Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Cinsellik

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakkında, herşey, üroloji

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Hipertansiyon ve böbrek

Hipertansiyon ve Böbrek Hastalığı

--------------------------------------------------------------------------------

Hazırlayan: Dr Şekip Altunkan
İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksek kan basıncı toplumda önemli bir sağlık sorunudur Vücutta oluşturduğu tahribat nedeniyle kişi ve toplum için önemli sorunlar oluşturmaktadır Günümüzde kalp hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden birisidir Ayrıca kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve beyin kanamalarının nedenlerinin başında gelir Bu duruma rağmen hastalar yüksek tansiyona pek önem vermezler Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır ve çoğu zaman vücuttaki tahribatını belirti vermeden gerçekleştirir Tedavisi tüm hayat boyunca devam eder ve yakın takibi gerektirir

Kan basıncı, damar içinde dolaşan kanın dağılıp toplanmasını sağlayan bir mekanizmadır ve oluşmasında birçok faktör rol oynar Kan basıncını, esas itibariyle kanı iten güç (kalp) ve bu gücün karşılaştı~ı direnç oluşturur Kalbin oluşturduğu atım hacmi sistolik (büyük) tansiyon, direnç ise diyastolik (küçük) tansiyonu meydana getirir

Hipertansiyonun tanımlanmasında ve tahribatını derecelendirilmesinde bazı testler yapmak gerekir Bu testler hemen her laboratuar ve klinikte yapılabilir Kısaca belirtilirse her hipertarısiyonlu hastaya, kan sayımı sedimarıtasyon, idrar, EKG, akciğer grafisi, açlık kan şekeri, üre, kreatinin, kollesterol, trigliserit, HDL, LDL, ürik asit, potasyum, kalsiyum, ultrasonografi gibi testleri uygulayıp, takibini bu duruma göre planlamak gereklidir

BÖBREK VE KAN BASINCI
Yüksek tansiyonun nedenlerinin en başında böbrek hastalıkları gelir Bu hastalıklar, ya böbreği ilgilendiren nefrit, kist, tümör, taş vb olabildiği gibi, damarlardaki bir daralma veya böbrek üstü bezinin hastalıkları ile ilgili olabilir Her yüksek tansiyonlu hastada yapılabilecek bir idrar tahlili, üre ve kreatinin tayini veya böbrek ultrasonografisi ile bu hastalıkların önemli bir kısmına teşhis konulabilir

Hipertansiyonun en önemli hedef organlarından birisi böbreklerdir Esansiyel olarak adlandırdığımız nedeni belli olmayan yüksek tansiyonlu hastaların, eğer tedavi edilmezlerse, %15'i böbrek yetmezliğinden vefat eder Ayrıca henüz dializ uygulanmayan kronik böbrek hastalarının tansiyonu kontrol altına alınmazsa; hastalıkları daha hızlı ilerler

Bilindiği gibi, böbrek hastalarında koroner kalp hastalığı ihtimali normale göre yüksektir Kontrolsüz hipertansiyon bu ihtimali daha da arttırır Yapılan çalışmalar, yüksek kan basıncının kontrolü ile böbrek hastalarında kalp komplikasyonlarının azaldığını göstermiştir

TEDAVİ
Böbrek hastalarında kan basıncındaki hedef 140/90 mmHg'nın altına düşürmektir Böbrek hastalığı ile birlikte hipertansiyon varsa bunun en önemli nedeni sıvı fazlalığıdır ve hastaların önemli bir kısmında tuz kısıtlaması ve idrar çoğaltıcı ilaçlar verilerek tedavi sağlanabilir Bazı hastalarda ise kanlarında renin olarak adlandırılan bir hormon hipertansiyonun rıeden olabilir Bu hastalar tedaviye dirençlidir ve renin seviyesini azaltacak ilaçlar kullanılabilir

Tüm tıbbi tedavi ve tuz kısıtlamasına karşın eğer yüksek tansiyon kontrol edilemezse ve böbrek bozukluğu hızla ilerlerse, tedaviye yardımcı olmak amacıyla seyrek olarak hemodialize alınarak hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir

Kronik böbrek hastalığında hipertansiyon ve kan yağ oranlarındaki anormallikler damar sertliğine bağlı kalp hastalıklarının en önemli nedenlerindendir Eğer sigara içiliyorsa bu risk daha da artar Bu hastalar sigarayı bırakmalı ve kan yağ oranları da normale getirilmelidir

Dializ uygulanan böbrek hastalarında su alımındaki fazlalık yüksek tansiyonun en önemli nedenidir Bu hastalar sıvı alımına çok dikkat etmelidirler Eğer düzgün dializ uygulanıyor ve hastada su kısıtlamasına dikkat ediyorsa, hipertansiyon önemli bir problem oluşturmaz

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




HiPOSPADİAS

"Hipospadioloji" teriminin babası John W Duckett,Jr MD diyor ki:

Hipospadias cerrahisinde başarılı sonuç için şunlara sahip olmalısınız:

1 Değişik yöntemleri uygulayabilmek

2 Eski teknikleri bilmek

3 Optik aletle mikrocerrahi tekniği deneyimi

4 Kaçınabilmek için hatalardan haberdar olmak

"Ya hipospadiolojiye tümüyle gir, ya da uzak dur! Bocalama!"

Hipospadias; anterior uretra, corpus cavernosumlar ve sünnet derisinin eksik gelişimiyle sonuçlanan bir konjenital penil defekttir Aşağı doğru işeme, ve ağır formlarında intravajinal ejakulasyon yokluğuna bağlı infertilite dışında ürolojik semptom vermez Kozmetik kusur

EMBRİYOLOJİ

· Gebeliğin birinci ayında erkek ve dişi genitaliası ayırdedilemez

· Testosteron etkisi altında erkek dış genitaliası maskülinize olur

· İlk trimesterin sonu ve ikincinin başında penil uretra ve eşlik eden sünnet derisi tümüyle şekillenir

· Bu gelişimdeki anormallikler, hipospadias ve eşlik eden anomalilere sebep olur

· Hipospadiasta, glanduler uretranın eksik gelişimi prepusyal kıvrımların füzyonuna izin vermez

· Böylece, hipospadiasta ventral prepusyum yoktur ve dorsalde fazlaca sünnet derisi bulunur (dorsal hood)

SINIFLAMA

· Anterior: %50
Glandüler
Subkoronal

· Middle: %30
Distal penil
Midshaft
Proksimal penil

· Posterior: %20
Penoskrotal
Skrotal
Perineal

İNSİDENS VE GENETİK

· 1/300 canlı erkek doğum

· Babada %8 , erkek kardeşte %14 hipospadias

· %9 inmemiş testis, %9 inguinal herni İleri tetkik gerekmez

· Prostatik utrikul veya Müller kalıntısı ciddi vakalarda %15

· Diğer organ-sistem anomalisi varsa üriner US gerekir

· Ciddi hipos + inmemiş testis İnter:-):-):-) araştırması (Karyotip+Endokrinoloji)

TEDAVİNİN HEDEFLERİ

Hipospadik penisin başarılı tedavisinde 5 temel evre vardır:

1 Normal bir glans ve mea oluşturmak

2 Düz bir penis

3 Normal bir uretra

4 Cilt kaplanması

5 Skrotumun penise göre normal pozisyona getirilmesi

AMELİYAT ZAMANLAMASI

· Hipospadias ameliyatı için ideal yaş penceresi 6 - 18 ay arasıdır

· Tuvalet terbiyesinden önce olup alt bezi ile bakıma izin verir Outpatient cerrahi

· Bu yaştaki bebekler genital organ algılamasından uzaktır ve yaşadıklarını unuturlar

· 6 aydan itibaren anesaaai riski erişkine eşittir

ANESaaaİ

Ameliyat genel anesaaai altında yapılır Postoperatif rahatlık için penil blok veya kaudal blok eklenebilir

GENEL PRENSİPLER

· Aletler: Oftalmolojik cerrahi aletleri, optik büyütme (2x - 4x), 7-0 iplikler

· Perop kanamayı azaltmak için 1:100000 adrenalin ; turnike uygulanırsa 20 dkda bir gevşetilmeli

· Erken postop hematom ve ödemi önlemek için kompresif pansuman şart: Plastik sargı (Tegaderm, Op-Site vb), Coban, köpük, gaz sargı kullanılabilir, penis karna yatırılıp baskılı fikse edilebilir 48-72 saatte alınır

· Üriner diversiyon: Uygun kalınlıkta uretral stent (feeding tüp) glansa 5-0 prolenle dikilir, çift kat altbezi içinde serbest drenaja bırakılır, 7-14 gün içinde alınır (Gonzales MAGPİ=stentsiz, GAP=5, Mathieu=7, Onlay=10, Tüp flep=14 gün)

· Stent süresince profilaktik doz antibiotik (Bactrim/Nitrofurantoin)

· Postop mesane spazmları için Oksibutinin

· Postop ağrı için Parasetamol/Kodein

· Dikiş hatları çakışmamalı, interpoze vaskülarize destek flepleri kullanılmalı!

KOMPLİKASYONLAR

· Fistül : Sekonder cerrahinin en sık sebebidir En az 6 ay sonra onarılır

· Uretral striktür / Meatal stenoz : Mea dilatasyonları başarısız olursa sekonder cerrahi gerekir

· Uretral divertikül · Rezidüel kordi

· Yüzeysel cilt kaybı: Görece sık olur Lokal bakım ve hergün sıcak banyo ile spontan iyileşir

TEMEL HİPOSPADİAS AMELİYATLARI

· MAGPİ ve Arap

· Tüp uretroplastiler: GAP, TİPU, King, Thiersch-Duplay

· Meatal based flepler: Mathieu, flip-flep

· Onlay ada flepleri (Klasik onlay, double-faced)

· Transvers tubularize ada flebi

· Serbest mukoza greftleri (Mesane, ağız)

· İlave prosedürler: Kordiektomi, dorsal tunikal plikasyon vs

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




idrar kültürü

İdrar yollarında enfeksiyona neden olan mikrobun belirlenmesini sağlar İdrar kültürü için idrar kadında ve erkekte farklı yollarla alınır

Erkeklerde idrar kültürü almak için yapılması gereken işlemler: Kamışın ucu (penis) su ve sabunla dikkatle temizlenerek steril gazlı bezle kurulanmalıdır Sabah kalktıktan hemen sonra, üç steril kaba art arda idrar alınır, kapların ağzı hemen kapatılır

Kadınlarda idrar kültürü almak için yapılması gereken işlemler: Ellerinizi sabunla dikkatle yıkadıktan sonra durulayın Kalan birkaç damlayı da akıtmak için ellerinizi sallayın

Öteki elinizle dölyolunun ağzındaki dudakları aralayarak bu bölgeyi gazlı bezle yukarıdan aşağıya doğru dikkatle silin; silme işlemini hiçbir zaman ters yönde yapmayın

Temizlik işlemini gazlı bezi sürekli değiştirerek en az 4-5 kez tekrarlayın
Dölyolunun ağzını aralık tutarak az miktarda idrarı steril bir plastik kaba alın İdrar kabı vücuda ya da giysilere değmeyecek biçimde tutulmalıdır
Bu yolla iki ayrı kaba daha idrar örneği alın
Üç kabı da hava geçirmeyecek biçimde kapatın

Neden üç kap ?

Birinci kaptaki idrarın siyeğin ( üretra) alt bölümünden ve erkeklerde prostat gibi idrar yollarının vücut yüzeyine açıldığı noktaya yakın organlardan geldiği kabul edilir İdrar kesesinden gelen idrar ikinci kapta bulunur ve idrar kültürü için uygundur Üçüncü kaptaki idrar ise böbrek havuzu ve idrar boruları gibi üst idrar yollarında oluşabilecek hastalıklara ilişkin bilgi verir ve idrarın içeriğinin belirlenmesi için kullanılır

Özel durumlar :
Bazı durumlarda idrar özel yöntemler kullanılarak alınır Süt çocukları ve küçük çocuklarda cinsel organın erişkinlerde olduğu gibi temizlenmesi gerekir Küçük çocuk havaya kaldırılır, karnı aşağıya gelecek biçimde tutularak altına steril bir kap yerleştirilir; bacakları ve kolları bükülü olarak kasıklarının arasındaki bölgeye hafifçe bastırılır ve sırtı sıvazlanarak idrar yapması sağlanır
Küçük erkek çocuklarda cinsel organ temizlendikten sonra kamışın üzerine, sıkıca yerleşen bir plastik torba geçirilir; çocuk idrarını yapar yapmaz torba alınmalıdır Çocuk 45 dakika idrarını yapmazsa torba çıkarılarak cinsel organlar temizlenmeli ve yeni bir torba yerleştirilmelidir Kız çocuklar için de uygun bir torba kullanılabilir
Yatalak hastalarda idrar örneği, hastayı yatağının yanına yerleştirilen bir sandalyeye oturtarak alınabilir
Bilinci kapalı ve hekimle işbirliği yapamayan hastalarda ya da yeni doğum yapmış kadınlarda orta idrar doğrudan idrar kesesine yerleştirilen bir sonda aracılığıyla alınabilir

İdrar örneği alındıktan sonra en fazla yarım saat içinde kültür yapılmalı, yapılamıyorsa idrar hemen bozdolabına konmalı ve en fazla 24 saat bekletilmelidir

İdrar kültürü pozitif ise :

Sağlıklı olduğu bilinen bireylerde bile idrar tümüyle steril değildir

İdrar yolu enfeksiyonu şikayetleri olan bir hastada, incelenen idrarın mililitresinde 100000 ya da daha fazla bakteri saptanırsa idrar kültürünün pozitif olduğu söylenebilir

Ayrıca gene şikayeti olan, idrarında beyaz küreler bulunan bir hastada sık rastlanan idrar mikroplarından biri mililitrede 100 koloni bile ürürse, kültür sonucu pozitif kabul edilir İdrar kültürü enfeksiyondan sorumlu bakterinin ve bu bakterinin duyarlı olduğu antibiyotik ve idrar yolu dezenfektanlarının belirlenmesini sağlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




idrarda kan kanama idrar kanaması hematüri

Kanlı idrarın rengi içerdiği kan miktarına göre açık pembeden koyu kırmızı ya kadar değişir Kanlı idrar bulanıktır; cam bir kap içinde bir süre hekletilirse üstte görece duru, altta ise kanlı çökelti nedeniyle daha koyu renkli ve hulanık iki bölüme ayrılır İdrarda kan belirtisi boşaltım sisteminin herhangi bir yerinden kaynaklanabılır Böbrek taşları, veremi, kötü huylu tümörleri ya da enfarktüsü, akut glomerülonefrit, idrar borusu taşları, idrar kesesi tüm örleri, veremi, taşları ya da basit bir idrar kesesi iltihabı ya da siyek (üretra) taşları ve iltihabı buna yol açabilir İdrarda kan her zaman gözle görülmeyebilir İdrarın rengini değiştirmeyecek kadar azsa ancak kimyasal deneylerle ya da idrar çökeltisinin mikroskopla incelenmesiyle saptanabilir

İdrarda kan bulunmasmın en önemli nedenleri;
- Böbrek havuzu papillomu
- İdrar borusu tümörü
- İdrarkesesi divertikülü
- Prostat
- Yırtılma
- Darlık
- Papillom
- Taş

İdrarda kan çogu kez gözle görülebilen bir belirti olduğundan,idrarda kanamanın kaynaklandığı bölgeyi de saptamak olasıdır Bunun için Guyon deneyi denen yönteme başvurulur Hasta üç ayrı kadehe idrar yapar ve kadehlerdeki renk değişiklikleri değerlendirilir Kanama siyekten (üretra) kaynaklanı yorsa idrarda kana bağlı renk değişimi ilk kadehte ortaya çıkar; buna ilk idrarda kan ya da ilk hematüri denir Obür kadeh lerde ise berrak sarı, normal idrar rengi görülür Kan idrar kesesinden kaynaklanıyorsa kırmızı renk son kadehte ortaya çıkar Çünkü kan idrar kesesinin dibinde toplanmıştır ve işemenin sonunda kesenin kasıln'ıasıyla dışarı atılır Buna son idrarda kan ya da son hematüri denir Eğer kanama böbrek ya da idrar borusu bölgesinde ise kan idrara bütünüyle karışmış olarak gelir ve her üç kadeh de kırmızı renkte görülür; buna da bütün idrarda kan ya da tam hematüri denir

İlk hematüri
(Ağırlıklı olarak ilk kadehte kan)
Siyek kökenli nedenler (taş, iltihap)

Son hematüri:
(Ağırlıklı olarak üçüncü kadehte kan)
o idrar kesesi kökenli nedenler (tümör, idrar kesesi
veremi, taş, iltihap)

Tam hematüri:
(Her üç kadehte kan)
o böbrek kökenli nedenler (taş böbrek veremi, kötü huylu tümör, akut glomerülonefrit, böbrek enfarktü
o idrar borusu kökenli nedenler (taş)

Hemoglobinüri idrarda hemoglobin bulunmasıdır Akut ve yaygın bır hemolizin (alyuvar parçalanması) ardından görülür Normal koşullarda hemoglobin vücudun savunma mekanizmasını oluşturan retiküloendotelyal sistemde parçalanır Eğer alyuvarlar damar içinde parçalanırsa önemli miktarda serbest hemoglobin plazmaya geçer Ama böyle bir durumda bile iki mekanizmanın etkisiyle idrarda hemoglobin bulunmayabilir Bu mekanizmalar hemoglobini bilirubine indirgeyen retikuioendotelyal sistem ve hemoglobini süzen böbreğin oluşturduğu eşiktir Böbrek eşiği çok yüksektir ve kandaki serbest hemoglohin düzeyi 100 ml'de 150-200 mg'ye erişmeden idrara hemoglobin geçmesini engeller Henıoglo binin idrara geçebilmesi için kandaki düzeyinin çok kısa sürede yüksek bir değere ulaşması gerekir Bu durumda retiküloendotelyal sistemin yeterince hızla bilirubine dönüştüremediği hemoglobin böbrek eşiğini de aşarak idrarla atılır Hemoglobinüride idrarın rengi morumsu kırmızıdan kızıl kahverengiye kadar değişebilir Renk iki pignıente bağlıdır: Oksihemoglobin ve methemoglobin Oksihemoglobinin rengi parlak kırmızı, methemoglobininki kahverengidir Idrarın rengi de bu iki pigmentin göreli yoğunluğuna bağlı olarak değişir Bazen hemoglobinüri hematüriyle, yani idrarda alyuvarlar bulunması yla karı ştırılır Oysa hemoglobinürinin ayırt edici birçok özelliği vardır Orneğin idrar bu/anık değil, berraktır Ayrıca çökelti incelendiğinde idrarda hiç alyuvara rastlanmaz

İdrarda Kan

Şikayet

İdrarınız kırmızımsı, pembe veya kahverengi ya da kırmızı şerit veya pıhtılar içeriyor Yiyeceklerdeki (örneğin pancar) renk pigmentleri, uyuşturucu kullanımı ve porfirya idrarın kırmızıya dönmesine yol açmış olabilir Endişelenecek bir durum yoktur

Nedenleri

Mesane enfeksiyonu : Ani, acılı, sık ve miktarı az olan idrarınızda kan var; ateş, sırtın alt kısmında ağrı ve göbeğin alt bölgesinde ağrı var Mesane enfeksiyonu veya sistit idrar yapamamanın nedeni olabilir ve antibiyotik tedavisi gerektirir

Mesane taşı : İdrarınızda kan var Sık sık idrara gidiyor, ama az yapabiliyorsunuz; üstelik sadece belli bir pozisyonda Sırtınızın alt kısmında ve karnınızda ağrıyla birlikte düşük ateşiniz var

Böbrek taşı : Sırtınızın ve karnınızın alt kısmında ve kasıklarınıza yapılan spazm oluyor ve sık idrara gidip az miktarda ve kanlı idrara çıkabiliyorsunuz

Üretrit : Üretranızdan sarımtrak bir akıntı geliyor, karnınızın alt kısmı ağrıyor, sık sık idrara gidiyorsunuz, ama az miktarda kanlı idrar yapabiliyorsunuz İdrar yaparken yanma oluyor ve eğer kadınsanız cinsel ilişki acı veriyor Üretrit cinsel yolla bulaşan ya da kişisel temizliğe önem vermemekten kaynaklanan bakteriyel bir iltihaptır

Gromerülonefrit : İdrarınızda kanla birlikte ayak bileklerinde, gözlerinizin etrafında şişlik, nefes darlığı ve yorgunluk var Böbreğinizin kanı süzen yapılarında ani veya kronik bir iltihaplanma olmuş olabilir

Tehlikesiz hematüri : Sadece idrarınız kanlı ve başka belirtiniz yok İdrar viral enfeksiyonlardakinden daha kanlı görünse de, bu durum herhangi bir hastalıkla veya organ hasarıyla ilişkili değildir Bazen çocuklukta meydana gelir ve zamanla geçer Bazen bir aile ferdinde başlayan bu sorun sıkıntı yaratmadan ömür boyu sürebilir

Hemolitik anemi : Yorgunluk ve güçsüzlük hissediyorsunuz, idrarınızda kan var, nefes darlığı çekiyorsunuz ve cildiniz sarardı Hemolitik anemi kanın alyuvarlarındaki genetik bir anormallikten veya bazı ilaçlardan ya da alyuvarları yok eden bazı hastalıklarından kaynaklanır Alyuvarlar yıkıma uğramıştır ve kemik iliği bunların yerine yenilerini yeteri kadar hızla üretememektedir Genetik olarak bazı enzimleri eksik olanlar ile bazı ilaçları kullananlarda hemolitik anemi ortaya çıkabilir

Kendiniz Ne Yapabilirsiniz?

İdrarınızda kan varsa, bu konuda uzman olan bir doktor gözetiminde tedavi olmanız gerekir

Önleme Bol bol su (günde 6 – 8 bardak) için Bu, özellikle egzersiz yaparken, ateşiniz olduğunda ve hava sıcaklığı arttığında çık önemlidir Kafein ve alkolden uzak duru; mesaneyi tahriş edebilir Enfeksiyonlardan sakınmak için cinsel ilişki esnasında lateks prezervatif kullanın Küvette banyo yapmak yerine duş alın ve yumuşak sabun kullanın

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Mesane kanseri

Mesane idrar depolayan ve işemeyi sağlayan organdır Mesane kanseri, genitoüriner kanserlerin ikinci sıklıkla görülenidir Ortalama görülme yaşı 65 tir Erkek ler kadınlardan 2 - 3 kat daha fazla mesane kanserine yakalanırlar Tanı konulduğunda %85 kanser mesaneye sınırlı, %15 inde ise lenf nodülleri tutulumu veya uzak :-):-):-):-)stazlar mevcuttur

Mesane Kanseri Derecelendirme:

TIS : Karsinoma insutu
Ta :Tümör mukozada sınırlı
T1 :Tümör submukozada
T2 : Tümör yüzeyel adalede
T3a : Tümör tüm mesane adelesini tutmuş, fakat ekstravezikül yayılım yok
T3b : Tümör extravezikal yayılım mevcut
T4 : Lenf nodülü veya komşu organ :-):-):-):-)stazı mevcut, uzak organ :-):-):-):-)stazı mevcut

Mesane kanserlerinin %98 i epitelyal ve bunlarda çoğu transizyonel hücreli karsinomlardır Tüm mesane kanserlerinin %90 ı transizyonel hücreli karsinomlardır Bu lezyonlar genellikle papiller özellik gösterir ve mesane içeriside yer işgal eden bir lezyondur
Tümörün invazyonu, rekürrensi ve progresyonu sıklıkla tümörün gradesi ile yakın ilişkidedir Düşük gradeli tümörde 10 yıllık yaşam %98 iken yüksek gradeli tümörde ise %35 dir
Mesane kanserli hastaların %85-90 ında kanlı idrar (hematüri) ilk gözlenen semptomdur Hematüri genellikle ağrısızdırü, aşikar veya mikroskobik, aralıklı veya sürekli olabilir Bazı hastalarda sık sık idrara çıkma, idrarını yetiştirememe ve yanma gibi belirtiler olabilir
Mesane tümörü için birçok görüntüleme tekniği kullanılmasına rağmen, sistoskopi ve biopsi ile doğrulama gereği vardır
İntravenöz ürografi hematürinin tanımlanması için sıklıkla kullanılan bir tetkiktir IVP de mesane içerisine doğru uzanan papillamatoz oluşum dolma defekti şeklinde kendini göstermektedir Abdominal ultrasonografi ile mesane tümörleri ve üst üriner sistem değerlendirilebilir Mesane doldurulduğunda mesane içerisinde yer işgal eden lezyon tanımlanabilir
Tanı ve başlangıç derecelendirme için, sistoskopi ve transüretral rezeksiyon yapılmalıdır Sistoskopi sırasında tümör önce belirlenir ve rezeksiyon yapılır
Yüzeyel (mesane duvarında derinleşmemiş) mesane kanserli hastalar, transüretral rezeksiyon ve intravezikal tedavi ile takip edilebilir Başlangıçta düşük grade küçük tümör ve progresyon için düşük riske sahip olanları ise intravezikal tedavi vermeksizin transüretral rezeksiyonla izlenebilir T1 tümörlü bir hastadan eğer; multiple lezyon varsa, tümör büyükse ve rekürren tümör varsa bu hasta intravezikal kemoterapi için adaydır T1 grade III lü hastalar için bazı klinikler progresyon oranının yüksek olması nedeni ile sistektomi önermektedirler T1 tümörlü hastalarda intravezikal tedavi ile rekürrens oranı azalmakta isede rekürrens olduğunda agresif tedaviye ihtiyaç olmaktadır
T2, T3 hastalığı olan hastalarda seçilecek tedavi agresif olmaktadır(parsiyel veya radikal sistektomi) veya sistektomi+kombine tedaviler seçilebilir(Radyoterapi veya kemoterapi)

Mesane kanseri için tedavi alternatifleri
TIS TUR+intravezikal kemoterapi
(BCG)
Ta(tek, düşük grade TUR (Yanlızca)
rekürrens yok)
Ta (geniş, multiple TUR+intravezikal kemoterapi
yüksek grade ve (BCG)
rekürrens var)
T1 TUR+İntravezikal kemoterapi
T2,4 a) Radikal sistektomi,
b)Neoadjuvankemoterapi+Radikal sistektomi
c) Radikal sistektomi+Adjuvan kemoterapi
d) Kombine
T, N+,M+ Sistemik kemoterapi+sistektomi veya radyoterapi

TEDAVİ

A- İntravezikal Kemoterapi: Süperfisiyal mesane kanserli hastalarda en büyük problem, tümörlerin nüksetmesidir İleri stage ve gradli tümörlerde nüks oranı daha fazladır Nüksü önlemek önemlidir İmmuno veya kemoterapik ajanların üretral kateterden mesaneye verilmesi rekürrens oranını azaltmak içindir İntravezikal tedavinin 2 amacı vardır; birincisi profilaktik diğeri ise tedavi amacıdır Kullanılan ajanlar 6-8 hafta, haftada bir kullanılmakta ve sonra aylık veya iki ayda bir sürdürülmektedir Teropatik ajanların intravezikal verilmesi ile, primer olarak irriratif semptomlar gözlenmesi doğaldır Sistemik yan etkilerinin görülmesi azdır Çünkü mesaneye verilen ilaçların mesane lümenini geçmesi oldukça sınırlıdır Gross hematürisi olan hastalarda intravezikal kemoterapinin verilmemesi de sistemik komplikasyonları önleyecektir İntravezikal ajan verildikten sonra mesanedeki ilacın kalış süresi 1-2 saat olmalıdır Günümüzde en sık kullanılan ajanlar, Mitomycin-C, Thiotepa, Doxorubicin, Bacillus Calmette-Gurih (BCG) dir

1- Mitomycin-C: Mitomycin-C; Antitümoral, DNA senaaaini inhibe eden bir ajandır Moleküler ağırlığı 329, sistemik toksitesi minimaldir Mitomycin-c ile komplete cevap %36-78 oranında değişmektedir Transüretral rezeksiyondan sonra rekürrensi %33 oranda azaltmaktadır Yan etkileri %10-43 oranındadır Yan etkileri oranında daha ziyade irritatif semptomlar yer almaktadır Mitomycin-C alanların %6'sında ellerde ve genital bölgede kızarıklar gözlenebilir

2- Thiotepa: Alkille edici bir ajandır, monokül ağırlığı 189 ve 30 mg haftalık dozlarda kullanılır Komplet cevap %55 civarındadır Rekürren oranı oldukça azdır Sistemik yan etkileri fazladır Trombositopeni ve lokopeni %9 oranında gözlenir İrritatif semptomlar oldukça azdır Hastalara ilaç verilmeden önce kan sayımı yapılmalıdır

3- Doxorubicin: Monokül ağırlığı 580 dir ve sistemik yan etkileri oldukça azdır Komplet cevap %38 dir Profilaktik bir ajandır Sistit görülen yan etkilerindendir

4- BCG Bacilius Calmette Gurih: BCG, mikobacterium, bovinin canlı şusudur BCG'nin antitümöral etki mekanizması bilinmektedir İntravezikal instilasyondan sonra mukozal ülserasyon ve granüloma oluşumu görülmektedir Böylece helper T lenfositlerini aktive etmektedir Karsinoma insituda BCG teropatik ve profilaktik amaçla oldukça etkilidir Komplet cevap %36-71 oranındadır Rekürren oranı, transüretral rezeksiyondan sonra %11-27 oranındadır Hastaların çoğunluğunda irritatif semptomlar gözlenmektedir Hemorajik sistit %7 oranında gözlenir Sistemik enfeksiyon %2 oranında gözlenir Hastalardaki orta ve ılımlı enfeksiyonda isoniazit (INH) (300 mg günlük) verilir vede BCG dozu azaltılır İsoniazit intravezikal BCG verilmeden 1 gün önceden başlanır (Hastada şiddetli şikayetler varsa intravezikal BCG verilmesi durdurulur INH ve Rifampicin (600 mg/gün) verilir Hastada septik tablo varsa (ateş, konfüzyon, hypotansiyon, respiratuar yetersizlik) INH+rifampicin+etambutol (1200 mg) ve Siklosporin (500 mg günde iki kez) verilmelidir
CERRAHİ

1- Transuretrel rezeksiyon: TUR, tüm mesane kanserleri için başlangıç tedavi formudur Hastalığın stage ve gradesini tanımlamada yararlı olmaktadır Hastada, tek, düşük grade ve non ınvazıf tümör sözkonusu ise yanlızca TUR-B yapmak yeterli olacaktır

2- Parsiyel sistektomi: Mesanenin lateral veya kubbesinde soliter infilitratif tümörü olan (T1,T3) hastada veyahutda mesane divertikülü içerisinde tümörü olan hastalar parsiyel sistektomi adaylarıdır Tümörlü hücrenin yara dudaklarına implantasyonu için bu hastalara küçük dozlarda (1000-1600 cGy) ve intravezikal kemoterapi preoperatif verilmesi uygundur

3- Radikal sistektomi: Radikal sistektomi; anterior pelvik organların kaldırılmasıdır Erkekte; mesane ve çevre yağ dokuları, periton, prostat ve seminal veziküller Kadında; mesane ve çevre yağ dokusu, periton, cervix, uterus, anterior vagina, urethra ve overler rezeke edilmektedir Eğer erkekte prostatik üretdada invazyon sözkonusu ise üretrektomide aynı anda yapılmalıdır

4- Radyoterapi: 5000-7000 cGy, 5-8 haftalık sürelerde verilir İnfintratif hastalıkta radikal sistektomiye alternatiftir Genellikle iyi tolere edilmesine rağmen, %15 hastafada barsak, mesane ve rektal komplikasyonlar gözlenir Beş yıllık yaşam T2 ve T3 için %41-18 oranında değişir

5- Kemoterapi: Mesane kanseri tanı konulduğunda %15 oranında bölgesel veya uzak :-):-):-):-)staz sözkonusudur İnvazive hastalığı olan hastalarda radikal sistektomi veya radikal radyoterapi sonrasında %30-40 oranında uzak :-):-):-):-)staz sözkonusudur Bu hastalara tedavi verilmez ise yaşam oldukça sınırlıdır Tek ve kombine kemoterapik ajanlar hastalarda yararlı olmaktadır Tek başına kullanılan cisplatin ile cevap %30 dur Diğer etkili ajanlar ise methotroxate, doxorubicin, Vinblantine, 5-gluorouracil dir Kombine tedavide cevap oranı yükselmektedir Son zamanlarda Methotrexate, Vinblastine, doxorubicin ve cisplatin (MVAC); Cisplatine, methotrexate ve cyclophonphanide (CISCA) kullanılmaktadır Ortalama yaşam bir yıldır

E- Kombine tedaviler: :-):-):-):-)statik mesane kanserlerinde (T2-T4) kombine tedaviler gündeme gelmiştir Radikal sistektomi öncesi kemoterapi (neoadjuvant) verilerek mesane korunmaktadır Seçilmiş hastalarda %22-43 oranında, yanlızca kemoterapiyle cevap elde edilmiştir Alternatif olarak T3-T4 veya N+ olan hastalar da radikal sistektomi sonrası kemoterapi (adjuvant) verilmesi ile rekürrens riski azalmaktadır
Radyoterapi sonrası lokal ve sistemik hastalık görüldüğünde ilave kemoterapi verilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




ORGAN BAĞIŞI: ORGAN NAKLİ

ORGAN NAKLİ NEDİR ?
Görev yapmayacak kadar hasta ve hatta bedene zararlı hale gelen bir organın, bir yenisi ve sağlamı ile değiştirilebilmesi işlemine" Organ Nakli" veya Organ Transplantasyonu "denilir

ORGAN NAKLİNİN ŞU ANKİ DURUMU NEDİR ?

Günümüzde göz, böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, kemik iliği, kalp- akciğer, kemik ve ince barsak en çok nakledilen organlardır Bu nakillerde organlar hemen hemen daima ölülerden yada 1 derecedeki akrabalardan sağlanmaktadır Örneğin kalp hastalığından ölmüş bir kişinin sağlam kornea ve böbrekleri alınıp, görmeyen insanlara yada böbrek hastalarına nakledilmektedir

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALIĞI (ÜREMİ) NEDİR ?

Vücudumuzda çok önemli görevler yapan böbreklerimiz taş, şeker hastalığı, nefrit, yüksek tansiyon, mikroplar, yaralanmalar veya kullandığımız ilaçlar nedeniyle hastalanabilir Bu hastalıkların bazıları tedavi edilirken, tedavi ile düzelmez gittikçe ilerleyerek kişiyi ölüme götürür Tedavi edilmeyen ilerlemiş bu tür böbrek hastalıklarına üremi (kanda üre miktarının yükselmesi) son dönem böbrek yetersizliği veya kronik böbrek yetersizliği gibi adlar verilmektedir

KRONİK BÖBREK HASTASININ NE GİBİ ŞİKAYETLERİ OLUR?

Bu hastalarda bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik, güçsüzlük, burun kanaması, kaşıntı, nefes darlığı, öksürük, vücudunda şişlik, uykusuzluk, kramp, huzursuzluk gibi şikayetler vardır Bazıları birden nefes darlığı veya koma hali ile hastaneye kaldırılır

TÜRKİYE'DE KRONİK BÖBREK HASTASI ÇOK MUDUR ?

Türkiye'de her yıl 3000 kişinin kronik böbrek yetmezliğine girdiği tahmin edilmektedir Sağlık Bakanlığı'ndan alınan rakamlara göre 2001 Şubat ayı itibariyle 19609 diyaliz hastası mevcut olup, bunların 18063'üne hemodiyaliz, 1546 'sına Periton diyalizi uygulanmaktadır Bu hastaların ne yazık ki çoğu genç olup, genellikle 20-40 yaşları arasındadır

KRONİK BÖBREK HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR ?

Her iki böbreği de çalışmayan bu hastalar için, hasta böbrekler yerine suni böbrekler yapıldı Suni böbrek " yada diğer adıyla HEMODİYALİZ " bir süzgeçtir İdrarı kana karışmış bu hastalar haftada üç gün hastaneye giderler, kanları damardan bir boru ile hastaya alınıp bu süzgeçten geçirildikten sonra yine bu boru ile hastaya verilir Bu tedavi ile hastalar ayakta kalmaktadır Ancak suni böbrek bizim böbreğimizin yaptığı her şeyi yapamaz Bu yüzden de hastalar tamamıyla iyileşemezler Bir diğer tedavi biçim,i ise Periton Diyalizdir Bu tedavi biçiminde ise hastalar karın boşluğuna takılacak bir kateter yardımıyla tedavilerini sürdürürler Bu tedaviler pahalı olduğundan genellikle sadece devlet yardımı görenler tedavi olabilirler Bu nedenle suni böbrek yerine geçecek çareler aranmış ve "böbrek nakli" ortaya çıkmıştır

BÖBREK NAKLİ NEDİR ?

Böbrek nakli; kronik böbrek hastasına, ülkemizde genellikle olduğu gibi sağlıklı bir insandan veya ölüden alınan böbreğin vücuda takılması işlemidir Böylece hasta yeniden sosyal yaşamına kavuşmaktadır Hemodiyaliz makinesi ile bağımlı bir yaşam sürdürmek zorunda iken kontrollü ama diyalize bağlı olmayan bir yaşama geçebilmektedir

BÖBREK NAKLİ İÇİN ORGANLAR NASIL SAĞLANIYOR ?

Çok sayıda böbrek hastasına aile fertlerinden böbrek bulma güçlüğü yüzünden, trafik kazalarında hayatını kaybedenlerde olduğu gibi ölülerden böbrek alıp hastalara takma çareleri aranmış ve bunda başarılı olunmuştur Yeni ölmüş kişilerden alınarak yapılan böbrek takma işlemine kadavradan böbrek nakli denmektedir Yaşamını henüz kaybetmiş kişiden alınan iki böbrek uygun doku grubunda böbrek bekleyen iki kişiye takılmakta, bir insanın ölüsü iki kişiye hayat vermektedir Bu güzel olaya rağmen yinede böbrek hastaları için yeterli ölü böbreği bulunmamaktadır Bunun nedeni yeni ölmüş kişinin başında bulunan yakınlarını ölülerinden böbrek alınmasına rıza göstermeyişleridir

ORGAN BAĞIŞINA İHTİYAÇ VAR MIDIR ?

EVET Bir çok hasta bağışlanmış bir organ için beklerken ölmektedir Bağışlanmış bir organ, başarılı bir nakilden sonra, gerçek bir yaşam armağanıdır " SİZ, BİR YAŞAM ARMAĞAN ETMEKTESİNİZ"

TÜRKİYE'DE BÖBREK NAKLİ NE ZAMAN BAŞLADI ?

Türkiye'de ilk başarılı böbrek nakli 1975 yılında Hacettepe Hastanesinde Dr Mehmet HABERAL ve ekibi tarafından yapılmıştır Canlıdan canlıya yapılan bu ilk nakilden sonra 1979 yılında "ORGAN VE DOKU ALINMASI, SAKLANMASI VE NAKLİ HAKKINDA" 2238 sayılı kanun çıkarılmış ve bu yasa 1982 yılında yeniden düzenlenerek ölüden organ alınmasını yasal tedbirlerle ortaya koymuştur

ORGAN BAĞIŞININ VE TRANSPLANTASYONUNUN
DİNİ İNANÇLAR YÖNÜNDEN AÇIKLAMASI NEDİR ?

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır 631980 tarih 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir Kur'an-ı Kerim'de de (Maide Suresi, Ayet 32) " KİM BİR KİMSEYE HAYAT VERİRSE, ONUN SANKİ BÜTÜN İNSANLARA HAYAT VERMİŞÇESİNE SEVAP KAZANACAĞI " beyan olunmuştur

ORGAN BAĞIŞININ, ORGAN NAKLİNDE
EKONOMİK ÖNEMİ NEDİR ?

Organ nakli hemodiyaliz tedavisinden çok daha ucuz olduğu halde ülkemizde organ bağışı yaygın olmadığı takdirde, bu maliyet ile yapılabilecek nice sağlık hizmeti ertelenebilir veya geri kalabilir O halde organ nakli ve organ bağışı ülkemiz için hem sağlık yönünden, hem de ekonomik yönden önemli bir katkıdır

NASIL ORGAN BAĞIŞLAYABİLİRSİNİZ ?

Tüm ülkeler ölüden böbrek temini sorununu, sağlıklı kişileri beklenmedik ölümleri halinde bütün organlarını bağışladığına dair bir belge doldurmaları suretiyle çözümlemişlerdir Bağış belgesi taşıyan bir kişi öldüğünde artık ailesinden izin almaya gerek kalmamakta, böbrekleri alınarak hastalara takılmaktadır Organ bağışında bulunmak için " TIBBEN YAŞAMIM SONA ERDİKTEN SONRA DOKU VE ORGANLARIMIN DİĞER HASTALARIN TEDAVİSİ İÇİN KULLANILMASINA İZİN VERİYORUM" diyen bir belgeyi iki tanık önünde imzalayıp kimlik kartı gibi taşımanız yeterlidir

ORGAN BAĞIŞI İÇİN YAŞ SINIRI VAR MIDIR ?

Günümüzde yeni doğmuştan 60 yaşa kadar olan ölülerden organ alınabildiği gibi, 18 veya üstünde bir yaşta olup akli dengesi yerinde olan herkes ORGAN BAĞIŞ KARTINI imzalayabilir, böylece organ başında bulunabilir

HERHANGİ BİR YERE KAYDOLMAK GEREKİR Mİ ?

Hayır Sadece organ bağış kartını şahitlerle doldurup imzalamanız ve sürekli üzerinizde taşımanız yeterlidir

SONRADAN FİKRİNİZİ DEĞİŞTİREBİLİR MİSİNİZ ?

Evet Bağış kartınızı yırtıp atmanız yeterlidir Bu konuda özgürsünüz

ORGAN BAĞIŞI İÇİN PARA ÖDENMESİ SÖZKONUSU MUDUR ?

Hayır Kişilerin bir bedel karşılığı organlarını vermeleri 2238 sayılı yasaya göre yasaktır

İNSANLARA YAŞAMA ŞANSI TANIYAN ORGAN BAĞIŞINA NASIL YARDIMCI OLABİLİRSİNİZ ?

Çevrenizdekilere Organ Bağışı Kampanyasını tanıtın ve Bağış kartlarını verin Organ Bağışının öneminin anlatılmasına ve yaygınlaştırılmasına yardımcı olun Organ Bağışı hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için " TÜRKİYE BÖBREK NAKLİ VE DİYALİZ HASTALARINA HİZMET VAKFI " ile irtibat kurunuz

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Penis eğriliği

İnsan vücudundaki eş organların (eller, gözler, testisler gibi )hiç biri birbirinin aynısı değildir, arada mutlaka bazı farklar vardır

Tüm insanlarında yapıları ve organları hem dış görünüş olarak hem de işlevleri sırasında farklılıklar gösterirlerBu farklılık bazen çok çok az ,bazen ise çok fazla olabilir

Penis bildiğimiz gibi bir erkek cinsel organı olup spermleri (meni - ersuyu ) kadın vajeninin derinlerine bırakma görevi vardır ve bu görev sırasındada kişiye haz (zevk ) vermektedir

Penislerde hem boy olarak hem de şekil olarak bir birinden farklı olmaktadır

Hiç bir penis şekil olarak cetvelle çizilmiş gibi doğru değildir veya düzgün sınırlara sahip değildirBu farklar kişiden kişiye göre değişmekte,kiminde çok az bir sağa veya sola eğrilik olurken bazılarında bu daha fazladırBazı penislerde ise hem sağa -sola eğrilikle beraber aşağıya da doğru eğrilik olabilir

Bunun sınırı nedir ? Ne kadar eğrilik normaldir,ne kadarı bir anormallik veya sakatlık olarak görülmelidir?

Bunun kesin sınırı şudur; eğer bu eğrilik sizin cinsel ilişki kurmanızı engelliyor,ilişki sırasında size veya partnerinize acı veriyorsa bu düzeltilmesi gereken bir sorundur

*Bir de eğer kişi ciddi anlamda penisinin eğriliğinden estetik açıdan, yani görüntüsünden rahatsız oluyor ve bu yüzden soyunmaktan kaçınıyor veya ilişkiye giremiyorsa bu da düzeltilmesi gereken bir sorun sayılır

Penis eğriliği düzeltilirmi; evet,herşey yapılabildiği gibi (bu gün yeniden el, parmak veya penisin yapılabildiği bir bilgi ve teknolojiye sahibiz) penis eğriliğide düzeltilebilmektedir

Eğer sizde de penis eğriliği gibi bir şüphe veya sıkıntı varsa çekinmeden ve mutlaka muayeneye gidinizBu şüphe , sıkıntı, veya utanma duygusu ile geçirdiğiniz her süre sizi üzecek ve cinsel hayatınızı olumsuz etkileyecektir Hekiminiz sizi aydınlatacak ,eğer gerekli ise cerrahi bir müdahele önerecek ve yapacak veya eğer bir sorun yoksa sizin rahatlamanızı ,kendinize güveninizin gelmesini sağlayacaktır

Bizim kliniğimize bu şikayetle gelen kişilerin çoğunluğu yaptığımız muayene ve açıklamalar sonunda hiç bir sorunları kalmadan huzur ve güven içinde rahatlamış olarak dönüyorlar Şimdiye kadar çok az kişide cerrahi müdahale -ameliyat gerektirecek sorun görüldü, bunlarda gerektiği biçimde düzeltilip kişilerin normal cinsel hayatlarına dönmeleri sağlandıSadece estetik açıdan kaygı duyan hastalarımız oldu,bunların çoğunluğu yaptığımız muayene ve görüşme sonucunda bu kaygı ve komplekslerini kaybedip normal şekilde yaşamlarına devam ettiler,ancak bir kaçı psikolojik açıdan rahatlamak için gerekli operasyonla bu eğrilik düzeltildikten sonra sonra bu sıkıntıyı duymaz oldular

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Penis hastalıkları genel

PENİS HASTALIKLARI

Penisin erkekte iki önemli fonksiyonu vardır
1-İdrar atılımı:Böbrekten süzülen idrarın dış idrar kanal yolu ile dışarı atılımını sağlamak
2-Ürme fonksiyonu: Tesiste yapılan tohum hücrelerini meni vasıtası ile kadın haznesine ulaştırmak

PENİSİN YAPISI:
Penis kök gövde ve baş olmak üzere 3 kısma ayrılır Kök kısmı torbanın ön yüzünde makata kadar uzanan bölge içerisinde kaslara gömülü vaziyette durur
Gövde deri ile kaplı ve içerisinde 3 tane sertleştirici kıkırdak dokusundan yapılmış organdan meydana gelir Kıkırdakdan daha ince yaplıdır Bu yapıya kan dolması neticesinde sertleşme meydana gelir
Baş kısmı penisin en uc kısmında yer alır Penisi ucunda bir şapka gibi durur Bu bölge sünnet olmamışlarde deri ile kaplıdır Sünnet ile kesilen kısım bu deridir
Penisin kan dolaşımı atardamar ve toplar damar sistemi sertleşmede dolayısıyla döllenme ve :-):-):-):-)üel aktifte çok önemlidir

PENİSİN YAPI BOZUKLUKLARI:
Çok defa testis mesane gibi başka yapı bozuklukları da vardır Penisin hiç olamaması nadirdir Nadiren çift penis olur Penis doğuştan kıvrık olabilir Bunun yanında yine doğuştan büyük ve küçük penis olabilir

1- Penis Sünnet derisinin dar olması:
Sünnet derisinin uç kısmı çok dardır Toplu iğne başı kadar bir açıklık vardır Derinin iç yüzeyi penisin baş kısmına yapışıktır Deri başın gerisine çekilemez Ya doğuştan olur veya daha sonra iltihabi bir olaydan sonra gelişir
Şayet çok darsa hasta idrar yapamaz Hatta idrar deri altında toplanması ile sünnet derisi balon gibi şişer İdrar damlalar halinde akar Tedavi edilmezse idrarın tahrişi sonunda iltihap gelişir ve bu iltihap penis baş bölgesinde yaralara neden olur Tedavi sünnettir (Sünnet için tıklayın)

2-Sünnet derisinin geriye kaçması:
Sünnet derisi penis baş kısmının gerisine çekilmesi ile tekrar öne gelememesidir Genellikle sünnet derisinin darlıklarında oluşur Çocuk veya anne babası tarafından temizlik amacı ile deri geriye çekilir, daha sonra deri burada şişer ve kızarır, penis başını boğar
Tedavide şayet erken devreyse deri öne çekilmeye çalışılır Fakat geç kalmışsa sünnetten başka çare yoktur Sadece ufak bir deri parçasını kesmek ve iyileşmeye bırakmak çok defa sonuç vermez

3-Penis yaralanmaları:
Penis oynak bir organ olduğundan darbelere karşı kendini korur
Tamamen kopma kazalardan sonra veya kasti olarak (kıskançlık ve intikam nedeni ile) kesilmesinden sonra oluşur
Darbelerde penise kan oturur Penis kırılmaları ise sertleşmiş haldeki penisin ani ve sert bir şekilde bükülmesi sonucu meydana gelir Sertleşme problemlerine meydan vermemek için erken tedavi önemlidir

4-Penis iltihapları:
Çocuklarda darlık nedeni ile büyüklerde ise temizliğe riayet etmemeden ileri gelir Sünnet derisinin ve/veya penis başının iltihabı şeklinde olur

5-Penisin kireçlenmesi: (Peyroni hastalığı)
Penisin kıkırdakımsı doku içerisinde plak şeklinde bağ dokusunun oluşmasıdır Sebebi belli değildir Genellikle 40 yaşından sonra görülür Penis sırtında veya her iki yan tarafında olabilir Nerede olursa sertleşmiş penis aksi istikamette bükülmüş olarak durur Ağrı vardır Bazen birleşme mümkün olmaz El ile hisedilebilinir
Zararsız bie hastalık olmasına rağmen hastanın şikayeti varsa tedavi edilmelidir Nadiren kendiliğinden kaybolur
E vitamini faydalıdır Ameliyat tavsiye edilmez Plağın içerisine kireç giderici ilaçların verilmesi fayda sağlar

6-Penisin kendiliğinden ağrılı sertleşmesi:
Penis :-):-):-):-)üel istek duymadan ve uzun süren sertleşmesidir Hasta çok ağrı duyar Her yaşta meydana gelir Damar sisitemi bozulmuştur penisin kıkırdak dokusu içerisinde kan pıhtıları oluşur
Sinir sistemi hastalıklarında da meydana gelebilir Bazen sebeb tümoral bir oluşumdur
Birden bire meydana gelir Ağrılıdır İdrara yapılamaz veya damlalar halinde gelir Meni boşalsa bile sertlik devam eder Sertleşme 1-2 gün bazen aylarca sürer Normal haline dönse bile sonunda iktidarsızlık meydana gelir
Tedavide enjektör ile pıhtılaşmış kan boşaltılır Pıhtıyı giderecek ilaçlar verilir Ameliyat ile bu pıhtılar boşaltılır

7-Penis Tümörleri
Penis siğilleri çok görülür Penisin sırtında veya değişik yerlerinde olur Tek veya çoktur Küçük ben şeklinde fakat karnabahar gibi girintili çıkıntılıdır Zararsızdır Tedavide elektirik ile yakılır veya ameliyat ile çıkarılır
Penis Kanseri: Çok defa sünnetsizlerde görülürPenis başı iltihaplarından sonra gelişebilir Müzmin tahriş edici maddelerden sonrada oluşabilir Görünüşte yarayı andırır Sert nodül şeklinde de olabilir Teşhis parça alınıp patolojide incelenmesi ile konur Erkan teşhis konulacağı için ameliyat ile alınır Sonuç diğer kanserlere nazaran iyidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




penis kanseri

Penis kanseri çok enderdir Genellikle sünnet olmamış ve sünnet derisinin altındaki bölgeyi temiz tutmayan erkeklerde görülür Ilk safhalarda, genellikle penis ucuna yakın ağrısız küçük oluşumlar ortaya çıkar Ameliyatla çıkarılıp incelenmeden, bunları alelade zararsız penis siğillerinden ayırmak olanaksızdır Hapis oluşum geliştikçe ağrı ve kanama olabilir

Belirtiler

- Penisin genellikle ucunda, sivilce gibi ağrısız bir yara;

- Peniste başka tip ağrısız sivilce veya siğiller

Teşhis

Penisteki herhangi bir oluşum üroloğa görünmek için yeterli bir nedendir Doktor muayenede kitlenin çıkarılarak incelenmesi sonucunda kitlenin habis olup olmadığına karar verir Habis olduğu ortaya çıkarsa, vücudun başka yerlerine dağılıp dağılmadığını anlamak üzere birtakım başka testler yapılarak yayılmayı kontrol altına alabilmek için gerekli en iyi tedaviye karar verilir

Bütün diğer kanserler gibi penis kanseri de hayatı tehdit edebilir Ne kadar erken teşhis ve tedavi olursa, iyileşme şansı o kadar yüksektir

Tedavi - Ameliyat

Habis oluşumla birlikte, penisin küçük bir kısmının da çıkarılması gerekebilir Penisin büyük bir bölümü çıkarılsa da, cinsel aktivite ve idrar yapmak için yetecek kadarı bırakılabilir

Diğer Tedaviler

Hastalığın vücudun diğer taraflarına da dağılmasını engellemek veya dağılmayı kontrol altında tutmak için, radyoterapi veya kemoterapi kullanılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




penis kırılması

ABD Minneapolis Kalp Enstitüsü Vakfı'nın yaptığı araştırmaya göre, erkeklerdeki sertleşme sorunu, kalp ve damar hastalıkları için erken uyarı olabilir Dr Marc Pritzker, sertleşme sorunun damardan kaynaklandığının anlaşılması halinde, kalp ve damar hastalıkları bakımından da araştırma yapılması gerektiğini söyledi Pfizer İlaç Firması'nın Sağlık Bülteni'nde yer alan araştırmaya göre, Dr Pritzker, sertleşme sorunun, 'penis stres testi' diye de adlandırılabileceğini belirtti Dr Pritzker, ''Efor stres testinde, kalpten gelen elektrik sinyalleri, kalpteki hastalıklı kan damarlarının saptaması için kullanılıyor Penis stres testi de hastalıklı kan damarlarının saptanması için de başka bir yol olabilir'' dedi

Penisiniz kırılabilir!

Penis sert halde iken yatakta aniden dönme, mastürbasyon esnasında anormal bükülme, ereksiyonu sonlandırmak için penisin bükülmesi, at tepmesi penis kırılmalarına neden oluyor Almanya'da her yıl 600 erkeğin penisi kırılıyor Penis kırılmalarında penis şişiyor ve morarıyor Erkek aniden ağrılar içinde kıvranmaya başlıyor Vakaların verdiği bilgiler çoğunlukla yanlış Hekimlerine ''sabahleyin yataktan düştüm ya da çocuğumu severken aniden penis bölgeme tekme attı ve birden penisim şişti anlayamadım,'' diyerek doğru bilgi vermiyorlar ''Mastürbasyon yaparken penisi kırılan genç ameliyata alındı'' Bu haberin kahramanı 26 yaşında, oto tamircisi, evli bir erkek Eşi sekiz aylık hamile olduğu için bir süredir cinsel ilişkiye giremeyen genç adam, sabah işe gitmeden önce banyoya girip mastürbasyon yapmaya başlamış Birden penisi şişip çok acı hissedince de hastaneye kaldırılmış

Çoğu Bekar
Penisi kırılan tek Türk erkeği bu genç değil Penis kırılmaları olağan bir durum olmasına rağmen vakalar utandıklarından hastaneye gitmedikleri için sayıları bilinmiyor Uluslararası tıp literatüründe her 175 bin hastane başvurusundan birinin penisin bu tür yaralanması olduğu yazılı Örneğin Almanya'da yılda 600 erkek cinsel ilişki sırasında penisini kırdığı için hastaneye gidiyor Onların aralarında da utançtan doktora gitmeyenlerin sayısı az değil Uzmanlar hemen doktora görünülürse oluşabilecek iktidarsızlık tehlikesinin de önlenebileceğini belirtiyorlar Penis kırılmaları bilinçsiz cinsel ilişki, penis sert halde iken yatakta aniden dönme, mastürbasyon esnasında anormal bükülme, ereksiyonu sonlandırmak için penisin bükülmesi, at tepmesi gibi durumlarda oluşabiliyor ''Ancak çoğu zaman hastanın öyküsünden gerçek sebep öğrenilemez,'' diyor Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalında öğretim görevlisi Yrd Doç Yılmaz Aksoy: ''Hastanın verdiği bilgiler çoğunlukla yanlış Örneğin sabahleyin yataktan düştüm ya da çocuğumu severken aniden penis bölgeme vurdu gibi çelişkili konuşuyorlar Oysa çocuğunu insan severken penis ereksiyon halinde olmaz Kliniğimizde tedavi olmuş hastaların yaş ortalamaları 29 ve çoğu da bekar Çekindikleri için böyle şeyler uyduruyorlar''

Penis bandajlanıyor
Tanı hastanın öyküsü ve fizik muayenesi ile konuyor Muayenede kırılma olan tarafta kan birikmesi ve peniste karşı tarafa doğru eğilme, şişlik, morarma saptanıyor İki veya üç silindirik cisimli şiddetli kırılmalarda ise idrar yolu kanaması ve yumurtalıklarda kan birikmesi görülebiliyor Ancak çok küçük olan yırtıklar Kavernozografi adı verilen özel görüntüleme yöntemleri ile saptanabiliyor Penis kırığı daha önceleri penise bandaj uygulanması, lokal soğuk pansuman tatbiki ve şişlik giderici ilaçlar verilerek tedavi edilmeye çalışılırmış Şimdi ise tanı konur konmaz cerrahi müdahale ile başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor Nasıl mı? Ameliyatta penis cildi sünnet hattından çepeçevre açılarak geriye doğru çekiliyor ve etrafa birikmiş olan kan boşaltıldıktan sonra yırtık kısım bulunarak dikişle tamir ediliyor

Penis yatakta kırılıyor
Penis kırığı ile idrar yolu yaralanmaları arasında doğru bir orantı var İşeme zorluğu, idrar yolundan kan gelmesi veya hastanın idrar yapamaması durumlarında penis ucundan ilaç verilerek film çekiliyor Böylece bir yaralanma varsa o bölge net olarak gösterilebiliyor Ardından hastanın idrar torbasına göbeğin altından özel bir sonda yerleştiriliyor Ve yırtık cerrahi müdahale ile düzeltiliyor Penis kırığı tedavi edilmezse peniste şekil bozukluğu, ağrılı sertleşme, cinsel ilişkide zorluk, iktidarsızlık, idrar yolunda bölgesel genişleme, kanama bölgesinde Peyroni hastalığı adı verilen sert şişlikler oluşabiliyor

Olumsuz etkiler
Penis kırılması erkeğin cinsel yaşamını önemli ölçüde olumsuz etkileyebilir Bunun olmaması için alınması gereken tedbirler çok önemli Araştırmalar penis kırılmalarının daha çok cinsel ilişki sırasında penisin vajinadan kayıp etraf dokulara isabet etmesi ile meydana geldiğini gösteriyor Penis ereksiyon halinde iken yatakta kırılma sıklığı tıp literatüründe yüzde 28-38 olarak bildirilmiş Bunun için cinsel ilişki sırasında ani ve ters hareketlerden kaçınılması, penis sertleşme halindeyken kıvrılmaması gerekiyor Cinsel ilişki sırasında kadının üstte olduğu pozisyonlarda ise kırılma riski daha artıyor Orta yerinden çatlatıyor Erkek üreme organı; kamış kökü, gövde ve kamış başı olmak üzere üç bölümden oluşan bir organ Penisin dıştaki bölümüne gövde, vücutla birleştiği bölüme ise kök adı veriliyor Kamış gövdesinde birbirine lifsi yapılarda bağlanan ve dikilgen doku olarak bilinen silindir biçimli üç cisim yer alıyor Bu silindirik cisimler penisin uzama ve genişleme kabiliyetini sağlıyor Bunlardan ikisi penisin sırt kısmında bulunuyor ve bu cisimler ''Tunigia Albuginea'' adı verilen kalın ve sert bir kılıfla sarılı Penisin sırt kısmındaki bu silindirik cisimlere ise ''Korpus Kavernozum'' adı veriliyor Üçüncü cisim ise daha ince yapıda ve etrafında sert bir kılıfla sarılmış değil Bu üçüncü cisime de ''Korpus Spongiozum'' adı veriliyor Ereksiyon sırasında her üç silindirik doku kanla dolarak penisin boyunda uzama, genişleme ve ardından sertleşme meydana geliyor Bir penis kırılmasında ereksiyon halindeki bir penis orta yerinden aniden kıvrılınca sert kılıf yırtılıyor Ve penisin sırt kısmında kalan kan, cisimsel dokular arasında dağılıyor Erkek kırılma sesi duyduktan sonra hızlı bir ereksiyon kaybı, morarma ve şişmenin oluyor sonra da peniste şiddetli ağrı duyuyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Peniste sertleşme güçlüğü

SORU: "Viagra" deyince ilk aklınıza gelenler?
- Viagrayı üreten Pfizer şirketinin İngiltere Birimi Halkla İlişkiler Şefi Bayan Miranda Kavanagh'ın naklettiği bir şaka: İlk balayınızla ikincisi arasındaki fark nedir? Cevap: "İlki Niagara idi, ikincisi Viagra!" Şaka bir yana, Viagra bir ilaç olmaktan ziyade, çok-cepheli bir fenomen olarak girdi hayatımıza Kültürel, ekonomik, edebi, sosyal Tarih boyunca yeryüzünde en hızlı satılan ilaç Viagra Wall Street analistlerine göre, ilk çıktığı yıl 5 milyar dolarlık bir satış rakamına ulaştı Bu gerçekten inanılması güç bir rekor İngiltere'nin muhafazakar gazetesi Times , birinci sayfasındaki bir editör köşesinin tümünü Viagra'ya ayırmışsa, bu ciddiye alınması gereken bir fenomen demektir

SORU: Viagra bir mutluluk ilacı mı?

- Bir anlamda hayır, bir anlamda evet Pfizer tarafından aslında kalp ve damar hastalıkları tedavisinde kullanılmak üzere üretilen, fakat yan etki olarak ereksiyon yaptığının gözlenmesi üzerine "tesadüfen" keşfedilen Viagra'nın etken maddesi "sildenafil" , asla bir afrodizyak değil Yani cinsel ilgi veya arzuyu artırmaz Birçoklarının kendisinden beklediği gibi, normal erkeği süper erkek yapmaz Bu bakımdan, mutlu olamayan bir erkeğin Viagrayı alıp mutlu olması sözkonusu değil Ancak, sildenafilin, normal :-):-):-):-)üel uyarıya karşı oluşan ereksiyon cevabını güçlendirip artırdığı gözönüne alınırsa, tıbbi anlamda sertleşme sorunu yaşayan ve bu nedenle aile hayatları zehir olan, psikolojileri bozulan milyonlarca erkeğin Viagra sayesinde yeniden mutluluğu yakaladıkları bir gerçektir

SORU: Cinsel sorunların çözümündeki yeri nedir?

- Erektil disfonksiyon olarak tıbbi ifadesini bulan sertleşme sorununda Viagra kullanımının sonuçlarına bakıldığında, sebepten bağımsız olarak %84 lük bir ortalama başarı yüzdesi ile karşılaşıyoruz Aynı gruba, plasebo adı verilen "boş ilaç" uygulandığında bu rakam %25'e düşüyor Yani % 84, psikolojik bir etkiden çok, gerçek ilaç etkisini yansıtıyor

SORU: Erektil disfonksiyon cinsel sorunların ne kadarını oluşturur?

- Bu gerçekten zor bir soru Çünkü bu noktada tam bir kavram kargaşası yaşıyoruz Bu ülkede, erotik film ve hikayelerde rastladıkları "film-kurgu" erkeklerin skoruna ulaşamadıkları için kendilerini ürologa zor atan ve cinsel sorunlarından (!) yakınan binlerce erkek var çünkü Biz konuya bilimsel olarak yaklaşırsak, şunları söyleyebiliriz: Cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel cevap döngüsü esas alınarak tanımlanır Cinsel cevap döngüsünün ise; istek, uyarılma, orgazm ve çözülme olmak üzere dört evresi vardır İşte "cinsel sorunlar" genel tanımı, bu evrelerin herhangi birindeki aksama ve problemi ifade eder Erektil fonksiyon bozukluğu, ya da halkımızın yaygın tercihiyle "iktidarsızlık" ise, cinsel cevabın ikinci safhası olan uyarılma evresinde erkeklerde görülen aksamaların adıdır Erektil disfonksiyonun yaygınlığı hakkında en sağlıklı rakamlar ABD'den alınmaktadır Buna göre, 40-70 yaş arasındaki erkeklerde, %10 oranında tam ereksiyon bozukluğu, %52 oranında ise değişik derecelerde erektil disfonksiyon mevcuttur Bunların % 80 kadarı, organik bir nedene bağlıdır Toplumsal şartlar ve cinsellik kavramına yaklaşım farkı gözönüne alındığında, ülkemizde erektil disfonksiyon ve cinsel sorunların daha yüksek oranda olduğu, ancak bunların altında yatan psikolojik etmen yüzdesinin hatırı sayılır bir rakama ulaştığı söylenebilir

SORU: Erektil disfonksiyon için risk faktörleri nelerdir?

- Kalp-damar hastalıkları (hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi), şeker hastalığı, omurilik travması, ürolojik cerrahi müdahaleler (prostat büyümesi ve prostat kanseri ameliyatları gibi), depresyon-stress gibi psikolojik faktörler, daimi kullanılan bazı ilaçlar, sigara ve alkol kullanımı en önemli hazırlayıcı etkenler olarak sayılabilir

SORU: Viagra, erektil disfonksiyonların hepsini ve her derecesini tedavi edebiliyor mu?

- Elbette hayır Öyle olsaydı, artık bu konuda araştırma ve çabaya, hatta ürologlara veya hekime gerek kalmaz, eczaneden alınacak bir Viagra tableti ile çözülen cinsel sorunlar, yaşanan hayattan çekilip, tıp kitaplarının tozlu sayfaları arasına terkedilirdi Durum böyle olmamakla beraber, yapılan araştırmalar, Viagra ile, birçok değişik etmene bağlı erektil disfonksiyonlarda belli oranda da olsa başarı elde edildiğini göstermiştir Bunlar arasında, hipertansiyon, depresyon, şeker hastalığı, yaşlılık, omurilik travmasına bağlı felç ve prostat operasyonlarına bağlı sertleşme bozuklukları sayılabilir

SORU: Viagra sadece erkekleri mi mutlu ediyor?

- Sevdiği, hayatını paylaştığı erkeğinin sertleşme bozukluğu nedeniyle hem onun ruh dünyasında oluşan travmayı birlikte yaşayarak muzdarip olan, hem de doyurucu cinsel ilişkiden mahrumiyet sebebiyle orgazm mutluluğuna erişemeyen bir kadını düşünelim Bir gün, eşi elinde bir hapla çıkageliyor ve birkaç saat içinde bu iki insanın cinsel hayatlarında bir devrim oluyor Aylar, belki de yıllar sonra bu iki insan, cinsel tatminin tarif edilemez, ancak yaşanabilir hazzına ulaşıyorlar, yeniden Bu cepheden bakıldığında, Viagranın sadece erkekleri değil çiftleri mutlu ettiği söylenebilir Ancak, sualiniz, Viagranın kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında etkili olup olmadığını sorguluyorsa, bu konuda henüz neticelenmemiş yoğun çalışmalar bulunduğunu söylemekle yetineyim

SORU: Viagra'nın alternatifi ya da muadili yok mu?

- Ülkemizde "sildenafil" içeren ikinci bir ilaç, yani Viagranın muadili, "Sildegra" adıyla piyasaya çıktı Alternatifine gelince, bundan, ağız yoluyla alınan başka ereksiyon ilaçlarını anlamak gerek diye düşünüyorum Bu manada, ilaç piyasasını VÖ ve VS şeklinde ikiye ayırmak, hakedilmiş bir kadirşinaslık olacaktır Viagradan öncekiler, yani mevcut ilaçlar gerçekten çok zayıf, hatta bazı araştırmalara göre anlamlı etkisi olmayan haplardı Üzerinde yoğun araştırmalar süren ve pek yakında piyasaya girmesi beklenen "apomorfin" ve "fentolamin" içerikli oral ilaçlar ise, belki de Viagra kadar etkili olmaya aday gözüküyorlar

SORU: Neden bu kadar parıltılı bir tanıtımla tanıtıldı?

- Erektil disfonksiyon için kullanılacak ideal ajanın özellikleri sayılırken şunlar sıralanır: Uygulaması basit, invazif olmayan, ağrısız, çok etkili, minimal yan etkisi olan ve ekonomik Dört tabletlik bir kutu Viagranın ülkemizde 20 milyon TL civarında bir fiatı bulunduğunu düşünürsek pek ekonomik olduğunu söyleyemeyiz Ancak bunun dışındaki tüm ideal ilaç özellikleri, sanki Viagrayı tarif etmekte gibi İşte tıp tarihi boyunca, böylesine ideale yakın bir ereksiyon ilacının ilk defa uygulamaya girmesi, cinsel sorunların her toplum ve kültürde yaygın biçimde görülen bir şikayet olması, ilacın parıltılı bir tanıtımı hakettiğini düşündürüyor Dünya erkekleri, bu sayede, kaybettikleri "iktidar"larını kimsenin haberi olmadan (belki de gizlice yutuverdikleri minik bir hap marifetiyle) yeniden ele geçirdiler Bu, az şey midir?!

SORU: Herkesin kolayca erişilebileceği bir ilaç olmasında fayda var mı?

- Adı üzerinde, Viagra bir ilaç Bana göre, hiçbir ilaç, kolayca erişilebilir olmamalıdır Hele, Viagra gibi, yanlış insanda kullanılırsa ciddi sorunlar doğurabilecek, yahut etki mekanizması tam bilinmeden, popüler kültürdeki yanlış yönlendirmelerle lüzumsuz yere ve sonuçsuz beklentilerle kullanılabilecek bir ilaçsa, asla! Konunun uzmanı bir hekim, yani ürolog, kişiyi etraflıca değerlendirmeli, gerçekten Viagra kullanımının uygun olduğuna karar vermeli, o kişiye uygun kullanım şartları ve dozunu tayin etmeli, ilaç reçeteyle ve kayıtlı olarak alınıp, hekimin takibi altında kullanılmalıdır

SORU: Viagra, neredeyse deyim olarak lügatlere geçti Popüler kültürde Viagra'ya karşılık gelen bir boşluk mu vardı? Viagra dilbilimde hangi imaların karşılığı olabilir?

- Ülkemiz için, cinsel sorunlar birçok batı ülkesinden farklı olarak veya daha yoğun olarak bir eğlence mevzuu gibi algılanır Aganigi-naganigi'nin ima ettiği ögeler, tarihte veya dünyada kudret ilacı ya da afrodizyak olarak revaç bulurken bizde kollektif tebessüme sebep olur Bu algılama biçimi içerisinde, Viagra bir tıbbi ilaç olmaktan ziyade bir güç sembolü, bir erkeklik timsali gibi görülmekte ve daha önce böyle bir enstrümandan mahrum olan popüler kültür, onu sömürürcesine kullanmaktadır Viagra fıkraları, yalnızca popüler kültürde varolan bir boşluğu doldurmak için mi, yoksa anlatanların bireysel hayatlarındaki bir eksikliğin telafisi için mi dilden dile dolaşmaktadır, bilmiyorum Ancak, bizdeki kadar olmasa da, dünyanın heryerinde Viagranın doktor reçetelerinden daha çok toplumun ve medyanın gündeminde yeraldığını yadsıyamayız Viagranın halk dilinde "kaldırmak" fiili yerine de kullanıldığını anlatan güzel bir örnek, doktordan ¼ Viagra hapı isteyen 80 yaşındaki ihtiyarın, bunun sebebini, ayaklarının dibine değil de biraz ileriye işeyebilmek arzusuyla izah etmesinde görülebilir

SORU: Viagra siz ürologların pratiğine neler getirdi?

- Ürologlar, teknik ve bilimsel gelişmelerin, ellerindeki "kutsal ve dokunulmaz" tedavi gücünü başka kişi ve kurumlara aktardığından hep yakınmışlardır Böbrek taşı kırma makinasının, taş ameliyatlarını hemen hemen bitirmesi gibi İşte Viagra da benzer bir etki yaptı üroloji pratiğinde Erektil disfonksiyon yakınmasıyla ürologa gelen hasta, hemen daima bir Viagra reçetesi beklemekte artık Bu beklenti bir yana, gerçekten de, çok ayrıntılı ve eziyetli ileri tetkikler yerine "Viagra testi" yapmak, bizim de uyguladığımız bilimsel bir yöntem olarak literatüre girdi Bundan böyle, temel incelemeleri ve muayeneyi takiben hastaya bir Viagra tableti kullanıp cinsel ilişki denemesi önerilmekte, başarılı olursa bu tedaviye devam edilmektedir

SORU: Yanetkiler adam öldürecek kadar tehlikeli mi, dersiniz? Viagra'dan öldü sözü ne kadar doğru ve ne kadar yerinde?

- Viagra kullanımı sonrasında oluşan birçok ölüm vakası bildirilmekle beraber, bu ölümlerin doğrudan ve yalnızca sildenafil etken maddesine mi bağlı olduğu, yoksa o kişilerin genel sağlık durumu, ilave kalp hastalıkları, cinsel ilişki sırasındaki efora karşı performanslarının da etkili mi olduğu sorusu cevaplanamamıştır Karşı görüşü savunan bazı araştırmalarda, aynı sağlık statüsü ve yaşta olan insanlar arasında Viagra veya plasebo verilen iki mukayese grubundaki kardiovasküler yan etki oranının aynı olduğu bildirilmiştir Bu soru karşısında verilebilecek en net cevap, kalp damar hastalığı için damar genişletici (nitrogliserin) alan kişilerde Viagra kullanımının ölüm tehlikesi taşıdığı ve yasak olduğudur "Viagradan öldü" ifadesi ise acı ve mutluluğu, hüzün ve hazzı ironik biçimde birleştiren bir çağrışım yapmaktadır kulaklarda

SORU: Türkiye'de Viagra ile ilgili çalışma yapılıyor mu?

- Gerek klinik gerekse laboratuvar araştırmaları düzeyinde birçok çalışmanın ülkemizde de yapılmakta olduğunu söyleyebilirim Bizim de bu konuda henüz devam etmekte olan birkaç klinik çalışmamız mevcuttur

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Prostat büyümesi BPH

Prostat sadece erkeklerde bulunan bir salgı bezidir
Organizmanın ikincil :-):-):-) organıdır Vazifesi spermayı sulandırmaktır Meninin seminal kese sıvısı ile birlikte %95 ini prostatik salgi oluşturur Böylece ejekulatın miktarını çoğaltarak döllenmeyi kolaylaştırır Prostatik dokuda yüksek konsantrasyonda çinko vardır Prostat egenlik yaşına kadar faal değildir Ergenlikte faaliyet göstermeye başlar

Prostat erkeklerde dış idrar yolunun ilk kısmını çevreleyen bir organdır Mesane tabanında yer alır Prostat yaklaşık bir ceviz büyüklüğündedir Ağırlığı 20-25 gramdır Şekli bir koniye benzer

PROSTAT BÜYÜMESİ

50 yaşının üzerindeki erkeklerin 1/3 ünde meydana gelir Kötü huylu bir tümör değildir Bu büyümenin hormonal etki ile meydana geldiği düşünülmektedir Prostatın iyi huylu büyümesini kanser ile karıştırmamak lazımdır Oluşum mekanızmaları değişik olup, biri meydana geldikten sonra diğeri onun devamı şeklinde olmaz Fakat %15 oranında ikisi beraber bulunabilir
Prostat büyüdükten sonra idrar dış kanalını tazyik ile sıkıştırıri hasta idrarını zorlukla yapar ve hatta zamanla idrarını yapamaz duruma gelir Mesane içerisindeki idrarı boşaltamadığı için iç basıncı artar İdrar kesesi kası aşırı büyür İleriki safhalarda gevşer ve içerisinde daima bir miktar artık idrar bulur
İdrar atılamadığı için böbreklerde önceleri şişme ve büyüme meydana gelir Zamanla böbrek dokusu erir Daha sonraki safhada böbrek dokusu ince bir kağıt haline gelerek balon gibi şişer Fonksiyonunu kaybettiği için atması gereken zararlı maddeleri atamaz Kanda ürenin yükselmesi ile böbrek yetmezliği oluşur
Belirtiler:
Önceleri idrar çapı azalır ve idrar akımı yavaşlar Ayakta veya oturarak idrar yaparken hasta ileriye doğru idrarını yapamaz İdrar kesik kesik gelir İdrar damlalar halinde akar Tam boşalamama hissi oluşur İdrar hemen gelmez ve bir süre beklenir İdrar yapma yavaşladığı için idrar yapma süresi uzar Sık sık idrara çıkılır Normalde gece ya idrara çıkılmaz veya bir defa kalkılabilir Prostat büyümesinde gece idrar kalkmaları olur İdrarda kanama meydana gelebilir İdrarın tam yapılmaması sonucu böbereklere kadar varan bir idrar durgunluğu vardır Bu nedenle bele vuran ağrılar meydana gelir Kanda üre yükselirse bulantı, kusma, uyku hali, kilo kaybı olur İdrar kesesi çok şişecek olursa karın alt tarafında şişkin olarak ele gelir Üzerine bastırılırsa idrar kaçırması olur
Tanıda Ultrasonografi çok önemli bir tetkiktir Bu tetkik prostatın büyüklüğünü ve artık idrarı göstermesi bakımından önemlidir Ayrıca prostatın kanseri ile normal büyümesi arasındaki farkıda ortaya koyar

Ayrıca Sistoskopik tetkikte yapılabilir Sistoskopide idrar yolundan sokulan ışıklı bir aletle idrar kanalına ve mesane içerisine bakılır

Tedavi
İlaç Tedavisi: Alfa bloker ilaçlar mesanenin boşalmasını kolaylaştırmak amacı ile kullanılmaktadır Prostatın büyümesi veya küçülmesine etkisi yoktur Ancak hastayı büyük oranda rahatlatır Yan etkisi olarak tansiyon düşüklüğü, halsizlik, ağız kuruluğu yapmaktadırlar Erkeklik hormonuna etki eden ilaçlarda prostatın küçülmesini sağlıyarak tedavide kullanılırlar

Cerrahi tedavi En etkili tedavi şeklidir Ameliyat 2 şekilde yapılır

1- Açık amaliyat: 60 gramdan büyük prostatlarda açık ameliyat düşünülür Bunu yanında başka bir patolojide varsa açık amaliyat tercih edilmelidir Açık ameliyatta kasık bölgesi kesilir ve mesane açılarak prostat parmakla sökülür Prostatın büyüyen kısmı olduğu gibi çıkarılır
2- Kapalı ameliyat: Işıklı düz bir borudan oluşan TUR aleti denilen bir alet ile yapılır ( Resim ) İdrar dış deliğinden sokularak prostat dokusu ince dilimler halinde kesilir parçalar halinde dışarı alınır Hastanın yatakta yatma süresi daha kısadır ve Ameliyat sonrası konfor daha iyidir
Lazer ameliyatı: Lazer ile prostatın yakılması esasına dayanan bir metottur Henüz standart tedaviler arasında yerini almamıştır

PROSTAT HASTALIKLARINDA YARDIMCI BİTKİSEL TEDAVİ

BROKOLİ

Brokoli, A, E ve C vitaminleri bakımından zengin ve çok miktarda kalsiyum içerir İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir Demir, selen, bakır ve potasyum kaynağıdır Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli bu yönüyle prostatitise karşı etkili olması kuvvetle mhtemeldir

Brokolinin meme, prostat, bağırsak, akciğer ve idrar kesesi kanserlerine ve kalp dolaşım hastalıklarına karşı koruyucu olduğu iddia edilmektedir Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrıca önem taşımaktadır Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Prostat enfeksiyonu iltihabı

PROSTATİT

Prostatit terimi, birkaç ayrı sendromdurBunlar :

1- Akut bakteriyel prostatit,

2- Kronik bakteriyel prostatit,

3- Nonbakteriyel prostatit
3-a)Enflamasyonlu Nonbakteriyel prostatit
3-b)Enflamasyonsuz Nonbakteriyel prostatit

4- Asemptomatik prostat enflamasyonu

AKUT PROSTATİT

Akut prostatit prostat bezimim enfeksiyonudur Hastalarda yüksek ateş, titreme, ağrı, sık idrara çıkma, ani sıkışma hissi, idrar yaparken yanma, halsizlik vardır Hastaların çoğu idrar yapma zorluğu çekerler Hastaların hastaneye yatırılmaları gerekir Serum ve antibiyotik tedavisi başlanır Ayrıca ağrı kesici, antienflamatuar tedavi yapılır
Hastanın ateşi düşüp şikayetleri geçtikten sonra bile oral antibiyotik tedavisine 30 gün süreyle devam edilmelidir

KRONİK PROSTATİT

Kronik prostatitli hastalarda ağrı, sık idrara çıkma, ani sıkışma hissi, idrar yaparken yanma gibi belirtiler vardır Ateş olmaz Prostatik sıvıda bol miktarda lökosit saptanır Orta idrardan yapılan kültür temiz çıkarken, prostatik masajla alınan sıvının kültürü veya masaj sonrası alınan idrarın kültüründe üreme olması tanı koydurur Kronik prostatitin tedavisi oldukça problemlidir Üriner enfeksiyonlarda etkili olan ilaçlar kronik prostatitte etkili olmayabilmektedir Trimetoprim-sulfometoksazol ile 4-16 haftalık tedavi, %30-40 oranında kür sağlamaktadır Kültürleri pozitif olmaya devam eden hastalar için 6-8 aylık tedaviler gerekebilir Ancak antibiyotikler kesildikten sonra tekrarlama olabilmektedir Böyle hastalar devamlı baskılayıcı antibiyotik tedavisinden yararlanabilir Örneğin trimetoprim-sulfometoksazol’ün normal tabletinden günde bir adet veya nitrofurantoin100 mg, günde 2 veya 4 kez kullanılabilir

NONBAKTERİYEL PROSTATİT

En yaygın prostatit sendromudur Prostatın bilinmeyen bir nedenle enflamasyonudur Aynı kronik prostattaki gibi ağrı, sık idrara çıkma, ani sıkışma hissi, idrar yaparken yanma gibi belirtiler vardır Bu hastaların kültürleri negatiftir ve üriner sistem enfeksiyonları yoktur 2-4 hafta süreyle doksisiklin veya eritromisinle tedavi yararlı olabilir Şikayetlerin düzelmesinde antienflamatuar ajanlar ve antikolinerjikler faydalı olabilir

ASEMPTOMATİK PROSTAT ENFLAMOSYONU

Çok az idrar yakınmaları ve pelvik ağrı, ASEMPTOMATİK PROSTAT ENFLAMASYONU için karakteristiktir Hastalar genellikle 20-45 yaşlarındadır Prostatik sekresyonda enflamasyon hücreleri yoktur ve enfeksiyon saptanmaz Nedeni; işeme esnasında mesane boynu ve sfinkterin gevşemesini önleyen bir fonksiyonel bozukluk olabilir
Antibiyotikler etkili değildir Alfa adrenerjik blokerler işemeyi kolaylaştırırlar Diazm ve kas gevşeticiler faydalı olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Prostat kanseri

Hazırlayan : Prof Dr Haluk Özen, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

SİZDE PROSTAT KANSERİ OLUP OLMADIĞINI NASIL ÖĞRENEBİLİRSİNİZ?
Prostat kanserini saptamanın bir kaç yolu vardır Bunların bazıları aşağıda belirtilmiştir

Hastalığın Belirtileri

Bazı hastalarda hiç bir belirti olmaz Bazılarında ise sık, güç ve ağrılı idrar yapma, idrarın damla damla yapılması, idrarda kan yada iltihap olması, ejekülasyonda kan ve ağrı gibi belirtiler olabilir Bu yakınmalar aslında sadece prostat kanserine özgü değildir Prostatın kanser dışındaki diğer problemleri de bunlara benzer yakınmalara neden olabilir Emin olmak için doktorunuzun detaylı bir muayene ve inceleme yapması gerekir Ayrıca yakınmaların şiddeti ne kansere ne de kanser dışı problemlere işaret eder

ŞEKİL 2: Prostatın parmak ile makattan muayene (PRM) edilmesi

Parmak ile rektal muayene (PRM): Bu işlem için doktor eldiven giyerek parmağınızı rektuma (makata) yerleştirir Parmak yardımı ile prostatın büyüklüğü, şekli ve kıvamı incelenir Kanser parmakla muayenede set olarak hissedilir Ancak kanserin var olduğundan emin olmak için daha başka testlerin yapılması gerekir

ŞEKİL 3: Prostat kanserinin makattan muayene ile saptanması

PSA testi: Prostat spesifik antijen (PSA) düzeyini ölçen bir kan testidir PSA prostat bezinde üretilen ve kanda da bulunan bir proteindir Prostat kanseri, prostat iltihabı ve benign prostat büyümesi (BPH) durumlarında kandaki PSA düzeyi artar PSA testi % 100 kesin değildir Ancak prostat kanseri tanısında ve hastalığın seyrinin izlenmesinde çok önemlidir

Transrektal ultrasonografi (TRUS): Rektumdan yerleştirilen bir prob aracılığı ile prostat bezine ses dalgaları gönderilir ve geri yansıyan ses dalgaları aracılığı ile prostatın şekli, büyüklüğü ve iç kesimlerinin detaylı görüntüsü alınır Bazen prostat kanseri tanısında DRM ve PSA testine ek olarak TRUS’tan yararlanmak gerekebilir Ayrıca prostat bezinden parça almak (biyopsi) gerekirse TRUS bu işlem için de yardımcı olur

Biyopsi: Mikroskop ile incelenmek üzere prostat bezinden hücre örneklerinin alındığı cerrahi bir işlemdir Biyopsi rektumdan prostat bezi içine uzatılan özel iğneler yardımı ile alınır Biyopsi prostat bezi içinde kanser varlığı ve tipinin belirlenmesinde son yöntemdir

Ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunanlarda prostat kanseri riski daha yüksektir Ancak, 50 yaş ve üzerindeki bütün erkeklerin risk altında olduğu unutulmamalıdır Bu nedenle:
Elli yaş ve üzerindeki bütün erkelerin yılda bir kez parmakla rektal muayene olmaları,
Elli yaş ve üzerindeki erkeklerin PRM ye ek olarak yılda bir kez PSA testi yaptırmaları önerilir
Eğer PRM veya PSA testinde bir şüphe varsa transrektal ultrasonografi yapılmalıdır

ŞEKİL 3: Prostattan iğne ile biopsi alınması

Prostat kanserinin sıklıkla herhangi bir belirti vermeden geliştiğini unutmayınız Düzenli olarak kontrolden geçmek hayat kurtarıcı olabilir

Prostat Kanserinin Evreleri

Doktorlar prostat kanserinin yaygınlığını evrelendirme denilen bir sistem ile tanımlarlar Sıklıkla 2 evrelendirme sistemi kullanılır
A-B-C-D Sistemi: Erken evrelerde (A ve B evreleri) prostatın az sayıda hücresi kanserlidir ve bu kanserli hücreler sadece prostat içerisinde yer alırlar Prostat dışına çıkmamışlardır Zamanla, kanser prostatın daha büyük kısmını işgal eder İleri evrelerde kanser çevre dokulara (C evresi), daha sonra ise lenf bezlerine, diğer organlara ve kemiklere (D evresi) sıçrar
TNM Sistemi: Bu sistemde, T tümör boyutunu, N lenf bezi tutulumunu, ve M ise diğer organlara sıçramayı belirler Bu sistemle bütün olası yayılma durumları tanımlanabilir Örneğin T3c, N1, M0; tümör prostat dışına çıkarak seminal keseciklere sıçramış (T3c), bir lenf bezinde kanser var (N1) ve diğer organlara kanser sıçramamış demektir (M0) Aslında tam olarak birbirlerine karşılık gelmese de TNM ve ABCD sistemlerindeki tanımlar birbirine benzer

Derecelendirme

Evrelendirmeye ek olarak kanserin ne oranda tehlikeli olduğunu belirlemek için "Gleason Sistemi" kullanılır Biyopsi ile tümörden alınan parça mikroskop altına konur ve hücrelerin normal hücre görünümünden ne oranda saptığı belirlenerek bir derece verilir Gleason skoru 2 ile 4 arası olan tümörler normal hücrelere çok benzeyen ve yavaş büyüyen hücrelerden oluşur 8 ile 10 arası skor verilen tümörler ise daha kötü seyirli olanlardır

Prostat Kanserinin Tedavisi
Prostat kanserinin tedavisi kanserin evresi, nasıl seyrettiği, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu ile değişik tedavi seçeneklerinin yan etkileri göz önünde bulundurularak belirlenir Çok sayıda değişik tedavi seçeneği bulunduğundan, size uygulanacak tedavinin belirlenmesinde sizin, ailenizin ve doktorunuzun yukarda belirtilen temel kriterleri göz önünde bulundurarak birlikte karar vermesi en uygun yaklaşım olacaktır
Birinci seçenek "bekleyerek gözlemektir" Prostat kanseri genellikle çok yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve yıllarca belirti vermeyebilir Ayrıca bu hastalık genellikle ileri yaşlarda ortaya çıktığından bir dönem bekleyerek gelişmeleri izlemek seçeneklerden birisidir Bekleyerek gözleme ile diğer tedavi seçeneklerinin yan etki ve rahatsızlıklarından da kaçınılmış olunur Ancak, hastalık ilerledikçe, gereken tedavilerin uygulanması kaçınılmaz olmaktadır
Tedavi seçeneğinin belirlenmesinde en önemli kriterlerden biri prostat kanserinin evresidir Erken evrelerde birinci amaç kanseri vücuttan tamamen çıkarmak ya da kanser hücrelerini öldürmektir Eğer kanser ileri evrelere ulaşmış ise kanser hücreleri tamamen temizlenmeyecek ya da öldürülemeyecek kadar çoğalmış demektir Bu durumda kanserin büyümesini yavaşlatmayı veya durdurmağı amaçlayan tedavi seçenekleri ön plana çıkar Prostat kanseri testosteron gibi erkelik hormonlarının etkisi ile büyür Bilindiği gibi erkeklik hormonlarının çok büyük kısmı testislerde (yumurta) üretilir İlerlemiş prostat kanserinin tedavisi erkelik hormonlarının kanser hücrelerini beslemesini engellemek ile mümkün olabilir Bu tedavi seçeneğine "hormonal" tedavi denir

Erken Evrede Prostat Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Erken evrelerde, kanser prostat bezi içinde sınırlı iken uygulanabilecek tedavi seçenekleri;
1 Radikal Prostatektomi: Prostatın ameliyat ile çıkartılmasıdır Amaç prostatın çıkarılması ile vücuttan kanser hücrelerini tam olarak temizlemektir İktidarsızlık ve idrarı kontrol etmekte güçlük gibi yan etkileri olabilir
2 Radyasyon Tedavisi: Prostat bezi içerisindeki kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlar İki şekilde uygulanabilir

a)Radyasyon ışınlarının vücut dışından prostat bezine doğrudan uygulanması ile,

b)Prostat bezi içerisine küçük radyoaktif tohumları ekerek

Radyasyon tedavisi de iktidarsızlık, ishal, karın ağrıları, makatta rahatsızlık ve idrar yapmakta zorluklar gibi yan etkilere neden olabilir

İlerlemiş Prostat Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Çok ilerlemiş prostat kanserinde bile hiç bir belirti olmayabilir İlerlemiş prostat kanserinin tedavisinde amaç hastalığın daha da büyümesine engel olmaktır Kanserin büyümesinin durdurulması belirtilerin ortaya çıkmasını erteleyebilir ya da var olan belirtilerin şiddetini azaltabilir Prostat kanserinin büyümesini ve sıçramasını engellemek için genellikle hormonal tedavi kullanılır

1 Kısmi hormonal tedavi: Testosteronun büyük çoğunluğu testislerde üretilir Kısmi hormonal tedavi ile testislerde testosteron üretimi durdurulur Bu amaçla kullanılabilecek yöntemler:
a)Ösrojen: Ösrojen prostat kanseri tedavisinde de zaman zaman kullanılabilen bir kadın hormonudur Erkekler östrojen alırsa testosteron düzeyleri düşer Ancak östrojen kullanımının bazı ciddi yan etkileri olabileceğinden kullanımı çok yaygın değildir Günde bir tablet östrojen almak bulantı, kusma, memelerde büyüme ve hassasiyet, kalp ve damar problemleri (vücutta fazla sıvı birikmesi, damarlarda pıhtı oluşması, inme, kalp krizi) ve cinsel isteğin azalması gibi yan etkilere neden olabilir

b)Orşiektomi: Orşiektomi testislerin ameliyat ile alınması işlemidir Cerrahi kastrasyon da denilir Testosteron üreten en önemli kaynak vücuttan uzaklaştırıldığı için tümörün büyümesi yavaşlar İktidarsızlık ve sıcak basması gibi yan etkileri olabilir Bu ameliyatın yapılması için genellikle hastanede yatmanız ve genel anesaaai (narkoz) almanız gerekmeyebilir Ameliyattan hemen sonra evinize gidebilirsiniz

c)Medikal kastrasyon: Testislerin testosteron üretimi ameliyat yapılmaksızın da durdurulabilir Medikal kastrasyon testislerin testosteron üretimini durdurmakta cerrahi kastrasyon kadar etkilidir Bu amaçla kullanılan ilaçlara LHRH analogları denir Türkiye de bulunan ilaçlar Zoladex, Lucrin ve Decapeptyl dir Ayda bir kez enjeksiyon ile uygulanırlar Sıcak basması, iktidarsızlık, memede büyüme ve hassasiyet, cinsel isteğin azalması ve bulantı gibi yan etkilere neden olabilirler

2 Komplet hormonal tedavi: Hem cerrahi kastrasyon (orşiektomi), hem de medikal kastrasyon (LHRH analogları enjeksiyonu) testis kaynaklı testosteron etkisini ortadan kaldırırlar Ancak, vücuttaki tüm testosteron etkisini tam olarak engellemezler Böbrek üstü bezleri de çok az oranda da olsa bir miktar testosteron etkisi gösteren hormon senaaalerler Bu nedenle, bu hormonların etkisini ortadan kaldırmak için ek ilaçların kullanılmasına gerek vardır Bu ilaçlara "antiandrojenler" denir Eulexin, Casodex ve Androcur bu grup ilaçlardır Bu ilaçlar kan dolaşımındaki testosteronun prostat hücrelerine ulaşmalarını engellerler

Medikal veya cerrahi kastrasyonun antiandrojen ilaçlar ile kombine edilmesine komplet hormonal tedavi denir Komplet hormonal tedavi vücuttaki erkeklik hormonu etkisini tam olarak ortadan kaldırır ve tümörün büyümesini yavaşlatır

Alıntı Yaparak Cevapla

Üroloji Hakkında Herşey

Eski 09-06-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üroloji Hakkında Herşey




Prostat kanserinde brakiterapi

Erkeklerde en sık rastlanan kanserlerin başında gelen prostat kanseri özellikle erken teşhis sağlayan bazı kan tetkiklerinin kullanıma girmesinden sonra başarıyla tedavi edilebilmektedir

Dünya istatistiklerine bakıldığında, her yıl ortalama 180000 yeni prostat kanseri olgusu teşhis edildiği ve bunlardan her yıl 35000 tanesinin öldüğü görülmektedir Bazı hastalarda ise, tümörün doğal seyri farklı olduğundan, kanser dışı bir nedenle hasta kaybedilene kadar, prostat kanseri başarıyla tedavi edilebilmektedir İlginç bir bulgu da, otopsi sonuçlarına bakarak saptanmıştır : 50 yaşın üzerinde iken herhangi bir nedenle vefat eden erkeklerin prostat bezleri incelendiğinde, bunların %42 ‘sinde biopsi bulgusu olarak prostat kanseri görülmektedir

Bir hastada prostat kanseri teşhis edilebilmesi için, 50 yaşından itibaren mutlaka düzenli aralıklarla, yılda bir kez üroloji uzmanı tarafından muayene ve tetkik edilmesi gereklidir Çünkü, prostat kanseri herhangi bir şikayet ve belirti verene kadar beklendiğinde, genellikle hastalık ilerlemiş ve radikal olarak tedavi edilemez düzeye gelmiş olacaktır Her kanserde olduğu gibi prostat kanseri için de ‘’erken teşhis hayat kurtarır’’ diyebiliriz

Bir prostat kanseri olgusu, erken teşhis edildiğinde, kanser hücre ve dokuları henüz prostat bezi dediğimiz organın sınırları içinde kalmış demektir Bu safhada yakalanan bir kanserin başarıyla tedavi edilebilmesi için, eğer hastanın yaşı ve genel sağlık durumu uygun ise ya açık ameliyatla prostat bezinin tümünü almak (radikal prostatektomi) ya da şua tedavisi (radyoterapi) seçenekleri mevcuttur Açık ameliyat, kanserin yok edilmesi açısından etkinliği en yüksek tedavi biçimi olmasına karşılık, ciddi oranda iktidarsızlığa yol açma, bazı hastalarda idrar kaçırma veya idrar yolu darlığı gelişmesi gibi önemli riskler veya yan etkiler taşımaktadır Vücut dışından şua tedavisi ise, hem 2 ay kadar sürmekte, hem de idrar kesesi ve kalın barsağı da etkileyerek bazı idrar veya dışkılama sorunlarına yol açmaktadır

İşte prostat kanseri tedavisindeki bütün bu risk ve istenmeyen etkilerin en aza indiği, son zamanların çığır açan gelişmesi ise “BRAKİTERAPİ” dir Aslında 20 yüzyılın başlarından itibaren denenmeye başlayan ve zaman zaman terk edilen bu yöntem, teknolojinin de gelişmesiyle son yıllarda adeta yeniden dirilmiş ve şu anda ABD ve Avrupa’da gittikçe artan oranda uygulanmaya başlamıştır

Brakiterapi, kanseri yokedici ışınları veren radyasyon kaynağının direkt olarak kanserli organın içine yerleştirilmesiyle yapılan bir çeşit şua tedavisidir Prostat brakiterapisinde, adına çekirdek (seed) denilen pirinç tanesine benzer ışın kaynakları, makat bölgesinden sokulan iğneler aracılığıyla prostat bezi içine yerleştirilir Bu çekirdeklerden yayılan ışınlar (radyasyon), prostat kanser hücrelerini yavaş yavaş öldürerek hastalığı tedavi eder Çekirdek yerleştirme işlemi, ameliyathane ortamında, genel anesaaai altında yapılır ve hasta en çok bir gün sonra taburcu edilir

Prostat brakiterapisi için prostat bezi içine yerleştirilen çekirdekler, ışınlarını sadece birkaç milimetre uzağa yaydıklarından; idrar torbası, barsaklar, çevre damar ve sinirler gibi komşu organlara herhangi bir zarar vermezler Ayrıca, açık ameliyatlarda görülen kanama, yara iltihaplanması veya açılması gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılmaz Yalnız bazı hastalarda geçici olarak idrar yapma zorluğu gelişebilir ve bir süre sonda konulabilir

Prostat kanseri gibi öldürücü olabilen bir hastalıkta, hastaların kabul etmekte zorlandıkları radikal prostatektomi ameliyatı, dışarıdan şua tedavisi veya yumurtaların alınması operasyonu gibi seçenekler yanında “prostat brakiterapisi” gibi rahat ve kolay tolere edilen bir etkili tedavi yönteminin bulunması gerçekten devrim niteliğinde bir gelişmedir Ülkemizde henüz emekleme safhasında olan bu metod, bir ekip çalışması biçiminde tarafımızdan yürütülmek üzere hastalarımızın hizmetine sunulmuştur Artık, prostat kanseri hastalarının en azından önemli bir kısmı, “kırk katır mı, kırk satır mı?” korkusunu yaşamadan güvenli ve etkin bir tedavi yöntemine teslim olabilecektir

Prostat bezine sınırlı prostat kanseri olgularında, diğer tedavi seçenekleri kadar etkili olması yanında, uygulama kolaylığı, düşük risk oranı, az sayıda ve düzeltilebilir yan etkilere sahip olması gibi üstün özellikler taşıyan “brakiterapi” tedavisi, kamuoyunun bilinçlenmesi ve erken teşhis sayesinde ülkemizde de süratle yaygınlaşacak ve hastalarımıza şifa vermeye devam edecektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.