Cahiliye İnsaninin İlah Düşüncesi |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cahiliye İnsaninin İlah Düşüncesiİslam’dan önceki arapların ve eski milletlerin ilahlık bağlamında ne gibi düşüncelere sahip olduklarına,buna karşılık Kur’an’ın bu sözcükle ilişkili hangi yaklaşımları reddettiğine de bakmamız gerekmektedir 1 “Onlar,kendileri için bir güç kaynağı olmak üzere (ya da onların himayesine girerek mahfuz kalmak için) Allah’tan başka ilahlar edindiler” (Meryem, 81) “Yardım edilecekleri (Yani ilahların kendilerine yardım edecekleri) ümidiyle Allah’tan başka ilahlar edindiler” (Yasin, 74) Bu iki ayet-i kerimeden anlaşılmaktadır ki,cahiliye ehli,ilah olarak niteledikleri varlıkların kendilerini desteklediğini,musibet ve belalardan koruduğunu ve onların himayesinde korku ve zarardan mahfuz kaldıklarını düşünüyordu 2 “Rabbinin kararının vakti gelince,Allah’a şerik koştukları ilahları bir işe yaramadı ve onların yıkım ve felaketlerinden başka bir şeyi artırmadı” (Hud, 101) “Allah’tan başka edindikleri ilahlar,yaratılmışlardır,hiçbir şey yaratamazlar,diri değil ölüdürler,ne zaman yeniden diriltileceklerini de bilmezler,ilahınız tek bir ilahtır” (Nahl, 20-22) “Allah’tan başka ilah edinme,O’ndan başka ilah yoktur” (Kasas, 88) “Allah’tan başkalarını (ilah olarak) çağırıp duranların,gerçekte bu ortak koşageldikleri şeylere de uyup bağlandıkları yok (ya)… Sadece vehim ve zanlarına uyuyor onlar;yalan söylemek,bütün yaptıkları” (Yunus, 66) Bu ayetler birkaç meseleye ışık tutmaktadır: aCahiliye insanı,ilah olarak nitelediklerinden sorunlarının çözümünü ve gereksinimlerinin karşılanmasını diliyor,başka bir deyimle onlara niyazda bulunuyordu bOnların ilahları sadece cin,melek ya da tanrılardan oluşmuyorduBunlar arasında ölüp-gitmiş insanlar da vardıNitekim bu, “Diri değil ölüdürler” ve “Ne zaman yeniden diriltileceklerini bilmezler” ibarelerinden açıkça anlaşılmaktadır cOnlar ilahlarının,kendi dualarını işittiğini ve onlara yardım etmeye kadir olduğunu zannediyordular Bu noktada,söz konusu niyaz ve yardımı beklenen ilahın keyfiyetinin iyice anlaşılmasını gerekli görüyorumEğer ben susayıp ta su getirmesi için hizmetçimi veya hastalanıp beni tedavi etmesi için doktoru çağırıyorsam;ne bu çağırma niyaz olarak nitelendirilebilir ve ne de bu,hizmetçi ya da doktoru ilahlaştırmak manasına gelir Çünkü bütün bu olanlar sebep ve sonuç zinciri içerisinde gerçekleşmektedir,dışında değilAncak eğer ben susuzluk hali ya da hastalık durumunda hizmetçi ya da doktoru çağırmak yerine,herhangi bir veli ya da putu yardımıma çağırırsam, bu tabii ki onları ilahlaştırmak ve onlara dua etmek olurÇünkü,benden yüzlerce kilometre uzakta bir kabirde istirahat etmekte olan veliyi yardımıma çağırmam,onun bu haliyle beni duyup işittiğini kabul ettiğim manasına gelir Bana göre,o,sebepler alemine hükmetmektedir ve bu yüzden de bana su yetiştirmeye ya da hastalığımı gidermeye kadirdirAynı kıyastan hareketle böyle bir durumda herhangi bir putu yardıma çağırmak da onun su,sıhhat ya da hastalık üzerine hakimiyeti olduğu ve olağanüstü bir şekilde benim gereksinimimi karşılamak için sebepleri harekete geçirebildiği manasına gelir O halde kendisine niyaz etmeyi gerektiren ilah kavramı hiç şüphesiz olağanüstü bir otorite ile birlikte olağanüstü güçlere sahip olma düşüncesini de beraberinde getiren bir kavramdır 3 “Etrafınızdaki (kalıntılarını gördüğünüz) köyleri (ahalisini) biz helak ettikBelki geri dönerler diye onlara ayetlerimizi defalarca göstermiştikYakınlık vesilesi görerek Allah’tan başka edindikleri ilahlar,azabımız inerken neden onlara yardım etmediler? Yardım etmek bir tarafa onları bırakıp kayboldularBu onların yalanı ve uydurup durdukları şeylerdi” (Ahkaf, 27-28) “Sizlerin de (sonunda) ona döndürüleceği,beni yaratana neden ibadet etmeyeyim? Rahman bana bir zarar vermek istediğinde şefaatleri bir işe yaramayacak ve beni kurtaramayacak ilahlar mı edineyim?” (Yasin, 22-23) “Allah’tan başka veliler edinenler var ya,biz onlara sırf Allah’a yaklaştırmaları için tapıyoruz (derler) Allah,onların ihtilafa düştükleri meselede (kıyamet günü) kararını verecektir” (Zümer, 3) “Allah’ı bırakıp ta kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebileceklere tapıyor ve bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar” (Yunus, 18) Bu ayet-i kerimeler ışığında diğer bazı meseleler de aydınlığa kavuşmaktadırBu ayetlerden cahiliye insanının uluhiyetin kendi ilahları arasında bölüşüldüğü ve onların üzerinde daha yüce bir ilah olmadığı gibi bir görüşü taşımadıkları anlaşılıyorCahiliye insanın da açık bir şekilde,en yüce ilah düşüncesi vardı ve dillerinde Allah kelimesinin bulunması da bu yüzdendi Diğer ilahlar bağlamında ise,en yüce ilahın ilahlığında diğer ilahların da birazcık müdahale ve nüfuzları olduğu inancını taşıyordularOnlara göre diğer ilahların sözleri tutuluyor,onlar vasıtasıyla işler yürütülebiliyor,herhangi bir kazanç sağlama ve zararlardan korunma yolunda şefaatleri kabul ediliyordu Bu gibi inançlar yüzünden onlar,Allah’la birlikte diğerlerini de ilah olarak görüyordularDolayısıyla onların terminolojisine göre herhangi bir kimseyi Allah katında aracı tutarak ondan yardım dilemek,onun önünde tazim ve terkim merasimleri tertiplemek ve adak adamak,onu ilahlaştırmaktır(1) 4 “Allah “iki ilah edinmeyin” dediİlah sadece bir tanedirO halde sadece benden korkun” (Nahl, 51) “Ve (İbrahim) Rabbim bir şey dilemedikçe O’na şerik koştuklarınızdan asla korkmuyorum dedi” (En’am, 80) “(Hud’un (as) kavmi ona) Sana sözümüz ancak şudur;Tanrılarımızdan bazıları seni fena halde çarpmış dediler” (Hud, 54) (1)Burada şefaatin iki çeşit olduğunun iyice bilinmesi gerekir: aŞu veya bu şekilde,zor ve nüfuza dayalı olan ve behemehal kabul ettirilip bırakılan, bSırf bir iltica ve istek niteliği taşıyan ve kabul ettirme gibi bir baskıyı peşinden getirmeyen, Birinci şıktaki manasıyla herhangi bir kimseyi şefiğ (şefaat edici) ya da aracı olarak görmek onu ilahlaştırmak ve ilahlıkta Allah’a eş koşmaktır Kur’an böyle bir şefaati reddetmektedirİkinci şıktaki anlamıyla,Peygamberler (as),melekler,Salihler,ehl-i iman ve tüm kullar başka bir kul hakkında şefaat edebilirlerAncak,herhangi bir kimsenin şefaatini kabul etme ya da etmeme hususunda yüce Allah tam bir yetkiye sahiptirKur’an-ı Kerim bu tür şefaati teyid etmektedir Bu ayetlerden,cahiliye insanının,eğer ilahlarını şu veya bu şekilde darıltırlar ve onların yönlendirme ve inayetlerinden mahrum kalırsa,kendilerinin hastalık,kıtlık,can ve mal kaybı ve diğer afetlere uğrayacakları korkusunu taşıdığını anlıyoruz 5 “Onlar alim ve rahiplerini Allah’a ortak koştular ve Meryem oğlu Mesih’i de ilahlaştırdılarOysa,onlara kendisinden başka ilah olmayan tek bir ilaha ibadet etmeleri buyurulmuştu” (Tevbe, 31) “Nefsini ilahlaştıranı görmedin mi? Sen onun sorumluluğunu üzerine alır mısın? (Furkan, 43) “Aynı şekilde (ilahlıkta) ortak koştukları, müşriklerin çoğuna evlatlarını öldürmeyi hoş gösterdiler” (En’am, 137) “Onların (ilahlıkta) ortak koştukları,Allah izin vermediği halde,onlar için din cinsinden bir şeriat mı koymuşlar?” (Şura, 21) Bu ayetlerde,ilahın daha önceki manalarından çok daha farklı bir anlamı göze çarpmaktadırBurada,ilahlaştırılmış olanlarda herhangi bir olağan üstünlük söz konusu değildirOnlar ya insandır ya da insanın kendi nefsidir Bunlar,kendilerine niyazda bulunuldukları,fayda ya da zarar vermeye kadir oldukları ve himaye gücü taşıdıkları için ilahlaştırılmamışlardır Bilakis, onlar, koydukları hükümler kanun olarak kabul edildiği,emir ve nehiylerine itaat edildiği,helal kıldıkları helal,haram kıldıkları haram olarak benimsendiği için ilahlaştırılmışlardır Aynı şekilde bunların yalnız başlarına hüküm koyma ve yasaklama yetkilerine haiz olduğu ve bunlardan daha üstün kendisine başvurulacak ya da izin alınacak bir otorite olmadığı düşüncesi revaç bulmuştur İlk ayette alim ve rahiplerin ilahlaştırılması söz konusu edilmektedirBu ayetin dolaylı açıklamasını hadislerde bulmaktayızAdiy Bin Hatem’in (ra) bu ayetle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (sa)’e yönelttiği soruyu;O,şöyle cevaplamıştı: “Sizler,alim ve rahiplerinizin helal kıldığını helal,haram kıldığını haram kabul ediyor ve Allah’ın bu konuda ne buyurduğuna aldırmıyordunuz” İkinci ayetin anlamı ise gayet açıktır;nefsi arzularına boyun eğen ve onun emirlerini daha üstün gören kimse,aslında kendi nefsini ilahlaştırmıştır İlk iki ayetten sonra gelen diğer iki ayette,her ne kadar ilah kelimesi yerine ortak(şerik) kelimesi gelmişse de,bizim tercümede belirttiğimiz gibi burada ilahlıktan ortaklık kastedilmektedir Her iki ayette de,Allah’ın izni olmadan herhangi bir kimsenin koymuş olduğu örf,kanun ve sistemi caiz görenlerin,söz konusu kanun koyucuyu Allah’a ilahlıkta ortak koştukları açıkça belirtilmektedir |
|