&Quot;Toprak Kokusu&Quot; |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
&Quot;Toprak Kokusu&Quot;Yıllar öncesinde bir bayram sabahı babam; hadi dedi evlat hadi hazırlan gidiyoruz anneni görmeye içimde ister istemez tarifsiz bir heyecan annemi mi!, demiştim o zaman annemi mi hafif bir gülümsemeyle evet demişti babam evet anneni annem, hiç görmemiştim annemi daha küçücük bir çocukken ben soğuk bir kış gecesi bırakarak öylece bizi ayrılmış aramızdan hiç tanıyamamıştım hiç görememiştim onu bu yüzden annem hakkında bildiklerim bir babamın anlattıkları birde, baş ucumdaki eski siyah beyaz fotoğrafa sığmayan güzelliği kadardı yalnızca sorardım annemi anlatırdı gözleri dolarak babam annen diye başlar önce biraz susar sonra devam ederdi anlatmaya anlatırken, gözlerinde bazen bir kaç damlaya yaş bazen yüzünde, sanki o anı yeniden yaşıyormuşçasına buruk bir gülümseme ne kadar iyi bir insan ne kadar güzel bir eş olduğundan sonra gözlerinden, gülüşünden bahsederdi gökyüzüne yıldızlar nasıl yakışıyorsa annene de gülümsemek öyle yakışıyordu derdi ve sonra nasıl tanıştıklarını nasıl evlendiklerini doğduğum zaman yasadıkları heyecanı yine yüzündeki o tebessümle anlatır ben basımı babamın omzuna yaslar, kapatarak gözlerimi dinlerdim dinlerken öylece kendimden geçerdim fakat babam, saçlarını bir gecede ağrıtan o soğuk kış gecesinden hiç bahsetmezdi annemin bizden ayrıldığı o günü sorardım ayrılık derdi, ayrılık yok bizde bak bu yüzden sakın üzülme bir gün, ama mutlaka bir gün ikimizde kavuşacağız annene annem, evet, annemi görecektim sonunda atlayacaktım kucağına doyasıya sarılacaktım bakmaya doyamadığım o yanaklarından öpecektim defalarca … ve artık, diğer çocuklar anne anne!! diye seslendiklerinde hani yani, düşüpte bir yerlerini incittiklerinde yada sokaktan gecen helvacıyı görüp de, canları çektiğinde sızlamayacaktı bir yanım, belki de bundan sonra ve belki de evet belki de bende bundan sonra kayıpta düştüğümde kanayan sızlayan yalnızca diz kapağım olacaktı sadece duvardaki Kur-an"ıda alarak yola koyulduk epey bir zaman yürüdükten sonra her tarafı dimdik taşlarla kaplı bir yerin- önünde durduk içerisine girip tekrar biraz daha yürüdükten- sonra elleriyle taşların arasında bir yeri göstererek- babam; işte dedi evlat işte bak şurada yatıyor annen üstü mor menekşelerle kaplı bir mezar önünde benim boyum kadar bembeyaz bir taş üstünde annemin o güzel adı kazınmış işte o zaman anlamıştım annemin neden hiç geri dönmediğini beni böyle öksüz babamı böyle çaresiz niye öylece geride bıraktığını anneme doyasıya sarılamamıştım atlayamamıştım kucağına ama, anlamıştım artık her şeyi dalıp gitmişken türlü türlü düşüncelere babam, hadi diz çok dedi evlat diz çöktüm usulca çıkararak kılıfından Kur-an"ı başladı her akşam okuduğu yasini o güzel sesiyle ağır ağır okumaya bitirdikten sonra, açarak ellerini gökyüzüne başta Peygamberimizin(asm) sonra bütün geçmişlerimizin ve annemin ruhuna etti hediye … sonra, yanaklarımdan sızan damlaları silerek usulca evlat dedi üzülme, şu gördüğün cennete açılan bir kapı bir geçit sadece bir gün demiştimya hani sana bir gün inşallah gidiceğiz bizde annenin yanına biliyordum tüm kalbimle inanıyordum babamın dediği her şeye sonra istemesem de ayrıldık annemin yanından başım ister istemez hep geriye dönük, ağır ağır evini yolunu tutarken hafiften bir yağmur başlamıştı yanaklarımdan sızan damlalara karışarak, toprağı ıslatmaya başladığı zaman evet işte o zaman farkına varmıştım; … her yağmur sonrası, annem kokuyormuş meğer meğer açan her bir çiçek bu yüzdenmiş bu kadar güzel Selam ve Dua İle |
|