Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gizemler, hakkında, ilginç, olaylar, tarihi, tarihteki

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Şaşırtan Devrim

Herkes Şaşırmıştı
1917-22, Rusya

Rusya'daki Bolşevik devrimi herkesi şaşırtmıştı Fransa, İngiltere ve ABD, Lenin ve Bolşeviklerin Rus hükümetinin başına dert olacağını tahmin ediyorlardı Mart ayında Çarı tahttan indiren Kerensky hükümetini devamlı uyarıyorlar, Lenin'in bulunup öldürülmesinin en iyisi olacağını tekrarlıyorlardı Ama asla Lenin'in devrim yapıp Petrograd ve Moskova'yı ele geçireceğini düşünmüyorlardı

Müttefiklere gelince, bu tam bir felaketti Rusya, dört yıl boyunca milyonlarca Alman, Avusturyalı ve Türk askeri yutan bir cephe oldu Çarı desteklemek için Murmansk üzerinden, Pasifik yoluyla Sibirya'nın doğu kıyılarına gemiler ulaştı Çar düştükten sonra Kerensky'ye savaşta kalması için daha fazla destek vaat edildi ve 1917 yazında üç büyük Müttefik devlet silah ve cephaneyle beraber asker de gönderdi Lenin başa geçtiğinde tüm Müttefik güçlerin derhal Rus topraklarından çıkmalarını istedi Böylece yeni bir savaş başladı

Batı ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişkinin 1917-22 yılları arsında nasıl olduğu pek az bilinir Aslında bu, Müttefiklerin kaybettiği bir savaştır

İngiltere ve Fransa batıda çok daha büyük bir savaşın için deyken Rusya'yla bir savaşa girişmeleri çelişkili bir durumdur En basit açıklama ise, Rusya'ya zaten yüzlerce milyon dolarlık askeri malzeme ve asker gönderilmişken bunların değerlendirilmek istenmesi olabilir Aslında hazır Rusya savaştan çekilmişken o malzeme Batı cephesine gönderilmeliydi Bazı Çar yanlıları, Kerensky yanlıları, savaş uzmanları ve milliyetçi gruplar Lenin'e karşı çıktılar, hepsi de tasfiye edildiler

Churchill'e göre, eğer önlem alınmazsa Bolşevikler tüm dünyaya yayılabilirdi Böylece Batılı Müttefikler harekete geçti Harekete geçmek iyi bir fikir gibi görünüyordu ama plansız bir şekilde ve sorumluluk alma konusunda pek heves duyulmadan işe girişilmişti Ancak Lenin'in işini bitirme girişimi başarısız oldu

On binlerce İngiliz, Fransız ve Amerikan askeri Ortadoğu ve Pasifik yoluyla Murmansk'a geldi Ancak hiçbirinin malzemeye göz kulak olmak dışında belli bir görevi yoktu Bu arada Kızıl Ordu'nun başındaki Troçki cepheden cepheye koşuyor, başarılı savaşlar çıkarıyordu Bir yandan Moskova'yı almaya çalışırken bir yandan da Urallar'da operasyonlar yapıyordu Ukrayna'daki Alman güçlerine ve Batı İttifakına karşı isyanlar örgütlüyordu

1918 Kasımında ateşkes imzalanmasından sonra Rusya'da asker tutmak anlamsız bir hale gelmişti Almanya kaybetmiş ve antlaşmaya göre askerlerini sınırlarının gerisine çekmek zorunda kalmıştı Bu, Ukrayna'dan da çekilmesi anlamına geliyordu Churchill o sırada artık İngiltere yönetiminde değildi ve batıda savaşın sona ermesi üzerine Baltık Denizi ve Karadeniz üzerinden Rusya'ya asker gönderilmesi konuşuluyordu

Belli bir plan olmaksızın Rusya'yı Kızıl ve Beyaz hükümet olarak bölmeye çalışmak pek işe yaramadı Dahası Lenin'e kuşaklar boyu etkisini gösterecek Batı karşıtı bir propaganda yapmak için malzeme verdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Sahte Karşı-Devrimciler

Sahte Karşı-devrimciler Açığa Çıkıyor
1926, Moskova

1917'deki başarılı Bolşevik devriminden sonra yeni Sovyet yönetimleri rejimlerini yıkmak isteyen Batılı güçlere karşı uyanık olmak zorundaydı

Felix Dzerhinsky, adı Rusya Olağanüstü Devrim ve Sabotaj Karşıtı Savaşım Komisyonu olan ve amacı adından açıkça anlaşılan kurumun başına getirildi Kurumun adı kısaca "Çeka" diye okunuyordu ve KGB'nin öncüsüydü

Dzerhinsky Rus devleti için düşmanları izlemenin en iyi yolunun aralarına ajan sokmak olduğunu düşünüyordu İstihbaratla ilgili çalışmalarını bir adım daha ileriye götürdü ve hedefi Sovyet rejimini yıkmak olan sahte bir grup organize etti Böyle bir grup Rusya içinde ya da dışında rejime karşı mücadele edenlerin ilgisini çekecekti ve böylece Çeka onları tanımış olacaktı Bu grubun adı "Güven"di

"Güven", komünistleri düşürüp Beyaz Rusları başa getirmek isteyen Sovyet göçmenlerinden oluşuyordu Üyelerinin çoğu Romanoflar zamanını özleyen ve Sovyetler Birliği içinde çalışan gruplara para yardımı yapmak isteyen, ancak bu işten hiç anlamayan zenginlerdi Ayrıca "Güven" grubunun önemli bir gelir kaynağı da Amerikan ve İngiliz hükümetleriydi

Bu paravan kurumu kullanarak Dzerzhinsky, Sovyetler Birliğine karşı dışarıda yapılan propagandayı kontrol edebiliyor ve kimin dost, kimin düşman olduğunu öğreniyordu

"Güven" Sovyet istihbarat servisinin bir başyapıtıydı Ancak Stalin'in verdiği emirlerle yapılanlar bu grubun gerçekte kimlerin elinde olduğunu ortaya çıkardı

Sidney Reilly, Çeka kurulmadan önce bile komünist Rusya için bir diken olmuştu İrlandalı bir kaptan ve bir Rus annenin oğlu olan Reilly İngiltere'nin ilk serbest çalışan ajanlarındandı Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki birçok hizmetine ek olarak Rus Devrimi sırasında Letonya ve Litvanya olaylarında önemli bir rol oynamıştır

İngiltere'ye dönerken Reilly, İngiltere ve ABD'yi Bolşevik rejiminin ne kadar uyanık olduğu konusunda uyarmıştı Beyaz Ruslardan da büyük bir şüphe duyuyordu Ona göre Beyaz Ruslar davaya zarar veriyordu ve yararsızdı

"Güven", Çeka tarafından yönetilirken Reilly'ye Finlandiya üzerinden ülkeye girme konusunda yardımcı olmak üzere yaklaşmış ancak Reilly şüphelenmişti İngiliz destekçilerine, eğer başına bir şey gelirse bunun sorumlusunun "Güven" olacağına ve bu grubun güvenilmez olduğu yolunda haber göndermişti

Reilly, Rusya'ya Finlandiya üzerinden girdi ve anında Çeka tarafından yakalandı Dzerzhinsky geç de olsa düştüğü tuzağı fark etti ve Reilly'nin "Güven" ajanları tarafından kurtarılıp İngiltere'ye gönderildiği bir gösteri planlamıştı Ancak Stalin bu plana karşı çıktı, çünkü bir düşmanın ellerinden kaçıp gittiğini görmek onu rahatsız ediyordu Stalin aynı zamanda Dzerzhinsky'nin de güçlendiğini ve gelecekte tehdit oluşturabileceğini görmüştü Bu yüzden onun da Önünü kesmek gerekliydi

Reilly'nin kaderinin ne olduğu bugüne kadar açıklık kazanmadı, ancak yakalanmasından birkaç gün sonra idam edildiği sanılıyor İngiliz Gizli Servisi bu görevle ilgisi olduğunu tabii ki inkar etti Ancak "Güven" grubunun güvenilirliğinin olmadığı söylentisini de yine gizli servis yaydı

Dzerzhinsky'nin başyapıtı Sovyetler Birliği'nin varlığına en büyük tehditlerden biri olan bu adamın yakalanmasını sağladı ancak aynı zamanda da bu, örgütün sonu oldu 1926'da öldüğünde Çeka 15 bin çalışandan iki yüz elli bin kişiye çıkmıştı Personelin bir kısmı Rusya içiyle ilgilenirken büyük bir kısmının görevi İngiltere ile ilgiliydi Hala Reilly gibi ajanlardan korkuyorlardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Düşman Nasıl Eğitilir

Rusya ve Almanya'nın Anlaşması
1930'lar, Rusya

Almanya'nın askeri gelişimi klasik bir geri tepen tüfek vakasıdır Metotlu çalışmaları bir anlamda ellerinde patlamıştır

Birçok insan silah geliştirme konusunda en büyük adımları Almanların attığını düşünür oysa bu düşüncenin aslı yoktur Gerçekte bu işin erbabı İngilizlerdir 1915'de Winston Churchill'in cesaretlendirdiği küçük bir grup İngiliz "tank" fikrini savunuyordu Tank ismi bu silahın geliştirilme aşamasındaki kod adıyken, öyle kalmıştır

Bu adamlar batı cephesindeki savaşın tanklarla kazanılabileceğini savunuyordu Birkaç modelin üretimine başlandı Yalnız bir hata yapıldı En gelişmiş model sürpriz bir şekilde ortaya çıkarılıp savaşa sürülebilecekken, her yeni model üretildiğinde savaşa sokuldu Bu araçlar ilkel ve kısıtlı hareket olanağına sahip olmalarına rağmen çok şey vaat ediyordu

1918'in başlarında J F C Fuller adında genç bir İngiliz subayının yönetiminde bir çalışma grubu organize edildi Görevleri 1919 yılına kadar savaşı kazanmalarını sağlayacak bir saldırı planlamaktı Fuller'ın 1919 planında bazı ileri teknoloji gerektiren silahlar vardı Büyük saldırı uzun menzilli bombaların atılmasıyla başlayacak, bu bombalar ön safların ötesindeki noktaları vuracak, ulaşım, iletişim ve kumanda merkezlerini yerle bir edecekti Böyle bir saldın uçaklardan paraşütlerle indirme yapan askerlerle devam edecekti

Bu arada ana cephede tanklardan, zırhlı araçlardan, cephane kıyıcılarından oluşan çift sütunlu konvoy ilerleyecekti İki sıra ırasında seksen kilometre olacaktı Doğrudan düşmanın içine alacak iki dizi konvoy ve konvoylarla birlikte ilerleyen, sürek1i tepede dönüp duran savaş uçaklarıyla iletişim halinde olan radyo operatörleri de onları yönlendirecekti İlerleyen iki ayrı sini en sonunda, birleşecek ve Alman saflarında seksen kilometrelik bir gedik açılmış olacaktı

Bu size tamdık mı geldi? Fuller bu büyük planı deneme şansını hiç bulamadı Almanlar bu planın uygulanmasından altı ay önce çöktü ve ateşkes imzalandı Fuller'ın planlan bir kenara bırakıldı çünkü nihai zafer büyük bir ateş gücüyle kazanılmıştı

Almanlar için ise Fuller'ın planı, çabuk, etkileyici, hesaplı ve makul geldi Ayrıca çok az insan gücüne ihtiyaç vardı Gelecekte bir savaşta kullanılabilirdi Ancak 1919'da yaptıkları Versailles Antlaşması ağır silahlar yapmalarına izin vermiyordu

Sorun bu yeni silahları nasıl deneyebilecekleriydi Gizli bir şekilde maket testleri yapıldı ancak açık alanda yapılacak testler yüzlerce kilometre kare büyüklüğünde alan ve binlerce asker gerektiriyordu Müttefiklerin haberi olmadan böyle bir şeyi yapmak imkansızdı Weimar Cumhuriyeti ordusunun başı bir öneriyle geldi Er ya da geç Versailles şartları ortadan kalkacaktı ve o gün geldiğinde Almanya rakip ülkelerin çok gerisinde kalmış olacaktı

Sonunda tuhaf bir işe girişildi Avrupa'nın öteki tarafı Sovyetler Birliği'ydi Sovyetler de silahlarla uğraşıyordu, onlarla çalışmamak için bir neden var mıydı? Rusya'nın geniş bozkırlarında oynayacak o kadar geniş bir alan vardı ki Hem de Batılıların gözlerinden uzak Kızıl Ordu'nun askerleriyle silahlar test edilebilirdi Bu, zekice bir fikirdi

Alınan uzmanlığı karşılığında Rus kaynakları, adil bir anlaşma olurdu Birkaç tutucu adam buna karşı çıktı Kızıllarla iş yapılmazdı Daha birkaç yıl öne Polonya'yı neredeyse alıyorlardı Onlara neden yeni bir savaş teknolojisi sunuluyordu ki? Buna verilen yanıt Rus teknolojisiniz hala 19 yüzyıl seviyesinde olduğu ve Almanlardan öğrendikleriyle silah yapamayacaklarıydı

Böylece Kızıl Ordu ve Weimar Ordusu arasında Rusya'da silah denemeleri yapmak üzere gizli bir anlaşma yapıldı Birkaç ay içinde Alman savaş ve silah uzmanları Rusya'daydı Kızıl Ordu'nun Özel birimleri rakip askerler rolünü oynuyordu Tank yerine kamyonetler kullanılıyordu Kızıl Ordu'nun sahip olduğu birkaç uçak da tepede dönüyordu

Birkaç yaz savaş oyunları devam etti Her oyun bir öncekinin devamıydı İlk saldırı için teknikler geliştirildi, motorlu araç kumandası, kontrol merkezleri, son teknoloji radyo araçları kullanıldı Böylece bir kumandan tüm birlikleriyle ve uçaklarla iletişim halinde olabiliyordu Böylece tanklar doğru zamanda doğru yere saldırabilecekti Bu tür saldırılara nasıl karşı konulacağı da iyice çalışıldı Savunmanın derinliği, tank saldırılarına karşı savunma ve motorlu birliklerin imhası

Böylece 1920'lerin sonlan ve 30'ların başında Alman ve Rus orduları fikir alışverişinde bulundular, ortak testler yaptılar, hatta arkadaşlıklar bile kurdular

Nazilerin güçlenmesi, Alman ırkının bütünlüğünü savunmaları ve komünizm karşıtı olmaları gibi nedenlerden bu program sona erdi 1936'ya gelindiğinde zaten ihtiyaç da kalmamıştı Versailles Antlaşması feshedildi, artık Almanya kendi topraklarında tatbikat yapabilirdi Rusya'da yapılan çalışmalardan elde edilen yüklü bilgiler Alman endüstrisinin yararına kullanıldı Ayrıca silah yapımına da hız verildi Son teknoloji ürünü müthiş silahlar imal ediliyordu Hızlı tanklar, ağır tanklar, 88 mm toplar gibi silahlarla ve Stuka savaş uçaklarıyla donanmış bir ordu vardı

Bu ordu iki haftadan daha kısa süre içinde Polonya'yı teslim aldı Sonraki baharda Fransız ordularını altı haftalık bir saldırıyla imha etti Böylece Fransa'dan da intikam alındı

Sonra iş Rusya'nın işgaline geldi Hitler'in danışmanları Rusya'yla girişilecek savaşın altı hafta süreceğini hesapladılar Sovyet askerlerinin açık dizilimi ve yetersiz silahlanmaları sonucu savaşı Almanlar kazanacak ve Kızıl Ordu imha edildikten sonra Leningrad, Moskova ve Ukrayna'nın endüstriyel merkezi düşecekti Kış geldiğinde güneyde Astrakhan'dan kuzeyde Murmansk'a kadar olan bölge Alman işgali altına girmiş olacaktı

İlk birkaç ay planlandığı gibi gitti Sovyet birlikleri birbiri ardına listeden siliniyordu Ağustos başlarında en azından kağıt üzerinde Kızıl Ordu tükeniyordu Ancak savaş alanında ise pek öyle değildi Sürekli yeni birlikler Alman ordusunun karşısına çıkıyordu Ama asıl şok silahlarla ilgiliydi Üçüncü sınıf uyduruk silahlarla karşılaşmayı bekleyen Almanların karşısında orta ağırlıkta modern tanklar vardı Bugün efsane haline gelmiş T-34'ler Almanların sahip olduğu her silahtan üstündü Ayrıca Rusya'daki şartlara göre hazırlanmış olduğundan karda kışta, dağda bayırda rahatlıkla ilerliyordu

Aralık ayında bu tanklardan binlercesi Alman saflarında ilerliyor ve Alman tanklarını ezip geçiyordu Alınanlarda panik başlamıştı Bu tankları nereden bulmuştu bunlar?

1920 ve 30'larda oynanan savaş oyunları Rusya'nın da yararına olmuştu Ama bir fark vardı, Almanlar silahlarıyla her yerde gösteriş yaparken Ruslar kendi silahlanma programlarını gizlediler Fabrikalardan, eğitim alanlarından ve Rus bozkırlarından çıkarmadılar

Yeni kuşak tank uzmanlarını Almanlar yetiştirmişti Yüksek teknolojiye sahip bir iletişim sistemleri olmamasına rağmen Ruslar bu işi becermişti Sadece tanklar üzerinde yoğunlaşmış ve T-34 adındaki bu güçlü tankları üretmişlerdi Almanların öğrettiklerini iyi uyguluyorlardı Almanlar yenilmek üzereydi Kendi düşmanlarını kendileri eğitmişlerdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Müttefiğini Doğru Seç

Bazen En İyi Dostun En Büyük Kötülüğü Yapar
1939, Almanya ve İtalya

Başlangıçtaki ilişkileri bir öğretmen-öğrenci ilişkisiydi Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'daki ilk faşist yönetim, İtalya'da Benito Mussolini liderliğindeki Siyah Gömlekliler darbesiyle geldi Mussolini eski bir gazeteciydi Roma'da 1922'de ona parlamento tarafından bir diktatörün sahip olabileceği tüm yetkiler verildi Bundan kısa bir süre sonra Münih'te birileri Mussolini'yi örnek alıp bir darbe girişiminde bulundu ancak hemen hapse atıldı

On yıl sonra aynı kişi Almanya'nın başına geçti ve Mussolini'yle arkadaş olup ona bazı konularda danıştı Politik açıdan İtalya ile pek anlaşamayan Avusturya ve Almanya için bu ilginç bir adımdı İlk savaşta İtalya önce Almanya ve Avusturya'nın yanındayken sonra yan çizmiş ve Müttefiklere katılmıştı Ancak faşist dayanışma bağlamında geçmiş unutulmuştu Hemen bir ittifak kuruldu ve Axis Paktı imzalandı Mussolini bu paktla Roma ve Berlin'in kaderinin birbirine bağlandığını duyurdu

Mussolini gibi bir müttefike sahip olmak, çenesi düşük şişman bir üvey kardeşe sahip olmak gibi bir şeydi Sürekli hapse düşen ve para sorunları yaşayan bir kardeş 1920'ler ve 30'lar boyunca Mussolini Roma'nın ihtişamını geri getirmek üzerine politika yaptı

Akdeniz yine eskisi gibi bir İtalyan gölü olacaktı Libya'daki isyanı bastırdıktan sonra Mussolini gözlerini Etiyopya'ya çevirdi Etiyopya tüm Afrika'da Avrupa emperyalizmine karşı başarıyla direnen tek ülkeydi Mussolini tam bir katildi Tek atışlık tüfeklere sahip küçük bir orduya karşı hava gücü ve zehirli gazla savaştı

Hitler, İtalyan müttefikinin kahramanlığını alkışlasa da derinden derine sıkıntı duymaya başlamıştı Neden ilk önce Etiyopya gibi bir yeri istemişti ki Mussolini? Mussolini'nin hareketleri bir uyarı gibiydi

Hitler kendi saldırılarıyla ilgilenmeye başladı ve roller değişti Güçlü olan Hitler, önemsiz bir yan roldeki kişi ise artık Mussolini'ydi

Mussolini 1939'da Arnavutluk'a girince bir krize daha neden oldu Böylece dertli bir ulusa karşı büyük bir sorumluluk almış oldu Arnavutluk'un ilhak edilmesi İngiltere ve Yunanistan arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırdı ve Balkanlardaki gerginliği artırdı Romanya ve Bulgaristan da faşist yörüngeye girse de Yugoslavya hala şanslıydı

1939'da Fransa ve Almanya savaşa başladığında Hitler en yakın müttefikine dönüp, İtalya'nın da savaşa girmesinin akıllıca olduğunu söyledi Böylece Akdeniz'de Fransız ve İngilizlere ait bazı kritik noktalan alabilirlerdi Mussolini'nin dengesizliği kendini gösterdi ve bu teklifi reddetti Aslında kendi açısından zekice bir karardı

İtalya için İngiliz ve Fransızlarla savaşmak pek akıllıca olmazdı Mussolini savaşın ilk dokuz ayında, Almanya Fransa'yı yenme noktasına gelene kadar oturdu izledi Kendisi için de pastadan bir dilim alabileceğini fark ettiğinde savaşa girdi Savaşa son dakikada girmesi Hitler dahil, tüm dünyadan eleştiri aldı

İtalya artık Libya için hazırdı Akdeniz'i bir İtalyan gölü haline getirmek hayaline start verilmişti 1940 Eylülünde İtalyan ordusu Mısır'daki İngiliz ordusuna savaş açtı Amaç Süveyş Kanalı'nı ele geçirmekti Almanların stratejik planına göre Süveyş Kanalı'nın alınması yararlı olabilirdi ancak o noktada İngiltere'nin daha uzun bir süre savaş dışı kalması umuluyordu Almanlar için İtalya sadece denizdeki bazı askerleri durdurmaya yarayacaktı Ancak İtalyanlar ise çok daha büyük şeyler peşindeydi

İngiliz ordusu parlak bir saldırıyla İtalyan ordusunu dağıttı ve kendinden dört kat büyük bir gücü imha etti Aynı zamanda başka bir İngiliz gücü ters yönde ilerliyor ve İtalyan sömürgeleri Etiyopya ve Somali'yi ele geçiriyordu Bu ülkeler İkinci Dünya Savaşı sırasında özgürlüğünü kazanan ilk sömürgeler olurken İtalya'nın prestiji de yerle bir olmuştu

Sırada başka bir İtalyan saldırısı vardı; İtalyanlar Arnavutluk'tan sonra Yunanistan'a da saldırdılar Oysa Hitler, Mussolini'ye bunu yapmamasını söylemişti Balkanların geri kalanı için uzun vadeli bir plan yapmıştı ve şu anda bu planı bozmamak gerekliydi Yunanistan'ın işgali sadece İngiltere'nin Balkanlara inmesine neden olurdu Ama Mussolini burnunun dikine gitti Ancak sonraki bahar İngiliz ve Yunan askerleri tarafından geldiği yere, Arnavutluk'a geri sürüldü

Daha kötü bir zamanlama olamazdı Kış boyunca Hitler düşünmüş ve baharda havalar iyice ısınınca Rusya'yı işgal etmeye karar vermişti Saldın 1941 Mayısının ortası için planlandı Hitler, Napolyon'un Rusya'ya doğru Haziranda yola çıkıp, Eylülde Moskova'ya ulaştığını hatırlamıştı Ancak kışın soğuğu ve karı yüzünden amacına ulaşamamıştı Hitler daha erken davranıyordu

Balkanlardaki durum ise bu zamanlama hesaplarını tehdit ediyordu İtalya Arnavutluk'tan atılırsa Yugoslavya İngiltere tarafında yer alabilirdi Yunanistan'daki İngiliz askerleri Romanya ve Bulgaristan'ı tehdit edebilir ve Nazi savaş araçları için yakıt kaynağı olan Ploesti petrolü bile tehlikeye girebilirdi

Hitler'in sadece birkaç seçeneği kalmıştı Önce Libya'daki durumu kurtarmak için oraya asker göndermek zorunda kaldı

Arnavutluk ve Yunanistan meselesinde ise tek seçenek vardı Rusya'nın işgalini ertelemek Hitler 6 Nisan 1941'de Yugoslavya'ya büyük bir ordu gönderdi Saldırıda Almanların üstün silahlan gösteri yaptı Bin askerden daha az bir kayıpla, Yugoslavya'ya yüz bin kayıp verdirildi Başka bir Alman ordusu da Yunanistan'a daldı İki aydan daha kısa bir süre içinde on binden daha az bir kayıpla Almanlar, İtalya için imkansız olan bir şeyi başardılar ve Yunanistan'ı aldılar Bölgedeki İngiliz askerleri imha edildi

Bu arada Libya'ya İtalyanlara yardım etmek için giden Almanlar olmayı planlamadıkları bir yerde yayılmıştı: Kuzey Afrika 1942'de Almanya'nın bu bölgede yüz binden fazla askeri vardı Bu yüz bin asker Stalingrad'da olsaydı farklı gelişmeler yaşanabilirdi

Barbarossa Harekatı (Rusya'ya saldırının kod adı) sonunda planlanandan altı hafta geç başladı Hitler'in orduları altı ay sonra Kremlin'e ulaştı Sonra da Aralık ayının ilk haftasında geri çekildi 1943'e gelindiğinde yaklaşık 300 bin Alman, Kuzey Afrika'da savaşıyordu ve hemen hemen hepsi öldü Kuzey Afrika'daki bu yenilgi daha sonraki yenilgilerin habercisiydi

Belki de en kanlısı Yugoslavya'da yaşanandı Bölgede ilk kez başarılı olunmuştu ancak sonra İtalyanların kontrolüne bırakılınca Mussolini'ni her şeyi eline yüzüne bulaştırdı 1942'de başta Tito'nun komünist partizanları olmak üzere, çeşitli direniş grupları örgütlenip saldırmaya başladılar

1943'de Yugoslavya kanayan bir yara ve kaynayan bir kazandı Komünist partizanlar, kralcılar, milliyetçiler, İtalyanlar ve Almanlar arasında sert çatışmalar oluyordu Yugoslavya'nın geniş bir bölümü özgürlüğüne kavuşmuştu Almanya sonunda bölgeye büyük bir ordu gönderdi ve Napolyon Savaşları'nda Fransa'nın İspanya'da karşılaştığı gibi Almanlar Yugoslav gerilla savaşıyla karşılaştılar Bu, Almanlar için alışılmadık bir savaştı Hitler'in dahiyane planı II Dünya Savaşı'nın nedenlerinden biriydi

Mussolini ile müttefik olmasına gelince, Mussolini Hitler'e borcunu Rusya'ya iki yüz bin asker göndererek ödemeye çalıştı İtalyanlar bu savaşta tüm II Dünya Savaşı'nda kaybettiklerinden daha fazla adam kaybettiler İtalyanlar, Stalingrad'daki Alman Altıncı Ordusuna yardıma gidiyordu Ancak Rus saldırılan karşısında İtalyanlar da dayanamadı ve Altıncı Ordu'nun sonu hazırlandı

Yine de Hitler arkadaşına sonuna kadar sadık kaldı Müttefikler 1943'de İtalya'yı işgal ettiğinde, o güne kadar ortada görünmeyen, adı duyulmayan İtalya kralı parlamentoyla bir olup Mussolini'yi makamından indirdi Şaşırtıcı bir şekilde Mussolini hır çıkarmadan yönetimden ayrıldı Tutuklandı ve İtalya savaştan çekildiğini açıkladı Hitler bir komando birliği gönderip Mussolini'yi kaçırdı ve ülkesinin kuzeyine gönderdi Ve ona kukla bir hükümet ayarladı

1945'de her şey bittiğinde Mussolini ülkeden kaçmaya çalıştı Ancak İtalyan partizanlar tarafından yakalandı ve sokaklarda sürüklendi Sonra da bir benzin istasyonunun levhasına asıldı Mussolini ölümüyle bile Hitler'e ilham verdi Hitler Ruslar tarafından sarıldığında çevresindekiler kaçmak için bir yol bulabileceği konusunda onu ikna etmeye çalışırken Mussolini'nin asılmış bir resmi Hitler'e ulaştı Hitler asla o duruma düşmek istemediğine karar verdi ve kafasına bir kurşun sıktı

Müttefikler bayağı şanslıydılar; Mussolini onların yanında değil Hitler'in yanında yer almayı tercih etmişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Kapısı Açık Kale

Maginot Hattı
1939, Fransa

Şu Kamerun Savaşı'nı bir hatırlasanıza Hani Fransızların 1860'da Meksika'yı işgalinde 60 Fransız lejyoneri 3 bin Meksikalının tuzağına düşmüştü Kamerun'da o gün hala törenlerle kutlanır Maginot Hattında da buna benzer bir olay meydana gelmişti Fransız askeri uzmanları Birinci Dünya Savaşı'nın olumsuz etkilerini en aza indirgemek için harika bir yol bulduklarına inanıyordu

Ancak bu plan, hem Alınanlardan, hem de Fransa'nın işe yaramayan müttefikleri Belçika ve İngiltere'nin üzerlerine düşeni yapmamasından dolayı başarısız olmuştu Fransızlar bu kusursuz planın işe yaramadığına çok şaşırdılar

1914'den 1916'ya Fransız ordusunu coşturan felsefenin kökleri Napolyon'a dayanıyordu: Teknolojik üstünlükleri ne olursa olsun, fanatik derecede inançlı bir ordu her türlü düşmanı yenen Bunun Fransa'ya maliyeti 1916'ya kadar makineli tüfeklere karşı göğsünü siper eden toplam bir milyon asker oldu Neredeyse yansı da Verdun'da kaybedildi O yılın sonunda da Fransız ordusu zaten isyan etti Fransız komutanlar orduya ağır saldırılardan kaçınılacağı sözü vererek kontrolü ele almaya çalıştı

1918'de Fransa ihtiyatlı bir şekilde tekrar saldırılara başladı Ancak büyük kayıplardan sonra artık tamamen savunmaya dayalı bir savaş politikası izliyordu Önceki üç yüzyılda 14 Louis'nin emrinde çalışan Vauban adlı mühendisin zamanından beri Fransa askeri mühendisliğin üstadı kabul ediliyordu

Verdun'un etrafındaki surlar hayli eskiden kalma ve yeterince korumalı olmasa da o bölgedeki en ağır Alman saldırısını püskürtmeyi başarmıştı Almanya, Rusya, ABD ve İngiliz strateji sileri hendekleri aşmak için saldırı sistemleri bulmaya çalışırken Fransızlar bu programı yürürlüğe koyan Maginot'nun adıyla anılan Maginot Haiti'ni oluşturdu

Hattın inşası 1920'lerin sonlarında başladı ve küresel bir ekonomik kriz yaşanmasına karşın 30'ların başında inşaat hızla ilerledi Dünya tarihindeki surlarla ilgili en büyük girişimdi (Biri hariç, onu başka bir makalede tartışmak lazım) İsviçre sınırından Fransa, Lüksemburg ve Belçika sınırlarının birleştiği Arden'a kadar olan hatta binlerce ton beton döküldü

Bu set gerçekten de önemli bir mühendislik örneğiydi Genelde 25 metreden daha derindi, üzerinde barakalar, tiyatrolar, hastaneler ve dar da olsa bir demiryolu vardı Bir dahaki savaşta kimyasal gazların kullanılacağı düşünülerek hava filtresi sistemleri ve hava kilitleri de mevcuttu Son savaşın etkilerini taşıyan bir orduya moral vermek için her şey düşünülmüştü Bolca sağlanan en iyi şaraplar, aşçılar, resimler bu yapıda sıradan şeylerdi

Setin üstü silahla doluydu Ağır toplar tamamen yer altına saklanmıştı Savaş anında kamuflajın altından çıkıp ateş ettikten sonra da yerin içinde kaybolacak şekilde ayarlanmıştı Duvarlarda ise daha hafif silahlar serpiştirilmişti Yer altında tamamen korunmalı bir şekilde duran askerlerin periskoplarla kullanabileceği makineli tüfekler, her açıyı görüp vurabilecek silahlar yerleştirilmişti Savaş ya da bir kriz sırasında savaşan askerler içeriden desteklenebilecekti Sur hattı kapatılıp savunmaya geçmek de mümkündü Almanlar bir akılsızlık yapıp da saldırmaya kalkarsa her şey hazırdı

Sadece tek bir sorun vardı Fransızlar arka kapıyı açık bırakmıştı Yani arkaları tamamen açıktı

Bunun esas nedeni diplomatikti Maginot Hattı ilk tasarlandığında İsviçre sınırından Manş Denizi'ne kadar 640 km olması planlanmıştı ancak sonra Belçika sorunu çıkmıştı Belçika, Birinci Dünya Savaşı'nda sadık bir müttefikti ama sonradan kendini tarafsız ilan etmişti Bu nedenle de bu seti Belçikalılar bir tehdit olarak görüyordu

Setin inşası Fransa'nın Belçika'nın tarafsızlığını dikkate almadığını ve Belçika'nın da Almanya'yla sorun çıkması halinde kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacağını ima ediyordu Fransa, Lüksemburg ve Belçika'ya birlikte bir savunma hattı oluşturmayı teklif etti Ama olumlu yanıt alması olanaksızdı Belçika bunun tarafsızlığına gölge düşüreceğini ve Almanya'yı da kızdıracağını düşünmüştü

Belçika açısından dar kafalılığından kaynaklanan aptalca bir karardı Ancak Fransızların sonraki adımları da pek akıllıca değildi Fransızlar, Ardennes'nin kuzeyine doğru devam eden set inşasını durdurup beklemeye koyuldu Kuzeye doğru önemli stratejik noktalarda bile inşaata devam etmeyi düşünmediler Meuse geçidi, önemli demir yolları, Amiens kavşağı gibi yerleri güven altına almadılar

İnşaat, bir nehrin yarısına kadar giden bir baraj yapıp, suyun durmasını beklemeye benzemişti Bu politikanın bir nedeni de aslında parasaldı İşe girişirken fazladan para ayırmış olmalarına rağmen Fransa'nın kaynakları tükenmişti Zaten son iki bin yıldır Fransa'ya gelen saldırılar hep kuzeyden olmuştu Bir fikir de güneye böyle bir set çekerek tüm adamlarını kuzeye kaydırma şansına sahip olmalarıydı, ama set inşa etmek bir savunma şekliyken bu fikir de tuhaf geliyor

Sonunda 1939'da kriz patlak verip de Fransa ve İngiltere Almanya'ya Polonya'nın işgali yüzünden savaş ilan ettiğinde komedi başladı Belçika da hemen harekete geçerek Fransız ve İngiliz askerlerinin topraklarına ayak basamayacağını açıkladı Ne de olsa tarafsızdı

Birkaç kişi Belçikalıları boş verip ilerleyelim dediyse de buna karşı çıkıldı Sonraki dokuz ay içinde Fransız ve İngiliz askerleri Belçika sınırına yığılıp, Almanlar saldırsa da biz de Belçika'ya girsek diye beklemeye başladı Maginot Hattında ise bir miktar asker bırakılmıştı, ancak Almanlar nasıl olsa buradan saldırmaz diye askerlerin çoğu kuzeye takviye gücü olarak kaydırılmıştı

Nihayet 10 Mayıs 1940'da Almanlar Belçika'ya girdiler ve Belçika da müttefiklerin yardım için topraklarına girmesine mecburen izin verdi (Aslında böyle komşuya ne derdin varsa kendin çöz, başının çaresine bak demek lazımdı ama neyse) Almanların, Belçika'ya yapılan bir saldırıda müttefiklerin harekete geçeceği varsayımına dayalı planı zekiceydi

Müttefikler Belçika'ya girdi Almanlar birkaç gün daha bekledi Sonra Ardenne'nin kuzeyinden Fransa'ya daldı Belçika'daki savaşta müttefikler yüz binlerce asker kaybetti

Bu zaferden sonra Almanlar güneye ilerleyip 10 Haziran'da Paris'i aldılar Bir hafta sonra da Fransa ateşkes imzaladı ve savaştan çekildi

Maginot Hattı mı? Kimsenin çarpmak istemeyeceği bir duvar olarak hayatını sürdürmeye devam etti O kadar mükemmeldi ki, kimse ona saldırmaya cesaret edemezdi Ancak o kadar pahalıya mal olmuştu ki, Fransızlar, Almanlar saldırsa da şu duvar işe yarasa diye bakıp durdular

Almanların ise hiç öyle bir niyeti yoktu Fransa'da bayağı bir sallandıktan sonra Almanlar hatla yüz yüze gelmişlerdi ama yanlış taraftan Silahlar yanlış tarafa dönüktü!

Almanlar, Fransızları çatışmaya girmeden teslim almaya çalışıyorlardı Fransızlar da uğraştırmadan teslim oluyordu Fransızların intihar sayılabilecek bir onurla Almanlara "kolaysa siz gelin alın" vakalarına çok az rastlandı Bu ender vakalarda da Almanlar trajik tepkiler veriyordu Beraberlerinde getirdikleri ağır inşaat makineleriyle, "gelin alın" diyenlerin evlerini başlarına yıkıyorlardı

Sonuçta Maginot Hattı büyük bir mezar oldu Birkaç yıl sonra Fransızlar duvarın bir kısmını otoyol yapmak için yıktılar Otoyol inşaatı sırasında yedi yıl boyunca duvarların altındaki sığınaklarda yaşayan yarım düzine adam buldular Adamların arkadaşlarının çoğu delirmiş ya da intihar etmişti Hayatta kalanlar konserve, peynir ve büyük miktarlardaki şarapla beslenmişti Yasal olarak ölü ilan edildiklerinden eve dönüşleri tuhaf olmuştu Çünkü karıları evlenmişti!

Bu milyonlarca dolarlık yatırım bugün ilk amaçlarından birini hala gerçekleştiriyor: Harika bir şarap mahzeni görevi görüyor Bölgenin çiftçileri de dahiyane bir fikirle hattın bazı kısımlarını gübreyle kaplamış paşa paşa mantar yetiştiriyorlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Buşido Politikası

Kazanamayacaklarını Bildikleri Halde Savaşa Girdiler
1941, Japonya

Bazen propaganda o kadar iyi yapılır ki, propagandayı yapan bile söylediklerine inanır 1941'de Japonların ABD ile savaşa girme karan almaları böyle bir aldanmaya örnektir

Japonların samuraylara kadar giden ihtişamlı askeri geleneği pek meşhurdur Japonya hızla gelişen Batı dünyasına ayak uydurmak için canla başla çabaladı ve 1904-1905 Rus-Japon savaşında Rusya gibi bir Batı devini yenerek dünyayı şaşırttı Birkaç yıl sonra Japonya, İngiltere ile Pasifik'te bir ittifak anlaşması yaptı ve Birinci Dünya Savaşı boyunca Batı'ya sadık kaldı Ancak savaş sonrası pastanın bölüşülmesi sırasında Müttefikler Japonya'yı unutmakla büyük bir hata yaptılar

Japon elçilerinin Versailles'da anlaşma yapılırken takdimi çok komikti, çünkü geleneksel Japon kıyafetleriyle gelmişlerdi Truk ve Gilbert adaları gibi uyduruk, eski Alman kolonileri verilip yollanmıştı Japonlar, Bu arada görüşmeler ve anlaşmalar da esas oğlanlar arasında devam ediyordu

1920'lerin anlaşmaları Japonlar için bir hakaret gibiydi, çünkü bir ada devleti olan Japonya'nın donanmasına sınır getiriliyordu Batı dünyası Japonya'nın Pasifik'in dışına çıkmasını istemiyordu Ayrıca bir büyük hakaret daha yapıldı Mançurya'da askerleri olan Japonya'ya karşı ABD, Çin'in kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğunu ve kimsenin Mançurya'ya göz koymaması gerektiğini bildiren bir açıklama yaptı

Japonya için bu dayanılmaz bir iki yüzlülüktü Daha bir kuşak önce İngiltere, Fransa, Almanya ve minik Belçika bile tüm dünyada acımasızca bir sürü sömürge ele geçirmişti ABD ise İspanyollarla bir savaşı körüklemekten çekinmemiş ve Pasifik'te kalan son İspanyol sömürgelerini almıştı Japonlar ilk başta şaşırdı

1930'da Sovyet birlikleri Mançurya'ya uydurma bir nedenden dolayı girdi ve sonra çekildi 1931'de ise Japonya, Mançurya'da bir darbe yaptı ve birkaç ay içinde kendi kontrolünde kukla bir hükümet kurdurdu Rus yayılmacılığına karşı önlem aldığını söylüyordu ancak bu gerekçe Batı'yı memnun etmedi

Çin'in sırası birkaç yıl sonra geldi Japonya eski bir tekniği kullanarak Çin'e gönderdiği askerlerin buradaki anarşiyi engelleme amacında olduğunu açıkladı Milliyetçi Çin, Komünist Çin ve Japonya arasında üçlü bir savaş başladı Ama dışarıdan bakıldığında, özellikle ABD'de en büyük düşman Japonya gibi gözüküyordu

Japonya 1937'de Nanking'e saldırarak ABD'nin Çin'i korumasını zora soktu 250 binden fazla sivil öldü Amerikan misyonerleri olaylara şahit oldu ve kameralarla görüntüledi Bunun üzerine ABD, Japonya'ya karşı sertleşti

ABD'nin uyguladığı baskıyla Japonya Çin'in tamamım fethetmekten vazgeçti ve daha az saldırgan bir politika izlemeye karar verdi Ancak ABD, Japonya'dan nefret etmeye başlarken bir şey oldu; Panay Olayı!

12 Aralık 1937'de Japonlar Nanking yakınlarında demirlemiş Amerikan savaş gemisi Panay'e saldırdı Amerikan askerlerinden ölenler oldu (Aya ilk ayak basan adam Neil Armstrong'un babası da bu gemiden kurtulanlar arasındaydı) Japonya daha sonra özür diledi ve tazminat ödedi Ama iki taraf da bunun bilinçli bir saldırı olduğunu biliyordu

Japonların olaya bakışı sertleşiyordu Öteki büyük güçler sömürgelerini almışlardı ve Japonların da böyle bir hakkı olmalıydı Japon ordusunda iki farklı görüş belirdi: "Kuzey Ekolü" ve "Güney Ekolü",

Kuzey Ekolü, Çin'e daha sert çıkılmasını ve Rusya'ya karşı savaş açılmasını savunuyordu Sibirya'nın geniş toprakları ve Orta Asya'nın petrol kaynakları Japonları bekliyordu Ancak 1938 ve 1939'da Rusya'yla girişilen çatışmalarda Japon ordusu dağıldı

Bu durumda Güney Ekolü ağırlık kazandı Bu ekolün esas amacı sömürge kazanmaktı Hollanda ve Fransa'nın sahip olduğu sömürgelerde zaten petrol vardı Ve Avrupa'da savaş patlak verince buralar daha da çekici hale geldi Bu sömürgelerdeki petrolün ele geçirilmesi Japon donanması için sınırsız yakıt anlamına gelecekti ve belki de İngiltere tahtının mücevheri Hindistan Japonların olacaktı

Karar anı gelmişti Onlara engel olabilecek tek bir güç kalmıştı: ABD Ama bu arada da ortaya ilginç bir durum çıkıyordu, çünkü 20, yüzyılın başından beri birçok Japon genci üniversite eğitimi için Amerika'ya gidiyordu Japon donanmasının stratejisti, ünlü amiral Yamamato bile eğitimini Amerika'da almıştı ABD'nin yetiştirdikleri şimdi ABD'ye karşı savaşacaklardı

Hitler, ırkların karışması, Hollywood ve caz müziği gibi şeyler yüzünden ABD'nin gücünü kaybettiğini iddia ediyordu Kendi ırkçı teorileri ve üstün savaşçılıklarıyla kafayı bozmuş olan Japonlar da Amerikalıların savaş meydanında kendilerinden korkacağım düşünüyorlardı Buşido geleneğinden Amerikalıların haberi yoktu Buşido göğüs göğüse çarpışma demekti Böyle bir çatışmada doğal olarak Amerikalılar kaçacak ve zafer Japonların olacaktı

Güney ekolü üstün geldi ve Pasifik bölgesindeki sömürgelere ilerlemek için planlar geliştirildi Fransız hükümetinin düşüşünden hemen sonra 1940'da Japonlar Fransa'ya ait Hindi Çin kıyılarına gösterişli bir birlik gönderdi 1940 Eylülünde ise Fransızlara ait bölgede hava üsleri kurmaya başlayınca ABD de Japonya'ya çelik ambargosu koydu Ayrıca Japonya Hindi Çin'in tümünü ele geçirmeye kalkarsa Japonya'nın petrolünü de keseceğini duyurdu

1941 baharının sonlarında Japonya harekete geçti Hindi Çin'in geri kalanını kontrol altına aldı ve ABD daha önce söylediği gibi Japonya'nın petrolünü su keser gibi kesiverdi Japonya çizgiyi geçmişti ve iki taraf da buna hazırdı

Japonya büyük miktarlarda petrol stoku yapmıştı Ancak savaş şartlarında Doğu Endonezya'daki stoklar ele geçirilmezse bir yıldan daha kısa bir sürede bu stok tükenirdi Güney Ekolü Japonya'yı ABD ile kafa kafaya bir savaşa girmeye zorladı

Doğru olan bu gibi görünmüştü Bu stratejiyi planlayan adamların hemen hemen hepsi 1904-1905'teki Rus-Japon Savaşı'ndan geliyordu Bu savaş, Arthur limanı civarındaki Rus donanmasına yapılan sürpriz bir saldırıyla başlamıştı Rus donanması Tsuşima Savaşı'nda yok edilmiş ve Ruslar barış istemek zorunda kalmıştı

Bu savaş modeli şimdi ABD'ye karşı da uygulanacaktı Açılıştaki sürpriz saldırı ABD'nin Pasifik Filosunun Pearl Harbour'da imha edilmesi olacaktı Saldırı güçleri Hollanda'ya ait Doğu Endonezya'yı ele geçirirken, kalan birlikler de Pasifik'teki Amerikan üslerini ele geçirip Filipinler'deki Amerikan güçlerini imha edecekti Amerikan filosundan geri kalanlar -buna Atlantik gemileri de dahildi- Manila'ya yardıma gelmeye zorlanacak ve son bir savaşla Japonya zaferi kazanacaktı Batı Pasifik'teki güçlü düşmanlarıyla karşılaşınca ABD kendi ülkesine çekilecek ve sesini kesmek zorunda kalacaktı

Tüm bu plan en azından kağıt üzerinde iyi bir fikir gibi görünmüştü Japonlar da buna inanmıştı Yamamoto, Amerikan donanmasını tanıdığından birtakım şüpheler içindeydi Şöyle bir nokta vardı: Bu bir sürpriz saldırıydı, ama saldırıdan birkaç saat önce Amerikan hükümetine bildirilmek zorundaydı Yamamoto Amerikalıları iyi tanıyordu Savaş ilan edip birkaç saat sonra da saldırıldığında Amerikan halkı o kadar öfkelenmeyecek ve bir an önce barış yapmak isteyecekti

Bu konuda yoğun bir tartışma başladı Sonuçta savaş savaştı ve Doğu ekolü sürpriz saldırının geleneksel bir savaş yöntemi olduğunu düşünüyordu Hatta olması gereken buydu Burada bir Doğu-Batı çelişkisi yaşanması kaçınılmazdı Ordudaki batı eğitimli subaylar uyarıda bulunuyorlardı

Yapılan propaganda Amerikalıların yerinde bir tepki veremeyeceğine ikna etti Japonları Zaten savaşçının sahip olması gereken Buşido disiplininden haberleri de yoktu

Ve saldırı başladı Tarihin en parlak saldırılarından biriydi Dünyanın neredeyse altıda birini kaplayan geniş bir alanda uçaklar ve gemiler koordinasyon içinde düşman hedeflerini sürpriz saldırılarla vurdular O hız ve güvenle de kendilerine karşı çıkan herkese savaş açtılar Ama bu da savaşı kaybetmelerine neden olacaktı Askeri planları harikaydı ama diplomasileri çok zayıftı Japonların Diplomatik ilişkileri kestiklerini üçüncü sınıf bir haberleşme sistemiyle bildirdikleri için bu bilgi saldırıdan saatler sonra Amerika'ya ulaşmıştı Bu gafı duyan Yamamoto "Korkarım tüm yaptığımız uyuyan bir devi uyandırmak oldu" demişti

Savaş ilanı saldırıdan Önce ulaşmış olsa bile işe yaramayacaktı, çünkü ABD apar topar Filipinler'deki birliklerine yardıma koşmadı Filipinler'deki orduyu feda edip daha sonra daha güçlü bir orduyla ortaya çıkabileceğini düşündü

Japonların Amerikalıları savaşa girmeye zorlamasının ardından Midway'deki deniz savaşında kesin zaferi elde edeceklerini düşünüyorlardı Ancak hiç de öyle olmadı, Japonlar düşmanlarını fazlaca küçümsemişlerdi Amerikan pilotlarının bombalarıyla denizin dibini boylayan gemilerini gördükçe Japon donanmasının komutanı Nagumo yanındakileri dönüp "Vay anasını bu Amerikalıların da Bushido'su varmış" dedi

Japonların saldırısının Roosevelt'i savaşa girmek zorunda bıraktığına dikkat çeken birçok tarihçi Japonların bu saldırı ve tahrikleri olmasa ABD'nin savaşa fiilen girmeyebileceğim ileri sürerler Japonya'da Kuzey Ekolu ipleri eline geçirseydi ABD'ye saldırmayacak ve muhtemelen savaşın gidişatı ve tabii bugünkü dünya çok farklı olacaktı

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Pearl Harbor Olayı

Amerikalılar Japon Planlarını Hafife Alınca
1941, Pearl Harbor

1941 Aralık ayına gelindiğinde Japonya ve ABD arasındaki gerilim onuncu yılına girmişti Delano Roosevelt, Japon yayılmacılığına karşı hep tetikte olmuştu ve Japonya'nın Çin üzerindeki hevesleri rahatsızlık vericiydi O sırada Japonya bütün demir, çelik ve petrolünü ABD'den alıyordu ve bu malzemeleri stoklamadan ABD'yle aralarını bozmak istemiyordu

Japonların İtalya ve Almanya ile üçlü ittifaka girdiği 1940 Eylülünden beri sinirler gergindi Japonya Hindi Çin'in tümüne el koyunca ABD Japonya'ya petrol, demir ve çelik ambargosu uygulamaya başladı Arkasından da Panama kanalını Japon gemilerine kapadı 1941 Ekiminde Japonya'nın savaş yanlısı partisinin başkanı General Hideki Tojo başa geçti İki taraf da savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyordu, ancak yine de Washington'da anlaşma arayışları devam ediyordu

25 Kasım 1941'de ABD ile görüşmeler devam ettiği halde Tojo uçak gemilerini Hawai'ye doğru yönlendirdi ve askerlerini Malezya sınırına yığdı 6 Aralık'ta Roosevelt, Japon imparatoruna barış için son bir çağrıda bulundu ama işe yaramadı Amerikalılar ise Japonların ilk Singapur'a saldıracağım ve ABD'nin İngiltere'ye yardım edip etmeme konusunda kararsız kalacağını hesaplayacaklarını düşünüyordu ABD'ye karşı doğrudan bir saldırı olacağım düşünmüyorlardı Uzmanlar o kadar emindi ki, Japonya'nın Singapur'a saldırması sabırla bekleniyordu

Ohau'da üslenmiş iki Amerikan radar operatörü 2 Aralık'ta bir Japon saldırı gücünün yaklaştığını bildirdiğinde yanlış yaptıkları düşünülmüştü Pearl Harbor yönetimi de alarma geçmeye gerek olmadığını düşünmüştü Pearl Harbor'un hedef olabileceğini gösteren hiçbir delil yoktu Honolulu'daki bir Japon ajanından Pasifik filosu hakkında bir rapor istendiği bilinmesine rağmen bunun bir öneminin olacağı düşünülmemişti Sonuçta Washington Japonya'nın önce Singapur'a saldıracağından emindi

En sonunda 7 Aralık 1941 sabahı Pearl Harbor'da sıradan bir gün gibi başladı Subaylar ve gemi personeli kıyıdaydı Uçaklar yerlerinde duruyordu ve cephaneler başka yerde saklanıyordu Filosunun attığı demiri koruyacak torpido ağları bile yoktu Çünkü Pearl Harbor güvenli bir yerdi

Düşünülmeyen, hiç beklenmeyen saldırı iki dalga halinde gerçekleşti

İlk dalga Pearl Harbor'u 7 Aralık 1941'de sabah 7:55'de vurdu Japonlar altı uçak gemisi ve 432 uçak göndermişti 9:45'de görev sona ermişti ve uçaklar gemilere döndü Oahu'daki Amerikan uçakları, sekiz savaş gemisi, üç destroyer, üç keşif gemisi imha edilmişti İki binden fazla kişi de ölmüştü

Japonlar ise sadece 29 uçak kaybetti

Amerikan Pasifik Donanması Komutanı Amiral Kimmel ve Hawai Askeri Bölge Komutanı General Short, Pearl Harbor'da Japonlara savunmasız yakalandıkları için görevden alındılar Amerikalılar şans eseri daha büyük kayıp vermekten kurtulmuştu Pasifik filosunun bir parçası olan üç büyük uçak gemisi ve dev petrol tankerleri saldırı sırasında Pearl Harbor'da değildi

Böylece Amerikan donanması ciddi ölçüde zarar gördü, ancak Roosevelt'in "daima utanç içinde hatırlanacak bir gün" diye nitelendirdiği saldın gününün hemen ertesi günü yeni gemilerin inşasına başlandı

Son bir not: Japonya Pearl Harbor'dan bir gün sonra Singapur'a saldırdı ve 15 Şubat 1942'de ele geçirdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Hitler-ABD Savaşı

Hitler ABD'ye savaş ilan ediyor
1941, Almanya

1941 Aralık ayının ilk haftasıydı İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikalıların belki de ülkelerine en sadık haftasıydı Birçok Amerikalı Pearl Harbor olayına orduya yazılarak yanıt vermişti Sonra da Japonya'ya savaş ilan edildi Ancak Almanya ile ilgili bir karar çıkmadı İşte bu yüzden Alman Führeri Adolf Hitler bazı yanlış kararlar aldı

Ne oldu da Almanya Amerikalıları karşısına aldı? Almanya hızla Avrupa'da ilerlemiş ve Önce Polonya, sonra Norveç, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Balkan ülkeleri derken, Batı Rusya da ele geçmek üzereydi Bu noktada iki pürüz çıktı Biri başarısız İngiltere saldırısı, öteki de Almanların Kuzey Afrika'daki küçük gücü Rommel'in İskenderiye'den gelen İngiliz kuvvetleri tarafından sıkıştırılmasıydı

Rusya'daki saldırı ilerliyordu Sovyetlerin kalbi olan Ukrayna düşmüştü Leningrad kuşatılmış ve insanlar açlıktan ölmek üzereydi, Alman ordusu Kremlin'e yaklaşıyordu Ancak Moskova yolundaki ordu Hitler'in emriyle kuzey Ukrayna'ya çağrıldı ve oradaki Rus ordusunun etrafı çevrildi Sonuçta askeri tarihin en büyük toplu katliamlarından biriyle Sovyetler Birliği 700 bin asker kaybetti Ardından Moskova'nın da düşüşüyle direniş kırılacak ve Stalin kaybedecekti

Bunun hevesiyle Almanlar o son saldırıya geçti Ancak Rusya'da son elli yılın en soğuk kışı başlamıştı Alman ordusunun bu şartlar için donanımı yetersizdi 5 Aralık'a gelindiğinde Almanlar Mançurya ve Sibirya sınırındaki Rus güçlerinin 10 bin km uzakta olduğunu düşünüyordu Ama güçlü ve iyi eğitimli Sibirya ordusu Moskova'yı kurtarmak üzere gelmişti

Japon uçaklarının Pearl Harbor'u bombaladığı gün Sibirya ordusunun birlikleri de Moskova'da Almanları durduruyordu

Şimdi İkinci Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren başarısız planlara bir bakalım Savaştan önce Almanya ve Japonya görüşme yapmıştı ve Japonya Pasifik'teki Fransız-İngiliz birliğine karşı bir müttefik arıyordu Hitler de Japonları yanında savaşa sokup Rusya'ya Sibirya'dan saldırtmak istiyordu Japon ordusundan da bu fikre sıcak bakanlar vardı Ancak Stalin bu planları öğrenmişti O yüzden Almanlar saldırır saldırmaz Sibirya birliklerini harekete geçirmişti

Rusya'ya karşı saldırı başlatılır başlatılmaz Alman Dışişleri Bakanı Japonlara Sibirya'nın alınmak için onları beklediğini bildirdi ama Japon tarafında sessizlikle karşılandı Japonlar Pearl Harbor planıyla meşguldü Hemen hemen tüm Alman Genelkurmayı, Japonya'nın ABD ve İngiltere'ye saldırdığını duyunca şaşırdılar En azından İngiltere'ye saldırmaları ilginç bir haberdi Bu, İngiltere'nin kaynaklarını bir savaş için daha parçalayacağı anlamına geliyordu ABD'ye gelince, Alman subayları nefeslerini tuttu

ABD hala olaylardan uzak kalma duygusu içindeydi ve savaşın dışındaydı Amerikalılar İngiltere'ye ve Sovyetler'e yapılan anlaşmalar çerçevesinde bazı desteklerde bulunuyordu Bir ay önce Amerikan birlikleri İzlanda'ya çıkmış, Almanlar ve Amerikalılar karşılaşmış ancak ABD hala işin içine pek girmemişti

Hitler'in danışmanlarının Japon saldırısına tepkisi farklı farklıydı Japonların Rusya'ya saldırmamasından duyulan bir rahatsızlık vardı (Aslında sonraki on yılda Japonlar Ruslarla diplomatik ilişkileri geliştirmişti) Almanlar Pearl Harbor saldırısını Amerikalıların Almanya'ya da savaş açmak için bahane olarak kullanmasından korkuyorlardı

Ardından 11 Aralık'ta Hitler ABD'ye savaş ilan etti

Bu sefer Hitler'in danışmanları şaşkınlık içindeydi Neden ABD'ye savaş ilan etmişlerdi ki? Rusların işinin hala bitmemiş olduğu ortadaydı, İngiltere'nin hala bir çobana ihtiyacı vardı ve Japonların da güvenilmez bir müttefik olduğu belli olmuştu Japonlar Rusya'ya saldırmayı reddediyorlardı Bu da Sibirya ordusunu serbest bırakmak demekti

Anlaşmaları bir zamanlar yırtıp atan Hitler, Almanya ve Japonya arasında bir dostluk anlaşması olduğunu ve Almanya'nın Japonya'yı ABD'ye karşı desteklediğini açıkladı Japonların San Francisco'da yapılacak bir anlaşmayla istediklerini yaptıracakları kehanetinde de bulundu

Hitler'e Amerikalıların Birinci Dünya Savaşı'ndaki rolü, özellikle Fransızlara ve İngilizlere yaptıkları sınırsız yardım hatırlatıldı Ayrıca Almanya'nın ABD'ye saldıracak yeterli donanımı yoktu ABD yıllardır oturup güçlü bir donanma yarattıysa onunla başa çıkmak zor olacaktı

Danışmanları Amerikan propagandasının etkisinde kalınca Hitler öfkeyle karşı çıktı Japonlar ABD'nin zayıf yönünün farkına varmış ve bunu kullanıyordu ABD de Museviler yüzünden "bozulmuş"tu Artık Amerikan halkını yola getirmenin zamanı gelmişti

Ancak Hitler'e Moskova'daki durumun kötüye gittiği anlatıldı Hitler bunun geçici bir durum olduğunu söyledi ve orduyu geri çekip baharda daha güçlü bir şekilde saldırma fikriyle dalga geçti

Sert, kesin ve tartışmasız bir şekilde Sibirya ordusuna karşı savaşılmasını emretti

Sonraki bahar Almanya gerçekten de yeni birliklerle saldırdı ancak 1941'deki ordu kadar güçlü eğildi Wehrmacht kışın bir milyondan fazla kayıp vermişti Leningrad'ı kuşatıp Moskova'yı alacak güçleri kalmamıştı Ukrayna'nın kontrolü de elde tutulamıyordu Bu arada Kuzey Afrika'da da Alman askerleri vardı

Rusya'da savaşa devam edip ABD'ye savaş ilan etmek o zaman için iyi bir fikir gibi görünmüş olabilir, ancak bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Almanya ve Berlin Duvarı

Almanya ve Berlin Duvarı
1944, Almanya

Fransızların Maginot Hattının kuzeyinde Ardenne'leri geçişlerinden bir hafta sonra Alman orduları Manş Denizi kıyılarındaydı Modern savaş tarihinin en büyük başarılarından birini gerçekleştirmişler ve üç haftadan kısa bir sürede Fransa'yı teslim almışlardı İngiltere yalnız kaldı O yaz ve 1940 sonbaharında asla gerçekleşmeyecek bir Alman işgalini beklemeye koyuldu

İki yıl sonra durum tamamen değişti İngiltere'nin yakında çökecek önemsiz bir ülke olduğunu düşündüğünden Hitler yüzünü Rusya'ya döndü Şimdi 1942'lerin sonuydu ve Stalingrad'da tükenmek üzere olan bir Alman ordusu vardı Başka bir ordu da El Alamein'de İngilizlere yeniliyordu Kuzey Afrika'daki birlikler ise Amerikan kuvvetleri tarafından paralanıyordu Er yada geç, belki bir yıldan daha kısa bir sürede, İttifak devletleri Manş Denizi'ni kontrol altına alıp Fransa'yı işgalden kurtarmak için saldırabilirlerdi

Maginot Hattı bir başarısız savunma anıtı gibiydi ve Fransa için kötü bir ündü Ancak Almanlar da kendi Maginot hatlarını yaptılar Teknik açıdan Fransızlarınkinden çok daha üstündü ama seçilen yer felaketti Ancak Stepnen Ambrose gibi bazı tarihçiler yaptıklarının o zaman için makul göründüğünü iddia eder Belki de bu büyük aptallığın nedeni Erwin Rommel'in sorumluluğunda inşa edilmiş olmasıydı

Rommel adı Nazi tarihinin en büyük taktik ve operasyon ustasına aittir Politik olarak güçlü bir askerdi ve 1944'de Hitler'e düzenlenen darbenin içinde yer almıştı Eğer başarılı olsaydı Almanya'nın başına da geçebilirdi Ancak Gestapo'nun eline düşmesinden sonra intihar etmeye zorlandı

1942-43 kışında Kuzey Afrika'da Almanların savaşı kaybedişinden sonra Rommel geri çağrıldı Sözde bir burun rahatsızlığı vardı ama esas amaç savaşı kaybetmiş olmasıydı Hastalığından kurtulur kurtulmaz Führer'le görüşmüş ve Hitler Müttefik kuvvetlerin Fransa üzerinden gelişebilecek bir saldırısına karşı savunma hazırlamasını Rommel'den istemişti

Batı Duvarı, bir Nazi propagandasıydı ve her yerde çok güçlü olduğu anlatılıyordu Rommel de işin başına geçecekti Rommel kabul etti ancak böyle bir görev için emir komuta zinciri çok karışık ve yetkileri çok sınırlıydı

Aslında çok salakça olan bu plan nasıl oldu da devam ettirildi? Rommel aslen Batı Duvarı fikrini benimsemişti ve savaşın kaderinin "su kıyısında" belirleneceği lafını da etmişti

Bu işe isteyerek girip silahlardan sorumlu Albert Speer ile ortak çalıştı Beton gibi maddelerin sağlanmasında ona öncelik tanınmasını ayarladı Ancak Rommel, Batı Duvarının durumunun pek parlak olmadığını kısa bir keşif sonucunda anladı

Sonraki yıl Rommel yüz binlerce askeri harekete geçirdi Askerler ya çok genç ya da Rus savaşlarından kalma eski askerlerdi Deniz kıyısında surlar yapmak için büyük kaynaklar kullanıldı Uzunluğu 3000 kilometreyi geçen tüm sahil şeridi çıkartmaya karşı çelik bir setle korunacaktı Rommel çok fazla kaynak tüketir olmuş ve daha da fazla istiyordu Maginot Hattından daha güçlü bir setti bu Milyarlarca dolar harcandı ama aslında sonuç koskoca bir hataydı Yaptıran Büyük Rommel olunca tarihsel açıdan bazıları için kabul edilebilir duruma geliyordu

Bu setin yapılmasının somut sonuçlan oldu Pas de Calais bölgesinde savunma hayli güçlüydü dolayısıyla buradan bir çıkartma yapılamazdı Bu durumda dikkatler ikinci uygun yer olan Normandiya'ya çevrildi

Rommel, İttifak devletlerinin deniz yükseldiğinde saldırmasını bekliyordu Ancak deniz çekildiğinde bir kumsaldan kıyıya çıkacakları kimsenin aklına gelmedi On binlerce ton çelik ziyan olmuştu

Surlara gelince, en önemli sorun şu; eğer sur yapacaksanız her yeri çevirmek zorundasınız O zaman düşman zayıf bir yer arar, bulur Ama siz de oradan gelecek saldırıya yoğunlaşırsınız

Yüz kilometrelik sahil şeridinde Müttefiklerin karaya çıkabilecekleri tek yer Omaha'daydı Omaha ise bir delik gibiydi Bir sabah Müttefikler saldırdı ve tüm askerler buradan sızdı Sonucunda ise Almanya Fransa'yı kaybetti

Alman Batı Duvarı tarihin en devasa fiyaskolarından biridir Fransızların Maginot Hattı her şeye rağmen bir işe yaramıştı çünkü hiç olmazsa Almanlar bu hatta saldırmayı göze alamamış, kuzeyden, hattın olmadığı noktadan Fransa'ya girmişlerdi Ama Almanların hattı böylesi bir işe de yaramadı Omaha ve diğer dört noktada karaya çıkan Müttefikler önünde Alman ordusu bir gün bile duramadı

Bununla birlikte birçok tarihçi, çıkartma sabahı Rommel cephede işinin başında olsa ve istediği yetkiler de verilmiş olsa Müttefikleri gerisin geriye denize dökebileceği görüşündedir

Fransa'ya yapılan saldırının komutanlarından ve Maginot Hattını kuzeyden ilerleyerek etkisiz kılmayı önerenlerden biri de Rommel'di ama daha sonra kendisi yine bir işe yaramayacak benzer bir hattı kurmaya kalkışmıştı Gerçi işin şöyle bir yana daha var; eğer Rommel'in duvarı işe yarasa ve Müttefikler Normandiya çıkarmasında başarısız olsaydı, altı ay sonra dünyanın ilk atom bombası Hiroşima'ya değil muhtemelen Berlin'e atılacaktı Onun için belki de bu fiyasko sonuçta Almanya'nın hayrına olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Roosevelt Dükkanı Bağışlar

Roosevelt Dükkanı Bağışlar
1945, Yalta

Winston Churchill, Joseph Stalin ve Franklin Roosevelt Yalta'da buluştuklarında II Dünya Savaşı'nın birkaç ay içinde bitmesini beklemiyorlardı Almanya hala savaştaydı Bulge Savaşı biteli iki ay olmuş ve herkes kendi derdindeydi Stalin, Alman ordusunun yenilgisini izliyordu Yirmi milyona yakın insan kaybeden Rusya'nın kaybı oransal olarak Fransa'dan daha fazlaydı Churchill ise Avrupa, komünizm ve Yakındoğu ile ilgileniyordu Roosevelt'in sorunu ise en büyüğüydü

Japonlar kendi adalarına çekilmeye zorlanırken sergiledikleri fanatik direnişte azalma görülmemişti Kamikazeler hala iş başındaydı

Japonlara karşı verilen savaşın bir sonraki aşaması artık Japon adalarının işgaliydi ABD'nin Japonların ele geçirdiği adalarda yaptıkları savaşlarda verdiği kayıp beş yüz bin kadardı Çoğu da kamikaze saldırıları yüzündendi Aynı şeyler tekrarlanmak üzere bekliyordu

Manhattan Projesi olarak bilinen atom bombası ise ABD'yi umutlandırdı ancak kimse bombanın işe yarayıp yaramayacağından emin değildi Bu arada Stalin Avrupa'da ne var, ne yok diye bakarken, Churchill de Stalin'e bakıp şu savaşı nasıl bir an önce bitirsek diye düşünüyordu Roosevelt ise Japonların yenilgisi için Rus yardımının şart olduğunu görüyordu

Ama öte yandan Rus yardımına duyulan ihtiyaç Rusların da bu adalara çıkacağı anlamına geliyordu Bu anlaşma Almanya için de üç bölgeyi kapsıyordu (Fransızlar daha sonra Potsdam'da katıldı) Almanların teslim olma süreci hızlanıyordu Ancak Roosevelt Rusya ile ilgili olarak rahatsızdı Anlaşma Rusya'ya Polonya'yı doğrudan yönetme hakkı veriyordu Rusya'nın hakim olduğu yerlerde nasıl bir hükümetin seçileceğini Churchill ve Roosevelt tabii ki biliyordu Rusya ise bun karşılık Japonya'ya savaş ilan edecekti (Ama etmedi) Roosevelt istediğini aldı ve Müttefiklerden bir ordusu oldu Rusya ise Avrupa'nın yarısını onlara verdikleri için teşekkür etti

Japonya'nın işgali asla gerçekleşmedi Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atıldı ve Missouri savaş gemisinde imzalanan anlaşmayla II Dünya Savaşı'nın Pasifik ayağı sona erdi Rusya'nın Japonya'ya asker göndermesine gerek kalmadı Komünist partiler yüz milyon Avrupalıyı yönetmeye başladı Yalta Bildirisi en çok Stalin'in işine yaradı Başkan Roosevelt Doğu Avrupa'nın komünist rejim altına girmesinin o zaman için en uygun karar olduğunu düşünmüştü

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Nazi Belgeleri

Nürmberg Davalarında Sunulan Nazi Belgeleri
1945-46, Almanya

1918'de gaz yüzünden bir süre gözleri görmeyen Hitler eğer gözleri iyileşirse mimar olma planlarını bırakıp politikacı olmaya kendi kendine söz verdi Görme yetisini tekrar kazandığında Almanya'yı bulunduğu umutsuz durumdan kurtarıp ait olduğu yere yükseltmek için ant içti Ama daha sonra planda bir değişiklik yaptı

Tarihin önceki delilerden daha da deliydi ve 20 yüzyılın en büyük demogoguydu Yaptığı işlerin kaydını çok sıkı tutturuyordu Gelecek nesillerin bunlardan faydalanmasını istiyordu

Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels ise kayıtlardan fazlasıyla ilgileniyordu Almanya o sırada film yapımında uluslararası bir merkezdi Babelsburg'daki stüdyolarda bugün klasik olan yönetmenler çalışırdı; Fritz Lang (Metropolis, M), FW Murnau (Nosferatu) ve Robert Wiene (Dr Caligari'nin Dolabı) bunlardan bazıları Dahası yetenekli kadın belgeselci Leni Riefenstahl Olmpia ve Azmin Gücü adlı destansı filmleriyle Nazi propagandasına destek olmuştu Hitler ve bakanlarına bu da yetmedi ve "Bin Yıl Boyunca Reich" filmini çektirdiler

Film ve resim karelerine savaşla ilgili her tür sahne kaydedildi Fabrikalar, eğitim kampları, göreve gönderilen askerler, Berlin'in tekrar inşası, sanat ve politika Etnik temizlik de tüm planın bir parçası olduğundan toplama kampları da filmde yer alıyordu Naziler tam anlamıyla "şecaat arz ederken sirkatini söylüyordu" Ne kadar kahraman olduklarını anlatmak için gerçekleştirdikleri etnik temizliği kanıt olarak gösteriyorlardı

Almanya savaşı kaybedip Hitler intihar ettiğinde Nazi savaş suçlularını yargılamak üzere uluslararası bir mahkeme kuruldu Mahkeme 20 Kasım 1945'de Almanya'nın Nürmberg şehrinde başladı ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği'nden gelen hakimlerin oluşturduğu bir kurul mahkemeyi yönetiyordu

Nazi savaş suçluları, görgü tanıklarının ve işkence kurbanlarının ifadeleri alınarak yargılandı Yargıçlar delillerin sadece konuşulanlardan ibaret olacağından korkuyordu Dahası olayların boyutlarının ne olduğu sürekli sorgulanıyordu Ölüm ve acı savaşın normal bir parçası kabul ediliyordu Nazilerin çizgiyi geçtiğini ispat eden herhangi bir delil var mıydı?

O sıralarda CIA'nin başında olan ve "vahşi" lakabıyla anılan Bili Donovan sayesinde farklı arşivlerden belgeler mahkemeye akmaya başladı Bunların arasında Nazilerin yönetim birimlerinin yazışmaları da vardı Bu belgelere dayanarak da yargılananlar mahkum edildi

Hitler ve Goebbels'in sinemaya ilgileri sayesinde, Nazilerin yaptıkları ve toplama kampları filmlerinde delil olabilecek birçok unsur ortaya çıktı Nazilerin ne kadar korkunç olduklarını hayal gücüne bırakmayan belgelerdi bunlar

Hitler çok iyi biliyordu ki bir resim bin söze bedeldi

Duruşmaların sonunda yirmi bir Nazi subayı çeşitli savaş suçlarından hüküm giydi On ikisi ölüme mahkum edildi, gerisi hapse gönderildi Daha ah düzeydeki askerler ve gardiyanların davalarından da 24 idam 128 hapis kararı çıktı

Bu dava için daha sonra özür dileyenler oldu İçinde bulundukları koşullardan dolayı kişilerin suç olarak görmedikleri eylemleri yaptıkları için cezalandırılamayacağı söylendi Ancak ABD Yüksek Mahkemesi Başkanı Robert Jackson bireyin bilinci dahilinde yaptığı her davranıştan sorumlu olduğunu savunan fikirleri kabul gördü

Savaş suçları konusunda fazla anlaşmazlık yoktu İşlenen suçlar gelecek kuşaklara ibret olması için kayıtlara geçti

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Hindi Çin'deki Savaş

Hindi Çin'de 30 Yıl Süren Savaşın Başları
1945, Fransa ve ABD Hindi Çin'de

Dünyanın iki büyük devletini berbat bir yenilgiye sürükleyen, hükümetlerinin düşmesine yol açan ve gereksiz ve trajik bir biçimde bir milyonun üzerinde insanın ölümüne yol açan politik kararlara bir göz atmadan bu "fiyaskolar" koleksiyonu tamamlanmış sayılmaz Bu kararlar Hindi Çin savaşının orijinal temelleridir

1945'de Pasifik'teki politik paradigma bugün birçok kişinin kavradığından çok daha acayip ve karmaşıktı ve tuhaflığın odak noktası da Hindi Çin'di

Olayın başlangıcı 1940 yıllarının Fransa'sına, Almanların yıldırım saldırısından önce Fransızların yürüttüğü o feci altı hafta kampanyasından sonra uğradıkları acı yenilgiye kadar gidiyor Bununla birlikte tüm Fransa Alman işgali altına girmemişti aslında savaş sırasında Fransa saf değiştirmişti de denebilir Kuzey Fransa ve Paris'le birlikte kıyı bölgeleri doğrudan işgal edilmişti ama Fransa'nın geri kalanı işbirlikçi bir hükümet tarafından yönetilmeye başlanmıştı

1940-44 yılları arasında dünyanın her tarafındaki Fransız birlikleri faşistlerin saflarında savaşmak durumunda kalmışlardı Bu utanç verici çöküşten sonra Fransız sömürgelerindeki yöneticiler bir seçim yapmak zorunda kaldılar ve hemen her durumda faşistlerin tarafını seçtiler, en azından ufukta bir Müttefik donanması görünmediği sürece

Böylece 1940 sonlarında Japonlar Çin'e karşı yürütmekte oldukları savaşı güçlendirmek için Fransa'nın sömürgesi olan Hindi Çin'de deniz ve hava üssü kolaylıklarından yararlanmayı "rica ettiklerinde" işbirlikçi Fransız Vichy hükümeti bu isteği kabul ederken neredeyse bir zil takıp oynamadığı kaldı

1941 ortalarında Japonlar açıkça Hindi Çin'i işgal ettiler ve en ufak bir direnişle karşılaşmadılar Ve bundan sonra da hikayenin gerçekten ender rastlanan bölümü geliyor bundan sonraki dört yıl boyunca Fransız yöneticiler, bürokratlar, askeri personel ve polis güçleri Japonlarla tam bir işbirliği içinde oldular Gerçekte Pasifik bölgesinde Japonların yanında yer almışlardı

Ama 1944'e gelindiğinde Pasifik'teki durum değişmeye başlamıştı İlginç ve pek görülmeyecek bir operasyon sonucunda Amerikan deniz piyadeleri Ho Si Minh liderliğindeki Vietnam ulusal güçleriyle ilişkiye geçerek lojistik ve eğitim desteğinde bulunmayı önerdiler 1945'de artık bu güçler kuzey Hindi Çin'de Japon kuvvetlerine karşı müthiş bir savaş yürütüyorlardı Denizde de İngiliz donanması Japonların üslerini ve limanlarım bombalıyordu Bu sıralarda Fransızların sesi soluğu çıkmıyordu

Belki de dönüm noktası Roosevelt'in ölümüydü, çünkü ABD Başkanı Japonlarla yaptıkları işbirliğinin karşılığında Fransızların ödeyeceği bedelin Hindi Çin yarımadasındaki sömürgelerini kaybetmek olacağım açıklamıştı Amerikalılar savaştan sonra özgür ve bağımsız bir Hindi Çin görmek istediklerini söylüyordu

Amerikalılar savaşın bitmesinden sonraki bir yıl içinde Filipinler'in de bağımsızlığına kavuşacağına söz vermişlerdi ve böylece bölge politikasına da uygun düşüyordu Bu kritik vaatler Batı emperyalizmine karşı Doğu'nun özgürlüğü için savaştığını söyleyen Japon propagandasına karşı devreye sokulan etkili silahlardı

Japonya'nın teslim olmasıyla birlikte Çin, Burma ve Endonezya'da önemli sayıda Japon birliği mahsur kaldı Aynı durum Hindi Çin için de geçerliydi Ho Si Minh'in yönetimindeki ulusal güçler, Amerikan deniz piyadelerinin de tam desteğiyle, Hanoi'ye girdi ve burada özgür ve bağımsız bir cumhuriyet kurulduğunu ilan etti

Vietnam tarihinin bu dönemi ve ABD ile olan ilişkileri bugün bir hayli karışık yorumlara ve yanlış değerlendirmelere konu olmaktadır Gerçekte Ho Si Minh'in daha o zamanlar Stalin ve Mao ile ittifak içinde Hindi Çin'e komünizmi getirmeye kararlı olup olmadığı tartışılmaktadır Bu konudaki gerçeği belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama daha sonraki haftalar evdeki hesabın çarşıya uymadığını gösteren iyi bir örnek oluşturmaktadır

Bir süre sonra, bazı yönetsel sorumlulukları üstlenmek, on binlerce Japon esirini teslim almak ve kamplara yerleştirmek üzere İngiliz birlikleri karaya çıktılar Ho birçok kez Amerikan Anayasasından ve Abraham Lincoln'un konuşmalarından alıntılar yaparak kendi ülkesi için istediği modeli ortaya koydu ve savaştan sonra da Hindi Çin'in bu doğrultuda kalkınmasını sağlamak için Amerikalılardan yardım talebinde bulundu

Amerikalı danışmanlar sosyalist olmasına rağmen Ho Si Minh ile birlikte çalışabileceğini ama Hindi Çin'deki Fransız sömürge yöneticilerinin yozlaşmış bulunduğunu ve bir an önce onlardan gayri resmi bir şekilde kurtulmak gerektiğini bildirdiler

Ve ardından da Fransızlar geldiler

Yabancı lejyon birliklerini de içeren Fransız kuvvetleri ağır bir Alman aksanıyla konuşan yeni askere alınmış tecrübesiz birliklerden oluşuyordu Böylece onlar da Hindi Çin'deki kalabalık askeri nüfusa karıştılar Amerikalıların desteğinden İngilizlerin kontrolüne ve ardından Fransızların ortaya çıkmasına uzanan bu karmaşık geçiş döneminde gerçekten çok tuhaf ve dikkat çekici bir olay meydana geldi

Esir kamplarındaki Japon askerleri serbest bırakıldı, silahlan da geri verildi ve sokaklara salınarak güvenliği sağlamaları istendi Batılıların özgürlük ideallerini paylaşan bir halka küçültücü bir şey söylenecekse eğer, işte burası tam yeriydi Özgürlük için savaşan insanların güvenliğini sağlamak için acımasız bir düşman ortalığa salınmıştı

Fransızlar Hindi Çin Cumhuriyetini kabullenmeden önce biraz ileri-geri laf ettiler ama İngilizlere benzer bir şekilde bir Fransız Milletler Topluluğu'nun parçası olacağına ilişkin söz verilince seslerini kestiler Çok ilginç bir şekilde ve savaş alanındaki yüksek rütbeli askerlerin her birinin itirazına ve Vietnam halkının kendi kaderini tayin etmeye kararlı olmasına rağmen Truman Fransızların bölgeyi yeniden işgal etmesini destekledi

Truman, savaş sonrasında Fransa ile ilişkiler açısından DeGaulle'ün bunu önemli bir sorun haline getirdiğini belirtiyor ve düşmanla işbirliği yapsın veya yapmasın Fransız ulusal gururunun bütün sömürgelerin geri verilmesini gerektirdiğini söylüyordu DeGaulle'ün gösterdiği duyarlılığın yanı sıra Ho Si Minh de savaş sonrası dönemde güçlenmekte olan Mao'nun komünistlerini ülkeye davet etmeye hazırlandığına göre Truman'ın gösterdiği yol akla uygun görünüyordu

Böylece gelişmeler bu yolda ilerledi Amerikan ve İngiliz desteği ve danışmanları Hindi Çin'den ayrıldı, Fransa da bölgedeki işgal kuvvetlerini yeniden oluşturup durumunu güçlendirmesinin ardından Ho Si Minh ve hükümetini sıkıştırmaya başladı (Bu arada ABD ve İngiltere'nin şiddetli protestolarının sonucunda Japon askerleri de sokaklardan geri çekmişti) 1946'nın sonunda Ho Si Minh Fransızlarla işbirliği yapmanın her türlü bahanesini bir kenara koyarak Hanoi'den kaçtı ve gerilla savaşı kaldığı yerden yeniden başladı

Artık en azından Fransızların komünist tehdide karşı dile getirdiği görüşler dikkate alındığında ABD açık bir şekilde Fransa'nın yanındaydı Truman Doktrinini oluşturmaya çalışan ABD için Fransa'nın Ho'yu bastırma çabalarına askeri destek vermesi mümkün değildi Buna karşılık Ho da bir süre sonra silah ve cephane sağlayabileceği tek kaynağa Çin'deki komünistlere ve Stalin'e yöneldi Oysa Çin Vietnam'ın tarihsel bir düşmanıydı

Bu ateşin sönmesi için otuz yıl süren bir savaşın geride kalması gerekecekti Aslında her şey şu paradokstan ortaya çıkmıştı: II Dünya Savaşı'nda ABD'nin yanında yer alan bir halkın yok edilmesi için aynı savaş sırasında ABD'ye karşı savaşan Fransız yönetimine destek verilmişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Gizli Servis ve Başkan

Gizli Servis ve Başkanın Korunması
1963, Dallas, Texas

Son zamanlarda gazetelerin başlıkları Gizli Servis ajanları üzerinde odaklaşmıştı; yakın koruma görevi yapan, aynı tornadan çıkmış gibi görünen, düzgün giyimli bu görevlilerin işi her zaman Başkan'ın hemen yanında olmaktı Gerçi bazen bu zorunluluk onları sorumluluklarının gereği olan istek ve dilekleriyle çatışma içine sürükleyebiliyordu

Ama aslında Gizli Servis işe böyle başlamamıştı

Ne ilginçtir ki, Gizli Servis'in kuruluşu 1865'de suikasta kurban giden ilk ABD Başkanı Abraham Lincoln döneminde oldu ve başlangıçtaki görevleri kalpazanları yakalamak, uyuşturucu kaçakçılarını engellemek, haraç ve mafya örgütlenmesini izlemek ve buna benzer diğer işlerdi

1800'lerin sonlarında ve 1900'lerin başlarında ABD devlet başkanları Gizli Servis ajanlarını savaş zamanında istihbarat çalışması yapmakla ve aynı zamanda arazi sahtekarlıklarıyla ve kamu kuruluşlarındaki yozlaşmayı izlemekle de görevlendirdiler Zaman içinde ajanların bazıları FBI'ı oluşturmak ve daha önce Gizil Servisin sırtına yıkılmış kimi işleri üstlenmek üzere Adalet Bakanlığı'na aktarıldılar

1901'de Gizli Servis elemanları başkanları korumakla resmen sorumlu oldular ama Kongre 1906'ya kadar bu görev için bütçeden pay ayırmadı ve bu arada üç ABD Başkanı, Lincoln, Garfield ve McKinley suikasta kurban gitmesine rağmen 1951'e kadar da bu görevlendirmeyi kalıcı bir atamaya dönüştürmemekte direndi Bu durumda devlet başkanları askeri ve özel korumalardan oluşan karma bir grup tarafından korunmuştu Her iki grup koruma da en yüksek düzeydeki devlet görevlisinin emirlerini yerine getirmek konusunda her zaman çok duyarlıydılar

Politik hayvanlar olan başkanlar genellikle seçmenleriyle yakın ve bire bir ilişki kurarak kampanya yürütmek istiyorlardı; özellikle de radyo ve televizyon öncesinde bu tür bir kampanya çok sayıda yüz yüze ilişkiler, el sıkışmalar, bebeklerin öpülmesi falan gibi şeyler gerektiriyordu

Aynı şekilde başkanlar bazı temaslarında ve danışmanlarıyla görüşmelerinde belirli ölçüde gizlilik de istiyorlardı Her iki durum da başkanların korumalarına sık sık geri çekilmesini emretmesine yol açıyordu; ya seçmenleriyle başkanın arasına girmemeleri ya da sadece belirli kulakların duyması gereken konuşmaları duymamaları gerekiyordu

Başkan William McKinley tam da böyle bir durumda öldürülmüştü; korumalarına fazlaca geri çekilmelerini söylediği bir sırada anarşist Leon Czolgosz'un saldırısına uğramıştı ve adamları müdahale edemeyecek kadar uzaktaydılar

Giderek sadece başkanı ve ailesini korumakla görevlendirilen Gizli Servis bir eylem planı hazırlamayı başardı ve zamanla tecrübe ve araştırmayla ABD'nin en üst düzey görevlisinin güvenliğini iyice sağlama alacak önlemler geliştirdi

İlk önlem Gizli Servisin günün 24 saati görevli olmasıydı Başkan Wilson Mrs Edith Bolling Galt ile flört ederken Gizli Servis elamanları da artık onlarla birlikteydi Aynı şekilde Başkan Coolidge ölüm döşeğindeki oğlunun başında üzüntüden kahrolurken, İkinci Dünya Savaşı sırasında Franklin Delano Roosevelt dünyayı dolaşırken ya da Truman gece geç saatlerde poker partileri düzenlerken Gizli Servis ajanları da hep yanlarındaydılar

Ajanlar başkanın çocuklarıyla birlikte okula gidiyor, arkadaşlarıyla buluştuklarında, hatta flörtlerinde onlara eşik ediyor, evlendikten sonra halaylarına bile birlikte çıkıyorlar, onlara yapılan kurları bile yakından izlemek durumunda oluyorlardı,

İşte böyle yaklaşık 60 yıl boyunca Gizli Servis görevini en iyi şekilde yerine getirdi Ve sonunda Dallas'daki o meşum gün geldi: 22 Kasım 1963

ABD'nin 35 Başkanı John Fitzgeral Kennedy Beyaz Saray'a ulaşıncaya kadar önüne çıkan sayısız engeli aşmıştı Gençliği (43 yaşındaydı ve o zamana kadar seçilen en genç başkandı) ve dinsel mezhebi (Katolikti) Amerikalıların başkanı olabilmesi için üstesinden gelinemeyecek engeller olarak değerlendirilmişti Bu özellikleriyle kendisini "halkın tercihi" olarak düşünmesi mümkün değildi

Bu gibi sorunları aşmak için Kennedy televizyonu kullandı; Beyaz Saray'a turlar düzenleyerek, Barış Birlikleri gibi programlar hazırlatarak televizyonda yayımlattı Sıradan insanlara hitap eden bu gibi programlar sayesinde kitleler kendilerini yönetimin bir parçası olarak hissetmeye başladılar

Bu tarz düşünme Kennedy'yi başkanla halkı birbirinden ayıran bazı geleneksel engelleri de ortadan kaldırmaya sevk etti Böylece Dallas'daki o meşum günde otomobilinin etrafından Gizli Servis ajanlarının uzaklaşmasını isteyen Kennedy kendi ölümünü de kolaylaştırmış oldu Ajanlar yakın koruma görevinde olsaydılar nişancının görüş alanını engelleyebilirler ya da başkanın vurulmasının hemen ardından hızla gelişen ölümcül sonuçları engelleyecek önlemleri alabilirlerdi

Başkanın halka daha açık olma ve kendisiyle kitleler arasındaki engelleri ortadan kaldırma isteği ve Gizli Servisin de buna boyun eğmesi herhalde ölümüne yol açan nedenler olmuştu

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Gizli Servisteki Köstebek

İngiliz Gizli Servisinin 2 Numarası Sovyet Köstebeği
1963, Moskova

Stewart Menzies İngiliz Gizli İstihbarat Servisini (SIS) yönetecek ideal adam gibi görünüyordu Yüksek sosyetenin içindeydi, bazılarına göre İngiltere Kralı VII Edward'ın gayri meşru çocuğuydu, etrafındaki çok sayıda dostuyla gösterişli bir yaşamı ve hayatını rahatça sürdürmesine olanak sağlayan bir zenginliği vardı

Adamlarının işlerini iyi bir şekilde yapacağına inanıyor ve yollarının üzerine çıkarak onları engellemiyordu, böylece servis esas olarak kendi kendini yönetiyordu Günün birinde kendisine bir halef seçmesinin zamanı geldiğinde etrafına daha dikkatli bir şekilde baktı, atayacağı kişinin son yıllarda neler yaptığını bir kez daha gözden geçirdi

Sonuçta Menzies'in yerine seçtiği halef Kim Philby adında sıcakkanlı birisi oldu Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Philby, İkinci Dünya Savaşı sırasında Menzies'in yönetimi altında yürüttüğü çalışmalarıyla profesyonel istihbaratın en iyi ve parlak adamlarından biri olarak değerlendiriliyordu ve daha üst görevlere getirilmesine kimsenin bir itirazı olamazdı

Biraz saha tecrübe kazanması için Philby önce 1947-1949 yıllan arasında Türkiye'ye gönderildi Buradan da oldukça kıyak bir mevkiye aktarıldı; Washington'a gönderilerek SİS ile CIA ve FBI arasındaki irtibat sorumlusu yapıldı

Amerikalılar kollarını açarak Philby'i kucakladılar; savaş zamanındaki başarılarının hikayelerini anlatarak pohpohladılar ve SİS'in anti-Sovyet bölümünü kurduğu sırada edinmiş olduğu bilgi ve tecrübeden kendilerine bir şeyler aktarmasını sağlamak için ellerinden geleni yaptılar En üstteki yöneticiler de dahil olmak üzere Philby istediği herkese ulaşabiliyor, her yere girip çıkabiliyordu

Kendisine bütün kapılar sonuna kadar açılmıştı Philby'nin görevi iki Amerikan gizli servisiyle, CIA ve FBI ile iki İngiliz gizli servisinin SİS ve M16 arasındaki bilgi akışını sağlamaktı Nitekim Philby de tam anlamıyla kendisini işe kaptırdı ve iki tarafın da toparladığı istihbarat bilgilerini denetimi altına aldı

Menzies himayesine aldığı bu genç yeteneğin ABD'deki çalışmalarıyla ilgili olarak parlak raporlar alıyor ve ne kadar doğru bir halef seçtiğine ilişkin kendisini kutlamadan duramıyordu

Ama bu arada küçük bir sorun vardı Philby gerçekte diğer tarafa çalışıyordu, hayır canım ABD'ye değil Sovyetler Birliği hesabına çalışıyordu; yani kendisine karşı çalışmada uzman olduğu varsayılan yabancı güç hesabına faaliyet yürütüyordu

1933 yılına dönerek devam edecek olursak; bu tarihte henüz Cambridge Üniversitesi'nde olan Philby Sovyet Gizli Servisi OGPU ajanlarının dikkatini çekmiş (muhtemelen onlarla işbirliği içindeki bir üniversite hocasının uyarısıyla) ve Sovyet davasına sempati gösteren genç ve ayrıcalıklı İngiliz entelektüellerinden biri olarak değerlendirilmiş, kendisine yakınlaşılmıştı

Kurulan ilişki çerçevesinde politik ve teorik görüşlerini ifade edince belirli konuların ele alındığı felsefi araştırmalarda kendisinden yardım isteyerek işi ilerlettiler Ancak kendisini OGPU'da işe alanlar hiçbir zaman niyetlerini açıkça söylemediler, maksatlarını tam olarak ortaya koymadılar

Philby'nin kendi sözleriyle de durum şöyleydi: "Haziran 1933'de işe başladım ve İngiliz entelijansiyası arasına sızmakla görevlendirildim Ancak bu görevin ne kadar uzun süreceğinin bir önemi olmadığı söylendi"

Washington'da Philby İngiliz ve Amerikan istihbaratıyla ilgili bilgileri değerlendirmek üzere derhal bir mekanizma oluşturdu; kendisini kontrol etmekte olan Sovyet ajanlarına birçok yararlı bilgiyi aktarıyordu tabu ama daha sonra dönüp kendisini tuzağa düşürecek herhangi kritik bir bilgiyi vermiyordu Böylece asıl bağlı olduğu tarafın eline de kendisini deşifre etmekle tehdit edebilecekleri bir bilgi geçmemiş oluyordu

Philby'nin Sovyetler Birliği'ne aktardığı sırlar hayli önemli olmakla birlikte asıl tahrip edici etki, herhangi bir operasyonu çökertmesi falan değil, İngiliz ve Amerikan istihbarat servisleri arasına kolay aşılmayacak bir güvensizlik duygusunu yerleştirmiş olmasıydı İki ülke arasındaki özel güven ilişkileri bundan sonra hep bir kuşkunun gölgesi altında kalacak ve gizli servis ajanları bir daha en yakın yoldaşlarına bile bütünüyle güvenemeyeceklerdi

Bununla birlikte Philby Menzies'in yerine SIS'in başına geçmeyi hiçbir zaman başaramadı Menzies emekliye ayrılarak Philby'i yerine atayacak olsa bile, bu konuda onayı olması gereken Dışişleri Bakanlığı çaktırmadan Philby'i izlemeye karar vermişti Nitekim bir süre sonra bu adamın hilekar olduğunu, zaman geçtikçe daha tedirgin ve gergin hale gelmeye başladığını gözlediler Bu arada çift taraflı bu çalışmanın verdiği ağır yüke dayanmak için Philby de fazla içmeye başlamıştı Dışişleri Bakanlığı Philby'i düşünülen görev için uygun bulmuyordu ama Menzies de zamanı geldiğinde himayesi altındaki adamın yükseleceğinden emindi ve bunda da ısrarlıydı

Bununla birlikte Philby böylesi bir atamadan önce kendi kusurlarını ortaya dökünce Menzies de böylesine yüz kızartıcı bir işten kurtulmuş oldu İngiliz Gizli Servisi içindeki Sovyet köstebekleri olan Donald MacLean ve Guy Burgess CIA tarafından açığa çıkarılırken Philby de bu operasyona yardım ederek böylece kendisini kurtarmaya çalışıyordu ama yine de tehlikeli ve nazik bir durumla yüz yüze olduğunu anlamıştı Ve sonunda Moskova'ya kaçmayı başardığında gerçekten de kuşkulu hareketleriyle ilgili olarak bir süreden beri izlemeye alınmıştı

Moskova'ya kaçarak kendisini açığa çıkarmasının bir nedeni de yerine bıraktığı dördüncü casusu, Sir Anthony Blunt'ı kurtarabilmekti Nitekim Blunt, yıllar sonra İngiliz casus avcıları tarafından yakalandığında çoktan Kraliçe tarafından "Sir" unvanıyla ödüllendirilmişti bile

Böylece vaktiyle SIS'in başına getirilmesi düşünülen en iyi casus, gerçekten de o zamana kadar İngiliz Gizli Servisinin bulduğu en iyi casustu

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında

Eski 09-10-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihteki İlginç Olaylar Tarihi Gizemler Tarihi Gizemler Hakkında



Tasarruf Edelim Derken

Nihayetinde BBC de Bir Bürokrasidir
1967, İngiltere

Bir yayın kuruluşu olarak İngiliz BBC'nin kaliteli yayıncısı oldukça azdı 70 yılı aşan bir süre BBC konserler, belgeseller, komediler, çocuk programlan, eğitim programlan, drama dizileri, çağdaş ve klasik oyunlar üretti ve yayımladı; radyo ve televizyon haberleri tüm dünyada en güvenilir ve saygın haberler olarak kabul ediliyordu

1922 yılında İngiliz Posta Teşkilatı tarafından İngiliz Yayım Şirketi (British Broadcasting Company-BBC) olarak kaydı yaptırılıp, ruhsatı alınırken Posta Genel Müdürlüğü'nün, yani patronunun uygun bulduğu hizmeti sağlamak amacını taşıyordu Niyetler mükemmeldi Şirket radyoda İngiliz ürünlerinin tanıtımını yapıyordu Halk üzerinde kötü veya olumsuz bir etkilemeye yol açmadıktan sonra yayınların özgürdü Mali olarak ise doğrudan izleyicilerinin ödemeleriyle ayakta duracaktı

BBC yayınlarını dinlemek ve daha sonra televizyonları izlemek isteyenler Posta Teşkilatına belirli bir ruhsat ücreti ödemek zorundaydılar Başlangıçta yılda 10 şilin olan ücret daha sonraları 70 paunda kadar çıktı Hükümetin desteğindeki bir tekel olarak BBC on yıllar boyunca yayın alanını istediği gibi elinde tuttu

Bağımsız radyo ve televizyon kuruluşlarına izin verilmesine ve BBC'nin işgalindeki yayın dalgalarından yararlanmalarına kadar uzun zaman geçti Bundan sonra bile satılan her televizyon, alıcısı BBC'yi izlese de izlemese de, bir ruhsat parası ödemek zorundaydı Bu ödemeler ve programların telif ücretleri BBC'nin mali kaynaklarını oluşturuyordu

Bir kamu kurumu ve bürokratik bir aygıt olmasına rağmen ne yayımlayacağı konusunda hayli geniş bir özerkliğin tadını çıkarıyordu Tam gün TV yayını 1980'lerin ortalarına kadar onaylanmadı Ticari kaygılar taşımamanın sağladığı rahatlıkla BBC yayınları düzeyli, tarafsız ve kaliteli olma olanağına kavuşuyordu

Bu özgürlük ve avantajlardan yararlanan BBC tümüyle ticari bir TV kanalında yer alması çok zor çocuk programları, konserler ve diğer eğitici yayınlar yapabiliyordu Radyoda da dünyaca ünlü orkestraların yanı sıra İngiliz ve Amerikan pop müziğinin yıldızları, Beatles, Rolling Stones, Jimi Hendrix, Chuck Berry konserleri dinlenebiliyordu En ünlü programlarından biri 1963'ten 1989'a kadar devam eden bilimkurgu dizisi Doctor Who (Doktor Kim) idi

Ama bu arada, maalesef BBC de, herhangi bir kamu kuruluşunda görülebilecek bazı dertlerden mustaripti Gelirleri sabit olan herhangi bir şirket bazı harcamalarını kısmak ve bütçesinde belli kısıtlamalar yapmak zorundaydı Buna BBC de dahildi

İlk BBC programları Film Merkezinden sağlanan uzun süreli film ve oyunlardan oluşuyordu Ticari kayıtların devreye girmesiyle birlikte BBC arşivlerine de standart bir ölçü getirildi Personele bütün programların film kopyalarını saklama emri verilmişti ama video ve ses kayıtları için aynı emir tekrarlanmamıştı

1978'e kadar BBC Mühendislik Bölümünün denetiminde olan video kasetler ancak bu tarihten sonra film merkezine aktarıldı Kasetler nispeten daha küçük bir arşivde saklanıyor ve zaman zaman dış ülkelere satış olanağı olup olmadığını anlamak için yeniden izleniyordu Pek çok görsel ve sesli programlar ve diziler, filmler, belgeseller başka ülkelere satılıyordu 1970'ler ve 1980'lerde dünyada en çok izlenen bilimkurgu dizisi Doctor Who da bunlardan biriydi

Sonra arşivlerdeki yerlerin yeterli olmadığı ve pahalıya mal olduğu günler geldi Böylece 1967 yılında adı bilinmeyen bir bürokrat, günlerden bir gün depolarda bulunan ses ve video kasetlerini silip temizleyerek yeniden kullanılabileceğini akıl etti ve harekete geçti Gerek Film Merkezi, gerekse Mühendislik Bölümü tüm programların tarihsel kopyalarının tutulmasından diğerinin sorumlu olduğunu düşünüyordu

Ve 1978'e gelindiğinde birçok program bir güzel yok edilmiş ve elde hiçbir kopyası kalmamıştı BBC bir arşiv sorumlusu tayin ederek nelerin yok edildiğini saptamak ve dünyanın her tarafından, yabancı yayın kurumlarından ve koleksiyonculardan kendi orijinal programlarının kopyalarını bulmak için uğraşmaya başladı Kaybedilen hazinelerin ancak çok azının kopyası bulunabildi

Bu arada büyük bir şans eseri olarak dünyaca ünlü Doctor Who'nun eksik bölümleri de toparlanabilmişti Yakın zamanlarda iki müzik prodüktörü ortaya çıktı ve vaktiyle verilen silme emrine uymadıklarını ve Rolling Stones'un ilk kayıtları da dahil olmak üzere bazı eşi olmayan programların kayıtlarını sakladıklarını açıkladılar Şimdi bu "kayıp kasetler" BBC'ye küçük bir servet kazandırabilir ama geri gelmeyenler dikkate alındığında elde olanlar pek bir şey değildir

Üç-beş kuruş tasarruf edelim derken müzik ve yayın tarihinin paha biçilmez eserleri kaybolmuştu Boş kasetlerin fiyatı 2 ile 9 pound arasında değişiyordu Oysa bunların üzerinde orijinal olarak kaydedilmiş programlardan BBC milyonlarca pound kazanabilirdi Kaybolanlar arasında Beatles'ın ilk konserleri, önemli dramalar, belgeseller ve tarihsel spor programlan yer alıyordu

Bugünkü değerleri milyarları bulurdu Ama depoda bir parça yer kazanmak ve birkaç bin pound tasarruf etmek için akıl almaz bir iş yapılmıştı Zamanında üzerinde doğru dürüst düşünmeden bulunulan bir çözüm uygun gibi görünmüştü ama eşine az rastlanır bir rezalet ortaya çıkmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.