Yanıyor Yüreğimiz Yine Ya Ehl-İ Beyt! |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yanıyor Yüreğimiz Yine Ya Ehl-İ Beyt!Hz Hüseyin Peygamberin torunu ve Hz Ali ile Hz Fatıma’nın ikinci çocuğu idi O zamana kadar Araplar arasında pek rastlanmayan bu adı ona Hz Muhammed vermiş idi Bazı kaynaklarda Hüseyin doğduğu zaman Hz Muhammed’in kulağına; ‘O cennet çocuklarının efendisi (Seyyid)dir’; diye seslendiği yazılıdır Peygamber Hz Hasan ile Hz Hüseyin’i çok severdi ‘Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır; Allahım ben onları seviyorum, sen de onları sevenleri sev’ dediği bir çok kaynakta yazılıdır İmam Hüseyin’in çocukluğu Peygamberin derin sevgi ve şefkati içinde geçti Ancak bu durum kısa sürdü Daha 5 yaşındayken dedesini yani Hz Muhammed’i ve kısa bir süre sonra da annesi Hz Fatıma’yı kaybetti Bu durumun onu oldukça etkilediği muhakkaktır Hz Ali’nin şahadeti sonrasında abisi Hz Hasan’a itaat etmeyi yeğledi Çünkü babası ölürken ona abisine uymasını vasiyet etmişti Ancak abisinin Muaviye’nin hileleriyle zehirletilerek şehit edilmesinden sonra yaşanan gelişmeler onun o zaman kadarki durumunu değiştirdi Yezid’e biat etmemekteki kararlılığı onun bu yolda sonuna kadar gideceğini gösteriyordu Muaviye ölmeden önce çeşitli hile ve tehditlerle halkı oğlu Yezid’e biat ettirmiş; Hz Hüseyin ve bazıları gelenleri biat etmemişlerdi Yezid ilk iş olarak babasının yarım bıraktığı bu işi tamamlamak üzere, Velid’e yolladığı mektupta ‘her ne suretle olursa olsun Hz Hüseyin, İbn-i Zübeyr ve İbn-i Ömer’in biatlerinin sağlanmasını, eğer bu mümkün olmazsa, boyunlarının vurulup, başlarının kendisine gönderilmesini istiyordu İktidar hırsının iştahlarını kabarttığı Emeviler’in yapamayacakları iş yoktu Babası Muaviye’nin izinden giden Yezid, gerekirse Peygamberin sevgili torununun dahi başını kesmeye, Ehli Beyte zulüm etmeye kararlıydı Doğal olarak Hz Hüseyin, Yezid’e biat etmedi ve Velid’in çabaları sonuç vermedi 4 Mayıs 680 gecesi kardeşi Muhammed Hanefi’nin de tavsiyesiyle bütün aile fertleriyle birlikte Mekke’ye gitti Ayrıca bu sırada Hz Hüseyin’in Mekke’ye gittiğini öğrenen Kufeliler de Hz Hüseyin’e elçiler göndererek Kufe’ye davet ederek kendisini halife olarak tanımaya hazır olduklarını bildirdiler Bunun üzerine Hz Hüseyin de amcaoğlu Müslim b Akıyl’i oradaki durumu yerinde görmek ve uygun bir zemin sağlamak üzere Kufe’ye gönderdi Önceleri Müslim Kufe’deki çalışmalarında başarılı oldu ve Hz Hüseyin de bunun üzerine Mekke’den Kufe’ye doğru yola çıktı Bu arada Müslim’in faaliyetleri Yezid tarafından haber alınınca, Kufe Valiliğine zalim Ubeydullah getirildi ve Müslim yakalanarak idam edildi Ubeydullah’ın Kufe valiliğine atanması şüphesiz anlamlıydı Çünkü o Muaviye’nin Irak Valisi Ziyad b Ebih’in oğluydu Zalimlikte babasından aşağı değildi Ubeydullah’ın Kufe Valiliğine atanmasıyla Hz Hüseyin’i davet eden onbinler korku ve tehditle sindirildi Hz Hüseyin, Mekke’den Kufe’ye doğru yola çıktığında amcaoğlu Müslim Yezid’in adamlarınca öldürülmüştü Hz Hüseyin kafilesiyle ilerlerken yolda, ünlü Arap Şair Ferezdak ile karşılaşıldı Hz Hüseyin ondan Kufe’deki durumu sorunca, Ferezdak, ‘Halkın kalbi seninle, kılıçları ise Beni Emeviler iledir; kaza ise gökten iner ve Allah dilediğini işler’ dedi Hz Hüseyin de ‘Doğru söyledin, Allahın dediği olur’ dedi ve yola devam edildi Hz Hüseyin Müslim’in Yezid’in adamlarınca acımasızca öldürüldüğünü yolda öğrendiğinde oldukça üzüldü Kufelilerin kalleşliği ve dönekliği ortada olduğu, Müslim’e oynanan oyun her şeyi gösterdiği halde, hatta kendisi için baş koyduklarını söyleyenler dağılıp kaçtığı halde o, Mekke’den yola çıkan ailesi ve fedakar dostlarıyla, yola devam etmekten çekinmedi Hatta ordunun geldiğini haber alınca yanındakilere zaman varken kendisinden gece ayrılabileceklerini ifade ettiyse de, yanında bulunanlar ‘hayatlarını kurtarmak için onu terk etmek alçaklığını yapmayacaklarını ifade ettiler Hz Hüseyin ya başarıya ulaşacak, insanları eşitlik, kardeşlik ve adalet ülküleri içinde yaşatacak, Yezid’in saltanatına son verecek ya da bu yolda boyun eğmeden şehid olacaktı İşte Hz Hüseyin, bu asil duyguların esiri olarak adım adım Kerbela’ya, her neye mal olursa olsun gidecekti Burada ele alacağımız bu olay, sadece islam tarihinin değil insanlık tarihinin de en kara ve acıklı sayfalarını oluşturur Peygamberin cennetin efendileri olduklarını söylediği iki sevgili torunundan Hz Hüseyin’in acımasızca şehid edildiği bu olayı Emevi yandaşı zavallıların açıklarken nasıl kılıktan kılığa büründüklerini ibret ve hayretle görüyoruz Hz Hüseyin ve beraberindekiler Kerbela’ya geldiklerinde hem susuz bırakılmış, hem de binlerce kişilik ordu tarafından sarılmış durumdaydılar İnsanlık değerlerinden yoksun Kufe Valisi zalim Ubeydullah, Hz Hüseyin’in geri dönmek, Yezid’le görüşmek veya İslam sınırlarından herhangi birine gitmek isteklerinden hiçbirini kabul etmedi Esasen onun görevi Yezid’in emrini yerine getirmek yani Hz Hüseyin’i şehid etmekti Çünkü biliyordu ki, Hz Hüseyin yaşadığı sürece efendisi Yezid’e rahat yoktu Şimdi sözde Müslümanlardan oluşan koskoca bir ordu, kendi dinini kuran Hz Muhammed’in her yönden üstün yaratılış ve niteliğine sahip torununa ve onun ailesine saldırıyor, öldürmeye çabalıyordu Karşılarındaki bir avuç insan ise günlerdir susuzdu Hararetten insanların dudakları çatlamış, dilleri kurumuş, bağırları yanmıştı Fakat karşılarındaki paralı askerlerde insaf yoktu, acıma bilmiyorlardı, kana susamışlardı, şan ve şöhretin esiriydiler Meğer insanoğlu, servet, şöhret ve makam için sırasında ne kadar küçülüp, alçalabiliyordu Nihayet 10 Ekim 680 (Hicri 10 Muharrem 61) günü Hz Hüseyin son hazırlıklarını yaptı ve Yezid’in ordusuna yaklaşarak onlara hitab etmek istedi Ancak bu çok veciz konuşma gözleri dönmüş azgınlardan oluşan bu orduyu pek etkilemedi Hz Hüseyin’in bu sözlerinin edebi bakımdan da ayrı bir değeri vardır Allah’a hamd ve sena, Hz Muhammed’e, meleklere ve nebilere sonra şöyle diyordu: Hz Hüseyin atını sürerek iki ordu arasında bir yerde durdu ve Yezid’in ordusuna hitaben: ‘Ey Kufe halkı benim kim olduğumu ve sonra da vicdanınızın sesini dinleyiniz Ben Peygamberin torunu değil miyim? Benim katlim size helal olur mu? Peygamberin hadisini ne çabuk unuttunuz O, bizler için ‘Siz ehlibeytin seyitlerisiniz’ diye buyurmuştu Bunu bilmiyor musunuz? Ben o büyük Peygamberin kızının oğlu, vasisi ve amcazadesi olan zatın oğlu değil miyim? Şayet bu hadisi unuttu iseniz, içinizde bunu size hatırlatacak kimseler vardır Benden ne istiyorsunuz? Medine’de Resulullahın ravzai mübarekesinin yanında kendi halimde yaşarken beni orada bırakmadınız Mekke’de itikafa çekilmeme müsaade etmediniz Davet nameler göndererek, ricalar ederek, yalvararak beni buraya kadar çağırdınız Ben sizin bu davetiniz üzerine buralara kadar geldim Şimdi beni öldürmek istiyorsunuz Bu akıbete müstehak olabilmek için ben sizlere ne yaptım? İçinizden birisini mi öldürdüm? Yoksa birinizin malını mı gasbettim? Eğer beni istemiyorsanız bırakınız gideyim Bu ne gaddarlık ve bu ne hilekarlıktır! Hz Hüseyin’in bu hitabı sonrasındaki gelişmeleri Fuzuli şöyle nakleder: ‘Cemaat bir ağızdan yaptıklarını inkara kalkıştılar Hazreti İmam, mektupları onların önüne koyup böylece inkara mecal bırakmadıktan sonra mektupları ateşte yaktırdı O zaman Ömer b Sa’d gelip: - Ey Hüseyin! Dedi, bu hikayelerden bir sonuç çıkmaz Ya Yezid’e biat edersin yahut da ölümü göze alırsın! Bu sözleri söyledikten sonra eline bir ok alıp: - Ey Kufe halkı, şahit olun ve Ubeydullah b Ziyad huzurunda da şahitlik edin ki, Hz Hüseyin’le savaşa tutuşan ilk defa ben oldum Bunları söyleyerek o oku Hz Hüseyin’e doğru fırlattı Hz Hüseyin sakalını eline alarak: - Ey kavim Allahın gazabı yahudilere ‘Aziz Allahın oğludur!- dedikleri zaman son şiddetini bulmuştu Ve yine Tanrı’nın kahrı, Hıristiyan kavmine ’Mesih, Allahın oğludur’; dedikleri zaman, indi Allahın Gazabı bugün de size Al-i Resule (Ehli Beyt’e) kastettiğiniz için erişmektedir Bedeninizdeki her kıl, demirine su verilmiş bir hançer olsa ‘Allah sabırlıları sever, emrinden dışarı çıkmam Ve her biriniz ayrı ayrı bana kastetmek için kin tutan askerlerden olsanız, ‘Allah sabırlıları sever! buyruğunu bırakmam Rivayet ederler ki, Yezid’in askerleri İbni Sağd’ın gayretini gördüğünde ona uyup Hz Hüseyin’i öyle bir ok yağmuruna tuttular ki atılan oklardan güneş görünmez oldu Hz Hüseyin bu hücum karşısında süvarilerine dönüp yanındakilere şunları söyledi: - Ey ve fakir arkadaşlar ve benim için canlarını ortaya koyan insanlar! Kavgaya kendinizi hazırlayın ki, kanların döküleceği zamandır Çok dengesiz bir şekilde başlayan savaşta Hz Hüseyin’in 23 süvari ve 40 piyadeden oluşan askerleri öğle üzeri olduğunda iyice azalmış durumdaydı Hz Hüseyin de bu az sayıda susuz ve bitkin insanla yaya olarak savaşıyordu Sonunda Şimr’in emriyle her yandan hücum edilerek Hz Hüseyin şehid edildi Peygamberin torunu Hz Hüseyin’in vücudunda otuz üç ok, otuz dört kılıç ve kargı yarası vardı(10 Muharrem 61-10 Ekim 680) Düştü Hüseyin atından Sahray Kerbela’ya Cibril var haber ver Sultanı Enbiyaya Sonra çadırlar ve kadınlar yağma edildi, hasta ve yatakta olan İmam Zeynel Abidin Ali de öldürülmek istendi Bu kanlı savaşın bitiminde İmam Zeynel Abidin yatak ve yorganlara sarılarak saklanmıştı Hz Hüseyin’in şehid edilmesi sonrasında çadıra koşan Şimr ‘Hüseyin’in bir oğlu daha olacak o nerede?’ diye aramaya başladı Çadırın her tarafını arayıp çocuğu buldu Fakat bu esnada çadırda bulunan kadınlar Şimr’e hücum ederek Zeynel Abidin’i bu caninin elinden kurtardılar Bu çirkin şavaşın en küçük kurbanı ise daha altı aylık bir bebek olan Hz Hüseyin’in oğlu Ali Asgar’dı Hz Hüseyin’in yanındakilerden şehid olanlar yetmiş iki kişi idi Yezid ordusunun komutanı, bu şehitlerin başlarını Vali Ubeydullah’a gönderdi Hz Hüseyin’in kızları, kız kardeşleri ve çocuklar da Kufe’ye Ubeydullah’ın huzuruna getirildiler Ubeydullah’ın Peygamberin soyuna karşı davranışı çok çirkin ve kaba idi; kendilerine hakaretler ve tehditler savurdu, hatta İmam Zeynel Abidin’i öldürmek dahi istedi Ubeydullah bundan sonra İmam Zeynel Abidin’in ellerini bağlatıp, Kerbela’da öldürülenlerin kesilmiş başlarını, çoluk çocuğu Şam’a Halife Yezid’in yanına yolladı Şam’a vardıklarında onları götüren Züheyr, Halife Yezid’in yanına girip başarıyı(!) müjdelemiş ve Kerbela savaşının ayrıntılarını anlatmıştı Hz Hüseyin’in ailesini getiren kafile Yezid’in sarayına getirilmişti Kısa süre sonra ehlibeyt kadınlarını Yezid’in huzuruna çıkardılar Kadınlar İmam Hüseyin’in kesik başını Yezid’in önünde görünce feryad ve figan etmeye başladılar Kadınlarla birlikte zincirli bir şekilde İmam Zeynel Abidin de Yezid’in huzuruna getirilmişti Manzaranın dehşetinden Yezid’in yanında bulunanlar bile dehşete kapılmışlar ve bunu açıkça belirtmişlerdi Yezid Hz Hüseyin’i ortadan kaldırdıktan sonra artık rahatlamış sayılırdı Şimdi Ehli beyte yalandan da olsa saygılı davranabilirdi Derhal Zeynel Abidin’in zincirlerini çözdürdü Yezid’in kadınlarıda Ehli beyt kadınlarını teselli etmeye çalışıyorlardı Artık Yezid yaptığı kötülükleri ve cinayetleri unutturabilmek için Ehli Beyt’e iyi davranıyor, sarayda onlarla konuşuyor, her isteklerinin yerine getirileceğini belirtiyordu Daha sonra Numan bin Bekir komutasındaki bir muhafız kıtası eşliğinde onları Medine’ye kadar götürdü Yezid, Zeynel Abidin’i uğurlarken şu yalanı bile uydurabiliyordu: ‘Allah, İbni Mercame’ye lanet eylesin Vallahi ben olsaydım babanın her isteğini yerine getirirdim Lakin kaderi İlahi böyle yazmış ne yapalım! Ne Allah’tan korkuları vardı, ne de Peygamberden çekinmeleri vardı, ne de utanma biliyorlardı Şu da muhakkak ki, yeryüzünde Yezid gibi ahlak yönünden düşük insana az rastlanabilir Onun bu işleri yapan eli Ubeydullah ise kötülük ve ahlaksızlıkta, zalimlikte efendisi ile yarış halindeydi Şunu da bilmek lazımdır ki, Kerbela’da hak yolunda kendisinin yüz katı bir orduya karşı duran Hz Hüseyin’in bu kahramanlığına da rastlamak imkânsızdır Sonuç olarak Kerbela Olayı yüzyıllara damgasını vurmuş hüzünlü bir destandır İmam Hüseyin’in ve yanındakilerin Kerbela’da böyle feci şekilde katledilmeleri ve Peygamber sülalesinin akla gelmedik şekilde ihanete cüretleri halkı o kadar etkiledi ki, adeta Emevi saltanatı kökünden sarsıldı Olay İran ve Hicaz'a duyulunca halkta Emevilere karşı büyük bir kin ve ayaklanma istekleri başladı Bu durum karşısında da Yezid’in paralı kulları büsbütün kudurdu Zulüm yolunda hiç çekinmez oldular20 Yezid’in, Hz Hüseyin’e, Hz Ali soyuna ve yandaşlarına yaptıkları, Mekke ve Medine’ye saldırması İslam tarihinin en kara sayfalarını oluşturur Emevi zalimleri Hakkı tanımamışlar, azgınlaşmışlar ve Peygamber’in Ehli Beytine olmadık şeyler yapmışlardır Bütün bunlar sonrasında Emevi saltanatı kökünden sarsıldı ve yıkıldı İslam alemi yüzyıllardır Peygamber torunlarına yapılan bu zulmü unutmadı Nihayet bir gün Muhtar isimli bir kahraman arkadaşları ile birlikte ayaklandı Kufe şehrindeki Ömer bin Sa’d ile Kerbela Olayına katılanlardan 210 kişi kılıçtan geçirildi Bu karışıklıklar sırasında kaçmaya çalışan Hz Hüseyin’in katili Şimr de yakalandı ve katledildi İslam tarihinde Muharrem ayı içerisinde gerçekleşen bu facia her yıl canlandırılır Ehli Beyt için ağıtlar, mersiyeler söylenir, matem tutulur Hz Ali’nin türbesi Necef’tedir İmam Hüseyin, Ali Ekber, Ali Asgar ile birlikte Kerbela’da şehid düşen 72 kişinin mezarı vardırHz Ali’nin türbesinin bulunduğu yere Meşhed-i Ali denir Meşhed bir şehidin şehid olduğu yer demektir Uyan ey yare vefadarim uyan Meni tek goyma elemdarim uyan Şerefun nasim uyan Gözel ebbasim uyan Sene men gane batan ay diyerem Sinemi lalelere tay diyerem Daş atanlarda eger olsa eman Tökerem gözyaşı laylay diyerem Gerem eterlerinin vay gününe Süt emen Esgeri'min vat gününe Şerefun nasim uyan Gözel ebbasim uyan Uyan ey yare vefadarim uyan Meni tek goyma elemdarim uyan Şerefun nasim uyan Gözel ebbasim uyan Sene men gane batan ay diyerem Sinemi lalelere tay diyerem Daş atanlarda eger olsa eman Tökerem gözyaşı laylay diyerem Gerem eterlerinin vay gününe Süt emen Esgeri'min vat gününe Şerefun nasim uyan Gözel ebbasim uyan Uyan ey yare vefadarim uyan Meni tek goyma elemdarim uyan Şerefun nasim uyan Gözel ebbasim uyan Servürümün ebdeyüp hallerine Dökülüp gani şeref yollarine Sebi ekber cani kimnen soruşum Ne gelip gardaşımın gollarine İşte Kerbela Faciasının özeti: Hasanım ağu içti,lebi sükker ah çeker Hüseyin attan düştü,kime şikar ah çeker Nerde kalmış acaba,bak zülfikar ah çeker Ali'nin onbir oğlu,yerde yatar ah çeker Fatma ana ciğeri sızlar sızlar ah çeker Hüseyin attan düştü sahra-ı kerbelaya Cibril kurban haber ver sultanı en biyaya Yektir Ali tektir Ali Ali şahtır Ali Ali Ali cansın Ali, Ali Ali yar Ali Medine dağlarında susamla sümbül ağlar Dağlar inim iniler sular sarhoş sel ağlar Cümle kuşlar figanda vah dertli bülbül ağlar Viranede baykuşlar "hu" çeker yıl yıl ağlar Kerbela imdat ister gözedirler yol ağlar Lanet olsun Yezide şah-u geda kul ağlar Ey murteza gel yetiş binekte düldül ağlar Hasanım ağu içmiş gözyaşları sel ağlar Kerbelaya kulak ver sahra ağlar çöl ağlar Hüseyin attan düştü sahra-ı kerbelaya Cibril kurban haber ver sultanı en biyaya Yektir Ali tektir Ali Ali şahtır Ali Ali Ali cansın Ali, Ali Ali yar Ali Derlenmiştir |
|