|
|
Konu Araçları |
afyonkarahisar, kalesi, karahisar, kıraçın, türküsü, yorumuyla |
Karahisar Kalesi Türküsü | Afyonkarahisar | Kıraç'ın Yorumuyla |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karahisar Kalesi Türküsü | Afyonkarahisar | Kıraç'ın YorumuylaKarahisar Kalesi | Afyonkarahisar (Kıraç'ın Yorumuyla) 3 bin 340 yıllık bir geçmişe sahip olan, defalarca el değiştirmiş, her defasında yeni bir efsane, yeni bir destana mekan olmuştur Yerden 226 metre yükseklikteki trakit bir kaya kütlesi üzerinde kurulu bulunan Kale‘yi fethetmenin öyle kolay bir iş olmadığı tartışmasız bir gerçektir İşte bu nedenle Battal Gazi’ den, Hazreti Ali’ ye, Beyböğrek’ten Çavuşbaşı’na, Horoz Dede’ye kadar pek çok efsane anlatılır Karahisar Kalesi için… İlginçtir ki, anlatılan bu efsanelerin izleri, günümüzde bile varlığını korumaktadır Halk arasında anlatılan Hazreti Ali ya da Düldül’ün ayak izleri efsanesine göre, İslam halifelerinden Hazreti Ali, atı Düldül’ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yapmaktadır İşte böyle seferlerin birinde Afyonkarahisar‘a gelen Hz Ali, HıdırlıkDağı’ nda konaklamak için sertçe yere basınca, buradaki bir kaya üzerinde ayağının izi kalır Daha sonra Hıdırlık’tan kaleye atlayan Düldül, burada da dizginlenince bu kez ön ayağının izi bir kayanın üzerinde kalır Hz Ali, Düldül’ ü sulamak için su yalağına vardığında, atı bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağı ile yalağın yanındaki bir taşa vurarak taşı deler ve atı buraya bağlar Yukarıda da belirttiğimiz gibi Afyonkarahisar Kalesi‘ nde bugün Düldül’ ün ayak izi ile atın bağlandığına inanılan kaya üzerinde delik, hala varlığını korumaktadır Karahisar Kalesi ile ilgili bir başka efsane ise Battal Gazi ile ilgilidir; Afyonkarahisar‘da 740 yılında öldüğü konusunda tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin dışarısı ile bütün bağlantılarını keser Kale komutanı, bunun üzerine Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100000 kişilik bir ordu yardım için yola çıkar Kalenin burçlarından Battal Gazi’ yi görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’ na bir kötülük gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’ ye bağırır, ancak duyuramaz Sonra bir kağıt yazar, taşa sararak üzerine atar Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra hareketsiz kalır Battal’ın uyunmadığını gören kız telaşlanır, babasına Türk’lerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler ve güya O’ nu öldürmek için zehirli bir hançer ister Battal Gazi’nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur Çünkü attığı taş, Battal’ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden olmuştur Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak hayatına son verir Bizans ordusu kalenin eteklerine geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle birlikte şehit olur Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi‘nin eteklerinde, şu anda Ulu Cami‘nin karşısındaki mezarına gömülür Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ın cesedini Eskişehir dolaylarına atar Böylece Bizanslılar, Battal Gazi’nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun korkusuyla yaşarlar Şu andaki Olucak Çeşmesi nin, Çavuşbaşı mahallesinin ve Çavuş Dede mezarının doğuşu ile ilgili olarak anlatılan Çavuşbaşı ya da Çavuş Dede efsanesi ise şöyledir; Afyonkarahisar sancağı Türk egemenliğine girmeden önce burada valilik yapan kişiye Türk hükümdarı elçiler göndererek kalenin Türk’lere teslimini ister Her defasında ret cevabı alınması üzerine hükümdar en güçlü Çavuş Başını Karahisar Kalesi‘nin alınması için görevlendirir Çavuşbaşı askerleriyle birlikte birkaç gün içinde Muttalıp bağlarına gelir Bunu haber alan kale komutanı, kaleye kapanarak savunma düzeni alır Ertesi sabah Türk askerleri Karakuyu’ ya ulaşır Su stoku tükenen askerler, Karakuyu’ da su içmek isterler ama su sağlığa zararlı olduğu için vazgeçerler Bunun üzerine çevrede su aramaya başlarlar ancak bulamazlar Durum Çavuşbaşı’na bildirilir Çavuşbaşı, yanına birkaç kişi alarak Yağdan denilen kayalıklara doğru gider Çok yüksek bir kayanın önünde bazı dualar mırıldanır ve “Burada bir su olacak” diye bağırıp kılıcını kayaya vurur Kılıç darbesiyle yarılan kayadan su fışkırır Çok güzel ve şifalı olan su askerlerin yorgunluğunu giderir Dinlenen ordu bir Cuma günü kaleye saldırır ve kale zapt edilir Şehitler arasında Çavuşbaşı da vardır Bugün Afyonkarahisar‘ın Çavuşbaş mahallesindeki Olucak suyu güzel bir memba suyu olarak vatandaşlarca içilmektedir Olucak çeşmesinin karşısındaki Çavuş Dede mezarı dertlilerin derman aradıkları, adaklar adadıkları küçük bir türbe olarak varlığını korumaktadır Tarihçesi Afyon Kalesi, Arzava ülkesine sefer düzenleyen Hitit İmparatoru IIMurşil tarafından MÖ1350 yılında, askerlerinin kışı geçirmeleri amacıyla 226 m yüksekliğindeki trakit bir kaya kütlesi üzerinde yapıldığı sanılmaktadır Kalenin o zamanki ismi Hapanuva (Yüksek Tepe Şehri) idi Sonraki dönemlerde eklerle daha da genişleyen kale çevrenin kontrolü için önemli stratejik bir konumdadır MÖVIII-VII Yüzyıllarda Frigler burasını kontrol altında tutmuşlar ve yöreyi hakimiyetlerine almışlardır Ayrıca kalenin eteklerine de Akronio veya Akronium ismini verdikleri bir yerleşim yeri kurmuşlardırFriglerden sonra Lydialılar, Persler, Pergamon Krallığı, Romalılar Bizanslıların eline geçmiştir Malazgirt Savaşı’ndan sonra XI Yüzyılda Selçuklular buraya yerleşmiş, burada yaşayan Türk boyları kayalar üzerindeki bu kaleye Karahisar ismini vermişlerdir Selçuklu Sultanı IAlaeddin Keykubat bu kalede hazinelerini saklamış, bu yüzden de Hisar-ı Devle ismiyle tanınmıştır Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali ve oğullarına kale muhafızlığı verilmiş bu nedenle de ismi Karahisar'ı Sahip olmuştur Osmanlı döneminde Sultan IISelim kaleyi onarmış ve en iyi afyonun bu çevrede yetişmesinden ötürü de kaleye Afyonkarahisar denilmiştir Dik bir tepe üzerindeki kaleye, kayaların üstüne oyulmuş merdivenlerle çıkılmaktadır Bunlar iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşurlar Kız Kalesi veya Kız Kulesi denilen kalenin iç bölümü muhafızlara ayrılmıştır Sultan Alaeddin Keykubat burada cami, saray, erzak ambarları, cephanelikler, sekiz su sarnıcı ve değerli eşyaların saklandığı bir de mahzenler yaptırmıştır Burası askerî amaçlı olduğundan halkın oturacağı yerler bulunmaz Buradaki caminin süslü bezemeleri olan minaresi yıkılmıştır Ayrıca kalenin batı kapısı üzerindeki iki yazıttan biri Alaeddin Keykubat’ın, diğeri de Sultan IISelim’in yaptırdığı onarımları belirtmektedir Karahisar Kalesi Yıkılır Gelir - Türküsü Karahisar Kalesi Yıkılır Gelir Kakülü Boynuna Dökülür Gelir Yayladan Gel Allı Gelin Yayladan Kesme Ümidini Kadir Mevladan Kadir Mevladan Ver Elini Karlı Dağlar Aşalım Bayramlaşalım Ben Bir Koyun Olayım Sen De Bir Kuzu Meleye Meleye Getirem Yazı Yayladan Gel Allı Gelin Yayladan Kesme Ümidini Kadir Mevladan Kadir Mevladan Ver Elini Karlı Dağlar Aşalım Bayramlaşalım Kapıma Bağladım Da Kınalı Koçu Harmanı Kaldırdım Kız Senin İçin Yayladan Gel Allı Gelin Yayladan Kesme Ümidini Kadir Mevladan Kadir Mevladan Ver Elini Karlı Dağlar Aşalım Bayramlaşalım |
|