|
|
Konu Araçları |
başımızın, dili, sevda, türküler, yelidir, yüreğimizin |
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda YelidirTürküler yüreğimizin dili, başımızın sevda yelidir Türküler yüreğimizin dili, başımızın sevda yelidir Anadır, bacıdır, kardeştir, gurbete gidip dönmeyen oğul, hasret çeken yavukludur, Anadır, Anadolu’dur türküler Türkülerin olmadığı yerde çiçekler açmaz, kuşlar cıvıldamaz, akmaz derin-dingin ırmaklar hasrete; bahçeye dikilen fidanlar yeşermez türküler olmadıkça Çiçekler kokmaz türkülerin geçmediği yollarda ”İnsanların türküleri kendilerinden güzel, kendilerinden umutlu, kendilerinden kederli, daha uzun ömürlü kendilerinden, sevdim insanlardan çoktürküleri insansız yaşayabildim, türküsüz hiçbir zaman”” derken Nazım Hikmet, türküleri övmekle kalmıyor aynı zamanda da yaşıyor Türküler umuttur, hasrettir, vefadır, dostluktur ve yüreğimizde kıvrım kıvrım dolanan ince bir yoldur sılaya uzanan gurbet ellerde Dermandır dermansız kalanlara Yüreğin gurbetinde büyüyen, özlemleri kor kor, demet demet sunan iki damla hasret çiçeğidir türküler Yüreğimizdeki sevgi kıpırtılarıdır, sevgi pınarıdır gürül gürül hasrete akan Yaşama sevincinden tutunda ölüm acısına kadar, vefayı, vefasızlığı, hasreti, sevgiyi, inancı, direnci, aşkı türkülerle dile getirmiş, türkülerle seslenmişiz İçimizi, acımızı, sevdamızı türkülere dökmüşüz, türkülerle bölüşmüşüz! Bir damla aşk iksiridir kırık kadehlerde yudumladığımız, bir damla su’dur hayatımızda türküler Yüreğimizde ateşlerle dağlanan volkanlar kadar dağlayıcı, özlemler kadar sıcak ve yakıcıdır Aynı zamanda da bahar yelleri gibi serin ve dağbaşında bir pınar kadar ferahlatıcıdır türkülerimiz Bakın Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun dizelerine… “Ah bu türküler Türkülerimiz Ana südü" gibi candan Ana südü" gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Köyümüz, köylümüz, memleketimiz” Türküler kanatsız kaldığımızda kanadımız, efkarlı olduğumuz ve yalnız kaldığımız gecelerde tesellimiz olmuştur Sesimizim çıkmadığı yerde sesimiz, nefesimizin kesildiği yerde nefesimiz olmuştur türküler Bazen toprağa düşen su damlası gibi düşüp yüreklerimize ayrılık ateşini söndürmüş Yağmur olup bizi vuslatına erdirmiş bazen Bizim canımız, coğrafyamız, anamız, yarimiz, gurbet ellerde tek teselli kaynağımız olmuş türküler Memleketin başı dumanlı dağlarından, yemyeşil ovalarından, bağlarından, pınarlarından turnalarla haber beklemiş, seher yelleriyle selam yollamışızdır sevdiklerimize türkü türkü “Ah bu türküler, köy türküleri Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak Hilesiz hurdasız, çırılçıplak Dişisi dişi, erkeği erkek Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara Bıçağı bıçak Ah bu türküler, köy türküleri Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi Kiminin reyhasından geçilmez Kimi zehir, kimi zemberek gibi” Geceleri uzanıp kalınca gurbet yataklarına yorgun ve kimsesiz; Bir türkü nağmesi gelmeyiversin kulağımıza, dumanlanır hemencecik gözlerimiz; ince ince bir sızı sızar yüreğimize Türküler damlayan gözyaşlarımızdır yağmurlu gecelerde, yanağımızdan süzülen pınarlardır Türküler “Hasret Gültekin” bilip, “Mahsuni”gibi uğurlarken, ardında yolladığımız gözlerimizdir kimsesiz mezarlara Bilirizki; türküler de, türküler, yakanlar da çoğu zaman kimsesizdir Yine de en acılı günlerimizde bile bizi terk etmeyen en vefalı sadık dostumuzdur türküler, sevdiğimizdir ele-güne, dosta- düşmana karşı Türküler değil midir? Buram buram hasret kokan toprak gibi; Emek gibi, ekmek gibi, ter gibi, bir çocuğun elindeki taze somun gibi Türküler değil midir? dünyanın en muhteşem gelini, en sabırlı anası Türküler değil midir? Özümüz, sözümüz, gözümüz; yollarda yoldaş olup dağlar denizler aşan bizimle Anamızın gözünde bir damla yaş olup süzülen, yavuklumuzun yüzünde bir tomurcuk çiçek olup açan Gurbette hasretimiz, sılada ayrılığımız, karımız, kızımız, oğlumuz Tek dostumuz, avuntumuz, sırdaşımız bekar odalarında Türküler değil midir? Türkülerimiz acılardan damıtılmış gözyaşı, yangınlardan yüreğimize düşmüş madımak, mevsimlerden bahar, vakitlerden akşam; Çiçeklerden gül, figanda bülbül, kuşlardan turnadır Biliriz ki, türküler baharda ruhumuza işleyen pak nefesler gibidir, yeni yetme sevdalıların dilinden rüzgarlarla savrulan, pınarlarla çoşan Bilirizki, bülbüllerin gözyaşlarıdır güle kavuşma adına türküler Biliriz ki, bahar yağmurlarında güle kavuşma sevinci gizlidir Güz yağmurlarında ise bülbüllün gülden ayrılacağının hicranı Biliriz ki, türküler Anadolu insanının dilden, gönülden söylediği kah ağlayan, kah ağlatan, güldüren, sevindiren duygu dolu gönül sesimizdir Rüzgar olup şahlanan, sel olup çoşan, deniz olup dalgalanan yaşama sevincimiz, vefalımız, vefasızımız, aşkımız, sevdamızdır “Ah bu türküler, köy türküleri Ne düzeni belli, ne yazanı Altlarında imza yok ama içlerinde yürek var Cennet misali sevişen Cehennemler gibi dövüşen Bir çocuk gibi gülüp Mağaralar gibi inleyen Nasıl unutur nasıl Ömründe bir kez olsun Halk türküsü dinleyen” Ve bunca imkansızlıklara rağmen yine de değerli ozanlarımızla birlikte tarihteki yolculuğunu sürdürmeye devam ediyor Yolculuğunun Hollanda'daki emekçisi ve adresi ise son kasetiyle hayli ilgi gören Aşık Çağlari’dir Bunun en önemli etkeni şüphesiz davudi sesi, sazı, seçkin güzel eserleri ve yorumlama biçimidir Türkülerimiz dedik, türküler hiç sazsız, sözsüz, ozansız ve Hollanda da yaşayıp da Aşık Çağlari’den söz etmeden olur mu? Bu değerleri biribirinden ayırmak mümkün mü? Hiç türküler Çağlari’siz, Çağlari türküsüz olur mu? Çağlari’nin türküleri kimi dağlardan sel olup gelir, kimi rüzgar olup pınarlara seslenir, kimi hasret olup, aşk olup yüreklerde beslenir ve dinledikçe gönlümüz türküyle dolar İşte Çağlari’den bir uzun hava Sazım alıp gidem karlı dağlara Garip anam şimdi ağlasın dağlar Seherde bir haber salım o yâra Tarayıp zülfünü bağlasın dağlar Anam ne zor imiş yardan ayrılmak Sılada sevdiğim ağlasın dağlar Hayali gözümde hep ırmak ırmak Zülfü perişanım çağlasın dağlar Yazar:Nuri CAN Ağla Sazım |
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir |
08-03-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda YelidirAlıntı: Orjinal Mesaj Sahibi LaLe Türküler umuttur, hasrettir, vefadır, dostluktur ve yüreğimizde kıvrım kıvrım dolanan ince bir yoldur sılaya uzanan gurbet ellerde Dermandır dermansız kalanlara Yüreğin gurbetinde büyüyen, özlemleri kor kor, demet demet sunan iki damla hasret çiçeğidir türküler Yüreğimizdeki sevgi kıpırtılarıdır, sevgi pınarıdır gürül gürül hasrete akan Türküler kanatsız kaldığımızda kanadımız, efkarlı olduğumuz ve yalnız kaldığımız gecelerde tesellimiz olmuştur Sesimizim çıkmadığı yerde sesimiz, nefesimizin kesildiği yerde nefesimiz olmuştur türküler Anamızın gözünde bir damla yaş olup süzülen, yavuklumuzun yüzünde bir tomurcuk çiçek olup açan Gurbette hasretimiz, sılada ayrılığımız, karımız, kızımız, oğlumuz Tek dostumuz, avuntumuz, sırdaşımız bekar odalarında Türküler değil midir? Hasret Gültekin Veyselin diyarında yetişmiş bir fidan bir halk ozanı O yüzkarası olayda kaybettik Allah Rahmet etsin Müthiş birşeydi Ellerin dert görmesin kardeşim Ama gecenin bu vaktinde bunu yapmayacaktın bizlere Bizlere derken türkü severlere yani |
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir |
08-03-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda YelidirTürküler türkülerimiz Bazılarında ayrılık,bazılarında gurbet, bazılarında ölüm kokan türkülerimiz Bülbülün güle, Karacoğlan'ın Elif'ine, Mecnun'un Leyla'sına yaktığı türkülerimiz Bir bakarsınız Ödemiş'te efe olmuştur, Çakırcalı olmuştur Öte yandan Bolu'da Köroğlu,Belen Kahvesi'nde ormancıya isyandır türkülerimiz Erzincan'da bağ, Erzurum'da karlı dağdır Gün gelir ince hastalığın kıvrandırdığı genç için hastanenin penceresinden görünen incir ağacı, zaman gelir İstanbul'dan dönmeyen eşe yazılmış bir sitemdir türkülerimiz Dizine yatılıp saçını okşayamadığı sevgilinin gidişine üzüntüdür Uşak'ta beklenen ama hala gelmeyen Şadiye'nin üzüntüsü, Zonguldak'ta nazlı yarin hayalidir türkülerimiz Bir aşık kadının al yazması,bir genç kızın ya beni götür ya sen de gitme diye ağlamasıdır Beklenen postacıya duyulan öfkedir türkülerimiz Emirdağ'da başkasına gelin gittiği için burnu büyüyen sevgiliye özlemle karışık sitemdir Sivas'ta çalınan saz , Afyon Çay'da çaya düşen Ümmü'ye yastır Ayrılık ölümden daha kötüdür Onu başkasının kollarında hissetmek, öyle hayal etmek ise en kötüsü Bazen gurbette bir kızın sılasına turnayla selam göndermesi, bazen bir annenin aşrı aşrı memlekete giden kızına isyan etmesidir Bir Karaoba düğününde kocasını mezara,abisini hapse gönderen genç kadının acısıdır türkülerimiz Bitez yalısında kopan kıyamettir Savaşa gidenlerin dönmediği, ayrılanların hiç gülmediğidir Çanakkele'de cesaret örneği, birbirini sevenlerin yeşil ördeğidir türkülerimiz Lütfen türkülerimize sahip çıkalım Özellikle onların hepsinin birer hikayesi olduğunu unutmayalım Türküler ki halkın içinden çıkmıştır Yaşanan bir olayın günümüze gelmiş şeklidir Eğer zamanınız varsa akşamları en az bir saat radyoda o güzelim türküleri dinleyin İnanın huzur bulacaksınız… Alıntıdır |
|