Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir? |
08-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir?Atatürk'ün Askerlik Hayatı Hakkında Bilgi Atatürk'ün askerlik hayatı meslek olarak ifa edeceği askerlikle ilgili temel eğitimine 1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesi’ne girişi ile başlar Mustafa Kemal Selânik Askerî Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askerî İdadisi'ne girdi Genç Mustafa Kemal Manastır Askerî İdadisi'ni de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi 3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisi'nde devam etti 1903 yılında Üsteğmen olmuştu 11Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'nden mezun oldu Harp Akademisi'nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu şüphe çekerek birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldı; sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine Şam'a atandı Şam'da 5 Ordu'nun emrinde kaldığı üç yıl içinde Suriye'nin hemen her yerini görevle dolaşmış memleket idaresindeki aksaklıkları ordunun eğitim ve öğretimindeki eksiklikleri daha da yakından görmüştü Mustafa Kemal burada 1906 yılı Ekim ayı içinde güvendiği bazı arkadaşlarıyla gizli olarak "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu Bu arkadaşlarıyla beraber Beyrut Yafa ve Kudüs'te de kurdukları cemiyeti genişletti Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selânik'e geçerek burada da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"nin bir şubesini açtı ve tekrar Şam'a döndü Şam'dan uzaklaşışı hükûmetçe duyuldu ise de âmirleri kendisini koruduğundan bir ceza yoluna gidilmedi Bir süre daha Şam'da kaldı Bu sıralarda 20 Haziran 1907 tarihinde Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve Şam'daki Ordunun Kurmay Başkanlığında bir göreve getirildi Mustafa Kemal 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3 Ordu Karargâhına atandı Bu Karargâhın Selânik'teki şubesinde çalışmak üzere Selânik'e geldi Bu sıralarda Selânik'teki "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" üyelerini de içine almış olan Îttihat ve Terakki Cemiyeti" faaliyet halinde idi Mustafa Kemal de Selânik'e gelişini takiben bu cemiyete dahil olarak hizmet görmeye başladı Memleketin istibdat idaresinden kurtarılması yapılacak yenilikler Onun da baş düşüncesiydi Selânik'e gelişini takiben kısa bir süre sonra 22 Haziran 1908 de Üsküp-Selânik arasındaki demiryolu müfettişliği de 3 Ordu Karargâhındaki görevine ek olarak kendisine verildi Bu esnada Rumeli'de büyük faaliyet gösteren "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Abdülhamit'i1876 Anayasası'nı yeniden yürürlüğe koymaya ve kapatılan Meclis-i Mebusan'ı tekrar toplantıya çağırmaya zorlamaktadır "Ittihat ve Terakki Cemiyeti nin bu girişimleri adım adım II Meşrutiyet'in ilânına uzandı 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet ilân edildiği zaman Mustafa Kemal Kolağası rütbesiyle Selânik'te askerî görevini sürdürmekte bir yandan da "İttihat ve Terakki Cemiyeti" içinde çalışarak İstanbul'daki siyasî gelişmeleri yakından izlemektedir O II Meşrutiyet gibi büyük bir inkılâbı takiben yapılanları kâfi görmüyor; bu fırsattan yararlanılarak memlekette daha büyük ve daha köklü değişikliklerin gerçekleştirilmesi gereğine inanıyorduFakat kendisinin görüşleri "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ileri gelenlerinin görüş ve düşüncelerine uymadı Buna rağmen fikirleriyle zamanın söz sahibi kişilerini uyarmaktan da çekinmiyordu II Meşrutiyet'in ilânı üzerinden henüz bir sene geçmemişti ki İstanbul'da 13 Nisan 1909'da bu harekete karşı gerici çevrelerce desteklenen büyük bir isyan gelişti Mustafa Kemal 31 Mart Vak'ası olarak bilinen bu isyanı bastırmak üzere Rumeli'de oluşturulan Hareket Ordusu'nun Kurmay Başkanlığına getirildi ve bu ordu ile 19 Nisan 1909 tarihinde İstanbul'a geldi Hareket Ordusu'nun gerek yolda gerekse İstanbul'daki sevk ve idaresinde Kurmay Başkanı olarak önemli hizmetler gördü Hareket Ordusu'nun İstânbul'a girdiği gün halka hitaben yayımlanan beyannameyi kendisi yazmıştı Hareket Ordusu'nun duruma hakim oluşundan sonra Abdülhamit tahttan indirildi yerine Sultan Reşat getirildi Mustafa Kemal bu gerici olayın bastırılmasından sonra İstanbul'da çok kalmayarak 16 Mayıs 1909'da tekrar Selânik'e döndü Bu sıralarda Selânik ve çevresinde yapılan mânevralarda tatbikatlarda düşünce ve görüşlerini cesaretle savunuyor; bu ise bazı üstlerinin dikkatini çekerken bazılarının da tahammülsüzlüğüne sebep oluyordu Kendisi bir yandan da askerî eğitim konuları üzerinde telif ve tercüme eserler hazırlıyordu O II Meşrutiyet'i takiben Ordu'nun "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile sıkı alâkasının ve siyasete karışmasının tehlikelerini sezinlemeye başlamış bu görüşlerini 22 Eylül 1909'da Selânik'te toplanan "İttihat ve Terakki Bûyük Kongresi"nde açıkça dile getirmişti Fâkat cemiyetin önde gelenleri onun bu görüşlerini paylaşmadılar Mustafa Kemal de kendisini cemiyetten uzak tutarak doğrudan doğruya askerî vazifesine verdi "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile anlaşmazlığı ve aralarının açılması böyle başladı Mustafa Kemal Selânik'teki görevini başarı ile yürütürken 1910 yılı Eylül ayında Pikardi manevralarını izleme amacıyla Fransa'ya gönderildi Burada Fransız Ordusunu ve komutanlarını yakından tanıdı Selânik'e dönüşünden kısa süre sonra 1911 Mart'ında Arnavutluk'ta bir isyan çıktı Bu isyanı bastırmak üzere düzenlenen harekâtta Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın yanında görev aldı Mustafa Kemal 15 Ocak 1911'de 3 Ordu Karargâhındaki görevinden alınarak evvelâ 5 Kolordu Karargâhında daha sonra yine Selânik'te bulunan 38 Piyade Alayı'nda görevlendirildi Bu atamadan amaç kendisine kıta hizmeti gördürerek onu başarısızlığa sürüklemek; bu suretle şevk ve hevesini bir ölçüde kırmak idi Ama O bu görevde de büyük başarılar gösterdi; eskiden olduğu gibi yine kumandanlarının arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazandı Selânik garnizonundaki subaylar gittikçe onun etrafında toplanıyorlardı Bu durum 3 Ordu Müfettişliğinin hoşuna gitmedi O'nu Selânik'teki vazifesinden ayırarak 27 Eylül 1911 tarihinde İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığında bir göreve tayin ettiler Mustafa Kemal bu atama üzerine İstanbul'a gelerek bir süre Genelkurmay Başkanlığında çalıştı 5 Ekim 1911'de İtalyanlar Trablusgarp'a hücum ederek istilâ hareketlerine başlamışlardı Mustafa Kemal bu bölgede görev almak üzere 15 Ekim 1911'de İstanbul'dan ayrıldı Trablusgarp'a gelişini takiben bir süre Tobruk ve Derne Bölgelerinde gönüllü mahallî kuvvetlerin başında bulundu12 Mart 1912 de Derne Komutanlığına getirildi Bu sıralarda 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etti 1912 yılı Ekim ayında Balkan Harbi başlamıştı Mustafa Kemal 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan hareket ederek İstanbul'a geldi 21 Kasım 1912'de Gelibolu'da bulunan Bahr-i Sefîd (Akdeniz) Boğazı Kuvay-ı Mürettebesi Komutanlığı Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı Bu atama üzerine Gelibolu'ya geldi Olaylar süratle gelişmiş baba memleketi Selânik düşmüş Bulgar Ordusu ilerleyerek Çatalca'ya kadar gelmişti Bu elim vaziyet kendisini çok üzdü Bu cephede bir süre sonra Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirildi Bu görevde iken Dimetoka ve Edirne'nin düşmandan geri alınışında büyük hizmetler gördü Mustafa Kemal Balkan Harbi'nden sonra 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine atandı11 Ocak 1914 tarihinden itibaren Belgrat ve Çetine Ataşemiliterliklerini yürütme görevi de kendisine verildi Sofya Ataşemiliterliği'ne atandığı günlerde yakın arkadaşı Ali Fethi (Okyar) de Sofya Elçiliği'ne atanmıştı Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliterliği esnasında 1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etti1915 yılı Ocak sonlarına kadar Sofya'da kaldı Bu sıralarda 1 Ağustos 1914'te Almanya'nın Rusya'ya harp ilânı ile I Dünya Savaşı başlamıştı Mustafa Kemal gelişen siyasî ve askerî olayları büyük bir dikkatle izlemekte; bir taraftan da görüş ve düşüncelerini Harbiye Nezaretine bildirmekte idi Ona göre katılma zorunlu hale gelmedikçe Osmanlı Devleti bu büyük savaşın dışında kalmalıydı Ancak olayların süratle gelişmesi 29 Ekim 1914'te Osmanlı Devletini de ister istemez İttifak Devletleri yanında harbe girmek mecburiyetinde bıraktı Mustafa Kemal bu gelişmeler üzerine Başkumandanlıktan kendisine faal bir hizmet istedi ise de uzun süre bu isteği yerine getirilmedi Nihayet ısrarı üzerine kendisini 20 Ocak 1915 tarihinde Tekirdağ'da teşkil edilecek 19 Tümen Komutanlığına tayin ettiler Mustafa Kemal bu tayin üzerine Sofya dan ayrılarak İstanbul'a döndü; derhal yeni görev yerine hareket ederek tümenini kurdu Bu tümen kısa süre sonra görülen lüzum üzerine 25 Şubat 1915'te Tekirdağ'dan Maydos (Eceabat)'a nakledildi Mustafa Kemal burada 19 Tümene ilâveten 9 Tümenin 2Piyade Alayı ve bazı topçu birlikleri de emrine verilerek Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak görev yaptı Gelibolu Yarımadası'nda önemli olaylar oluyordu İngiliz donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı'nı geçmeye teşebbüs etti ise de kıyı topçusunun başarılı savunması karşısında muvaffak olamayarak ağır zayiat verdi Donanması ile Boğaz'ı geçemeyen düşman bu defa Gelibolu Yarımadası'nı çıkarma ile zorlamaya karar verdi Olaylar bu şekilde gelişirken Genelkurmay Başkanlığı da 23 Mart 1915 tarihinde Gelibolu'da 5 Ordu kurulmasına karar vermiş Komutanlığına da Alman Generali Liman von Sanders'i atamıştı Liman von Sanders muhtemel düşman taarruzuna karşı kuvvetlerini üç gruba ayırarak plânını yapmış; Mustafa Kemal'in başında bulunduğu kuvvetleri ordu ihtiyatına almıştı Mustafa Kemal bu plân gereğince 18 Nisan 1915 günü tümeniyle Bigalı'ya geçti Düşman birlikleri 25 Nisan 1915 günü Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden ilk çıkarma hareketine başladı Ancak çıkarma hareketi ilk gün karşısında Mustafa Kemal'i buldu Mustafa Kemal çıkarmanın başladığını görür görmez kuvvetlerini süratle Bigalı'dan Conkbayırı'na sevk etmişti Arıburnu'ndan Conkbayırı'na ilerleyen İngiliz kuvvetleri o gün Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19 Tümen kuvvetlerinin taarruzu ile geri çekilmeye mecbur edildi Conkbayırı taarruzunda Türk askeri görülmemiş bir inanç ve cesaretle savaşıyor tarihin en büyük kahramanlık sahneleri sergileniyordu Dâhi komutan kumandanlara verdiği emre şu cümleleri de ilâve etmişti: "Ben size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir !" 25 Nisan 1915 günü başlayan çıkarma kuvvetlerimiz tarafından kıyıya kadar itilmesine rağmen düşman 26 ve 27 Nisan 1915 günleri de çıkarma harekâtına devam etti İlerlemek isteyen İngilizler'le yer yer şiddetli çarpışmalar oldu; ancak her taarruz Türk askerinin kahramanca savunması karşısında başarısız kaldı Mustafa Kemal Çanakkale Cephesîndeki bu üstün başarıları üzerine 1 Haziran 1915'de Albaylığa terfi etti Düşman Çanakkale'de başarı sağlayamamasına ilerleme gösterememesine rağmen yeni bir çıkarma yapmada kararlıydı Düşünülen çıkarmanın gerçekleşebilmesi için her şeyden önce ilk direnç hatlarını oluşturan Arıburnu ve Seddülbahir'deki Türk kuvvetlerinin yerlerinden sökülmesi gerekiyordu İngilizler bu amaçla 6 ve 7 Ağustos l9l5 günleri takviyeli kuvvetlerle yeni bir taarruz daha denediler; düşman kuvvetleriyle kuvvetlerimiz arasında şiddetli muharebeler oldu Ancak Mustafa Kemal'in aldığı önlemIer sayesinde düşmanın bu taarruzu da gelişme imkânı bulamadı Arıburnu ve Seddülbahir'deki taarruz devam ederken İngilizler 6 Ağustos 1919 akşamı Çanakkale'nin güney kıyılarına da asker çıkararak ilerlemeye başladı Bu suretle Anafartalar Bölgesi de ansızın kritikleşti Gelişen bu buhranlı durum üzerine Liman von Sanders'in emri ile komuta değişikliği yapılarak "Anafartalar Grubu Komutanlığı'na 8 Ağustos 1915 tarihinde Albay Mustafa Kemal getirildi 9 Ağustos 1915 günü komutayı ele alan Mustafa Kemal beklemeksizin aynı gün yaptığı taarruz ile ilerleyen İngiliz kuvvetlerini tekrar çıkarma yaptıkları kıyılara itti Aynı günün akşamı Conkbayırı bölgesine geçerek buradaki kuvvetleri de 10 Ağustos 1915 sabahı taarruza geçirdi Böylece düşmanın ilerlemesine imkân verilmemiş; aksine tutunduğu mevzilerden tamamen çıkarılarak Anafartalar bölgesine tam anlamıyla hâkim olunmuştu Mustata Kemal 25 Nisan 1915 taarruzunda olduğu gibi 9 ve 10 Ağustos taarruzlarında da bizzat ateş hattında bulunmuş ateş hattından emirler vermiş bu davranışı yanındaki subay ve erler için ifadesi imkânsız cesaret kaynağı olmuştu Conkbayırı'nda kalbini hedef alan bir kurşun cebindeki saate çarpıp geri döndüğünden mutlak bir ölümden kurtuldu Bu muharebeler esnasında gösterdiği kahramanlık azim ve yüksek kumanda kudreti kendisine memleket içinde ve dışında büyük ün sağladı Artık O "Anafartalar Kahramanı" olarak anılıyordu Aylarca süren çıkarma ve savaşlar sonucu ilerleme kaydedemeyen İngilizler; nihayet 1915 yılı Aralık sonunda müttefikleriyle beraber Çanakkale'den çekildiler Düşmanların Çanakkale Boğazı'nı geçememesi İstanbul'un işgalini önlemiş; İngilizlerin Marmara ve Karadeniz üzerinden müttefikleri Rusya ile bağlantı kurma hayallerini söndürmüştü Bütün bu olaylar bir anlamda I Dünya Savaşı'nın akışını da etkiliyor dünya tarihinin yönünü değiştiriyordu Bu savaşlarda İngilizler insan araç ve gereç yönünden Türklerden şüphesiz ki çok fazla idi; ancak onların unuttukları nokta Türk askerinin tarihsel kahramanlığı ve bu kahramanlığı yönlendiren Mustafa Kemal faktörü idi Mustafa Kemal Çanakkale Muharebelerinin eski şiddetini kaybettiği 1915 yılının son aylarında son bir taarruzla düşmanı tutunduğu kıyılardan da sökerek onu tam mağlûp duruma düşürmek görüşünde idi Ancak bu teklifi Ordu Komutanı Liman von Sanders tarafından düşmanın da kıyıdan yapacağı topçu ateşinin ağır zayiat verdirebileceği endişesiyle benimsenmedi Artık bu cephede yapacak bir şey kalmamıştı Mustafa Kemal10 Aralık 1915'te "Anafartalar Grubu Komutanlığı"nı Fevzi (Çakmak) Paşa'ya bırakarak izinli olarak Çanakkale den ayrıldı; İstanbul a döndü Mustafa Kemal 27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan Onaltıncı Kolordu Komutanlığına atandı Kısa süre sonra bu Kolordu'nun aynı isimle Diyarbakır'da kurulması kararı üzerine yine Kolordu Komutanı olarak 11 Mart 1916'da Diyarbakır-Bitlis-Muş Cephesi'ne tayin edildi Mustafa Kemal 26 Mart 1916'da Diyarbakır'a gelerek komutayı ele aldı1 Nisan 1916 da Generalliğe yükseltildi Diyarbakır'a gelişini takiben kısa bir hazırlıktan sonra 3 Ağustos 1916 sabahı emrindeki kuvvetleri Bitlis ve Muş yönünde taarruza geçirdi; Ruslar'la iki tümenimiz arasında taarruz ve karşı taarruz şeklinde şiddetli çarpışmalar oldu Nihayet 8 Ağustos 1916 sabahı Muş aynı günün akşamı Bitlis kuvvetlerimiz tarafından düşman işgalinden kurtarıldı Muş; ne yazık ki 25 Ağustos 1916'da tekrar Rusların eline düşmüştü Mustafa Kemal Paşa 2 Ordu Komutanlığı sırasında 14 Mayıs 1917'de Muş'u ikinci defa Rus işgalinden kurtardı Mustafa Kemal Paşa Aralık l9l6'da Ahmet İzzet Paşa'nın izinli olarak bir süre İstanbul'a gitmesi üzerine vekâleten 2 Ordu Komutanlığı'na tayin edildi Karargâhı Diyarbakır'da olan bu ordunun Kurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey'di Büyük Komutan'ın İnönü ile yakından tanışması emir-komuta zinciri içinde çalışması bu tarihlere rastladı Mustafa Kemal Paşa14 Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a giderek Sina Cephesi'ni teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2 Ordu'ya vekâleten komutan atandı Tekrar Diyarbakır'a dönen Mustafa Kemal Paşa16 Mart 1917'de asaleten 2 Ordu Komutanlığına getirildi Fakat bu görevde de çok kalmayarak 5 Temmuz 1917 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlı olarak Halep'te kurulması kararlaştırılan 7 Ordu'nun başına getirildi Bu cephenin umumî idaresi Falkenhein adlı bir Alman generaline verilmişti Mustafa Kemal Paşa15 Ağustos 1917 günü Halep'e gelerek göreve başladı Fakat bir süre sonra General Falkenhein ile aralarında askerî görüşler ve uygulanacak harekât bakımından anlaşmazlık çıktı; bu anlaşmazlık sonucu Mustafa Kemal Paşa1917 Ekim başlarında istifa mecburiyetinde kaldı Kendisine tekrar Diyarbakır'daki eski görevi teklif edildi ise de kabul etmeyerek İstanbul'a geldi 7 Kasım 1917'de Genel Karargâh'ta görevlendirildi Ancak kısa süre sonra Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Alman Umumî Karargâhını ve Alman Cepheleri'ni ziyaret etmek üzere Almanya seyahatine iştirak etti15 Aralık 1917 - 4 Ocak 1918 arasını kapsayan bu seyahat esnasında Mustafa Kemal Alman askerî çevrelerinde incelemeler yaparak Alman İmparatoru II Wilhelm ve devrin tanınmış komutanlarıyla görüştü Onlara -hoşlanmasalar da- I Dünya Harbi'nin muhtemel sonuçları hakkındaki görüşlerini açıkça ve belirgin şekilde anlatıyordu Mustafa Kemal Paşa 20 gün süren Almanya seyahatinden İstanbul'a döndükten bir süre sonra böbrek rahatsızlığı nedeniyle Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü 13 Mayıs 1918 - 4 Ağustos 1918 arasını kapsayan bu seyahat dönüşü General Falkenhein'in yerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirilmiş olan General Liman von Sanders'in emrindeki 7 Ordu'ya Ağustos 1918'de tekrar komutan oldu ve 15 Ağustos 1918 günü Halep'e geldi Mustafa Kemal bu cephede İngilizlere karşı başarılı müdafaa savaşları yaptı Takviyeli İngiliz kuvvetleri karşısında O'nun maharet ve dirayeti sayesinde bu bölgedeki Türk Ordusu dağılmaktan kurtarılmış; büyük bir düzen içinde Halep'e kadar çekilme başarısını göstermişti Fakat I Dünya Savaşı Almanya ve müttefikleri aleyhine gelişiyordu 29 Eylül 1918 tarihinde Bulgaristan savaştan çekilmiş 4 Ekim 1918 tarihinde de Almanya mütareke istemişti İstanbul'da Talat Paşa kabinesi istifa etmiş yeni kabineyi Ahmet İzzet Paşa kurmuştu Bu gelişmeler karşısında Mustafa Kemal Paşa yetkili makamlara askerî ve siyasî önerilerine devam etti ise de yine kabul ettiremedi Nihayet 30 Ekim 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti itilâf devletleri ile Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I Dünya Savaşı'ndan çekildi |
|