Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk’ün, saldırılar, uydurmalar, yanıtlar, yaşamı, özel

Atatürk’Ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk’Ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)



Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)







Yapılan Saldırıların Nedeni
Atatürk milliyetçiliğine dayalı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak veya bölmek isteyenlerin önündeki en büyük engel Atatürk’tür

Öncelikle Atatürk’ün kendisidir

O’nun Türk ulusunun gönlünde yaşamasıdır, O’na bağlılığıdır

Atatürk faktörü var oldukça hiçbir güç Türkiye’yi bölemeyecek veya bir İslam devleti kuramayacaktır

Bu sebeple, amaçları ülkenin batması olan hainler ve onlara göz yumanlar öncelikli hedeflerini Atatürk faktörünü yıkmak olarak görürler

İzledikleri yöntem ise; öncelikle İslamiyet’i saptırarak demokrasi ve laikliğin Allah’a karşı gelmek olduğunu göstermek,

Müteakiben demokrasi ve laikliği Atatürk’ün getirdiğini vurgulamak,

Ayrıca O’nun hain, namussuz ve İslamiyet düşmanı olduğunu söyleyerek mümkün olduğunca çok kişiyi kandırmaktır




İftiraların Kaynağı

Yapılan saldırıların en önemli kaynaklarından biri Rıza Nur’dur

Rıza Nur tıp doktorudur Birinci ve İkinci Meclis’lerde iki dönem milletvekilliği yapmıştır

Lozan Konferansı’na İsmet İnönü mahiyetinde katılmıştır

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 14 ciltlik “Türk Tarihi” isimli bir eser yazmıştır

Eylül 1926’da hastalığı münasebetiyle Fransa’ya yerleşir ve kendisine milletvekili maaşı ödenmeye devam edilir

Atatürk 1927 yılında Nutuk’u okur ve yayımlar

Nutuk’ta bu kişinin, Balkan Savaşı sırasında vatana ihanet ettiğini, Arnavutları isyana teşvik ettiğini açıklar

Rıza Nur 1928 yılında Nutuk’u okur ve “Hayat ve Hatıratım” isimli anılarını yazmaya başlar

Eser tamamen Nutuk’a cevap şeklindedir ve orada geçen olayları ters yüz ederek anlatmaktadır

Anılarını 1935 yılında, British Museum’a 1960 yılına kadar yayımlanmamak kaydıyla gönderir Diğer bir ifade ile olay tanıklarının ölmesini bekler

Anılarında Atatürk’ü kötüler ve bir nevi intikam alır

Kurtuluş Savaşı’nın kendisinin sayesinde kazanıldığını iddia eder

Lozan’ı yapan, saltanatı kaldıran ve devrimlerin fikir babası olarak kendisini gösterir

Kendi anılarından Rıza Nur’un kişilik yapısını çıkaran doktorların ifadeleri şöyledir

Ağır bir ruhsal bozukluk, homoseksüel eğilim, narsisizm, paranoid reaksiyon, vs

Kendi anlatımlarında yazdıkları ise şöyledir

Gençliğinde tecavüze uğrar, bir harbiyeliye aşık olur ve kadın olmak ister, “kadını erkekle eşit saymak hatadır”, “kadın çocuk makinasıdır”, “Arnavutları isyana teşvikim iftihar sebebidir” der, vs




Annesi ve Babasına Yönelik Saldırılar
Zübeyde Hanım bir kişiyle beraber yaşıyormuş O kişi ölünce babalık davası açmış

Kişinin yakınları ölen kişinin, Zübeyde Hanım’ı genelevden iki yaşında oğlu ile birlikte odalık aldığını söylemişler

Mahkeme geneleve sormuş ve genelevin yanıtına göre Zübeyde Hanım 19 Haziran 1881’de oğlu ile beraber geneleve girmiş ve 11 Nisan 1882’de ölen kişi tarafından çıkarılmış

Diğer bir ifade ile babası belli değilmiş



Annesi ve Babasına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Zübeyde Hanım, Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında 14 yaşında iken evlenmiştir

Sözde mahkeme kararı 1882 yılında alınmıştır Ancak bu tarihte Zübeyde Hanım hala Ali Rıza Efendi ile evlidir ve dört çocuk (Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa) sahibidir

Ali Rıza Efendi 1893 yılında vefat etmiştir Diğer bir ifade ile başka birine babalık davası açtığı anda Zübeyde Hanım hâlâ Ali Rıza Efendi ile evlidir Böyle bir dava açması mümkün değildir

Ayrıca, Osmanlı’da devletten müsaadeli, ruhsatlı ve meşru genelev yoktur

Dolayısıyla mahkemenin genelev ile resmi olarak yazışması mantıklı değildir




Soyuna Yönelik Saldırılar
Mustafa Kemal Türk değilmiş

Yahudi dönmesi, Sırp, Bulgar, Makedonmuş


Soyuna Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Zübeyde Hanım’ın soyu yörüktür Fatih Sultan Mehmet döneminde Karamanoğlu Beyliği’nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar’da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir

Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilmiştir ve sonra Selanik’e göç etmiştir

Konya bölgesinden geldikleri için “Konyarlar” ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve anılmışlardır

Ali Rıza Efendi’nin soyu, Aydın/Söke’den gelerek Manastır vilayetine yerleştirilen, “Kocacık
Yörükleri”ndendir

Aile, sonra Selanik’e göç etmiştir

Manastır’da yerleştikleri yere “Kocacık” denmiştir




Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılar
Sarhoşmuş, ayyaşmış, sabaha kadar içermiş, körkütük sarhoş olurmuş

Sofrası zevk ve sefa alemiymiş Ülkeyi sofradan idare edermiş

Geceyi içki ve fuhuş aleminde, gündüzü uyuyarak geçirirmiş

Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk alkol kullanırdı Rakıyı tercih ederdi Baş mezesi leblebi, beyaz peynir ve kavundu

Ancak günlüklerde ve anılarda aşağıdaki ifadeler vardır

Ciddi işler konuşulduğunda kahveden başka bir şey içmezdi Buhranlı zamanlarda O’nun için sofra-içki yoktu

Korkunç derecede iradesi vardı Sarhoşluktan hoşlanmazdı

Atatürk’ün akşam sofraları ünlüdür Birçok günlük ve anı defterinde aşağıdaki ifadeler vardır

Atatürk’ün sofrası bir yemek, içki, eğlence sofrası değil bir nevi akademi, dershane idi Sofranın karşısında bir karatahta bulunurdu

Sofranın dağılması, görüşülen konunun önemine göre idi Bazen sabahlanırdı

Tek eğlence alaturka saz getirip onu dinlemekti Çoğu zaman gelen sanatçılar bir köşede unutulup geri dönmüşlerdir

Atatürk sofrasına herkesi bir maksatla davet ederdi Oraya davet şeref sayılırdı

Atatürk bilmediklerini sofralarda bilenlerden öğrenirdi Bakanlar, milletvekilleri hep o tebeşirli karatahtaya kalkmışlardır

Sofra bir idare yeri değil, dostları ile sohbet ve danışma yeri idi

Aynı zamanda bir imtihan yeri idi Bir vazifede kullanacağı kişileri söylemeden, hissettirmeden burada yoklardı

Atatürk çalışmalarında; zaman, mekân ve imkân kavramlarıyla ilgili değildi Başladığı bir işi bitirmeden rahat edemezdi

Az uyurdu Uykuda geçirdiği zamana acırdı

Nutuk’u hazırlarken 20-30 saat aralıksız çalıştığı olmuştur Beraber çalıştığı arkadaşları yorgunluktan baygınlık geçirirken kendisi çalışmaya devam etmiştir




Cinsel Yaşamına Yönelik Saldırılar
Eşcinsel imiş

Latife Hanım ile bu yüzden ayrılmış

Başkalarının eşlerine sarkıntılık edermiş


Cinsel Yaşamına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk öncelikle bir insandır Tabii ki sevmiş ve sevilmiştir Sevdiklerine mektup, şiir ve şarkılar yazmış ve bunları günlüklerinde açıkça ifade etmiştir

Eşcinselliğine yönelik Rıza Nur’un iftiralarından başka hiçbir belge ve kanıt bulunmamaktadır

Yakınları hiçbir evli kadınla ilişkisi olmadığını belirtmektedir

Ayrıca hiçbir ilişkisini Köşk’e taşımadığı, saati saatine tutulan Nöbet Defteri’nden anlaşılmaktadır

Bu defterde bazen “Büyük Bayan”a gittiğinden bahsedilmektedir Ancak bu bayan kardeşi Makbule Boysan (Atadan)’dır

Atatürk’ün evliliği yaklaşık 2,5 sene sürmüş ve 5 Ağustos 1925 ayrılmışlardır

Tüm yakınlarının belirtiklerine göre ayrılmayı Mustafa Kemal istemiştir Latife Hanım son ana kadar umudunu kaybetmemiş ve tekrar beraber olabilmek için her türlü yakını araya koymaya çalışmıştır

Ayrıldıktan sonra bir daha evlenmemiş ve Atatürk’e bağlılığını sürdürmüştür





Dini İnancına Yönelik Saldırılar
Mustafa Kemal dinsizmiş, kâfirmiş

Laiklik adı altında din düşmanlığı yapmış

“Devletin dini olmaz” diyene Müslüman denemezmiş


Dini İnancına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Öncelikle herkesin dini kendinedir ve hiç kimseye kimseyi yargılamak düşmez

Atatürk söylevlerinde şunu açıkça belirtmiştir “İslam’la birlikte insanlık, dünya yaşamını düzenlemede yararı, zararı kendine ait olmak üzere serbest kılınmıştır

Kur’an’da bunu belirten sayısız ifade bulunmaktadır

Atatürk ayrıca şunları da belirtmiştir

“Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur”, “Din, Allah’la kul arasındaki bir bağdır”, “Bizde ruhbanlık yoktur Hepimiz eşitiz ve dinimizin gereklerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz”, “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir değer ölçüsü vardır Hangi şey ki akla, mantığa, toplum çıkarlarına uygundur, biliniz ki o dinimize de uygundur”

Atatürk İslam dinine şu hizmetleri yapmıştır

Kur’anı’ı ilk kez Türkçe’ye çevirtmiş, bastırmış ve ücretsiz olarak dağıtmıştır

Kur’an’ın bilimsel tefsirini yaptırmış, bastırmış ve ücretsiz olarak dağıtmıştır

Bazı hadislerin çevirisini yaptırmış ve dağıtmıştır

Hutbeleri ve ezanı Türkçe’leştirmiştir

Din görevlisi ihtiyacını karşılamak için imam-hatip okulları açtırmıştır





Para İle İlgili Saldırılar
Zengin olma hırslısı imiş

Mal edinme hırslısı imiş

Devletin parasını keyfi ve zevk-sefa âlemlerinde harcamış

Hint Müslümanların gönderdikleri yardım parasını zimmetine geçirmiş


Para İle İlgili Saldırılara Yanıtlar
Atatürk 1927 yılında çiftlik gelirlerini CHP’ye bırakmış, 1937 yılında ise tüm mal varlığını hazineye yani milletine bağışlamıştır Ayrıca özel bir yasa ile mirasçılarının pay alma haklarını ortadan kaldırır

Bunun üzerine BMM kendisine bir teşekkür telgrafı geçer

Atatürk’ün cevabı şu şekildedir “Yapılan bir vazifedir”

Para ve mal edinme hırslısı olan bir kişi için bu davranış pek mantıklı değildir

“Kişinin aynası işidir” sözünden hareketle yine Atatürk’ün para ile ilgili yaptıklarına ve
icraatlarına bakmak uygundur

Üzerinde para taşımazdı Şahsı ile ilgili yapılan harcama dökümlerini bile detaylı incelemezdi

İstanbul’da kalınan zamanlarda aldığı maaşı masrafları karşılamaya yetmez, borçlanılırdı

Ankara’ya döndüklerinde kemer sıkıp borçlarını öderdi

Yardım paralarından artanlarla iklim ve ürün yönünden farklı bölgelerde çiftlikler alır ve yeni Türkiye’ye modern çiftçiliği öğretir

Makineli tarımı başlatır İmalathaneler, fabrikalar, bahçeler, bağlar, parklar yaptırır

Ankara’da birkaç satış mağazası açılır Müteakiben İstanbul’da da iki satış mağazası açılır

Ankara’nın çevresinde büyük bir orman geliştirilmesine başlanır

Atatürk’ün maaşı, ödeneği ve emekli aylığından başka geliri yoktur

Emekli aylığını hiç harcamaz ve İş Bankası’nda bulunan bir hesapta biriktirir

9000 TL maaş almaktadır Bu paranın 2000 TLsini (sonradan 3000 TLsini) İsmet İnönü’ye, 1100 TLsini ise başka altı kişiye aylık yardım olarak verir

Kalan para ile Köşk’ün (çalışanların ve konukların yemekleri de dahil) masrafları ödenir

Seyahatlerinde sadece tren veya vapur ister, harcırah almaz maiyetine de aldırmaz Tüm masrafları kendisi karşılar

Atatürk öldüğünde toplam 73020 TL birikimi vardır Bunu da vasiyetinde CHP’ye bırakır

Aylık ortalama geliri 10000 TL kabul edilirse yaklaşık 7 aylık birikimi bulunmaktadır

Atatürk ayrıca “Mücevherler” isimli bir defter tutmuştur Defterin dökümü şu şekildedir

Kravat iğnesi

10 adet kol düğmesi

1 adet kol, 2 adet cep saati

3 adet saat zinciri

4 adet köstek

İstiklal Madalyası





Ölümüne ve Cenazesine Yönelik Saldırılar
Ölümü çok içki içmesindenmiş

Ölüm saati uydurmadır aslında 0200 civarında ölmüş

Cenaze namazı kılınsın istememiş ve kılınmamış


Ölümüne ve Cenazesine Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk öldükten sonra otopsi yapılmaya gerek görülmemiş ve (alkolle bağlantılı) sirozdan öldüğü rapor edilmiştir

Oysa tıp uzmanları günümüzde bile biyopsi, bazı tahliller veya otopsi yapmadan sirozun sebebinin söyleyemeyeceklerini ifade etmektedir

Atatürk’e biyopsi, bu tahliller veya otopsi yapılmamıştır Yani alkol bağlantılı siroz tanısı sadece tıbbi bir sanıdır

Sirozun dört sebebi olabilir

Daha önce geçirilen sıtma Atatürk iki defa sıtma geçirmiştir

Hepatit virüsleri Atatürk birçok diş tedavisi geçirmiştir O günkü koşullarda kapabilir

Dengesiz beslenme 12 yıl savaşta kalmış ve sonrasında da düzenli beslenmemiştir

İçki Gündüz içmez, akşam içkili sofra var ise bir küçük rakının yarısını içmiştir

Ayrıca yabancı doktorların raporlarında, muayenelerden ve tahlillerden elde edilen bulgulara dayanarak Atatürk’te bulunan sirozun alkol bağlantılı siroz olamayacağı belirtilmiştir

Ancak ölümünden sonraki rapora Türk doktorlar tarafından alkolle bağlantılı siroz yazılmıştır

Atatürk’ün 0905’te ölmediğini kanıtlayan hiçbir belge bulunmamaktadır

01 Ekim-10 Kasım 1938 arasında iki ayrı son nöbet defteri tutulmuştur Birinci deftere sağlık durumu dakika dakika işlenmiştir

Buna göre o gece yarısı bile tedavisine devam edilmiş en son 0830’da serum verilmiştir 0900’da nabız 130, soluk alıp verme 34 olarak kayıt edilmiştir

Atatürk son iki gününü komada geçirir Bu zaman zarfında hiç yalnız (heyet bulunmakta) kalmamıştır

Dolayısı ile bu zaman zarfında cenaze namazımı kılmayın gibi bir istekte bulunacak durumda değildir

Cenaze namazı 19 Kasım 1938 saat 0810’da Dolmabahçe sarayının büyük salonunda kılınmıştır 1’inci OrKOrgFahrettin Altay’ın da hazır bulunduğu namazı kıldıran OrdProfŞerafettin Yaltkaya’dır

Atatürk, 11 Kasım 1930 öğleden önce 10 doktorun kontrolünde ve ProfDrMLütfü Aksu nezaretinde tahnit edilmiştir

Tahnit edilen tabut 9 Kasım 1953’de 10 kişilik bir heyet huzurunda açılır

Gül ağacından tabutun içinde madeni bir sanduka bulunmaktaydı İçi muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu Talaşın içinde cesedin sarılı bulunduğu muşamba, daha sonra beyaz kefen içinde parafinli sargılarla sarılmış olan ceset bulunmaktaydı Ceset bozulmamıştır





Ey Okuyucu
Yapılan saldırılarla aynı zamanda Cumhuriyet tarihi değiştirilmeye çalışılmakta ve Türk kimliğinden uzaklaştırma politikası güdülmektedir

Diğer bir ifade ile bu saldırılar aynı zamanda Türk ulusuna, Türk yurduna ve Türk devletine yapılmaktadır

Dolayısı ile bu saldırılar bütünlüğümüze, rejimimize, ulusal kimliğimize, güvenliğimize ve geleceğimize yapılan saldırılardır

Bu nedenle sorumluluk duygusu taşıyan tüm vatandaşlarımızın bu saldırılarla elinden geldiğince mücadele etmesi gerekmektedir
İsmet Görgülü | Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.