![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#16 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRÛH: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Yâ Muhammed! Sana rûhtan soruyorlar ![]() ![]() ![]() Şehîdlerin rûhları, arş-ı ilâhîdedir ![]() ![]() Dînimiz, rûhun ne olduğunu anlatmağı men (yasak) etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Rûhun nasıl olduğunu dînimiz açıkça bildirmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan ölünce, cesed çürüyünce, rûh yok olmaz ![]() ![]() ![]() Peygamberler, öldükten sonra da peygamberdirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberlerin rûhları, göklerde ve diledikleri yerlerde ve kabirlerinde görünür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimize, vefâtından sonra da, mübârek rûhuna bağlanmak, elbet daha faydalı, hattâ lâzım ve vâcibdir ![]() ![]() ![]() Rûhun lezzetlerinin en tatlısı, en yükseği; âhirette, Allahü teâlâyı görmek olacaktır ![]() İslâm âlimleri, kalb, rûh mütehassısları olup, herkesin istidâdına (kâbiliyetine) uygun rûh ilâclarını, hadîs-i şerîflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır ![]() ![]() Allah adamları, kalb hastalıklarının tabîbleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Bizim seçtiğimiz yolda (müceddidiyye yolunda) ilerlemeye kalbden başlanır ![]() ![]() ![]() ![]() Rûh-ul-Emîn: Dört büyük melekten Cebrâil aleyhisselâm ![]() ![]() Rûh-ul-emîn'in vazîfesi, peygamberlere vahiy getirmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rûh-ul-Kuds: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Meryem oğlu Îsâ'ya da beyyineler (çok açık deliller ve mûcizeler) verdik ve onu Rûh-ül-kuds ile takviye ettik, kuvvetlendirdik ![]() De ki; onu (Kur'ân-ı kerîmi) îmân edenlere tam bir sebat vermek, müslümanlara bir hidâyet ve bir müjde olmak için Rabbinden hak olarak Rûh-ül-kuds indirmiştir ![]() Rûh-ül-kuds kalbime şöyle ilkâ etti (bildirdi ki) : "Allah'tan başka kimi seversen sev, mutlaka ondan ayrılacaksın ![]() 2 ![]() ![]() Îsâ aleyhisselâmdan sonra Îsevîler bozuldular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Hıristiyanlar hem Allah'a hem de O'nun oğlu kabûl ettikleri Îsâ'ya (aleyhisselâm) bir de Rûh-ul-kudse inanmak zorunda kalınca, bütün hak dinlerin esâsı olan Allahü teâlâ birdir ve değişmez yaratıcıdır inancından uzaklaşarak üç tanrıya birden tapmak d urumuna düştüler ![]() ![]() Îsâ aleyhisselâmın hak dîni kendisinden sonra düşmanları tarafından sinsice değiştirildi ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Bâzı âlimler Rûh-ul-kudsten maksad, İsm-i âzam duâsıdır ![]() ![]() 5 ![]() ![]() Bâzı âlimler de Rûh-ul-kudsten maksad İncîl'dir demişlerdir ![]() ![]() ![]() 6 ![]() ![]() Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem İslâm şâirlerinden birkaçına kâfirleri kötülemelerini emir buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Rûhlar Âlemi: Maddî olmayan âlem ![]() ![]() Hızır aleyhisselâm, rûhânî olarak dedi ki: "Biz, rûhlar âlemindeniz ![]() ![]() ![]() ![]() RÛHÂNİYÂN: Rahmet meleklerine verilen isim ![]() Mukarrebûn (huzûr-i ilâhîde bulunan melekler), Kerûbiyân (azâb meleklerinin büyükleri) ve Rûhâniyân meleklerinin hepsi, diğer meleklerin havâssı yâni üstünleridir ![]() ![]() RÛHÂNİYYET: Rûhla ilgili haller ![]() Hadîs-i şerîfte; "Kavmi arasında bir âlim, ümmeti arasında peygamber gibidir" buyruldu ![]() ![]() ![]() ![]() Evliyâ kabrini ziyâret eden, onun rûhâniyetinden istifâde eder ![]() RUHBÂN: Evlenmeden bekâr yaşamayı tercih eden, dünyâdan yüz çevirip, insanlardan uzak yaşayan kimseler, râhibler ![]() ![]() ![]() İnsanların îmân edenlere düşmanlık bakımından en şiddetlisi, andolsun ki, yahûdîlerle Allah'a eş koşanları bulacaksın ![]() ![]() ![]() ![]() İslâmiyet'te ruhbanlık yoktur ![]() Papaslar herkese ruhbanlığı emrettiğinden, bunu önlemek için Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem Eshâbının (Peygamber efendimizin arkadaşları) bekâr yaşamasını yasak etti ![]() ![]() ![]() ![]() RUHSAT: İslâmiyet'in, meşakkat ve zarûret gibi sebeblere bağlı olarak, ibâdetlerde ve diğer işlerde tanıdığı izin ve kolaylık; azîmetin zıttı ![]() Allahü teâlâ, azîmetle iş yapmayı sevdiği gibi, ruhsatla yapmayı da sever ![]() İslâmiyet'te bir işin yapılması için iki yol vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ruhsatın sebebleri çoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÛHULLAH: Îsâ aleyhisselâmın lakablarından (isimlerinden) ![]() Muhammed aleyhisselâm Habîbullah (Allahü teâlânın sevgilisi)dir; İbrâhim aleyhisselâm Halîlullah (Allahü teâlânın dostu)dır ![]() ![]() Kıyâmet (yeniden diriliş) gününde hiçbir şeyin tâkât getiremiyeceği, Allahü teâlânın azâbından başlar eğilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RUKBÎ: İki kişinin karşılıklı olarak, öldükten sonra sâhib olmaları şartıyla birinin malını diğerine bağışlaması yâni sen ölürsen evin benim olsun, ben ölürsem evim senin olsun şeklindeki hibe ![]() Rukbî hibe, tarafeynin (İmâm-ı a'zam ve İmâm-ı Muhammed'in (r ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#17 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRUKYE: Şifâ âyetleri ve duâlarını yazmak, okuyup hasta üzerine üflemek ![]() ![]() Üç şart bulununca, rukye câiz olur ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîm ve duâ ile rukye yapmak ve kullanmak câiz olup insanı korurlar ![]() ![]() RÛM SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin otuzuncu sûresi ![]() Rûm sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Rûm sûresinde meâlen buyuruyor ki: Akşam ve sabah vakitlerinde Allah'ı tesbih edin ![]() ![]() Kim Rûm sûresini okursa, semâda ve yerde Allahü teâlâyı tesbih eden meleklerin adedinin on katı sevâb kazanır, gece ve gündüzünde kaybettiğine kavuşur ![]() RÛMÂN: Ölü, kabre konduğu zaman, kendisine gelen melek ![]() İbn-i Mes'ûd'dan (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÛZ-İ CEZÂ: İnsanların diriltilip, hesâba çekilerek amellerinin karşılığının verileceği gün; mahşer günü, kıyâmet günü ![]() ![]() RÛZ-İ MAHŞER: Mahşer günü, kıyâmet koptuktan sonra insanların diriltilip hesâb için toplandıkları gün, kıyâmet günü ![]() ![]() Rûz-ı mahşerde insanlar mahşer yerinde toplanınca, hesaplarının bir an önce görülmesi için, bütün peygamberlerden kendilerine şefâat (yardım) etmelerini isterler ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar rûz-i mahşerde, dünyâdaki işlerine göre haşr olunurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÜCÛ': 1 ![]() ![]() Tövbe ederek, Allahü teâlâya rücû etmek, O'nun rızâsını kazanma yolunun başlangıcıdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Rücû' sâhibi kendi isteği ile inmez ![]() ![]() RÜKN: 1 ![]() ![]() İnanılacak şeyleri kalb ile tasdîk (kabûl) îmânın aslî (temel) rüknüdür ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Namazın beş rüknünden birincisi kıyâm (ayakta durmak)dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birini vekil yapmanın rüknü; îcâb ve kabûldür yâni, taraflardan birinin "Seni vekil yaptım" diğerinin ise "Kabûl ettim" demesidir ![]() 3 ![]() ![]() Kâbe'nin, Şam'a karşı olan köşesine Rükn-i Şâmî, Bağdâd'a karşı olana Rükn-i Irâkî, Yemen tarafında olana Rükn-i Yemânî, dördüncü köşeye de Rükn-i Hacer-ül-esved adı verilir ![]() Rükn-i Hacer-ül-Esved: Kâbe'de Hacer-ül-esved'in bulunduğu köşe ![]() Tavâfa (Kâbe'nin etrâfında dönmeye), Rükn-i Hacer-ül-esved'den başlamak ve burada bitirmek, haccın sünnetlerindendir ![]() Resûlullah efendimiz, Rükn-i Hacer-ül-esved ile Rükn-i Yemânî'nin karşısına geldiği vakit, her tavâfta (her dönüşte), istilâm yapmayı (bu köşeleri selâmlamayı) terk etmez; onlardan başka rükünlerde de istilâm yapmazdı ![]() Rükn-i Irâkî: Kâbe'nin Bağdâd'a karşı olan köşesi ![]() Rükn-i Şâmî: Kâbe'nin Şam'a karşı olan köşesi ![]() Rükn-i Yemânî: Kâbe'nin Yemen tarafında olan köşesi ![]() Rükn-i Yemânî'den geçerken, mutlaka Cebrâil'in, onun üzerinde durduğunu ve istilâmda (selâmda) bulunanlar için af dilediğini görürüm ![]() Peygamber efendimiz, Rükn-i Yemânî'de istilâm yapar (bu rüknü selâmlar) ve yüzünü de onun üzerine sürerdi ![]() Abdullah bin Ömer'e; "Rükn-i Hacer-ül-esved ile Rükn-i Yemânî karşısında istilâm yapmasında (bu rüknleri selâmlamasında) bu kadar gayret göstermesinin sebebi soruldukta; "Ben, Resûlullah efendimizin; "Bu iki rükün karşısında istilâm yapmak, hatâları siler" buyurduğunu duydum" dedi ![]() Saîd bin Müseyyeb'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber efendimiz, Rükn-i Yemânî'nin önünden geçerken, şu duâyı yapardı: "Ey Allah'ım! Küfürden, zilletten, fakirlikten, dünyâ ve âhirette îtibâr kaybettirecek yerlerde durmaktan sana sığınırım ![]() RÜKÛ': Namazın içindeki farzlarından biri ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Namazları kılınız ve zekât veriniz ve rükû' edenlerle birlikte rükû' ediniz ![]() Sizlerden biriniz, namaz kılarken, rükû'dan sonra tamam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta her âzâ yerine yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz ![]() Allahü teâlâdan başkası için rükû' ve secde yapmak haramdır ![]() Rükû'da erkekler parmaklarını açıp, dizlerinin üstüne koyar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÜSÛM: Resmler, âdetler ![]() ![]() Kâfirlerin rüsûmlarını yapan bir kimsede zerre kadar îmân varsa, Cehennem azâbına girecek ise de burada sonsuz kalmayacaktır ![]() RÜŞD: 1 ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (Cinlerden bir topluluk) dediler ki:Biz, rüşde ulaştıran benzeri görülmemiş bir Kur'ân dinledik ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Çocuk âkıl-bâliğ olunca yâni iyiyi kötüden ayırabilme ve evlenecek, erginlik çağına gelince, malını kullanmaya hak kazanır ![]() ![]() ![]() ![]() RÜŞVET: Haksız yere para, mal v ![]() ![]() ![]() Rüşvet alana, verene ve bunlar arasında rüşvete vâsıta olana da Allahü teâlâ lânet etsin ![]() Resûlullah efendimiz kıyâmet alâmetlerini sayarken buyurdu ki: Hâkimler rüşvet alarak haksız karar verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rüşvet alan da, rüşvet veren de Cehennemdedir ![]() Şirk, zulüm, fâiz ve rüşvet habistir ![]() ![]() Hiç kimsenin dînine, malına, canına, şerefine, nâmusuna saldırmamalı, herkese borcunu ödemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gasb edilen, yâni zulüm ile, zor ile alınan ve sirkat edilen, yâni çalınan ve fâiz, rüşvet, kumar ile alınan ve çalgı çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak alınan ve fâsid akidle, sözleşme ile alınan mallara mal-i habîs d enir ![]() RÜYÂ: Düş ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey İbrâhim! Gerçekten rüyâna sadâkat gösterdin ![]() En doğru rüyâ, seher vakti görülendir ![]() Sâlih rüyâ Allah'tan, karışık olan da şeytandandır ![]() Bir kimse, rüyâda beni görmüşse, muhakkak beni görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Rüyâ üç çeşittir: 1) İnsanın günlük işlerinin bilhassa arzu edip de kavuşamadığı bâzı isteklerinin uykuda ortaya çıkması ile gördüğü rüyâlar ![]() ![]() 2) Şeytanın insanı korkutmak, üzmek veya onunla oynamak için hayâline getirdiği şeyler, gösterdiği rüyâlar ![]() ![]() 3) Allahü teâlânın, ihsân olarak, sevdiği kullarına gâibden (gizli olan şeylerden) gösterdiği mânevî zevk veren rüyâlardır ![]() ![]() ![]() RÜ'YET: Görmek ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin yolunda, tam izinde giden büyüklere rü'yet devletinden bu dünyâda büyük pay namazda olmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem mi'râc gecesi (Receb-i şerîfin yirmi yedinci kandil gecesi) dünyâdan çıkıp âhirete gitti ![]() ![]() Rü'yet, Cennet ehlinin cümlesi içindir, bâzısının görmesi, bâzısının görmemesi hakkında bir söz bildirilmemiştir ![]() Rü'yet-i Hilâl: Hilâl (yeni ayın) görülmesi ![]() ![]() Ramazân-ı şerîfin birinci gününü anlamakta takvimlere güvenilmemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hilâlin doğduğu geceden önceki gecelerde, hiçbir yerde rü'yet-i hilâl gerçekleşemeyeceği için, Ramazân-ı şerîf, hesâbla bulunan günden önce başlayamaz ![]() ![]() ![]() Rü'yet-i Taksîr: Kendini günâhkâr ve kabahatli, kusurlu görmek, kendini suçlamak ![]() Namaz içinde uyulması gereken şartlar; ihlâs (amelinde samîmi olmak), tefekkür, havf (Allahü azîm-üş-şândan korkmak), recâ (Allahü azîm-üş-şânın rahmetini ummak), rü'yet-i taksîr ve mücâhede (nefs ve şeytanla mücâdele)dir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#18 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükSÂ': Hanefî mezhebinde 3500 gr'lık veya 4 ![]() ![]() ![]() Abdestte ve gusülde, lüzûmundan fazla su kullanmak isrâf olup, haramdır ![]() ![]() ![]() SÂAT: 1 ![]() ![]() Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur ![]() ![]() Fıkıh kitablarında saat demek, bir miktâr zaman demektir ![]() İkindi namazından sonra öyle bir saat vardır ki, o vakitte, amellerin en iyisine yapışmak gerektir ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Bilakis sâat onlara asıl vâd edilendir ve o sâat cidden çok zor ve acıdır ![]() Sana sâatten onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SABAH VAKTİ: Fecr-i sâdık denilen beyazlığın doğuda görünen ufkun bir noktası üzerinde doğması ile başlayan vakit ![]() ![]() SABÎ: Bülûğ (ergenlik) çağına gelmemiş oğlan çocuğu ![]() ![]() Bütün insanlara kabir suâli vardır ![]() ![]() SÂBİÎLER: Aya ve yıldızlara tapan kimseler ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: O îmân edenler, o yahûdîler, o sâbiîler, o nasrânîler, o mecûsîler, o (Allah'a) eş koşanlar (yok mu?) Allah kıyâmet günü (bütün) bunların aralarını mutlaka ayıracak (ilâhî hükmünü verecek) tır ![]() ![]() Şüphe yok ki îmân edenlerle, yahûdî olanlardan, sâbiîlerden, masrânîlerden kim Allah'a ve âhiret gününe îmân edip de sâlih amelde bulunursa, artık onların üzerinde hiçbir korku yoktur ![]() ![]() Sâbiîler, yıldızların büyük rûhlarının olduğunu kabûl ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SÂBİKÛN: Asıl îtibâriyle peygamberler aleyhimüsselâm, onlara tâbi olmak bakımından Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn, peygamberlere vâris olmak bakımından müctehidler, müfessirler (tefsir âlimleri), muhaddisler (hadîs âlimleri) ve tasavvuf büyükleri ![]() Sâbikûn, her hallerinde Peygamber efendimize uymaları vâsıtasıyle, zâhirde ve bâtında en yüksek mertebeye ulaşmışlar, güzel ahlâk sâhibi olmuşlar, kavuştukları yüksek mertebeden dönüp, aşağı inmeye ve böylece insanları Allahü teâlânın beğendiği yola girmeye dâvet etmekle (çağırmakla) vazîfelendirilmişlerdir ![]() Mü'minler sâbikûnun sırlarını anlayamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sâbikûn-ı Evvelûn: Dinlerini muhâfaza için yurtlarından ayrılan, Resûlullah sallallahü aleyhi ve selleme son derece bağlılık gösteren muhâcirlerden, iki kıbleye karşı namaz kılmış olanlar veya Bedr gazvesinde (harbinde) bulunanlar veya Hudeybiye'de Bîat-ür-Rıdvân'da bu lunanlar veya hicretten evvel müslüman olanlar yâhut, Resûlullah'ı ilk tasdîk edenlerden olup, kendilerinden sonra insanların peşipeşine İslâm'a girdiği hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ali, hazret-i Zeyd bin Hârise, Osman bin Affân, Zübeyr bin Avvâm, Abdurrahmân bin Avf, Sa'd bin Ebî Vakkâs, Talhâ bin Ubeydullah (radıyallahü anhüm) ile Ensârdan (Medîneli müslümanlardan) birinci, ikinci ve üçüncü Akabe bîatlarında bulunanlar ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Muhâcirler ve Ensâr'dan olan Sâbikûn-ı evvelûn ve îmânda ve ihsânda bunların izinde gidenlerden Allahü teâlâ râzıdır ![]() ![]() ![]() ![]() SABR (Sabır): Emirleri yapmakta, yasaklardan sakınmakta, başa gelen belâ ve musîbetlere tahammül etme, katlanma ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Peygamberlerden ülü'l-azm olanların sabr ettikleri gibi sen de sabr et! Onlara azab verilmesi için duâ etmekte acele eyleme ![]() Rablerine sabah akşam duâ eden ve O'na kavuşmak istiyenlerle birlikte bulun ve sabr eyle ![]() ![]() Sabr eden zafere kavuşur ![]() Her kim sabr ederse, Allahü teâlâ o kimseye sabrın hakîkatini ihsân eder ![]() ![]() Sabrın başı acı, sonu bal gibi tatlıdır ![]() Sabr dînin yarısıdır ![]() Sabrın alâmeti, şikâyeti terk, musîbet ve sıkıntıları gizlemektir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#19 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükSabr-ı Cemîl: |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#20 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükSADİST: Başkasına eziyet ve sıkıntı vermekten, sapık işleri yapmaktan zevk alan ruh hastası kimse ![]() Tıp ve fen fakültelerinde okuyup da, mahlûklardaki san'at inceliklerini, aralarındaki hesaplı bağlantıları gören ve anlayabilen aklı başında bir kimsenin, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, büyüklüğüne, ilmine, kudretine inanmaması mümkün değildir ![]() ![]() ![]() SADR-I EVVEL: Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının (sahâbe-i kirâmın) ve onları gören müslümanların (Tâbiînin) yaşadığı asır ![]() Sadr-ı evvelden sonra, minâre, mekteb, kitab gibi sonradan yapılmış şeyler bid'at yâni dinde reform değildir ![]() ![]() ![]() SAF: Dizi, sıra ![]() ![]() Saflarınızı düzeltiniz ![]() ![]() Safları düzeltmek namaz kılmanın bir parçasıdır ![]() Saflarınız ileri geri olmasın ![]() ![]() Cemâatle namaz kılarken öndeki safta boş yer var iken, arka safta durmak ve safta yer yok iken, saf arkasında yalnız durmak mekrûhtur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saf Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin altmış birinci sûresi ![]() Saf sûresi Medîne'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Saf sûresinde meâlen buyuruyor ki: Ey mü'minler! Allahü teâlânın (dînini yaymakta O'nun Resûlüne) yardımcı olunuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müşrikler istemese de, İslâm dînini diğer bütün dinlerden üstün kılmak için resûlü Muhammed'e (aleyhisselâm sebebi hidâyet olan) Kur'ân ve İslâm dîni ile birlikte gönderen Allahü teâlâdır ![]() Kim Saf sûresini okursa, Îsâ aleyhisselâm ona duâ eder ![]() ![]() SAFÂ VE MERVE: Kâbe-i muazzamanın yakınındaki iki tepenin adı ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Şüphe yok ki, Safâ ile Merve Allah'ın şeâirinden (Allahü teâlâya ibâdet etmeye vesîle olan nişâneler, alâmetlerden) dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccın vâciblerinden birisi, Safâ ile Merve tepesi arasında sa'y ederken Safâ'dan başlamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SÂFFÂT SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin otuz yedinci sûresi ![]() Sâffât sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Sâffât sûresinde meâlen buyuruyor ki: Allahü teâlâ, göklerin ve yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin Rabbidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kim Yâsîn ve Sâffât sûresini Cumâ günü okur, sonra da Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, Allahü teâlâ ona dilediğini verir ![]() Kim kıyâmet günü tam ve kâmil anlamda sevâb almayı arzu ederse, oturmakta olduğu meclisten kalkacağı sırada, Sâffât sûresinin son üç âyet-i kerîmesini okusun ![]() SAFİYY: Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ganîmet taksîminden önce kılıç, zırh ve at gibi seçip aldığı bâzı şeyler ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, Bedr muhârebesinde zülfikâr isimli kılıcı safiyy olarak almışlardı ![]() SAFİYYULLAH: "Allahü teâlânın temiz kıldığı, seçtiği" mânâsına, Âdem aleyhisselâmın lakabı ![]() Âdem aleyhisselâm Safiyyullahtır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SAFİZM: Kadının kadına şehvetle bakması ve dokunması ![]() ![]() Safizm, yabancı erkeklerin bakması ve dokunması gibi haramdır ![]() ![]() SAFVET: Temizlik, hâlislik, paklık ![]() Safvet ancak güzel ahlâk ile mümkündür ![]() Safvet niyete bağlıdır ![]() ![]() ![]() SAGÂİR: Küçük günâhlar ![]() ![]() ![]() Sagâiri tekrâr işlemekte ısrâr etmek, büyük günâhtır ![]() Sagâirden birini yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevâbtır ![]() Farz namazları vakti girmeden önce kılmak ve vakti çıktıktan sonra kılmak kebâirdir, büyük günâhtır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#21 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükOTUZ ÜÇ FARZ: Her müslümanın öncelikle bilmesi ve yapması lâzım olan îmân ve ibâdet bilgileri ![]() Otuz üç farz meşhûr olup şunlardır: Îmânın şartı altı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm nikâhını yaptıracak olan dâmât ve gelin, otuz üç farzı bilmeli ve bunlara inanmalıdırlar ![]() ![]() ![]() ÖDÜNÇ VERMEK: Çarşıda misli yâni benzeri bulunan her şeyi, belirsiz bir zaman sonra, misli geri verilmek üzere verme ![]() ![]() Bir müslümana Allah rızâsı için ödünç veren kimseye, her gün için sadaka sevâbı verilir ![]() Ödünç vermek, tasadduk etmekten (sadaka vermekten) on sekiz derece daha fazîletlidir ![]() Ödünç alan kimse, hakkıyla ödemeği niyet ederse, borcunu ödemesi için melekler ona duâ eder ![]() Ödünç vermek çok sevâbdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ödünç verirken, zaman tâyin etmemeli ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok malı olmayan veya çoluk, çocuğu sıkıntıya sabredemediği hâlde bunların ihtiyâçlarını karşılayacak maldan fazlası bulunmayan veya kendisi muhtâc olan kimsenin ödünç vermesi isrâf olur ![]() Ödünç verirken bir menfaat şart koşmak fâiz olur ![]() ÖFKE: Kızma, sinirlenme, hiddet ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kızdığı zaman öfkesini yenerek yumuşak davranan kimseyi Allahü teâlâ sever ![]() Hiç kızmamak değil, öfkesini yenmek fazîlettir ![]() Öfkesini yenen, kendisine yapılan kötülüğü affeden kimseyi Allah korur ve düşmanını ona boyun eğdirir ![]() Dostunu günâhlarından dolayı mâzur gör ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÖLÜM: Rûhun bedene olan bağlılığının sona ermesi, rûhun bedenden ayrılması, mevt ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Her nefs (canlı) ölümü tadacaktır ![]() İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar ![]() İnsanlara vâiz olarak (öğüt ve ibret verici, nasîhat edici olarak) ölüm yetişir ![]() ![]() Ölümü çok hatırlayınız ![]() ![]() Ölümden sonra olacak şeyleri bildiğiniz gibi, hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız ![]() Gece ve gündüz ölümü hatırlayan kimse, kıyâmet günü şehidler yanında olacaktır ![]() Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil: İhtiyârlık gelmeden önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşgûliyetten önce boş vaktin ve ölmeden önce hayâtın ![]() Ölümden korkuyor ve hazırlığımız yok diyorsak ne duruyoruz? Ne yapacaksak bir an önce yapalım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Alvarlı Muhammed Lütfi) ÖMR (Ömür): Hayat, yaşama, yaşayış ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki: Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır ![]() Allahü teâlâ ezelde insanları yaratırken; ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir ![]() Kazâ-ı muallakı hiçbir şey değiştirmez ![]() ![]() İnsanların en iyisi, ömrü uzun, ameli güzel olan kimsedir ![]() ![]() Kıymetli ömrü lüzumsuz mübâhlara (dinde izin verilen şeylere) bile harcamamalıdır ![]() ![]() Bir kimse binlerce sene ibâdet etse, ömrünü nefsini temizlemekle geçirse ve güzel huylar ile yanındakilere ve keşfettiği âletler ile bütün insanlara faydalı olsa, Muhammed aleyhisselâma tâbi olmadıkça, uymadıkça seâdete, mutluluğa kavuşamaz ![]() Kıyâmet günü makbûl olanlardan, kurtulanlardan olmak istiyorsanız, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği iyi işleri yapınız! Sünnet-i seniyyeye, yâni Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem yoluna sarılınız ![]() İnsan ömrü, çölde bir kerecik esen rüzgâr gibidir ![]() ![]() Yavrularım ömür çok kısadır ![]() ![]() ![]() Bir kimsenin ömründen bir saati, Allahü teâlânın beğenmediği bir şeyde geçerse, ne kadar çok pişman olsa, üzülse yeridir ![]() ![]() ![]() (Azîz Mahmûd Hüdâyî) |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#22 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükÖMRE (Umre): Hac zamânı olan beş günden yâni Arefe ve Kurban bayramının dört gününden başka, senenin her günü ihrâma girip Kâbe'yi tavâf etmek, Safâ ile Merve arasında sa'y yapmak ve saç kazımak veya kesmek ![]() ![]() ÖMRÎ HİBE: Bir kimseye; "Ömrün boyunca evim senin olsun" diyerek yapılan hibe ![]() Ömrî hibe câizdir ![]() ![]() ÖRF: İslâm hukûkunun kaynaklarından; dînin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği şey ![]() ![]() İslâm hukûkunun kaynakları iki kısımda mütâlaa edilir ![]() ![]() ![]() Zamânın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan ahkâm (hükümler) değişebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÖŞR (Öşür, Uşur): Onda bir ![]() ![]() Öşür vermek dînî delîllerle sâbittir ![]() ![]() Semânın (yağmurun) suladığı mahsûlde öşür, kova veya dolapla sulanan mahsûlden öşrün yarısı vardır ![]() Hanefî mezhebinde yağmur veya nehir suyu ile sulanan öşürlü toprak mahsûlü miktarı az olsa da ve çabuk çürüyen, bozulan sebze, meyve olsa da, onda biri öşr olarak verilir ![]() ![]() ![]() Çift sürmekle olsun, bağdan hâsıl olsun, mahsûlün öşrünü fakir müslümana vermeden önce yemek haramdır ![]() ![]() ![]() ÖZR (Özür): 1 ![]() ![]() ![]() Bir ilâçla veya bağlamakla veya namazı oturarak îmâ ile kılmakla, özrü durdurmak vâcibdir ![]() Özürsüz sağlam iken kılmadığı namazları hasta ve özürlü iken kazâ etmek câizdir (olur) ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Müslüman kardeşinin özrünü kabûl etmemek, günâh olur ![]() Özrü kabûl etmek ve kusurları affetmek Allahü teâlânın sıfatlarındandır ![]() ![]() Mü'min affetmesi için özür dilenmesini bekler ![]() ![]() Canına-malına saldıracak düşman korkusu, hasta, kötürüm olmak, çok ihtiyârlık, şiddetli soğuk ve sıcak; cemâate ve Cumâ namazına gitmemek için özürdür ![]() Keffâret orucu; hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa yeniden altmış gün tutmak lâzım olur ![]() Bugün îmânı ve küfrü tanımamak ve ibâdetleri doğru yapamamakta câhillik (bilmemek) özür olmaz ![]() ![]() Özr Sâhibi: Bir namaz vakti içinde yâni namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan yâni idrâr ve başka akıntılar gibi abdesti bozan şeylerden biri kendisinde devamlı mevcûd olup durduramayan kimse ![]() ![]() Özür sâhibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde bir kere biraz çıkınca özrü devâm ediyor sayılır ![]() ![]() Özür sâhibi her namaz vakti için ayrı abdest alır ![]() ![]() İmâm olabilmenin şartlarından biri de özür sâhibi olmamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#23 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükPAPA: Katolik mezhebine mensûb hıristiyanların en yüksek rûhânî (dînî) lideri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün papa, Vatikan sarayında bir hükümdâr gibi hareket etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Orta çağda hıristiyanlık dîni, papaların oyuncağı hâline geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlar Îsevîlik (Nasrâniyyet) dîninin esâsını değiştirdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Papaların arasından çok korkunç câniler çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() PAPAZ (Papas): Hıristiyan din adamlarına verilen ad ![]() Akıldan ve ilimden mahrûm olan papazlar, İslâm dînine ve onun yüce peygamberine karşı korkunç iftirâ yapıp yalanlar uydurdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Roma kilisesi diğer din mensublarını ve vahşi kavimleri hıristiyanlaştırarak nüfûzunu artırmak için dünyânın her tarafında husûsî katolik mektebleri kurdu ![]() ![]() ![]() ![]() PARA: Alış-veriş aracı olarak kullanılan, biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan, çeşitli mâdenlerden veya kağıttan îmâl edilmiş değer ölçüsü ![]() ![]() Geçen ümmetlerin herbirine fitneler verildi ![]() ![]() Bir kimse helâl para ile binâ yaparsa, insanlar bundan faydalandığı müddetçe kendisine sevâb verilir ![]() Bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helâlini haramını düşünmeyecekler ![]() Malı, parayı İslâm dîninin izin vermediği yerlere sarf etmemeli, izin verilen yere de israf etmemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Haram olarak ele geçen bir kuruş parayı sâhibine geri vermek, yüz kuruş sadaka vermekten daha sevâbdır ![]() Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) ve Tâbiîn-i ızâm (Sahâbe-i kirâmı gören büyükler) zamanlarında paralar üzerine mübârek kelimeler yazılmadı ![]() ![]() ![]() PASKALYA: Hıristiyanların inanışlarına göre, Îsâ aleyhisselâmın haça gerildikten sonra dirilerek göğe yükselmesi ile ilgili olarak her yıl Mart ayının on dördüncü gününden sonra gelen ilk Pazar günü yaptıkları şenlik, âyin ![]() Hindûların bayram günlerine ve ateşe tapınanların Nevrûz günlerine ve hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek (saygı göstermek) ve o zamanlarda onların âdetlerini onlar gibi yapmak küfre (îmânsızlığa) sebeb olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() PATRİK: Ortodoks mezhebine mensûb hıristiyanların, en büyük rûhânî (dînî) lideri ![]() 1054 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm dîninin herkesi kendi dînî yaşayışında serbest bırakmasından ve müslümanların hoşgörüsünden istifâde eden patrikler, zamanla kendilerine verilen hak ve hürriyetleri kötüye kullandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinde Rus sefiri (büyük elçisi) olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, hâtırâlarında Sultan İkinci Mahmûd Han zamânında Fener patrikhânesinin kapısında asılan, 1821 (H ![]() ![]() "Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#24 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükPAZARLIK ETMEK: Alış-verişte satan ile alan arasında malın fiyâtı veya bir işin ücreti husûsunda yapılan anlaşma ![]() Birbirinizi kıskanmayınız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizin mübârek torunları İmâm-ı Hasen ve Hüseyn her aldıklarında pazarlık eder, ucuz almağa uğraşırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() PERİ: Cin ![]() ![]() PEYGAMBER: Allahü teâlânın, emirlerini ve yasaklarını kullarına bildirmeleri için insanlar arasından seçtiği ve kendilerine mûcizeler verdiği üstün zâtlar ![]() ![]() Allahü teâlânın emirlerini tebliğ etmekte, duyurmakta ve insanları Allahü teâlânın dînine çağırmakta peygamberler arasında bir ayrılık yoktur ![]() ![]() ![]() Her peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, her insandan her bakımdan üstündür ![]() ![]() Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibâdet yapmakla ele geçmez ![]() ![]() ![]() Peygamberler mezarlarında bizim bilmediğimiz bir hayat ile diridir ![]() ![]() ![]() Âhiret bilgileri ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve O'na ibâdet şekilleri eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akl ile doğru olarak bilinebilselerdi, binlerce peygamberin gönderilmesine lüzum kalmazdı ![]() ![]() PÎR: 1 ![]() ![]() ![]() (Yûnus Emre) 2 ![]() ![]() Pîr, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturur ![]() Pîr, kâmil ve mükemmil ise (yetişmiş ve yetiştiren ise), sohbeti büyük nîmettir ![]() ![]() ![]() Pîre bağlılıkta bozukluk olursa, yükselmek düşünülemez ![]() Her işte pîrlerin mübârek rûhlarını vâsıta yaparak Allahü teâlâya yalvarmalı ve duâ etmelidir ![]() Bağlı olunan pîre, zâhiren (açıkça) ve bâtınen (gizli) îtirâz etmek feyz kapısını kapatır ![]() Pîrini incitenden sen de incinmezsen, köpek senden daha iyidir ![]() Pîrlik ve müridlik yalnız külâh giydirmekle ve babadan oğula kalmakla olmaz ![]() ![]() Pîr-i Fânî: Ölünceye kadar Ramazân orucunu veya kazâya kalmış oruçlarını tutamıyacak kadar çok yaşlı olan ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#25 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükPİSKOPOS: Hıristiyanlığın katolik ve doğu kiliselerinde en yüksek rûhânî ünvâna sâhip ve umûmiyetle bir bölgenin dînî lideri olan hıristiyan din adamlarına verilen ad ![]() İncîl okuyan hıristiyan din adamlarına Kıssîs, bir üst derecesine de Üskuf denir ![]() ![]() PİŞMANLIK: Kişinin işlediği bir iş veya günâh sebebiyle vicdânen üzüntü duyması; tövbeye gelme; nedâmet ![]() Pişmanlık tövbedir ![]() Pişman olmaksızın dil ile yapılan tövbe yalancıların tövbesidir ![]() Her geçen an, ömrümüz azalmakta, ecel (ölüm) zamânını yaklaştırmaktadır ![]() ![]() PİYANGO: Bir kumar çeşidi ![]() ![]() Satıcıların yaptıkları piyangolar, ziyan ve felâket sigortaları, kumarhâneler ve bankerler, birçok kimsenin malını elinden alarak, bunu kumar ve fâiz ile başkalarına vermekte, başkalarından aldıkları haram paranın arslan payı da piyangocunun, bu işi organize edenlerin ceblerine girmektedir ![]() ![]() İki veya daha çok kimse, aralarında para topladıktan sonra kendi aralarında piyango çekip kazananların, vermiş oldukları paradan fazla almaları kumar olur ![]() ![]() ![]() POLİGAMİ: Çok evlilik ![]() ![]() İslâmiyet'te poligami, dörde kadardır ![]() ![]() PUL: Altın ve gümüş dışındaki mâdenî paralar ![]() ![]() PUT: Allahü teâlâya inanmayanların taptıkları resim veya heykel ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Kureyş kâfirleri, putların kendilerine şefâat edeceklerini söylüyorlar ![]() ![]() Putları, tapınılan heykelleri kırmak için ve akrabâya iyilik etmek için gönderildim ![]() İbrâhim aleyhisselâm; "Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak kıl" diye duâ edince, Allahü teâlâ duâsını kabûl eyledi ![]() ![]() PUTPEREST: Puta tapan ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: (Allahü teâlâ) O'nu (Muhammed aleyhisselâmı) hak ve hakîkat olan dîni tebliğ vazîfesiyle göndermiştir ki, Hak din diğer dinlere gâlib gelsin ![]() ![]() İdrîs (aleyhisselâm) diri olarak Cennet'e çıkarılınca, onu çok sevenler, ayrılık acısına dayanamadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sâlih aleyhisselâm Semûd kavmine gönderilen peygamberdi ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#26 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRAB: Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: De ki; Allah her şeyin rabbi iken, hiç ben Allah'tan başka rab mı isterim? Herkesin kazanacağı ancak kendine âittir ![]() ![]() ![]() ![]() Allah bütün göklerin ve yerin ve aralarındakilerin rabbidir ![]() ![]() ![]() ![]() Kazâ ve kaderime râzı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belâlara sabretmeyen benden başka Rab arasın ![]() ![]() Levh-i mahfûza ilk olarak; "Benden başka Allah yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Rab kelimesini "Râb" diye uzatarak söylemek, mânâsını değiştirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (M ![]() Rabb-ül'Âlemîn: Âlemlerin rabbi, sâhibi olan Allahü teâlâ ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Hamd, Rabb-ül'âlemîn olan Allah'a mahsûstur ![]() ![]() RABBÂNÎ: 1 ![]() ![]() Evliyânın sözünde rabbânî te'sir vardır ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anh) vefât ettiği vakit İbn-i Hanefiyye şöyle dedi: "Bu ümmetin Rabbânîsi vefât etti ![]() Rabbânî âlim Yûsuf-i Hemedânî hazretleri buyurdu ki: "Bir kimse, kâmil bir mürşid (doğru yolu gösteren bir rehber) bulamazsa, bozuk şeyhlere talebe olmasın ![]() ![]() RABBENÂ LEKEL HAMD: "Ey Rabbimiz sana hamd olsun" mânâsına namazda rükûdan doğrulunca okunması sünnet olan söz ![]() Peygamber efendimiz cemâatle namaz kılarken; "Semiallahü limen hamideh" yâni Allahü teâlâ kendisine hamd edenin hamdini işitir, kabûl eder" deyince, ilk safta bulunan hazret-i Muâviye "Rabbenâ lekel hamd" derdi ![]() ![]() Cemâatle namazda, imâm; "Semiallahü limen hamideh" deyince, cemâat çok yavaşca "Rabbenâ lekel hamd" der ![]() ![]() RÂBITA: Bir velînin şeklini, sûretini hayâline getirerek onun kalbindeki feyz (bereket) ve mârifetlere (ilimlere) kavuşma yolu ![]() ![]() ![]() "Ey îmân edenler ![]() ![]() Râbıta, feyz veren kâmil zâtın teveccühüyle birleşecek olursa, nûr üstüne nûr meydana gelir ![]() Bir insanın hiç görmediği kimsenin şeklini, sûretini yalnız işitmekle, okumakla öğrenerek, hayâline getirmesi çok zordur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Râbıtasız yapılan zikr (Allahü teâlâyı anma) insanı ilerletmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Râbıta, kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmekten, onları düşünmekten kurtulmasına vesîle olur ![]() Râbıta-i Telebbüsiyye: Râbıta yaparken kendisini, velînin şeklinde, kıyâfetinde görmek ve düşünmek ![]() Kur'ân-ı kerîm okurken ve dinlerken, ders, vâz dinlerken, namaz kılarken ve her ibâdeti işlerken râbıta-ı telebbüsiyye yapmak ibâdetlerden lezzet almaya sebeb olur ![]() RACÎM: "Allahü teâlânın rahmetinden kovulmuş uzaklaştırılmış" mânâsına şeytanın Kur'ân-ı kerîmde bildirilen sıfatı ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (İblîs yâni şeytan) dedi ki: "Ben ondan (hazret-i Âdem'den) hayırlıyım ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmi okumak istediğin zaman derhâl, racîm olan şeytandan Allahü teâlâya sığın (yâni Eûzü billâhimineşşeytânirracîm, de) ![]() Allahü teâlâ racîm olan şeytan ile ilgili olarak, iki mühim şeyi mü'minlere emr buyurmaktadır ![]() ![]() ![]() RA'D SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin on üçüncü sûresi ![]() Ra'd sûresi, kırk üç âyet-i kerîmedir ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Ra'd sûresinde meâlen buyuruyor ki: İnsanlar gidişlerini bozmazlarsa, Allahü teâlâ da bunlara verdiği nîmetleri değiştirmez ![]() ![]() ![]() Kim Ra'd sûresini okursa, geçmiş ve kıyâmete kadar gelecek bulutların hepsinin ağırlığının on katı sevâb verilir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#27 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRADIYALLAHÜ ANH: Daha çok Eshâb-ı kirâmdan birinin ismi anıldığı veya yazıldığı zaman söylenen ve yazılan "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi ![]() ![]() Ebû Bekr radıyallahü anh birine nasîhat ederken şöyle buyurdu: "Ey kardeşim! Sana yaptığım nasîhatı aklında tut, kaybolmamasına dikkat et ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Bekr ile Ömer radıyallahü anhümâ bu ümmetin üstünleridir ![]() Eshâb-ı kirâmın radıyallahü anhüm ecmaîn hepsini büyük bilip, hürmet etmekle berâber, Ehl-i beyti (Peygamber efendimizin akrabâlarını) de sevmek Ehl-i sünnetin alâmetidir ![]() RADIYALLAHÜ TEÂLÂ ANHÂ: Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi ![]() ![]() Kadınlar Cennet'te, dünyâdaki bayram günleri gibi senede birkaç kere Allahü teâlâyı göreceklerdir ![]() ![]() ![]() ![]() RADÎ': Süt emen iki buçuk yaşından küçük çocuk ![]() Radî', süt ana-baba ve akrabâsının hepsiyle evlenemediği gibi, süt ana-baba da Radî'nin evlâdı, zevc (koca) veya zevcesi (hanımı) ile evlenemez ![]() RÂFIZÎLER: Şîanın kollarından ![]() ![]() ![]() Ümmetim arasında râfızî denilen kimseler meydana gelecektir ![]() ![]() Râfızîler, Zeyd bin Zeynel'âbidîn Ali, "İmâmdır" dediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÂFİ' (Er-Râfi'): Esmâ-i hüsnâdan ![]() ![]() ![]() Er-Râfi' ism-i şerîfini söyleyen, zâlimlerin zulmünden emin olur ![]() ![]() RAGÎBET: İhsân ve ikrâm ![]() ![]() Receb-i şerîfin ilk Cumâ gecesine Regâib gecesi denir ![]() ![]() ![]() ![]() RÂH-I İCTİBÂ: Tasavvufta Allahü teâlâya kavuşturan yollardan biri ![]() ![]() ![]() Râh-ı ictibâ, Peygamberlerin ilerledikleri yoldur ![]() ![]() RÂH-I MÜRÎDÂN: Tasavvufta müridlerin, talebelerin yolu ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâya kavuşturan yollar ikidir: Râh-ı mürîdân ve râh-ı murâdân ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÂHİB: Hiç evlenmeyen, bekâr ve yalnız yaşayan, yalnız ibâdetle meşgûl olan ve kilisede vazîfeli olan hıristiyan din adamı ![]() Papazlar herkese râhib olmayı, yalnız yaşamayı emrediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem on iki yaşlarında iken amcası Ebû Tâlib ile birlikte Şam tarafına giden ticâret kervanına katıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÂHİBE: Kadın râhib ![]() ![]() Şehvet nazarı ile kadınlara bakmanın aynen zinâ olduğunu Îsâ aleyhisselâm bildirmiş iken, hıristiyanlar kadınlarını örtmemişlerdir ![]() ![]() ![]() RAHÎM (Er-Rahîm): 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeytan; "Allahü teâlâ Rahîm'dir, affeder" diyerek insanı günâh işlemeğe sürükler ![]() Allahü teâlâ, âhirette dostlarını yâni mü'minleri Rahîm sıfatıyla, keremiyle, ihsânıyla, Cennet'e ve cemâline kavuşturur ![]() Her kim her gün yüz kerre Rahîm ism-i şerîfini söylerse, kalbinde rikkat ve mahlûkâta karşı merhamet peydâ olur ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Andolsun ki, size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir ![]() ![]() Biz delikanlı, yaşça birbirimize yakın bir takım gençler, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldik de O'nun yanında yirmi gece kaldık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#28 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRAHİMEHULLAH: Daha çok Eshâb-ı kirâmdan başka İslâm büyüklerinden birisinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen ve yazılan, Allahü teâlâ ona rahmet eylesin mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi ![]() ![]() RAHMÂN (Er-Rahmân): "Dünyâda dost olsun düşman olsun, lâyık olsun olmasın, mü'min olsun kâfir olsun bütün yaratıklara rızık ve sayısız nîmetler veren" mânâsında Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Rahmânın kulları, yer yüzünde gönül alçaklığı ve vakar ile yürürler ![]() ![]() Her kim namazdan sonra yüz defâ Rahmân ism-i şerîfini söylerse, Allahü teâlâ onun kalbinden nisyan ve gafleti çıkarır ![]() (İmâm-ı Rabbânî) Rahmân Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin elli beşinci sûresi ![]() Rahmân sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Rahmân sûresinde meâlen buyuruyor ki: Allahü teâlâ, yeri mahlûkât için yaratmıştır ![]() ![]() ![]() Kim Rahmân sûresini okursa, Allahü teâlânın verdiği nîmete şükr etmiş olur ![]() RAHMET: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: (Ey Resûlüm!) De ki: "Ey (günâh işlemekle) nefslerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz ![]() ![]() ![]() Yâ Rabbî! Bize rahmetini ihsân eyle ![]() ![]() Allahü teâlâ rahmeti yüz parçaya ayırmış, doksan dokuzunu kendisinde bırakmış, yeryüzüne bir parça indirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kimse bir mü'minin ihtiyâcını karşılamak için yürüse, Allahü teâlâ yetmiş bin meleği ona sâyehân eder, gölgelendirir ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın bir kuluna rahmet etmiyeceğine, ona gazab ve azab edeceğine alâmet, dünyâya ve âhirete faydası dokunmayan şeylerle meşgul olması, zamanlarını lüzumsuz şeylerle öldürmesidir ![]() Allahü teâlâdan korkmalı, fakat O'nun rahmetinden ümidi kesmemelidir ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Allahü teâlâ rüzgârı, rahmetinden önce müjdeci olarak gönderir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rahmet-i İlâhiyye: Allahü teâlânın merhameti, acıması ![]() Kalbinde zerre kadar îmân olan bir kimse, Cehennem'de sonsuz kalmayacak, rahmet-i ilâhiyyeye kavuşarak Cennet'e girecektir ![]() Cenâb-ı Hak bir kulunun hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir ![]() ![]() Rahmet Kapısı: Duâların kabûl edildiği, ihsân ve bereket kapısı ![]() ![]() Rahmet kapıları dört gece açılır ![]() ![]() ![]() Evliyânın büyüklerinden Râbia-i Adviyye adamın birini duâ ederken; "Yâ Rabbî! Bana rahmet kapını aç!" dediğini işitince; "Ey câhil! Allahü teâlânın rahmet kapısı şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun?" Rahmetin çıkış kapısı her zaman açık ise de, giriş kapısı olan kalbler, herkeste açık değildir ![]() ![]() Rahmet Melekleri: Yeryüzünde dolaşan ve mü'minlerin ölümü ânında hâzır olan melekler ![]() ![]() Resim, köpek ve cünüp kimse bulunan eve rahmet melekleri girmez ![]() Sizden öncekiler arasında doksan dokuz kişiyi öldürmüş biri vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Adam oraya gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hangi evde Kur'ân-ı kerîm okunursa, orada bereket, bolluk olur, şeytanlar uzaklaşır, melekler oraya hücûm eder ![]() ![]() ![]() Can vermek acısı, dünyâ acılarının hepsinden daha şiddetlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RAHMETEN LİL ÂLEMÎN: "Âlemlere rahmet" mânâsına Peygamber efendimizin mübârek isimlerinden ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Biz seni ancak rahmeten lil âlemîn gönderdik ![]() (Süleymân Çelebi) |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#29 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRAHMETULLAHİ ALEYH: Daha çok Eshâb-ı kirâmdan (Peygamber efendimizin arkadaşlarından) başka din büyüklerinden birinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen veya yazılan "Allahü teâlâ ona rahmet eylesin" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi ![]() ![]() Cüneyd-i Bağdâdî rahmetullahi aleyhin kıymetli sözlerinden bâzıları şöyledir: Bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görürseniz, İslâmiyet'e uymaktaki hassâsiyetine, titizliğine bakınız ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâdan gâfil olmak, O'nu unutmak, ateşte olmaktan daha beterdir, kötüdür ![]() Sabır; yüzü ekşitmeden başa gelen dert ve musîbeti yudum yudum içine sindirmektir ![]() Ebü'l-Hüseyin bin Sem'ûn rahmetullahi aleyh buyurdu ki: "Allahü teâlânın adı bulunmayan söz kıymetsizdir ![]() ![]() ![]() RAKÎB (Er-Rakîb): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ her şeyi, rakîbdir ![]() RAKS: Oynamak, dans ![]() Tasavvuf yolları çoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı ![]() ![]() RAMAZAN: Hicrî ayların dokuzuncusu, üç ayların sonuncusu ve farz olan orucun tutulduğu ay ![]() ![]() Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır ![]() ![]() Kim Ramazân-ı şerîf ve Kurban bayramı gecelerini ihyâ ederse; kalblerin öldüğü gün, onun kalbi ölmez ![]() Kim Ramazân-ı şerîfin başından sonuna kadar cemâatle namaz kılarsa, Kadir gecesinden nasîbini almış olur ![]() Ramazan çok hayırlı ve mübârek bir aydır ![]() ![]() Ramazan ayının ilk gecesinden son gecesine kadar göklerin kapıları açılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ramazân-ı şerîfte yapılan nâfile namaz, zikir, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ramazan Hilâli (Bkz ![]() RÂSİH ÂLİM: Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin derin ve ince mânâlarını, işâretlerini anlayan büyük din âlimi ![]() ![]() Râsih âlimlerin dört hasleti vardır: 1)Allahü teâlâdan korkmak, 2)İnsanlara karşı mütevâzî (alçak gönüllü) olmak, 3)Dünyâya düşkün olmamak, 4)Nefsi ile mücâdele etmek ![]() Râsih âlimler, peygamberlerin vârisleri oldukları müjdelenmiş olan, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) tam uyan, kendilerine nice gizli ve ince bilgiler ihsân olunan ve gizli ve açık ilimlere kavuşan âlimlerdir ![]() ![]() ![]() Râsih ilimli âlimlere Allahü teâlânın vâsıtasız olarak ihsân ettiği ilme (vehbî) veya (kalb ilmi)denir ![]() ![]() RAÛF (Er-Raûf): 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Muhâcirlerden (Mekke'den göç eden) ve Ensârdan (Medîneli müslümanlardan) sonra, kıyâmete kadar gelen mü'minler; "Yâ Rabbî! Bizi affet ve bizden önce gelen din kardeşlerimizi affet ![]() ![]() Kızgınlık ânında kim on defâ er-Raûf ism-i şerîfini söyler ve Peygamber efendimize salevât-ı şerîfe okursa öfkesi geçer, sâkinleşir ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, O'na çok ağır ve güç gelir ![]() ![]() ![]() RAVDA-İ MUKADDESE: Mukaddes bahçe ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#30 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükRAVDA-İ MUTAHHERA: Temiz bahçe ![]() ![]() ![]() ![]() Bu fakire göre yeryüzünün en kıymetli yeri, Kâbe-i muazzama ve bunun etrâfındaki Mescid-i Harâm denilen câmidir ![]() ![]() ![]() ![]() Hacca giden müslümanlar Mekke'de hac vazîfesini yerine getirdikten sonra Medîne'ye gelirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RAVDA-İ MÜBÂREKE: Mübârek, bereketli bahçe ![]() ![]() ![]() RÂVÎ: Rivâyet eden, nakleden; duyduğu veya gördüğü bir sözü, bir işi, bir olayı başkasına haber veren; Resûlullah efendimizin hadîs-i şerîflerini, metin (hadîs-i şerîfin kendisini) ve senedi (nakledenleri) ile birlikte nakleden hadîs âlimi ![]() Hadîs râvîlerinden Ebû Hüreyre radıyallahü anhın bildirdiği bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruldu: "Kadın dört şey için nikâh edilir:Malı, soyu, güzelliği ve dîni ![]() ![]() ![]() Râvîlerin önde gelenlerinden hazret-i Âişe vâlidemize, Resûlullah efendimiz şöyle buyurdu: "Ey Âişe, yumuşak ol! Zîrâ Allahü teâlâ, bir ev halkına iyilik murâd ederse, onlara rıfk (yumuşaklık) kapısını gösterir ![]() Müksirûn denilen binden fazla hadîs nakletmiş olan râvîlerden Enes bin Mâlik, şu hadîs-i şerîfi bildiriyor: "Kendisinde şu üç sıfat bulunan, îmânın tadını duyar: Allahü teâlâ ve Resûlünü başkalarından daha çok sevmek ![]() ![]() ![]() RÂYE: Bayrak, sancak ![]() ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, yirmi yedi kerre muhârebe yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÂZI: Memnûn, hoşnûd olan ![]() ![]() Kendisinden kocası râzı olduğu hâlde ölen her müslüman kadın Cennet'e girer ![]() Namazlarını vakitleri gelince hemen kılanlardan Allahü teâlâ râzı olur ![]() ![]() Üveys-i Karnî'nin yüksek mertebelere kavuşması, annesini râzı etmesi bereketiyle idi ![]() RÂZIK: Rızk veren ![]() ![]() Hakîkatte hâlık (yaratıcı) ve râzık Allahü teâlâdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ öyle bir Râzıktır ki, kullarının günâhlarından dolayı onların rızıklarını kesmiyor ![]() ![]() REBÎ'UL-EVVEL: Hicrî-Kamerî senenin üçüncü ayı, Peygamberimizin doğduğu ay ![]() Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, mîlâdın beş yüz yetmiş birinci yılı Nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebî'ul-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi, sabaha karşı Mekke-i mükerreme şehrinde dünyâya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RECÂ: Ümid etmek, Allahü teâlânın rahmetini ummak ![]() ![]() Peygamber efendimiz, ölüm döşeğinde yatan bir hastanın ziyâretine giderek, ona, kendisini nasıl hissettiğini sorar ![]() ![]() RECEB AYI: Hicrî ayların yedincisi ve mübârek üç ayların birincisi ![]() Receb, Allahü teâlânın ayıdır ![]() ![]() Receb'in ilk Cumâ gecesini ihyâ edene (saygı gösterene) , Allahü teâlâ kabir azâbı yapmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Receb-i şerîfin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana Receb-i şerîfin hepsini tutmuş gibi, Hak teâlâ hazretleri lütf ve ihsânda bulunur ![]() Receb ayının her gecesi kıymetlidir ![]() ![]() ![]() RECM: Taşlama; muhsan (evli) olup, zinâ eden kadın ve erkeği taşlayarak öldürme ![]() Recm olunacak müslüman erkek ve kadının, zinâ suçunun, dört şâhid ile isbât edilmiş olması veya kendileri tarafından dört kerre îtirâf (kabûl) edilmesi lâzımdır ![]() Osmanlılarda, altı yüz sene içinde, bir kerre zinâ şâhidliği yapılmamış, bu sebeb ile hiç kimse, recm edilerek öldürülmemiştir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|