08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hastalık Aşkı Ağlaıyorsa...
Çok seviyorlardı birbirlerini Hani havayla ateş gibi Günler mutlu mesut geçiyordu, aşkın verdiği ümitlerle birlikte Yine buluşacaklardı, bu bahar günü aşk bir başka yaşanırdı zaten Kız, en cıvıltılı kşiliğini takınmıştı üstüne en güzel elbisesiyle birlikte Oğlan, en doğal haliyle koşacaktı yine aşkına Bu sevgi, aşk öyle büyülüyordu ki onları, dünya ayaklarının yerden kesildiği yerin adı oluyordu genç aşıkların Kız, bir taksi çevirdi, taksicinin -Nereye? sorusuna -Aşkım,dünyam, sevgilime diyecek oldu ama bir tebessüm etti kendi kendine ve sustu Oğlansa çoktan varmıştı buluşulacak olan, kutsadığı, aşkla ruhunu bulduğu aynı zamanda; aşkla erirken ruhunu kaybettiği mekana; küçük, sade bir o kadar da şık kafeye Oğlan görülebilecek bir yerde oturup beklemeye koyulmuşken kız taksiden indi ve yürekten, derin bir gülümsemeyle aşkına doğru yürümeye başladı Sarıldılar, oğlan kızın elini tuttu sıkıca çok özlemişti çünkü Bazen aşklarını dilleriyle anlattılar bazense; gözleriyle Biraz zaman geçti, kız karnında fena bir ağrı duydu ve buluşmalarını bu olay noktaladı Kısa bir süre sonra oğlan kıza ulaşmak istedi fakat hiçbir şekilde ulaşamadı Kız sevgilisinin kendisine ulaşmasını engelliyordu Oğlan, aradan bir zaman geçtikten sonra artık ulaşamayacağını anladı ve ümidini kesti aşkından Düşüncesine göre kız onu unutmuştu belli ki, ısrarın ne faydası olurdu ki Oğlan, unutamıyordu işte, ne yapsa olmuyordu, psikiyatriste gidiyordu, antidepresanlar kullanıyordu Aldığı antidepresanlar bir günlük de olsa, acısını azaltıyordu Zaman çabuk geçiyordu, oğlan tedavi görmeye devam etti, bitikliğine rağmen hiç pes etmedi ve depresyondan kurtuldu Artık oturup mantıklı düşünebiliyordu, ne yarası kalmıştı ne de acısı artık düze çıkmıştı artık mutluydu ve aklına bir alıntı söz geliyordu sık sık: "Mutluluğun tek yolu, iradeniz dışındaki şeylere üzülmekten vazgeçmektir" Heralde yaşamak buydu, herşeyden el etek çektiği günlere inat; herşeyle meşgul olmaktı, yaşadığı acılara inat; mutluluk duymaktı Oğlan, işten gelmişti yine Bir an önce yemek yemeliydi Tam bunları düşünürken telefon çaldı Oğlan cevapladı Karşıdan gelen ses: -Arkadaşım, sevgilin öldü Biz cenaza evindeyiz sen de gel hadi diyordu hıçkırıklar eşliğinde Oğlan dengesini kaybetti ve gözlerini açtığında yerde yatıyordu, kulaklarındaysa onun öldüğü haberi çınlıyordu Hemen kalktı, biricik sevdiceğinin ruhsuz bir şekilde bedenini barındıran o eve gitti Arkadşından öğrendi ki meğer kız kanser hastasıymış, kanser çok sinsi bir şekilde ilerlemiş ve tüm organlara dağılmış, son aşamada belirti vermiş Kız kısa sürede çökmüş ve ölümünü beklemeye başlamış Dünyaları değişmeyeceği sevgilisine de hiçbir şey söylememiş, sırf o acı duymasın diye Oğlan bu haber üzerine yıkıldı Yine psikolojik tedavi gördü, her gece aşkının ruhunu yanında hissetti, her gün onun için dualar etti Artık oğlanın hiçbir zaman unutamayacağı, bastırmasının da mümkün olmayacağı bir acısı oldu güzel aşkı
|
|
|