Kanuni Sultan Süleyman Dönemi - Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Hakkında... |
08-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi - Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Hakkında...Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Yavuz Sultan Selim'in sekiz yıl süren hâkimiyet devrinden sonra Osmanlı tahtına oğlu ISüleyman geçti (1520) ISüleyman'ın 46 yıllık saltanatında Osmanlı Devleti siyasî, askerî ve iktisadî açılardan zirveye ulaşmıştır Bu sebeple dost düşman ona Kanuni, Muhteşem, Büyük Türk gibi lâkaplarla hitap etmiş ve tarihe de böyle geçmiştir Avrupa'daki Gelişmeler; Kanuni döneminde özellikle Avrupa'da önemli dinî ve siyasî değişiklikler söz konusudur Güçlü Macar krallığının Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken en ciddî rakip hâline gelmiş, onun oluşturduğu imparatorluğun uzantısı durumundaki Avusturya Arşidükalığı Osmanlılara sınırdaş olmuştur Bu devlet ile Avrupa'nın en güçlü hanedanı olacak olan Habsburglar Avrupa'yı âdeta parselleyeceklerdir Bu dönemde güçlenmeye başlayan Protestanlık, Avrupa'da mezhep çatışmalarının şiddetlenmesine sebep olmuştu Doğu Avrupa'da da Lehistan ve Ortadoks Rusya güçlenmeye başlamıştı Kanuni, Avrupa'daki siyasî ve dinî çekişmelerden faydalanarak, onların birleşmemesine özen göstermiş ve bunu bir devlet politikası hâline getirmiştir Yine bu dönemde Akdeniz'de ve Okyanuslarda güçlü bir ticarî ve iktisadî filo oluşturan İspanyol ve Portekiz donanmaları Venedik'in yerini almış görünüyordu Belgrat'ın Fethi ve Macaristan Seferi; Fatih'in Sırbistan seferinde ele geçirilemeyen Belgrat, Avrupa içlerine yapılacak akınlar için bir sıçrama noktası idi Bu sebeple Kanuni, Macaristan seferine çıktığında ilkin Belgrat'ı kuşattı ve ele geçirdi(1521) Burayı bir üs olarak kullanan Osmanlılar artık rahatlıkla Avrupa içlerine sefer yapabilecekti Nitekim Şarlken'e tutsak olan Fransa Kralı Fransuva'yı, kendisinden yardım talep etmesi üzerine, kurtarmayı amaçlayan Kanuni, 1526 yılında karşısındaki ittifakı parçalamak amacıyla yeniden Macaristan üzerine bir sefer düzenledi 29 Ağustos 1526'da Mohaç Meydan Muharebesi ile Macar ordularını imha eden Kanuni, Budin'i (Budapeşte) ele geçirdi Macaristan'ın bir bölümü ilhak edildi ve kalan kısmı Erdel Krallığı oluşturularak Osmanlı hâkimiyetine alındı Avusturya Seferleri; Macaristan'ın ele geçirilmesi üzerine, ölen Macar kralı ile akrabalığını öne süren Avusturya Arşidükü Ferdinand, Macar topraklarında hak iddia etmiş ve Budin'i işgal etmişti Bunun üzerine Kanuni, yeniden Macaristan'a sefer düzenledi Budin kurtarıldı Ancak Kanuni'nin asıl maksadı Viyana idi Osmanlı ordusu şehri kuşattı ise de ele geçirmeye muvaffak olamadı(1529) IViyana Kuşatması'nın sonuçsuz kalmasından cesaretlenen Ferdinand, Budin'i tekrar işgal etti Kanuni ünlü "Alman Seferi" ile mukabele ederek işgal edilen yerleri geri aldı Ferdinand ile İstanbul'da bir anlaşma yapıldı Bu anlaşmaya göre Ferdinand, Macaristan üzerinde hak talep etmeyecek ve Osmanlı hâkimiyetini tanıyacak ve elinde bulundurduğu Macaristan'a ait topraklar için de Osmanlılara vergi verecekti(1533) Ferdinand'ın Macar kralının ölümünü fırsat bilerek anlaşmayı bozması üzerine Kanuni yeniden sefere çıktı 1562'deki bu sefer sonucunda Macaristan'da Erdel Beylerbeyliği oluşturuldu Avusturyalılar fırsat buldukça Macar topraklarına tecavüz etmişler ve her seferinde de Osmanlılardan gerekli cevabı almışlardır Nitekim Kanuni'nin son seferi de Avusturya'ya karşı olmuş ve Zigetvar Kalesi kuşatılmıştır (1566) Fransa ile Münasebetler ve İlk Kapitülâsyon; Avrupa birliğini sağlamak isteyen Roma-Cermen İmparatoru Şarlken, bu maksatla Fransız Kralı Fransuva'yı esir etmişti Kendisinden yardım isteyen kral ile iyi ilişkiler kuran Kanuni böylece Şarlken'e karşı bir müttefik kazanmış oluyordu 1535 yılında iki ülke arasında ticaret ve dostluk anlaşması imzalandı Anlaşma ile her iki ülke serbest ticaret hakkı elde edecek ve bu haklar iki hükümdarın yaşadığı sürece geçerli olacaktı Lâkin kapitülasyon adıyla tarihe geçecek olan bu ticarî imtiyazlar sürekli hâle getirilmiş, sonraki devlet adamlarının basiretsizliği sebebiyle tek taraflı işlemeye başlamış ve başka devletlere de imtiyazların tanınmasıyla Osmanlı ekonomisi giderek dışa bağımlı hâle gelmiştir İranla Münasebetler; Şah İsmail'in yerine geçen oğlu IŞah Tahmasp, babası gibi, Osmanlıların düşmanı olan Venedik ve Avusturya ile ittifak kurmakta bir beis görmüyordu Osmanlı ordusu, Avrupa'ya sefere çıktığında Safaviler, Doğu Anadolu topraklarına karşı saldırıya geçiyordu Bu sebeple, Kanuni, Irakeyn (iki Irak; Irak-ı Acem ve Irak-ı Arap) seferi diye bilinen bir sefere çıktı (1534-35) Tebriz ve Bağdat Osmanlı topraklarına katıldı Osmanlının Avrupa ile ilgilenmesinden yararlanan Safaviler fırsat buldukça yeniden harekete geçtiklerinde, bölgeye 1555 yılına kadar Nahcivan ve Tebriz üzerine birkaç kez sefer düzenlenmiştir Osmanlılar karşısında fazla bir varlık gösteremeyen Şah Tahmasp nihayet barış anlaşması imzalamayı kabul etmek zorunda kalmış ve Amasya Antlaşması (1555) ile Osmanlı üstünlüğünü kabul ederek Bağdat, Tebriz ve Doğu Anadolu'nun Osmanlı hâkimiyetinde olduğunu tasdik etmiştir Deniz Seferleri ve Fetihler; Kanuni devri karada olduğu gibi denizlerde de büyük bir üstünlüğün sağlandığı bir devirdir Fatih'in alamadığı, StJean şövalyelerinin elindeki Rodos ve çevresindeki adacıklar, başarılı bir kuşatma sonunda ele geçirilmiş(1522), II Bâyezid zamanından beri Akdeniz'de serbestçe faaliyet gösteren Barbaros kardeşlerin devlet hizmetine alınmasıyla deniz ve kıyılarda pek çok yer Osmanlı hâkimiyetine dahil olmuştur Cezayir'i ellerinde bulunduran ve Osmanlılar adına, 1492 yılında İspanya'da soy kırıma uğrayan Musevîleri İstanbul'a gemilerle nakleden Barbaros kardeşler haklı bir üne sahip olmuşlardı 1533 yılında Cezayir'i Osmanlılara bırakarak kaptan-ı deryalık görevini kabul eden Barbaros Hayrettin Paşa (Hızır Reis), 1538 yılında Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını Preveze'de büyük bir bozguna uğratarak, Osmanlılardın Akdeniz'in tek hâkimi olduğunu bütün dünyaya kabul ettirdi Barbaros'un ölümünden sonra yerine geçen Turgut Reis de fetihlere devam ettiNitekim St Jean şövalyelerinin elinde bulunan Trablusgarp onun tarafından fethedilmiş (1551), Preveze'den sonraki en büyük deniz zaferi sayılan Cerbe Savaşı sonunda Haçlı donanması bir kez daha hezimeti tatmıştır Sadece Akdeniz'de değil Kızıl Deniz ve Hint Okyanusunda da Osmanlı donanması faaliyette bulunmuştur Uzak denizlerde istenilen sonuçlar elde edilememişse de bu dönemde Yemen ve Arabistan'ın güney kıyıları ile Habeşistan ele geçirilmiştir Kanuni'nin Ölümü ve Sonrası; Zigetvar Muhasarası esnasında hastalanan Kanuni kalenin fethini göremeden 66 yaşında öldü (1566) Siyasî, askerî ve iktisadî bakımlardan Osmanlıyı zirveye çıkaran bu büyük hükümdarın yerine geçen ne II Selim (1566-1574) ne de III Murat (1574-1595) aynı evsafta kişiler değillerdi Ancak Kanuni devrinde başlayan fetih rüzgârları o derece şiddetliydi ki, bu hükümdarlar devrinde de hızını devam ettirebildi Şüphesiz bu başarılarda sadrazam Sokullu Mehmet Paşa'nın dirayetli siyasetinin de rolü büyüktür Anadolu'nun Akdeniz'e bakan kıyılarında bir çıban başı gibi duran Venedik'in elindeki Kıbrıs bu fetih rüzgârıyla kuşatıldı Lala Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı donanması adayı ele geçirir geçirmez (1571), buraya Anadolu'nun çeşitli sancaklarından Türkler yerleştirildi Artık Kıbrıs da Türk olmuştu Bu durumu hazmedemeyen Venedik, İspanyol, Malta donanmaları papa ve diğer bazı Avrupa devletlerinin de desteği ile harekete geçerek büyük bir savaş filosu oluşturdular Korent Körfezi yakınlarında, İnebahtı önlerinde yapılan deniz savaşını Osmanlılar kaybetti (1571) Ancak kendileri de oldukça fazla zaiyat verdiğinden, Haçlı donanması Osmanlı kadırgalarını takip edecek durumda değildi Sokullu kısa zamanda donanmayı yenileyerek yeniden Akdeniz'e indirdi Venedik bu durum karşısında yeni bir savaşı göze alamadı ve Osmanlılara vergi vermeyi kabul etti Kılıç Ali Paşa komutasındaki donanma Tunus'u yeniden Osmanlı topraklarına kattı (1574) Bu esnada IISelim ölmüş ve yerine III Murat geçmişti Bu padişah devrinde, Şah Tahmasp'ın ölümüyle çalkanan İran'a savaş açıldı (1576) Gürcistan ve Azerbaycan'ın büyük bir kısmının ele geçirilmesiyle neticelenen ilk seferden sonra savaş 15 yıl sürdü Bu uzun savaş ile daha fazla yıpranmak istemeyen Osmanlı Devleti ile İran arasında 1590'da bir barış anlaşması yapıldı Yine bu dönemde başlayan Türk-Macar Savaşı IAhmet devrine kadar devam etti Don ve Volga nehirlerini birleştirmeyi amaçlayan kanal projesi ile Süveyş kanalı teşebbüsünün mimarı olan Sokullu'nun 1579'daki ölümü ile Osmanlı Devleti büyük bir yara almıştır Özellikle IIIMurat'ın oğlu IIIMehmet'in (1595-1604), hükümet işlerini annesine bırakıp, bir köşeye çekilmesi Osmanlı'yı XVII yüzyılda daha kötü yılların bekleyeceğinin âdeta habercisi idi |
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi - Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Hakkında... |
08-16-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi - Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Hakkında...Kanuni Sultan Süleyman ( Kanuni Sultan Süleyman Hayatı Kanuni Sultan Süleyman Sözleri ) Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Kanuni Sultan Süleyman Kimdir ? 27 Nisan 1495 tarihinde Trabzon'da dünyaya gelen Kanuni’nin babası Yavuz Sultan Selim, annesi de Hafsa Hatun'du Babası tarafından küçük yaşlarından itibaren yetiştirilmeye başlanan Kanuni, çok iyi bir tahsil gördü İlk eğitimini annesinden ve babaannesi Gülbahar Hatun'dan alan Kanuni, yedi yaşına gelince öğrenimine devam etmesi için İstanbul'a, dedesi Sultan II Bayezid'in yanına gönderildi Süleyman, İstanbul’da Karakızoğlu Hayreddin Hızır Efendi'den aldığı tarih, fen, edebiyat ve din derslerinin yanı sıra, savaş teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu Birkaç sene babası Yavuz Sultan Selim'in yanında kalan Şehzade Süleyman, 1509’da kanunlar gereği sancak istemesi üzerine, önce Şarki Karahisar'a oradan da Bolu, kısa bir süre sonra da annesinin doğum yeri olan Kırım’daki, Kefe sancakbeyliğine atandı Yavuz Sultan Selim'in 1512'de tahta geçmesi üzerine İstanbul'a çağırılan ve babasının kardeşleriyle mücadeleleri sırasında İstanbul'da kalarak babasına yardım eden Süleyman, bu dönemde Saruhan sancakbeyliği de yaptı Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de 25 yaşındayken Osmanlı tahtına geçen ve kardeşleri arasında tek erkek çocuk kendisi olduğu için tahta geçişi kolay ve kavgasız olan Süleyman, hükümdar olmasından bir yıl sonra Belgrad'ı Osmanlı topraklarına kattı Babasının yaptığı yeniliklerle sağlamlaşmış temeller üzerinde duran bir devletin başına geçen Kanuni, iç bunalımlarla çok uğraşmasına gerek kalmadan Batı dünyasını inceleme ve Osmanlı’yı gözlemlerine dayanarak geliştirme fırsatını buldu Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır'ın alınmasının ardından, Şam Valisi olarak atanan Canbirdi Gazeli'nin çıkardığı ilk isyanla başlayan bir dizi isyanı kontrol altına almaya çalışan Kanuni, amacı Memlük Devleti'ni yeniden kurmak olan Canbirdi Gazeli’yi, Ocak 1521’de Dulkadiroğulları’ndan Şehsuvaroğlu Ali Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleriyle bozguna uğratılarak yakalattı ve idam ettirdi Takip eden yıllarda yine Mısır'da sadrazamlık hakkının kendisinde olması gerektiğini savunan Ahmet Paşa, Anadolu'da Safeviler'in desteğiyle ortaya çıkan Kalender Çelebi ve 1527’de vergi sistemini bahane ederek ayaklanan Baba Zünnun isyanlarıyla uğraşan, Kanuni Sultan Süleyman, çıkarılan bütün isyanları başarıyla bastırıldı Kanuni döneminde Avrupa'nın en güçlü devleti olan Roma-Germen İmparatorluğu hükümdarı Şarlken, Macaristan'a hakim olabilmek amacıyla, Macar Kralı IILui ile yakın ilişkilere sahipti II Lui, Şarlken'e güvenerek vergilerini ödemiyor ve kendisine gönderilen Osmanlı elçilerini öldürtüyordu Bunun üzerine, Kanuni harekete geçti ve Belgrad, karadan ve Tuna Irmağı’ndan kuşatıldı 29 Ağustos 1521’de ele geçirilen şehre, Belgrad Muhafızı olarak Balı Paşa getirildi Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk fethi olan bu olay sonrasında, İstanbul'a gönderilen bazı Belgrad’lılar kurulan Belgrad köyüne yerleştirildi Belgrad'ın fethinin önemli olmasının bir başka sebebi de bundan sonraki seferler açısından, Osmanlı’nın Avrupa'ya açılan en büyük kapısı olmasıydı Alman İmparatoru Şarlken'in, fikirlerine karşı çıkan Fransa Kralı François'yı esir almasının ardından, François’nın annesi Düşes Dangolen’in yardım istemesi üzerine, Barboros Hayreddin Paşa’yı Fransa'nın Akdeniz kıyısındaki Nice şehrine gönderen Kanuni, Şarlken'in donanmasını alt ederek, hem Fransa'yı hem de Fransız Kralı’nı kurtardı Daha sonra François’nın da baskılarıyla Şarlken'e karşı savaş açmaya karar veren Kanuni, orduyu Tuna Nehri’nden geçirerek Macaristan'a soktu 29 Ağustos 1526 tarihinde I Viyana Kuşatması’nın ardından Macar ordusuyla Mohaç'ta yapılan savaş sonunda Budin alındı Macaristan Osmanlı topraklarına katıldı ve başına Macar soylularından Jan Zapolya getirildi Macaristan'ın fethi, Osmanlı’yı Avusturya ile karşı karşıya getirdi Macaristan'ın Osmanlı hakimiyetine girmesini istemeyen Avusturya Dükü Ferdinand’ın, Şarlken'in de desteğiyle Jan Zapolya'yı tanımayarak ve Budin'e girmesinin ardından karşı sefere çıkan Kanuni, Budin'i geri aldı Tekrar savaşa girmeyi göze almayan Ferdinand ve Şarlken’in Avusturya'nın başkenti Viyana'ya çekilmelerinin ardından 26 Eylül 1529 tarihinde Viyana kuşatıldı Ancak kış mevsimine girilmesi nedeniyle 16 Ekim’de kuşatma kaldırıldı Osmanlı’nın, Viyana kuşatmasından bir sonuç elde edememesine rağmen, Macaristan'daki durumunu güçlendirmesinin ve Avrupa'nın karşı saldırı yapmasını engellemesinin ardından, Kanuni'ye bir elçi göndererek, vergi karşılığında Macaristan'ın kendisine verilmesi isteğinin kabul edilmemesi neticesinde Ferdinand Budin'i kuşattı Bunun üzerine Almanya seferine çıkan ve Budin'i geri alıp Estergon'a kadar ilerleyen Osmanlı ordusu, Avusturya ve Almanya içlerine akınlar düzenledi Yedi ay süren Almanya seferi sırasında Avusturya'da bir çok kasaba, şehir ve kale fethedildi Fetihlerin ardından Ferdinand’ın barış istemesi sonucunda 22 Temmuz 1533 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması ile bir süreliğine Ferdinand ve Şarlken'in hem Macaristan hem de tüm Avrupa'yı ele geçirme çabalarının önüne geçilmiş oldu Ancak Ferdinand'ın Macaristan’dan vazgeçmeye niyetli değildi Ferdinand’ın Budin'i tekrar kuşatmasının ardından 1540 yılında Macaristan seferine çıkan ve Budin'e giren Kanuni’nin, Sigismund'u Erdel Beyliği'ne ataması ve Macaristan'ı Osmanlı Devleti'ne bağlı Budin eyaleti haline getirmesinin ardından Süleyman Paşa bu bölgenin beylerbeyliğine atandı Avusturya'nın elinde sadece Kuzey Macaristan'ın kaldığı bu sefer sonrasında, Osmanlı-Macaristan, Almanya, Avusturya ilişkileri Kanuni'nin ölümüne kadar devam etti Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa'ya yönelmesini değerlendirmek isteyen Safevi Devleti, doğuda Osmanlı İmparatorluğu için tehlike yaratmaya başladı Avrupa'da İstanbul Antlaşması’yla geçici de olsa barışı sağlamasının ardınan, İran üzerine ilk seferine çıkan ve Azerbaycan, Tebriz ve Hamedan’ı alan Kanuni, Irakeyn seferiyle de 1534 senesinde Bağdat’ı ele geçirdi Kanuni'nin Avusturya'ya sefer düzenlemesinden yararlanmak isteyen Safevi Şahı Tahmasb’ın, kardeşinin Osmanlılar’a sığınmasını öne sürerek, Tebriz, Nahçıvan ve van'ı ele geçirmesi üzerine Kanuni, ikinci kez İran’a sefer düzenledi 1548’de seferden Van ve Tebriz geri alınmış olarak dönüldü 1553 yılında tekrar saldırıya geçen Safeviler, Doğu Anadolu'da ilerleyerek mus'a kadar gelip, Erzurum'u kuşattılar Bu olay üzerine üçüncü İran seferine çıkan Kanuni’nin, Revan, Nahçıvan ve Karabağ'ı almasının ardından Şah Tahmasb'ın isteği üzerine barış yapıldı ve 1555’de Amasya Antlaşması imzalandı Osmanlı İmparatorluğu ve İran arasında yapılan ilk resmi antlaşma özelliğini taşıyan antlaşma sayesinde, Yavuz Sultan Selim döneminden beri devam eden İran sorunu çözüme kavuşurken, Doğu Anadolu, Tebriz ve Bağdat Osmanlı hakimiyetinde kaldı Denizciliğe önem verilen Kanuni döneminde Rodos Adası, St Jean Şövalyeleri’nin elindeydi Korsanlık yaparak denizlerde huzuru bozan ve Türk donanmasına zarar veren Şövalyeler’i durdurmak için 1522 yılında düzenlenen seferle Rodos ele geçirildi Cezayir’in 1516'da Baba Oruç ve kardeşi Barbaros Hayreddin Paşa tarafından İspanyollar’dan alınmasının ve 1518 senesinde Barbaros Hayreddin’in, Cezayir'in başına geçmesinin ardından Kanuni, 1533 senesinde Barbaros Hayreddin Paşa'yı İstanbul'a çağırarak Kaptan-ı Derya'lığa getirdi Böylece, Cezayir Osmanlı topraklarına katılmış oldu Osmanlı Donanması’nın başına geçen Barbaros, daha sonra Ege Denizi'nde Venedik’lilerin elinde bulunan adaları aldı Osmanlı Devleti tarihine geçmiş denizcilerden biri olan, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa, Kuzey Afrika'yı da ele geçirdi Osmanlılar’ın Akdeniz'de kuvvetlenmeleri ve tüm Ege denizine hükmetmeleri Avrupa'yı harekete geçirirken, devam eden Avusturya ve Macaristan seferleri büyük bir Haçlı donanması hazırlanmasına neden oldu Venedik ve Ceneviz'liler dışında Malta, Portekiz ve İspanya'ya ait gemilerin de bulunduğu Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasıyla, 27 Eylül 1538'de Preveze Körfezi'nde yapılan savaşta, Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması büyük bir zafer elde etti Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçen bu savaş sonunda, Akdeniz’in hakimiyeti tamamen Osmanlı’nın eline geçti 1541’de Haçlı donanması Cezayir'e saldırdıysa da Osmanlı donanması karşısında bozguna uğradı Barbaros tarafından yetiştirilen Turgut Reis Trablusgarb'ı karadan ve denizden kuşatarak aldığı seferle, 1551’de Bingazi de Osmanlı Devleti topraklarına dahil oldu Turgut Reis'in, İspanyollar'a ait olan Cerbe Adası’nı kuşatmasının ardından, Andrea Doria komutasındaki bir Haçlı donanması İspanyol güçlerine yardıma geldi Savaş sonrasında kazanılan zaferle Cerbe Adası 1559 yılında Osmanlı’nın oldu 1522 yılında, Rodos'un fethinin ardından Malta'ya yerleştirilen St Jean Şövalyeleri’nin, Osmanlı için bir tehlike oluşturması sebebiyle, Trablus ve Cezayirin güvenliği için Malta'nın alınması gerekiyordu Ancak 1565 senesinde çıkılan ve Turgut Reis’in hayatını kaybettiiği kuşatma başarılı olmadı Coğrafi keşiflerin ardından sömürge arayışlarının başlamasının, Portekiz ve İspanya gibi devletleri sömürge elde etmeye yöneltmesi, Kızıldeniz ve Hint ticaret yollarına hakim olmaya çalışmaları ve Ümit Burnu’nun keşfi, Osmanlılar’ın baharat ticaretine büyük darbe vurdu Bu sebeplerden ötürü Kanuni döneminde, dört kez Hint deniz seferi düzenlendi Ancak Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması nedeniyle bu seferlerden hiçbiri tam başarıyla sonuçlanmadı Ancak Yemen, Eritre, Sudan sahilleri ve Habeşistan'ın bazı bölgeleri Osmanlı topraklarına katıldı Arap yarımadası tamamen Osmanlı denetimine girerken, Kızıldeniz’de de Osmanlı egemenliği sağlandı 1551 yılında düzenlenen İkinci Hint Seferinde Osmanlı donanmasının başında bulunan Piri Reis, bu sefer sırasında Maskat'ı alarak Portekiz donanmasını bozguna uğrattıysa da, donanmayı Basra'da bırakıp ganimetlerle geri döndüğü için Mısır'da idam edildi 1520 – 1566 seneleri arasında tahtta kaldığı 46 yıllık dönemde babası Yavuz Sultan Selim'den 6557000 km kare olarak devraldığı Osmanlı topraklarını 14893000 km kareye çıkaran Kanuni Sultan Süleyman saltanatı döneminde mimari çalışmalara da önem verdi Yavuz Sultan Selim tarafından temelleri atılan İstanbul'daki Sultan Selim Camii'ni tamamlamasının yanı sıra döneminde, Gebze'de Çoban Mustafa Paşa Camii ve Külliyesi, Afyon Sincanlı Sinan Paşa Camii, Bozöyük Kasım Paşa Camii gibi yapılar da inşa edildi Kanuni döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli ve tanınmış mimarı Mimar Sinan da pek çok esere imza attı Halep Hüsrev Paşa Camii, İstanbul Haseki Külliyesi, İstanbul Şehzade Camii ve Medresesi, Üsküdar Mihrimah Camii, İstanbul Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Tekirdağ Rüstem Paşa Camii ve Külliyesi, Silivri Kapı İbrahim Paşa Camii, İstanbul Rüstem Paşa Camii, İstanbul Sinan Paşa Camii, Topkapı Kara Ahmet Paşa Camii ve Külliyesi, Fındıklı Molla Çelebi Camii, Babaeski Semiz Ali Paşa Camii, Büyükçekmece Kanuni Sultan Süleyman Külliyesi ve KöGoogle Page Rankingüsü, Süleymaniye Tekkesi bunlardan en önemlileri arasındadır Ciddiyeti, iradesi, ve kendine güveniyle tanınan Kanuni, etraflı düşünür, verdiği emirden asla geri dönmezdi Kendisine "Kanuni" denmesinin sebebi, yeni kanunlar koymasından değil, mevcut kanunları kayda geçirip, çok sıkı bir şekilde uygulamasından dolayıydı Batı kaynakları ve tarihçileri de, büyük ve kudretli vasfindan dolayı kendisini “Muhteşem” ve “Büyük” (Magnificent, Magnifique, Der Practige, Grand Turc) gibi isimlerle andılar Adaletli bir padişah olarak bilinen Kanuni, Mısır’dan gelen vergiyi fazla bulup, halka zulm ettiği gerekçesiyle Mısır Valisi’ni görevden alması gibi örneklerle bu yönünü ortaya koyuyordu Avrupa tarihçilerinin Muhteşem Süleyman şeklinde andıkları Kanuni, büyük dedesi Fatih Sultan Mehmed gibi birçok seferde ordusunu bizzat yönetti Devlet adamı vasıflarının beraberinde, Kanuni aynı zamanda ünlü bir şairdi Son seferi olan Macaristan seferinde Zigetvar Kalesi’ni kuşatan Kanuni’nin, 7 Eylül 1566 tarihinde, kuşatma devam ederken ölmesine rağmen kale fethedildi Kanuni Sultan Süleyman’ın cenazesi Mimar Sinan'a yaptırdığı Süleymaniye Camii'nin avlusundaki türbeye gömüldü Daha sonra karısı Hürrem Sultan da buraya gömüldü II Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa adlarında sekiz erkek çocuğu ve Mihrimah Sultan, Raziye Sultan adında da iki kız çocuğu olan Kanuni’den sonra tahta, Hürrem Sultan’dan olan oğlu II Selim geçti |
|