Koza,Dan Çıkış 2 |
08-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Koza,Dan Çıkış 2Koza,dan çıkış 2 "Koza"dan Çıkış (2) Ve ismini “İkrâ!” kelimesinden, “Oku!” şifresinden alan “KUR’ÂN”, insanların hakikî özgürlük ve selam hâlini yaşamalarına engel olan sırtlarındaki ağır yüklerden ve benliklerinin getirisi olan üzerlerindeki zincirlerden, yüzlerini Allâh’a dönmelerini engelleyen bağlardan söz ediyor!</U> Fizîkî bir kirlilik hâli olmayan ve “KUR’ÂN”a dokunmaya, onu anlamaya engel teşkîl eden ciddî bir necâset, bir pislik halinden bahsediyor; uyarıyor beni, onu gerçekten anlamayı murâd eden her akıl sahibini!</U> “Bu hâlinize uyanıp ciddî bir temizlik harekâtına girişmeden O’na uzanmayın, beyhûde kendinizi yormayın; çünkü anlayamazsınız!”</U> </U>diyor!</U> Demek ki “Bırak yola çıkmayı, önce içindekilere bak, anla ve onları temizle! ‘Hayy’attan kopuk, kireçlenmiş, paslanmış mekanik davranış kodlarını tanı, içindeki kilitleri, zihnindeki karanlık düğümü ve ayağındaki dev prangaları keşfet ve çöz! Onlar ayağında oldukça hiçbir yere gidemezsin!” diyor kibarca ve sahte yolculukların sanal kahramânı olmaya giden o tehlikeli yolun en duru, en arı ve net haritasını çiziyor gözlerimin önüne!</U> Demek ki bu ters işlemle, nihâyetinde bir ilâhi matematik problemi olan bu açmazı çözmeye çalışmanın mantığı yok! Kör bir inat, beyhûde bir bekleyiş ve sonuçsuz bir çaba bu! “Sen Allâh’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın!” âyeti de, zaten söylemiyor mu bana bunu?</U> Öyleyse ben niye sıraya ve sünnete riâyet etmeden, gökten inip bana sıçrama kaydettirecek ısmarlama bir hâl arıyorum? Hem de birçok açıdan yerimde sayıp dururken?</U> Hâşâ, Allâh’tan bir torpil, bir iltimas mı bekliyorum?</U> Kendi kızına “Kızım Fâtımâ! Muhammed Mustafâ’nın kızıyım diye sakın salâtı terk etme!” uyarısında bulunan Hz Muhammed Mustafâ (SAV) kendi biricik kızı için böylesi bir uyarıya gerek duyuyor ise; ben kimim ve neyim ki, açıkça Allâh’tan kendi şahsıma bir kolaylık bekliyor, bir kestirme yol arıyorum?</U> O bana “Önce temizlen, önce iç muhasebeni yap ve kör nefsini gör, kozanı tanı, anla, ‘Ben bu değilim!’ şuurunun hakkını ver; ondan sonra iç fethe çıkarak kendinde yol almanın, kendi iç kazını yapmanın boyutsal yolculuğuna çık!” derken, ben neden kitabı ortasından okumakta direniyor ve aradığım hâli bulamadıkça da sızlanıp mızmızlanıp “Ama neden?” sorularına sarılıyorum?</U> Akıl mı şimdi bu? Okuma mı, anlama mı; ya da tam teslîmiyet mi, ihlâs mı, sadâkat mi? Ne? Hangisi?</U> Hiçbiri değil! Bu en açık ve yalın haliyle hazırcılıktan, kolaycılıktan, atâletten, kopyacılıktan ve sinsi bir uyanıklıktan başkaca bir şey değil!</U> “Buyurun terbiye etmeye çalıştığınız nefis!</U> Nefissstir! Âfiyetle yeyiniz!”</U> “Güzel!!! Acaba ben niye çıkmıştım yola?”</U> “Kim söyledi ki sana yola çıktığını! Daha başlamadın bile!”</U> “Öyle ya!</U> Hayâti bir ilâhi matematik problemi, ters yüz etmişti her şeyi…”</U> “Yoo! Terslik falan yok! Sünnetullâh’ta herşey yerli yerinde ve mükemmeldir! Üzgünüm ama ters yöne girmiş olan sensin! Pozisyonunu değiştirip sistemin nasıl işlediğini tanır, gereğini yaparsan her şey ama her şey düzelebilir!” “Yaa! Gerçekten mi!”</U> “Evet gerçekten! Tek şart var, o da genlerine işlemiş olan ‘Armut piş, ağzıma düş!’ hastalığından kurtulman!”</U> “Öyle bir hastalığım yoktur! Gayet çalışkan ve sebatkarımdır!”</U> “Sana öyle geliyor! İçine gizlendiğin sosyâl statü ve rollerinle, sarıldığın kişisel ritüellerin ve taktığın tüm sahte rozetlerinle çevreni, âileni, bütün herkesi, hattâ kendi kendini bile kandırabilirsin; ama burası orası değil! Yâni ‘Hakîkat’i kandıramazsın! Üzgünüm, yanlış numara!”</U> “Tamam tamam, anladım!”</U> “Gördün mü yine ansızın nasıl hattan düştüğünü! Hemen ilk fırsatta nefsini konuşturup kendini pazarlamaya kalktığını!”</U> “Evet!”</U> “İyi o zaman! Manzarayı tamamen gör ve zeminin kayganlığına aldırış etmeden, düşe kalka da olsa seyret kendini… ‘Kimileri kavga etmede, kimileri seyir…’ denen manzarada seyirden yana ol; kendinle ve ‘Hayy’atla didişmeden, cedelleşmeden yana değil…</U> Hayatında en ufak, en basit işlere bile nasıl üşendiğini görmekle başla meselâ! Akşam bir kap yemek yapmaya, sökülmüş bir elbiseni dikmek için eline bir iğne ve iplik almaya, hatta banyo yapmaya, sabahları yüzünü suyla buluşturmaya nasıl üşendiğini ve o an düşüncelerinle nasıl kısır bir diyaloğa girdiğini izle, tâkip et!</U> Yaşamını sürdürmek için mecbûr olduğun faturalarını yatırmaya, markete girip bir hafta boyu sana enerji olacak yiyeceklerin en tâzesini ve uygununu seçmeye nasıl da erindiğini gör! Aldıklarının son kullanma târihine bakarken nasıl da sıkıldığını izle! Ve çoğu zaman bunu kuvvetli bir bastırma mekanizmasıyla nasıl da unuttuğunu!</U> Hattâ bulaşık makinesine bulaşıkları yerleştirirken ya da çamaşır makinesinden çamaşırları çıkarırken iç sesinin sana ne kadar anlamsız, boş ve gereksiz bir iş yaptığını telkîn edişini duy; seni bütünden, ‘HAYY’attan koparıp, varlığını sâdece sosyâl statü ve popülarite sağlayacak tırnak içinde anlamlı işlerle örtüştürüp, kendi işini kendi görmekten âciz, sıradan bir miskin yaratarak seni nasıl da aptallaştırdığını izle!</U> Sana, egona puan olarak dönecek ‘çok önemli, anlamlı işler’ ve ‘önemsiz-anlamsız işler’ kategorisi üzerinden kurduğu o gizli tuzağı gör ve uyan!</U> ‘Sen önemli işler için yaratılmışsın! Bunlar sana göre değil! Zâten bunları herkes yapar!’ cümlesi üzerinden, senden nasıl bir enâniyet ve atâlet âbidesi çıkardığını yakala ve aynı mekanik çukura düşmekten kurtul artık!</U> ‘Bütün farklı ve seçkin işlerle uğraşan insanların evinde uşaklar, hizmetçiler var! Bunlarla neden vakit öldürsünler ki! Saçma!’ diyen iç sesinin, etrafına nasıl bir ağ, nasıl bir yalanlar zinciri ördüğüne dikkat kesil ve kesinlikle kurtul bu kaygan temellendirmeden! </U> Eğer kurtulamıyorsan da şeyhi Taptuk Emre’ye eğri bir odun dâhi yakıştıramadığı için çok uzun yıllar ince bir hassâsiyetle dergâha odun taşıyan Yûnûs’tan ya da kendi söküklerini kendi dikip eşine fırsat oldukça ev işlerinde yardımcı olan Hz Muhammed (SAV)’den ya da bir başka irâde kahramânından örnekler verme, onlar üzerinden edebî cümleler kurarak işe yaramayan teoriler üretme! Onları kendi sahte ve reklamatik yanına malzeme kılma…</U> Sana ‘Hayatın bu rutin işlerinde boğul, sadece onlarla var ol, sığlarda oyalandıkça oyalan ve derinlerde mayalanmaktan, o asıl işinden uzaklaş!’ diyen de yok! Sâdece okumayı sökmen gerekiyor! Bunun için de şimdilik sana lâzım olan sâdece iyi bir ayna ve ona bakmanı sağlayacak erdem, saf cesâret! Daha konuşmana ve teoriler üretmene çok var!”</U> “Sen bunu dediğinde içimde bir sıkıntı oluştu sanki!”</U> “ ‘Senin işaretin, sorunun olmadığı hâlde insanlarla üç gece süresince konuşmamandır!’ âyetini her okuyuşunda içine saplanan o anlık sıkıntı gibi mi?”</U> “Evet! Ta kendisi!” </U> “Çünkü sen, sana sürekli kendini göstermeyi telkin eden, kendini beden zanneden, sürekli tüketmeye, yemeye, içmeye ve yaşamadan, hissetmeden ve dinlemeden gerekli gereksiz konuşmaya programlı bağırsak beyninle hareket etmeye fazlaca alıştın da ondan!</U> O seni sürekli konuşturuyor ve bunda bir anlam da aramıyor! Hâl böyleyken benim sana ‘Daha konuşmana çok var, şimdilik sâdece izle!’ demem ya da Kur’ân’ın o bölümdeki konsept gereği üç gün süreyle konuşmama telkîninde bulunması senin programına, altbilincine doğrudan bir tehdit olarak görünüyor ve sıkıntı yaratıyor, tepki doğuruyor!”</U> “Peki ne yapmam lâzım?”</U> “İzlemeye devam! O sıkıntıyı da izle! Nereden geliyor, senden ne istiyor; evir çevir dört bir yanına bak! Bastırmaya ya da kaçmaya çalışırsan onu tanıyamaz ve tanımadığın için de kurtulamazsın ondan! Tüm gizli girinti ve çıkıntılarını keşfet onun; yâni ilk verilen yanıta kanma, jelatinli ve sevimli cevaplarla tatmîn olma, daha arkasına, daha arkasına kadar git ve esas motivasyonu yakala!</U> Ve devâm et, tembel ve reklamcı yanının resmini çizmeye!</U> Sâdece kız ve erkek arkadaşınla buluşacağın zaman ya da sosyâl bir ortama katılacağın vakit kendini beğendirmek adına diş fırçasına sarılıp, sâir günler eline almaya bile gerek duymadığını, haftada bir olsun tırnak kesmeye bile zorlandığını, bu kısacık işi bile karşında duran koca bir dağ gibi görüp ne komik fotoğraflar verdiğini izle, İmâm-ı Gazâlî’nin müthiş tespitiyle seni ‘Hakîkat’e götürecek bineğin olan bedenine senin bedenin olduğu için ne kadar az ve göstermelik bir ilgi duyduğunu ve en nihâyetinde ona saygı duymadığını keşfet! Bu önemli ve muhteşem emâneti ne denli hor ve hakîr, ne denli hoyrat bir tavırla kullandığını, hattâ onu hiç görmediğini gör!</U> Bunu kesinlikle gör ve kabûl et! Sakın kaçma!</U> Ve de ki kendi kendine, ‘Bedensel temizliğini yapmaya ya da oturduğu evi temizlemeye üşenen ve sürekli bunları ertelemeye çalışan birinin rûhunu temizlemeye çalıştığına kim inanır?</U> >Meselâ Allâh! O inanır mı acabâ?</U> Bedenine duyduğun saygıyı ayna karşısında geçirdiğin zamanla değil, spor yapmaya ayırdığın zamanla ölçebilirsin meselâ! Ya da vücûduna girenlerin ne menem şeyler olduğuyla!</U> ‘Spora vaktim yok, mevsim uygun değil, ayaklarım ağrıyor!’ vs türünden kendinin bile inanmayacağı şekilli cümleleri de sana bırakıyorum Sen inanıyorsan âferin, devâm et! Ama şunu da bil ki, en azından günde kırk dakika bir sabah ya da akşam yürüyüşü yapmaya, çok çok önemli bir sağlık problemi olmayan herkesin gücü yeter!</U> ‘Kaç ayda kaç kere spor ve iktisat olsun diye kendi arabanı kendin yıkadın sen!’ diye sor arada sırada kendine ve izle arkasından kendi verdiğin yanıtları! Ya da işe gitmeden kahvaltı hazırlamak yerine on dakika daha fazla uyumayı tercih ederek kör kütük evden çıkış sebebine daha yakından bak ne bileyim! ALINTI AÇALIŞ |
Koza,Dan Çıkış 2 |
08-06-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Koza,Dan Çıkış 2Ve de ki kendi kendine, ‘Bedensel temizliğini yapmaya ya da oturduğu evi temizlemeye üşenen ve sürekli bunları ertelemeye çalışan birinin rûhunu temizlemeye çalıştığına kim inanır? Sana ‘Hayatın bu rutin işlerinde boğul, sadece onlarla var ol, sığlarda oyalandıkça oyalan ve derinlerde mayalanmaktan, o asıl işinden uzaklaş!’ diyen de yok! Sâdece okumayı sökmen gerekiyor! Bunun için de şimdilik sana lâzım olan sâdece iyi bir ayna ve ona bakmanı sağlayacak erdem, saf cesâret! Daha konuşmana ve teoriler üretmene çok var!” emeğine yüreğine sağlık muhteşem |
Koza,Dan Çıkış 2 |
08-06-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Koza,Dan Çıkış 2Alıntı: LâL Nickli Üyeden Alıntı Ve de ki kendi kendine, ‘Bedensel temizliğini yapmaya ya da oturduğu evi temizlemeye üşenen ve sürekli bunları ertelemeye çalışan birinin rûhunu temizlemeye çalıştığına kim inanır? Sana ‘Hayatın bu rutin işlerinde boğul, sadece onlarla var ol, sığlarda oyalandıkça oyalan ve derinlerde mayalanmaktan, o asıl işinden uzaklaş!’ diyen de yok! Sâdece okumayı sökmen gerekiyor! Bunun için de şimdilik sana lâzım olan sâdece iyi bir ayna ve ona bakmanı sağlayacak erdem, saf cesâret! Daha konuşmana ve teoriler üretmene çok var!” emeğine yüreğine sağlık muhteşem Muhteşem olan senin derin ve güzel yüreğin sevgili LAL Okuyan gözlerine sağlıksevgi ve sağlıkla kal |
|