Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anları, padişahların

Padişahların Son Anları 3

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Padişahların Son Anları 3



FÂTİH SULTAN MEHMED HAN GÂZİ

İltifat-ı Peygamberiyeye kavuşmuş Fatih Sultan Mehmet, 1481 senesi ilkbaharında o zamana kadar misli görülmemiş derecede çok toplarla mücehhez, azametli ordunun başında yola çıktı Bir kaç gün rahatsızlandı Üsküdar'la Anibal'ın mezarının bulunduğu Gebze arasındaki Hünkar Çayırı mevkiinde, rızasını tahsil ve emirlerini ifa için 30 seneden beri en büyük gayret-i diniye ile çalıştığı Allah'ına kavuştu

Rahatsızlığının umumiyetle hanedanda rastlanan nikris illeti olduğu rivayeti vardır Aşıkpaşazade "Vefatına sebep ayağında zahmet vardı Tabibler ilacından aciz oldular Ahir ittifak edip ayağından kan aldılar Zahmet ziyade oldu Şarab-ı fariğ verdiler, Allah rahmetine kavuştu" demektedir

Sonraları bu zatın yazdığı bu ifade ve sonraki cümlelerinden, onun tabibler tarafından zehirlendiğini iddia edilmiştir "Şarab-ı fariğ" tabirinden dahi bu manayı çıkarılmıştır Halbuki bu acıyı dindirici ve uyuşturucu bir şurup olduğu kat'i ve muhakkaktır Hekimler tarafından zehirlendiği hakkındaki telakkilere itibar edilmez Çünkü hazırlanan bu şurup böyle bir durum daima nazar-ı dikkate alındığı için önce onlara içirilirdi(23) Naşı, adına yaptırdığı caminin bahçesine defnedildi Sonra üzerine türbe yapıldı (24)

SULTAN BÂYEZİD-İ SÂNİ HAN GÂZİ

“Oğlum Sultan Selim Hanı yerime nasbeyledim; Allah mübarek eyleye” diyerek saltanattan feragat eden Bayezid Han aradan yirmi gün kadar geçince, doğduğu yer olan Dimetoka’ya gitmek üzere yola çıktı Bayezid Han çok rahatsız idi ve arabaya dahi binemeyip tahtırevanı tercih etmişti Sultan Selim Han pederini Edirnekapı’ya kadar yaya olarak teşri etti Pederinin artık geri dönmesi hakkındaki ısrarları üzerine ondan hayır dua dileyerek ve ellerini öperek ayrıldı Dimetoka’ya varamadan Edirne’nin güneydoğusundaki Hafsa kasabasının Abalar köyünde tutulmuş olduğu rahatsızlıktan kurtulamayarak Dar-ı Bekaya rıhlet eyledi (1512 M/918 H) Son zamanlarda çıkan oğlunun kendini zehirlettiği iddiaları tamamen hakikate aykırı olması lazım gelir Çünkü Sultan senelerdir nikristen muzdaripti ve şehzadelerin mücadeleleri, vezirlerin şehzadeler hakkındaki tercihlerini açıkça izhar etmesi, emr-i Hakkın bugün yarın vuku bulabilecek bir hadise olarak gördüğünü gösterir Bundan dolayıdır ki zehirletme iddiası vakıalara zıt olduğu gibi mesnedden de mahrumdur Yalnız kuru bir düşmanlıktan kuvvet almıştır (25) Türbesi, Bayezid Camii’nin kıble tarafındaki alandadır (26)

YAVUZ SULTAN SELİM HAN GÂZİ

Vezirler Pâdisah'ı Rodos'un fethine tesvik ediyorlardı " Benim muradım bir kisver (memleket, ülke) almaktır kaç aylık tedarik gördünüz diye sorduğunda Pirî Paşa: "Dört aylık" diye cevap verir O “Siz beni, bir hırsız kalesi almaya tergib edersiz" der Bununla beraber bu sefer için, bunun kifayet etmeyeceğini söyleyerek fikrini açıklamak suretiyle kale muhasaralarından hoşlanmadığını, meydan muharebelerinin sonuçlarının daha büyük ve meşakkatlerinin daha az olduğunu söyleyerek âdeta keramet sahibi gibi " Bizim şimdiden gerü sefer-i ahiretten gayri seferümüz yoktur" demişti Hoca Sa'düddin'in ifadesiyle "bu gûna tedâbir-i vâhiye ile ben sefer itmem ve kimse sözü ile yola gitmem ve bi'l-cümle bize sefer yok, meğer sefer-i âhiret" demek suretiyle, artik maddî ve dünyevî seferler için değil, manevî ve âhiret yolculuğuna hazırlanıp Allah’ına kavuşmak üzere olduğunu, etrafındakilere bildirmek ister gibiydi

Sultan Selim, Vezir-i A'zam'ı Kapıkulu askerleriyle Edirne'ye gönderdikten sonra kendisi de Ağustos 1520'de (2 Saban 926) Edirne'ye doğru yola çıkar Rahatsızdı Zira iki omuzunun sağ tarafına yakın kısmında bir çıban çıkmıştı Halk arasında yanıkara olarak isimlendirilen bu çıban, "Şirpençe" ismiyle bilinmektedir

Hoca Sa'düddin, Yavuz Sultan Selim'in ölümüne sebep olan çıban hakkında tafsilatlı bilgiler vermekle beraber biz, olayı günümüzün ifadesiyle kısaca nakl etmek istiyoruz: Yavuz Sultan Selim, Edirne'ye harekete karar verdikten sonra bir gün musahibi Hasan Can'la saray bahçesine inmiş, dönüşünde yokuşu çıkarken Hasan Can'a sırtına bir şeyin battığını söyleyince Hasan Can, elini hükümdarın sırtına sokmuş ve fakat bir şey bulamamış, ancak ikinci sefer yine aynı şeyden şikâyet edilince o zaman Hasan Can, sultanın düğmelerini çözüp sırtında henüz baş vermiş, etrafı kızarmış ve tam olgunlaşmamış sert bir çıban görür Bunu Sultan Selim'e söyleyince o, çıbanı sıkmasını istemişse de Hasan Can: "Pâdişahım, büyük bir çıbandır, henüz hamdır, zorlamak caiz değildir, bir münasip merhem koyalım" deyince Sultan Selim "Biz Çelebi değiliz ki, bir çıban için cerrahlara müracaat edelim" cevabini vermişti O geceyi ızdırab içinde geçiren Hünkâr, ertesi gün hamama giderek orada çıbanı sıktırıp zedeletmiş Fakat bu da ızdırabını artırmaktan başka işe yaramamıştı Bunun üzerine Hasan Can'a "Seni dinlemedik amma kendimizi helâk ettik" deyip çıbanın macerasını anlatınca Hasan Can "neredeyse aklım başımdan gidiyordu" diyecektir Bütün bu sıkıntılara rağmen Padişah, Edirne seferi daha önce kararlaştırıldığı için geri dönmeyerek hasta olduğu halde 2 Şaban 926'da çadıra çıkar

Sultan Selim'in hastalığı yüzünden yollarda ağır gidiliyor ve bazı menzillerde fazla kalınıyordu Yavuz, Çorlu'da kırk gün Başhekim Ahmed Çelebi tarafından tedavi edildi Yara büyüyüp açılmıştı Pâdişah, hareket edemeyecek kadar takatsiz düşmüştü İki aya yakın ( Lütfi Pasa, 284'te 47 gün) devam eden tedaviden ve adeta kendisinden ümidini kesince Edirne'de bulunan Vezir-i a'zam Pirî Mehmed Paşa ile vezir Mustafa Paşa’yı ve Rumeli beylerbeyi Ahmed Paşa'yı acele yanına çağırtarak vasiyetini yapar Daha sonra da Pirî Paşa ile yalnız görüşür

Son demlerini yaşadığını anladığından acele edip yetişmesi için Manisa Valisi olan oğlu Şehzade Süleyman'a haber gönderdi Oğlu gelmeden 21 Eylül 1520 (8 Şevval 926) Cuma günü aksamı 51 yaşında iken Çorlu karargâhının bulunduğu Sırt köyünde vefat etti Vefatından önce yanında bulunan musahibi Hasan Can'a, yatakta bulunuşunu kast ederek "Hasan Can ne haldür?" demis, o da "Sultanım! Cenâb -ı Hakk'a tevecüh edüp Allah'la olacak zamandur" deyince Yavuz: "Ya bizi bunca zamandan berü kimün ile bilürdün? Cenâb-ı Hakk'a teveccühümüzde kusur mu fehm ettün?" cevabını vermişti Bunun üzerine Hasan Can: "Hâşâ ki, bir zaman zikr-i Rahman'dan gufûl müşahede etmiş olam Lâkin bu, gayr-i ezmâna benzemedüğü cihetten ihtiyaten cesâret eyledüm" demişti Bunun üzerine Sultan: " Sûre-i Yâsin tilâvet eyle" diyerek kendisi de Hasan Can'la birlikte okumus Aynı sûreyi ikinci defa okuyup "Selâmun kavlen" diye devam eden 58 âyeti okuyunca teslim-i ruh eyler(27) Türbesi, Sultan Selim Camii’nin kıble duvarının önünde, Haliç’e nâzır bir tepededir Sandukasının başucunda vasiyeti üzere, büyük âlim İbni Kemal’in atının ayağından sıçrayan çamurlu kaftanı asılıdır(28)

KANÛNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN GÂZİ

Kanuni, Zigatvar Seferi’nde ancak şehirlere girerken ata binebilmiş diğer zamanlarda arabaya binmek mecburiyetinde kalmıştır Muhasaranın uzamasından sıkılan Sultan, “bu kala yüreğimi yakmıştır Dilerim Haktan ateşlere yana” demiştir

6-7 Eylül Cuma-Cumartesi gecesi, zevali saatle 1:30’da vefatından evvel gözlerini Zigatvar Kalesine çevirerek “bu ocağı yanacak dahı alınmadı” demiştir Kanuni’nin bu son seferinde şehadet talep ettiği, hatta “Ya Rabbi nice müddettir ki ruyi zemini ziri nigini zafer-karini ettin Vasıl olmadık recam, hasıl olmadık manam kalmadı Halen Habibin hürmetine Saadet-i Şehadet, ba’dehu didar-ı Şerifini müşahadet nasip eyle” dediği böylece muharebe esnasında vefatıyla arzuladığı mertebeye kavuştuğu rivayet edilir (29) Türbesi, Süleymaniye Camii’nin kıble duvarının hemen önündedir (30)

SULTAN SELİM-İ SÂNİ HAN GÂZİ

Rivayete göre vefatına sebep 1 Ramazan 982 (15 Aralık 1574)’te sarayın yeni yapılan hamamını gezerken ayağı kayıp düşmesi veya soğukça olan hamamda yıkanılıp üşütmesi ve bunun neticesinde humma denilen ateşli bir hastalığa yakalanmasıdır (31) Sultan İkinci Selim Han 8 yıl süren bir saltanattan sonra 1574’te vefat etmiştir Türbesi, Ayasofya Külliyesi’nin güney köşesindeki üç büyük türbeden ortadakidir(32)

SULTAN ÜÇÜNCÜ MURAD HAN GÂZİ

Batı serhatlarında muharebe devam eder ve ihtilatlar genişlerken buna çok üzülen Sultan Murat 16 Ocak 1595’te vefat etti Bir hissi kablelvuku ile vefatını hissetmiş ve etrafına da söylemiştir Yakınlarından saatçi Hasan bir rüya görmüş bunu yazıp efendisine vermiş Padişah üç gün sonra midesinde bir ağrı duyarak bunu yakın bir zamanda vefat edeceğine işaret saymıştır Vefatına tekaddüm eden günde ise deniz kıyısındaki köşke gitmiş buradan boğazdaki gemileri seyretmiş, o sırada iki Mısır kadırgası limanı top atışıyla selamlamış bundan köşkün camları gürültüyle kırılıp düşmüştür Bunu da vefatına işaret saymış ve “eskiden donanmanın bütün top ateşleri camları kırmazken şimdi bu kadırgaların top sesi ile düşüyorlar Görüyorum ki benim varlığımın köşkü harab olmuş” demiştir Bununla beraber gözlerinden yaşlar gelmiş ellerini kaldırarak Cenab-ı Hakk’a duada bulunmuştur Vaki kusurlarının af ve mağfiret edilmesini dergah-ı Samedani’den niyaz etmiştir Nitekim ertesi gece rıhleti dar-ı bekaa eylemiştir (33) Türbesi, Ayasofya Külliyesi’nin güney köşesindeki padişah türbelerinden, köşeden itibaren üçüncüsüdür (34)

Dipnotlar

23-Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s169

24-http://wwwturksultanscom/sultansphp?id=11

25-Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s200

26-http://iktibasnet/metinphp?seri=1365

27-http://wwwenfalde/otarih46htm / ayrıca bkz Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s232-233

28-http://iktibasnet/metinphp?seri=1366

29-Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s331

30-http://iktibasnet/metinphp?seri=1367

31-Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s365

32-http://iktibasnet/metinphp?seri=1372&gonder=tasnif*8*hepsi*2*ta rih

33-Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c1, s418-419

34-http://iktibasnet/metinphp?seri=1373

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.