Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.aleyh (A) [ عليه ] karşı, karşıt; üzerine aleyhdar (A-F) [ عليه دار ] karşıt, zıt aleyhisselâm (A) [ عليه السلام ] selam onun üzerine olsun âlî (A) [ عالی ] yüce; yüksek âlîcâh (A-F) [ عالی جاه ] yüksek dereceli âlîcenâb (A) [ 1 [عالی جناب cömert 2haysiyetli âlihe (A) [ آلهه ] ilahlar âlîhimmet (A) [ عالی همت ] yüce himmetli âlîkadr (A) [ عالی قدر ] saygıdeğer alîl (A) [ 1 [عليل hasta, hastalıklı, illetli 2sakat âlim (A) [ عالم ] bilgin alîm (A) [ عليم ] çok bilen âlîmakâm (A) [ عالی مقام ] yüksek makamlı âlînazar (A) [ عالی نظر ] yüksek görüşlü âlîşan (A) [ عالی شان ] şanı yüce âliye (A) [ عاليه ] yüce, yüksek aliyyülâlâ (A) [ علی الاعلا ] en iyisi Allâh (A) [ الله ] Tanrı, Allah allâme (A) [ علامه ] büyük bilgin âlû (F) [ آلو ] erik âlûbâlu (F) [ آلوبالو ] vişne âlûd (F) [ آلود ] bulanmış, bulaşmış âlûde (F) [ آلوده ] bulanmış, bulaşmış âlûdedâmen (F) [ آلوده دامن ] iffetsiz âlûdegî (F) [ آلودگی ] bulaşma, bulaşıklık âlüfte (F) [ 1 [آلفته iffetsiz, ****** 2alışık âmâc (F) [ 1 [آماج hedef 2nişan tahtası âmâcgâh (F) [ آماجگاه ] nişan alınan yer âmâde (F) [ آماده ] hazır âmâdegî (F) [ آمادگی ] hazırlık a'mâl (A) [ اعمال ] davranışlar, ameller âmâl (A) [ آمال ] emeller âmâl (A) [ آمال ] emeller âmâr (F) [ 1 [آمار sayım 2hesap amd (A) [ عمد ] kasıt amden (A) [ عمدا ] kasıtlı olarak âmed (F) [ آمد ] gelme, geliş âmedşüd (F) [ آمدشد ] geliş gidiş âmedüreft (F) [ آمدورفت ] geliş gidiş âmedüşüd (F) [ آمدوشد ] geliş gidiş amel (A) [ 1 [عمل iş 2ishal |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.amele (A) [ عمله ] işçi amelen (A) [ عملا ] bilfiil, işleyerek amelî (A) [ عملی ] pratik, uygulamalı ameliyât (A) [ 1 [عمليات işlemler, uygulamalar 2ameliyat ameliye(A) [ عمليه ] işlem, uygulama âmennâ (A) [ آمنا ] diyecek bir şey yok, inandık âmîhte (A) [ آميخته ] karışık, karışmış amîk (A) [ عميق ] derin âmil (A) [ 1 [عامل yapan, işleyen 2faktör, etken 3vergi memuru 4vali amîm (A) [ عميم ] yaygın âmîn (A) [ آمن ] amin âminen (A) [ آمنا ] emin olarak âmir (A) [ آمر ] emreden âmirâne (A-F) [ آمرانه ] emredercesine âmiyâne (A-F) [ عاميانه ] bayağı, avamca âmm (A) [ عام ] genel, yaygın âmm (A) [ عام ] yıl amm (A) [ عم ] amca ammâ (A) [ اما ] ama ammâba’d (A) [( امابعد ] maksada gelince amme (A) [ عمه ] hala amûd (A) [ عمود ] direk amûden (A) [ عمودا ] dikine amûdî (A) [ عمودی ] dikey âmurziş (F) [ 1 [آمرزش bağışlama, affetme âmûz (F) [ 1 [آموز öğrenen 2öğreten âmûzgâr (F) [ آموزگار ] öğretmen âmürzgâr (F) [ آمرزگار ] bağışlayıcı, Tanrı âmürziş (F) [ آمرزش ] bağışlama ân (A) [ آن ] an an (A) [ عن ] –den, -dan ân (F) [ 1 [ان çoğul eki -ler, -lar 2zarf yapan ek -erek, -arak ân (F) [ آن ] alım, cazibe, hava an’anât (A) [ عنعنات ] gelenekler an’ane (A) [ عنعنه ] gelenek an’anevî (A) [ عنعنوی ] geleneksel ânân (F) [ آنان ] onlar anâsır (A) [ عناصر ] unsurlar, elemanlar anâsır-ı erba’a [ عناصر اربعه ] dört unsur ateş, hava, su, toprak ânât (A) [ آنات ] anlar anbean (A-F) [ آن به آن ] her an, gittikçe anber (A) [ عنبر ] amber |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.anberbû (A-F) [ عنبربو ] amber kokulu andelîb (A) [ عندليب ] bülbül âne (F) [ انه ] gibi anlamını verecek şekilde sıfat ve zarf yapan son ek anh (A) [ عنه ] ondan anhâ (A) [ عنها ] ondan anhâ (F) [ آنها ] onlar ânî (A-F) [ 1 [آنی bir an 2derhal ânifen (A) [ 1 [آنفا az önce, demin 2yukarıda âniyen (A) [ آنيا ] bir anda, der hal, o anda ankâ (A) [ عنقا ] zümrütüanka, ankarîb (A) [ عن قریب ] yakında, yakından, çok geçmeden ankasdin (A) [ عن قصد ] kasıtlı olarak, bile bile ankebût (A) [ عنکبوت ] örümcek ansamîmilkalb (A) [ عن صميم القلب ] içtenlikle, canügönülden anûd (A) [ عنود ] inatçı âr (A) [ عار ] utanma, ar ar’ar (A) [ 1 [عرعر anırma 2dikenli ardıç ârâ (F) [ آرا ] süsleyen ârâ’ (A) [ آراء ] oylar arâ’is (A) [ عرائس ] gelinler arab (A) [ عرب ] arap arabî (A) [ عربی ] arapça arak (A) [ 1 [عرق ter 2rakı arakçîn (A-F) [ عرقچين ] takke kavuk altı takkesi arakdâr (A-F) [ عرقدار ] terli arakıyye (A) [ عرقيه ] derviş külahı ârâm (F) [ 1 [آرام dinlenme 2yerleşme ârâm etmek yerleşmek ârâmbahş (F) [ آرام بخش ] dinlendiren, huzur veren ârâmgâh (F) [ 1 [آرامگاه dinlenme yeri 2mezar ârâmiş (F) [ 1 [آرامش dinlenme 2huzur ârâste (F) [ آراسته ] süslenmiş, süslü ârâyiş (F) [ 1 [آرایش süs 2süslenme araz (A) [ 1 [عرض işaret, belirti 2tesadüf arâzî (A) [ اراضی ] yerler, arazi |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.arbede (A) [ عربده ] kavga arbedecû (A-F) [ عربده جو ] kavgacı ard (F) [ آرد ] un ardbîz (F) [ آردبيز ] elek arefe (A) [ عرفه ] arife, bayramdan önceki gün ârız (A) [ 1 [عارض yanak 2gelen 3engel ârızî (A) [ عارضی ] geçici ârî (A) [ 1 [عاری çıplak 2uzak, uzakta, soyutlanmış ârî (F) [ آری ] evet ârif (A) [ عارف ] bilen, arif, irfan sahibi âriyyet (A) [ عاریت ] ödünç arîz (A) [ عریض ] geniş, genişlemesine arman (F) [ 1 [آرمان özlem sıkıntı arsa (A) [ عرصه ] yer, meydan arş (A) [ 1 [عرش gök 2taht 3çardak arşa (A) [ عرشه ] güverte arûs (A) [ ] gelin arz (A) [ 1 [ارض yer 2dünya, yeryüzü arz (A) [ 1 [عرض genişlik, en 2enlem arz (A) [ عرض ] sunma, arzetme arzan (A) [ ارضا ] enine, genişliğine arzıhâl (A) [ ارض حال ] dilekçe ârzû (F) [ آرزو ] istek, heves asâ (A) [ 1 [عصا değnek, sopa 2derviş değneği âsâ (F) [ آسا ] gibi asab (A) [ عصب ] sinir asabî (A) [ عصبی ] sinirli asabiyülmizac (A) [ عصبی المزاج ] asabî mizaçlı asabiyyet (A) [ عصبيت ] sinirlilik âsaf (A) [ 1 [آصف vezir Hz Süleyman’ın veziri asâkir (A) [ عساکر ] askerler asalet (A) [ اصالت ] asillik asamm (A) [ اصم ] sağır âsân (F) [ آسان ] kolay âsâr (A) [ 1 [آثار izler 2eserler âsâyiş (F) [ 1 [آسایش huzur 2güvenlik âsâyiş berkemâl [ آسایش برکمال ] her yerde huzur hakim asdika (A) [ اصدقا ] gerçek dostlar asel (A) [ عسل ] bal ases (A) [ عسس ] gece bekçisi asfer (A) [ 1 [اصفر sarı 2soluk benizli asgar (A) [ اصغر ] en küçük asgarî (A) [ اصغری ] en az ashâb (A) [ 1 [اصحاب dostlar, arkadaşlar 2sahipler âsım (A) [ 1 [عاصم günahtan sakınan 2iffetli asır ba’de asır (A) [ عصر بعد عصر ] asırlarca, yüzyıllarca âsî (A) [ 1 [عاصی isyancı 2günahkâr âsîb (F) [ آسيب ] felaket, bela, zarar asîl (A) [ 1 [اصيل sağlam 2soylu asîlzâde (A-F) [ اصيل زاده ] soylu çocuğu, asilzade asîr (A) [ عصير ] özsuyu, usare âsitan (F) [ آستان ] eşik âsiyâ (F) [ آسيا ] değirmen âsiyâb (F) [ آسياب ] değirmen |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.asker (A) [ عسکر ] asker, er asl (A) [ 1 [اصل asıl 2kök 3gerçek asla (A) [ اصلا ] hiçbir zaman aslî (A) [ اصلی ] asıl aslünesl (A-F) [ اصل و نسل ] soy sop âsmân (F) [ آسمان ] gök, gökyüzü âsmânî (F) [ 1 [آسمانی gökyüzüne ait 2melek 3açık mavi asnâm (A) [ 1 [اصنام putlar 2dilberler asr (A) [ 1 [عصر yüzyıl 2ikindi vakti asrî (A) [ عصری ] modern âstân (F) [ 1 [آستان eşik 2tekke âstâne (F) [ 1 [آستانه eşik 2başkent 3tekke 4İstanbul âster (F) [ آستر ] astar âstîn (F) [ آستين ] yen âsûde (F) [ آسوده ] rahat, huzurlu âsûdegî (F) [ آسودگی ] huzur âsûdehâtır (F-A) [ آسوده خاطر ] gönlü rahat, huzurlu âsüman (F) [ آسمان ] gökyüzü âş (F) [ 1 [آش yemek 2aşûre âşâm (F) [ آشام ] içen aşer (A) [ عشر ] on aşere (A) [ عشره ] onlar aşhâne (F) [ آشخانه ] mutfak âşık (A) [ عاشق ] aşık âşıkân (A-F) [ عاشقان ] aşıklar âşifte (F) [ 1 [آشفته perişan 2iffetsiz kadın âşikâr (F) [ آشکار ] açık, belli, aşikâr âşikâr etmek ortaya çıkarmak, belli etmek âşikâr olmak ortaya çıkmak, belli olmak âşikâre (F) [ آشکاره ] açık, belli âşina (F) [ 1 [آشنا tanıdık, bildik 2bilen âşir (A) [ عاشر ] onuncu aşîr (A) [ عشير ] onda bir âşiren (A) [ عاشرا ] onuncusu |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.âşiyân (F) [ 1 [آشيان yuva 2ev aşk (A) [ عشق] [عشق ] aşk âşkâr (F) [ 1 [آشکار açık, belli, aşikâr âşkârâ (F) [ آشکارا ] açık, belli, aşikâr âşnâ (F) [ آشنا ] tanıdık, dost, aşina âşnâyân (F) [ آشنایان ] tanıdıklar, dostlar âşnâyî (F) [ 1 [آشنایی dostluk 2bilme, haberdarlık âşpez (F) [ آشپز ] aşçı aşre (A) [ عشره ] on âşûb (F) [ 1 [آشوب kargaşa 2karıştırıcı âşûbengîz (F) [ آشوب انگيز ] kargaşa çıkaran âşûrâ (A) [ عاشورا ] aşûre âşüfte (F) [ 1 [آشفته iffetsiz kadın 2perişan âşüftedil (F) [ آشفته دل ] gönlü perişan ât (A) [ ات ] çoğul eki -ler, -lar at’ime (A) [ اطعمه ] taamlar, yiyecekler atâ (A) [ عطاء ] bağış, ihsan, bahşiş atâbahş (A-F) [ عطا بخش ] bahşiş veren, ihsanda bulunan atâlet (A) [ 1 [عطالت durgunluk 2tembellik ataş (A) [ عطش ] susuzluk atâyâ (A) [ عطایا ] bağışlar, ihsanlar, bahşişler atebât (A) [ 1 [عتبات eşikler 2şiîlerin ziyaret yerleri Necef, Kerbela, Kâzımiye atebe (A) [ عتبه ] eşik ateh (A) [ عته ] bunama ateh getirmek bunamak âteş (F) [ آتش ] ateş âteşbâr (F) [ آتش بار ] ateş yağdıran âteşbâz (F) [ آتشباز ] fişekçi âteşdân (F) [ 1 [آتشدان mangal 2ocak âteşdem (F) [ آتش دم ] acı sözlü âteşefrûz (F) [ آتش افروز ] ateş yakan âteşfâm (F) [ 1 [آتش فام ateş rengi 2kırmızı âteşfeşân (F) [ آتش فشان ] ateş saçan âteşgâh (F) [ آتشگاه ] ateşkede, ateşperest tapınağı âteşgede (F) [ آتشگده ] ateşkede, ateşperest tapınağı âteşgîre (F) [ 1 [آتش گيره maşa 2çıra âteşgûn (F) [ آتش گون ] ateş rengi, kırmızı âteşî (F) [ 1 [آتشی ateşli 2öfkeli, kızgın 3acı, dokunaklı 4cehennemlik âteşîn (F) [ 1 [آتشين ateşli 2hararetli âteşkâr (F) [ آتش کار ] külhancı, ateşçi |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.âteşmizâc (F-A) [ آتش مزاج ] sert mizaçlı âteşpâre (F) [ آتش پاره ] kıvılcım âteşperest (F) [ آتش پرست ] ateşe tapan, ateşperest atf (A) [ 1 [عطف eğme 2bağlaç 3çevirme,yöneltme atfen (A) [ عطفا ] atıfta bulunarak, atfetmek yöneltmek, vermek âtıf (A) [ 1 [عاطف şefkatli 2meyleden 3bağlayan âtıfet (A) [ عاطفت ] şefkat gösterme âtıfetkâr (A-F) [ عاطفتکار ] şefkat gösteren, gözeten âtıl (A) [ 1 [عاطل yararsız 2tembel âtî (A) [ 1 [آتی gelecek âtîdeki (A-T) [ ] ilerideki, aşağıdaki, gelecek olan atîk (A) [ 1 [عتيق eski, antik 2asil 3özgür atîka (A) [ 1 [عتيقه eski, antik 2asil 3özgür atîkiyyât (A) [ عتيقيات ] arkeoloji âtiye (A) [ آتيه ] gelecek âtiyen (A) [ 1 [آتيا gelecekte 2aşağıda görüleceği gibi âtiyülbeyân (A) [ آتی البيان ] aşağıda açıklanacak olan âtiyüzzikr (A) [ آتی الذکر ] aşağıda zikredilecek olan atiyyât (A) [ عطيات ] bağışlar, ihsanlar atiyye-i seniyye [ عطيهء سنيه ] padişah tarafından verilen hediye atlas (A) [ 1 [اطلس atlas kumaş 2büyük harita, dünya haritası atnâb (A) [ 1 [اطناب ipler 2çadır ipleri 3ağaç kökleri ats (A) [ عطس ] hapşırma, aksırma atse (A) [ عطسه ] hapşırık, aksırık atş (A) [ عطش ] susuzluk atşân (A) [ عطشان ] susuz, susamış attar (A) [ عطار ] attar, baharatçı attârî (A-F) [ 1 [عطاری attarlık 2attar dükkanı atûfet (A) [ عطوفت ] şefkat avâid (A) [ عوائد ] gelirler avâkıb (A) [ 1 [عواقب sonuçlar 2sonlar avâlim (A) [ عوالم ] âlemler, dünyalar avâm (A) [ عوام ] halk tabakası avâmil (A) [ 1 [عوامل etkenler, faktörler avâmpesend (A-F) [ عوام پسند ] halkın beğendiği avân (A) [ اوان ] zaman âvâre (F) [ آواره ] aylak âvâreser (F) [ آواره سر ] aylak |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.avârız (A) [ 1 [عوارض belalar 2engeller 3geçici vergi avârif (A) [ عوارف ] bilginler, arifler âvâz (F) [ آواز ] ses âvâze (F) [ 1 [آوازه bağırma 2ün avdet (A) [ عودت ] geri dönüş avdet etmek dönmek avene (A) [ عونه ] yardakçılar, avene âvîze (F) [ آویزه ] asılı avn (A) [ عون ] yardım avrât (A) [ عورات ] kadınlar avret (A) [ عورت ] kadın âyâ (F) [ آیا ] acaba ayân (A) [ عيان ] açık, belli, aşikâr ayâr (A) [ عيار ] ayar âyât (A) [ آیات ] ayetler ayb (A) [ عيب ] ayıp âyet (A) [ 1 [آیت ayet 2işaret âyîn (F) [ 1 [آیين tören 2ayin 3din âyine (F) [ آینه ] ayna âyînhân (F) [ آیين خوان ] ayin okuyan ayn (A) [ 1 [عين göz 2tıpkı 3ayın harfi aynen (A) [ عينا ] tıpkı, aynen, olduğu gibi ayniyye (A) [ 1 [عينيه taşınabilir değerli eşya 2göz hastalıkları bölümü ayniyyet (A) [ عينيت ] aynılık aynülyakîn (A) [ عين اليقين ] kesin, kesin bilgi ayş (A) [ عيش ] yaşama, keyif alma, gününü gün etme ayyâr (A) [ 1 [عيار kurnaz 2düzenbaz ayyârî (A-F) [ 1 [عياری kurnazlık 2düzenbazlık |
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi. |
10-06-2012 | #24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı - Türkçe Sözlük A Harfi.azâb (A) [ عذاب ] azap azab (A) [ عزب ] bekar azâbengiz (A-F) [ عذاب انگيز ] azap veren âzâd (F) [ آزاد ] özgür âzâde (F) [ آزاده ] özgür âzâdî (F) [ آزادی ] özgürlük azamet (A) [ 1 [عظمت büyüklük, ululuk 2çalım âzâr (F) [ 1 [آزار incitme 2inciten azdâd (A) [ اضداد ] zıtlar, karşıtlar âzer (F) [ 1 [آذر ateş 2Âzer ayı âzerâsâ (F) [ 1 [آذرآسا ateş gibi 2ateş rengi azil (A) [ عزل ] görevden alma âzim (A) [ عازم ] kararlı azîm (A) [ عظيم ] büyük azîmet (A) [ عزیمت ] gitme, yola çıkma azimet etmek gitmek aziz (A) [ عزیز ] değerli, saygın azîzan (A-F) [ عزیزان ] değerliler azîze (A) [ 1 [عزیزه sevgili 2saygın azl (A) [ عزل ] görevden alma azm (A) [ 1 [عزم azim 2niyet azm (A) [ عظم ] kemik âzmâyiş (F) [ آزمایش ] deneme, sınama âzmend (F) [ آزمند ] hırslı azrâ (A) [ عذرا ] bâkire azrâil (A) [ عزدائيل ] Azrail azrar (A) [ اضرار ] zararlar azulât (A) [ عضلات ] adaleler âzürde (F) [ آزرده ] incinmiş, gücenmiş |
|