Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka ... |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka ...Yüzümüzü sulara bıraktık hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara sardıkça yangınlar içimizi yoksul bir yaşamın cenderesinde yaralarımız üşüdü Önce miydi, sonra mıydı, kar mıydı? yağmur muydu? bilemedik? üşüdükçe içimize çöktü sis Hep sancısını çektik kahreden hayatın ne giysek yakışmıyor hüzünden başka eğilip bakmaya korktuğumuz, sahipsiz mezarlara döndü içimiz her akşam tanımadığımız bir hicran görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı Kalbimizi bir vefasız, ömrümüzü bir hayırsız aldı hayatın çıkmazında hep teselli aradık buruk gülümsemeler dindirebilir mi hüznü ah! Can? kime ne verebiliriz ki, gönül mü? ömür mü? can mı? mal mı? yok, yok yüreğimizden başka servetimiz Her baktığımız göz yuttu gönlümüzü hançerini sapladı her tuttuğumuz el hangi adaya sığınsak ihanet kokuyor nereye gidebiliriz ki ah! Can, yüreğimizden başka sokaklar çıkmaz sokak ömrümüzde, kahretsin Çıktığımız her yolculukta düştüğümüz her kalabalıkta ıssız bir kıyıda üşüdü ömrümüz yetim bir ruh, nemli gözlerle her gece sarılıp bir hayale, yalnızlığımızı alıp bastık bağrımıza kırgındık mevsimlerin koynunda, yaralıydık acılarla yattık, acılarla kalktık, bir ömür acılara acılar kattık kurudu gözpınarlarımız, karanlığı siper edip gözlerimize yüreğimizle ağladık Kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimizi kayıp mezarlara gömdük, yüzümüze siper ettiğimiz gülüşleri ve yükleyip sevdalı bir kuşun kanadına anılarımızı ardında el açıp aşka ve acıya ağladık Hep yüreğimizde saklı tuttuk sevgimizi, gözlerimizde, yüzümüzün hüznünde saklı tuttuk gökyüzünü doldurup soluğumuza isyanımızı kilometrelere zincirleyip kayıp bir vadide idam ettik geçmişimizi Gidenler dönmedi ah! Can solgun bir güz bahçesi renginde, boynu bükülü gelincikler gibi kaldık yaralı uçurumları birer birer koşarak boş yere yollara baktık, türküler yaktık kurudu gözpınarlarımız, yüreğimizle ağladık Yaralı bir ülkeyiz şimdi, terkedilmiş bir şehir nehir nehir acılar damlıyor bedenimize önümüzde dağ dağ uçurumlar ardımızda ölümün ayak sesleri nasılda acıyor hayatımız ahh! Can Gurbet ki, kahreden yanımız acılara gömdüğümüz isyanımız derdimizi kime nasıl anlatırız, kimimiz var ki, lime lime yüreğimiz, ilmik ilmik gözyaşlarımızdan başka… Hasret ki, göçmen kuşların kanadında taşıdığı gamdan bir dağ gibi oturmuş gözlerimize buruk gülümsemeler dindire bilir mi hüznü ah! Can? kime ne anlatabiliriz ki, ağızdan çıkan her söz yaralıyor yüreğimizi alıntıdır |
|