Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harem, osmanlı’da, perdesi, sırlar

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem



Harem Nedir? Osmanlı’da Harem
Sırlar Perdesi: Harem





Osmanlı Haremi'nin sır perdesi ardındaki öyküsü Valide Sultanlar, gözdeler, cariyeler, hadımağalarıyla "Padişahın evi"

Harem–i hümâyûn: duvarlarla çevrili; dünyanın en güzel kadınlarının padişahın gönlünü almak için birbiri ile yarıştığı, en büyük dedikodu ve entrikaların döndüğü, en acımasız cinayetlerin işlendiği bir "Altın Kafes"






Haremde Türk Hanım ve Cariyesi





Bu ve benzeri tanımlamaların çoğu, Harem'i bir kez dahi görmemiş Avrupalılara aitti Avrupalılar için Harem, esrarengiz, her zaman ilgi uyandıran ve hayalleri süsleyen bir yerdi Üst düzey Osmanlı devlet görevlilerinin bile giremediği Harem'i Avrupalı Hıristiyanlar'ın görmesiyse hayal dahi edilemezdi Buna rağmen, Harem'in işleyişi ile ilgili hayaller kuran Avrupalılar, Harem'le ilgili pek çok –yanlış!– bilgiyi içeren yazıları da kaleme aldılar Örneğin, IV Mehmed (1648–1687) döneminde İngiliz Elçiliği Kâtibi Rycaut, padişahın geceyi birlikte geçireceği cariyeyi seçmek için iki sıra hâlinde dizilmiş cariyeler arasından geçerken beğendiği güzelin önüne mendil bıraktığını söylemişti ki bu bilgi bir fanteziden öteye gidemezdi







Ressam: Jean-Leon Gerome
Resim Adı: The Terrace of the Seraglio - Sarayda Kız ve Teras (1898)






III Ahmed döneminde (1703–1730) İngiltere'nin İstanbul elçisi olan Wortley Montagu'nun eşi Lady Montagu, üst düzey devlet görevlilerinin eşleriyle kurduğu ilişki nedeniyle Harem hakkında bilgi edinebilen nadir Avrupalılardandı Lady Montagu, 10 Mart 1718 tarihli mektubunda Osmanlı padişahı II Mustafa'nın (1695–1703) eşlerinden Hafsa Sultan'ın ağzından mendil hikâyesinin doğrusunu şöyle aktarmıştı:

"Öteden beri söylenildiği üzere, padişahın hangi kızı isterse ona bir mendil attığının kesinlikle doğru olmadığını ifade etti Padişah, kızlardan hangisini isterse onu harem ağası vasıtasıyla çağırtırmış Harem halkı, padişahın çağırttığı kızı, hamama götürürler, vücuduna kokular sürerler, gayet zarif giydirirlermiş Padişah kendisinden evvel kıza bir hediye gönderir, sonra da bulunduğu daireye gidermiş Yatağın eteğine kadar kızın sürünerek geldiği de yalanmış"

Akkadça'dan Arapça'ya geçmiş bir kelime olan harem, "korunan, mukaddes şey ve yer" anlamına geliyor Evlerde kadınların erkeklerle karşılaşmadan günlük hayatlarını sürdüreceği bölüme "harem" deniyor






Ressam: Rudolf Swoboda
Resim Adı: Shopping in the Harem - Harem Alışveriş (1914)






Osmanlı Harem teşkilatının ilk yılları hakkında pek bilgi yok Osmanlı Devleti'nin ikinci hükümdarı olan Orhan Gazi (1326–1362) döneminde devletin teşkilatlanmasına paralel olarak Harem kurumunun ilk çekirdeği atıldı Orhan Gazi, Bizanslı iki prensesle evlenmişti Fatih Sultan Mehmed (1451–1481) zamanında devlet ve saray teşkilatının gelişmesine paralel olarak Harem–i Hümâyûn da teşkilatlandırıldı III Murad'la (1574–1595) birlikte Harem halkının sayısı arttı ve Harem–i Hümâyûn büyüdü Harem denildiğinde akla cinsellik gelse de Harem–i Hümâyûn padişahın evi ve bir eğitim kurumuydu






Ressam: Quintana Blas Olleras
Resim Adı: Harem Scene - Harem Sahne (1915)




Osmanlı sarayı Birun, Enderun ve Harem olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu Ve Harem–i Hümâyûn, Harem'le birlikte Enderun'u da içine alıyordu Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık'ın söylediği gibi Enderun, Osmanlı devletinin erkek yöneticilerinin yetiştiği üst düzey bir okulken, Harem de kadın yöneticilerin yetiştiği bir mektepti

Harem'de padişah ve ailesiyle birlikte, onlara hizmet eden kadın köleler, yani cariyeler ve harem ağaları yaşıyordu Osmanlı padişahları, II Bayezid zamanına (1481–1512) kadar Bizans'tan, Balkan prensliklerinden Anadolu'daki Türk beyliklerinden prenseslerle evlenmişlerdi Sultan II Bayezid'den sonra ise Anadolu'daki Türk beyliklerinin sona ermesi ve Harem–i Hümâyûn'un iyice kurumlaşması ile birlikte –II Osman (1618–1622) ve Sultan Abdülmecid (1839–1861) istisna olmak üzere- padişah ve şehzadelerin eşini sadece cariyelerden seçmesi âdet haline geldi










Ressam: John Frederick Lewis
Resim Adı: The Reception Resepsiyon (1873)




Osmanlı sarayının cariye ihtiyacı, savaşta ele geçen esireler veya esir pazarlarından satın alınan kadın kölelerden sağlanıyordu 19 yüzyıl sonları ve 20 yüzyıl başlarında Hanedan'la yakın ilişkisi olan şair Leyla Saz, hatıratında, "Bazı Çerkez kadınlarının kızlarını padişah haremi olup ihtişam ve elmaslar içinde hayat süreceğine dair ninnilerle büyüttüklerini" ifade etmişti

Harem sözcüğü Arapça haram (yasaklama) kökünden türetilmiştir ve sözcük anlamı olarak kutsal bir alanı tanımlasa da kullanım olarak; giriş ve çıkışın denetimli olarak yapildığı, belirli kişilerin veya belli tür davranışların bulunmasının yasak olduğu bir yeri anlatır Osmanlı İmparatorluğu'nda, haremin kutsallığı, saygıdeğerliği, dinsel saflığı temsil eden bir yer olması, sadece burada kadınların (anne, eş(ler), cariyeler vs) bulunmasından değil, hane reisinin de haremde yaşamasından kaynaklanır

Fakat Batı'daki Doğubilimcilerin haremden anladığı ile Müslüman ülkelerdeki harem anlayışı ve yaşayışı arasında ciddi farklılıklar vardır Doğu'da harem, hanede ailenin yaşadığı, yabancıların alınmadığı kısımken Batı'da sadece kadınların yaşadığı ve erkeklerin sahibi olduğu bir zevk ve sefa mekânı olarak düşünülmektedir Bu görüş birçok ressamın Doğu hakkındaki masallardan etkilenerek yaptığı tablolarla desteklenmiş, Batı'da adeta bir dogma (asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerler) halini almıştır







Alıntı Yaparak Cevapla

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem




Osmanlıda Harem


Orhan Gazi ile birlikte devlet içinde yer edinmeye başlayan harem Kanuni Sultan Süleyman devrinde kurumsallaşmasını tamamlamıştır İki temel fonksiyonu vardır Padişahın özel yaşamını sürdüğü ve eş bulduğu yerdir Fatih'le birlikte şehzadeler yabancı hanedanlarla evlenmeyi bıraktıklarından bu çok önemli ve hanedanın devamı için vazgeçilmez bir fonksiyondur Ayrıca bir okuldur Enderun mezunu devşirme gençlerle sarayda eğitim almış cariyelerin evlendirilmesiyle eğitime dayanan bir aristokrasi kurulmuştur Padişaha ve hanedana bağlı bir aristokrasi yaratılmasını sağlamak için cariyelerin eğitilmesini sağlayan kurumdur





Ressam: Frederick Arthur Bridgman
Resim Adı : La fontaine du Harem - Harem Çeşme (1875)





Osmanlı’da harem, herkesin giremediği bir ortamdı Sözcük olarak harem ‘dokunulmaz, kutsal’ anlamına gelir Bilinenin aksine Osmanlı’da ‘Harem-i Humayun’, devlet adamları yetiştiren ‘Enderun’ mekteplerine paralel bir kurumdu Buralar, cinselliğin ayyuka çıktığı, padişahın canı çektiğinde içinden kadın seçip beraber olduğu bir yer degildir Buradaki kadınlar, Osmanlı’nın en üst kültür grubunu temsil ederdi







Kızlarağası: Haremağalarının Amiri
Cüce: Saray Soytarılarından
Ak Ağa: Harem’de Vazifeli Ak Hadım








Ressam: Jean-Léon Gérôme
Resim Adı:Pool in a Harem - Harem Havuzu (1876)







Ressam : Jean Auguste Dominique Ingres
Resim Adı: Odaliske und Sklavin - Cariye ile Odalık (1842)








Ressam: Jules Joseph Lefebvre
Resim Adı: Odalisque - Cariye (1874)










Ressam: Paul Désiré Trouillebert
Resim Adı: Harem Servant Girl - Hizmetçi Kız (1874)
































İlginizi Çekebilir:

Osmanlı Padişah Kızları – Sultanlar ve Beşikalayı

Osmanlı'da Kızlar Ağası - Kızlarağası Hanı








Alıntı Yaparak Cevapla

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem

Eski 08-03-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Harem Nedir? Osmanlı’Da Harem | Sırlar Perdesi: Harem



Konu çok güzel ve bilgi verici

Harem konusu çok konuşulan ve merak edilen konulardan birisi

Avrupalı ressamların bu resimleri nasıl çizdiğini sorgulamadık bile Padişahların bile destursuz giremediği bir yere gayrimüslim avrupalıların girmesi düşünülemezdi bile

Avrupalı ressamların çizdikleri portreler, anlattıkları şeyler tamamen onların yabancısı oldukları ve etkilendikleri doğu kültürünü sağdan soldan dalgasına anlatılan şeyler ve hayal güçlerini kullanmalarıyla ortaya çıkmış şeyler olduğuna inanıyorum

Padişahlarda öyle sanıldığı gibi önüne gelenle halvet olmuyorlardı, onunda bir adabı vardı ve nikahsız olmuyordu bu işler


Bir diğer konuda, padişah saraylarında yaşayan şehzadeler olsun, cariyeler olsun, gözdeler olsun sözde padişah sarayında yaşıyorlar ama bir nevi mahpus gibiler Acı verici onlar açısından aslında Padişah gözdesisin, şehzadesin vs ama sadece sarayın içini biliyorsun Tabi bu bütün şehzadeler açısından geçerli değil Yıllarca sözde sarayda özde gözlem altında tutulupta tahta çıkarılan padişahlar var

Hür olmayı tercih ederdim heralde

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.