Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #196 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Yaz yorgunluğuna karşı öneriler -------------------------------------------------------------------------------- Yaz mevsiminde sürekli halsizlik ve yorgunluktan yakınanlara, 'Öğün sayılarını arttırmaları, sürekli sıvı içmeleri, daha çok meyve yemeleri ve dondurma yerine dondurulmuş gıdaları tercih etmeleri' öneriliyor Uzmanlar, günde 5-6 küçük öğün yenilmesi halinde, kişinin kendisini daha enerjik hissedeceği gibi şişkinlik ve yorgunluğunun da azalacağını bildiriyor Yorgunluğun çoğu kez susuzluğun ve sıvı eksikliğinin belirtisi olduğunu vurgulayan uzmanlar, günde en az 8-10 bardak su içerek enerji düzeyinin muhafaza edilebileceğini kaydediyor Uzmanlar, hamur işlerinden uzak durulması ve hayvansal yağların terk edilmesi gerektiğini de ifade ederek, birçok araştırmanın, fazla miktarda hayvansal doymuş yağ ve hamur işi tüketenlerde yorgunluk ve halsizlik şikayetlerinin daha sık olduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor Uzmanlar, özellikle glisemik indeksi düşük, lif-posa miktarı yüksek, antioksidan kapasitesi fazla meyvelerin gün boyu küçük porsiyonlar halinde tüketilmesinin, enerji düzeyini arttırdığını bildiriyor Sık sık atıştırılıyorsa, sadece atıştırma seçeneklerinin değiştirilerek enerji düzeyinin yükseltilip yorgunluğun azaltılabileceğini vurgulayan uzmanlar, "Patates ve mısır cipsi, kuru yemişler yerine, taze hazırlanmış sebze çubukları, salatalık, yeşil veya kırmızı biber kullanın Küçük şekerlemeler, çikolatalar veya pastalar yerine kuru veya taze meyveler, kuru veya taze elma, erik, kayısı tüketin" tavsiyesinde bulunuyor Uzmanlar, dondurma yerine dondurulmuş üzüm taneleri veya dondurulmuş küçük kavun ve şeftali parçalarının yenilmesini önerirken, yağlı tuzlu kraker yerine tuzsuz badem, fındık veya cevizin tercih edilmesini, mayonez veya kremalı salata sosları yerine sirke ve limon suyunun denenmesini tavsiye ediyor |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #197 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Havuzlarda dizanteri ve ishal tehdidi -------------------------------------------------------------------------------- Yaz aylarında serinlemek için en az deniz kadar vazgeçilmez bir tercih olan havuz, gerekli temizliğin yapılmaması halinde tehlikeli bir salgın hastalık yuvası olabiliyor Uzmanlar, halka açık havuzlarda özellikle çocuklarda ölümlere neden olabilecek ishal ve dizanteri gibi salgın hastalıkların kol gezdiğini hatırlatarak, "Eğer sahil kesiminde iseniz yüzmek için havuz yerine denizi tercih edin" uyarısında bulunuyorlar İnternette 'Web MD Health' adlı sağlık sitesinde yer alan habere göre, Amerikan Ulusal Salgın Hastalıkları Tetkik ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından ABD'nin tatil eyaleti Florida'da bulunan 22 bin havuzdan alınan su örneklerinde yapılan analizler ışığında 19 bin kadar örnekte dizanteri ve ishal başta olmak üzere bulaşıcı olan çeşitli sindirim ve deri hastalığı mikroplarına rastlandı Bu durumun sadece ABD'de değil tüm dünya çapında ciddi bir tehlike olduğuna dikkat çeken Amerikalı uzmanlar, halka açık olarak hizmet veren havuzların çok titiz bir temizleme işleminden geçmesi gerektiğine dikkat çekiyor Uzmanlar, havuzların en az 2 günde bir klor ve mikrop öldürücü çeşitli antiseptik maddelerle temizlenmesi gerektiğine değinerek, havuzların 'devir daim' sisteminde oluşabilecek tıkanıklıkların önlemesi için en az haftada bir sıkı bir kontrolden geçirilmesi tavsiyesinde bulunuyorlar Uzmanlar, serinlemek için havuzu tercih edenlere şu tavsiyelerde bulunuyorlar: "- Temizliğinden emin olmadığınız havuzlara girmeyin - Sahil kesiminde iseniz serinlemek için denizi tercih edin - Eğer ishal ya da salgın bir hastalık taşıyorsanız havuza girmeyin - Mümkün olduğu kadar havuz suyu yutmayın - Havuzda yüzdükten sonra ellerinizi sabunlu suyla yıkayın ve sık sık duru su ile duş alın - Vücudunuzun herhangi bir yerinde açık yara varsa suya girmeyin" |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #198 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Aşırı terlemeye karşı botox Aşırı terleme, esas olarak ter bezlerinin aşırı aktif olmasından kaynaklanmaktadır Aşırı terleme(Hiperhidrozis) etkilenen bireyler için hoş olmayan sosyal bir durumdur Genellikle koltuk altlarında,el ve ayakta aşırı terleme ile kendini gösterir Aşırı terleyen alanlar bazen hastaların yaşam kalitesini etkileyen boyutlarda olabilir Örneğin koltuk altlarında aşırı terleme şikayeti olan hastalar kokudan veya ortaya çıkan kötü görüntüden dolayı iş yerlerine yedek kıyafet götürecek kadar sıkıntı çektiklerini ifade ederler Bir diğer aşırı terleme alanı olan eller hastaların insanlarla el sıkışmasnı ve hatta yazı yazmasını engelleyecek derecede olabilir Ayaklardaki aşırı terlemeler ise kötü kokuya ve yine önemli bir sağlık problemi olan ayak ve ayak tırnaklarında mantar gelişimine zemin hazırlar Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü?nden Dr Ayfer Bankaoğlu aşırı terlemenin nedenleri ve terlemede kullanılan botox tedavisi ile ilgili şunları söyledi: Aşırı terlemenin nedenleri Terlemenin insanlarda doğal olarak gözlenen bir olay olduğunu belirterek, aşırı terlemenin nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Terin salgılanması insanlarda sinir sisteminin sempatik bölümünün çalışması ile ilgilidir Toplumun % 1?inde bu sistem aşırı düzeyde çalışmaktadır Bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir ve genetik olduğu kabul edilmektedir Özellikle stresli durumlarda bu sistem aşırı çalışmaktadır Tiroid bezinin aşırı çalışması(Hipertroidi), böbrek üstü bezinden kaynaklanan bazı hastalıklar, şişmanlık, menopoz, ağır psikiyatrik hastalıklar ve bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan ilaçlar aşırı terlemeye yol açabilmektedirler Ruhsal ve fiziksel sorunlar Bakteri üremesini kolaylaştırdığı için aşırı terleme kokuya da neden olabilirRuhsal ve fiziksel sorunlara yol açan, sosyal yaşamı zorlaştıran terleme, ellerde, koltuk altında, ayak altlarından, yüzde ve gövdede oluşabilir Ellerde olduğunda hem el ile yapılan işlerde güçlük çekilmekte hem de sosyal olarak kişileri rahatsız etmektedir Terleme stresli durumlarda gelişiyorsa ve kişi terlemeden rahatsız ise kısır bir döngü içine girilmektedir Kişi terleyeceğini bilerek daha endişeli hale gelmekte, endişe de daha fazla terlemeye yol açmakta ve bu kısır döngü sürüp gitmektedir Hastaların Tedaviye Başlanmadan Önce Değerlendirilmesi Terleme tedavisine başlanmadan önce nedeninin saptanması gerekir Terleme sorunu olan kişilerin -kilosu -kullanmakta olduğu ilaçlar -menopozda olup olmadığı -endokrinolojik bir sorunun varlığı (tiroid bezinden ya da böbrek üstü bezlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı) Bu durumların hiçbirinde sorun saptanmaz ise doğuştan sempatik sinir sisteminin aşırı çalıştığı kanaatine varılabilir Asırı terleme artık bir kozmetik sorun olmaktan ziyade bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmektedir Tedavisinde Topikal oral ilaçlar,iyontoforezis gibi yöntemler denense de neyazık ki çoğu hastada etkili olamamaktadır Botox yanlış bilindiği üzere bir yılan zehiri değildir Aynı penisilin gibi bir bakterinin toksinidir ve hiç bir allerjik reaksiyona yol açtığı gösterilmemiştir Ter bezlerinde sempatik sinir liflerini(Aşırı terlemeye yol açan) bloke ederek aşırı terlemeyi azaltmak veya durdurmak konusunda etkilidir Etkisi 6 ile 12 ay arasında sürmektedir Botox işlem uygulanmadan önce hastaların şikayeti olan alanlara iyot-nişasta testi yapılır Bu testin sonucunda aşırı terlemeye neden olan aktif alanlar belirlenir ve bu alanlara botox uygulanır Yaklaşık 3mm derinliğe cilt altına enjeksiyon yapılır Yaz mevsiminin başlaması ile de bu tip şikayeti olan hastaların sıkıntıları da artmaktadır Asırı terleme güvenli ve deneyimli ellerde botox uygulamasıyla kolaylıkla kontrol altına alınabilmektedir |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #199 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Çocuklar, 'kazayla zehirleniyor' -------------------------------------------------------------------------------- Çocukluk çağı zehirlenmeleri, kazalar içinde çok önemli yer tutuyor Türkiye'de 2000 yılında, 14 yaş altındaki çocuklarda il ve ilçelerde çeşitli zehirlenmelere bağlı 27 (yüzde 277) ölüm olayı meydana geldi Zehir danışma merkezlerine bildirilen hastaların yüzde 50'den fazlasını genç ve beş yaş altındaki çocuklar oluşturuyor İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ilk beş yaş grubunda görülen zehirlenmeler, daha çok kaza sebebiyle oluyor, erkek çocuklarda daha fazla görülüyor ve genellikle tek bir madde ile oluşuyor Zehirlenmelerin yüzde 90'dan fazlası evlerde meydana geliyor Zehirlenme vakalarının yüzde 80-85'i kaza, yüzde 15-20'si isteyerek oluyor Çocuklarda görülen zehirlenmelerin yüzde 80'den fazlası akut özellik taşıyor Kurşun ve diğer metallere bağlı olarak veya uzun süre kullanılmaya bağlı doz aşımları sebebiyle küçük çocuklarda ağrı ve ateş giderici ilaçlarla az da olsa kronik zehirlenmeler oluşabiliyor Tüm zehirlenmelerin yüzde 60'ı ilaç olmayan ürün kaynaklı En sıklıkla kozmetikler, kişisel bakım ürünleri, temizlik maddeleri, bitkiler, hidrokarbonlar ile meydana geliyor Geri kalan yüzde 40'ı ise ateş ve ağrı giderici, öksürük, soğuk algınlığı ilaçları, antimikrobiyal ajanlar ve vitaminler oluşturuyor 'ZEHİRLEYEN' İLAÇLAR En sık zehirlenme yapan ilaçlar şunlar: "Ağrı ve ateş düşürücüler, öksürük ve soğuk algınlığı ilaçları, ağızdan alınan kontraseptifler, antibiyotikler, benzo-diazepinler, vitamin preparatları, lokal kullanılan ilaçlar, astım ilaçları, antihistaminikler, antidepresanlar ve demir preparatlar" Uzmanlar, toksik (zehirli) maddelerin vücudun hemen her sistemini etkilediğini ifade ederek, belirti ve bulguları şöyle bildiriyor: "Bulantı, kusma, karın ağrısı, yürüme bozukluğu, şuur kapanıklığı, konvülziyon (havale geçirme), ateş, görme bozukluğu, halüsinasyonlar, aritmiler (ritm bozuklukları) ve siyanoz (morarma)" İlaçla zehirlenme halinde kusmuk, idrar gibi maddelerin mümkünse hekime getirilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, hastanın, hastanelerin acil polikliniklerine götürülmesi gereğine dikkat çekiyor Uzmanlar, zehirlenmelerin ancak, 'İlaç ve toksik maddelerin güvenli paketleme ve muhafazası, zehir etkisinin kontrolü, çevrenin düzeltilmesi, zehirlerin ev dışında muhafazası, ürünlerin emniyetli depolama ve kullanılması, etkin gözlem, sosyal, psikolojik ve ekonomik faktörlerin değişmesi, eğitim, farkında olmayı ve bilgiyi arttırmak, tavır ve davranışları değiştirmek, kişisel danışmanlık, grup eğitimi, yazılı ve sözlü basın araçları ile yoğun kampanyalar, zehir danışma merkezi telefonlarının öğrenilmesi ve kullanılması ile azaltılabileceğini' ifade ediyor |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #200 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Tatil yaparken suda boğulmalara dikkat -------------------------------------------------------------------------------- Yazın gelmesiyle birlikte suda boğulma olayları da artıyor Boğulma olayının yüzme bilenlerin bile başına gelebileceğini ifade eden uzmanlar, suda boğulanların yalnızca yüzde 50'sinin yüzme bilmediğini, bu nedenle yüzme bilenlerin de gerekli önlemleri almaları gerektiğini belirtiyorlar Bu arada boğulma vakalarında kişiye uygulanacak olan müdahalenin kesinlikle ilk yardım eğitimi almış ve bilinçli kişilerce yapılması gerektiği belirtiliyor Boğulmalarda ilk yardımın temel amacının, akciğerlere hava girmesini sağlamak olduğunu belirten uzmanlar, ilk yardıma mümkün olduğunca zaman geçirmeden başlanması gerektiğini ifade ediyorlar Buna göre, boğulma tehlikesi geçiren bir kişiye yapılacak uygulama şöyle anlatılıyor: - Kazazede sudan çıkarılır çıkartılmaz, ağzında protez varsa alınmalı ve boğazındaki salgılar temizlenmeli, başı iyice arkaya yatırılarak, altçenesi iki elle kavranıp aşağıya ve geriye çekilmeli, bu arada başparmaklar ağzı açık tutmalı, ağızdan ağza yapay solunum uygulanmalı ve göğüs kafesine düzenli aralıklarla bastırarak kapalı kalp masajı yapılmalıdır - Yapay solunum uygulamak için kazazedenin başı arkaya eğilir, ensesinin altına bir el ya da katlanmış giysiler sokulur Öteki el ise kazazedenin alnına, işaret ve baş parmaklar burnu kapatacak biçimde yerleştirilir Yardım eden kişi derin bir soluk aldıktan sonra, dudaklarını kazazedenin dudaklarının üstüne yerleştirir ve soluğunu güçle verir Kazazede çocuksa soluk verme fazla güçlü olmamalıdır Soluk verdikten sonra kazazedenin soluk vermesine izin vermek amacıyla ağzı açık tutulur - Bu işlem iki kez daha yinelendikten sonra göğüs kafesine bastırarak kalp masajına başlanır Bunun için kazazedenin yanı başına diz çökerek bir el göğüs kemiğinin alt bölümüne, öteki el ise bu elin sırtına yerleştirilir Göğüs kemiğine omzun ve vücudun ağırlığı gelecek ve 30-40 kiloluk bir güç oluşturacak biçimde güçle bastırıldıktan sonra hızla bırakılır İki soluk verdikten sonra göğse 15 bası uygulanır - Ağızdan ağza solunumun mümkün olmadığı durumlarda Halger-Nielsen ya da Silvester yöntemine başvurulabilir - Halger-Nielsen yöntemi kazazedeyi sırtüstü yatırmanın mümkün olmadığı zamanlarda yararlıdır Yardım eden kişi avuçlarını kazazedenin kürek kemiklerinin hemen altına koyar; kazazede bu arada olanaklıysa ayakları başından daha alçakta ve kolları yüzünün altında birbirine kavuşmuş olarak yatırılır Yardım eden kişi kollarıyla kazazedenin sırtına bastırarak, havanın dışarı çıkmasını, daha sonra kazazedenin dirseklerini tutarak kendisine ve yukarıya doğru çekip göğsün genişlemesini ve akciğerlere hava girmesini sağlar Daha sonra kollar özenle yere konur, bası manevrası yinelenir Bu manevra dakikada 12-15 kez yinelenmelidir - Silvester yönteminde, kazazede sırtüstü yatırılır; omuzlarının altına kalın bir şey konur Yardım eden kazazedenin başucunda, bacakları başın her iki yanında olacak biçimde oturur Kazazedenin kolları bileğin hemen üstünden sıkıca yakalandıktan sonra, son kaburgaların düzeyinde göğsün üstüne doğru dirençle karşılaşana değin bükülür Bu anda hava akciğerlerden çıkar Daha sonra kollar başın üstünde dışa yukarıya ve geriye kaldırılarak göğsün genişlemesi ve havanın pasif yolla akciğerlere girmesi sağlanır, kollar yavaşça göğse geri getirilir Bu manevra dakikada 10-12 kez yinelenir |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #201 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Suda egzersizle kalbe sağlık depolayın -------------------------------------------------------------------------------- Aşırı kilonun kalp yetersizliği riskini artırdığını belirten uzmanlar, suda egzersiz yaparak fazla kiloların daha çabuk verilebileceğini bildirdi "Hekimce" adlı web sitesinden alınan bilgilere göre, erkeklerdeki kalp yetersizliği vakalarının yüzde 11'i, kadınlardaki kalp yetersizliği vakalarının ise yüzde 14'ü fazla kilolardan kaynaklanıyor Fazla kilolu kadınlarda normal kilolu kadınlara göre kalp yetersizliği iki kat artarken, fazla kilolu erkeklerde bu oran yüzde 90'ı buluyor Suda egzersiz yaparak vücut kaslarını daha fazla çalıştırmak ve daha çok kalori yakmak mümkün Suyun havadan 50 kat daha fazla olan direnci sayesinde, su içinde yapılan egzersizler daha etkili oluyor Suda yapılan hareketler özellikle eklemler ve kaburga üzerinde etkili hale geliyor Su, vücudun her tarafında direnç yarattığı için vücudun her bölgesinden eşit şekilde kilo veriliyor ve tüm kasların çalışması sağlanıyor Uzmanlar, 400 kaloriden kurtulmak için sadece 30 dakika yüzmenin yeterli olduğunu belirtiyor Suda yapılan 10 dakikalık spor, karadaki yarım saatlik yürüyüşle aynı etkiye sahip; su egzersizleri zamandan tasarruf sağlarken, daha çok kalori yakılmasını sağlıyor Su içinde yapılabilecek birçok egzersiz önerilirken, "dalga kırmak" adlı egzersiz hareketleri şöyle sıralanıyor: "Kalçalarınıza kadar suyun içine girin Önce sırtınızı dönerek gelen dalgalara karşı koymaya çalışın Suyun gücüne karşı koymaya çalışmanız size önemli miktarda bir kalori harcaması yaptırır Karın ve sırt kaslarınızı bu sırada gergin tutup, kollarınızı iki yana açarak dengede durmaya gayret gösterin Daha sonra yüzünüzü dönün ve düşmeden dalgalarla boğuşmayı deneyin" Uzmanlar ayrıca, su altında paletlerle yüzmenin bacak, kalça, karın ve sırt kaslarını ciddi şekilde güçlendirdiğini belirtiyor Uzmanlar, suyun kaldırma kuvvetinden yararlanıp sırtüstü yatmanın da boynu ve bel bölgesini rahatlatarak, sırt ağrılarını giderdiğini kaydediyor |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #202 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Gastroözefageal Reflü hastalığı nedir? -------------------------------------------------------------------------------- Mide içeriğinin (asidinin) patolojik şekilde mideden özefagusa (yemek borusuna) doğru geri kaçışı gastroözefageal reflü'dür Hastalar göğüs kafesinin arkasında yanma (heartburn) şikayeti ile başvurabilirler Bazen yemek borusunun arkasındaki yanmanın yanı sıra ağza gıdaların ve acı suyun gelmesidir Özefageal reflü sıklıkla yemeklerden sonra olur Gastroözefageal reflü hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıktır Ülkemizde yapılan bir çalışmada toplumun %20?sinde gastroözefageal reflü hastalığı bulunmuştur NEDENLERİ NELERDİR? Gastroözefageal reflü hastalığının semptomlarının (bulgularının) kökeninde yemek borusunun uzun bir süre, fazla miktarda mide asidik içeriği ile teması yatmaktadır Mide asidik içeriğinin yemek borusu ile uzun süreli teması yemek borusunda hasara yol açar ve bu da yanma hissine sebep olur Normal olarak yemek borusunun alt ucundaki alt özefagus sfinkteri dediğimiz kastan oluşmuş kapak benzeri bir yapı vardır Bu yapı asidin yemek borusuna geri kaçmasını önleyerek midenin içinde kalmasını sağlar Reflü hastalığında ise bu sfinkter sık aralıklar ile gevşer ve mide asidik içeriği yemek borusuna geri kaçar KOPMLİKASYONLARI NELERDİR? Eğer reflü tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlarla seyredebilir Örneğin yemek borusunda darlık, kanama ve mukozada prekanseröz(kanser öncesi ) bir takım değişikliklere (barrett özefagusu) neden olabilir Sizi ve doktorunuzu uyarması gereken semptomlar şunlardır; 1- Yutma güçlüğü (disfaji) 2- Kanama 3- Boğulma hissi, öksürük, ses kısıklığı 4- Kilo kaybı Birçok hastadan asidin yukarı gelmesi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla kontrol edilebilir YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ NELERDİR? 1- Sigara bırakılmalıdır Tütün asidi dengeleyen koruyucu mekanizmalara zarar verirAsit üretimini uyararak ve yemek borusu ile mide arasındaki kasların gevşemesine de yol açarak asit reflüsüne yol açar 2- Gazlı ve asitli içeceklerden uzak durulmalıdır 3- Alkol, çikolata,kafein, kahve, çay, yağlı, baharatlı yiyecekler ve domates gibi asidi arttıran yiyeceklerden kaçınılmalıdırKilo verilmesi önerilirYatmadan en az 3 saat önce yemek sona erdirilmelidirYatağın baş ucunun kaldırılması gece boyunca asit reflüsünü önleyecektirSıkı kemer ve giysilerden kaçınılmalıdır MEDİKAL İLAÇLARLA TEDAVİ NEDİR ? Gastroözefageal reflü hastalığının organik bir sebebi vardır Genelde sadece yaşam tarzı değişikliği ile önlenemez gastroözefageal reflü hastalığında medikal tedavi çok önemli bir yer tutar Medikal tedavide yer alan anti asit grubu ilaçlar yemek borusunu koruyarak ve mide asiditesini bastırarak tedaviye yardımcı olurlar Doktorunuzun önerisi ile alınır Mide asidini bastıran H2 blokerleri ve proton pompa inhibitörleri denilen ilaçlar da doktorunuzun öngöreceği dozlarda kullanılmalıdır Medikal tedavi ile hastaların çoğunda gastroözefageal reflü hastalığının bulguları önlenebilir Bu ilaçların yanı sıra asidin yemek borusundan mideye aşağı doğru geçişini kolaylaştıran Prokinetik ilaçlar da tedavide yer alırlar |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #203 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Güneş Gözlükleri ve Koruyucu Camların Özellikleri -------------------------------------------------------------------------------- Güneş Gözlükleri ve Koruyucu Camların Özellikleri Güneş kaynaklı ve İnsan için(özellikle cilt ve göz) zararlı ışınlar, UV(Ultraviole), daha küçük dalga boyundaki ışınlar ve IR(lnfra red) denilen daha büyük dalga boyundaki ışınlardır Küçük dalga boyundaki ışınlar radyasyon etkisi, büyük dalga boyundaki ışınlar ise termik(lsı) etki ile organizmaya zarar verirler Güneşten yayılan ışınların dalga boyu, 400-800 nanometre arasında bir dağılım gösterir Atmosfer, zararlı ışınların büyük bir kısmını filtre etmesine rağmen, yine de gün ışığında göze zarar verecek derecede UV ve IR ışını vardır Özellikle son yıllarda üzerinde sıkça durulan ozon tabakasının incelmesiyle dünyaya daha fazla zararlı ışının ulaşması, İnsan sağlığı üzerindeki tehditleri de artırır hale gelmiştir UV ışınlarından UV -B, önlem alınmadığında cilt yanıkları oluştururken, UV -A ve özellikle UV -C gözler için zararlı olmaktadır Böyle bir durumda yukarıda bahsedilen zararlı ışınlardan gözlerimizi korumak, ideal bir güneş gözlüğü ile mümkün olacaktır İdeal bir güneş gözlüğü Camı, UV ve IR ışınlarını etkili oranlarda absorbe ederek (emerek), bunların göze zarar vermesini engeller Ayrıca göze ulaşan ışık tayfını kontrastı artıracak şekilde filtre ederek, görüşü de artırırlar Özellikle açık renkli göze sahip insanlar(mavi, yeşil gözler gibi) bu konuda daha hassastır Çünkü gözdeki pigmentler, göze giren ışınların indirgenmesini ve etkisinin aza1masını sağlarlar Ayrıca bazı göz hastalıkları, gözün güneş ışınlarından daha fazla etkilenmesine neden olur (Allerjik konjonktivit, kuru göz, retinitis pigmentoza, albinizm gibi) |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #204 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Tırnak mantarı, yaz sıcağıyla artıyor -------------------------------------------------------------------------------- Türkiye'de 4 milyonu aşkın tırnak mantarı hastası bulunduğunu belirten uzmanlar, hastaların bunun farkında olmadığını ya da önemsemediğini ifade ediyor Uzmanlara göre, hastalık tedavi edilmediği sürece vücuda ve diğer aile bireylerine bulaşıyor Sıcak ve terli ayakkabı giyenler, bot kullananlar, kuaför ve ev hanımları, sporcular ve ortak soyunma odası ile duş kullananlar tehdit altında |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #205 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Kalp hastalıkları 'Balık' tavsiyesi -------------------------------------------------------------------------------- Kütahya Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Hastanesi doktorlarından Enis Koçak, kalp hastalarının içerdiği koruyucu yağ asidi sebebiyle balığı sofralarından eksik etmemesi gerektiğini söyledi Kalp ve Damar Hastalıkları Mütehassısı Dr Enis Koçak, balıkta herkes için yararlı B, A ve D vitaminlerinden bol miktarda bulunduğunu bildirdi İhtiva ettiği koruyucu yağ asidi ile balığın kalp hastaları için önemli bir gıda olduğunu belirten Enis Koçak, "Balıkta doymamış yağ asitleri fazla İçerdiği koruyucu yağ asidi ile balık, kalp hastalarının tercih etmesi gereken bir gıda Bu özelliği ile tam bir kalp dostu Balık üstelik kolesterol açısından da fakir bir et Bu açıdan kırmızı ve beyaz etten daha sağlıklı olan balık düzenli olarak tüketilmeli" dedi Balıktan istenen faydanın sağlanabilmesi için pişirilmesine de dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Enis Koçak, "Balığı ızgarada ya da fırında pişirmek daha sağlıklı Yağda kızartıldığı zaman kolesterol ve yağ oranı artıyor Avantajını kaybediyor" diye konuştu Koçak, bol miktarda B, A ve D vitamini bulunan balığın her yaşta insan için çok besleyici olduğunu sözlerine ekledi |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #206 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Kereviz sinirli olmayı önlüyor Akdeniz mutfağının lezzetlerinden kereviz, içerdiği maddeler sayesinde sinirliliği önlüyor B vitamini, demir ve kireç yönünden zengin olan kereviz şeker, yüksek tansiyon ve romatizma hastalıklarına da iyi geliyor Uzmanlar düş kırıklığı çekenlerin kereviz ve havuç yemesini tavsiye ediyor Salatası, çorbası, zeytinyağlı yemeği yapılarak tüketilebildiği gibi, yemeklere kendine özgü bir lezzet de katan kereviz, içerdiği değerlerle alternatif tıpta birçok hastalığın tedavisinde de kullanılıyor Yaprak ve kök kerevizi olarak iki çeşidi bulunan ve anavatanı Güney Avrupa olan kereviz, deniz havası alan rutubetli yerlerde yetiştiyor ve soğuk havada kolayca don tutuyor Uzmanlar, lezzeti ve besin değerinde kayıp meydana gelmemesi için kereviz alırken don yememiş olmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirtiyor Kerevizin içeriğindeki 'sedanonik anhidrit', 'sedanolin', 'limonen', 'palmitik asid' ve 'gayakol' gibi maddeler sayesinde zihinsel yorgunluğun giderilmesine iyi geldiğini kaydeden uzmanlar ayrıca B vitamini, demir ve kireç içeren kerevizin, unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderdiğini ifade ediyorlar Uzmanlar idrar söktürücü özelliğe de sahip bulunan kerevizin, böbrek taşı ve kumlarının düşürülmesine yardımcı olduğunu, şeker, yüksek tansiyon ve romatizma hastalıklarına da iyi geldiğini kaydediyorlar |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #207 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Kafein unutkanlık yapıyor -------------------------------------------------------------------------------- İtalya'da üniversite öğrencileri arasında yapılan yeni bir araştırma, kahvenin içerdiği kafeinin unutkanlığa sebep olduğunu ortaya çıkardı Araştırmaya göre, denekler çok iyi bildikleri bazı kelimeleri hatırlamakta zorluk çekiyorlar Yani kafein, "Dilimin ucunda ama" durumunun daha sık yaşanmasına yol açıyor İnternetteki "Hekimcecom" sitesinde yayınlanan habere göre, araştırmayı yapan akademisyenlerden Valeri Lesk, kafeinin, beynin belli bölümlerinin çalışmasını engellediğini belirtiyor Lesk, beynin engellenen bölümleri sebebiyle de bazı kelimelerin hatırlanmasında zorluk çekildiğini vurguluyor Ancak, hatırlanmaya çalışılan konuya bağlı olarak kafein, kısa dönemli hafızayı güçlendirebiliyor Yapılan araştırmada, 32 üniversite öğrencisi iki gruba ayrıldı İlk gruptaki öğrencilere, iki fincan sert kahveye eşdeğer 200 miligram kafein verilirken, diğer gruptaki öğrencilere ilaç görünümlü hap dağıtıldı Daha sonra tüm öğrencilere, tek kelimelik cevapları olan 100 genel kültür sorusu soruldu Mesela "hiyeroglif" cevabını almak için "Eski Mısır'da kullanılan yazının adı nedir?" sorusu soruldu Her soru için öğrencilerden tek kelimelik 10 seçeneğe bakmaları istendi Bu seçeneklerden 2 ile 8 tanesi doğru cevaba benzer kelimelerden seçildi Mesela, doğru cevabı "hiyeroglif" olan soru için verilen seçenekler arasında "hiyerarşi" de bulunuyor Diğer kelimelerin ise cevapla uzaktan yakından ilgisi bulunmuyor Öğrenci, ilk denemesinde cevabı bilemezse, araştırmacılar cevabın ilk hecesini ipucu olarak verdi Eğer denek bu ipucundan sonra doğru cevabı verirse, bu soru kayıtlara "Dilimin ucunda ama" olarak kaydedildi Öğrencilere gösterilen kelimeler, doğru cevabı çağrıştıracak şekilde düzenlendiyse, deneklere verilen kafein, doğru cevabın hatırlanmasına yardımcı oluyor Eğer gösterilen kelimelerin cevapla ilgisi yoksa, kafein verilen deneklerin, ilaç görünümlü hap verilen deneklere göre kelimeleri hatırlamakta daha fazla sıkıntı çektikleri belirlendi Bu arada, İngiliz Kahve Derneği'nin bir sözcüsü, yapılan araştırmanın çok küçük ölçekli olduğunu, bu sebeple genele yayılamayacağını söyledi Aşırı olmamak kaydıyla alınan kafeinin yararlı etkileri olduğunu gösteren pek çok araştırma bulunduğunu belirten sözcü, bu araştırmanın bilimsel verileri değiştirmeyeceğini savundu |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #208 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Sünnet hakkında bilinmesi gerekenler -------------------------------------------------------------------------------- Sünnet penisin uç kısmını saran, tıp dilinde prepisyum adı verilen sünnet derisinin belirli şekil ve uzunlukta cerrahi yolla kesilerek alınması ve penis uç kısmın açığa çıkarılması işlemidir Memorial Hastanesi Üroloji bölümü uzmanlarından UzmDrErdal Alkan sünnet ile ilgili dikkat edilmesi gereken konular hakkında şu bilgileri verdi ; SÜNNET NE ZAMAN YAPILMALI? Sünnet her yaşta yapılabilmekle beraber; özellikle 3-6 yaşlar arasında yapılması çocuktaki psikolojik travmalardan dolayı pek tavsiye edilmemektedir Son zamanlarda yeni doğan bebeklerde; cerrahi işlemin kolaylığı, bebekte yara iyileşmesinin çabuk olması, sünnet sonrası bakımın kolaylığı ve yeni doğanda henüz kişilik teşekkül etmediği için psikolojik travma oluşturmaması nedeniyle en ideal yaş olarak kabul edilmektedir 3-6 yaşlar arasındaki çocukların; kimlik gelişimi döneminde ve uyumsuz olmaları nedeniyle psikolojik etki oluşturmamak için zorunlu olmadıkça sünnet edilmesi tavsiye edilmez |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #209 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Havuzlardaki klor saçlara zararlı -------------------------------------------------------------------------------- Uzmanlar, güneşin yaydığı ultraviyole ışınları ile deniz suyundaki tuz ve havuzdaki klorun, saçın en büyük düşmanı olduğunu belirtiyorlar İnternet'ten derlenen bilgilere göre uzmanlar, bayanların saç rengini açmak için kullandıkları kimyasal madde olan 'oryal'in, tüm kadınlar tarafından endişe duyularak kullanıldığını, oysa havuz suyundaki klorun bundan çok daha tehlikeli olduğu vurgulandı Havuz suyunda bulunan klorun mayoların bile rengini soldurduğuna, saçlarda da renk değişimine, kuruluğa, kırılmalara ve genel yıpranmaya neden olduğunu belirten uzmanlar, buna rağmen kadınların yüzde 99'unun havuza girerken saçlarını koruyacak bir bone kullanmadıklarına dikkati çekiyorlar |
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) |
05-17-2008 | #210 |
rock_alltime
|
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Bakanlıktan besin uyarısı -------------------------------------------------------------------------------- Sağlık Bakanlığı, besinleri satın alma, hazırlama, pişirme, depolama konusunda vatandaşları uyardı Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, alışverişe çıkmadan önce satın alınacak besinler için bir liste hazırlaması gerektiği ve listede seçeneklere yer verilmesi gerektiği ifade edildi Besinlerin günlük, haftalık ve aylık olarak sınıflandırılması gerektiği belirtilen açıklamada, kısa süre içinde fazla besin alınmaması gerektiği vurgulandı Beslenmeye ayrılan paranın önceden belirlenmesinin önemli olduğu ifade edildiği açıklamada, besinlerin değişik yerlerdeki fiyatlarının araştırılmasının gerektiği kaydedildi Düşük gelirli ailelerin, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ucuz olan tahılların yanında bir miktar kuru baklagil ve yumurta satın alarak enerji ve protein yönünden dengeli bir beslenme yapmaları tavsiye edildi Fazla yağlı besinlerin tercih edilmemesinin tavsiye edildiği açıklamada, özellikle yağsız kırmızı etin kullanılması gerektiği vurgulandı Sağlıklı yaşam için az miktarda tuz kullanılması gerektiği belirtilen açıklamada, doğal sebze ve taze besinlerin tercih edilmesi, fazla miktarda katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmasının önemli olduğu bildirildi Hazır meyve suları, gazoz, kolalı içecekler yerine besleyici değeri daha yüksek olan taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonun tercih edilmesi tavsiye edildi HAZIRLAMA VE PİŞİRMENİN PÜF NOKTALARI Alışveriş sonrası satılan alınan gıda maddelerinin sağlıklı bir şekilde hazırlamasının önemli olduğunun kaydedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini artırır Beyaz ekmek yapmak için buğday tanesinin, kepek ve özünün iyice ayrılması besleyici değerini azaltır Tarhana, yoğurt ve unun karışımıyla mayalandırılarak yapıldığından, besleyici değeri yüksektir Pişirirken içine pişmiş nohut, mercimek, havuç eklenmesi değerini daha da artırır Tarhana güneşte kurutulursa, süt ve yoğurt aydınlık yerde bekletilirse vitamin B2, vitamin B6 ve folik asit değerleri azalır Yumurta, süt, yoğurt, peynir ve tahinle yapılan tatlıların besleyici değerleri, sadece un, yağ, şeker kullanılarak yapılanlardan üstündür Şeker yerine pekmez kullanılması, besleyici değerini daha da artırır Sütlü tatlı yaparken şeker önceden konulmalıdır Birlikte yüksek sıcaklıkta pişirilirse, protein değeri azalır Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler iyi pişirildiğinde sindirimi kolaylaşır ve böylelikle protein değeri artar Yumurta çiğ yenirse ya da sarısının etrafı yeşillenecek kadar hızlı ateşte, uzun süre pişirilirse, besleyici değeri azalır Yeşil ve sarı sebzelerden yapılan salatalara limon veya sirke eklenir, bekletilirse A ve C vitamini değeri azalır Sebzeler doğrandıktan sonra bekletilirse ve haşlama, pişme suları atılırsa, vitamin ve mineralleri azalır Meyveler kesildikten ya da suyu sıkıldıktan sonra bekletilirse C vitamini değeri azalır Hatta sıkılmış meyve suları buzdolabında bekletilirse vitamin değeri azalır Süt yarım saat gibi uzun süre kaynatılırsa vitaminleri azalır Pastörize ve sterilize edilmemiş süt kabarınca ateşten alınırsa, mikropları ölmez Süt kabardıktan sonra karıştırılarak 4-5 dakika kaynatılıp hemen soğutulur Cam kavanozda buzdolabında 1-2 gün saklanır Yağ yakıldıktan sonra yemeğe konursa, sağlığa zararlı duruma gelir Yoğurdun yeşilimsi suyu atılırsa vitamin değeri azalır Ayrıca yoğurt torbaya konup süzülür ve süzülen suyu atılırsa vitamin kaybı olur Kapakları-hafif de olsa- içe veya dışa doğru bombaj yapmış konserveler sağlık için son derece zararlıdır" BESİNLERİ SAKLAMA KURALLARI Bazı besinlerin kısa zamanda kullanılmasının olanaksız olduğunun bildirildiği açıklamada, bazı besinlerin çeşitli işlemlere tabi tutarak uzun süre değerinden ve lezzetinden kaybettirmeden saklamanın zorunlu olduğu kaydedildi Taze besinlerin, hasat edilmelerinden itibaren mikroorganizma ve enzimlerin etkisine maruz kaldığının ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "Besini mikroorganizmaların etkisinden koruyabilmek ve enzim faaliyetlerini durdurabilecek bir ortam oluşturmak zorunluluğu vardır Mikroorganizma ve enzimler belirli bir sıcaklık derecesinde faaliyet gösterdiklerine göre besinler soğuk yerde saklanırsa, tazeliklerini koruyabilirler Besinlerin saklanabileceği buzdolapları, soğuk hava depoları ve dondurma araçları veya yerleri yapılmıştır Bu gibi yerlerde besinlerin bozulmadan saklanma süresi dolabın veya deponun ısı derecesine bağlıdır Taze sebzeler bekletilmez, tereyağı ve benzeri kahvaltılık margarinlerde nem miktarı fazla olduğundan kolay bozulurlar Bu bakımdan buzdolabında saklanması gereklidir Patates, karanlık, serin, kuru ve hava akımı olmayan yerlerde saklanır Işık, patatesin renginin yeşile dönmesine neden olabilir Soğan için en iyi saklama ortamı kuru, hava akımı olan serin yerdir Kuru besinler serin, karanlık, kuru ve havalandırılabilen yerlerde saklanır Kuru besinlerin saklandığı yerin nemli olması küflerin çoğalmasına neden olur Besinler mümkünse raflarda, yerden yukarıda, ağzı kapalı kaplarda birbirlerine benzeyenler bir araya konmak suretiyle saklanmalıdır" |
|