Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
başımızın, dili, sevda, türküler, yelidir, yüreğimizin

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir






Türküler yüreğimizin dili, başımızın sevda yelidir



Türküler yüreğimizin dili, başımızın sevda yelidir Anadır, bacıdır, kardeştir, gurbete gidip dönmeyen oğul, hasret çeken yavukludur, Anadır, Anadolu’dur türküler


Türkülerin olmadığı yerde çiçekler açmaz, kuşlar cıvıldamaz, akmaz derin-dingin ırmaklar hasrete; bahçeye dikilen fidanlar yeşermez türküler olmadıkça Çiçekler kokmaz türkülerin geçmediği yollarda



”İnsanların türküleri kendilerinden güzel,
kendilerinden umutlu,
kendilerinden kederli,
daha uzun ömürlü kendilerinden,
sevdim insanlardan çoktürküleri
insansız yaşayabildim,
türküsüz hiçbir zaman””



derken Nazım Hikmet, türküleri övmekle kalmıyor aynı zamanda da yaşıyor


Türküler umuttur, hasrettir, vefadır, dostluktur ve yüreğimizde kıvrım kıvrım dolanan ince bir yoldur sılaya uzanan gurbet ellerde Dermandır dermansız kalanlara Yüreğin gurbetinde büyüyen, özlemleri kor kor, demet demet sunan iki damla hasret çiçeğidir türküler Yüreğimizdeki sevgi kıpırtılarıdır, sevgi pınarıdır gürül gürül hasrete akan


Yaşama sevincinden tutunda ölüm acısına kadar, vefayı, vefasızlığı, hasreti, sevgiyi, inancı, direnci, aşkı türkülerle dile getirmiş, türkülerle seslenmişiz İçimizi, acımızı, sevdamızı türkülere dökmüşüz, türkülerle bölüşmüşüz!


Bir damla aşk iksiridir kırık kadehlerde yudumladığımız, bir damla su’dur hayatımızda türküler Yüreğimizde ateşlerle dağlanan volkanlar kadar dağlayıcı, özlemler kadar sıcak ve yakıcıdır Aynı zamanda da bahar yelleri gibi serin ve dağbaşında bir pınar kadar ferahlatıcıdır türkülerimiz

Bakın Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun dizelerine…


“Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana südü" gibi candan
Ana südü" gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz”



Türküler kanatsız kaldığımızda kanadımız, efkarlı olduğumuz ve yalnız kaldığımız gecelerde tesellimiz olmuştur Sesimizim çıkmadığı yerde sesimiz, nefesimizin kesildiği yerde nefesimiz olmuştur türküler


Bazen toprağa düşen su damlası gibi düşüp yüreklerimize ayrılık ateşini söndürmüş Yağmur olup bizi vuslatına erdirmiş bazen Bizim canımız, coğrafyamız, anamız, yarimiz, gurbet ellerde tek teselli kaynağımız olmuş türküler Memleketin başı dumanlı dağlarından, yemyeşil ovalarından, bağlarından, pınarlarından turnalarla haber beklemiş, seher yelleriyle selam yollamışızdır sevdiklerimize türkü türkü

“Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Bıçağı bıçak
Ah bu türküler, köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi


Geceleri uzanıp kalınca gurbet yataklarına yorgun ve kimsesiz; Bir türkü nağmesi gelmeyiversin kulağımıza, dumanlanır hemencecik gözlerimiz; ince ince bir sızı sızar yüreğimize Türküler damlayan gözyaşlarımızdır yağmurlu gecelerde, yanağımızdan süzülen pınarlardır


TürkülerHasret Gültekin” bilip, “Mahsuni”gibi uğurlarken, ardında yolladığımız gözlerimizdir kimsesiz mezarlara Bilirizki; türküler de, türküler, yakanlar da çoğu zaman kimsesizdir

Yine de en acılı günlerimizde bile bizi terk etmeyen en vefalı sadık dostumuzdur türküler, sevdiğimizdir ele-güne, dosta- düşmana karşı


Türküler değil midir? Buram buram hasret kokan toprak gibi; Emek gibi, ekmek gibi, ter gibi, bir çocuğun elindeki taze somun gibi Türküler değil midir? dünyanın en muhteşem gelini, en sabırlı anası Türküler değil midir? Özümüz, sözümüz, gözümüz; yollarda yoldaş olup dağlar denizler aşan bizimle


Anamızın gözünde bir damla yaş olup süzülen, yavuklumuzun yüzünde bir tomurcuk çiçek olup açan Gurbette hasretimiz, sılada ayrılığımız, karımız, kızımız, oğlumuz Tek dostumuz, avuntumuz, sırdaşımız bekar odalarında Türküler değil midir?


Türkülerimiz acılardan damıtılmış gözyaşı, yangınlardan yüreğimize düşmüş madımak, mevsimlerden bahar, vakitlerden akşam; Çiçeklerden gül, figanda bülbül, kuşlardan turnadır

Biliriz ki, türküler baharda ruhumuza işleyen pak nefesler gibidir, yeni yetme sevdalıların dilinden rüzgarlarla savrulan, pınarlarla çoşan Bilirizki, bülbüllerin gözyaşlarıdır güle kavuşma adına türküler Biliriz ki, bahar yağmurlarında güle kavuşma sevinci gizlidir Güz yağmurlarında ise bülbüllün gülden ayrılacağının hicranı

Biliriz ki, türküler Anadolu insanının dilden, gönülden söylediği kah ağlayan, kah ağlatan, güldüren, sevindiren duygu dolu gönül sesimizdir Rüzgar olup şahlanan, sel olup çoşan, deniz olup dalgalanan yaşama sevincimiz, vefalımız, vefasızımız, aşkımız, sevdamızdır

“Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen


Ve bunca imkansızlıklara rağmen yine de değerli ozanlarımızla birlikte tarihteki yolculuğunu sürdürmeye devam ediyor Yolculuğunun Hollanda'daki emekçisi ve adresi ise son kasetiyle hayli ilgi gören Aşık Çağlari’dir Bunun en önemli etkeni şüphesiz davudi sesi, sazı, seçkin güzel eserleri ve yorumlama biçimidir

Türkülerimiz dedik, türküler hiç sazsız, sözsüz, ozansız ve Hollanda da yaşayıp da Aşık Çağlari’den söz etmeden olur mu? Bu değerleri biribirinden ayırmak mümkün mü? Hiç türküler Çağlari’siz, Çağlari türküsüz olur mu? Çağlari’nin türküleri kimi dağlardan sel olup gelir, kimi rüzgar olup pınarlara seslenir, kimi hasret olup, aşk olup yüreklerde beslenir ve dinledikçe gönlümüz türküyle dolar İşte Çağlari’den bir uzun hava



Sazım alıp gidem karlı dağlara
Garip anam şimdi ağlasın dağlar
Seherde bir haber salım o yâra
Tarayıp zülfünü bağlasın dağlar

Anam ne zor imiş yardan ayrılmak
Sılada sevdiğim ağlasın dağlar
Hayali gözümde hep ırmak ırmak
Zülfü perişanım çağlasın dağlar



Yazar:Nuri CAN




Ağla Sazım




























Alıntı Yaparak Cevapla

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir




Alıntı:








Orjinal Mesaj Sahibi LaLe









Türküler umuttur,
hasrettir,
vefadır,
dostluktur ve
yüreğimizde kıvrım kıvrım dolanan ince bir yoldur sılaya uzanan gurbet ellerde

Dermandır dermansız kalanlara
Yüreğin gurbetinde büyüyen,
özlemleri kor kor, demet demet sunan iki damla hasret çiçeğidir türküler
Yüreğimizdeki sevgi kıpırtılarıdır, sevgi pınarıdır gürül gürül hasrete akan

Türküler kanatsız kaldığımızda kanadımız, efkarlı olduğumuz ve yalnız kaldığımız gecelerde tesellimiz olmuştur

Sesimizim çıkmadığı yerde sesimiz,
nefesimizin kesildiği yerde nefesimiz olmuştur türküler

Anamızın gözünde bir damla yaş olup süzülen,

yavuklumuzun yüzünde bir tomurcuk çiçek olup açan
Gurbette hasretimiz,
sılada ayrılığımız, karımız, kızımız, oğlumuz
Tek dostumuz, avuntumuz, sırdaşımız bekar odalarında Türküler değil midir?







Hasret Gültekin Veyselin diyarında yetişmiş bir fidan bir halk ozanı
O yüzkarası olayda kaybettik
Allah Rahmet etsin

Müthiş birşeydi
Ellerin dert görmesin kardeşim
Ama gecenin bu vaktinde bunu yapmayacaktın bizlere
Bizlere derken türkü severlere yani

Alıntı Yaparak Cevapla

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir

Eski 08-03-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türküler Yüreğimizin Dili, Başımızın Sevda Yelidir






Türküler türkülerimiz Bazılarında ayrılık,bazılarında gurbet, bazılarında ölüm kokan türkülerimiz Bülbülün güle, Karacoğlan'ın Elif'ine, Mecnun'un Leyla'sına yaktığı türkülerimiz

Bir bakarsınız Ödemiş'te efe olmuştur, Çakırcalı olmuştur Öte yandan Bolu'da Köroğlu,Belen Kahvesi'nde ormancıya isyandır türkülerimiz Erzincan'da bağ, Erzurum'da karlı dağdır Gün gelir ince hastalığın kıvrandırdığı genç için hastanenin penceresinden görünen incir ağacı, zaman gelir İstanbul'dan dönmeyen eşe yazılmış bir sitemdir türkülerimiz

Dizine yatılıp saçını okşayamadığı sevgilinin gidişine üzüntüdür Uşak'ta beklenen ama hala gelmeyen Şadiye'nin üzüntüsü, Zonguldak'ta nazlı yarin hayalidir türkülerimiz

Bir aşık kadının al yazması,bir genç kızın ya beni götür ya sen de gitme diye ağlamasıdır Beklenen postacıya duyulan öfkedir türkülerimiz Emirdağ'da başkasına gelin gittiği için burnu büyüyen sevgiliye özlemle karışık sitemdir Sivas'ta çalınan saz , Afyon Çay'da çaya düşen Ümmü'ye yastır

Ayrılık ölümden daha kötüdür Onu başkasının kollarında hissetmek, öyle hayal etmek ise en kötüsü Bazen gurbette bir kızın sılasına turnayla selam göndermesi, bazen bir annenin aşrı aşrı memlekete giden kızına isyan etmesidir

Bir Karaoba düğününde kocasını mezara,abisini hapse gönderen genç kadının acısıdır türkülerimiz Bitez yalısında kopan kıyamettir Savaşa gidenlerin dönmediği, ayrılanların hiç gülmediğidir Çanakkele'de cesaret örneği, birbirini sevenlerin yeşil ördeğidir türkülerimiz

Lütfen türkülerimize sahip çıkalım Özellikle onların hepsinin birer hikayesi olduğunu unutmayalım Türküler ki halkın içinden çıkmıştır Yaşanan bir olayın günümüze gelmiş şeklidir Eğer zamanınız varsa akşamları en az bir saat radyoda o güzelim türküleri dinleyin İnanın huzur bulacaksınız…


Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.