Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kalbini, yardın

Sen Onun Kalbini Mi Yardın

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sen Onun Kalbini Mi Yardın



Sen onun kalbini mi yardın?


MEDİNE'ye dönen askerler Hz Peygamber'in karşısındadır Sevgili peygamberimiz son derece sinirlidir Arkadaşları O'nu böyle görmeye pek alışık değillerdir Ama o bir olaya odaklanmış, cevabını beklemektedir


Olay önemlidir, çünkü Hz Peygamber dönemindeki her olay ve O'nun her olaya karşı takındığı tavır, sonrakiler için bir ölçü oluşturacaktır Bu yüzden hassas, onun için ısrarlı


Karşısına aldığı delikanlı daha 18 yaşlarında Belki biraz az, belki biraz fazla O aslında yanlışlık yapanları karşısına koyup doğrudan hedef almazdı O'nun tarzı değildi bu zira Bir hata gördüğünde "Bazılarına ne oluyor ki, şöyle şöyle yapıyorlar" tarzında konuşurdu Tenkidini genele yayar, olayları kişiselleştirmezdi Ama bu sefer farklıydı ve yanlış yapanı karşısına almıştı Üstelik bu delikanlı, O'nun çok sevdiği, canı kadar sevdiği bir delikanlı olan Hz Zeyd'in oğlu Hz Usame idi Geleceği parlak, tanınan ve sevilen bir delikanlı


* * *


Peygamberimizin tepkisini çeken olay şöyle gelişmişti:


Hz Usame ve arkadaşları bir seferdeyken, düşmanla karşılaşırlar Sürtüşme çıkar ve bu esnada Hz Usame muhatabıyla boğuşmaya başlar Rakibini yere düşürür ve tam kılıcını kaldırıp öldürmek üzereyken yerdeki kişi, "Eşhedü enlá ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü - Şahitlik ederim ki Allah birdir ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir!" diye haykırır Ancak Usame bunu duymazdan gelir ve onu öldürür Yani bir açıdan, Müslümanlığını ilan etmiş olan birini öldürmüştür Üstelik merhamet dileyen birinin feryadını da umursamamıştır


Bugün, dünyadaki savaşların acımasızlığına, bırakınız nizami savaşları, işgal veya baskınlarda dahi ne denli acımasız olunduğuna bakılarak "Ne olur ki, savaşın mantığı içinde gerekeni yapmış" diyenler olabilir belki Ama öyle değil Çünkü Allah'ın Elçisi'ne göre bir sahabe, başkaları gibi olmamalıydı Onun ilkeleri vardı Merhamet sunan bir peygamberi tanıyordu O'nun ve Kutsal Kitab'ın "Öldürmeyin, yaşatın; işkence etmeyin, bağışlayın; düşürmeyin, düşeni kaldırın; nefret ettirmeyin, sevdirin; zorlaştırmayın, kolaylaştırın; savaşta olsanız bile çocuk, kadın, ihtiyar, din adamı ve savaşa girmemişleri öldürmeyin; ot yakmayın; ağaç kesmeyin; anlaşma şansı tanımadan saldırmayın" dediğini iyi biliyordu Onun bu yanlışlığı yapmaması gerekiyordu


İşte Hz Peygamber (SAV) bundan ötürü ona soruyordu Eğer susmuş olsaydı, Zeyd'in oğlunun bu tavrını bir anlamda hoş karşılamış olacaktı Bu yüzden Hz Peygamber burada toleranssızdı Şimdi sorguluyordu işte Hem de en sevdiğinin oğlu olduğuna bakmadan Hem de çok değer verdiği bir genç olduğuna hiç bakmadan!


Hz Zeyd'in oğlu Usame huzurdadır, Peygamberimizin huzurunda Soruyordu Hz Peygamber:


"Sen 'Allah birdir' diyen birini mi öldürdün?"


Bunu ısrarla ve üst üste soruyordu


"Sen, imanını ilan eden birini mi öldürdün?"


Zeyd'in oğlu sıkıntı içindedir Kendini müdafaa etmeye başlar Şöyle der:


"Ey Allah'ın Resulü! Ama o bunu korkudan söyledi Öldürüleceğini anladığı için söyledi!"


Savunma böyleydi ama Merhamet Peygamberi'nin sorgu ve hiddeti dinmiyordu Dönüyor ve Hz Zeyd'in oğluna şu çarpıcı soruyu soruyordu Sadece ona değil, bütün çağların insanlarına:


"Ne o, onun kalbini mi yardın? Nereden biliyorsun bunu? O halde kalbini yarsana ya!"


Peygamberimizin sözleri Medine atmosferinde yankı buluyordu


Bugün bile o yankıyı içimizde hissediyoruz Yani diyordu Peygamber, "Nereden biliyorsun? Yoksa niyet okumaya mı başladınız? Siz, niyet okumaya, insanların inancını tartmaya, Allah'ın bildiği sırrı bilmeye memur değilsiniz! Siz affetmeye, bağışlamaya, rahmet etmeye zorunlusunuz İç álemlerin hesabı size değil, Yüce Allah'a aittir!"


Peygamberimiz bu cümleyi öylesine tekrar edecektir ki, Hz Usame sonraları şöyle itiraf edecektir:


"Keşke o güne kadar değil de, ondan sonra Müslüman olmuş olsaydım ve bu ağır sorumluluk altında ezilmeseydim!"


* * *


Evet, bu bir itiraftı Bu, mesajın en derinlere kadar işlendiğinin ilanıydı Zeyd'in oğlu ve ötekiler sarsılıyorlardı Derin bir korku ve pişmanlık içindeydiler Savaşın da bir merhamet kapısına dönüşebileceğini, savaşta esas erdemin öldürmek değil, yaşatmak olduğunu anlıyorlardı


Bugün çocuk öldürenlere, günahsızları parçalayanlara, bebek kurşunlayanlara ne güzel bir derstir bu! Keşke anlayabilseler


Ama anlamak için önce inanmak, sonra da bilmek gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor Ya bunlar yoksa? O zaman ne yapabilirsiniz ki?


Hz Peygamber'in huzurundan çekilirken son cümle onları bulundukları yere mıhlayacaktı Efendimiz hatları çok ağır çiziyordu:


"Bakalım, ahirette siz ve 'Allah birdir' cümlesi, ne yapacaksınız?"


Yeryüzünü saran acımasızlığa, aymazlığa ve cinayetlere ibret olacak bu ölümsüz dersi duyabilecek var mı acaba?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.