Bellek / Hafiza |
08-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bellek / HafizaBELLEĞİN TEMEL İŞLEVLERİ Belleğin, kodlama, saklama ve çağırma olmak üzere üç aşamalı bir işlevi vardır Birinci aşama kodlama aşamasıdır Bu aşamada öğrenilecek bilgi, diğer bilgilerden farklı bir biçimde kodlanır Kodlamayı bilgiyi depolama işlevi izler Buna saklama denir Kodlanmış ve depolanmış bilgilerin üçüncü aşaması ise çağırma ve endişeyle hatırlamadır Bu üç aşamalı işlev, bellekte şöyle bir mekanizmanın varlığını gösterir; kısa süreli belleğe gelen bazı bilgiler uzun süreli belleğe aktarılır ve orada saklanır Bir bilginin hatırlanması için, onun bellekte kodlanmış ve depolanmış olması gerekir Ancak bu da yeterli değildir Bellekte saklanmış olan bilginin aranıp bulunması bilinç altına çıkarılması gerekmektedir Örneğin;kimi zaman sınavda sorulan bir sorunun cevabını , kağıdımızı verdikten sonra hatırlarız Bu durum, çağırma işlevinin aksadığını gösterir(Selman, S;83) İlkokul birinci sınıfta alfabeyi öğrenmeye çalışan bir öğrenciyi düşünelim Öğretmen tahtaya “A” harfini yazar ve harfin nasıl okunduğunu söyler Bir süre sonra öğretmen harfi tahtaya yazar ve, diyelim ki Ali’den okumasını ister Ali “A” harfini doğru olarak söyler Ali’nin “A” harfini söylemesi, onun belleği sayesinde mümkün olmuştur Bu olayda üç aşama yer alır Birinci aşama kodlama (coding) aşamasıdır Ali, öğretmen harfi gösterdiği zaman belleğine bu harfi, diğer harflerden farklı olabilecek şekilde kodlamıştır Kodlamadan sonra Ali geçen süre içinde kodladığı bilgiyi bir yerde depolamıştır Bu aşamaya depolama (stroge) aşaması denir Öğretmen yenide sorduğu zaman Ali depolamış olduğu bilgiyi bulmuş ve geri getirmiştir Bu aşamaya ara-bul-geriye getir (retrieval) aşaması denir(Atkinson, S;170) Bir sabah bir öğrenciyle tanıştığınızı ve size adının Ali Gürsel olduğunu söylediğini düşünelim Aynı gün öğleden sonra onu tekrar gördünüz ve “sen, Ali Gürsel’sin bu sabah tanışmıştık” dediniz Belli ki adını hatırladınız Ancak, bunu tam olarak nasıl yaptınız? Belleğinizin bu üç mahareti üç aşamaya bölünebilir İlk olarak, tanıştığınızda Ali Gürsel’in adını bir şekilde belleğinizde saklarsınız Bu kodlama evresidir Ali Gürsel’in adının söyleyişine karşılık gelen fiziksel olguyu(ses dalgalarını) belleğin kabul edeceği kod türlerine dönüştürdünüz ve bu kodu belleğinize yerleştirdiniz İkinci olarak, bu iki karşılaşma arasında geçen sürede bu ismi aklınızda tuttunuz ya da sakladınız Bu, saklama evresidir Ve üçüncü olarak, ikinci kez karşılaştığınızda sakladığınız ismi hatırladınız Bu da, geri çağırma evresidir Bellek,bu üç evreden herhangi birinde başarısız olabilir İkinci karşılaşmada Ali’nin adını hatırlayamadınız, bu kodlama, saklama ya da geri çağırma evrelerindeki bir başarısızlıktan kaynaklanabilirdi Bellek üzerinde yapılan son araştırmalar, farklı durumlarda her bir evrede gerçekleşen işlemleri, bu işlemlerin nasıl aksadığını ve bellek başarısızlıklarıyla sonuçlandığını saptamayı hedeflemektedir(Cüceloğlu, S;307-308) KODLAMA (ENCODİNG) Belli bir işaret sisteminde belli bir işarete anlam yüklenmesi Örneğin “ruh hastası” bir işaret deyimdir ve çeşitli şekillerde yorumlanabilir(yani kodlanabilir)Psikiyatride bu insan çoğunlukla tedaviye ihtiyacı olan, hasta, vb şeklinde anlaşılır Buna karşılık aynı insan din dilinde sıklıkla “tanrıya yakın” kişi ya da “ruhuna şeytan girmiş” olarak yorumlanır(Budak, S;327) Dış çevredeki uyarıcıların hepsi algılanamaz belirli bir seçme süzgecinden geçirildikten sonra ancak belirli bir kısmı algılanır Seçilen uyarıcılar algılandıktan sonra kısa süreli belleğe geçer Bu demektir ki, dış çevrede bulunan uyarıcıların ve olayların bir çoğu kısa süreli belleğe ulaşamaz Belleğe girmemiş olayların, deneyimlerin hatırlanılması söz konusu değildir Çoğu kimseler belleklerinden şikayet ederler;büyük çoğunlukla bu kimselerin şikayetleri belleklerinden değil, seçici algılama süreçlerinden kaynaklanmaktadır Başka bir ifadeyle, neye dikkat edip neye dikkat etmemeleri konusunda bir aksaklık vardır Sorun, kodlama aşamasındadır Örneğin, yarım saat önce bakkala gitmiş bir arkadaşınıza bakkalın ayakkabısının rengini sorun,size doğru cevap veremez;çünkü bakkalın ayakkabısının rengine bakmak ve onu aklında tutmak onun dikkat ettiği bir konu değildir(Atkinson, S;173-174) Bilgiyi , kısa süreli belleğe kodlamamız için ona dikkatimizi yöneltmemiz gerekir Neye dikkatimizi yönelteceğimiz konusunda seçici olduğumuz için kısa süreli belleğimiz yalnızca seçilmiş olanları içerecektir Bu karşılaştığımız şeylerin çoğunun kısa süreli belleğe hiç girmediği ve tabi ki daha sonra hatırlanmasının mümkün olamayacağı anl gelmektedir Aslında bellek sorunları adı verilen güçlüklerin çoğu, gerçekte dikkat yoğunlaştırmadaki aksamalardır Örneğin, manavdan alışveriş yaptıktan sonra biri size satıcının göz rengini sorsa, dikkat etmemiş olabileceğinden büyük olasılıkla cevap veremeye bilirsiniz Dikkat, bir bilgiye yoğunlaştırıldığında, bu bilgi kısa süreli belleğe kodlanır Daha önce belirtildiği gibi kodlama, bilginin bellekte yalnızca tutulmadığı, aynı zamanda belirli bir biçimde veya şifre halinde saklandığı anl da gelmektedir ( Cüceloğlu, S: 309) DEPOLAMA (STORAGE) Depolama, saklama, depo Biliş psikolojisinde, sıkça bellekle eş anlamlı olarak kullanılan bir terim (Budak, S: 204) Kısa süreli belleğin küçük bir kapasitesi vardır Ortalama olarak bu kapasite yedi birimliktir Bazı kimseler beş birimden sonra, bazı kimselerse dokuz birimden sonra kısa süreli belleklerinde hata yapmaya başlarlar Kısa süreli belleğin kapasitesini 7+2 olması sizi hayrete düşürebilir, çünkü günlük yaşamımızda kişilerin belleklerinin değişik yetenekler gösterdiğini gözlemlemişizdir Günlük yaşamda bireyler arasında gözlemiş olduğumuz bellekteki yetenek farklılığı, uzun süreli bellekten ileri gelir Kısa süreli belleğin kapasitesi yukarıdaki 7+2 formülüyle ifade edilebilir Bu gözlemi ilk yapanlardan biri bellek üzerine çalışmalarıyla ünlü Alman psikologu Ebbinghaus’tur (1855) Amerikalı psikolog George Miller, kendi çalışmalarında 7 rakamını tekrar görmüş ve kısa süreli belleğin kapasitesini “sihirli rakam 7 “ adı altında belirtmiştir (Atkinson, S: 173) Kısa süreli bellek hakkında belki de en şaşırtıcı gerçek, oldukça sınırlı bir kapasitesi oluşudur Ortalama olarak bu sınır 7 maddedir, ancak bu sayı iki madde değişebilir (7+2) bazı kişiler beş madde saklayabilirken, dokuz maddeyi tutabilirler Bellek yetenekleri bakımından bireylerin birbirinden oldukça farklı olduğu açıkken, tüm insanları kapsayan kesin bir sayı vermek tuhaf görünebilir Ancak bu farklar, esasen uzun süreli belleğe ilişkindir Kısa süreli bellek içinse normal yetişkinlerin çoğunun kapasitesi 7+2 ‘dir Bu tutarlılık deneysel psikolojinin ilk günlerinden beri bilinmektedir (Cüceloğlu, S: 310-311) GERİ ÇAĞIRMA Kısa süreli belleğin içeriğinin bilinçli olabileceğini düşünelim Sağduyu, buy bilgiye ulaşmanın hemen gerçekleşeceğini söyler Bu bilgiye ulaşmak için kafa yormamız gerekmez Orada durmaktadır O zaman geri çağırma bilinçteki maddelerin sayısına bağlı olmamalıdır Ancak bu kez sağduyu yanıltıcıdır Geri çağırmanın her seferde bir maddenin incelendiği kısa süreli bellek, aramasını gerektirdiğini gösteren bulgular vardır Bu dizinsel arama çok seri bir hızla-gerçekte fark edemeyeceğimiz kadar hızlı-gerçekleşir Bu tür bir aramanın gerçekleştiğine dair bulguların çoğu Stenberk’in (1966) başlattığı deney türünden gelmektedir Deneyin her bir denemesinde, deneye seçici olarak kısa süreli belleğinde tutması gereken ve bellek listesi adı verilen bir dizi sayı gösterilir Her bir bellek listesi, 7 sayıdan az sayı içerdiğinde, deneyin bilgiyi kısa süreli belleğinde tutması kolaydır Daha sonra, bellek listesi ortadan kaldırılır Ve birkaç saniye sonra sınama sayısı verilir Deneğin sınama sayısının listede olup olmadığına karar vermesi gerekmektedir Örneğin, bellek listesi 3,6,1, ve sınama sayısı da 6 ise denek “evet” yanıtını vermelidir; aynı bellek listesi ile birlikte sınama sayısı 2 olarak verildiğinde deneğin “hayır” yanıtını vermesi gerekir Sınama sayısı verildiğinde bellek listesi ortadan kaldırılmış olduğundan, sınama sayısının, listenin kısa süreli bellekte kodlanmış hali ile karıştırılması gerekmektedir (Cüceloğlu, S:315) Kısa süreli bellekteki bilgi sürekli farkında olduğumuz için, bizden istendiğinde bilgiyi, hemen hiç zaman geçmeden bulup çıkarmak mümkünmüş gibi düşünürüz Günlük yaşamda, kısa süreli bellekteki biribirimle ilgili sorulan soruya verilen cevabı bulmak için, sanki hiç zaman geçmiyormuş gibi bir izlenim ediniriz Örneğin, yukarıdaki isim listesi verildikten sonra, size “listede Necla ismi var mıydı?” diye sorsalar, sorunun sorulmasıyla, sizin evet veya hayır diye cevap verişiniz arasında hiç zaman geçmiyormuş gibi düşünebilirsiniz Bu izlenim yanlıştır KAYNAKÇA Cüceloğlu, Doğan İnsan ve davranışı, Remzi yayınevi, İstanbul, 2000 Erdem, Selman Liseler iç,in psikoloji ders kitabı Fil yayınevi, İstanbul, 1995 Atkinson, Rita Psikolojiye Giriş Sosyal yayınları,İstanbul,1995 Budak,Selçuk,Psikoloji sözlüğü, Bilim Sanat yayınları,Ankara,2000 |
|