Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adabı, tarikat

Tarikat Adabı

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarikat Adabı




Tarikat Adabı



Erenköylü Hikmet Efendi (ks)


Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:


Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik (Mâide Sûresi,Ayet 48)


Fahri Râzi tefsiri Kebîrinde ?Şir?adan muradşeriattırMinhac?dan maksat nurlu bir yoldur oda tarikattır?der


Şah-ı Nakşibendi (ks) buyuruyor ki:?Tarikat ve hakikat şeriat?ın hadimleridir?


Tarikatın birinci şartı: Kalbi Allah?tan gayrisinden tamamen temizlemektir


İkincisi: Namazda tahrîme makamına kaim; mecrasına cari olan kalbin zikrullah ile istiğrakıdır


Üçüncüsü: Cenab-ı Hakk?ın muhabbetinde tamamen fâni olmakdır


Dördüncüsü: Zaruret olmadıkça konuşmamaktır ZîrâAfât-ı lisan pek çoktur; gıybet, nemîme, hümeze, lümeze, kizib, iftirâ, istihzâ gibi


Müride lazım olan, zaruretinden gayri dünyadan alakasını kesmesidir Evvela kalbini, mal ve makam sevgisinden temizlemeye çalışmalıdır Çünkü mal ve câh insanı Hak?dan uzaklaştırır Bir müridin yanında, halkın kabul ve reddi müsavi olmadıkça, tarîkde bir şeye nail olamaz Hatta mürid için en zararlı şey ?Halk beni sevip bana hürmet ediyor mu?? diye düşünmektir Bu fikirde olan müridin henüz iradesi sabit ve sahih olmamıştır Eğer mürid mal ve câh sevgisinden kurtulduysa, yine de dünyada zâhid olmanın kendisinde tevlid edebileceği riya ihtimali baki demektir Çünki halk zâhidler için mütevazi olup ellerini öperler ve onlarla teberrük ederler Böylece zâhid de halkın ikbal ve teveccühünden hoşlanır da kendini bu âfetten kurtaramazsa onun telefinden korkulur


Şeyh Muhammed Mağribi (ks) buyururlar ki: ?Bir kul üç menzili kat etmedikçe seyr-i ilâllaha ayağını koymak sahih olmaz Bu menzillerden biri; Dünya nimetlerini, ikincisi; Ahiret nimetlerini gönülden çıkarmak, üçüncüsü de; Kemiklerini kıracak derecede bir belâ ile imtihan olsa dâhi, Cenab-ı Hakk?dan râzı olmakdır Ancak bu mertebeden sonra mübtedi mürid, tarik da seyr-i ilâllaha başlar?


Tarikat edeblerinden biri de; öyle itikad etmeli ki kendinin tariki eşref tarikidir Eğer böyle itikat etmezse müridin nefsi başka bir tarika meyl eder Halbuki Nakşî tarikinden şereflisini bulamaz


İmam-ı Gazalî rahimahullah hazretleri buyururlar ki: ?Ulûm-ü Zahirenin tahsilin den sonra tarik-i sofiyye?ye ikbal eyledim Tariki ilahiyyeye sâlik olanlar ancak sofiyyedir?


Sofiyye?nin sîretleri ve tarikleri ahsen, ahlâkları güzel ahlâkdır Eğer farazâ, bilcümle, ukalâ, hükemâ ve ulemâ ittifak ederek, ehl-i tarîkin sîret ve ahlâklarını tebdile uğraşsalar, asla ona muvaffak olamazlar Zira, sofiyyenin bütün harekat ve sekenâtı, zahiren ve batınen mişkâtı nübüvvet nurundan alınmıştır Yeryüzünde nübüvvet nurunun ötesinde bir nur yoktur ki, o nur ile ziyâlanmasın


Bunun için Şeyh Ebü?l Mevâhib Muhammed Şâzelî rehimehullah buyurdu ki, ?Bir kimse sofiyye?nin adâbı ile teeddüb etmezse edîb olamaz?


Tarîkat adâbı ise şöyle mülâhaza edilir Kötü arkadaştan kaçınmalı Fakat sâlik bundan evvel kendi fena huylarından sıyrılması icabeder Asilerin yüzüne bakmak dâhi basar-ı basîreti perdeler, kalbe kasvet verir Ehl-i salâh ise bunun aksinedir Bu sebeple küffar yüzüne bakmadan, şarap içilen, gadab edilen yerlerde ve zalimlerin kabirleri olan mevkilerde de her türlü mâsiyet işlenen mekanlarda bulunmakdan sizleri tahzir ederim Şâyet yolunuz bir zaruretle oralara düşerse koşarak geçmenizi tavsiye ederiz


Adâb-ı tarîkdan biri de, kendi zamanındaki salihler zikr olunursa, tenkid etmeyip hayırla yâd etmelidir Kendi nefsi için başkalarından gelen noksan işlere isyan etmeyip, tahammül etmeli ve zararlarına ve fukaralığa sabır etmelidir Eğer bu hallerde razı olmazsa, maâzallah maksûdu elinden gider ve tarîkdan yüz çevirir


İmam-ı Şâzeli (ks) buyururlar ki: ?Bir müridin kalbinde şehvet olursa melekût ve marifet kapısının açılması muhaldir Nefsâni hazzına talip ve meyl olan mürid yalancıdır Eğer bir mürid ahvâline riâyetten ve kalbini muhafazadan gaflet ederek marifetullaha işaret ederse o mürid kezzabdır Eğer bir mürid medh ile zemmin, kabul ile reddin arasında fark gözetirse ve bununla da Marifetullahı iddia ederse ona inanılmaz


Cüneyd-i Bağdadi (k s) buyurdular ki: ?Eğer zikr olunan alametler olmasaydı, herkes sülûk davası yapardı


Zîra Cenâb-ı Hakk Kur?an-ı Kerim?inde habibine hitaben:


?Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın Allah işlediklerinizi bilir? buyurdu (Muhammed Sûresi, Âyet 30)


Tarikat edeblerinden biri de, günahlardan tevbe etmek lazımdır Zira tarikat temizdir, kazurat ile mülevves olanı kabul etmez Gerek gizli ve aşikar her türlü zelleden tevbe etmek lazımdır ve eğer üzerinde kul hakkı varsa, vermeli eğer alacaklı öldüyse veresesine ödemelidir Böyle yapmazsa bu tarikden kendisi için istediği kapı açılmaz Adâbı tarikden biri de, mürid geçirdiği vakitleri muhasebe etmeli, sabah olunca, gece Hakk?a yarar ne iş yaptığını, akşam olunca da gündüz rızây-ı bârîye muvafık ne ameller işlediğini düşünmeli, zâyî olan vakitler ve hataları için derhal, lisan-ı müftekir ve kalb-i münkesir ile istiğfar ederek Cenab-ı Hakk?dan hıfzını ve mağfiretini istemelidir


Adâbı tarikden biride, kibir ve ucûbü terk etmelidir


Ebû Ali Ruzbâri (ks) buyurdu ki: ?Senin fevkinde olan kimseye hücum etmen sırf levm dir Senin dengine hamle etmek sûi edeb dir Mâdûnuna hücum etmek de acizlikdir, kişinin ucbu, aklının fesadının aslıdır?


Cenab-ı Hak Azze ve Celle Kur?an-ı Kerim?inde buyurur ki:


?Şu ahiret yurdunu (cenneti), biz yeryüzünde ne bir zulüm ne de bir fesad istemeyen kimselere veririz İyi akıbet (Cennet, Allah?ın razı olmadığı şeylerden) sakınanlarındır? (Kasas Sûresi Ayet 83)


Aliyy?ül-Havvâs (ks) buyurdu ki: ?Bir haslet vardır ki, o hasleti kul kendine tahsis ederse, Cenab-ı Allah Azze ve Celle indinde ve mahlukat yanında herkesden aşağıdır o haslet ise kişinin nefsini ilimde ve salâhda akranından yüksek bilmesidir Eğer bu kimsenin üzerinde Cenab-ı Hakk?ın fazlı olmasaydı, hali onlardan daha kötü olurdu Hatta kendi halinin bir fasıkdan daha güzel olduğuna îtikad ve tahatturdan bile sakınmalıdır Nerede kaldı ki; Kendini ehl-i hayır ve salâhdan fazla beğenmek ? Velhasıl nâsı tahkir etmek, tedavi kabul etmez büyük bir hastalıktır


Adâb-ı tarikden biri de, her namaz vakti yaklaştıkca zâhir ve bâtın kusurlarını araştırıp, kibir, hased, gıybet, mekr, hubb-ü dünya gibi sıfat-ı hâbise ve ef?al-i kabihadan temizlenmek için namaza kıyamdan evvel tevbe ve istiğfar etmek lazımdır


Luzûmuttahâre: Dâima abdesli bulunmak


Kalb-i selim ve beden-i tahir ile Rabb?ına münacat et ki meleklerin de o namaza dühûlu mümkün olsun Zira melekler, hazreti hüdanın kapısında dururlar, eğer namaz kılan kimsede bâtın-ı maraz bulunursa o namaza dühûl etmezler


Ebû Bekr-i Kettani Rahimehullah buyurur ki: ?Bir mürid kalbinde iki arzuyla sabaha dahil olursa, ben o şahısdan uzağım Bu iki şeyden biri me?asi, diğeri malın hemmi (kaygısıdır)


Sâlikin rabbi huzurunda kalbi selim ile durup cesedi ile beraber kalbininde namaz kılması lazımdır Kalbinde Allah?ın sevmediği bir illet bulunarak namaz kılan bir kimse kalbi selim ile huzuru ilahiye durmuş değildir Ancak bu kişinin durumu şeriat noktayı nazarında hadd-i şer?îden kurtulmuş olur, o da namazı kıldığı için İşte namazın zahirine önem veripte bâtınının ihmal edenin hali budur


Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:


?Ancak Allah dilerse (yapacağım de) Unuttuğun zaman Allah'ı zikr et ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir"de? (Kehf Suresi, Ayet 24)


Adâbı tarikden biri de, huzuru ilahiye tekarrubu derecesinde ayıplarını düşünmeyi artırmaktır Halbuki bazılarının ilim ve ameli arttığı nisbette nefslerinde kemal davaları da artar Ehlullahın ilimleri ise kalb ve ruhlarındadır Bunların ilimleri arttıkca tevazuları da o nisbette artar Ehl-i zâhirin ilimleri çoğaldıkca, kalplerinde zulmetde çoğalır Selefde geçen ulemanın ilmi artarsa havfi ilahi de o nisbette artardı


Bunun için hadîsi şerifte varid olmuştur ki:


?Cennette birtakım saraylar vardır Dışından içi, içinden de dışı görünür Allah-ü Teala onları, daima hakkı konuşan kelam sahibine, ihtiyaç sahibini doyuranlara ve oruç tutanlara bütün insanlar uykuda iken gece namaz kılanlara hazırladı? (Kütub-i Sitte)


Sözün yumuşağı takdim kılındı; buda tevazua işarettir Sonra it?am-ı taâmda kereme işâretdir Bunlardan sonra salatı ve sıyamı zikr ettiler?


Adâbı tarikden biri de, sülûk devam ettiği müddetce nefsine çokca muhalefetdir Makamı kemale vasıl olunca nefsine hayır ile emr eder O vakit Cenab-ı Hakk?ın sevdiğini sever, sevmediğini sevmez Bu mertebeye gelince nefsine muvafakat caiz olur


Şeyhül İslâm Zekeriyya (k s) (şerhi münferice)?de beyan eder ki:


?Ulema, ?muhalefeti nefs? ilmin başı demişlerdir?


Şeyh Abdülkadir Cebeli (k s)?de:


?Efdal-û â?mal, nefsine ve arzuya muhalefetdir ve masivadan ırâz ile beraber Allah-ü Teala Hazretlerine Teveccühün devamıdır? buyurdular


Adâbın şartından biri de makâmâtı tarikde seyr-i ilallahtır Bakabillah makamına varıncaya kadar makamattan hiç bir makamda durmamakdır Leylanın çadırına vasıl olmadığı müddetce sâlikin seyri cisim ile olur O zaman ruh cisme tabi olur Vüsulunden sonra sâlikin seyri ruh ile olur O zaman cisim ruha tabi olur Bu yüzden bazan da sâliklerden o arife talebe olmuş, henüz salih olmamış birini arif üzerine takdim ederler Zira sâliki, ibâdette çok mücahede eder görürler Arif ise amelini göstermeye yaklaşmaz Arifin ?kalbî ameline?, Cenab-ı Haktan başkası müttali olamaz Onun için arifin amelinin zerresini kantarlar çekemez


Şeyh Aliy-y?ül-Havas (k s): ?Halkın çoğu nefs ile seyr ederler, lâkin bunlardan bazısı seyrini bilir, bazısı bilmez? dediler


Şeyh İbrahim Dussûki (k s) buyurdular ki: ?İki nefesin hiç olmazsa biriyle zikrullah ile meşgul olmayan evladlar benim evladım değildir?


Ehl-i tasavvuf üç tabaka dır


Birincisine mürid-i talip denir, sahibi vakittir


İkincisine müridi mütavassıt denir, Sahib-i haldir,


Üçüncüye müridi müntehi denir, sahibi nefesdir Ehli hal katında eşyanın efdalı enfası saymaktır


Mübtedi mürid sülûk de kendinin vücudunu ve amelini görür muradını talepde zahmet çeker


Mutavassıt ise, adâb menzillerine talib olmakla beraber hali mütelevvindir Yani bir tecelliden diğer tecelliye geçmekten ibaretdir


Müntehiye vasıl olan mürid ise seyri sülûkünü tamamlamıştır Zira müntehi, kavim indinde keşfi hakikinin devamından ibaretdir Zira, Cenab-ı Hakk?a yakınlık sebebiyle kendisinden itminân-i kalb hasıl olmuştur Ahvalinde tegayyür olmadığı gibi, zahmet ve meşakkatlerinin de kendisinde tesiri olmaz Müntehinin makamı sahf (uyanıklık hali) ve temkindir Onun için şiddetde, rahatda, men?de, atâda, cefada, vefada icabet hali müsavi olur Yemesi, yememesi; uyuması, uyumaması gibidir Nefsani hazlarda fani hukuku bâkidir Zahiri halk ile bâtını hak iledir bu ahvalin cümlesi nebiyyi Zişan (sav) Efendimizin ahvalinden ve ashâb-ı kiramın hallerinden menkuldur


Sultan-ı Enbiya (sav) Efendimiz gârı Hırâda tehalli ettiler Sonra halk ile oldular


Ashab-ı Suffede temkin üzre olduklarından ümera, vüzera oldular Eshab-ı Suffe?ye de halkla ihtilat zarar ve tesir etmedi


Şeyh İbrahim Ed-Dussûki (k s) buyurdular ki:


?Tarikatta nefsini teşhir edip, tarikatın hakkını vermeyen ve bizi istihza edenlerin hasmı Cenab-ı Hakk?dır Bu tarikde hıyanet yapan kimse fayda görmez Bizim sözlerimizle ittihaz etmeyen bize yaklaşmasın ve bizi levm etmesin, tarika fenalık etmesin, yaptığını ihlas ile yapsın ki, halas ola Tarikımızı zem edip bulandırmasın İyi bilin ki bu emirler benim değildir Rabbimizin emirleridir Eğer ahdinizi bozarsanız, bu ahd Allah?ın ahdidir Bizim size ihtiyacımız yoktur ? Buyurdular


Fahri Alem (sav) Efendimiz Hazretleri çok vakit aç olurlar, mübarek karınlarına taş bağlarlardı Bilhassa gece namazlarında, o derece kıyamda dururlardı ki, mübarek ayakları şişerdi Ekâbir-i sahâbe (ra)?da, Rasulullah (sav)?e ittiba ederlerdi


Ebu Bekri Sıddîyk (ra) teneffüs ettiği vakitte ağızından pişmiş ciğer kokusu gibi koku gelirdi Bu mübarek zat malının hepsini Fisebilillah infak etmiştir

Ömer bin Hattab (ra) hak yolunda çok zahmet çekti Hatta esvabını deri parçalarıyla yamardı başının sarığı bir bez parçasından ibaretdi


Osman-ı Zinnûreyn (ra) ayakta olduğu halde, her gece Kur?anı Kerim-i Hatm ederdi


Hz Aliyyel mürteza (ra) Sahabe-i kiramın zahidlerinden ve mücahidlerindendi Feth edilen beldelerin çoğunu bu mübarek zât feth etmiştir İşte bu zikr ettiğimiz havâss-ı sahabe rıdvanullahı aleyhim ecmain hazratı Resulullah (sav) Efendimiz Hazretlerinin akrabaları oldukları halde, bunların içtihadlarını, zühdlerini, açlıklarını şeriat ve hakikate ne derece ehemmiyet verdiklerini iyi bilmeli ve bizim halimizle onların halini kıyaslamalıyız Eğer bu muhterem zevâta iktida etmek istersek onların halleriyle hallenmemiz lazımdır Ancak bu yolda olursak şeriat denizinde hakîkat cevherini bulabiliriz


Adâbı tarikden biride, halkın gösterdiği hürmet ve iltifata da teklif ettikleri câh ve mansıba iltifat etmemektedir Ancak Cenab-ı Hakkın emirlerine riâyet etmektir Hâlık-ı zülcelâli herşey üzerine tercih ve isrâr etmedikce mârifetullah nûru, bir kalbten bir kalbe girmez


Ebu Abdullah ibn-i Menazil rahimehullah: ?Eğer bir kulun kendisinden riyasız, şeksiz bir nefes ?Allah? lafz-ı sahih olduysa, dehrin âhirine kadar (dünyanın sonuna kadar) o kula yeter? buyurdu


İttibâ: Kitab ve sünnete tâbî olmak, itaat etmektir


Hattı hareketi doğru ve namuslu, diyaneti İslâmiyeden ayrılmamak


İktisat: Her hususta îtidâl üzere bulunmak, lüzûmundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak, vasattan ayrılmamaktır


İnsaf: Haklı veya haksız olduğunda istikâmetten ayrılmayıp doğruyu söylemek, merhametli olmak


Teennî: Bir işe ihtiyatlı ve düşünerek başlamak Teennî rahmânîdir; acele etmek şeytânîdir


Tedbir: Bir şeyde muvaffak olmak için daha evvel yapılan hazırlık

Ehemmi mühimme tercih: Çok kıymetliyi kıymetli olana tercih etmek


Ezâya tahammül: İnsanın başına Allah?tan gelen her musîbete sabır ve tahammül etmesidir


Teksîr-i ihvan: İhvan kardeşinin adedini onları incitmeden rıfk ile edebe riâyet ederek çoğaltmaya gayret etmeli


Sebat etmek: Îman ve islâmiyete hizmette Allah?a ibâdet ve tâatta sabit ve berkarar olmak Savaşta düşman karşısında sebat etmek, sözünde durmak, ahde vefâ etmek herhangi bir işte sıdk-ı ihlasla onu sonuna kadar devam ettirmek


Töhmet yerinde bulunmamak: Gayr-ı meşrû kötülük işlenen yerlere gitmemek Şâyet gidecek olursa o kimsenin izzet ve şerefi nâmus ve haysiyeti zedelenir İnsanlar arasında bunlara itibâr edilmez hor ve hâkir olur


Mesâlihi celbetmek: Herhangi bir maslâhatı, dünyeviyye ve uhreviyye için gerek ilmî gerekse ticârî meseleleri mü?minlerle karşılıklı görüşmekte fayda ve menfaat vardır


Hilm: Allah?ın kuluna bahşâyışıdır Doğuştan olan yumuşak huyluluktur Şiddete tahammül, sıkıntıya sabır, eziyetlere katlanmaktır


İtibarlı olmak: İnsanlar arasında şerefli ve haysiyetli söz sâhibi olmak, her şeyden ibret almak


İlim: İlim bizâtihî hâdi değildir Vahyin irşâdına muhtaçtır Hakkın tevfiki ile ilim ya vehbî, ya da kesbî olur Vehbî olan nâdirdir Kesbî olan çoktur O da niyet, azim, çalışmak ve hizmetle elde edilir Bunda da usûl lâzımdır En güzel usûl de ihlâs ve istikametten ayrılmamaktır


Gayret: Dikkatle ve sebatla çalışmak Din, îmân, vatan ve nâmus gibi kıymetlere tecâvüz edenlere karşı müdâfa etmek veyâ harekete geçmek için gayreti dîniyye ve cesâreti medeniyye vasfına sâhip olmak lâzımdır


Gıpta: İmrenmektir Mü?min kimsenin güzel bir hâlin kendisinde de olmasını arzu etmesidir Mü?min islam ahlakıyla edeplenmeli


Ey ihvanı din kemale ermek istiyorsan okunan bu vasıflarları kendine şiar edin Halis ol salâh bulasın, Salih ol ki halas olasın





Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.