Kurtuluş Savaşı Destanı Şiiri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kurtuluş Savaşı Destanı ŞiiriKurtuluş Savaşı Destanı Şiiri Kurtuluş Savaşı Destanı Kurtuluş Savaşı Destanı şiir Kurtuluş Savaşı Destanı Altmışındaydı Asiye Teyze, Kocasını kaybedeli yıllar olmuştu Oğlu Çanakkale savaşında şehitti, Torunu daha on beşinde, Bıyıkları yeni terlemiş Yahya Şimdi sırtını vermiştir Kocatepe’ye Böyle durmak olmaz, dedi Yurt toprağı giderken elden Çekti kara öküzü kağnıya, Yükledi ne varsa yiyecek içecek evde Düştü yola öğle sıcağında Gündüzleri çöl sıcağı Geceleri Sibirya soğuğu olurdu Buralar bu mevsimde Ama dinler mi Asiye Teyze Yürü der kara öküze Kocasından kalan tek yadigârdır kendisine Yürü der de! Yaşlanmıştır artık kendisi gibi kara öküz de Yürü der Asiye Teyze İnat ve inanç dolu içindeki ateşle Yürü bre kara öküz yürü be! Kağnının her yeri yıkık dökük, Tekerleri patlak üstelik Bu kara öküz bu kağnıyı taşıyamaz Emir Dağının yokuşu, bu halde aşılmaz Etrafına bakınır Asiye Teyze çaresiz, Yardım edecek kimseler bulunmaz Ne yapsam der Asiye Teyze, Ne yapsam da aşsam şu Emir Dağını, İletsem şunları Kocatepe’ye Sonra çıkarmaya başlar üzerinde ne varsa Yırtık pırtık fistanını, yazmasını, göyneğini Ama utanır mahremiyeti ortadadır Ya beni böyle bir gören olsa ne yaparım, der Namus denilen şey nedir? Diye sorar kendi kendine Altmışında bir kadının mahremi mi? Şuracıkta ölsem beni böyle çıplak, Yıkayıp kefensiz koyacaklar toprağa Çıplaklığımdan utanamayacağım belki; Ama bu yurt toprağı alacak mı beni koynuna? Vurmayacak mı yüzüme, Ezilirken düşman ayağı altında? Utanmayacak mıyım o zaman? İşte namus; vatan işgal altındaysa Atmaktır düşmanı yurttan, deyip Doldurur kağnının tekerine Tüm elbiselerini Ve geçer karşısına kara öküzün Asıl der asıl kağnıyı Asıl da aşalım yıkılası Emir Dağını Güneş kızgın demir gibi vurur, Asiye Teyzenin saf beyaz tenine Bir yandan dikenler dolar, Taşlar keser miadı dolmuş ayaklarını Diğer yandan keskin bir kılıç olur güneş, Parça parça yarar her yanını Aldırır mı Asiye Teyze hiç, Yürü der gurban olduğum Yürü tek yadigârım! Ve çaresiz Emir Dağı yıkılır, Asiye Teyze’nin kanlı ayakları altında Aşılmıştır Emir Dağı aşılmasına da Karanlık çökmüş gece yarısı olmuş Buza keser şimdi yarılan her yer Gözlerinden yaşlar gelir, Daha kirpiklerinde donar Sıcağa dayanan soğuğa da dayanır, der Yürü der kara öküze Yürü Yahya’mın olduğu Ulu Mustafa Kemal’in olduğu Afyon’a! Yürü gün doğumuyla düşelim Kocatepe’ye! Ve yürür kara öküzün yanında Asiye Teyze Kanlar akarken bedeninden Donan yerlerini kurtuluş ateşiyle dağlar, Yürüdüğü yollar bir kahramana tanıktır Kocatepe’deki tüfek seslerine, Çanakkale Türküsü karışır Ve Yahya Tanır bu sesi, Babası şehit olduktan sonra Nenesi her gün söylerdi: “Çanakkale içinde vurdular beni Kimimiz nişanlı…………………” Ses gittikçe kayboluyordu Bir şahin gibi fırladı yerinden Yahya, Sanki bir adımda vardı kağnının yanına Bir yana yığılmış kalmış kara öküz, Asiye Teyzenin beyaz teni mosmor, Üzerinde kıpkırmızı kan lekeleri, Düşmüş öbür tarafa dirençsiz Yahya’nın verdiği suyu içmez, Oğul der “Bu su cephedeki kahramanların Bu su bağımsızlığa susamış yiğit evlatların” Götür der beni “Sarı Saçlı Mavi Gözlü Dev’e” Örter üstünü Asiye Teyzenin Yahya, Çeker kağnıyı Kocatepe’ye… |
|