazırladılar Bu birleşmenin yapıldığı yere gölge saldığı için o günden beri çınar ağacı yapraklarını hiç dökmez Kirid kralı Minos bu birlikteliğin sonucunda doğmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



YUNAN MİTOLOJİSİNE GÖRE EVRENİN YARATILIŞI

Evrenin oluşumu en eski çağlarda bile çok merak edilmiş konulardan biridir Homeros başlangıç olarak suyu kabul eder Bir disk şeklinde olan yeryüzünün çevresini Okeanos denilen bir ırmağın kuşattığını söyler Hesiodos'un evrenin oluşumuyla ilgili açıklaması antik çağda daha çok kabül görmüştür Tanrıların yaratılışı (Theogonie) adlı eserinde dünyanın oluşumunu şöyle açıklar; "Evren yaratılmadan önce, başlangıçta Khaos denilen boşluk ya da şekil verilmemiş bir adam vardı Khaos'tan Gaia yani toprak meydana geldi Gaia kendi kendine kocasız olarak (Parthenogenesis), Pontos (deniz) ve Uranos (gök)'u meydana getirdi Bundan sonra da Gaia, Eros'un etkisiyle kendinden olma Uranos ve Pontos ile birleşmiştir

Pontos ve Gaia'nın birleşmesinden Nereus, Thaumas, Phorkys ve Keto doğmuştur Tanrıların atası sayılan Uranos'un Gaia ile birleşmesinden Tepegözler de denilen Kyklop'lar, yüzer kolları olan Hekatonheir'ler ve Titanlar meydana geldi

Başlangıçta en büyük tanrı Uranos'tur Uranos kendi çocukları Kyklopların çok kuvvetlendiklerini görünce onları yeraltının en karanlık yeri olan Tartaros'a hapsetmiştir Analık duyguları kabaran Gaia, diğer çocukları olan Titanları yardıma çağırmış, bu çağrıya yalnız en küçük oğul Kronos yanıt vermiştir Toprağın altında demir madenini yetiştiren Kronos bu madenle kendine bir orak yapmıştı Yaptığı orakla babası Uronos'un cinsel organını kesmiştir

Tahtından düşen Uranos, oğlu Kronos'a "senin bana yaptıklarını çocuklarında sana yapacak" demiştir

Bundan böyle evrenin sahibi olan Kronos'un kızkardeşi Rheia ile evliliğinden Zeus, Hades, Poseidon, Hestia, Hera ve Demeter olmak üzere altı çocuğu olmuştur Evrenin yönetimini tek başında elinde tutan Kronos'ta (Satürn) egemenliği başka biriyle paylaşmak istemediğinden doğan çocuklarını yutuyordu Rheia en son doğan Zeus'u babasına vermedi ve onun yerine bir kaya parçası yutturdu Zeus Girit'te bir mağarada Rheia'nın rahipleri Kuret'ler tarafından büyütüldü Amaltheia adlı keçi onu sütüyle besledi Zeus büyüdükten sonra kardeşlerini babasının midesinden kurtarmıştır Onlarla beraber titanlar savaşı başlamıştır Zeus, Tartaros'tan Kyklopları ile Hekatonkheir'ları da kurtarmıştır Kykloplar ona gökgürültüsünü ve şimşeği hediye etmişlerdir

Zeus yeraltını kardeşi Hades'e, denizleri Poseidon'a vermiştir Kendisi de gökler tanrısı olmuştur

(Poseidon konuşur)

Dünya üçe bölündü, üçümüzde aldık payımızı,

Kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana

Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına

İnanca göre Yunan tanrıları, Yunanistan'da Teselya ve Makedonya arasında yer alan Olympos Dağı[1]'ndaki Hephaistos'un inşa ettiği muhteşem saraylarında yaşar, Nektar içip Ambrosia yiyerek beslenirlerdi Zeus'un kardeşleri, ölümlü ve ölümsüz kadınlardan olan çocuklarına Olymposlu Tanrılar Kuşağı olarak adlandırılmışlardır


[1]Yunan mitolojisinde bu adı taşıyan pek çok dağ vardır En ünlüsü Yunanistan'ın Teselya bölgesinde Zeus ve diğer tanrıların oturduğu dağdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler

İnsanlar evrende kendi yerlerini,yaşadıkları toplumun yapısını,kendileri ile algıladıkları dünya arasındaki ilişkileri ve doğal olayların anlamını sürekli sorgulamışlardırBu konular için yaptıkları bazı açıklamalar masal veya gelenekler içinde değerlendirilmiştirBunların hepsi Mit’leri oluştururYaşamakta olduğumuz bu dönemde bilimsel olarak kanıtlanmış gerçeklerin yanısıra kanıtı olmayan inanç ve düşünceler de vardırBu ikisi arasında kesin bir ayrım yapma bugünkü dünyamızda başvurulan bir yöntemdirBugün için bir düş ürünü olarak nitelediğimiz mit’ler bir zamanlar insanların yaşamlarını yönlendiren olgulardı
*
Mit’lere dünyanın her yerinde rastlanmıştırÇok çeşitli olmalarına rağmen aralarında bir takım ortak noktalar bulunurBöyle benzerliklerin oluşu çok normaldirZira insanlar her yerde aynı sorunlarla karşılaşmışlar ve aynı soruları sormuşlardıGeçmiş dönemlerde bilimin henüz emekleme süreci bile başlamamışken,herkesin kendisinin ne olduğunu sorgulaması,doğanın niye acımasız davrandığını merak etmesi ve olayların nedenleri ile sonuçları arasındaki ilişkileri öğrenmek istemeleri her yerde aynıydı
*
Bugünden geriye doğru baktığımızda mitlerle o dönemlere ait dinler arasında ortak yanlar görürüzHer ikisi de nedenleri ve gerekçeleri içerir,yani her ikisi de evrenle ilgili olayların hem nasıl olduğunu hem de niçin böyle olduğunu açıklarlarAncak mitler dinlere oranla insanlara yaşantılarının doğru yönünü göstermeye daha az yer verirlerMitler kendi yapıları içinde ahlak dersi bulundururlar ama amaçları bunu insanlara kabul ettirmek değildirMitler,evrendeki varlıkların sayısız olan özellikleriyle olduğu gibi insanların doğal yaşantılarıyla ilgili öykülerdirDoğaüstü olaylar ise bu öykülerin vazgeçilmez bölümleridir
*
Mitolojilerin geçerli olduğu dönemlerde yaşayan birisine göre doğrudan doğruya algıladığı dünya,biricik dünya değildirOna göre bir doğum olayı fiziksel bir süreçtirBunu bilirAma bu doğum olayını aynı zamanda doğaüstü bir olay olarak ta kabul edecektirÖrneğin bu doğum olayını yeniden doğuş veya yeniden dünyaya dönüş olarak düşünecektirBöyle mitolojik dünya görüşlerinin yıkılması elbette bilimin ilerlemesi ile mümkün olmuşturAncak bilgilerin elde edilmesi,bu bilgilerin mantıksal düşünüş sürecini başlatması ve bütün bunların topluma yayılması uzun zaman alırBu süreç içinde mitlerin varlığını devam ettirmesi normaldirBilimi işin içine katmadan her olayda karşılaştırmalar yapmak,bu olaylar arasında benzerlikler bulmak mümkündürMitler de aynı yöntemi uyguluyorduDoğadaki anlaşılmaz olayları, herkesin bildiği ve anlaşılması daha kolay olan olaylarla karşılaştırıyor ve arasında paralellik kuruyordu
*
Herhangi bir yerde yanan ateş ısı ve enerji verirGüneş te ısı ve enerji verirŞu halde ateş ve Güneş’in ortak özellikleri vardırDiğer taraftan altın hem parlaktır hem de rengi Güneş’e benzerAltın aynı zamanda tıpkı Güneş gibi paslanmaz ve eskimezO da Güneş gibi ölümsüzlüğü simgelerBöylece ortak olan fiziksel özelliklerden,simgesel eşitlikler elde edilirArtık bir şey ötekinin niteliklerini almıştır
Yumurta, yaşamı ortaya çıkarırDünya yaşam olduğuna göre bir yumurtadan yaratılmıştırBu görüş oldukça yaygındıBirçok mitolojide yumurta,dünyanın simgesi olarak kullanılırEski Mısır’a ait yaratılış mitlerinden biri,Memfis’li Ptah’ın dünyayı bir çömlekçi tekerleği üzerinde yumurta biçiminde yaratmasıdır
*
Eski dönemlerdeki insanlar doğa olayları karşısında oldukça korkulu günler yaşıyorlardıGünlük yaşamı etkileyen bu tip olaylar onlar için olağanüstü nitelik kazanırdıBu nedenle garip yaratıklar insanın çevresindeki güçlerin ona verdiği korku yüzünden mitlerde önemli rol oynadılarAğzından ateş üfleyen canavar Khimaira,içinde yaşadığı volkanların gücüdürMitlerde adı geçen yaratıklar ve meydana gelen olaylar,gerçek olaylara benzetilmiştirÖrneğin Herakles’in bataklık canavarı Hydra ile mücadelesi,eski bir kralın bataklıkları kurutuşunu yansıtıyor olabilirBelki de yarı at yarı insan olan Kentuarlar bir bölgenin çok ünlü binicilerini simgeliyordu
Çok rastlanan bir örnek te kendi kuyruğunu yiyen yılan mitolojisidirKendi kuyruğunu yiyen yılan,evrende her şeyin çevrimsel yapısını gösteren bir çemberdirEski dönemlerden kalan bir belgeye göre,Japonya’da kuyruğunu yiyen yılan yeraltında kımıldadıkça deprem olmaktadır
*
Yeryüzündeki dağlar,eski dönemlerin insanı için ulaşılmaz yerlerdirAynı zamanda heybetli ve korkutucu görünüşleri vardırElbette Yunan tanrılarının yeri Olympos dağı olacaktırGök gürlemesi ve yıldırım tanrıların öfkesidir,Zeus kızmış olmalıdırYunanlılar mitlerinde insan biçiminde tanrılar yaratmışlardıİnsanlar, kendilerine özgü olan güzellik,öfke ve sevgi gibi özelliklerini ölçüyü aşırı hale getirerek kendi biçimlerindeki tanrılara yansıttılarHermes tanrıların habercisi,Apollon müziğin koruyucusu,Demeter bereketin tanrısıydıTanrılar biçim ve özellik olarak insana benzerler ama ne de olsa tanrıdırlar,onun için insandan fazla olan yanları olmalıdırÖrneğin ölümsüzdürler,korkunç güçleri vardırAma zaman zaman insana ait olan özelliklerini göstermekten kendilerini alamazlarKıskanırlar,aşık olurlar,bazen de Zeus’un yaptığı gibi ölümlü kadınlarla sevişirler
*
Mitler,insanın ve içinde yaşadığı dünyanın niçin böyle olduğunu açıklarlarAncak işlevleri bu kadarla kalmazİnsanlar yaşamları boyunca birçok olaylar karşısında umutsuz halde kalırlar,diğer insanlarla giriştikleri mücadelelerde galip gelirler veya mağlup olurlar,doğum ve ölüm zaten herkesin bildiği olgulardırBuna uygun olarak hemen hemen her ruhsal durum ve her soruyu yanıtlayacak bir mit vardırMitler dış dünyaya ait gerçeklerle insanların düşlerine ait umut,istek ve korkuları arasında bir köGoogle Page Rankingü kurmuşlardı
KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler

Mitler,içinden çıktıkları uygarlık merkezleri esas alınarak birtakım bölgelere ayrılırlarBir ayırım da ana konuları bakımından yapılan sınıflandırmadırBurada dikkat çeken bir özellik görülürYanıtlar değişse bile bazı ana konular bütün bölgelerde aynıdırYaratılış mitleri böyledir
*
Yaratılış mitleri evrenin ortaya çıkışını ele alırBu hali ile başlangıçta yaratılmamış bir şey bulunduğu varsayılmıştırBu yaratılmamış şey,bugün de adlandırdığımız gibi boşluk veya kaos olarak karşımıza çıkarEski Mısır döneminde yaratılışı içeren mit,kaosu Nun olarak nitelerBüyük ve karanlık olan Nun,yaratılış öncesi okyanusun içinde,yaratılıştan önceki bütün canlı ve nesnelerin tohumlarını barındırır
Yunan ve Mısır mitlerinde tanrının biyolojik yönü ağırlık kazanmıştırBu nedenle tanrılar düşmanlık ve ölümle karşı karşıya idilerTanrıların birbirlerinin yerine geçmesi hemen hemen bütün mitolojilerin ortak özelliğidirBu özellik,bir bölgenin başka insanlar tarafından istila edilmesini yansıtırBaşka bir ifade ile,istila sonucu bir bölgeye yerleşen yeni sahiplerin tanrıları,bölgedeki eski sahiplerin tanrılarının yerini alır
*
Mısır tanrısı Atum,verdiği izlenimle erkek olarak algılanırAncak konu edildiğinde hem erkek hem de dişi olarak çağrılırdıAtum kendisini yalnız hissedince bir eş ihtiyacını duyarMasturbasyon yaparak ilk yaratıkları oluştururBunlardan biri havayı simgeleyen erkek Shu,diğeri ise nemi simgeleyen dişi Tefnut’turBir diğer yorum ise Atum’un Shu ile Tefnut’u tükürerek yarattığı şeklindedirAtum,her ikisine de bir çeşit ruh diyebileceğimiz Ka’yı,yani yaşam özünü vermiştirAslında daha önce ortaya çıkmış olan Mısır mitlerinde Atum,boşluğun karanlık sularında yaşayan mitolojik bir yılandıBu yılanın dış kıvrımları dünyanın sınırlarını oluşturuyorduDaha sonraki yorumlarda ise yaratıcı rolünü firavun faresi alırAma gözümüze çarpan en önemli nokta,bütün bu oluşumların yeryüzü ve gökyüzü birbirinden ayrılmadan ve ışık yaratılmadan önce karanlıklar içinde yeralmasıdır
*
Mısır yaratılış miti,mitoloji ile ilgili iki tane ilkeyi ortaya çıkarırBunlardan biri mitolojinin çeşitli katmanlardan oluştuğunu gösterirNitekim eski ve yeni yorumlar birbirlerine karışmış haldedirlerDiğeri ise değişik bölgelerin mitlerinde ortak ögeler bulunmasıdır
İskandinav mitlerinde ilk canlının adı Dev Ymir’dirBu Ymir erimekte olan buzlardan doğmuşturBeslenmesi Audumulla adlı bir inek tarafından emzirilmesi ile gerçekleşmiştirYmir’in ölümünden sonra beden kısmı yeryüzünün kara parçalarını,kanı denizleri,kafası gökyüzünü,kemikleri dağları ve saçları da ağaçları oluşturmuşturBurada mitlerin bulunduğu bölgelerin coğrafi şartlarından etkilendiği açıkça görülmektedirYmir,İskandinavya’da her yerde bol olarak bulunan buzlardan doğmuştur
*
Hint mitolojisindeki yaşam ağacı Asvattha’dan İskandinav dünya ağacı Yggdrasil’e kadar ağaçlar,mitolojide önemli rol oynarlar Yggdrasil’de bütün dünya bir ağaç olarak gösterilirDallar gökyüzüne kadar çıkarKökler yer altı dünyasına iner
İzanagi ve İzanami kardeş olan Japon tanrılarıdırGökyüzünün yüzen köGoogle Page Rankingülerinde otururlarken kutsal bir mızrakla Okyanus’u karıştırıp Onokoro adasını yaratırlarYeryüzüne inince İzanagi soldan, İzanami sağdan başlayıp adayı dolaşırlar İzanami değişik cinsiyetleri olmalarının yararlarını belirtir İzanagi de aynı kikirdedir ama kadının daha önce fikrini söylemesine kızmıştırGene de iki çocukları olurDoğon çocuklardan biri sülük,diğeri köpük adası olduğu için reddedilirlerTanrılar,bunun sorumlusunun İzanami olduğuna karar verirlerBöylece geri dönüp Japon adalarını yaratırlar
*
Bir yaratıcı ve deniz tanrısı olan Tangaroa,birçok Polinezya mitinde vardırBu mitlere göre Tangaroa,suların üzerinde yaşarken attığı bir taşla karaları yaratmıştıBir kuş cinsi olan haber kuşu toprağa asma ekmiştiAncak bu asma çürüdü ve bozulduBu bozulan maddede oluşan kurtçuk yığınından kadın ve erkek ortaya çıktı
Bir Avustralya mitine göre doğu rüzgarı sabah yıldızlarını gökyüzünden sürükleyince gün ışığı yaratılmıştırGeceleri gökyüzünü incelemek, Avustralya yerlilerine zamanın sonsuz bir çevrim olduğu düşüncesini vermiştir
KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Kahramanlar

Eski dönemlerin insanları evrenin ve yeryüzünün başlangıcı ile beraber kendilerini ve kültürlerini de açıklamak durumundaydılarAteş yakmayı,madenleri işlemelerini,çeşitli ilaçlar bulmayı ve kültürlerini nasıl öğrenmişlerdi?O dönemlerde bilim,tarih bilinci,sosyoloji söz konusu olamayacağı için insanlar,kendi yaşamlarında büyük önem taşıyan bu buluşları alışılmamış yeteneklere sahip kahramanlara yüklemişlerdiBu kahramanlar genellikle tanrıların meşru olmayan çocuklarıdır
Kahramanların başarıları ve buluşları,insanlara hem maddi hem de manevi yararlar sağlarZira kahramanların çeşitli mücadelelerde gösterdikleri başarılar ve zorluklar karşısında çözüm getiren başarıları insanlara örnek olmuştuYaşamak ve savaşmak için azimleri kamçılanıyorduYenilgi durumunda çekilecek acıları,galibiyet durumunda duyulacak hazzı gösteriyordu
*
Daha doğumu sırasında kahramanın amacı ve varoluş nedeni bellidirSaldırganlardan ülkeyi kurtaracak veya uygarlığı kuracaktırBunun için dünyaya gelmiştirBir kahraman kötülüğü temsil eden canavarı öldürür ve genç kızı (yani mağdurları) kurtarırYunan kahramanı Perseus,Gorgon’lardan Medusa’yı öldürmüş ve Andromeda’yı canavarın elinden almıştıHercules ise Yunanlıları birçok tehlikeden kurtaran diğer kahramandırLerna bataklığında yaşayan dokuz başlı yılan Hydra,ülkenin başına bela kesilmiştiBaşlarından biri kesildiğinde yerine iki baş daha çıkıyorduHercules baş kesmenin işe yaramadığını anlayınca onları kızgın sopalarla yakmıştı
*
Okyanusya’lı bir kahraman olan Maui,kementle Güneş’i yakalamış ve Prometheus gibi tanrılardan ateşi çalmıştıBabil mitlerinin kahramanı olan Gılgamış,canavarlarla dövüşen bir başka kurtarıcıydıVahşi yaratıklardan insanın evrilmesini simgeleyen Enkidu ile arkadaş olmuştuGılgamış kendisini aşağılayınca İştar onların üzerine vahşi bir boğa göndermişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Mitoloji ve kadın

Mitolojinin erkeklerin bakış açısına göre yazıldığı ve söylendiği açık bir gerçektirHemen hemen bütün mitlerde kadınlar ikinci sınıf insan olarak ele alınırOnlar yaratılışa sonradan katılmış kişilerdirÖyle ki zaman zaman daha da ileri gidilip aşağılık ve kötü tip olarak nitelenirlerHerhangi bir mitte bir bireyin ruhsal gelişmesi anlatılıyorsa bu olayda kadının önemli bir yer tuttuğu çok az görülürEros ve Psykhe’nin öyküsü nadir rastlanan örneklerdir
Mitlerde kadınların rolü birbirine karşıt olacak şekildedirBir taraftan kaçınılmaz şekilde yaşamın kaynağıdırlarDiğer tarafta ise tehlikeli,baştan çıkarıcı,acımasız ve yıkıcıdırlarAslında mitler insan tutkularını ve davranışlarını yansıttıklarına göre kadınların bu çelişik tavrı nasıl açıklanır?
*
Mitlerin kadınları birbirine karşıt nitelikleri ile ele almalarının bir nedeni,onların cinsel açıdan farklı olmasından kaynaklanırİnsan,yani erkek farklı olana katlanamazÖteki kişi,yani kadın aynı zamanda istenmektedirBu durumda hem lanetlenir ve ondan korkulur hem de sevilir ve baş tacı edilirBu konuda yapılabilecek bir diğer açıklama,bebeğin annesi ile olan ilişkisi ile yapılabilirAnne ve bebeği arasındaki temel ilişki sıcak ve koruyucu özelliktedirAma aynı zamanda öfkeli ve cezalandırıcıdırBu durumda kadınlara karşı ikircikli bir tavır ortaya konurKadınlar ve onları temsil eden tanrıçalar,erkeklerin yaşamında beklenmeyen tehlikelerin doğurduğu korkuları simgelerler
*
Ana tanrıçalar hemen hemen dünyanın her yerinde hem yaşam veren hem de yaşam alan varlıklardırOnlar toprağın canlı örnekleridirBitki ve hayvanların koruyucusudurAşkı,evliliği ve analığı simgelerlerTanrıçalar bu özelliklerin ya tümünü ya da bir kaçını temsil ederlerNitekim Hindistan’da Kali,Sümer’de İnanna,Babil’de İştar,Filistin’de Astarte,Yunan’da Aphrodite,Demeter ve Artemis,Roma’da Kybele ve Venüs,Mısır’da İsis böyledir
Mitlerde kahramanların kadınlarla ilişkileri,erkeklerin kadınlara karşı tutumunu göstermektedirKahramanların tutumu erkeğin doğasındaki çelişik dürtülerle nasıl başa çıkacağı konusunda öğretici niteliktedir
*
Girit adasında kral Minos’un labirentinde canavar boğa Minotauros vardır ve her yıl ona canlı gençler adak olarak sunulurTheseus o yıl boğaya adak olarak yedi genç kızı ve yedi delikanlıyı Girit’ götürmekle görevlendirilen kişidirLabirent o kadar karışıktır ki içinden çıkılması olanaksızdırAncak kralın kızı Theseus’a aşık olurOna labirentte kaybolmaması için bir yumak iplik verir Theseus boğayı öldürür ve ip sayesinde kurtulurAynı zamanda kralın kızını da kaçırırAma sonra onu küçük bir adada terkedecektirMitten anladığımıza göre Theseus daha ruhsal olgunluğa erişmemiş olduğu için kazandığı başarıları henüz hazmedememiştirKralın kızı ise bir tarafı ile bir kadındırAma kahramanın sahip olmak istediği bir sevgili olduğu gibi aynı zamanda bir ödüldürBu öykü insanlara uyarı niteliğindedirOlgun bir erkek olmanın zorluğunu anlatırOlgunluğa ermemiş bir erkek için kadın,ister insan biçiminde olsun,ister canavar biçiminde olsun,tehlikelidir ve gerektiğinde yok edilmelidir
*
Ancak kadınlara eşit haklar tanımayı öneren mitler de vardırGılgamış,Enkidu ile arkadaş olmuştu Enkidu,bir kutsal ****** tarafından baştan çıkarılırken yakalanan vahşi bir yaratıktırİki arkadaş birçok canavarı öldürürAncak tanrılar da Enkidu’yu öldürürGünümüzdeki ruhbilimciler bu öyküde,karşı cinse duyulan korku duygularını bulurlarCanavarların öldürülmesi,kadınlara duyulan korkuyu simgelerAma bu korkunun yok edilmesi kadınlardan nefret etmekle veya onlara armağanlar verilerek olmazOnlara erkeklere eş statü tanıyarak ve onların da insanlığını onaylayarak mümkündür
*
Bugün için yaşayan mitler,en üstün ilahi gücü erkek olarak gösterirAncak MÖ20000 yılına ait olduğu saptanmış bir Venüs heykelciği,toprağın kadın olarak düşünüldüğünü gösterirBu heykelcik çok kaba olmasına rağmen bir kadının göğüs ve kalçalarını oldukça iri şekilde yansıtırBu ise yaşamı da veren gücün simgesidirEfes’li Diana,çocukları emzirme gücünü taşıyan çok sayıda göğüse sahiptirHerhangi bir niteliği vurgulamak için belirli bir organı çoğaltmak,mitlerin ortak özelliğidir
Medusa,eski deniz tanrıları Phorkys ve Keto’nun üç kızından ölümlü olanıdırBaşı saç yerine yılanlarla kaplıdırPerseus,Hades’in başlığını giyerek görünmez olmuş ve Athena’nın yardımı ile onun başını orakla kesmiştir
Demeter,bereketli toprak tanrıçasıydıBulunmuş olan bir kabartmada onun özelliklerini simgeleyen tahıl ve yılanlar açıkça görülürDemeter,hasatla ilgili her şeyi denetlerdiKendisi aynı zamanda evlilik tanrıçasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Mevsimler

İlkbahar ve yaz mevsiminde tarlalarda görülen verimlilik ve canlılık sonbahar gelince biterEkinler ölmüş ve güneşin gücü azalmıştırSonbahar mevsimi mitolojilerde kahramanın veya tanrının ölümünü simgelerAynı zamanda ana tanrıçanın yokedici gücü de etkisini gösterir
İsa’dan yüzyıllar önce Anadolu’da insanlar Mitraizme inanıyorlardıKendisi de bir boğa olan güneş tanrısı Mitra,bir boğayı kurban etmiştirBu durumda Mitra,hem ölen hem de öldürendirBu nedenle Mitraizmde kurban kesme büyük önem taşırZira kurban,mevsimlerde olduğu gibi bir değişimi simgelemektedirBereketi arttırır,insan ruhunu arıtırKurban edilen boğa acı çeker,tanrı bile ondan gözlerini kaçırmak zorunda kalırAma yeni kurban edilmiş hayvanın çeşitli parçalarından yenilenmiş bir evren doğar
*
Dünya üzerindeki yaşam ve ölüm çevrimi,İskandinav tanrılarına bir ayrıcalık tanımazOnlar da egemenliklerinin sonunda canavarlar tarafından öldürülürTanrıların sonu,kuzey kışlarının başlangıcını simgelerAma oğulları,tanrıların öcünü alırlarTanrı Odin kurt Fenris tarafından parçalanmıştırOdin’in oğlu kurt Fenris’i öldürürBöylece yeryüzü ağacı Yggdrasil’den yeni bir kuşak türer
Aktaion bir geyik avladığı sırada nedimeleriyle birlikte yıkanan Artemis’i görürArtemis çok öfkelenir Aktaion’u bir geyiğe dönüştürürSonra onu köpeklerine parçalatırBu öykü görünüşte bir kadına duyulan şehvetin cezalandırılması gibidirAncak geyik kutsal bir hayvandırAslında Aktaion’n parçalanışı,gelecek hasadı bereketli kılmak için bir kurban verilmesini simgeler
*
Zeus,Persephone’nin hem babası hem de dayısıdır Persephone’yi yer altı dünyasının kralı olan kardeşi Hades’le evlendirmeye söz vermiştirAncak Persephone’in annesi Demeter’in bundan haberi yoktur Persephone bir gün kırlarda çiçek toplarken ansızın toprak yarılır ve Hades Persephone’yi kaçırırKızının kaçırıldığını öğrenen bereket tanrıçası Demeter,Zeus’a kızar ve Olympos’u terk ederBöylece yeryüzü hiçbir bitkinin yetişmediği kıraç bir yer olur,toprağın bereketi kalmazKıtlık başlarBunun üzerine Zeus, Persephone’yi geri getirmesi için Hermes’i yollarHades buna razı olurAma Persephone’ye büyülü bir nar yedirmiş ve onu kendine bağlamıştırZeus bu duruma bir çözüm üretir Persephone çiçek ve meyve mevsimini annesinin yanında geçirecek,yılın geri kalan bölümünde kocası Hades ile birlikte yeraltında olacaktır
*
Bereket ve ölümü mevsimlerle birlikte niteleyen bu mitte yeraltında yaşayan Persephone toprağa gömülmüş tohumu simgelemektedir Persephone’nin annesine kavuşması ise insan ve hayvanları besleyen tohumun büyümesidirBu olayın devamını sağlamak ve Demeter’i hoşnut etmek için her yıl şenlikler düzenlenirdi
Mitler mevsimlerin birbirini izlemesini açıklarBunun yanısıra güneşin doğuş ve batışını açıklayan mitler de vardırHatta bir avın evrelerini niteleyen örnekler bile görülürHint-Avrupa mitlerinde güneşin yörüngesi bir at ve araba olarak ele alınırHindu güneş tanrısı Surya gökyüzünü ateşten bir araba ile dolaşırKuzey ülkelerine ait bir mit,Güneş ve Ay’ın hareketini,onların kızgın kurtlar tarafından kovalandığı biçiminde yorumlar
*
Hindistan’da ay,tanrıların içinden ölümsüzlük iksiri Amrita’yı içtikleri çanaktırAy tutulmaları canavar Rahu yüzündendirTanrılar süt okyanuslarını yayıkla döverek ilk iksiri elde ettikleri sırada Rahu bu iksirden ilk yudumu çalmıştırVişnu hemen onun başını kesmiş,ama bu baş hırsla Ay’ı izlemiştirRahu Ay’ı tutmayı başardığında Ay tutulurAma midesi olmadığı için Ay yeniden ortaya çıkar ve yeni bir kovalamaca başlar
KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Tufanlar

Büyük su baskını olarak nitelediğimiz tufanlar çeşitli bölgelerin mitlerinde görülürBunlar gerçekten olmuş olaylar olabilirlerAynı zamanda bazı yerel su baskınlarının evrensel olaylar olarak yorumlanması da olabilirlerBu mitlerin ana teması aynıdırSu baskını,bunu önceden haber almış ve bir tekneyle kaçabilmiş bir kişi ya da bir aile dışında,yeryüzündeki bütün canlıları yok ederDaha sonra tanrıların gazabı yatışır,sular çekilir ve yaşam yeniden başlar
*
Nuh ile ilgili tufanı anlatan bir Etiyopya metnindeki resimde,Nuh’un gemisi çok katlı otopark gibidirHer katta,tufandan sonra sular çekilince dünyayı yeniden dolduracak canlılar vardırBu tufan mitinin verdiği mesaj,insanı çok gururlu olmaması için uyarmaktır
İbrani mitindeki Nuh’un tersine Hindu mitindeki Manu,sağ kalan tek canlıdırBir balık kendisine tufanı önceden haber vermiştirHerşey bittikten sonra Manu kendisini yalnız hisseder ve bir kadın isterTanrılar, bu kadını Manu’nun kendilerine sunduğu ekşi süt ve tereyağından yaparlar
*
Mezopotamya destanı Gılgamış’ta tufandan sonra hayatta kalan Utnapiştim ve karısıdırAma onların tanrılarla ilişkileri kişisel değildirNitekim su ve bilgelik tanrısı Ea,ağzından kaçırdığı bir lafla tufanın olacağını Utnapiştim’e bildirmiştiEa böylece tanrılar kurulunun sırlarını da bir ölümlüye açıklamış oluyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Ölüm

Bu dünyada yaşayan her insan için hayatın en büyük sırrı ölümdürMitler de doğal olarak bu konuyu ele almışlardıYılanların kabuk değiştirmesi veya Ay’ın görünüm farklılıkları gibi,insanlar da başlangıçtan beri kendilerini yeniliyorlardıBu konuyu böyle yorumlayan mitlere göre insanların yaşamı süreklidirÖlüm sonradan ortaya çıkmıştırHatta mitlerde ölüm,genel olarak yanlışlıkla verilen bir cezadırÖyle ki yerine ulaşmayan bir tebligat gibidirÖrneğin Afrika’da tanrı,ilk insana ölümsüz olacağını bildirmesi için bir bukalemunu elçi olarak gönderirAma bukalemun yollarda oyalanırÖlüm elçisi olan kertenkele onu geçerek insana ulaşır
Kuzey Amerika’da yaşayan Algonkinler,tavşanın insana bir kutu içinde ölümsüzlük verdiğine ve kapağı açmamasını söylediğine inanırlarAncak meraklı karısı kutuyu açmış ve böylece ölümsüzlük uçup gitmiştir
*
İnsanların çoğu için ölümün kesin bir son olması zor kabul edilen bir olgudurMitin işlevi,yaşamın sona ulaşmasının kaçınılmazlığını vurgulamak,ama aynı zamanda bilincimizle algılayamayacağımız bir geleceği göstermektirBu durumda mitler,en çok bu bilinmezliğin getirdiği boşluk duygusunu kapatmak için kullanılır
İnsanlardaki genel eğilim, kaçınılmaz olan olayları engellemeye çalışmaktırBu nedenle büyülere,ölümsüzlük,gençlik ve yeniden diriliş iksirlerine ait birçok mit yaratmışlardırGılgamış destanında kahraman,ayaklarına taş bağlayarak kozmik denize atlarDipte ölümsüzlüğün dikenli tohumlarını bulurOnları koparır,ayağında bağlı olan taşların ipini keser ve yüzeye çıkarAncak bir pınarda yıkanırken bir yılan tohumları yerDüzenli aralıklarla deri değiştiren yılan yeniden gençleşmenin simgesi olurken,insan ölümlü kalır
*
Bazı yarı-tanrısal canlılar ya ölümü ya da ölüm habercilerini aldatmak isterlerPolinezya’lı Maui,ölüm tanrıçasını öldürmeyi planlamıştırArkadaş olduğu kuşlarla birlikte tanrıçanın uyuduğu yere tırmanırOnun bacakları arasından bedenine girmeyi amaçlamaktadırHemen uygulamaya geçerAncak bacaklarının dışarıda olduğu anda bir kuş gülmeye başlarBunun üzerine tanrıça uyanır,Maui’nin bacaklarını koparırMaui şimdi tanrıçanın karnının içindedir ve orası kendisinin mezarı olur
*
Sevgilinin yer altı dünyasından kurtarılması,çeşitli mitlerin konusudurJapon mitolojisine göre kocası İzanagi ile birlikte okyanuslardan dünyayı yaratan İzanami,ateşi doğururken ölmüştürKocası bu acıya dayanamaz ve onun ardından karanlıklar ülkesine giderKarısını bir şatoda bulurOnu geri dönmeye ikna ederAncak kadın geri dönmeyi geciktirmektedirZira şatoda yemek yemiştir İzanagi sabırsızlanmaktadır,bir ışık yakar ve karısının çürümekte olduğunu görür İzanami bu aşağılayıcı durumda görülmekten öfkeye kapılır ve kocasını öldürmek isterAncak İzanagi kaçmayı başarır
*
Çalgıcı Orpheus’un karısı Eurydike’yi bir yılan ısırırKadın ölür Orpheus karısının ardından Hades’e,yani ölüm ülkesine iner Orpheus’un çalgısı çok büyüleyici özelliktedirPersephone Eurydike’nin yeryüzüne dönmesine izin verir,ama bir şart koşar Orpheus yeryüzüne dönene kadar arkasına dönüp karısına bakmayacaktırAma daha yolda iken dayanamayıp arkasına bakarKarısı tekrar Hades’e geri alınır
Bu öykülerin anlatmak istediği ana fikir,insanın kaçınılmaz olan ayrılığa boyun eğmek zorunda olduğunu vurgulamaktırBu ayrılıkların en kesin olanı da ölümdür
KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia

Alıntı Yaparak Cevapla

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler - Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler Hakkında...



Ölümün ötesi

Birçok gelenekte ölümden sonra gidilecek ‘öte dünya’ genellikle yeryüzünün batısında bir yerdedirBilinen dünyadan bir denizle ayrılmıştırÖte dünyanın başka yerlerde olduğunu bildiren mitler de vardırMalawi ve Mısır mitine göre yeraltındadır
Bazı öte dünyalar hiçbir ayırım yapmadan bütün ölüleri kabul ederBazıları da sadece girmeyi hak kazananları içeri alırÖrneğin yolculuk için gereken parayı bulup sandalcıya vererek Styks ırmağını geçebilen bütün ruhlar Hades’e kabul edilir
Mısır mitlerinde ölülerin yürekleri Anubis tarafından tartılır
*
İnsanın değeri her zaman ahlaka ait niteliklerle ölçülmezBazen yeryüzündeki eşitsizlikler,öte dünyada da yinelenirÖrneğin Leeward adalarında sadece soylular güzel kokulu Rohutu’ya giderken,halk kötü kokulu Rohutu’ya giderGüneş’teki güzel evler sadece İnka ve Peru’lu soylulara açıktırİskandinavya’da ruhların sonsuz mutluluk içinde yaşadığı saray olan Valhalla,savaşta ölen kahramanlara ayrılmıştır
*
Mısırlılar ölümden sonra yaşamın yeraltında devam ettiğine inanırlardıHerbir insanın içinde,onun tanrısal özünü temsil eden ikinci bir varlık olan ‘ka’ bulunurduGünümüze ulaşan resimlerde,’ka’ bir insan başı ve şahin bedeniyle gösterilmiştirBu ruh ta soyuttur,ama cesetle birlikte yeraltına uçmasını somut kavramlarla açıklamak için bu şekilde resmedilmişti
Mısırlıların ölüler kitabına göre öte dünya,kutsal ölülerin her zamanki yaşamlarını daha büyük mutluluk içinde sürdürdükleri bir yerdiEn büyük yönetici Osiris,ölülerin de yargıcıdır
Çin mitolojisinde cehennem,devletin bu dünyadaki etkinliğini belirleyen biçimiyle iyi düzenlenmiş bir bürokrasi gibi yönetilirÖrneğin yedinci cehennemin kralı ve mahkemelerin yüce yargıcı Yama,her suçun karşılığı olan cezayı belirten yasayı dağıtırSözgelimi yalancı ve cimri olanlar erimiş altın yutmak zorundaydılar
*
Mitolojinin bir diğer konusu da dünyanın sonu ve kaosa geri dönüştürDünyada düzeni tanrılar kurmuşlardır,ve bu düzeni isterlerse bozarlarEğlenceler ve törenler ile kurbanlar hep tanrıları hoşnut etmek içindirAncak hemen hemen her mitoloji savaşların,açlığın,tufanların,depremlerin yol açacağı son ve kesin bir yıkım gününü de öngörürAztek,Hindu ve Budist gelenekleri gibi birbirleri ile hiç ilgisi olmayan gelenekler,ahlak değerlerinin gittikçe azalacağı çağların geleceğini ileri sürmüşlerdi
Bir Aztek miti şimdiki dünyanın çevresinde dört tane yıkık dünya bulunduğunu ileri sürerBuna göre insanlar çok dikkafalı olduklarından önceki çağlarda yeryüzünden silinmişlerdiEğer insanlar çok gururlu olurlarsa şimdiki dünya da bir depremle yıkılacaktır
KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia



alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.