Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #16 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ SÂLIH (SA) Sâlih Peygamber Semud kavmine gönderilen peygamber olup Nuh aleyhisselamin ogullarindan Sam'in neslinden olup HzÂdem'in 19 kusaktan torunudur Âd kavmi helâk olduktan sonra felaketten kurtulanlardan Semud, Sam ile Hicaz arasindaki Hicr denilen yere yerlesti Semud'un torunlari Ad'in helâk oldugu yere gidip yerlestilerReisleri de Cenda bin Amr isminde birisi idi Zamanla bolluga kavusup Ad kavmi gibi azdilar Taslardan yaptiklari putlara taptilar Iste bu diyarda Hz Sâlih dogup büyüdü Kücük yastan itibaren putlara tapmazdi, ve ileride kendisinin Semûd'e lâzim olabilecegi icin ona kimse birsey diyemezdi Azginliklarindan dolayi Allahü Teâlâ onlara Sâlih aleyhisselami peygamber olarak gönderdi : « Biz Semûd kavmine kardesleri Salih'i (gönderdik) » HzSâlih onlari putlara tapmaktan men'edip azginliklarindan sakindirdi Onlari imâna davet edip Hz Nuh'un dinini teblig etti Bircok kavim gibi Semud'un cogu Sâlih peygambere isyan, azi imân etti : «Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin! Sen de ancak bizim gibi bir insansin » Bütün hakaretlere ragmen HzSâlih onlari tatli dille imâna cagirdi ise de Semud peygamberini büyülenmis yalanci ve büyüklenen diye itham etmeyi birakmadi Yüce Allah taskinliklarindan dolayi Semud'un kadinlarini kisir birakti Agaclar kuruyup meyve vermedi, hayvanlar yavrulamaz oldu Bu durum karsisinda Sâlih âleyhisselama hâkâret edip onu ölümle tehdit ettiler Peygamberliginin kaniti icin ondan bir mucize isteyip, mucize gösterdigi takdirce ona inanacaklarina söz verdiler Kayadan bir deve meydana gelmesini istediler Deve olmasini istedikleri kaya büyüyüp gebe bir deve sekline döndü Deve'nin yavrulamasi üzerine bazilari imân etti Devenin memesinden akan sütten Semudlular kaplarini doldurdular Sâlih aleyhisselam devenin kayadan cikmasi üzerine kavmine: « Ey kâvmim, Allah'a kulluk ediniz! O Allah ki, sizin icin O'ndan baska ibâdet edecek hic bir ilâh yoktur Onu kendi hâline birakiniz! Sakin ona bir fenalik etmeyiniz! Sonra sizi cok elemli bir azap yakalar Iste su deve peygamberligimin dogruluguna bir delildir Bu kuyunun suyunu nöbetle muayyen bir gün devenin icme hakki vardir Muayyen bir gün de sizin icme hakkiniz vardir Sakin bu deveye fenâlik dokundurmayiniz! Sonra sizi büyük bir günün azâbi yakalar » Ama Semudlular bunu dinlemeyip devenin ayaklarini kesip öldürdüler: «Buna ragmen onlar deveyi kestiler; ama pisman da oldular» Bu - igrenc - isi baslarinin Kudar bin Sâlif isimli 9 kisilik bir grup yapti HzSâlih ile alay edip:'Eger hakikaten peygamber isen bize vâd ettigin azâbi getir' dediler : « Büyüklük taslayanlar dediler ki: 'Biz de sizin inandiginizi inkar edenlerdeniz Derken o disi deveyi ayaklarini keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden disari ciktilar da: Ey Sâlih! Eger sen gercekten peygamberdensen bizi tehditettigin azabi bize getir, dediler» Devenin bastigi yerden kan fiskirdigini, agaclarin yapraklarinin kizardigini, kuyulardaki suyun kan kirmizisi, yüzlerinin sapsari oldugunu gördüler ve birbirlerine haber verdiler Allahü Teâlâ Sâlih âleyhisselama o beldeyi terk etmelerini ve bir siddetli azabin gelecegini vahyetmesi üzerine HzSâlih ve kendisine imân eden 4000 kisi ile birlikte orayi terk ettiler Semudlularin yüzleri ise kana boyanmis gibi kipkirmizi, daha sonra da simsiyah oldu Cebrail aleyhisselam onlari bir sabah vakti sayha ile azablandirdi Semud'un muhkem binalari bile kendilerini kurtarmadi ve onlar sayhanin siddetinden hepsinin ödleri patlayarak helâk oldu: «(Bu azginlara) azabim ve uyarilarim nasil oldu! Biz onlarin üzerlerine korkunc bir ses gönderdik Hemen hayvan agilina konan kuru ot gibi oldular » Ancak birisi sayha'dan kurtulmustu Bunun ismi Ebû Rigâl isminde birisi idi Ebû Rigâl Semûd'un helâk oldugu sirada Mekke-i Mükerremede Harem-Serif'de idi Bu sebepten dolayi ona musibetten bir sey isâbet etmedi Günlerden bir gün Harem'den ciktiginda gökten bir tas düsüp onu öldürdü Resulallah Hicr'e ugradigi vakit buyurdu ki: « Mucize istemeyiniz Muhakkak ki Sâlih'in kavmi mucize istedi de, Allahü Teâlâ onlara deve gönderdi Deve bu yoldan suya gider, su taraftan giderdi Sonra onlar, Rablerinin emrinden (hak sözden) dönüp haddi astilar Allah'in hareminde olan bir kisi disinda (ve imân edenler müstesna) Semûd kavminden herkesi helâk eden bir sayha onlari yakalayiverdi» Bunun kim oldugu sorusuna:« Ebû Rigâl'dir Harem'den ciktiginda isâbet eden azâb ona da isâbet etti» dedi Sâlih peygamber bundan sonra imân edenlerle birlikte Mekke veya Sam taraflarina gitti (Elmaliya göre ise Filistine gitti) , Remle'de yerlesti Mekke'de vefat edip Kâbe-i Muazzama yaninda defn edildi Hz Sâlih'in deve mucizesinden hâric baska mucizeleri sunlardi: -Sâlih peygamberin duasi üzerine- meyvesiz agaclarin meyve vermesi, tastan su cikmasi ve bir Semûd'lunun HzSâlih'in cadirini yakmasi üzerine onun yanmamasi
__________________
|
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #17 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiLOKMAN (LUKMAN) HEKIM Bir nebî veya velî oldugu ihtilâfli; ancak çogunlugun tercihine göre hakim bir sahsiyet Kur'ân-i Kerîm'de Lokman adi iki yerde geçer (Lokman, 31/12,13) Kelime, ayni zamanda Mekkî bir surenin adidir Bu sûrenin nüzul sebebi Kureyslilerin Lokman'i Hz Peygamber (sas)'e sormalaridir Lokman'in adi geçen iki ayetin meâli söyledir: "Andolsun Biz Lokman'a Allah'a sükretmesi için hikmet verdik sükreden kimse ancak kendisi için sükretmis olur Nankörlük eden ise, bilsin ki Allah her seyden müstagnîdir, övülmeye lâyik olandir Lokman, ogluna ögüt vererek "Yavrum, Allah'a es kosma, dogrusu es kosmak büyük zulümdür" demisti " (Lokman, 31/12,13) Lokman'in adi içinde geçmese de onun ogluna ögütleri devam etmektedir Ancak arada iki ayet içinde Yüce Allah, Lokman'in ögüdündeki es kosmayi(sirk) tekit için ana-babaya iyi davranmak; yaradana sükür, ana-babaya tesekkür etmesini bilmekle beraber; eger ana-baba Allah'a es kosmak üzere çocugunu körü körüne zorlarlarsa o çocugun onlara itaat etmemesi, dünya islerinde onlarla güzelce geçinip Allah'a yönelen kimselerin yoluna uymasi gerektigini bildirmektedir (Lokman, 31/14,15) Lokman'in ögütleri söyle devam etmektedir: "Yavrum, isledigin sey bir hardal tanesi agirliginca olsa da, bir kayanin içinde, göklerde veya yerde bulunsa da, Allah onu getirip meydana kor Dogrusu Allah Lâtif'dir, haberdar'dir Yavrum, namazi kil, iyiligi emret, kötülükten vazgeçir ve basina gelene sabret; dogrusu bunlar azmedilmeye deger islerdir Insanlari küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Allah, kendini begenip böbürlenen kimseyi hiç süphesiz ki sevmez Yürüyüsünde ölçülü ol, sesini de kis! Seslerin en çirkini süphesiz merkeplerin sesidir" (Lokman, 31/16-19) Lokman suresinde geçen meâli verilen ayetlerden anlasilmaktadir ki, bu zat bir hakimdir Çünkü ona hikmet verilmistir Böyle bir hikmete ulasan kimseye gereken, o hikmete sükürdür Aslinda Yüce Allah'in, sükür de dahil hiç bir seye ihtiyaci yoktur Ancak sükre ihtiyaci olan Insandir Çünkü Allah, sükredince nimetleri artirma vadinde bulunmustur (ibrâhim, 14/7) Lokman, üç kere "yavrum" veya "oglum" diye hitap ederek ogluna ögüt vermistir Bunlardan ilkinde Allah'a es, ortak kosmamasini ögütlemistir Çünkü bu, Allah'in hakkini baskasina vermek, kullarin ve bütün varliklarin yaratanina olan bu haksizlikla onlarin haklarini çignemek, basta Yüce Allah'in ikram ettigi, serefli kildigi Insan olmak üzere bu varliklari esas yaratanindan baska fâni, âciz, güçsüz seylere yönelterek onlari tahkîr etmektir Lokman, ikinci "yavrum" hitabiyle baslayan ögüdünde, Yüce Allah'in hardal tanesi kadar da olsa yapilan bütün iyilik ve kötülükleri gördügünü, bildigini ve onlari ahirette degerlendirecegini anlatmistir Nitekim Yüce Allah, zerre miktar hayir-ser isleyenin karsiligini görecegini bildirmektedir (ez-Zilzâl, 99/7-8) Lokman, yine ogluna hitaben üçüncü ögüdünde onun namazi kilmasini, iyiligi emredip kötülükten vazgeçirmesini, basina gelene sabretmesini, Insanlara böbürlenip kibirlenmemesini, çalim satip ögünmemesini, yürümesinde, konusurken sesinde ölçülü olmasini tavsiye etmistir Lokman hakkinda hadislerde de bazi bilgiler bulunmaktadir En'âm suresi'nin 82 ayetinin nüzulünde sahabeler: "Ey Allah'in Resulü! Bizim hangimiz nefsine zulmetmez ki?" dediklerinde, Peygamberimiz Bu ayetteki zulüm sizin sandiginiz gibi degildir O zulüm, sirk demektir Lokman'in ogluna nasihat ederken, yavrum, Allah'a sirk kosma Zira sirk en büyük zulümdür dedigini isitmediniz mi?" cevabini vermistir (Sahîh-i Buhârî, Tecrîd-i Sarîh, Tercemesi, IX, 163) Lokman söyle derdi: "Yavrum, ilmi âlimlere karsi böbürlenmek, sefihlerle münazarada bulunmak ve meclislerde gösteris yapmak için ögrenme!" (Ahmed b Hanbel, I,190) Bu anlatim ve devami baska bir rivayette söyle yer almaktadir: "Ginâ göstererek ve cehalete düserek ilmi terketme! Yavrum, meclisleri ihmal etme! Allah'i anan bir topluluk gördügünde onlarla otur Eger âlimsen ilmin isine yarar; cahilsen onlar sana ögretirler Umulur ki Allah onlara rahmetini lütfeder, onlarla beraber sana da ulasir Allah'i anmayan bir lopluluk gördügünde onlarla oturma Eger âlimsen ilminin sana bir yarari olmaz; cahilsen onlar seni saptirirlar Allah onlari azabina düçar kilar, sana da onlarla beraber isabet eder" (Dârimî, Mukaddime, 34) Yine bir hadis-i serifde ilim-hikmet hakkinda söyle denilmektedir: "Hakîm Lokman ogluna su tavsiyede bulunmustur Yavrum âlimlerin yaninda otur ve dizlerinle onlara çok yaklas Çünkü Allah, gökten indirdigi yagmurla ölü topragi dirilttigi gibi, kalbleri hikmet nûruyla diriltir"(Muvatta, ilim, 1) Lokman hakkinda baska bir hadis de söyledir: "Hakim Lokman, söyle derdi: süphesiz Allah bir seyi emânet aldigi zaman onu korur" (Ahmed b Hanbel, II, 87) Bu hadislerin, meselâ zulüm, hikmet, ilim gibi konularda Kur'ân-i Kerîm'deki Lokman ile ilgili ayetlerle rabitali oldugu görülmektedir Lokman'in kim oldugu konusunda çesitli görüsler vardir ibn ishak'a göre Lokman'in nesebi [Lokman b Bâur b Nahor b Tarih (Terah: Âzer)] Dördüncü Kusakda Hz ibrahim (as)'in babasi Âzer'e ulasir Vâkidî, Lokman'in isrâilogullari kadisi, Eyle ve Medyen taraflarinda yasayan, Eyle'de ölen bir kimse oldugunu zikreder ikrime'ye göre Lokman bir nebîdir Ancak onun bir hakim oldugunda âlimlerin ittifaki vardir (Sahih-i Buharî Tecrid-i Sarih Tercemesi, IX, 163) Vehb b Münebbih'e göre; Lokman ibn Bâûra, Âzer neslindendir Mukâtil'e göre ise, Hz Eyyub (as)'in kizkardesinin veya teyzesinin oglu idi Uzun müddet yasadi Hz Davud'a yetisti ve ondan ilim aldi Sanat sahibi idi Bir nebî oldugunu söyleyenler de oldu ibn Rüsd, Tehâfüt'ünde söyledigi gibi, her nebî hakîmdir, fakat her hakim nebî degildir Bakara sûresi'nin 269 ayetine göre Yüce Allah hikmeti istedigine verir Kime de hikmet verilmisse ona büyük hayir lütfedilmistir Dolayisiyle o kimsenin ilmen, amelen bunun sükrünü yerine getirmesi gerekir Lokman için de Kur'ân'da böyle söylenmistir (Elmalili Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, IX, 3842-3843) Lokman, Islâm'dan önceki Araplarda kendisinden çok bahsedilen bir sahsiyet idi Yahudi ve Hristiyan kutsal kitaplarinda adi geçmez Onun Âd kabilesinden veya Habesli bir köle oldugu da belirtilmistir (SGF Brandon, A Dictionary of Comparative Religion, London 1970, s 414) Eski Arap geleneginde cahiliyye devri Insanlari bu zata Lukmânü'l-Muammer diyorlardi Onun yedi kartalin ömrü kadar uzun yasadigina inanilirdi Ebû Hâtim es-Sicistâni'nin "Kitâbül-Muammarîn" adli eserinde Lokman, Hizir'dan sonra uzun yasayan ikinci sahsiyet olarak yer alir Yedi kartal ömrü bes yüz altmis yil yapsa da çesitli rivayetlerde onun bin, hatta üç bin-üç bin bes yüz yil yasadigi bile ileri sürülmüstür Lokman'a, Nâbiga'nin siirlerinde bile rastlanir Cahiliyye geleneginde Lokman ayni zamanda bir kahraman ve hakim bir kimse olarak da görülürdü Bir çok macera ona isnat edilmisti Bütün bunlar arasinda Lokman, Âd kabilesinden olmakla bu kabîleye Sodom gibi günahkârligi dolayisiyla kuraklik cezasi verildiginde, onun da dahil oldugu bazi kimseler yagmur için dua etmek üzere Mekke'ye giderler Ancak Âdlilar orada zevk ve safâya dalip esas vazifelerini unuturlar Hatirlatildiginda da birisi siyah bir bulut isteyiverir Âd kabilesinin mahvi bu bulutla olur Aslinda onlarin cezalandirilmalari Hz Hûd'a itaatsizlikleri dolayisiyladir Âd kavmi ile ilgili ayetlerde ve Hûd suresinde Lokman'in adi geçmez (Bernhard Heller, iA, "Lokman ", maddesi) Lokman, Kur'ân-i Kerîm'de yer aldiktan sonra, Arapça darb-i mesel ve hikmet kitaplarindan Kasasul-Enbiyalara kadar bir çok eserlerde yer aldi Sa'lebî (ö 427/1035) Ârâisul-Mecâlis"inde ondan bahsederken Kur'ân'daki anlatimi baska rivayetlerle genisletir O, Lokman'in kim oldugu konusunda yukaridaki bütün bilgileri verdikten sonra Mücâhid'in onun uzun dudakli siyahî bir köle oldugu yolundaki rivayetlerini de bunlara ekler Ancak bu rivayeti takviye sadedinde Insanlardan Sudan'dan çikmis üç hayirli kimse arasinda, Bilâl (Habesli ?), Hz Ömer (ra)'in kölesi Mühecca' ve Lokman'a (Sudan'in Misir'a yakin Nubya tarafindan) yer veren rivayeti de almaktadir O, Lokman'in Habes'li bir marangoz, bir terzi oldugu konusundaki iddialari da aktardiktan sonra, âlimlerin onun hakim olup nebî olmadiginda ittifak ettiklerini, bu konuda ikrime'nin farkli görüse sahip oldugunu (bazilarina göre Lokman'in nebîlik ile hakimlikten birini tercihte serbest birakildigi, onun hikmeti seçtigini) belirtmektedir O, ayrica Lokman'in nebî olmadigi; Allah'in çok tefekkür, iyi yakin ile takvâ ehli kildigi bir kul oldugu; onun Allah'i, Allah'in da onu sevdigi, ona hikmet lütfettigini açiklayan bir hadis de nakleder (Sa'lebi, Arâisul-Mecâlis, 312) |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #18 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ SIT (SA) 1Sit aleyhisselam hakkinda genel bilgiler Sit aleyhisselam Adem aleyhisselam'dan sonra gönderilen - ikinci - peygamberdir Adem aleyhisselam'in oglu'dur Babasi vefat edince kendisine peygamberlik ve ayrica 50 suhuf kitap verildi Sit ismi Ibranice olup Arapca'da Allah'in hibesi (hediyesi) manasindadir Sit yerine Sis de denilmistir 2Sit aleyhisselam'in hayati Adem aleyhisselamin ogullarindan Kabil'in Habil'i sehid etmesinden 5 veya 30 sene sonra dünyaya gelen Sit aleyhisselamin alnina son peygamber Muhammed (SAV)'in nuru intikal etti ve onun alninda parladi Hz Adem bu oglunu diger cocuklarindan cok severdi Bütün evladi üzerine onu reis yaptigi gibi, vefat edecegi zaman bütün yeryüzünün halifeligi icin onu tayin etti Sit aleyhisselam babasi Hz Adem ile veya kardesleriyle beraber Kabe'yi balcik camuru kullanarak tastan yapti Adem alehisselamin vefatindan sonra, Sit aleyhisselama peygamber oldugu bildirilip vahiy geldi Allahü Teala Sit aleyhisselama 50 suhuf (sayfa) kitap gönderdi Hz Sit'e nazil olan suhuf'da; hikmet ve riyaziye (matematik) ilimleri, kimya, simya ilmi ve cesitli sanatlar, ayrica daha bir cok seyler bildirildi Sit aleyhisselam dininin esaslari, Adem aleyhisselam'in bildirdigi dinin esaslarina uygun idi Sit aleyhisselam 1000 sehir kurup sinirlarini tesbit etti Her sehrin kapisinda : « La ilahe illallah, Adem Safvetullah, Muhammed Habibullah » yazili idi Sit aleyhisselamin cocuklari ve torunlari kurduklari sehirlerde huzurlu ve mesud yasadilar Sam'dan Yemen'e de giden Sit aleyhisselam, Habil'i sehit ettikten sonra Yemen'e gidip azginlasan Kabil'in cocuklarina ve torunlarina Allah'in yasaklarini ve emirlerini anlatti Bu kavim Hz Sit'in davetini kabul etmeyip azginlik gösterdiler Hz Sit onlar ile cihad etti Bu savasta kilic kullandi Sit aleyhisselam vefat etmeden önce yerine oglu Enus'u halife tayin etti Sit aleyhisselam vefat ettikten sonra kuvvetli rivayete göre Mina'daki mescidin minaresi dibinde medfün olan Adem aleyhisselam'in yanina defn edildi Adem aleyhisselam vefat edecegi zaman oglu Sit aleyhisselama: "Yavrum ! Bu alninda parlayan nur, son peygamber olan MUHAMMED (SAV)'in nurudur Bu nuru mü'min, temiz ve iffetli hanimlara teslim et ve ogluna da böyle vasiyette bulun" buyurdu Ebu Zer Gifari radiyallahu anh söyle rivayet etti: "Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem'e: «Ya Resulallah ! Allahü Teala kac kitap gönderdi ? » diye sordum « 104 kitap gönderdi Sit'e 50 sahife indirdi» buyurdu" Sit aleyhisselam hakkinda bilgimiz azdir, cünkü hakkinda herhangi bir ayet inmemistir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #19 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHz ISA (as) Kur'an-i Kerîm'de adi geçen ve Israilogullarina gönderilen peygamberlerden Hz isa (as) batili tarihçilere göre miladi yildan dört veya bes sene kadar önce dogmustur Yine batili tarihçilere göre Hz isa (as) Romalilarin elinde bulunan Yahudiye'de Romalilardan Tiberius iktidari döneminde otuz yaslarina dogru peygamberligini Insanlara bildirdi Önce Celile'de sonra Kudüs'te Insanlari hak dine davet etti Yahudilerin dinini ikmal onlarin dine kattiklarini düzeltmek için gönderilen Hz isa (as) kendisine indirilen incil adli kutsal kitapta bunu söyle anlatir: "Ben yok etmege degil, tamamlamaya geldim" Hz isa (as), yahudilerin tahrif ettigi Eski Ahid'i onlarin anlayisindan kurtarmaya, Hz Musa (as)'in getirdigi akideyi yerlestirmeye ve yahudilere daha önce bildirilen zahmetli bazi ilahi kanunlari hafifletmeye çalisti Memleketi Celile'de Genaseret gölü kiyisinda ilk vaaz ve tebliglerini bildiren Hz isa daha sonra Kudüs'e gitti Yahudiler Hz isa'yi, dönemin Romali Kudüs valisi Pontus Pilatus'a sikayet ettiler Havarilerin içinde Yahuda isimli birisi Hz isa'ya ihanet etti ve Hristiyanlarin inancina göre Hz isa çarmiha gerilerek öldürüldü Kur'an-i Kerîm'de ise hadise söyle anlatilmaktadir: "Halbuki onlar isa'yi öldürmediler ve asmadilar Fakat kendilerine bir benzetme yapildi" (en-Nisa, 4/156) Rivayete göre Hz isa'ya ihanet eden Yahuda, Romalilar tarafindan isa (as) zannedilerek asilmistir isa (as); orta boylu, kirmiziya çalar beyaz benizli, daginik, düz saçli idi Saçini uzatir, omuzlari arasina salardi Genis gögüslü, küçük yüzlü çok benli idi: Sirtina yün elbise, ayagina agaç kabugundan yapilmis sandal giyer, çogu zaman da yalinayak yürürdü Kendisinin geceleri varip barinacagi bir evi, ev esyasi ve zevcesi yoktu Hiç bir seyi yarin için biriktirip saklamazdi isa (as) dünyadan yüz çevirir, ahireti özler, Allah'a ibadete koyulurdu Yeryüzünde nerede günes batarsa orada konaklar iki ayaginin üzerinde namaza durur; gece namaz gündüz de oruç ile günlerini geçirirdi (M Asim Köksal, Peygamberler Tarihi, II 334, 335) isa (as) göge kaldirildigi zaman, yün bir kaftan, bit çift mesti, bir de deri dagarciktan baska bir sey birakmamisti (Abdurrezzak, Musannef, XI, 309) Kur'an-i Kerîm'e göre Hz isa (as)'in annesi Hz Meryem'dir Meryem (as), yine Kur'an'da ismi geçen dört seçkin aileden biri olan imrân ailesinden idi Hz Meryem, Zekeriya (as)'in korumasi ve gözetim altindaydi Meryem, Beytü'l-Makdis'te, dogu tarafta özel bir bölmeye yerlestirilmisti Zekeriya (as), Meryem'in yanina geldikçe orada, rizkini ve yiyecegini hazir görürdü Hz Meryem, Beytü'l Makdis'te zikirle, ibadetle hayatini geçiriyordu iste bu sirada Allah, ona bir beser sûretiyle Cebrail'i gönderdi bu durum, Kur'an-i Kerim'de su sekilde anlatilir: "Meryem dedi ki; ben senden Rahman'a siginirim Eger O'ndan korkuyorsan bana dokunma! O da, ben, temiz bir oglan bagislamak için Rabbinin sana gönderdigi elçiden baskasi degilim, dedi Meryem; bana bir Insan temas etmemisken, ben kötü kadin olmadigim halde nasil oglum olabilir? dedi Cebrail, bu böyledir; çünkü Rabbin, "bu bana kolaydir, onu Insanlar için bir mucize ve katimizdan da bir rahmet kilacagiz," diyor, dedi is olup bitti Böylece Meryem, isa'ya gebe kalarak bir köseye çekildi Dogum sancilari basladi ve basina gelen bu hadiseden dolayi çok üzülerek, keske bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi" (Meryem, 19/1 8-23) Cebrail, Meryem (as)'e, babasiz doguracagi çocugun özelliklerini ve mücadelesini haber vermis, Meryem'i teselli etmis ve ayrilip gitmisti Hz Meryem'in kendisini Allah'a ibadete verdigini ve onun tertemiz bir kadin oldugunu bilenler de bilmeyenler de bu duruma hayret etmis ve dogumun bu sekilde nasil olabilecegi tartismasina girmislerdi Hz Meryem ise olayi, çocuga sormalarini isaret etmisti Fakat "Onlar, biz besikteki çocukla nasil konusabiliriz? dediler Çocuk, ben süphesiz Allah'in kuluyum Bana kitap verdi ve beni peygamber yapti Nerede olursam olayim, beni mübarek kildi Yasadigim sürece namaz kilmami ve zekât vermemi, anneme iyi davranmami emretti Beni bedbaht bir zorba kilmadi Dogdugum gün de, ölecegim gün de, dirilecegim gün de, bana selâm olsun, dedi" (Meryem, 19/23-33) isa (as)'in babasiz olarak mucizevî bir sekilde dogusu, Allah'in dilemesinden ibaretti Hatta Allah katinda, olus itibariyle Adem (as) ile isa (as) arasinda fark yoktu Nitekim ayet-i kerimede, durum su sekilde izah edilir: "Gerçekten isa'nin babasiz dünyaya gelis hâli de Allah katinda Adem'in hâli gibidir Allah, Âdem'i topraktan yaratti, sonra da ona ol dedi; o da hemen (Insan) oluverdi" (Âlu imrân, 3/59) isa (as) otuz yasinda iken peygamberlik görevi aldiginda, hemen israilogullarina durumu bildirdi isa (as)'nin çagrisina kulak tikayan ve ellerindeki Tevrat'i tahrif edip pek çok degisiklikler yapan israilogullari, Hz isa (as)'a inanmadilar Ayrica Allah, Hz isa'nin risâletini destekleyen mucizelerde gösteriyordu Kur'an-i Kerim'de zikri geçen mucizeleri sunlardir: isa (as) nin, çamurdan kus biçiminde bir heykel yapmasi ve onu üfleyince kus olup uçmasi, ölüleri diriltmesi; anadan dogma körleri ve alaca hastaligina tutulmus olanlari tedavi etmesi; gökten sofra indirmesi (el-Mâide, 5/110-115); Havarîlerin ve diger arkadaslarinin evlerinde ne yediklerini ve neler sakladiklarini söyleyerek gaybdan haber vermesi (Âlu imrân, 3/49) israilogullari, isa (as)'i ve ona tâbi olanlari durdurmak için pek çok yol denediler; sonunda Hz isa'yi öldürmege karar verdiler Ancak Allah, onlarin planlarini etkisiz hâle getirdi Yahudiler, isa (as)'a benzeyen birini yakalayip astilar ve "Meryem oglu isa Mesih'i öldürdük" dediler (en-Nisâ, 4/157) Öte yandan Kur'an-i Kerîm, asil durumu su sekilde açiklar: "Halbuki onlar isa'yi öldürmediler ve asmadilar Fakat kendilerine bir benzetme yapildi Ayriliga düstükleri seyde, dogrusu süphededirler Onlarin bu öldürme olayina ait bir bilgileri yoktur Ancak kuru bir zan pesindedirler Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah, onu kendi katina yükseltti Allah güçlüdür, hâkimdir" (en-Nisâ, 4/157-158) isa (as) ayette de belirtildigi gibi, öldürülmeden göge yükseltilmistir Mezari dünyada degildir Ayrica Mi'rac'da, peygamberimiz kendisini görmüstür Hz isa, göge yükselmeden önce, havârîlerine ve tüm Insanliga su müjdeyi vermisti: "Ey israilogullari! Dogrusu ben, benden önce gelmis olan, Tevrat'i dogrulayan ve benden sonra gelecek ve adi Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'in size gönderilmis bir peygamberiyim" (es-Saf, 61/6) Hz isa (as) göge çekildigi siralarda kendisine inananlarin sayisi çok azdi Daha sonra bir ara Hz isa'nin getirdigi inanci kabul edenler çogaldi ise de, sonunda Hristiyanlar da israilogullari gibi yoldan çikti ve pek çok yanlisliklara saptilar Bugün, Hiristiyanlarin sahip olduklari teslis inanci, isa (as)'nin göge yükseltilmesinden hemen sonra ortaya çikmistir isa (as)'in annesi Hz Meryem Hz isa'nin göge çekilmesinden sonra alti sene kadar daha yasamis ve ölmüstür (Hakim, Müstedrek, II, 596) Hz isa (as)'a dört büyük ilâhi kitaptan biri olan incil verilmistir Kur'an-i Kerîm'de incil'in Hz isa'ya verilisi ile ilgili su bilgiler vardi: "Arkalarindan da izlerince Meryem oglu isa'yi Tevrat'in bir tasdikçisi olarak gönderdik; ona da bir hidâyet, bir nur bulunan incil'i, ondan evvelki Tevrat'in bir tasdikçisi ve sakinanlara bir hidâyet ve ögüt olmak üzere verdik" (el-Mâide, 5/11) Ancak bu incil de Tevrat gibi tahrifata ugramis: tir Bununla birlikte Allah Teâlâ tarafindan son peygamber Hz Muhammed (sas)'e indirilen Kur'an-i Kerîm, Zebur, Tevrat ve incil'in hükümlerini ve geçerliliklerini ortadan kaldirmistir Hz isâ Islâm âlimlerinin çogunluguna göre cisim ve ruhuyla göge yükseltilmistir Kiyamet vaktine yakin yeryüzüne inecek, haçi kiracak, domuzu öldürecek ve Islâm seriatiyla hükmedecektir (bk Buhârî, Buyu', 102) Hz isa bedeniyle göge yükseltildiginden, Kur'an-i Kerim'de bildirilen "ölümden evvel" (en-Nisa, 4/159) ve "ölecegim güne ve diri olarak ba's edilecegim güne" (et-Tevbe, 9/34) mealindeki ayetler Hz isa'nin nüzûlünden sonraki ölümünü anlatir Hz isa gökten Arz-i Mukaddes'e inecek, elinde bir kargi olacak; Afik denilen bir yerde ortaya çikacak ve Kargi ile Deccâl'i öldürecek ve sabah namazinda Kudüs'e gelecektir imam kendi yerini ona vermek isteyecek fakat o imâm'in gerisinde Hz Peygamber (sas)'in seriatina uygun olarak namazini kilacaktir Sonra domuzu öldürecek ve haçi kiracak, sinagoglar ve kiliseleri yikacak ve kendisine iman etmeyen bütün hristiyanlarla savasacaktir Hz isa nüzûlünden sonra kirk sene daha yasayacak, öldügünde müslümanlar namazini kilacak ve Islâm dinine uygun olarak gömülecektir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #20 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ LUT (SA) 1 Hz Lut hakkinda genel bilgiler Kur'an-i Kerimde bildirilen peygamberlerden olan Hz Lut, Ibrahim aleyhisselamin kardesi Hârân'in ogludur Halilallahla birlikte Nemrud'un memleketinden hicret edip Sam'a geldikten sonra (bkz HzIbrahim), Lut gölü yakinindaki Sedum sehri halkina peygamber olarak gönderildi Insanlara Ibrahim aleyhisselamin dinini teblig etti 2 Hz Lut'un hikâyesi Hz Lut ailesini toplayip Ibrahim aleyhisselamla Sam'a hicret ettikten sonra Allah tarafindan Lut gölünün güney-bati tarafinda bulunan Sedum sehrinin halkina peygamber olarak gönderiliyor Bu kavim cok azgindi ve erkeklerle münâsebeti âdet haline getirerek livata fiilini isliyordu Bu is icin de bilhassa genc delikanlilar üzerinde kötü emel besliyorlardi Hz Lut kavmine teblige basladi: « (Allah'a karsi gelmekten) sakinmaz misiniz ? Bilin ki ben size gönderilmis güvenilir bir elciyim Artik Allah'a karsi cikmaktan sakinin ve bana itaat edin Rabbinizin sizler icin yarattigi eslerinizi birakip da, insanlar icinden erkeklere mi yaklasiyorsunuz ? Dogrusu siz siniri asmis (sapik) bir kavimsiniz » Fakat onlar dinlemediler ve « Ey Lut ! (bu davadan) vazgecmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmislerden olacaksin ! » dediler Lut aleyhisselam onlari azaptan korkuttugu halde onlar inanmadilar ve sapikliklarina devam ettiler ve böylece Allah'in azabini hak ettiler Allah'in elcileri Cibril, Mikail ve Israfil Ibrahim aleyhisselama müjde (bkz Hz Ibrahim) ile geldiler ve ona Lut kavmini helak edeceklerini bildirdiler Onun da Lut aleyhisselamdan korkmasina karsilik " Her halde onu ve ehlini kurtaracagiz Ancak karisi öteki zalimler zümresinden " diye cevap verdiler Hz Ibrahim'den ayrildiktan sonra genc delikanli oalark Lut aleyhisselam misafir oldular Hz Lut onlari evine aldi Kavmi güzel ve genc delikanlilari görünce pis olan hisleri hortladi ve Lut peygamberin kapisina dayandilar ve ondan kendilerine bu delikanlilari teslim etmelerini istediler: «Lut'un kavmi, kosarak yanina geldiler Daha önce de kötü isleri yapmaktaydilar (Lut):" Ey kavmim ! Iste sunlar kizlarimdir (onlarla evlenin); sizin icin onlar daha temizdir Allah'tan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin ! Icinizde akli basinda bir adam yok mu ! " dedi » Fakat onlar dinlemediler ve « Dediler ki: Senin kizlarinda bizim bir hakkimz olmadigini biliyorsun Ve sen bizim ne istedigimiz elbette bilirsin » Lut aleyhisselamin gücsüzlügüne yavunmasi üzerine«(Melekler) dediler ki: Ey Lut! Biz Rabbinin elcileriyiz Onlar sana asla dokunamazlar Sen gecenin bir kisminda ailenle (yola cikip) yürü Karindan baska hicbiri geride kalmasin Cünkü onlara gelecek olan (azap) süphesiz ona da isabet edecektir Onlara vâdolunan (helak) zamani, sabah vaktidir » Sedum kavminin helaki sabah vakti geldigi zaman gerceklesti O sehir'in alti üstüne gecirildi ve üzerlerine taslar yagdirildi Lut aleyhisselamla olanlar kurtarildi, karisi ise belasini buldu Hz Lut daha sonra Hicaz havalisine gitmekle emrolundu ve vefatina kadar orada kaldi Peygamberimiz (sav) buyurmustur ki: « On sey vardir ki, Lut kavmi onlari yapmis ve o yüzden helak edilmistir Ümmetim ise onlara bir de kendisi katar Bunlar livata, findik gibi taslari sapanla atmak, güvercinle (kumar) oynamak, def calmak, icki icmek, (özürsüz) sakal kesmek, (emr edilenden fazla) biyik uzatmak, islik calmak, el cirpmak, (erkekler icin) ipek gömlek giymek, bir tane de ümmetim ilâve eder ki; o da kadin kadina münâsebette bulunmaktir » ( Râmuz) Baska bir hadis-i serifinde de iki cihan serveri peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) buyurmustur ki: « Benden sonra en korkutugum sey ümmetimin Lut kavminin yaptigini yapmalaridir » (Tirmizi, Ibn-i Mâce) Kitab-i Mukaddes'teki cok ve pis yalanlarla dolu Lut aleyhisselamin hikayesi Tesniye bölümünün 13 bâbinin 1-13 noktalarinda ve 19 bâbinda okunabilinir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #21 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHz HIZIR (as) Hz Mûsâ döneminde yasamis ve peygamber olmasi kuvvetle muhtemel, hikmet ve ilim sahibi bir sahsiyet Kur'ân-i Kerîm'de, Hizir (as)'in isminden açikça bahsedilmez Ancak Kehf Sûresi'nin 60-82 âyetlerinde yer alan Hz Mûsâ ile ilgili kissadan "Katimizdan kendisine bir rahmet verdigimiz ve kendisine ilim ögrettigimiz kullarimizdan bir kul" (18/65) diye sözü edilen sahsin Hizir (as) oldugu anlasilmaktadir Çünkü bizzat Peygamber Efendimizden gelen sahîh hadislerde bu sahsin Hizir oldugu açikça belirtilmistir (bk Buhârî, ilm 16, 44, Tefsîru'l-Kur'ân, Tefsîru Sûrati'l-Kehf 2-4; Müslim, Fedâil 170-174) Bu rivayetlere göre bir gün Hz Mûsâ isrâil ogullari arasinda vaaz ederken ona kendisinden daha hikmet ve ilim sahibi kimsenin olup olmadigi sorulmustu Hz Musâ: "Hayir, yoktur!" diye cevap verince Cenâb-i Hak bir vahiyle Hz Mûsâ'yâ Mecme'u'l-Bahreyn'de (iki denizin kavusum yerinde) kullarindan salih bir kul olan el-Hadir (Hizir)'in kendisinden daha âlim oldugunu bildirdi Bunun üzerine Hz Mûsâ hizmetinde bulunan genç bir delikanli ile Hizir'i bulmak üzere uzun bir yolculuga çikti ikisi, iki denizin birlestigi yere ulasinca, yolculukta yemek üzere azik olarak yanlarina aldiklari baliklarini unutmuslardi ve balik bir delikten kayip denizi boylamisti Hz Mûsâ oradan bir süre uzaklastiktan sonra yemek için delikanlidan baligi çikarmasini istedigi zaman baligin denize dalip kayboldugunu fârkettiler Hz Mûsâ'nin Hizir'i bulmasinin alâmeti, bu baligin kaybolmasi oldugundan derhal oraya geri döndüler ve orada Hizir (as)'i buldular Bundan sonra Hz Mûsâ'nin Hizir ile, Kehf Sûresi 66-82 âyetlerinde anlatilan yolculugu basladi Hz Mûsâ'nin yolculugunda azik olarak tasidigi baligin Mecme'u'l-Bahreyn'de denize dalip kaybolmasi, bazi rivayetlerde ve çesitli islâm milletlerinin folklorunda, bu arada Türk folklorunda da bu suyun âb-i hayat oldugu, ölüleri bile canlandiran, içenleri ölümsüzlestiren bir hayat iksiri oldugu seklinde izah olunmus, burada baligin canlanip denize dalmasi meselesinde bir peygamberin hayatinin ve Cenâb-i Hakk'in kudretinin söz konusu oldugu unutulmustur Buna bagli olarak, Mecme'u'l-Bahreyn bölgesinde yasayan birisi olarak Hizir (as)'a da ölümsüzlük isnâd edilmis ve kendisine beser üstü güçler ve yetkiler verilmistir Hizir aleyhisselâma verilen ilmin mahiyetini anlayabilmek için Musa (as) ile olan yolculugunu Kur'ân-i Kerîm kisaca söyle anlatir: Hizir (as), yolculukta karsilasacaklari olaylara Musa peygamberin sabredemeyecegini kendisine hatirlatmis ve O'ndan sabir için söz almistir (el-Kehf,18/66-70) Önce deniz sahilinde, yolculuk için bir gemiye binmislerdi Hizir (as) bir balta ile gemiyi delince kaptan tamir için geri dönmek zorunda kalmistir Musa (as) sabredemeyip söyle demistir: "Gemiyi, yolcularini bogmak için mi deldin? Dogrusu çok kötü bir is yaptin" (el-Kehf; 18/71) Yolculugun sonunda, ilk bakista görünmeyen ve perde arkasi bilgi niteligindeki sebebi Hizir (as) söyle belirtir: "O, deldigim gemi, denizde çalisan birkaç yoksulundu Onu kusurlu yapmak istedim Çünkü gemi yolculuga devam ederse, ileride her saglam gemiye el koyan bir kral (deniz korsanlari) vardir" (el-Kehf, 18/79) Yolculuk sirasinda, diger çocuklarla oynamakta olan bir çocugu öldürdü Musa (as): "Kisas olmadan, masum bir cana nasil kiyarsin? Dogrusu çok kötü bir is yaptim, dedi" (el-Kehf,18/74) Küçük çocugun bu erken yasta vefat ettirilme sebebi Hizir (as) tarafindan söyle açiklandi: "Öldürdügüm erkek çocuga gelince; onun anne ve babasi mü'min kimselerdi ileride onlari isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, Rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin" (el-Kehf, 18/80,81) Burada Cenâbi Hak'kin, anne-babanin hayirli kimseler olmasi sebebiyle, ileride kendilerini üzecek, büyük sikintilara sokacak bir çocugu erken yasta vefat ettirip, onun yerine daha hayirli bir evladin verilmesinin, gerçekte o aile için " hayir" olduguna isaret ediliyor Yolculugun üçüncü merhalesi Kur'an'da söyle anlatilir: "Musa ve salih kul yollarina devam ettiler Sonunda bir köye varip, halkindan yiyecek istediler Halk ise onlari misafir etmek istemedi Musa ve salih kul, orada yikilmak üzere olan bir duvar gördüler, Salih kul hemen onu dogrultuverdi Bunun üzerine Musa: "isteseydin buna karsilik bir ücret alirdin, dedi Salih kul söyle dedi: iste bu seninle benim aramizin ayrilmasi demektir Sabredemedigin seylerin içyüzünü sana anlatacagim" (el-Kehf, 18/77,78) Evi, ücretsiz tamir etmesini salih kul (hizir) söyle açiklar: "Bu ev, sehirde iki yetim çocugun idi Duvarin altinda kendilerine ait bir hazine vardi Bunlarin babalari salih bir kimseydi Rabbin, onlarin rüstlerine erip, hazinelerini bizzat kendilerinin çikarmalarini istedi Bu Rabbinden bir rahmettir Ben bunlari kendiligimden degil, Allâh'in emriyle yaptim iste, sabredemedigin seylerin içyüzü budur" (Kehf 18/82) Bu hikmetlerle dolu yolculuktan, insanlarin günlük hayatta karsilastiklari bir takim olaylarin, bazan büyük felaketlerin bir görünen yüzünün bir de asil perde arkasinin bulundugu anlasilmaktadir Bazan ser olarak görülen olaylarin arkasindan büyük hayirlarin ortaya çiktigi görülmektedir Âyet-i Kerîmelerde söyle buyurulur: "Hosumuza gitmedigi halde, savasmak size farz kilindi Belki de hosumuza gitmeyen bir sey sizin için daha hayirlidir belki hosunuza giden bir sey de sizin için daha kötüdür Allah bilir siz ise bilmezsiniz (el Bakara, 2/216) " Eger karilarinizdan hoslanmiyorsaniz olabilir ki, hosunuza gitmeyen bir seyde Allah, sizin için çok hayir takdir etmistir " (en-Nîsâ, 4/19) Rasûlullah (sas), Hizir (as)'in ilmiyle ilgili olarak, gemi yolculugu sirasindaki bir konusmayi söyle nakleder: "Bir serçe, denizden gagasiyla su alip, gemiye konmustu Hizir (as) bunu Hz Musa'ya göstererek söyle dedi: Allâh'in ilmi yaninda, benim ve senin ilmin, su serçenin denizden eksilttigi su kadar bir seydir" (Buhârî, ilm, 44, (el-Enbiyâ, 27, Tefsîru Sûre 18/2; Müslim, Fezâil, 180; Ahmet b Hanbel, Müsned, II, 311, V, 118; bilgi için bk Ibn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, istanbul 1985, V,172-185) |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #22 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ NUH (SA) 1Hz Nuh hakkinda genel bilgiler Nuh aleyhisselam, Idris aleyhisselam'dan sonra gelen peygamberdir Peygamberlerin büyükleri olan ve kendilerine « Ülü'l-azm » (azm edilen) denilen alti peygamberden ikincisidir (Bu alti büyük peygamber sunlardir: Hz Adem, Hz Nuh, Hz Ibrahim, Hz Musa, Hz Isa ve peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav), MK) Bunun nedeni kavminin Nuh tufani diye adlandirilan gazap ile cezalandirilmalarindandir 2Hz Nuh'un hayati Hz Nuh, Idris aleyhisselamin göge cikarildiktan sonra azan insanlara peygamber olarak gönderildi Insanlar putlara tapmaya basladi Cenab-i Hak bunun icin Nuh aleyhisselami peygamber olarak gönderdi O zaman 50 yasinda idi Yillarca insanlari dine davet etti, putlara tapinmaktan sakindirdi ve Allahü Tealaya ibadet etmelerini söyledi Ama Nuh aleyhisselama kendi oglu Yam yani Ken'an bile iman etmedi, hatta alaya alip iskence ettiler: « Andolsun ki Nuh'u elci olarak kavmine gönderdik Dedi ki: Ey kavmim ! Allah'a kulluk edin, sizin ondan baska tanriniz yoktur Dogrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabindan korkuyorum » (A'raf, 59) Nuh aleyhisselam insanlarin davetine icabet etmedikleri icin onlara beddua etti:« (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak saskinliklarini artir » (Nuh, 24) Allahü Teala da bundan sonra Nuh aleyhisselam gemi yapmasini emretti: « Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarinca gemiyi yap ve zulmedenler hakkinda bana (bir sey) söyleme ! Onlar mutlaka bogulacaklardir ! » (Hud, 37) Gemi bitince tufan oldu (denizler tasti ve her taraf su oldu) Nuh aleyhisselam sayisi 80 kisi kadar olan mü'minler ile 3 katli olan gemiye bindi Nuh aleyhisselam gemiye her hayvandan birer cift aldi Oglu Ken'an'i da gemiye almak istedi, ama o "Beni sudan koruyacak bir daga siginacagim" dedi, gemiye binmedi ve hemen bir dalga onu alip bogdu Allah Teala da Nuh aleyhisselamin bu oglu hakkinda af dilemesine karsilik: « () Ey Nuh ! O asla senin ailenden degildir Cünkü onun yaptigi kötü bir istir O halde hakkinda bilgin olmayan bir seyi benden isteme() » (Hud, 46) buyurdu Sular daglari asti, insanlar ve hayvanlar telef oldu 150 gün gectikten sonra Allahü Teala: « Yere suyunu cek; göge: ey gök sen de yagmurunu tut » buyurdu ve bunun üzerine yagmur durdu, sular cekildi Gemi Irak'taki Cudi dagina oturdu Hz Nuh'a inanip kurtulan insanlar ac olduklari ve dagda yiyecek olmadigi icin Nuh aleyhisselamin emri üzerine ellerinde olan bütün yiyecekleri birlestirdiler ve böylece ilk defa Asure yemegini yaptilar Insanlar Nuh aleyhisselamin 3 oglu Sam, Ham ve Yafes'ten türedigi icin Hz Nuh'a ikinci Adem de denir Nuh aleyhisselamin 1000 yasinda vefat ettigi söyleniyor, ama Kur'an-i Kerim'de : « Andolsun ki biz Nuh'u kavmine gönderdik de o 1000 yildan 50 yil eksik bir süre yanlarinda kaldi() » (El-Ankebut, 14) geciyor Hz Nuh gemicilerin ve marangozlarin piri sayilir, cünki bu isleri Allah'in ihsaniyla ilk defa o yapmistir 3 Nuh suresi Nuh suresi Mekke'de nazil olup 28 ayettir Hatt-i Osman'a göre 71 suredir Nuh aleyhisselamin kavmine gönderilisini ve Nuh tufanini anlattigi icin sureye bu ad verilmistir Peygamberimiz (sav)'de Hz Nuh hakkinda: « Nuh (aleyhisselam) 'Bismillah' ve 'Elhamdülillah' demeden büyük olsun, kücük olsun herhangi bir is yapmazdi Bu sebeple Allahü Teala onu 'Cok sükredici bir kul' olarak isimlendirdi » (Taberani; Ibn-i Cebir) buyurdu Bediüzzaman Said Nursi de Nuh tufani hakkinda sunlari yazmistir: « Padisah-i bimisal, kavm-i Nuh'un mahvi icin semavat ve arza emir vermis Vazifelerini yaptiktan sonra ferman ediyor: " Ey arz! Suyunu yut Ey sema! Dur, isin bitti Su cekildi Dagin basinda me'mur-u Ilahinin cadir vazifesini gören gemisi kuruldu Zalimler cezalarini buldular" Iste su uslubun ulviyetine bak " Zemin ve gök iki muti' asker gibi emir dinler, itaat ederler " diyor Iste su uslub isaret eder ki, insanin isyanindan kainat kiziyor Semâvat ve arz hiddete geliyorlar Ve su isaretle der ki: " Yer ve gök iki muti asker gibi emirlerine bakar bir Zata isyan edilmez, edilmemeli" » 4Hz Nuh'un evladlarina vasiyeti « Bunlardan (ilk) ikisini birakmayiniz, ikisini de hazer ediniz (yapmayiniz) 1 La ilahe illallah 2 Subhanallah vebi hamdihiy'dir 3 Gavurluktan (sakinin) 4 Kibir ('den sizi nehyederim) » |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #23 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ HUD (SA) Hz Hud Yemen'de bulunan Ad kavmine gönderilen peygamberdir: «Ad kavmine de kardesleri Hud'u (gönderdik) () » Nuh aleyhisselamin oglu Sam'in neslindendir Bir ismi de Abir olup, lakabi Nebiyyullahtir HzHud'un ismi (veya nesebi) hakkinda 2 rivayet vardir: Hud bin Abdullah bin Riyah (veya Ribah) bin Él-Halud bin Ad bin Avs bin Irem bin Sam bin Nuh Hud ibni Salih ibni Erfahd ibni Sam ibni Nuh ibni Ebi Ad'dir Yemen'de Aden ile Umman (Oman) arasinda bulunan Ahkaf diyarinda Hz Hud dogup büyüdü Cocukluktan itibaren Allah'a ibadet ederdi Ara sira ticaret yapan Hz Hud gayet sefkatli ve cok cömert idi Kavmi (Ad) bolluk ve bereket icinde ve gösterisli binalar yaparak azmistir Bütün nimetleri kendilerine veren Allah'i unutan Ad kavmi putlara tapmaya basladi Hud aleyhisselam bu kavme peygamber olarak gönderildi ve Hz Hud Nuh aleyhisselamin bildirdigi dinin esaslarini Ad kavmine bildirdi: «() O dedi ki: " Ey kavmim ! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan baska tanriniz yoktur Hala sakinmiyacak misiniz ? » Allah'a itaat edip, Ona ibadet etmelerini söyledi Allah "onlara putlara tapmaktan, zulüm etmekten vazgecmeleri, insanlara merhametli olup onlara eziyet etmemeleri, insanlari sasirtmak maksadiyla yollara aldatici isaretler ( Ad kavmi, yolculari sasirtmak ve onlarin cölde kaybolup gitmelerine gülmek (alay etmek) icin yollara yanlis isaretler koyarlardi, MK) koymamalari, insanlarla alay etmemeleri, onlari öldürüp mallarini soymamalarini ve bütün varligi yaratan bir olan Allah'a ibadet etmeleri icin nasihatte bulunmak " üzere Hud aleyhisselami Ad kavmine yolladi Ne yazik ki bircok kabileler gibi Ad kavmi de peygamberine karsi geldi: « Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik icinde görüyoruz ve gercekten seni yalancilardan saniyoruz » Hud aleyhisselam onlari Allah'in azabi ile korkuttu ise de pek az kisi iman etti Ama Hud aleyhisselam yelmedi ve imana davet etmeye devam etti: « Ey kavmim ! Rabbinizden bagis dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize gögü (yagmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsin Günah isleyerek (Allah'tan) yüz cevirmeyin » Kavmi ise ona hakaret etti, hatta kendinden gecinceye kadar onu dövdü Bu - alcakca - dövme olayi da Sadad isimli Ad kavminin en zengini ve böylece bunlarin basinin (emir): " Ey Hud ! Bu söylenenleri duymadin mi ? Iste ben Avc'i kendime vekil tayin sectim Benim namima senin Allah'ina cenk (savas, harp; MK) edecek, hadi sür senin Allah'ini " söylemesinden sonra vukuu buldu Hud aleyhisselam da bunun üzerine kavmine biraz da aciyarak: « Ey Yüce Rabbim ! Sen bana en büyük isyani göstermis olan bu Ad kavmine karsi artik acimasiz davran Onlari cezalarinin en büyügü ile cezalandir Senden bunu diliyorum » diye beddua etti Hz Hud kavminin islah olmayacagini anlayinca: « Ya Rabbi ! Sen her seyi biliyorsun Ben onlara peygamberligimi bildirdim Ey Rabbim ! Onlara ders almalarina vesile olacak bir musibet ver » diye beddua etti Hud aleyhisselamin duasini kabul eden Allahü Teala Ad kavmine önce kuraklik, kitlik musibetini verdi: 3 sene müddetce hic yagmur yagmadi Akan pinarlar kuruyup, agaclar , meyveler sararip soldu Hayvanlar susuzluktan telef (ölecek kadar zayifladi; MK) oldu Bikmayan Hud aleyhisselam onlari imana davetini devam etti ise de onlar git gide azginlasti, Hud aleyhisselama daha cok eziyet ettiler Hz Hud mucizeler gösterdi ise de yine hidayete ermediler Allahü Teala Ad kavmi üzerine azab yüklü bulutu göndererek buluttan esen bir rüzgarla onlari helak etti: « Ad kavmi (Peygamberleri Hud'u) yalanladi da azabim ve tehdidim nasilmis (gördüler) Biz onlarin üstüne, ugursuzlugu devamli bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik » Bu bulutun ismi « sarsar » idi ve 7 gece, 8 gün devametti: « Ad kavmi ise, ugultulu, kasip kavuran bir firtina ile mahvedildiler Allah onu, ardarda 7 gece, 8 gün onlarin üzerine musallat etti Öyle ki (eger orada olsaydin), o kavmi, ici bos hurma kütükleri gibi oracikta yere sarilmis halde görürdün » Ad kavmi üzerine gelen rüzgar, Hud aleyhisselama ve ona iman edenlerin yüzlerine gayet serinletici ve tatli olarak esti: « Emrimiz gelince; Hud'u ve onunla beraber iman edenleri tarafimizdan bir rahmetle kurtardik, onlari agir bir azaptan kurtulusa erdirdik » Hud aleyhisselam, kavmi helak olduktan sonra kendine inananlarla birlikte Mekke-i Mükerremeye gitti Kabe-i Muazzamanin bulundugu yerde ibadet ve taatla mesgul oldu ve orada vefat etti Kabrinin Harem-i Serif'de (Kabe-i Mazzamanin etrafindaki Mescit) Hicr (bkz Hicr suresi) denilen yerde bulundugu rivayet edilmektedir Allahü Teala yüce Kur'an-i Kerim'de buyuruyor ki: « Onlar hem bu dünyada hem de kiyamet gününde lanete tabi tutuldular Biliniz ki; Ad (kavmi) Rablerini inkar ettiler (Sunu da) bilin ki Hud'un kavmi Ad, Allah'in rahmetinden uzak kilindi » ; (Onlar: Ad kavmi; MK) 2 Hud Suresi Hud suresi 123 ayet olup, Hatt-i Osman'a göre 11 suredir 12, 17 ve 114 ayetler Medine'de digerleri Mekke'de inmistir Yunus suresinin devamidir Hud aleyhisselam'dan haric Nuh, Salih, Ibrahim, Lut, Su'ayb ve Musa (as)'den de bahseder Peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV) 112 ayet (« O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolundugun gibi dosdogru ol ! () ») hakkinda: « Beni Hud suresi kocatti ! » demistir Cünkü bu ayette direkmen Peygamberimize (SAV) - ve saniyen tabiiki bütün alem-i Islama - « emrolundugun gibi dosdogru ol ! » denmistir ve bu kolay bir is degildir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #24 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHz MÛSA (as) Allah Teâlâ'nin, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'i verdigi ve yeryüzünde dinini teblig edip, hakim kilmasi için gönderdigi Ulu'l-Azm* peygamberlerden biri Hz ibrahim (as)'in soyundan olup, israilogullarinin akidelerini islah etmek ve onlari Allah Teâlâ'nin diledigi nizama kavusturmakla görevlendirilmisti Küfürle mücadelesi Kur'ân-i Kerim'de uzun uzun anlatilmaktadir Hz Adem (as)'den, Rasulullah (sas)'e kadar pek çok peygamber gelmistir Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya iman etmeye çagirmislar; bu yolda kâfirlerle savasmislar, yasadiklari diyarlardan çikarilmislar; ezilmisler, hor görülmüsler ve hatta öldürülmüslerdir Mûsa (as) da, Allah Teâlâ tarafindan israilogullari'na gönderilmis bir rasul idi O da tipki kendisinden önce gönderilmis olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çagirdi Kavmine zulmeden ve ilâhlik iddiasinda bulunan Firavun'a karsi tevhid yolunda mücahede etti Bu ugurda, bütün peygamberlerin karsisina çikan güçlükler, onun da karsisina çikti Dogup büyüdügü diyardan çikarildi, kâfirler tarafindan öldürülmek gayesiyle kovalandi Allah Teâla Kur'ân-i Kerim'de bir ayette Hz Mûsa (as)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yi da an Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israilogullari'na gönderilmis bir peygamber idi"(Meryem, 19/51) Hz Musa (as)'nin Firavun ile olan kissasi, Kur'an'in bazi sûrelerinde çesitli üslûplarda ve teferruatli olarak anlatilmistir Firavun ve ordusunun Kizildeniz'de bogulmalari olayindan sonra, israilogullari ile ilgili kissasina da genisçe yer verilmistir Musa (as)'nin Firavun ile olan mücadelesi, bir sahsin bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret degildir Bilâkis bu hak ile bâtil'in çatismasi, Rahman'in ordusu ile seytanin ordusunun kaçinilmaz savasidir Aslinda hak ile bâtil arasindaki bu savas, insanoglunun yaratilisindan, insanlari islah etmek üzere nebîler ve rasullerin hayat sahnesine çikmasindan beri devam edegelmektedir Sapiklik ve bâtil, daima iblis ve onun ordusu tarafindan temsil edilmis, imana, tevhide, peygamberlige, kisaca Hakka sürekli meydan okumustur Fakat kazanan daima Hak olmustur Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatinda, hem de meleklerin sahid olacagi günde muzaffer kilacagiz" (el-Mü'min, 40/51) Hz Musa (as)'da gönderildigi kavmi cehalet ve sapiklik içerisinde buldu Onlari Hakka davet etti, yurdundan çikarildi, savasti ve sonunda Allah Teâlâ'nin izniyle kazandi Hz Musa (as)'nin Nesebi, Dogumu ve Hayati Musa (as)'nin babasi, imran'dir Onun babasi Yahser, onun da babasi Kahes'dir Nesebi Yakub (as)'a ulasir; ki, onun babasi Hz ishak (as), onun da babasi Hz ibrahim (as)'dir Musa (as)'nin yaninda gördügümüz Harun (as) onun kardesidir Allah Teâla, Musa (as)'yi Firavun'a, imana davet için gönderdiginde, Hz Harun (as)'u da ona yardimci olarak seçmis ve görevlendirmisti Hz Musa (as) Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardesi Harun (as)'u kendisine yardimci yapmasini istemisti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardimci) ver Kardesim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30) Hz Musa (as), Misir'in çok zor günler yasadigi bir dönemde dogdu Bu sirada, ilâhlik iddialarinda bulunarak haddi asan Firavun, israilogullari halkina dayanilamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanlari zulümle kasip kavuruyordu israilogullari, Kipt kavminin muamelelerinden ve krallarinin agir baskilarindan bikmislardi Misir'da yasamanin bir tadi kalmadigini biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardi Ama onlardan her isinde istifade eden Firavun, yakalarini bir türlü birakmak istemiyordu Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanini yapti Nitekim Kur'ân-i Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacagiz Çünkü Firavun o yerde (Misir'da) baskaldirmis ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine baglamisti" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor Firavun, saltanati sirasinda israilogullarina çok kötü eziyetlerde bulundu; onlari köle yapti, en çirkin ve adî islerde çalistirdi Allah Teâlâ, israilogullarini bu sikintidan, azgin Firavun'un serrinden, zulüm ve taskinliklarindan kurtarmak için Hz Musa (as)'yi gönderdi Sa'lebî, Kisas-i Enbiya'sinda imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördügünü, korkup kederlendigini naklediyor Rüyasinda Kudüs tarafindan gelen bir ates gördü Bu ates, Misir'a kadar uzanip, Firavun'un evlerini yakti Fakat sadece Kipti'lere zarar verdi, israilogullari ise kurtuldular Uyaninca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayi tabir etmelerini istedi Onlar dediler ki; "israilogullari içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Misirlilarin helâkina ve senin kralliginin yok olmasina sebep olacak Dogacagi zaman da iyice yaklasti" Bu haber üzerine telaslanan Firavun, israilogullarin'dan dogan bütün erkek çocuklarin öldürülmesini emretti Kur'ân-i Kerim'de bu olay söyle anlatiliyor: "Firavun, memleketin basina geçti ve halki firkalara ayirdi içlerinden bir toplulugu güçsüz bularak onlarin ogullarini bogazliyor, kadinlari sag birakiyordu Çünkü o bozguncunun biriydi" (el-Kasas 28/4) israilogullari arasinda is yapabilecek insanlarin azalmasi üzerine Kiptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eger böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim islerimizi yapacak kimse bulamayacagiz" dediler Firavun da erkek çocuklarin bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti Erkek çocuklarin öldürülmedigi sene Harun (as) dogdu Öldürüldükleri sene ise Musa (as) Musa (as) dogunca, annesi çok üzüldü Allah Teâlâ ona korkmamasini, üzülmemesini vahyetti Kalbine bir rahatlik verdi Bu, Kur'an'da söyle anlatiliyor: "Musa'nin annesine: "Çocugu emzir, basina geleceklerden korktugun zaman onu suya (Nil'e) birak Korkma, üzülme Biz süphesiz onu sana döndürecegiz ve peygamber yapacagiz" diye bildirmistik" (el-Kasas, 28/7) Musa (as)'nin annesi de ilham edileni yapti ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya birakti Ablasina da, "Onu izle" dedi Musa (as)'yi tasiyan sandik, Allah'in izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayina ulasti Yikanmakta olan cariyeler, sandigi bulup Firavun'un karisina götürdüler Allah Teâlâ, Firavun'un karisi Asiye'nin kalbine bu çocugun sevgisini koydu Firavun çocugu görünce öldürmek istedi Ancak Asiye, çocugu kendisine vermesini istedi Çünkü hiç çocuklari olmuyordu Kur'an-i Kerim, bunu söyle anlatiyor: "Firavun'un karisi: Benim de senin de gözün aydin olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydali olur, yahut onu ogul ediniriz" dedi Aslinda isin farkinda degillerdi" (el-Kasas, 28/9) Hz Musa (as) acikinca onu emzirmek icab etti Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sagladik Musa'nin ablasi; "size, sizin adiniza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkini tavsiye edeyim mi?" dedi Böylece onu, annesinin gözü aydin olsun diye, ona geri çevirdik Fakat çogu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13) Musa (as) böylece annesine dönmüs oldu Üstelik Firavun'un sarayinda büyüdü Firavun ailesinin sevgisini kazandi Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Musa erginlik çagina gelip olgunlasinca ona hikmet ve ilim verdik iyi davrananlari böyle mükâfatlandiririz" (el-Kasas, 28/14) Yetisip delikanlilik çagina gelen Musa (as) bir gün sehre indi Ögle üzeriydi Dükkanlar kapaliydi ve halk evlerinde istirahat ediyordu Kur'ân-i Kerim'de, sehirde geçen hadise söyle anlatiliyor; "Musa, halkinin haberi olmadigi bir zamanda sehre idi Biri kendi adamlarindan, digeri de düsmani olan iki adami dövüsür buldu Kendi tarafindan olan kimse, düsmanina karsi ondan yardim istedi Musa, onun düsmanina bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu "Bu seytanin isidir; çünkü o apaçik saptiran bir düsmandir" dedi Musa, "Rabbim! dogrusu kendime yazik ettim, beni bagisla" dedi Allah da onu bagisladi O, süphesiz bagislayandir, merhamet edendir Musa; "Rabbim! Bana verdigin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardimci olmayacagim " dedi sehirde, korku içinde, etrafi gözeterek sabahladi Dün kendisinden yardim isteyen kimse, bagirarak ondan yine yardim istiyordu Musa ona: "Dogrusu sen besbelli bir azginsin " dedi Musa, ikisinin de düsmani olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kiydigin gibi bana da mi kiymak istiyorsun? Sen islah edenlerden degil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19) israillinin, olayi agzindan kaçirmasi üzerine, bütün halk Musa (as)'nin Misirliyi öldürmüs oldugunu ögrendi Daha sonra bir adam kosarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi "Musa korku ipinde çevresini gözetleyerek oradan çikti Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi Medyen e dogru yöneldiginde: "Rabbimin bana dogru yolu gösterecegini umarim ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22) Musa (as) böylece yurdundan uzaklasti Yanina yiyecek hiç bir sey de almamisti Tam sekiz günlük yolu, agaç yapraklari yiyerek asti Misir ile Medyen arasi sekiz günlük bir mesafedir Allah Teâlâ'nin bu seçkin kulu, aç ve bitap düsmüs olarak bu uzun mesafeyi katetti ve nihayet Medyen'e ulasti Kur'ân-i Kerim'de kissa söyle devam ediyor: "Medyen suyuna geldiginde, davarlarini sulayan bir insan toplulugu buldu Onlardan baska, hayvanlarini sudan alikoyan iki kadin gördü Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi "Çobanlar ayrilana kadar biz sulamayiz Babamiz çok yaslidir (onun için bu isi biz yapiyoruz) " dediler Musa onlarin davarlarini suladi Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Dogrusu bana indirecegin hayra muhtacim" dedi" (el-Kasas, 28/23-24) Ibn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayi söyle anlatiyor: "Medyen suyunda çobanlar koyunlari suladiktan sonra, kuyunun agzina büyük bir kaya koyarlardi Bu iki kadin da artan sularla koyunlarini sulamaya çalisirlardi Musa (as), kayayi kuyunun agzindan tek basina kaldirdi, su çekti ve kadinlarin koyunlarini suladi Sonra tekrar kayayi yerine koydu Bu kayayi ancak on kisi kaldirabilirdi Musa (as) ise, on kisinin halledebilecegi bu isleri tek basina halletmisti Kizlar babalarina gidip Hz Musa'yi ve yaptigi iyiligi anlattilar Kur'an-i Kerim'de kissa söyle devam ediyor: "O sirada, kadinlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: "Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çagiriyor dedi Musa ona gelince, basindan geçeni anlatti O: "Korkma! Artik zâlim milletten kurtuldun"dedi iki kadindan biri: "Babacigim, onu ücretli olarak tut Ücretle tuttuklarinin en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdir, dedi Kadinlarin babasi bana sekiz yil çalismana karsilik bu iki kizimdan birini sana nikâhlamak istiyorum Eger on yila tamamlarsan, o senden bir lütuf olur Ama sana agirlik vermek islemem insallah beni iyi kimselerden bulacaksin" dedi Musa: "Bu seninle benim aramdadir Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayim, bir kötülüge ugramayacagim Söylediklerimize Allah vekildir" dedi" (el-Kasas, 28/25-28) Ibn-i Kesir söyle diyor: "Kizlarin babasinin kim oldugu hakkinda görüs ayriligi vardir Bunun Suayb (as), oldugu hususunda kanaatler vardir Ulemanin çogunlugu da bu görüstedir Hasan Basri, Malik b Enes'den naklolunan bir rivayeti delil getirerek diyor ki: Hz Suayb kavmi helâk olduktan sonra uzun bir ömür yasamis, tâ ki Musa (as)'a ulasmis ve kizini ona nikâhlamistir Hz Suayb (as)'in kiziyla nikâhlandiktan sonra Musa (as), Medyen'de kalip, haniminin mehri olmak üzere on yil koyun güttü Bir rivayete göre, Peygamberimize tam olarak ne kadar çalistigi sorulmus; o da on sene oldugunu buyurmustur Buradan anlasildigi üzere, tam on yil çobanlik yapmistir _________________ |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #25 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHz Musa (as) ya Peygamberliginin Bildirilmesi Musa (as) Medyen'de on sene kalip mehrini tamamladiktan sonra, Misir'a dönmeye karar verdi Ailesiyle birlikte yola koyuldu Karanlik ve soguk bir gecede yolu sasirdi ve dag geçidinin yolunu bir türlü bulamadi Çakmak tasiyla bir seyler tutusturmaya çalisti, basaramadi Soguk iyice siddetlendi Kansi da hamileydi ve dogum zamani da yaklasmisti Musa (as) ve ailesinin gerçekten yardima ihtiyaci vardi Kur'an-i Kerim'de, bu olay söyle anlatiliyor: "Musa, süreyi doldurunca ailesiyle birlikte yola çikti Tür tarafindan bir ates gördü Ailesine: "Durunuz, ben bir ates gördüm; belki oradan size bir haber veya tutusmus, bir odun getiririm de isinabilirsiniz" dedi Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sag yanindaki agaç cihetinden: "Ey Musa! süphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'im " diye seslenildi "Degnegini at!" Musa, degnegin yilan gibi hareketler yaptigini görünce, dönüp arkasina bakmadan kaçti "Ey Musa! Dön, gel Korkma süphesiz güvende olanlardansin" denildi "Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çiksin Korkudan açilan kollarini kendine çek! Bu ikisi Firavun ve erkânina karsi Rabbinin iki delîlidir Dogrusu onlar yoldan çikmis bir millettir" denildi Musa: "Rabbim! Dogrusu ben onlardan bir cana kiydim Beni öldürmelerinden korkarim Kardesim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür Onu, beni destekleyen bir yardimci olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlamalarindan korkarim" dedi, Allah: "Seni kardesinle destekleyecegiz, ikinize bir kudret verecegiz ki, onlar size el uzatamayacaklardir Ayetlerimizle ikiniz ve ikinize uyanlar üstün geleceklerdir" dedi" (el-Kasas, 28/29-35) Tâhâ sûresinin ilk ayetlerinde, Allah Teâlâ ile Musa (as) arasinda geçen konusma, daha ayrintili bir sekilde verilir su ayetler Allah Teâlâ'nin Musa (as)'yi rasul olarak görevlendirdigi zamanin anlasilmasinda yardimci oluyor: "Ben seni seçtim, artik vahyolunani dinle süphesiz ben Allah'im Benden baska ilâh yoktur Bana kulluk et, Beni anmak için namaz kil!" (Tâhâ, 20/13-14) Ve daha sonra Allah Teâlâ, Musa (as)'ya söyle buyuruyor: "Firavun'a gidin; dogrusu o azmistir Ona yumusak söz söyleyin, belki ögüt dinler veya korkar" (Tâhâ, 20/43-44) Allah Teâlâ'nin, Musa (as)'ya bunu emretmesinden sonra, Musa (as) ile Firavun arasinda amansiz bir mücadele de baslamis oluyordu Hak ile bâtil'in amansiz savasi Bütün peygamberlerin birbirlerine miras biraktiklari tevhid mücadelesi Hz Musa (as), Allah Teâlâ'nin bu emriyle Firavun'a gitti Onu güzellikle Allah'a iman etmeye davet etti: "Musa: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbinin peygamberiyim! Bana Allah'a karsi ancak gerçegi söylemek yarasir Size Rabbinizden bir mucize getirdim, israilogullari'ni benimle beraber saliver" (el-A'raf, 7/104-105) "Firavun: "Musa! Rabbiniz kimdir?" dedi Musa: "Rabbimiz, her seye ayri bir özellik veren, sonra dogru yola eristirendir" dedi" (Tâhâ 20/49-50) Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi Musa (as)'yi zindana atmakla tehdit etti Musa (as)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi Asasini yere atti, kocaman bir yilan oldu Elini koynuna sokup çikardi, gözleri kamastiran bir günes parçasi oluverdi Musa (as)'nin gösterdigi bu mucizeler karsisinda Firavun gerçekten korkmustu Bunun üzerine o da sihirbazlarini toplayip, Musa'yi maglup etmeyi kararlastirdi Ülkesindeki bütün ünlü sihirbazlari çagirtti ve onlardan Musa (as)'nin yaptiklarindan daha büyük bir sihir yapmalarini istedi Onlarda hazirlandilar ve bir gün kararlastirdilar O gün gelince de halkin gözleri önünde Musa (as) ile yarismaya basladilar "Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalim" dediler Musa: "Siz koyun"dedi Sihirbazlar marifetlerini ortaya koyunca, insanlarin gözlerini sihirlediler ve onlari ürküttüler, büyük bir sihir yaptilar Biz de Musa'ya: "Asani koyuver" dedik o da koyuverdi Hemen onlarin uydurduklarini yutmaya basladi Hak tahakkuk etti Onlarin yaptiklari bosa gitti iste orada yenildiler, küçük düstüler Sihirbazlar secdeye kapanip: "Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandik" dediler" (el-A'râf, 7/115-122) Sihirbazlarin iman etmeleri, Firavun'u çok kizdirdi Onlari öldürmekle tehdit etti iste küfür, acizligini bu olayla bir kere daha ortaya koymus oldu Gelisen bu olaylar, Firavun'u yola getirecegi yerde, onu daha çok azdirdi Ve Musa (as) ile kavmini ortadan kaldirmadikça rahata kavusamayacagina inanip, bu arzusunu yerine getirmeye çalisti Musa (as), Firavun ve kavmini, imana çagirmaya devam etti Firavun inkâr ettikçe, Allah Teâlâ onun kavmine tufan, çekirge, hasarat, kurbaga, kan gibi çesitli azablar gönderdi Ancak bunlarin hiç biri, Firavun ve kavmini yola getirmedi Firavun, küfür ve inadinda, israr ve Musa (as)'nin davetine de icabet etmemeye devam etti Allah Teâlâ, Musa (as)'ya israilogullarini bir gece Misir'dan çikarip Filistin diyarina götürmesini vahyetti Bir gece Musa ve kavmi sehirden çikip, Süveys halici boyunca Kizildeniz'e yöneldiler Firavun sehirde israilogullarindan hiç bir iz göremeyince, kaçtiklarini anladi ve bütün ordusunu seferber ederek, peslerine düstü Firavun ordusunun çok kalabalik oldugu rivayet edilmektedir Firavun iki gün sonra israilogullarina yetisti israilogullarinin önlerinde geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarinda kocaman bir ordu vardi israilogullari "Yakalandik yâ Musa" diye yakinmaya basladilar Kur'ân-i Kerim'de olay söyle anlatiliyor: "Musa: "Hayir, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir"dedi Bunun üzerine Biz Musa ya: "Degneginle denize vur" diye vahyettik Hemen deniz ikiye ayrildi, her parçasi yüce bir dag gibiydi iste oraya geridekileri de yaklastirdik Musa ve beraberinde bulunanlarin hepsini kurtardik" (es-suara, 26/62-65) "Firavun, ordusuyla onlari takib etti Deniz de onlari içine aliverdi Hem de ne alis!" (Tâhâ, 20/78) Kur'an-i Kerim'de Allah Teâlâ, bir zâlimin, kâfirin sonunu böyle anlatiyor; ve bir kavmi nasil kurtardigini da iste Hak, Bâtil'in tepesine böyle inip, onu ortadan kaldirabiliyor Firavun ordusu, bir tek kisi kalmamacasina yok oldu Firavun ise, ölümün geldigini anlayinca iman ettigini açikladi: "Firavun bogulacagi anda: "israilogullarinin inandigindan baska tanri olmadigina inandim, artik ben de ona teslim olanlardanim" dedi Ona: "simdi mi (inandin)? Daha önce baskaldirmis ve bozgunculuk etmistin"dendi" (Yunus, 10/90, 91) Bu olaydan sonra Allah Teâlâ, Hz Musa (as)'ya kavmiyle birlikte Beyti Makdis'e yönelmelerini emretti Yola koyuldular Çölde su bulamayip, siddetli bir susuzluga kapildilar Gelip Musa (as)'a sitem ve sikayette bulundular Allah, Musa (as)'a, âsâsini tasa vurmasini emretti Vurunca tasin oniki yerinden su fiskirdi Her Yahudi kabilesine bir göze düsüyordu Onlar bu gözelerden kana kana içtiler, susuzluklarini giderdiler Allah Teâlâ israilogullarina, gökten kudret helvasi ve bildircin eti de gönderdi Fakat israilogullarinin o ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere ragmen, kendini burada da ortaya çikardi Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler: "Ey Musa! Bir çesit yemege dayanamayacagiz Bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdigi sebze, kabak, sarmisak, mercimek ve sogan yetistirsin" demistiniz de, "hayirli olani daha düsük seyle mi degistirmek istiyorsunuz? Bir sehre inin, orada süphesiz istediginiz vardir" demisti" (el-Bakara, 2/61) Sonra Allah Teâlâ Hz Musa'ya, Filistin'e gitmeyi emretti Orada Heysanilerin kalintilari ve Kenanlilardan meydana gelen zalim bir topluluk ile karsilastilar Musa (as) kavmine, buraya girip bu zalimlerle savasmalarini, ve onlari bu mukaddes beldeden çikarmalarini emretti Fakat, israilogullari buna cesaret edemedi: "Ey Musa! "Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyecegiz Sen ve Rabbin gidin savasin, dogrusu biz burada oturacagiz" demislerdi" (el-Maide, 5/24) Çünkü israilogullari, Firavun ülkesinde zillet ve adilige, asagilanmaya alismislardi Onlar için bazi degerleri ele geçirmek için savasmak, bir manâ tasimiyordu Allah'da onlari Tih çölüne atti ve yollarini sasirtti Kavmine söz geçiremediginden yakinan Musa'ya, Allah Teâlâ: "Orasi onlara kirk yil haram kilindi Yeryüzünde saskin saskin dolasacaklar Sen, yoldan çikmis bir millet için tasalanma" dedi" (el-Maide, 5/26) Zamanla, bu zillet içinde yasayan nesil, yerini hürriyetle yetisen ve izzetle yasayan bir nesile terketti Bunlar da bir müddet sonra Arz-i Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular israilogullari, bu kirk yil içinde çok çesitli sapikliklarda bulundular Hz Musa'nin Tur daginda kirk gün geçirdigi bir zamanda, Sâmirî isimli bir sahsin imal ettigi ve "iste sizin de Musa'nin da tanrisi" dedigi altindan bir buzagiya tapmaya basladilar Musa (as) döndügünde onlari buzagiya tapinir görünce çok üzüldü Harun (as)'a çikisti israilogullari'ni buzagiya tapinmaktan vazgeçirmeye çalisti israilogullari ise, her firsatta iki yüzlülüklerini sergilediler (Sâmirî olayi bak Daha fazla bilgi için bk Sâmirî mad) Musa (as), hayati boyunca tevhid yolunda mücadele etti Bu ugurda pek çok eziyetle karsilasti Yurdundan çikarildi, ölümle tehdit edildi ve etrafinda kendisiyle beraber, inanan pek az insan bulabildi Musa (as), Tih çölünde, Harun (as)'dan sonra öldü israilogullarini Arz-i Mukaddes'e sokamadi Öldügünde yüz yirmi yasinda idi Buhârî, onun ölümü ile ilgili olarak sunlari rivayet ediyor: "Ölüm melegi geldiginde, Musa (as) onun yüzüne dikkatle bakti Canini almaya gelen Azrail (as) korktu ve gözü karardi Sonra: "Yarabbi, beni bir kuluna gönderdin ki, ölmek istemiyor" diye tazarru eyledi Allah Teâlâ, o hali üzerinden kaldirarak, tekrar Musa'ya gönderdi: "Söyle, sayili olmak sartiyla istedigi kadar yasasin" Hz Musa: "Yarabbi, sonra ne olacak?" dedi "Öleceksin" buyuruldu "Öyle ise ölüm simdi gelsin" niyazinda bulundu Sonra Allah Teâlâ'dan, kendisini bir tas atimi Beyti Makdis'e yaklastirmasini, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi Ebu Hureyre (ra) söyle diyor: "Rasulullah (sas): "Eger ben sizinle beraber orada bulunsaydim, onun yol kenarinda ve kizil bir kum tepesinin yaninda bulunan kabrini size gösterirdim" buyurdu" |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #26 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ ISHÂK (as) Ibrahim (as)'in Hz Sâre'den dogan ikinci oglu Hz Sâre'nin çocugu olmadigi için kocasina cariyesi Hacer'i hediye etmistir Hz Hacer Hz ismail'i dogurunca, Hz Sâre üzülmüstür Hz ibrahim yüz yirmi yasinda Hz Sâre doksan yasinda iken Allah'in bir lutfu ve mucizesi olarak ishâk (as) dogmustur (bk Hâkim, Müstedrek, 11, 556) Kur'an-i Kerim'de bu olay söyle anlatilir: "And olsun ki, elçilerimiz ibrahim'e müjde ile gelip; "Selâm", dediler O da "Selâm" dedi ve eglenmeden gidip kizartilmis bir buzagi getirdi Onlarin ellerinin buna uzanmadigini görünce hoslanmadi ve kalbine bir korku geldi Onlar "korkma biz lût kavmine gönderildik" dediler ibrahim'in ayakta duran zevcesi güldü Biz de ona ishak'i ardindan da torunu Yâkub'u müjdeledik Kadin "vay, kendim koca bir kari, su zevcimde bir ihtiyar iken ben mi doguracakmisim? Bu dogrusu pek sasilacak bir is" dedi Melekler "ey evin hanimi Allah'in rahmeti ve bereketleri üzerinize olmusken, nasil Allah'in isine sasacaksin O Hamid ve Meciddir" dediler (Hûd, 11 /73) Ishâk (as)'in tarih kitaplarinda anlatilari semâili söyledir Uzun boylu, kara gözlü, bugday benizli, yüzü güzel, konusmasi düzgün, saçi, sakali bembeyazdi Siret ve sureti babasi ibrahim (as)'a benzerdi (Hâkim, Müstedrek, 11, 557) Hz ishâk'in Yakub ve 'Ays adinda iki oglu olmustur Yakub (as) daha güzel yüzlü, daha düzgün konusmali ve zarafet ve güzelligi daha çok olandi Ays, Rumlarin yasadigi bölgede ikamet etmisti (Hâkim, Müstedrek, l l, 557) Ishâk (as) Kur'an-i Kerim'de de övülmüstür: "Ey Muhammed; güçlü ve anlayisli olan kullarimiz ibrahim, ishâk ve Yakub'u da an! Biz onlari âhiret yurdunu düsünen samimi kimseler kildik Dogrusu onlar bizim yanimizda seçkin, iyi kimselerdir" (Sâd, 38/45-47) ishâk (as) babasinin ölümünden sonra Sam bölgesine peygamber olarak vazifelendirilmis, Allah'u Teâlâ onu seçkin ve hayirli bir insan eylemistir "Ibrahim'e salihlerden bir peygamber olmak üzere de ishâk'i müjdeledik Hem ona hem de ishâk'a feyz ve bereketler verdik Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de vardir, nefsine apaçik zulmedeni de vardir" (es-Sâffât, 37/112, 113) Hz Ishak rivayete göre yüzaltmis yaslarinda bu günkü Filistin'in bulundugu bölgede Kudüs yakinlarinda vefat etmis, babasi ibrahim (as)'in Mezradaki kabrinin yanina defnedilmistir (ibnu'l-Esîr el-Kâmil fi't- Tarih, 1, 127) |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #27 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHzYÛNUS (as) Adi Kur'ân'da geçen peygamberlerden biri Soyu, Bünyamin vasitasiyla Ya'kûb (as)'a ve onun vasitasiyla de ibrâhim (as)'a dayanmaktadir Bazi alimlerin naklettigine göre, isa (as) annesinin adiyla isa b Meryem diye anildigi gibi, Yûnus (as) da annesinin adiyla Yûnus b Matta diye anilmaktadir (ibn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, Beyrut 1957, I, 55) Buhârî'nin verdigi bilgiye göre ise, bu görüs yanlistir Aslinda Matta, Yûnus (as)'in annesinin degil, babasinin adidir Yani Yûnus (as), Yûnûs b Matta diye anilinca, babasinin adiyla anilmis olur (ez-Zebîdî, Sahihi Buhârî Muhtasari Tecridi Sarih Tercemesi ve serhî, trc: Kamil Miras, Ankara, 1971, IX, 152) Yûnus (as)'in Ya'kub (as)'in torunlarindan oldugu, Kur'ân'da söyle haber verilistir: "Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik Nitekim ibrâhim'e, ismail'e, ishâk'a, Yakub'a, torunlarina, isa'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Harûn'a, Süleyman'a da vahyetmis ve Davud'a da Zebûr'u vermistik" (en-Nisâ, 4/163) Bu âyette ifâde edildigi gibi isâ (as), Eyyûb (as), Harun (as) ve Süleyman (as)'da Yunus (as) ile ayni soydan, Yakub (as)'in torunlarindandirlar Yûnus (as)'in nüfusu yüz bini askin bir sehrin halkina uyarici ve tevhide çagrici bir peygamber olarak gönderildigi, Kur'ân'da söyle geçmektedir: "Ve onu yüz bin Insana, ya da daha fazla olanlara peygamber gönderdik" (es-Saffat, 37/147) O'nun peygamber olarak gönderildigi bu yerin Ninova sehri oldugu nakledilmistir Ninova sehri, Dicle nehrinin kiyisinda, simdiki Musul'un yerinde bulunmaktaydi Bu beldenin Insanlari küfrün içinde bulunuyorlardi ve putlara tapmakta idiler Yûnus (as) onlari küfürden ve putperestlikten nehyetmek bir de onlara, küfürlerinden dolayi tevbe etmelerini, Yüce Allah'in varligina ve birbirine inanmalarini emretmek üzere gönderilmisti (ez-Zemahserî, el-Kessâf, Kahire, ty, V, 126; et-Taberî, Tarih, Misir 1326, II, 42) Yûnus (as)'in adi, Kur'ân'in çesitli yerlerinde geçmekle berâber, Kur'ân'daki sûrelerden birine isim olarak verilmistir Kur'an'in onuncu sûresinin adi, Yûnus sûresidir Yûnus (as) milletini otuz üç yil Allah'a imân etmeye, küfürden kurtulmaya davet etti, tebligde bulundu ve peygamberlik vazifesini yerine getirdi Ancak sadece iki kisi ona imân etti (ibn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360; Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152) Milletinin bu sekilde küfürde direnmesi ve imâna gelmemesi, Yûnus (as)'in zoruna gitti Yüce Allah onun bu kizginligini ve bunun neticesinde milletini terketmeye kalkismasini söyle haber vermistir: "Zünnûn (Yûnus)'a gelince, o, öf keli bir halde geçip gitmisti Bizim kendisini asla sikistirmayacagimizi zannetmisti Nihâyet karanliklar içinde; "Senden baska hiç bir ilâh yoktur Seni tenzih ederim Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti" (el-Enbiyâ, 21/87) Bu âyette Yûnus (as)'dan Zünnûn diye bahsedilmistir Zünnûn, balik sahibi demektir Kur'ân'in baska bir yerinde de, Yûnus (as) bu lakabla anilmistir: "Sen Rabbinin hükmünü sabirla bekle Balik sahibi (Yunus) gibi olma Hani, o dertli dertli Rabbine niyaz etmisti" (el-Kalem, 68/48) Hem bu âyette hem de yukaridaki âyette Yûnus (as)'in sabretmemesine, Allah'in emri olmadan milletini terketmeye kalkismasina isâret edilmistir Onun bu hali üzerine, Yüce Allah söyle buyurmustu: "O halde, peygamberlerden azim sahibi olanlarin sabrettigi gibi sen de sabret" (el-Ahkâf, 46/35) Allah'in müsaadesi olmadan Yûnus (as)'in ayrilmaya kalkismasi, iyi netice vermemisti Ninova'dan ayrilmak için bir gemiye binmisti Geminin batmaya yüz tutmasi üzerine, hafiflemesi için yolculardan birinin suya atilmasi gerekti Kimin suya atilacagini tesbit için kur'a çekildi ve kur'a Yûnus (as)'a isâbet etti Bu durum kur'ân'da söyle haber verilmistir: "Gemide onlarla karsilikli Kur'a çektiler de yenilenlerden oldu" (es-Saffat, 37/141) isin daha acisi, Yûnus (as) denize atildiktan sonra bir balik onu yutmustu Yüce Allah Kur'ân'da onun bu durumunu söyle haber vermistir: "Yûnus, (Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrildigi için) kendisi kötülüklerken, onu bir balik yuttu" (es-Saffat, 37/142) Burada Yûnus (as) hatasini anlamis ve nefsini kinamaya baslamisti Baligin karnindaki karanliklarda: "Senden baska ilâh yoktur Sen eksikliklerden uzaksin, yücesin Ben zalimlerden oldum!" (el-Enbiyâ, 21/87) diye dua etmeye ve Allah'a yalvarmaya basladi Bu sekilde imân ve inançla Allah'a siginmasi neticesinde, Yüce Allah onu affetmisti (el-Maverdî, en-Nuketu ve'l-Uyûnu, Beyrut 1992, III, 465 vd) Yûnus (as)'in duasinin kabul edildigi ve Allah tarafindan bagislandigi, Kur'ân'da söyle dile getirilmistir: "Biz de onun duasini kabul ettik ve onu tasadan kurtardik iste biz, Insanlari böyle kurtaririz" (el-Enbiyâ, 21/88) "Eger tesbih edenlerden olmasaydi, (Insanlarin) yeniden diriltilecekleri güne kadar onun karninda kalirdi" (es-Saffat, 37/143, 144) Gücü her seye yeten Yüce Allah, baligin karnindaki Yûnus (as)'i öldürmedi Bir süre sonra balik onu agzi ile sahile birakmisti Onun kurtulus ve daha sonraki hafi, Kur'ân'da söyle haber verilmistir: "(Ama baligin karninda bizi andi, tesbih etti), biz de onu hasta bir halde agaçsiz, bos bir yere attik ve üzerine (gölge yapmasi için) kabak türünden bir agaç bitirdik" (es-Saffat, 37/145, 146) Yûnus (as)'in Allah tarafindan affedilmesi ve büyük bir tehlikeden kurtarilmasi, Kur'ân'in baska bir yerinde dile getirilmistir: "Sen Rabb'inin hükmüne sabret, balik sahibi (Yûnus) gibi olma Hani o, sikintidan yutkunarak (Allah'a) seslenmisti Eger Rabb'inden ona bir nimet yetismeseydi, yerilerek çiplak bir yere atilirdi Fakat (böyle olmadi), Rabb'i onun duasini kabul etti de onu salihlerden kildi" (el-Kalem, 68/8, 49, 50) Yûnus (as)'i bu sikintilardan kurtaran Yüce Allah, onun milletine de neticede hidâyeti nasib etti Onlar da sonunda Allah'a imân edip tevhid'e sarildilar Onlarin tevbe edip hakka dönüslerini ifâde eden âyetin meâli söyledir: "inandilar, biz de onlari bir süreye kadar geçindirdik" (es-Saffat, 37/148) Yûnus (as)'in milletinin bu sekilde tevbe etmeleri, küfürden dönüp Allah'a inanmalari, Allah tarafindan övülmüs, methedilmistir: "Keske (azabi gördükten sonra) inanip da, inanmasi kendisine fayda veren bir memleket olsaydi! (Azabi gördükten sonra inanmak, hiç bir memlekete yarar saglamamistir) Yalniz Yûnus'un kavmi, (azab henüz inmeden önce) inaninca, dünya hayatinda onlardan rezillik azabini kaldirmis ve onlari bir süre daha yasatmistik" (Yûnus, 10/98) Yûnus (as)'in faziletli bir Insan oldugu, Yüce Allah tarafindan söyle haber verilmistir: "ismâil, el-Yesa', Yunus ve Lut'a da (yol gösterdik) Hepsi iyilerden idiler" (el-En'âm, 6/86) Hz Muhammed (sav) de onu söyle övmüstür: "Her kim ben Yûnus b Mattâ'dan hayirliyim derse, yalan söylemistir" (Buhârî, Tefsiru süre 6, 4) Yûnus (as) da, diger peygamberler gibi, Insanlari küfrün serrinden nehyetmis ve Allah'a imân etmeye davet etmistir inanan Insanlar için, onun hayatindan alinacak çesitli ibretler vardir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #28 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHZ UZEYR (as) israilogullarina (Yahudilere) göre meshur bir peygamber olan Üzeyr (as)'in adi Kur'an-i Kerîm'de geçmektedir Fakat Islâm'a göre onun peygamber olup olmadigi hususunda ihtilaf vardir Üzeyr (as)'in adi hakkinda da alimlerin farkli yorumlari vardir Bazi alimlere göre onun adi Arapça bir isimdir Diger bazi alimlere göre ise, Üzeyr kelimesi Arapça degil, ibranicedir (el-Ukberî, imlau ma menne bihi'r Rahman, Misir, 1961, II, 7) ibranice'de Üzeyr kelimesinin karsiligi "Azra"dir Tevrat'in bu dildeki nüshasinda böyle geçmektedir (Biblio Hobraica, nsr Rud Kittel, Stuttgart,1952; Esra, VII,1; Nehemio, VIII,13) Üzeyr (as), Harun Peygamber'in neslinden gelmektedir (es-Sa'lebî, el-Arais, Misir, 1951, 344) Üzeyr (as)'in adi, Kur'an-i Kerîm'de bir yerde geçmektedir: "Yahudiler 'Üzeyr, Allah'in ogludur; dediler Hristiyanlar da: Mesih Allah'in ogludur', dediler Bu, onlarin agizlariyla geveledikleri sözlerdir (Sözlerini), önceden inkâr etmis(olan müsrik)lerin sözlerine benzetiyorlar Allah onlari kahretsin, nasil da (haktan batila) çevriliyorlar! Hahamlarini ve rahiplerini Allah'tan ayri rehber edindiler, Meryem oglu Mesîh'i de Oysa kendilerine yalniz tek Tanri olan Allah'a ibâdet etmeleri emredilmisti Ondan baska ilâh yoktur O, onlarin ortak kostuklari seylerden münezzehtir" (et-Tevbe, 9/30, 31) Burada söz konusu olan Üzeyr (as) hakkinda çesitli rivâyetler vardir En meshuru ibn Abbas'in rivâyetidir Buna göre, Yüce Allah isrâil ogullarinin elinde bulunan Tevrat'i onlardan aldi Tevratin içinde bulundugu sandigi kaybettiler Ayni zamanda Tevrat zihinlerinden de silindi israil ogullari buna çok üzüldüler Bilhassa Üzeyr (as) Allah'a çok ibâdet etti; O'na yalvarip yakardi Allah'tan inen bir nur, onun kalbine girdi Unutmus oldugu Tevrat'i hatirladi Ondan sonra Tevrat'i yeniden israil ogullarina ögretti Daha sonra Tevrat'in içinde bulundugu sandik bulundu Bunun üzerine Üzeyr (as)'in ögrettiginin aslina uygun oldugunu gördüler Bunun üzerine Üzeyr (as)'i çok sevdiler Fakat bu hususta asiri gittiler "O, olsa olsa Allah'in ogludur" dediler (ibn Cerir et-Taberî, Camiu'l-Beyân, Misir,1951, X,111) Bu âyetler, onlarin bu hususta asiri gitmelerini ve Hristiyanlarin da, isâ (as) Allah'in ogludur diye söylemelerini reddetme mahiyetinde nazil olmustur Onlarin bu sözlerinin batil oldugu anlatilmis ve Yüce Allah'in, onlarin bu iddialarindan münezzeh oldugu ifâde edilmistir (el-Beydâvî, Envaru't-Tenzîl ve Esraru't Te'vîl, Misir, 1955, I, 196) Yahudilerin bu hususta asiri gitmeleri, Kur'an'in baska yerlerinde de tenkid edilmistir "Vay haline o kimselerin ki, Kitabi elleriyle yazip, az bir paraya satmak için, "Bu Allah'in katindandir " derler Ellerinin yazarligindan ötürü vay haline onlarin! Kazandiklarindan ötürü vay haline onlarin!" (el-Bakara, 2/79) mealindeki âyette Yahudiler kasdedilmektedir Onlarin Tevrat'i tahrif ettikleri, ondan sonra kendileri tarafindan yazilan bir kitabi Allah'in kitabi diye tanitmalari söz konusudur Onlar bu sekilde kitab yazmislar, Allah'in kelâmi olarak ileri sürmüsler ve bununla menfaat ile nüfûz saglamaya çalismislardir Bu âyette, onlarin bu yaptiklari tenkid edilmektedir (Muhammed Ali es-Sâbûnî, Safvetu't-Tefâsir, istanbul, 1987, I, 71 vd) Asagidaki âyette de, Yahudilerin bu durumu tenkid edilmistir: "Onlardan bir grup, okuduklarini kitaptan sanasiniz diye kitabi okurken, dillerini egip bükerler Halbuki okuduklari, kitaptan degildir Söyledikleri Allah katindan olmadigi halde, "Bu, Allah katindandir " derler Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar" (Âlu imran, 3/78) ibn Abbas (ra)'dan nakledildigine göre, bu ayette de Yahudiler kasdedilmektedir Buna göre, onlar Allah'in kelâmini kaybetmisler Kendi uydurduklarini Allah'in kelami olarak tanitmaya çalismislar Onlarin bu yaptiklari yalan ve uydurmadir (ez-Zemahserî, el-Kessâf, Kahire,1977, I, 182 vd) Üzeyr (as) ile ilgili bulundugu söylenen diger bir ayet de söyledir; "Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin çatilari duvarlari üzerine çökmüs (yikik dökük olmus) issiz bir kasabaya ugradi "Ölümünden sonra Allah bunlari nasil diriltir acaba!" dedi Hemen Allah onu öldürdü, yüz sene sonra tekrar diriltti "Ne kadar kaldin burada?" dedi "Bir gün yahut bir kaç saat" dedi Allah ona: "Bilakis yüz sene kaldin Yiyecegine ve içecegine bak, henüz bozulmamistir Bir de esegine bak Seni Insanlar için bir âyet (ibret isâreti) kilalim diye (yüz sene ölü tuttuk sonra tekrar dirilttik) simdi sen kemiklere bak, onlari nasil birbiri üstüne koyuyor, sonra ona nasil et giydiriyoruz " dedi Durum kendisince anlasilinca, "süphesiz Allah'in her seye kadir oldugunu bilmeliyim" dedi (el-Bakara, 2/259) Bu ayette söz konusu olan zatin kim oldugu hususunda çesitli rivâyetler vardir Fakat alimlerin ekseriyetine göre bu zat, Üzeyr (as)'dir (el-Beydâvî, Envaru't-Tenzîl, I, 57) Hz Muhammed (sas), Üzeyr (as)'in peygamber olup olmadigi hususunda söyle buyurmustur: "Bilmiyorum, Üzeyr peygamber midir, degil midir?" (Ali Nasif et-Tâc, III, 302) Bundan dolayi Islâm inancinda Üzeyr (as)'in peygamberligi ihtilafli kabul edilmistir Peygamber olsun veya olmasin, Üzeyr (as) Allah'a tam manasiyla inanmis, kamil imân sahibi olan bir zatti Hayati boyunca, Allah'in rizasini kazanmak için serden kaçmis, hayra kosmustur Çevresindeki Insanlari da bu sekilde inanmaya ve Allah'in emir ile yasaklarina riâyet etmeye davet etmistir |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #29 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiHz ZULKIFL (as) Kur'ân'da adi geçen peygamberlerden biri Kur'ân'da iki yerde kendisinden bahsedilmektedir: "ismâil, idris ve Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi Onlari rahmetimize soktuk süphesiz onlar salih olanlardandi" (el-Enbiyâ, 21/85, 86) Âyette geçen "Zülkifl" adi degil lakabidir ve "nasib ve kismet sahibi" anlamina gelir Fakat burada dünyevî zenginligi degil, onun üstün kisiligini ve âhiretteki derecesini kastetmek için kullanilmistir Onun gerçek adi hakkinda çok farkli rivayetler vardir Yahudiler O'nun, israilogullarinin esâreti sirasinda peygamber tayin edilen ve vazifesini Habur irmagi yakinlarinda bir bölgede yapan Hereksel oldugunu iddia etmislerdir Âlimlerin bir kismi da onun Eyyub (as)'in kendisinden sonra peygamber olan Bisr adindaki oglu oldugunu söylemislerdir Fakat bu görüslerin hiç biri kesinlik derecesine sahip degildir Zülkifl (as)'in peygamber olmadigi söyleyenler olmussa da, âlimlerin ekseriyetine göre peygamberdir ve makbul olan görüs de budur (el-Kurtubî, el-Cami'li Ahkâmi'l-Kur'ân, Kahire 1967, XI, 327 vd; el-Alusî, Ruhu'l-Meânî, Beyrut ty, XVII, 82; el-Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'ân, istanbul 1991, III, 327) Yüce Allah Eyyûb (as)'in kissasini arzettikten sonra, peygamberlerinden bazilarini anmis ve onlari övmüstür insanlari tevhide çagiran, Allah'in sevgi ve övgülerini kazanan bu peygamberden biri de, Zülkifl (as)'dir Bu konudaki âyetlerin meâli söyledir: "Kuvvetli ve basiretli kullariniz ibrahim'i, ishâk'i ve Yâkub'u da an Biz onlari ahiret yurdunu düsünme özelligiyle temizleyip, kendimize halis (kul) yaptik Onlar bizim yanimizda seçkinlerden, hayirlilardandir ismâil'i, Elyesâ'i, Zülkifl'i de an Hepsi de iyilerdendir" (Sad, 38/45, 46, 47, 48) Taberî'de yer alan bir rivayete göre Zülkifl (as) sam'da otururdu Oradaki halki Allah'a inanmaya, O'na ibadet etmeye ve dürüst bir sekilde yasamaya çagirdi ve orada vefât etti (et-Taberî, Tarih, Misir 1326, I, 167) |
Cevap : Peygamberlerimizin Tarihi |
01-28-2008 | #30 |
gülgüzeli
|
Cevap : Peygamberlerimizin TarihiASHAB-I KEHF Ashab-i Kehf, Yahudiler'in "genç yigitler" dedikleri kisilerdir Bunlara; "magara arkadaslari", "yedi uyurlar" adi da verilmektedir Kehf sûresin onuncu âyetinden yirmi yedinci âyetin sonuna kadar Ashâb-i Kehf'den bahsedilmektedir Ibn ishak'in naklettigine göre, Ashâb-i Kehf, isa aleyhisselâm'in dini üzere amel eden birkaç genç olup, bunlar kendilerini putlara taptirmak veya öldürmek için takip eden Roma toplumu ve bölge valisine karsi mücâdele ve dinlerini korumak üzere daga çikmis, magaraya gizlenmislerdi Cenâbi Hak onlari düsmanlarindan korumak ve öldükten sonra dirilmeye ibret ve isaret kilmak için üçyüzdokuz yil magarada uyuttu Uyandiklari zaman birkaç saat uyuduklarini sandilar içlerinden birisi, bir seyler almak için kasabaya inince bir kaç asir önceki gümüs para, olayin anlasilmasina yol açti Böylece topluma, öldükten sonra dirilmenin uygulamasi gösterilmistir (9-22) |
|