Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kündekâri, teknikleri

Kündekari Ve Teknikleri

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kündekari Ve Teknikleri



Kündekari ve Teknikleri





KÜNDE: Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş, kendine özgü bir şekil almıştır Selçuklu, dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elamanlar olup gerçekten çok üstün işçilik göstermektedir

Kündekari Farsça’dan dilimize geçmiş, asıl hali kendekâri olan bir kelimedir Fakat İran’da şimdi buna “mütenebihe” Araplar ise “ta’şik” adını veriyorlar “Kündekari” kelimesini yalnız biz Türkler kullanıyoruz Elbette en güzel örnekleri de bizde Bu sanatımızı yıllarca ihmal ettiğimiz için gerçek kündekarinin ne olduğunu bilmiyoruz Kündekaride yalancı ya da sahte kündekari yoktur Bir eserin yalancısı yapılmış olanı taklit edilerek elde edilir Erken dönem kündekari vardır ki burada ahşap yüzeyine geometrik desenler çizilir ve o ahşap üzerinde oyma yapılarak geometrik desenlere bir boyut kazandırılır Aslında bu yanyana gelerek oluşturulan monoblok ahşaptır Yanyana gelen bu bloklar zaman içerisinde birbirinden ayrılır, aralarında birkaç santimetrelik boşluklar oluşur Selçuklu erken dönem eserlerinde bu açıklıkları görebilirsiniz Sanatkarlar buna mani olmak ve daha iyi eserler elde edebilmek için, kontrast teşkil edecek renkteki ahşap malzemeleri bir araya getirerek, gerçek kündekari sanatını oluşturdular

Bizim mazimizde Avrupa’daki gibi bir burjuvazi olmadığı için kültürümüzde sanat cemiyete yönelik eserlerde uygulanmıştır Avrupa’da Meici ailesi bugünkü Fransa’daki, Floransa’daki, İtalya’daki pek çok eserin varisi ve hamisidir Avrupa’da servet yüzyıllardır aynı ailede devretmektedir Türk kültüründe para ancak abide eserlere; camilere, kervansaraylara, anıt yapılara harcanmıştır Biz de ilk vakfiye örnekleri 1050 yılına aittir Bu dönemde ceviz ağacının yanına şimşir koyarak veya sedir ağacının yanına ceviz koyarak kontrast teşkil ederek eserler oluşturulmuştur Gerçek kündekaride daha önce çizilen şekil tam anlamıyla üç boyutlu hale getirerek, zıvanalarla aralarında hiç boşluk bırakılmayacak şekilde birleştirilerek bir araya getiriliyor

Osmanlı dönemi ahşap işçiliğinde sadelik hakim olmuş, çeşitli teknikler daha çok cami kapısı, minber, vaaz kürsüsü, dolap kapakları, pencere kapakları ve bunlara benzer bir çok mimari ögelerde uygulanmıştır




Hazırlanan suyu düzgün küçük ağaç parçalarının, önceleri bu iş için ağızları kordon bıçağı şekli verilmiş rendelerle (el pılanyası) ile kordon profilleri çekilmiş ağaçların, ince ve hassas bir şekilde işlenerek geçme (zıvana) tekniği ile geometrik bir bezeme oluşturacak şekilde bir çok parçanın ana kirişlere bağlanması sonucu bir araya getirilmektedir

Aralarına farklı tür ve renklerde küçük ahşap tablalar konarak bazı örneklerde oyma işçiliği, sedef, baga, fildişi kakma (ğömme) işçiliği uygulanıp, çivi ve tutkal kullanılmadan seren ve kayıtların zıvanalara geçirilip sıkıştırılmasıyla toplanır

Künde’nin en önemli özelliği değişen mevsim şartlarında ısı ve nem oranının değişmesinden etkilenerek ağacın çalışmamasını sağlamak



Dış mekan:

Meşe, sapelli (maun), ireko, tik, dişbudak gibi sert hava şartlarına dayanıklı agaçlar kullanılır




Yaşayan son kündekâri ustası Mevlüt Çiller bir zamanlar işini iyi yapmaya çalışan bir marangozmuş Bir ara (1981) onu Mevlana Müzesinden çağırmış ve bazı parçaları çürüyüp dağılan bir kündekâri kapıyı toplayıp toplayamayacağını sormuşlar

İç içe geçmiş tahtalar, dişiler, tablalar, kayıtlar, zıvanalar

Mevlüt Çiller bilmeceyi çözmeye çalışırken Ustası Çorak Ali “sen yaparsın” deyivermiş ve işi almışlar

Ali usta sık sık “zengin ölür, para kemeri / merkep ölür, yük semeri / sanatkâr ölür, eseri kalır” dermiş Mevlüt Çiller’de kalıcı bir eser bırakma hevesi ile işe girişmiş Derinliğine dalınca kündekarinin dipsiz kuyu olduğunu farketmiş


Buraya tıklayarak orjinal boyutuna çevirebilirsiniz Orjinal Boyut 2848x2048 Fildişinden küre oymuş, içinde bir küre daha, onun içinde 17 ayrı küre daha Düşünün bu işe ömrünü vermiş Kündekâri de öyle bir şey işte Aslında künde farsça tutmak, kavramak, yakalamak demek Ancak kündekari ustaları çivi, mıh ve tutkala ellerini sürmüyorlar Bu işe ilk heveslendiğimiz dönemlerde motif kadar rakamlara da kafa yormuştum 16 kollu iki yıldızla 32 farzı, üç motif birarada ve tablalarıyla birlikte Allahü tealanın 99 güzel ismini yakalamaya çalışmıştım Meğer düşündüğüm ne varsa ecdad yapmış, hatta ebced hesabıyla tarih ve isim düşürmüş, işe daha bir mânâ katmış Kündekâri ile uğraştıkça dedelerimizin geometriye ne kadar aşina olduklarını anladım Zıvanalar deliklere, tablalar kiniş sitemi ile birbirine oturuyor, bütün bunları iki dış seren ayakta tutuyor Binlerce parça yapıyorsunuz, doldurup çuvala gidiyor, mekanında kuruyorsunuz Bunların hepsi birbirine benzerse de hepsi birbirine oturmaz Bunun için altına numaralar yazıyor, vardığımız yerde kolayca topluyoruz Görenler hayret ediyor, delinin pösteki saydığı gibi yayıyor, peşpeşe saplıyoruz Şimdi diyeceksiniz ki bunca zahmete ne gerek var? Efendim tahtalar metallerin aksine yazın büzülüyor, kışın genişliyorlar Bunlar rapt edilirse bel veriyor, ya da yarılıyorlar Ancak kündekaride bütün parçalar serbest ve rahatlıkla oynuyor Desen ne büzülünce değişiyor, ne genişleyince bozuluyor Eğer zelzele, yangın ve aşırı rutubet gibi menfi tesirlerden korursanız rahatlıkla 7-8 asır dayanabiliyor


Buraya tıklayarak orjinal boyutuna çevirebilirsiniz Orjinal Boyut 2272x1704 Şaka maka 25 yıldır bu işle uğraşıyorum ve kendi gayretlerimle bir çok bilgiye ulaştım Bunların zayi olmasını istemiyorum, ancak 8 yıllık ilk öğretim çıraklığı bitirdi Ağaç yaş iken eğilir, 17-18 yaşında bir çocuğu bu dükkanda tutamazsın Bazen üniveritelerden kız öğrenciler geliyor, ödevlerine yardımcı olmamı istiyorlar Bildiklerimi anlatıyorum ama bütün bunlar havaya yazmaya benziyor Halbuki bu işe gönül veren, eli destere tutan bir genç yetiştirsek de tecrübelerimiz zayii olmasa İsim meraklısı değilim ama öyle arzu edilince, eskimez yazıyla ‘Amele Mevlüd Çiller el Konevi’ imzasını atmaya başladım” diyor



İrfan Özfatura

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.