Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nutuktamamı

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #136
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



OLAYLARIN AKIŞINA AYAK UYDURAMAZDIK

Efendiler, İstanbul'un fiilî olarak işgalinden aşağı yukarı yirmi gün önce ortaya konulan bu görüş ve düşünce incelenmeye değer Ben yalnız bir noktaya işaret etmekle yetineceğim O nokta, olayların akışına ayak uydurma şeklinde bir kaderciliği benimsemektir Biz elbette, işi böylesine bir kaderciliğe bırakamazdık Aksine, olayların akışının ne olabileceğini önceden kestirip tesbit ederek, karşı tedbirleri düşünmek ve ânında, bir kararsızlığa düşmeden uygulamak taraftarı idik İşte bundan dolayıdır ki, daha öncesinden kamuoyunu yoklamaya başlamıştık

Efendiler, Milletvekili Mazhar Müfit Bey'in bir mektubuna verdiğim diğim cevabı olduğu gibi bilginize sunarsam, Kâzım Karabekir Paşa'nın ş a'nın görüşlerine verilmesi gereken cevap da kendiliğinden anlaşılmış olur Mazhar Müfit Bey'in mektubunda yazdıklarını tekrar etmeyeceğim ceğim Onu gerekirse kendileri yayınlarlar Benim verdiğim cevap şuydu:

Ankara, 25/2621920

Hakkâri Milletvekili Mazhar Müfit Beyefendi'ye

Efendim Hazretleri,

142I920 tarihli uzun mektubunuzu ancak dün aldım ve yarınki postaya yetiştirmek üzere cevabını şimdi yazıyorum Yüce Meclis-i Millî'nin ve Felâh-ı Vatan adıru taşıyan grubun, gerçek durumlarını tasvir eden değerli ifadeleriniz, bende üzüntü yarattı Açıklama ve tasvirlerinizle gözümün önünde beliren manzara elem vericidir Zavallı millet; hayatını, varlığını, kaderini savunmak, korumak ve güven altına almakla yükümlü bildiği sayın milletvekillerini, gerçek millî ve vatanî görevlerini daha ilk anda ve ilk adımda unutmuş görüyor Batılıların ve bütün düşman dediğimiz milletlerin, Türklerde kabiliyet olmadığı gerekçesiyle, Türkiye' de, her şeyin, bizim için olumsuz olan şeyin yapılmasına göz yumdukları bilinirken ve her birimiz, ayrı ayn bu zannın yanlışlığını ispata kararlı olduğumuzu iddia ederken, çıkar duygularımız, basit bencilliklerimiz bize her şeyi unutturabilir Önce gelen milletvekilleri şöyle yapacakmış, sonra gelen milletvekilleri böyle tavır almış, Hey'et-i Temsiliye şunu kendinden saymış, bunu bayağı görmüş Bunları söyleyenler, koca Türk milletinin sayın milletvekilleri, öyle mi? Bu ruh hali, böyle bir ahlâkî davranış karşısında hayret ve şaşkınlıktan donakalırım Yeni grup veya parti teşkilâtından söz ediliyor Azizim Mazhar Müfit Bey açıkladığınız zihniyet ve yaratılışların kuracakları gruptan da, partiden de, ben memleketi kurtarıcı sağlam bir tavır alınabileceğine hükmedemiyorum Ben de Hey'et-i Temsiliye adı altında fedakârca görev yapan arkadaşlar, bu vatanın kur tuluşu ve milletin huzuru için ölünceye kadar çalışmak isterken, sayın milletvekilleri tutum ve tavırlarıyla ve gaflet uçurumuna yuvarlanmalarıyla, anlıyorum ki, buna bile müsaade etmeyeceklerdir Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin teşkilâtına ve bu teşkilâtın meydana getirdiği Kuva-yı Milliye'ye dayanma gereği kalmadığını, çocukça ve gafilce davranış ve hareketleriyle belli eden Meclis-i Meb'usan'ın ve Felâh-ı Vatan Grubu'nun, bu konudaki kesin kararının öğrenilmesini ve tarafımıza bildirilmesini Rauf Bey'e yazdık Bu kararın, bir an önce alınabilmesi için sizin de yardımınızı rica ederiz Bu kararı verirken, sayın milletvekillerinin, toplantı yeri olan İstanbul'da, kırk bin Fransız, otuz beş bin İngiliz, iki bin Yunan ve dört bin İtalyan kara kuvvetlerinin yığınak yaptığını ve İngiliz Akdeniz donanmasının da Fındıklı sarayına karşı demir atmış olduğunu gözönünde bulundurmaları gerektiğini hatırlatırım (Mustafa Kemal)

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #137
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



AKBAŞ CEPHANELİĞİ VE KÖPRÜLÜ HAMDİ BEY

Efendiler, Rauf Bey'e yazdığımız son şifrede, Akbaş Cephaneliğindeki cephanenin bir kısmının İngilizlere verilmesine yardım ettikleri yolunda bir eleştiri vardı Bu meseleyi biraz açıklayayım Rumeli sahilinde, Gelibolu yakınlarında, Akbaş denilen yerde, bir cephane deposu vardı Orada Fransızların eli altında bo1 miktarda silâh ve cephane bulunuyordu Hükûmet, İtilâf Devletleri'ne tamamiyle boyun eğmiş göriinmeyi yararlarına uygun saydığından, sözünü ettiğim cephanelikteki silâh ve cephanenin bir kısmını İtilâf Devletleri'ne vermeyi vaadetmiş Onlar da Wrangel ordusuna göndereceklermiş Rusya'ya nakli için bir Rus vapuru da Gelibolu'ya gelmiş Hükûmet daha önce, İstanbul'daki teşkilât başkanlarımızın izin ve yardımlarını da sağlamış

Halbuki, Efendiler, Köprülü Hamdi Bey adında kahraman bir arkadaşımız, Kuva-yı Milliye'den bir müfreze ile, 26/27 Ocak ("6) 1920 gecesi, sallarla Rumeli sahiline geçti Akbaş cephaneliklerini ele geçirdi Depo bekçileri olan Fransızları tutukladı ve haberleşme hatlarını kesti Silâhların hepsini cephanenin bir kısmını ve muhafız Fransız askerlerini de göz altında Lapseki'ye nakletti Silâhları ve cephaneyi Anadolu'ya göderdikten sonra, Fransız erlerini iade etti Akbaş deposunda sekiz bin Rus tüfeği, kırk Rus makineli tüfeği, yirmi bin sandık cephane bulunduğu tahmin ediliyordu (Belge: 239)

Bu olay üzerine, İngilizler, Bandırma'ya iki yüz kişilik bir kuvvet çıkardılar İtilâf kuwetlerinin, millî savaş bölgelerinin gerilerinde İtilâf Devletleri askerlerinin de bulundukları yerlerdeki depolarda bulunan silâhların ve cephanenin başka yere nakli, kullanılamaz duruma getirilmeleri veya bu gibi yerlerin işgal edilmeleri ihtimaline karşı, komutanlara verdiğimiz emirde, bazı tedbirler tavsiye etmekle birlikte, bütün komutanların büyük bir kararlılık ve kesinlikle hareket etmeleri gereğini bildirdik (Belge: 240)

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #138
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ANZAVUR'UN MİLLİ CEPHELERİMİZİ ARKADAN VURMA TEŞEBBÜSÜ

Efendiler, hemen aynı günlerde, Anzavur, Balıkesir ve Biga dolaylarında, oldukça önemli ve tehlikeli durumlar yaratmayı başarmıştı Balıkesir'de, millî cephelerimizi arkadan vurmak istiyordu Başına bir yığın adam toplamıştı Karşısına gönderilen millî kuwetlerle, Biga'da kanlı bir çarpışma yapıldı Anzavur galip geldi Kuwetlerimizi dağıttı Toplarımızı ve makineli tüfeklerimizi ele geçirdi Erlerimizi ve subaylarımızı esir ve şehit etti Akbaş kahramanı Hamdi Bey de bu şehitler arasındaydı Bundan sonra, Ahmet Anzavur, kendi adına verdiği Ahmediye Cemiyeti adı altında alçaklıklarını gittikçe artırdı

Efendiler, 3 Mart 1920 tarihinde, içinde fevkalâde önemli haberler bulunan bir şifre aldım Bu şifre, İstanbul'dan İsmet Paşa 'dan geliyordu Ben Ankara'ya geldikten sonra, İsmet Paşa, Ankara'ya yanıma gelmişti Birlikte çalışıyorduk Fakat Cemal Paşa'dan sonra Harbiye Nâzırlığı'na Fevzi Paşa Hazretleri geldi Paşa Hazretleri'nin özel istekleri üzerine ve çok önemli bir iş için İsmet Paşa'yı bu tarihten birkaç gün önce İstanbul'a göndermiştim

Önemli saydığımız nokta şuydu: Yunanlılar taarruza hazırlanıyorlardı Buna kargı, akla yakın olan tedbir, bütün kuwetleri seferber ederek düzenli bir savaşa girmekti Özellikle Fevzi Paşa Hazretleri, bu gerek ve zarureti takdir etmekteydi

İşte, bu hazırlığı yapmak üzere İsmet Paşa'nın İstanbul'da bulunması ve hatta Genelkurmay Başkanlığı'na resmen tayin edilerek işe başlaması çok yararlı olacaktı Bu maksarla İstanbul'a gitmesini gerekli bulmuştum İsmet Paşa'nın telgrafı şudur:

Harbfye Nezareti 331920

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Alınan bilgilere göre, İstanbul'da bir dernek kurulmuş ve İngilizlerle birlikte kararlar almış Hükûmetin düşüriilmesi ve malûm bir hükûmetin kurulması, Meclis'in dagıtılması, İzmir ve Adana,nın işgalteri için Kuva-yı Milliye'nin ortadan kaldırılması, dünya barış ve güvenliğini salaıTıak üzere İstanbul'da Müslümanlararası bir Hilâfet Şurası'nın toplanması ve bcılşevikler aleyhine fetva çıkarılması bu kararlar arasırıdaymış Nâzır Paşa, bu derrıegırı çalışmalarına önenı veriyor Anadvlu'daki Anzavur hareketi bu kararlara baglı oldugıı gibi, ingilizlerin hüküınete çok fazla baskı yapmaları da aynı sebeptendir Bilgi olarak arz etmekliğimi istediler (İsmet) (Harbiye Nezareti Başyaveri Binbaşı Salih)

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #139
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ALİ RIZA PAŞA KABİNESİ'NİN İSTİFASI

Efendiler, yüksek şahıslarınızca bilinmektedir ki, İngiliz temsilcisi, Yunanlılar da dahil olmak üzere bütün İtilâf kuwetlerine karşı mücadelenin durdurulmasını hükûmete teklif etmişti Bu teklifin gereği yerine getirilirse, İstanbul'u Osmanlı Devleti'ne bırakacakları yolunda yaldızlı bir vaatte de bulunmuşlardı Fakat İstanbul'da bu teklif yapılırken, Şubat'ın 18,19 ve 20' nci günlerinde, Yunanlıların İzmir'e yeni kuvvet, taşıt araçları, çok miktarda cephane getidiğini ve bunları cephelere götüererek yeni bir taarruza hazırlandığını bilıyorduk Bu bilgilerimizi, hükûmetin işlerine karışmayınız yaygarasına kulak asmadan İstanbul Hükûmeti'ne de ulaştırarak dikkatini çekmekten geri kalmadık

Yunanlılar, bu şekilde taarruza hazırlanırken, Ali Rıza Paşa Kabinesi başka bir teklif karşısında kalıyor

"Yunanlılar karşısında bulunan Kuva-yı Milliye'yi üç kilometre geri aldırmak!"

Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin buna gücünün yetmeyeceği belliydi Fakat, maksat onun düşürülmesiydi Sadrazam, ister istemez bu teklifin yerine getirilemeyeceğini bildirmiş

3 Mart 1920 günü Yunanlılar taarruza geçtiler Gölcük yaylasıyla Bozdoğan'ı işgal ettiler

İşte bu olay üzerine, Ali Rıza Paşa'nın, düşünebildiği tek çare, makamında daha fazia kalmaktan vazgeçerek, hemen istifa edip bu sorumlu işten yakayı sıyırmak olmuştur Çünkü, Millî Mücadele'yi durdur ma konusunda yapılan teklifi yerine getirmeye çalışmış fakat başaramamış olan Ali Rıza Paşa'nın, bu defaki teklifi de yerine getireceğim diye söz verip de başaramadığı takdirde, İtilâf Devletleri'nce de sorumlu tutulması ihtimali de hatıra gelmez miydi?

Harbiye Nazırı Cemal Paşa, Başkomutan MrGeorge Milne'in emirlerini uygulatamadığı için sonunda kabineden uzaklaştırılmak durumuna düşürülmemiş miydi? Aynı işlemin Ali Rıza Paşa'ya da uygulanmasına kalkışıldığı takdirde, kendisini Padişah'ın koruyabileceğine güvenebilir miydi? Böyle bir durum karşısında, millî davanın belirdiği tek yer olduğu söylediği İstanbul'daki Meclis-i Millî'ye güvenebilecek miydi? Millî irade adına konuşmaya ve isteklerde bulunmaya artık gerek ve imkân kalmadığını söyleyerek cezalandıracağım diye gözdagı verdigi Hey et-i Temsiliye'ye dayanmaya tenezzül etmeli miydi? O halde kendisi için istifadan başka çıkar bir yol olamazdı İşte o da öyle yapmıştır (Belge: 241) Ali Rıza Paşa, hükümete ilk saldırı yapıldığında, çekilmesi gerektiği yolundaki uyarılarımızı kabul etmedi Yerinde kalmakla vatana yararlı olacağını söyledi Meclis-i Meb'usan da bu cahilce düşünceyi yerinde görerek onu makamında tuttu Acaba yerine getirilmesi söz konusu olan görev, Yunanlıların taarruz hazırlıklarını tamamlayarak vatanın kutsal topraklarından bir kısmını daha çiğnemek ve aziz vatandaşlardan bir kısmını daha süngüler altında inletmek için, muhtaç olduğu fırsatı ona bahşetmek miydi?

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #140
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



PADİŞAH, İŞİN GİDİŞ DURUMUNA GÖRE BİRİSİNİ SADRAZAMLIĞA SEÇECEĞİM DİYOR

Rauf ve Kara Vasıf Beyler, 3 Mart 1920 tarihli şifrelerle, bu istifa haberini verirlerken Felâh-ı Vatan Grubu başkanının ve Meclis başkan vekillerinin saraya gönderildiğini de bildiriyorlardı Bu başkanlar, Padişah'ın huzuruna kabul olunmamişlar Başkâtip ve Başmâbeyinci ile görüşmeleri irade buyurulmuş Grup başkanı, millî teşkilât'ın Padişah'a bağlılığını bildirmiş Sözü hükûmetin çekilmesine getirmiş Padişah, Başkâtip aracılığı ile şu iradeyi bildirmiş: Bütün milletvekillerine selâm İşlerin gidiş ve durumundaki ağırlığı ben de onlar kadar biliyorum Gidişatın ve durumun gereğine göre birisini sadrazamlığa seçeceğim Onun yetkisine el uzatarak arkadaşlarını seçmesine karışamam Ancak, ona çoğunluk grubuyla anlaşmasını tavsiye edeceğim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #141
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



BENİ HÜKÜMET İŞLERİNE KARIŞMAKTAN MENETMEK İSTEYENLER BENDEN ETKİLİ TEDBİRLER BEKLİYOR

Başkanlar hey'eti teşekkür edip ayrılmışlar (Belge: 242) Verilmekte olan bilgiler arasında şunlar da vardı: "Milletvekilleri, telâştalar Fakat istenildiği şekilde bir kabine kurulacağına güveniyorlar Yabancıların, Hürriyet ve İtilâfçıların ve Nigehbancılar'ın, düzenledikleri gericilik hareketlerinde başarılı olabilmeleri için, Ferit Paşa'yı veya yakınlarından birini iktidar mevkiine getirmeleri de muhtemeldir Meclis'i elbette dağıtacaklardır Padişah katında etkili olacak tedbirlerin, oradan alınması arz olunur"

Efendiler, garip değil midir ki, bugün bu maruzatta bulunanlar, daha birkaç hafta önce "Meclis resmen açılmış olduğuna göre, bundan sonraki emirlerinizin bize bildirilmesini ve görüşlerinizin her makamın önünde gerektiği gibi savunulacağına güven buyurulmasını" diyen kimselerdir Birkaç hafta önce, İstanbul Hükûmeti ile birlik olarak, beni hükûmet işlerine karışmaktan menetmek isteyen kimseler, bu gün, İstanbul'da hiçbir şey yapmaya güçleri yetmadiğini itiraf ederek, buradan, Hey'et-i Temsiliye'den etkili tedbirler bekliyorlar

Biz bu isteği de yerine getireceğiz Fakat bu kimselerin istekleri olduğu için değil, bunu vatanın çıkarları emrettiği için

Efendiler, 3 Mart ve 3/4 Mart gecesi, İstanbul'la haberleşme ve oradaki durumu anlamakla geçti 4 Mart günü, gerek İsmet Paşa'dan ve gerek diğer kimselerden aldığım bilgiler üzerine, durumu bir genelge ile bütün ordulara, teşkilât merkezlerimize ve millete bildirdim (Belge: 243, 244) Meclis-i Meb'usan Başkanlığı'na da şunu yazdım:

Meclis-i Meb'usan Başkan Vekilliği Yüksek Katına, Ankara, 431920

İtilâf Devletleri'nin durmadan işlerimize karışmaları karşısında, Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin, nihayet Meclis huzurunda istifasını verdiği üzüntüyle haber alınmıştır Aydın cephesinde, kutsal vatanı ele geçirmeye çalışan düşmanla Kuva-yı Milliye çarpışmakta ve her karış toprağına, sadık ve fedakâr evlâtlarının şehit olmuş vücutlarını gömmektedir Hiçbir güç, hiçbir yetki, milletimizi tarihin emrettiği bu görevden alıkoyamayacaktır Vatan ve milletimizin istiklâli korumak için her Fedakârlıga hazır bulunan milletimizin, kutsal heyecanını ancak milletin tam olarak güvenini kazanmış bir hükûmetin işbaşına getirilmesi yatıştırabilir Bütün millet, bu tarihî günlerde, millî iradesinin mutlak vekilliğini üzerine almış bulunan mitletvekillerinin kararlarını sabırsızlıkla beklemektedir Vatana ve tarihe karşı, üzerinize aldığınız büyük sorumluluğu ve bütün dünyanın kürsülerinize çevrilmiş olan dikkatli bakışlarını düşünerek, milletin azim ve fedakârlığına yaraşır kararlar alınacağına güvendiğimizi ve vatan uğruna yaptığınız çalışmalarda bütün milletin yanınızda ve yardımınızda olduğunu arz ederiz

Hey'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal

Padişah'a da şu telgrafı çektim Efendiler:

Padişah Hazretleri'nin Yüce Eşiğine Ankara, 431920

İtilâf Devletleri'nin istiklâl ve haysiyeti ayak altına alıcı saldırılarına ve Ateşkes Anlaşması hükümlerine aykırı müdahale ve hareketlerine daha fazla da dayanamayan Kabine'nin istifası ile yeniden yüce devletlerinde bir hükûmet bunalımının ortaya çıkması, kamuoyunda derin bir heyecan yaratmıştır Yüce saltanat ve hilafet makamları etrafında düşünce ve ülkû birligi ederek, yüksek istiklal ve dokunulmazığımız ve yüce Osmanlı Devleti'nin ülke bütünlüğü için son fedakarlığı göze almış olan bütün vatandaşlannız, düşmanlar tarafından idare edilen bazı bozgunculuk ve ihtilâl tertiplerinden dolayı, zaten kederli ve endişeli bir durumda, hükümet bunalımının bir an önce sona ermesini ve millî emelleri gerektiği gibi gerçekleştirebilecek değerli bir hükûmetin kurulmasını beklemektedir Meclis-i Millî'nin çoğunluk grubunda yoğunlaşan millî gaye ve eğilimlerin yüce katınızda da destekleneceğine, bütün vatandaşlarınız gibi, Hey'etimiz de emindir Ancak, içten ve dıştan gelen bin türlü ihtirasın kaynayıp köpürmesiyle, dirlik ve huzuru tehdit altında bulunan memleketimizin, millî vicdana güven veremeyecek bir kabine başkanına bir dakika bile katlanamayacağını ve Tanrı korusun, böyle bir durum ortaya çıkarsa, Osmanlı Devleti'nin tarihinde benzeri görülmemiş fecî olaylara yol açacağını, Padişah Efendimiz Hazretleri'nin yüce eşiğine arz etmeyi vatan borcu sayarız Ferman Padişah'ımızındır

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i

Hukuk Cemiyeti Hey'et-i

Temsiliyesi

adına

Mustafa Kemal

Bu telgrafın birer suretini bilgi için Meclis-i Meb'usan Başkanlığı'na ve kolordu komutanlarına vermekle birlikte, bunun bir kopyasını çıkararak, İstanbul gazetelerine ve Basın Cemiyeti'ne vermesini de İstanbul telgrafhanesine emrettik Bundan ba$ka Efendiler, komutanlara, valilere, mutasarrıflara ve Müdafaa-i Hukuk Merkez Hey'etleri'ne ayrıca şu genelgeyi de gönderdik

431920

İtilâf Devletleri'nin katlanılmaz bir duruma gelen müdahale ve baskılarından dolayı kabine 3 Mart günü yani dün istifa etmiştir Güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgilere göre, kabinenin düşürülmesi, Ferit Paşa veya ona benzer birinin iktidar mevkiine getirilmesi ve lstanbul'da yabancılann emellerine hizmet edecek bir Hilâfet şûrası kurulmasını sağlamak üzere, dış düşmanlar tarafından idare edilen ve muhalif partilerin aracılığı ile meydana gelen bir komitenin çalışmalarının eseridir Yani, komitenin çalışmalarına yer verebilmek için İtilâf Devletleri, önce hükûmeti istifaya mecbur edecek baskılar yapmışlardır Durumun bu ağırlığı karşısında, Meclis-i Meb'usan, elbette gereken etkili tedbirleri almaya devam etmektedir Arıcak bu teşebbüslerin fülî olarak desteklenmesi için, hemen, milli gayeyi gerçekleştiremeyecek bir hükûmet başkanına milletin katlanamayacağını çok sert bir dille Saray'a, Meclis-i Meb'usan Başkanlığı'na ve basına bildirmek gerekir Bu telgraf alındığında, bir dakika kaybedilmeden bu şekilde telgraglar lar hazırlanmasını ve bu gece mutlaka çekilmesi çarelerinin bulunmasını, buraya da yarın sabaha kadar bilgi verilmesini önemle rica ederiz

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i

Hukuk Cemiyeti Hey'et-i

Temsiliyesi

adına

Mustafa Kemal

Efendiler, verdiğimiz talimat gereğinçe, memleketin her tarafından, milletin her türlü yönetim kademesinden, 4/5 Mart gecesinden başlayarak telgraf Fırtınası ayın beşinci ve altıncı günleri, Padişah sarayında ve Meclis-i Meb'usan üzerinde beklenen etkiyi yaptı

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #142
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



SALİH PAŞA SADRAZAM OLUYOR

Nihayet, 6 Mart günü kim ve ne olduğunu anlayamadığımız biri tarafından şu haber verildi:

Hey'et-i Temsiliye'ye, İstanbul, 631920

Sadrazamlığa, Bahriye Nâzırı Salih Paşa'nın getirildiği arz olunur

Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Genel Sekreter Vekili

Hâlit

Bu telgrafın arkasından da şu telgraf geldi:

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne, Meclis-i Meb'usan, 63I920

Pek mukaddes Halife Hazretleri, şimdi Meclis-i Meb'usan Başkanı'nı yüksek huzurlanna kabul şerefini bahşederek, sadrazamlığı, Âyân Meclisi'nden eski Bahriye Nâzırı SaIih Paşa'ya verdiklerini ferman buyurmuşlardır Salih Paşa da kabineyi kurma işi ile meşgul bulunmakta olduğundan, bunalımın yarın akşama kadar tamamiyle ortadan kalkacağı bildirilir

Meclis-i Meb'usan Başkanı

Celâlettin Arif

Efendiler, Rauf Bey'in de aynı günde fakat daha kabine başkanı belli olmadan verdiği bilgiler vardır Dikkate değer olduğu için bu bilgi leri veren telgrafı olduğu gibi bilginize sunuyorum:

Kişiye özel, çok ivedi

Dakika geciktirilemez Harbiye Nezareti, 63I920

Ankara'da 20' nci Kolordu Koınutanlığı'na

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne:

1- Dün gece İzzet ve Salih Paşa'larla görüştüm Her ikisine de sadrazamlık teklifi yapılmamıştır Vekâlet eden, kabinede kimin yer alacağını bilmiyor miyor Eski Dahiliye Nazırı Reşit Bey'in, Saray'la Fransız ve İngiliz elçilikleri leri arasında mekik dokuduğu inanılır kaynaklardan haber alınmıştır, Bir söylentiye göre, kendisi sadrazamlığa getirilecektir Önceki gece Padişah, Tevfik Paşa'yı kabul etti Daha sonra Ferit Paşa' yı kabul ederek saat 1700' den 2200'ye kadar görüştü Dünkü cuma günü Baltalimanı'nda, Ali Kemal ve eski Dahiliye Nâzırı Mehmet Ali de bulunduğu halde, uzun görüşmeler yapıldı, Daha sonra Rahip Frew ' un da katılmasıyla görüşmeler Ali Kemal'in evinde devam etti CeIâlettin Arif Bey, dün 1600'da huzura kabul edildi Bugünkü bunalımın devama tahammülü olmadığından, milletin ve milletvekillerinin güvenini kazanabilecek bir kabinenin bir an önce iş başına getirilmesi konusundaki ısrarli maruzata karşı, Padişah, durumun nezaketini aynı şekilde kavradığını ve Kuva-yı Milliye'nin gereğini belirttikten sonra, içeride ve dışarıda güven uyandırabilecek bir kimsenin atanmasının pek acele yapılamayacağı ve pazara kadar düşünmek gerektiği şeklinde cevap vermişler, Yukanda bilginize sunulan hususlardan edindiğim şahsî sezgim, Padişah'ın İngilizler ile konuşmakta ve yazışmakta olduğu ve Londra'dan cevap beklemekte bulunduğu kanaatını vermektedir Her halde durum pek bunalımlıdır İngilizlerden ümitli olurlarsa, Ferit Paşa' nın sadrazamlığa getirilmesi de uzak bir ihtimal değildir Kısacası, şimdiye kadar Padişah doğrudan doğruya Tevfik ve Ferit Paşa'lardan lardan başka kimseyi kabul etmemiş ve Ferit Paşa ile görüşmesi de gizli olmuştur Saray'ın adamlarından, güvendiğinizi bildiğim bir zat, Perşembe günü, Padişah'ın pek yakınları adına bendenizi özel olarak gördü ve düşüncemi sordu Cevap olarak, bugünkü durumu saltanat, devlet ve millet yararına yürütebilecek kimsenin, zâtıdevletleri olabileceğini, fakat şu sırada işgal altındaki İstanbul'a dönmeniz mümkün olamayacağına göre, İzzet Paşa'nın iş başına gelmesi gereğini açık bir dille söyledim Salih Paşa Meclisin kapatılması ihtimalinin bulunduğunu da ima ediyor Birinci Başkan Vekili Hüseyin Kâzım Bey ' in de Saray ve İngilizler ile Meclis adına dolap çevirdiği anlaşılıyor bilgilerinize sunulur

Cellattin Arif Bey, bugün saraya gidecek Durumu pek açık bir şekilde Padişah'a anlatacak Muhalifleri iktidar mevkiine getirirse, Anadolu' daki teşkilâtın sarsılacağını ve böylece, Doğu'daki, sonuç olarak kendileri için zararlı olacak prensiplerin memleketimize gireceğini ve halifeliğin Müslümanların gözünde düşeccği durumu açıklayacak ve Anadolu'dan millî teşkilât merkezlerinden bu konuda gelmiş olan bütün telgraflan gösterecek ve bu konu ile ilgili olarak ayrıca yazılı bir rapor da sunacaktır Rapor birlikte yazılmıştır Suretini daha sonra takdim ederiz (R a u f)

2 - Bu telgraf, 631920 günü öğleden sonra saat 1715'te Harbiye telgrafhanesine verilmiştir

Harbiye Nezareti Başyaveri Salih

Efendiler, Rauf Bey'in sadrazam bulmak söz konusu olurken, benden bahsetmesi elbette gereksizdi Aramızda asla böyle bir şey konuşulmuş değildi Ben, aslında İstanbul Hükûmeti'nin yaşayacağından ümitli değildim Osmanlı Devleti'nin ömrünü tamamlamış olduğuna artık çoktan inanmıştım Osmanlı Devleti'nin sadrazamlık makamına geçmek gibi zayıf ve anlamsız bir düşüncenin benim kafamda yeri olamayacağı tabiî idi Ben gelip geçmesi tabiî olan inkılâp safhalarını sakin bir şekilde takip ederken, yarının tedbirlerinden başka bir şey düşünmüyordum

Rauf Bey, sözünüettiği Celâlettin Arif Bey'in raporunun suretini de gönderdi (Belge: 245) Kabine kurulduktan sonra da şu bilgileri verdi:

Harbiye (Nezareti) 831920

20' nci Kolordu Komutan Velsilliği'ne

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne:

1- Kabine şöyle kurulmuştur: Sadrazam Salih Paşa; Şeyhülislâm Dahiliye Nâzırı Hariciye Nâzırı Safa Bey, Harbiye Nâzın yerlerinde bırakılmış; Bahriye Nâzırlığına Salih Paşa vekil, Nafıa Nâzırlığına Tevfik Bey asıl, Maliye Nazırlığına Tevfik Bey vekil, Devlet Şurâsına Abdurrahman Şeref Bey vekil, Maarif Nâzırlığına Abdurrahman Şeref Bey asıl, Evkaf Nâzırlığına eski Şeyhülislâm Ömer Hulûsi Efendi asıl olarak, Adliye Nâzırlığırıa Celal Bey Ticaret Nâzırlığına Defterhane Emini Ziya Bey

2-Celâl Bey' in tutumunu bilmiyoruz Bu şekil Damat Ferit Paşa' ya zaman kazandırmak için sarayın bir tertibidir Salih Paşa , bir bunalımı önlemek suretiyle vatana yararlı bir hizmet yaptığı inancındadır Bizim düşüncemiz bu kabineye güvenoyu vermemektir Bunu sağlamak için grupta çalışıyoruzFerit Paşa tehlikesi hâlâ vardır Ona göre tedbirler alınması arz olunur

3 - Dikkate değer bir nokta olarak şunu da arz edelim: Salih Paşa , Meclis-i Meb'usan içinden nâzır almanın imkânsızlığı anlaşıldıktan sonra, dışarından alınacak kimselerin tesbiti için grubun düşüncesini soracaktı Sonradan, bundan vazgeçerek, adları bılginize sunulan kimselerden ibaret kabineyi kendiliğinden den kurmuştur, efendim (Rauf) Harbiye (Nezareti) Başyaveri

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #143
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TRAKYA'DA CAFER TAYYAR BEY'İN TUTTUĞU YANLIŞ YOL

Efendiler, İstanbul bunalımı üzerine yaptığım açıklamalar epeyce uzadı İstanbul'da zaten öteden beri süregelmekte olan durumdan, daha birçok şeyin ortaya çıktığına şahit olacağız

Müsaade buyurursanız, tekrar İstanbul'a dönmek üzere, biraz da Edirne taraflarındaki duruma göz atalım şimdiye kadar yaptığım genel açıklamalar sırasında, yeri geldikçe Trakya'yı da teşkilât ve tasarılarımızın hiçbir vakit dışında tutmadığımızı anlattığımı sanırım Edirne ile olan ilişki ve haherleşmelerimiz, memleketin her yeriyle olduğu gibi devam ettirilmekteydi

Yapılan haberleşmelerimizdeki dikkate değer bazı noktaları yüksek hey'etinize açıklayarak bildirmek uygun olur:

1'inci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey, 31 Aralık 1919 tarihli pek etraflı bir raporunda, Trakya ve özellikle Batı Trakya'da Yunanlıların yaptıkları işleri ve giriştikleri teşebbüsleri pek güzel açıklıyordu Bu olağanüstü çalışmalara karşı kendisinin gerektiği gibi tertibat alamadığından şikâyet ediyordu

Kolordusunun bu durumda ve ileride ortaya çıkabilecek olaylar karşısında, görevini yapmaya imkân verecek bir durum almasına General Milne'in müsaade etmediğinin, haberleşme sonunda anlaşıldığını haber veriyordu (Belge: 246)

General Milen 'in tertibat almamıza müsaade etmeyeceğine elbette şüphe yoktu Bu açık gerçeği yazışma yoluyla anlamaya bilmem nasıl bir düşünce ve mantıkla kalkışılmıştı?

Cafer Tayyar Bey' e 3 Ocak 1920 tarihinde verdiğim talimatta, gönderdiğimiz gizli yönetmeliğe uyularak silâhlı birlikler kurulmasını yeniden hatırlattım "Askerî durumun değiştirilmesi ile elde edilemeyen yararların bu şekilde elde edilmesi gerekir" dedim ( Belge: 247)

Harbiye Nâzırı Cemal Paşa ya da yine aynı tarihte durumdan bahsederek, Yunanlıların Doğu Trakya'da olsun, hazırlıklarına engel olmasını yazdım ( Belge: 248)

Trakya Paşaeli Cemiyeti'nin gönderdiği raporlarda, gerektiği gibi teşkilât kurulamamakta olduğuna işaret ediliyor ve bazı yüksek dereceli memurlardan şikâyet ediliyordu (Belge: 249) Bu gibi memurlara, öteden beri bazı uyarılarda bulunuyordum (Belge: 250) Asıl şikayet Cafer Tayyar Bey'den gelmeye başladı Örnek olarak, bununla ilgili olarak okuyacağım şu mektup bir fikir verebilir sanırım:

Sayın Paşam, 2611920

Arif Bey ' in, Trakyalılar hakkında söylediklerini doğrularım Trakya Cemiyeti maddî güçle desteklenmemiştir Maalesef Cafer Tayyar hepimizi aldatmış En küçük bir teşkilâtlanmaya girmemiş, bir tek tüfekle bile silâhlandırma yolunu tutmamıştır Cafer ' i şahsını düşünmekle suçlanm Bulgaristan olaylarından da tamamen habersiz, tam bir gaflet içindedir

Son günlerde, Cafer ' in tümenlerine gönderdiği yazılı bir emir tesadüf eseri olarak elimize geçti Yunanlılann yaptıklarından ve niyetlerlnden, bu durum karşısında, artık Müdafaa-i Hukuk talimatı uyannca, millî teşkilâta başlamak gerekirken, komutanların bu konuda subaylar vasıtasıyla halka yardım edip etmemek hakkındaki düşüncelerini soruyor Artık düşününüz Allah millî meselelerde aldatanları kahretsin Fakat aldanmış olanlara da çok yazık!

Sonuç: Bulgar askeri Batı Trakya'yı boşaltarak gittiği, beş on memurla 150 - 200 jandarmadan başka kuvveti bulunmadığı halde, kendisinden ihtilâl ve savaşla vatanı savunmasını beklediğimiz Trakya bir şey yapamadı Cafer bu durumun ûzüntünü çekti mi bilmem Bu yüzden artık Topçu Ihsan ı, Baytar Rasim ' i (zeki, hareketli, ölçülü, kendisine güvenilir bir arkadaş) teşkilât kurmak üzere Trakya'ya göndereceğiz Buradan silâh da göndereceğiz Kör olası Cafer , yalnız bunları serbest bıraksın Gölge etmesin baska ihsan istemeyiz

Edirne hattını, tngilizler, kendi askerlerzyIe teslim alıyor Yunanlılar Hadımköy, Çorlu, Lüleburgaz'da toplanıyor Bulgaristan kaynaşıyor Yunan eşkiyalığı artmakta, halkın şikâyeti karşısında vali elini oğuşturmakta, Cafer âcizliğini göstermekte Trakya'nın bolşevikliğe karşı yabancı kuvvetlerin yığınak yeri olması, Bulgarların saldınlanna uğraması beklenebilir Orada kuvvetli bir pençe ve beyin lâzım Necafer ne vali bu işin ehli de değillerdir, fedakâr da değillerdir İşte durum budur Ben bunlarla çok uğraşıyorum Geçen gün bir şifrenizi almış, pek üzülmüş ve şifre ile açıklama rica etmiştim Cevap alamadım Paşam, şahsî bir siyaset güttüğümü mü zannediyorsunuz? Yoksa maksadı kavramayacak, durumu etraflı olarak anlamayacak ahmaklardan olduğumu mu zannediyorsunuz? Her iki durumu da protesto ederim İnancım ve gayem birdir Hiç şaşmadan yürüyorum Yalnız, başka bir şey düşünüyor da bana söylemek istemiyorsanız, ona bir şey demem Açıkça bildirmenizi rica ederim Sert ve azarlayıcı sözlere son derece üzülürüm Bu, beni çalışmaktan alıkoymaz Beni muhalefete geçirmez Fakat, arada pekâlâ bir kişilik meselesi doğurabilir Buna dikkatinizi çeker, hir gerçek ortaya çıkmadan ve benim neler çektiğimi anlamadan teşebbüslerde bulunmamanızın, mevkinizden beklenen ve hiç ihmal götürmeyecek olan incelik ve yumuşaklık gereği olduğunu, şuracıkta belirtmeme müsaade buyurunuz Saygılanmı sunar, başarılar dilerim Paşam

Efendiler, Edirne'den gelen yazılardan ve raporlardan, bence, yanlış bir görüş takip edildiği anlaşılıyondu Şimdi okunan mektupta da bu yanlış görüşün benimsendiğini gösteren cümleler vardır Bu yanlış tutumu düzeltmek için, öteden beri belirtilen görüşlerimizi, 3 Şubat 1920 tarihinde Cafer Tayyar Paşa'ya ve İstanbul'da Rauf Bey'e bir kez daha bildirdim

Tekrar ettiğim görüş şuydu:

Doğu ve Batı Trakya'nın millî bir bütün olarak tasavvur ve ifadesi doğru bir politika değildir Doğu Trakya, itiraz ve tartışma kabul etmez şekilde yurdumuzun bir parçasıdır Batı Trakya ise, bir antlaşma ile daha önce terkedilmiş olan bir bölgedir

Olsa olsa, Doğu Trakya, Batı Trakya'nın kurtarılmasına çalışanların bir hareket üssü olabilir

Doğu ve Batı Trakya'nın birliği üzerinde ısrarla direnmek, Doğu Trakya üzerinde de bazı iddiaların ileri sürülmesine yol açabilir

Bulgarların da Adalar Denizi'nde iktisadî bir çıkış kapısı istemeleri, üzerinde ayrıca düşünülmeye değer Bulgaristan içinde bu bakımdan gayret sarfedilmelidir

Cafer Tayyar Paşanın da, memurlardan, ileri gelenlerden ve halktan şikâyet ediyordu 7/8 Mart 1920 tarihli bir şifresiyle, "bizde halk her işi hükümetten beklemekte; sivil idare âmirlerinin nemelâzımcı tutumları yüzünden millî teşkilât yüksek emirlerinize uygun olarak kurulamamaktadır İl sınırları içinde sık sık yapmakta olduğum teftişlerde, özellikle köylülerle sıkı temas kurmaktayım Fakat, her köye gitmek mümkün olamıyor" "Teşkilâtın köklü ve yaygın olması hepimizin ortak isteği olup, bunun da ileri sürülen sakıncaların ortadan kaldırılmasına çalışmakla gerçekleştirilebileceği bilgilerinize sunulur" diyordu (Belge: 252)

Efendiler, General Milne, Cafer Tayyar Paşa'ya askerî durumu değiştirtmiyor Vali ve mutasarrıflar tarafsız kalıyor Her işi hükûmetten bekleyen halka, millî teşkilâtın kurulmasında yardım ve öncülük etmiyorlar Bu sakıncalar giderilmedikçe, teşkilâtın köklenip yaygınlaşması da mümkün görülmüyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #144
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL'DAKİ KUVA-YI MİLLİYE BAŞKANLARI'NIN TUTUKLANMASI HAKKINDA LONDRA'DAN GELEN EMİR

Şimdi, isterseniz yeniden İstanbul'a dönelim11 Mart 1920 tarihli bir telgrafta, Rauf Bey şu bilgileri veriyordu: 10 Mart 1920 günü öğleden sonra, İtilâf Devletleri'nin temsilcileri toplanmışlar Londra'dan gelen ve İstanbul'daki Kuva-yı Milliye başkanlarının tutuklanması emrini içine alan bir meseleyi görüşmüşler ve emri yerine getirmeye karar vermişler Bu bilgi, güvenilir birkimseye sağlam bir kaynaktan gizlice verilmiş ve bu gibi kimselerin biran önce İstanbul'dan uzaklaşmaları gereği bildirilmiş Bu durumu çeşitliihtimallere göre değerlendirdikten sonra, işin sonuna kadar İstanbul'dakalarak namus görevini yerine getirmeye karar vermişler SadrazamSalih Paşa bu duruma bile bile yol açmaktaymış Onun için kabineyidüşürmeye çalışacaklarmış Başaracaklarına da güveniyorlarmış

Rauf Bey'in, bu telgrafın arkasından aynı gün gelen kısa birtelgrafında, en son arz ettiğimiz hususlar ve hükûmetin durumu hakkındabir türlü ,düşüncelerinizi öğrenemediğimizden, telgrafın size ulaşmamışnlmasından ve sağlığınızdan haklı olarak endişe ediyorum Cevabınızıbekliyoruz denilmekteydi

Rauf Bey' e ve bilgi için 15' inci ve 3' üncü Kolordulara 11 Marttarihinde şu bilgileri vermiştim: 1131920

Dün akşam, yani 10/11 Mart 1920'de, Ankara'da Fransız temsilcisi YıbaşıBoizeau (Buazo)'nun tercümanı olup bize öteden beri gizli haberler getirenbiri Ankara'daki İngiliz temsilcisi With a 11 (Vitol)'ün, aldığı bir telgraf üzerine,bütün eşyası, ağırlıklan ve yanındaki adamlanyla birlikte bugün Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a hareket edeceğini ve bu trenden sonra, demiıyolu ulaşımının İngilizlerce durdurulacağını ihbar etti Adı geçen W i t h a 11, bugün gerçekten haberverildiği şekilde yola çıktı Bu bakımdan tren seferlerinin de kesilmesi kuvvetletahmin edilmektedir Bu durumun, İstanbul'da İtilâf Devletleri'nce alınan tedbirlerle ilgili bulunduğuna şüphe yoktur

Mustafa Kemal

Rauf Bey'in son telgrafına da şu cevabı vermiştim:

Kabineye güvensizlik oyu vererek, sizlerin bir hücuma geçmeniz o kadar kuvvetli bir sebebe dayandırılamayacaktır Grubun dayanışma ve direnme derecesi ile işbirliği yapma konusundaki kesin tutumu üzerinde açık bir düşünce vekanaata varmadıkça, Salih Paşa ' nın Grup Yönetim Kuıulu'yla görüşmeden hareket etmesini, bir şartlılık meselesi yapma hususundaki kararınız hakkında hiçbir fikir ileri süremem İngilizlerin tutuklama kararına karşı, Meclis'in,cesaretle sonuna kadar görevine devamı pek yararlı ve parlaktır Ancak, sizinlebırlikte, kendileri ileriki teşebbüs ve çalışmalarımız için çok gerekli olan arkadaşların sonunda bize katılmalannı sağlayacak çarelerin düşünülmüş ve bulunmuş olması şarttır Aksi takdirde, grubun birlik halinde ve kararlılık içinde hareketini düzenleyebilecek kimselerin şimdiden görevlendirilmesi ve sizlerin hemenburaya gelmeniz gerekir Buraya gelecek kimseler arasında, memleketi temsiledebilme niteliğini taşıyanlarla, gerektiğinde hükûmet kurabilecek ve yönetebilecek değerde olanlann bulunması önemlidir İtilâf Devletleri'nin zorlayıcı tedbirlere başvuracaklanna şüphe yoktur v b

Efendiler, Rauf Bey'i ve öteki şahısları tam zamanında çağırmış olduğumuz, olaylarla hem de üç dört gün geçmeden belli oldu Ancak, ne vazık ki, bu davetimiz, gereken önem ve ciddiyetle dikkate alınacak değerde görülamedi Rauf Bey ve Vasıf Bey gibi kimseler, en sonunda büyük bir uysallıkla Malta'ya gittiler Bu durumu biliyorsunuz

Son dakikaya kadar Anadolu'ya geçmek ve Ankara'ya gelmek fırsat ve tedbirlerinin bazı bazı arkadaşlar tarafından hazırlandığı ve sağlandığı zarar anlatılmıştır Eğer biriyle idiyse, bu kimselerin Ankara'ya gelmeyerazı olmayıp İngilizlere teslim olmayı ve Malta'ya gitmeyi tercih etmelerindeki sebep ve özür, cidden incelenmeye değer Gerçekten, Türkiye'nindurumunun ve geleceğinin şüpheli, karanlık, telılikeli görüldüğü varsayımına göre, bu karantık tehlike içine atılacaklarını, korkunç ve müthiş bir sonla karşılaşma kuruntusunun etkisi ile en sonunda bir süre kalmak üzere, düşmana teslim olmayı daha uygun bulacakları gözden uzak tutulamaz Bunla birlikte, ben burada böyle ağır bir yargıya varmaktarı çekinirim Bu düşünceyledir ki, bu şahısları Malta zindanlarından kurtarmak için her fırsattan yararlanarak mümkün olan teşebbüslerde bulunmaktan geri durmadım

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #145
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL'UN İŞGALİ

Efendiler, İstanbul'da 10' uncu Tümen Komutanı'n dan Ankara'da 20' nci Kolordu Komutanlığı'na 9 Mart 1920 tarih ve 456 sayılı şifre olarak 14 Mart 1920 günü hir yazı geldi Çözülmüşü şuydu:

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ' ne özel: İngilizler tarafından Türk Ocağı binasının işgali üzerine Millî Talim ve Terbiye binasına taşınan Ocağın, bu yeni taşındığı bina, dün öğle vakti İngilizler tarafından yeniden işgal edilmiştir, efendim 9 Mart 1920 ( âdi )

Efendiler, 1920 senesi Martının 16'ncı günü öğleden önce, saat 1000'da makine başında şöyle bir telgraf geldi:

İstanbul,1631920

Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Bu sabah, Şehzadebaşı'ndaki Muzıka Karakolu'nu İngilizler basıp oradaki askerlerle çarpışarak, sonunda şimdi İstanbul'u işgal altına alıyorlar Bilgilerinize arz olunur

Manastırlı Hamdi

Ben bu telgrafın altına kurşun kalemle "ivedi olarak kolordulara benim imzamla MKemal" işaretini koyduktan sonra, telgrafı veren den açıklama istemeye başladım Manastırlı Hamdi Efendi birbiri ardınca bilgi vermeye devam etti

Bizim en çok güvendiğimiz bir arkadaşımız var ki, yalnız o değil, herkes, yani gelenler söylüyor Şimdi de Harbiye'nin işgalini haber aldık Hattâ, Beyoğlu telgrafhanesinin önünde İngiliz askerlerinin bulunduğunu öğrendik, fakat telgraf haneyi işgal edip etmeyecekleri bilinmiyor

Bu sırada Efendiler, Harbiye telgrafhanesinden memur Ali bilgi vermeye başladı:

Sabahleyin İngilizler basarak altı kişiyi şehit ettiler On beş kadar da yaralı var Şimdi İngiliz askerleri dolaşıyor Şimdi, işte, İngiliz askerleri Nezaret'e giriyorlar İşte içeri giriyorlar, Nizamiye kapısına Teli kes! İngilizler buradadır

Manastırlı Hamdi Efendi, bizi yeniden buldu

Paşa Hazretleri,

Harbiye telgrafhanesini de İngiliz askerleri, işgal edip teli kestikleri gibi bir yandan Tophane'yi işgal ediyorlar, bir yandan da zırhlılardan asker çıkarılı yor, Durum ağırlaşıyor efendim Sabahki çarpışmada 6 şehit 15 yaralımız var Paşa Hazretleri, yüksek emirlerinizi bekliyorum 16 Mart 1920

Hamdi

Hamdi Efendi devam etti:

Sabahleyin bizim asker uykuda iken, İngiliz deniz askerleri karakola gelip giriyor, Askerimiz uykudan şaşkınlık içinde kalkınca çarpışmaya başlanıyor So nunda bizden 6 kişi şehit oluyor, 15 kişi yaralarııyor Bunun üzerine, zaten mel'un luklarını tasarlamışlar ki, hemen zırhlıları rıhtıma yatıaştırıp bir yandan Beyoğlu tarafını ve Tophane'yi bir yanindan da Harbiye Nezareti'ni işgal etmişlerdir Şimdi artık, ne Tophane'yi ne de Harbiye telgrafk:anesini bulmak imkânı olmuyor Şimdi aldığım habsre göre işgal Derince'ye kadar yayılıyormuş, efendim

İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok Orayı da işgal ettiler galiba, Allah korusun, burayı işgal etmesinler İşte Beyoğlu telgraf memurları, müdürleri geldiler Kovanuşlar

"Bir saate kadar burası da işgal olunacaktır Şimdi haber aldım, efendim"

Rahmetli Hayati Bey, benim ilk haber telgrafı üzerine yaptı ğım işarete uygun olarak, verilen bilgileri özetlemiş; Rumeli ve Anadolu' daki bütün komutanların adresine telgraf çektiriyordu Bir an önce İstanbul üzerinden Edirne'ye çektirilmesini söylemiştim Hamdi Efendi:

Yüksek emirleriniz yerine getiriliyor Edirne'ye yazıyorum ve bütün merkezleri hazır ettirdik

Hamdi Efendi'den:

Milletvekilleri ile ilgili bir haber aldınız mı? Meclis telgrafhanesi cevap veriyor mu? diye sordum Hamdi Efendi:

Evet veriyor 14' ûncû Kolordu Komutanı hazır Paşa istiyordu, verelim mi?

Efendiler, bundan sonra artık Hamdi Efendi'nin sözünü işitemedik İstanbul merkezinin de işgal edilmiş olduğuna hükmettik

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #146
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MANASTIR'LI HAMDİ EFENDİ

Bu vatansever ve cesur, Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul felâketinden haberalmak için, kimbilir, ne kadar çok beklemek zorunda kalacaktık İstanbul'da bulunan nâzır, milletvekili, komutan ve teşkilâtımızdan bir kimsenin çıkıp da bize vaktinde haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor Demek ki, hepsini heyecan ve korku bürümüştü Bir ucu Ankara'dabulunan telin İstanbul'da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkınbir duruma gelmiş o1duklarına hükmetmek, bilmem ki doğru olur mu?Telgraf memuru Hamdi Efendi, daha sonra Ankara'ya gelerekkarargâhımız telgraf memurluğunu yapmıştır Kendisine borçlu olduğumteşekkürü burada açıkça ifade etmeyi millî ve vatanî görevlerimden sayarım

Efendiler, bu durum üzerine, meydana gelebilecek bir felâketinönüne geçmek için şu emri verdim:

Bütün Vali ve Mutasarrıflara

Sıvas'ta 3' üııcü Kolordu, Bandırnıa'da l4' üncü Kolordu, Ankara'da 20'nci Kolordu, Erzurum'da 15' inci Kolordu, Konya'da 12' nci Kolordu, Diyarbakır'da 13' üncü Kolordu Komutanlıklarına

İzmir Cephesinde Refet Beyefendi' ye, Balıkesir'de 61' inci Tümen Komutanlığı'na, bütün Müdafaa-i hukuk Merkez Hey'etleri'ne ve Yönetim Kurullarına

Telgraf, ivedi

Bugünkü duruma göre, milletimi, medeniyet dünyasının insanca duygularladolu viedanlarına ve bütün İslamın dünyasının manevî birliğine güvenmekle birlikte,dost olsun düşman olsun, bütün resmî dış dünya ile geçici olarak bir süre İçinilişki kuramayacaktır

Bugünlerde, yurdumuzdaki Hristiyan halka karşı göstereceğimiz insancadavranışın değeri pek büyük olduğu gibi, hiçbir yabancı hükûmetin açıktan veyadolayh yoldan yardımını görmeyen Hristiyan halkın tazn bir huzur ve sükûn içindeyaşâmaya devam etmeleri, ırkımızın yaratılıştan bezenmi olduğu medenî kabiliyetine kesin bir delil olacaktır Yurt çıkarları aleyhinde çalıştıkları görülenler ile,memleketin huzur ve güvenliğini bozanlar hakkında, din ve milliyet ayrımı yapılmaksızuı, kanun hükümlerinin eşit olarak ve şiddetle uygulanmasını; bulunduklarıyerlerdeki mahalli idarelere bağlılık gösteren ve vatandaşlık görevlerini yapmaktakusur göstermeyenler hakkında ise, yumuşak ve şefkatli davranılmasını özellikleister, bu hususların bütün ilgililere hemen bildirilmesini ve bütün yurttaşlara, uygun vasıtalarla duyurulmasını rica ederiz, efendim

Müdafaa-i Hukuk Hey'eti Teznsiliyesi adına

Mustafa Kemal

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #147
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İTİLAF KUVVETLERİNİN TELGRAFLA MEMLEKETE YAPMAK İSTEDİKLERİ RESMİ TEBLİĞ

Efendiler, İtilâf Kuvvetleri, İstanbul tolgraf merkez lerini işgal ettikten sonra, memlekete telgrafla bir resmi tebliğde bulunmak istediler Tarafımızdan ya pılan uyarı ve hatırlatmalar üzerine, bazı merkezler dışında bu resmî tebliğ alınmadık Alanlar vo cevapverenlerden belli başlıları şunlardır: İzmit Mutasarrıfı Suat Bey, Konya Valisi Suphi Bey

Resmi Tebliğ

Beş buçuk yıl önce, Osmanlı Devleti'nin mukadderatını her nasılsa elde etmiş olan İttihat ve Terakkî Comiyeti'nin liöerleri, Alman telkinlerine kapılarakOsmanh Devlet ve Millstini 1 Dünya Savaşı'na soktular Bu haksız ve uğursuzsiyasetin sonucu bilinmektedir Osmanlı Devlet ve Milleti, bir türlü felâket geçirdikten sonra, öyle bir yenilgiye uğradı ki, İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin liderIeribile ,bir Ateşkes Anlaşması yaparak kaçmaktan başka çare bulamadılar Anlaşmanın yapılmasından sonra, İtilâf Devletleri'ne bir görev düştü Bu görov eskiOsmanlı İmparatorluğu'nun bütün halkının, ırk ve mezhep ayrılığı gözetilmeksizin gelecekteki mutluluklarını, gelişmelerini, sosyal ve ekonomik hayatlannı güven altına alan bir barışın temellerini atzrıaktan ibaretti Barzş Konferansı, bugörevi yerine getirmekle uğraşırken, kaçmış olan İttihat ve Terakkî ileri gelenlerinin taraftan olan bazı kimseler, "Millî Teşkilât" takma adı ile bir teşkilâtkurarak ve Padişah ile İstanbul Hükûmeti'nin emirleriızi hiçe sayarak, savaşın acısonuçlarıyla büsbütün tükenmiş olan halkı askerlik için toplamak, çeşitli unsurlararalarında nifak çıkarmak, millî yardım bahanesiyle halkı soymak gibi işleri yapmaya yeltendiler ve böylece barış değil, sanki yeni bir savaş devrini açmaya,çalıştılar Bu teşebbüs ve kışkırtmalara rağmen, Banş Konferansı görevine devametti ve nihayet İstanbul'un Türk idaresinde kalmasına karar verdi Bu karar Osmanlıların kalplerini ferahlatacaktır Ancak, bu kararlannı Bâbıâlî'ye bildirdikleri zaman, uygulamanın ne gibi şartlara bağlı olduğunu da hatırlattılar Bu şartlar, Osmanlı vilâyetlerinde bulunan Hristiyanlann hayatlarını tehlikeye sokmamak, bugün İtilâf Devletleri ile müttefiklerinin askerî kuvvetleri aleyhinde yapılmakta olan sürekli hücumlara son vermekti İstanbul Hükûmeti, bu uyarıya karşıbir dereceye kadar iyiniyet göstermiŞ ise de, "Millî Teşkilât" takma adı ile hareket eden kimseler, ne yazık ki, teşvik ve tahriklerinden vazgeçmek istemedilerAksine, hükûmetin kendileri ile işbirliği yapmasını sağlamaya çalıştılar Herkesinsonsuz bir hasretle beklediği banş için büyük bir tehlike demek olan bu durumakarşı, İtilâf Devletleri, yakında karara bağlanacak barış hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere, gerekli tedbirleri düşünmeye mecbur oldular Bunun için birtek çare buldular Bu da, İstanbul'u geçici olarak işgal etmekti Bu karar bugünyürürlüğe girmiş olduğundan, kamuoyunu aydınlatmak için aşabıdaki noktalarınınaçıklanması gerekir

1 - İşgal geçicidir

2 - İtilâf Devletleri'nin niyeti, saltanat makamının nüfuzunu kırmak değil, aksine, Osmanlı idaresinde kalacak olan memleketlerde o nüfuzu güçlendirmek ve sağlamlaştırmaktır

3 - İtilâf Devletleri'nin niyeti, yine Türkleri İstanbul'dan mahrum etmemektir Fakat, Allah korusun, taşrada genel bir karışıklık veya katliam gibi olaylar ortaya çıkarsa, bu karar değîştirilebilir

4 - Bu nazik dönemde, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, herkesingörevi, kendi işine gücüne bakmak, güvenliğin sağlanmasına yardımcı olmak, Osmanlı Devleti'nin yıkıntısından yeni bir Türkiye'nin kurulması için var olan sonbir ümidi, çılgınlıklanyla mahvetmek isteyenlerin aldatıcı sözlerine kapılmamakve hâlâ saltanat merkezi olarak kalan İstanbul'dan verilecek emirlere uymaktır Yukanda sayılan kışkırtmalara katılan şahısların bazılan, İstanbul'da yakalanmışlardır Onlar elbette kendi yaptıklanndan ve sonra da, o yaptıklarının sonucu olarak ortaya çıkabilecek olaylardan sorumlu tutulacaklardır

İşgal Kuvvetleri Bu tebliğ dolayısıyla, derhal şu genelgeyi yayınladım:

1631920

Bütün Vali ve Komutanlara ve Müdafaa-i Hukuk Hey'etlerine

İtilâf Devletleri tarafından silâhlı çarpışma sonunda, İstanbul'un işgali zorlagerçekleştirilmiştir Bu suikasttan yararlanarak hainlik düşünen birçok kimseninmilleti aldatmaya kalkışmaları muhtemeldir Nitekim, resmî bildiriler şeklindeimzasız bazı bildirilerin yayınlanmak istendiğini öğreniyoruz Yanlış hareketlereyer verilmemek ve gerçek duruma ters düşen heyecanlar yaratılmamak bakımından, bu gibi bildirilere asla değer verilmemesi gerekir Gerçek durumu izleyenAnadolu ve Ruıneli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, milleti aydınlatacaktır

Mustafa Kemal

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #148
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



YABANCI DEVLETLERE YAPTIĞIM PROTESTO

Efendiler, aynı güılde çeşitli vasıtalarla şu protesto yu gönderdim:

1631920

Protesto

İstanbul'da İngiliz, Fransız, İtalyan Siyasî Temsilcilerlne, Amerikan Siyasal Temsilcisine, Bütün Tarafsız Devletler Dı$işlerl Bakanlıklarına, Fransa, İngiltere, İtalyan Millet Meclislerine verilmek üzere Antalya'da İtalyan Temsilciliğine

Milli bağımsızlığımızı temsil eden Meclis-i Meb'usan da dahil olmak üzereİstanbul'da bütün resmi daireler, İtilâf Devletleri'nin askerî kuvvetleri tarafındanresmen ve zorla işgal edilmiş ve millî dâvâ uğrunda çalışan birçok vatanseverkimsenin de tutuklanmasına teşebbüs edilmiştir Osmanlı milletinin siyasî hakimiyet ve hürriyetine indirilen bu son darbe, ne pahasına olursa olsun hayatını vevarlığını savunmaya azrrıetmi$ olan biz Osmanlılardan çok, yirminci yüzyıl medeniyet ve insanlığının kutsal saydığı bütün esaslara, hürriyet, milliyet, vatan duyguları gibi bugünkü insan toplumlannın temelinde yatan bütün ilkelere ve insanlığın bu ilkeleri meydana getiran ortak vicdanına indirilmiş demektir

Biz, haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz mücadeleninlnıtsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşama hakkından mahrum edemeyeceğine inanıyoruz Tarihin bugüne kadar kaydetmediği bir suikast olan ve Wilsonprensiplerine dayanan bir Ateşkes Anlaşması'nın, milleti savunma imkânlarındanyoksun bırakmış olmasından doğan bir hileye de dayanmış olması bakımından,ilgili milletlerin şeref ve haysiyetleriyle de bağdaSmayan bu hareketin ne demekolduğunun takdirini, resmi Avrupa ve Amerika'nın değil, bilim, kültür ve medeniyet Avrupa ve Amerika'sının* vicdanına bırakmakta yetinir ve bu olaydan doğacak büyük tarihi sorumluluğa, son olarak bir kez daha dünyanın dikkatini çekeriz Dâvâmızın haklılık ve kutsallığı, bu güç zamanlarda, Tanrı'dan sonra en büyük yardımcımızdır

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Hey'et-i Temsiliyesi adına

Mustala Kemal

Aynı günün gecesi şu talimatı bir genelgeyle yayınladım:

Şifre 1631920

Bütün Vali ve Komutanlara

İstanbul'un ve resmi dairelerin, özellikle Meclis-i Meb'usan'ın, İtilâf Devletleri tarafından ve zorla işgal edilmiş olduğunu, ayrıca, bu hareketin, ateşkes anlaşması ile milleti silâhsız bıraktıktan sonra yapıldığını dile getirerek, İtilâf Devletleri temsilcilerine, bütün tarafsız devletlerin dışişleri bakanlılslarıyla, İtilâfDevletleri'nin Millet Meclisi Başkanlıklarına protesto telgraflan çekilmek üzeremitingler yapılması gerekli görülmektedir Protesto telgraflarında özellikle, yapılan saldınnın Osmanlı hakimiyetinden çok, yinni asırlık bir medeniyet ve insanlığın eseri olan hürnyet, milliyet ve yurtseverlik prensiplerine bir darbe olacağı,Osmanlı milletinin varlık ve bağımsızlığını savunma konusundaki kararlılık veimanına bu olayın hiçbir etki yapamayacağı, yalnız, medenî milletlerin bu saldırıyıkabul etmekle, büyük bir tarihî sorumluluk altına girmiş olacaklan belirtilmelidirTarafsız devletlerin dışişleri bakanlıklarıyla Millet Meclisi Başkanlıklanna çekilecek telgraflar, İstanbul'da ait oldukları makamlara verilmekle birlikte, Antalya'da İtalyan temsilcisi vasıtasıyla da verilmelidir Protesto telgraflannın birersuretinin de buraya gönderilmesini rica ederiz

Hey'et-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

Şifre 1631920

Albay Refet Bey'e

Son olaylar dolayısıyla, her tarafta yapılan gösteri toplantıları sonunda çekilecek protesto telgraflarmın birer suretlerinin de İtilâf Devletleri'nin toplantıhalinde bulunan Millet Meclisleri Başkanlıklarma ve tarafsız devletlerin'de DışişleriBakanlıklanna gönderilmesini yararlı buluyoruz Bu konuda Antalya'daki İtalyantemsilcisinin de yardımını sağlamanızı rica ederiz

Hey'et-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #149
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MİLLETE YAYINLADIĞIM BİLDİRİ

Efendiler, aynı günde millete de şu bildiriyi yayınladım:

Bütün komutanlara, vali ve mutasarrıflara, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine, Belediye Başkanlıklarına ve Basın Derneğine

İtilâf Devletleri'nin şimdiye kadar memleketimizi paylaşmaya yol bulmak için başvurdukları çeşitli tedbirler bilinmektedir Ferit Paşa ile anlaşarak ve milleti savunmasız bırakarak yabancı idaresine esir etmek ve memleketin birçok önemli yerlerini galip devletlerin sömürgeleri arasına katmak düşünülmüştü Kuva-yı Milliye'nin, bütün bir milletin desteği ile bağımsızlığı savunma konusunda gösterdiği azim ve kararlılık, bu tasavvuru altüst etti İkincisi,Kuva-yı Milliye'yi aldatmak ve onun müsaadesi ile Doğu'da bir üstünlük sağlamasiyaseti gütmek için Hey'et-i Temsiliye'ye başvuruldu Heyet, milletin bağımsızlığıve vatanın bütünlüğü garanti edilmedikçe ve özellikle işgal bölgelerinin boşaltılmasına teşebbüs edilmedikçe, herhangi bir görüşmeye yanaşmadı Üçüncüsü,Kuva-yı Milliye ile işbirliği yapan hükûmetlerin çalışmalarına karışmak suretiylemillî birliği sarsznak, haince muhalefetleri teşvik etmek ve cür'etlerini artırmakyolu benimsendi Ne var ki, milli birliğin yarattığı kuvvet ve dayanışma karşısında bu saldırılar da eridi Dördüncüsü, vatanın kaderi ile ilgili kaygı verici kararlar alındığından söz edilerek, kamuoyuna baskı yapılmaya başlandı Namusunuve yurdunu savunma uğrunda her fedakarlığı göze almış olan Osmanlı milletininazim ve iradesi önünde, bu gözdağının da bir yararı olmadı Nihayet bugün, İstanbul'u zorla işgal etmek suretiyle, Osmanlı Devleti'nin yedi yüz yıllık hayat vehakimiyetine son verildi Yani, bugün Türk milleti, medenî kabiliyetinin, yaşamave bağımsız kalma hakkının ve bütün bir geleceğinin savunulmasına çağrıldı İnsanlık dünyasının takdirlerini kazanmak ve İslâm dünyasının kurtuluş emellerinigerçekleştirmek, Hilâfet makamının yabancı etkilerden kurtarılmasına ve millîbağımsızlığın şanlı geçmişimize yaraşır bir imanla savunulup kazanılmasına bağlıdır Vatanımızı ve istiklâlimizi kurtarmak için giriştiğimiz kutsal mücadelede Tanrı'nın yardım ve koruyuculuğu bizimledir

Anadolu ve Rumeli Müdafaa3 Hukuk Cemiyeti Hey'et-i Temsiliyesi adına

Mustafa Kemal

Efendiler, aynı zamanda bütün İslâm dünyasına da seslenilerek 266yapılan saldırı, bir bildiride etraflı şekilde anlatılarak çeşitli vasıtalarlailân edildi

Efendiler, olay üzerinde fazla bilgi almayı beklemeksizin, telgrafçı,Manastırlı Hamdi Efendi'nin verdiği bilgilerden ve işgalkuwetlerinin bu bilgileri doğrulayan bildirisinden, durumun içyüzünüanlayarak gerekli bulduğum ve derhal alınmasında zaruret gördüğümtedbirleri, açıklandığı gibi hemen işgal günü aldım ve uyguladım İstanbul'un işgal şekli ve tutuklamalar hakkında çeşitli kaynaklardan biribirini tutmaz abartılmış bilgiler gelmeye başladı Biz de çeşitli yollarlaaraştırma ve soruşturmalarımıza devam ettik Yasama görevinin yerinegetirilmesine imkân göremeyerek dağılan milletvekillerinin ve bazı şahısların İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelmekte oldukları anlaşıldıYolculuklarını kolaylaştırmak için, geçecekleri yerlerdeki ilgililere gereken emirleri verdim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #150
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



OLAĞANÜSTÜ YETKİLER TAŞIYAN BİR MECLİSİN ANKARA'DA TOPLANMASI KARARI

Efendiler, lb Martta İstanbul işgal edilir edilmez, hemen aldığım tedbirler arasında, daha birtakımları vardır ki, onları Büyük Millet Meclisi'nin ilk açılı şında anlattığım için burada yeniden açıklamadım Örnek olarak, Eskişehir ve Afyonkarahisar'daki yabancı birliklerin silâhlarının alınması veya oradan uzaklaştırılmaları, Geyve ve Ulukışla yakınlarındaki tahribi ve Anadolu'da bulunan yabancı subayların tutuklanması gibi tedbirlerle ilgili ayrıntıları, BüyükMillet Meclisi'nin ilk tutanaklarında okumuşsunuzdur Bu tedbirler arasında en önemlisi; olağanüstü yetkiler taşıyan bir meclisin Ankara'datoplanmasını sağlama konusundaki millî ve vatanî görevimize ait kararve bu kararın uygulanmasıdır

Efendiler, bu knnudaki kararımızı ve bu kararın nasıl uygulanacağını gösteren bir bildiriyi, 19 Mart 1920'de, yani İstanbul'un işgalindenüç gün sonra yayınladım

Efendiler, bu konu üzerinde, iki gün kadar komutanlarla makinebaşında görüşerek düşüncelerini aldım Ben ilk yazdığım müsveddede"Kurucu Meclis" deyimini kullanmıştım Maksadım da toplanacakmeclisin ilk anda "rejimi" değiştirme yetkisine sahip olmasını sağlamaktı Fakat bu deyimin kullanılmasındaki maksadı gereğince açıklayainadığım veya açıklamak istemediğim için, halkın alışkın olmadığı bir deyimdir, gerekçesiyle Erzurum ve Sıvas'tan uyarıldım Bunun üzerine"olağanüstü yetkive sahip bir meclis" deyimini kullanmakla yetindim

Valiliklere, Bağımsız Sancaklara ve Kolordu Komutanlarına

İtilâf Devletleri tarafından devlet merkezinin bile resmen işgali, devletinyasama, yargı ve yürütmeden ibaret olan millî güçlerini işlemez duruma sokmuşve bu durum karşısında görev yapmaya imkân bulamadığını hükûmete resmenbildirerek Meclis-i Meb'usan dağılmıŞtır Şu halde, devlet ınerkezinin korunmasını, milletin bağımsızlığını ve devletin kurtanlmasını sağlayacak tedbirleri düşünmek ve uygulamak üzere, millet tarafından olağanüstü yetkiler taşıyan bir meclisin, Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağılmış olan milletvekillerinden Ankara'ya gelebileceklerin de bu meclise katılmalan zarurî görülmüştür Bu bakımdan aşağıda verilen talimat gereğince seçimlerin yapılması, yüksek ve derin vatanseverlik anlayışından beklenir:

1 - Memleket işlerini idare etmek ve denetlemek üzere, Ankara'da olağanüstü yetkilere sahip bir meclis toplanacaktır

2 - Bu meclise üye olarak seçilecek kimseler, milletvekilleri ile ilgili yasahükümlerine bağlıdırlar

3 - Seçimlerde sancaklar esas alınacaktır

4 - Her sancaktan beş üye seçilecektir

5 - Seçim her eancakta, o sancagın kendi ilçelerinden çağıracağı ikinciseçmenlerle, sancak merkezinden seçilecek ikinci seçmenlerden, sancak idare vebelediye meclisleriyle Müdafaa-i Hukuk yönetim kurullarından; illerde, il merkez kurullarıyla, il yönetim kurullarından, il merkezindeki belediye meclisindenil merkezi ile merkez ilçesi ve merkeze bağlı ilçelerin ikinci seçmenlerinden oluşturulmuş bir kurul tarafından aynı günde ve aynı oturumda yapılır,

6 - Bu meclis üyeliğine, her parti, zümre ve dernek tarafindan aday gösterilmesi mümkün olduğu gibi her ferdin de bu kutsal mücadeleye fiilen katılması için bağıırısız olarak adaylığını istediği yerden koyma hakkı vardır

7 - Seçimlere her bölgenin en büyük sivil yöneticisi başkanlık edecek veseçim güvenliğinden sorumlu olacaktır

8 - Seçim, gizli oyla ve salt çoğunluk esasına göre yapılacak; oylar, kurulun kendi içinden seçeceği iki kişi tarafından ve kurul önünde sayılacaktır

9 - Seçim sonunda bütün kurul üyelerinin imzalayacaklan veya kendi mühürleri ile mühürleyecekleri üç nüsha tutanak düzenlenecek; bir tanesi yerindealıkonularak, öteki iki nüshadan biri seçilen şahsa verilecek, diğeri Meclis'e gönderilecektir

10 - Üvelerin alacakları ödenek daha sonra Meclis'çe kararlaştınlacaktır Ancak, geliş yollukları seçim kurullarının zarurî masraflar olarak uygun göreceklerimiktar üzerinden mahallî idarelerce karşılanacaktır

11- Seçimler, en geç on beş gün içinde Ankara'da çoğunlukla toplanmayısağlayacak şekilde tamaızılanarak, üyeler hareket edecek ve sonuç üyelerin adlarıyla birlikte derhal bildirilecektir

12 - Telgrafın alındığı saat bildirilecektir

Dağıtım: Kolordu kamutanlarına, valiliklere ve bağımsız sancaklara tebliğedilmiştir

Heyet-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

Efendiler, bir hafta icinde, çeşitli yerlerden Ankara'ya gelmekte olanmilletvekilleriyle, telgrafla haberleşilerek bizzat temasa geçildi Kendilerine, üzüntülerinin giderilmesine, maneviyatlarının yükseltimesine yarayacak bilgiler verildi İstanbul'da artık dâvâmızı yürütecek kimse kalmamıştı Aylarca ve çeşitli yol ve yöntemlerle yaptığımız uyarmalara rağmen, bizim dediğimiz şekilde teşkilât kurmayıp Karakol Cemiyeti ninkurulmasına çalışanların başları Malta'va gitmiş, İstanbul'daki üyelerininhayat ve faaliyetlerinden eser kalmamıştı Orada yeniden teşkilât kurabilmek için çok zahmetli çalısmalara ve o günkü durumumuza göre imkânlarımızın üstünde para harcamaya mecbur oldum

Saygıdeğer Efendiler, genel konuşmalarım arasında bir iki yerde,benim İstanbul'daki Meclis-i Meb'usan'a başkan seçilmem konusundanve bundaki maksattan bahsetmiştim Bunun gerçekleştirilememiş olmasıdolayısıyla küçük bir güçlükle karşılaştığımı da arz etmiştim Gerçektende, İstanbul'da Meclis saldırıya uğrayıp dağılınca, milletvekillerini toplamak ve özellikle daha önce de açıkladığım üzere bir meclis kurulmasınateşebbüs edebilmek için bir an kararsızlık geçirdim Meelis-i Meb'usanBaşkanı olan Celâlettin Arif Beyin Ankara'ya gelip gelmeyeceğini şüplzesiz bilemiyordum Gelmesi halinde, onun gelişini beklemeyive daveti onun vasıtasıyla yaptırmayı düşündüm Ne var ki, durum çokacele hareket etmemizi gerektiriyordu Gerçekleşip gerçekleşmeyecegibilinmez bir ihtimale bağlanarak vakit kaybetmeyi ihtiyata uygun bulmadım Fakat verecegim kararın uygulanmasını sağlamak için de, bir ikigün telgraf basında, bütün komutanların görüşlerini almakla vakit geçirme gereğini duydum Celâlettin Arif Bey'le 27/28 Mart gecesiDüzce'ye varışında bağlantı kurulmuştu Kendisine şu telgrafı yazdım:

Sayı: 3 Ankara, 2731920

Düzce'de Meclis-i Meb'usan Başkanı Sayın Celâlettin Arif Beyefendi'ye

İstanbul'un resmen ve fiilî olarak İngilizler tarafından işgaliyle devlet kuvvetlerinin baskı ve esareti altına alınmış, Meclis-i Meb'usan'a saldırılarak milletinistiklâl ve namusuna tecavüz edilmiş olması ve bu yüzden milletvekillerinin memleketin kaderi ile ilgili görevlerini yerine getirmeyi başaramayacaklarını anlayaraknıilletin bağrına sığınmak mecburiyetinde kalmaları dolayısıyla, devlet ve millletin bütün kuvvetIerini hüküm ve denetimi altında bulunduracak olağanüstü birmeclisin toplanmasına şiddetle ihtiyaç duyulmuş olduğundan, Hey'et-i Temsiliye'nin, Ankara'da olağanüstü yetkilere sahip bir rneclisin toplanmasına karar verdiğive gereğinin yapılmasının her yere genelge ile bildirildiği yüksek malumlarıdırBu konudaki 1931920 tarihli bildir i metnini inceledikten srınra, içinciekileri birkere daha belirtmek ve seçimIerin en kısa zaınanda yapıIarak mecIisin bir an önce toplanmasını sağlamak için, bu görüşümüzün sizin tarafınızdan da bir bildirişeklinde kamuoyuna şimdiden duyurulmasını yararlı buluyoruz Değerli cevabınızı bekIemektoyim, efendim

Mustafa Kemal

Celâlettin Arif Beyin verdiği cevabı şudur:

Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.