Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
benzeten, hitlere, ilk, inönüyü, kimdi

İnönü'yü Hitler'e İlk Benzeten Kimdi?

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnönü'yü Hitler'e İlk Benzeten Kimdi?



İnönü'yü Hitler'e ilk benzeten kimdi?
?önü'yü Hitler'e ilk benzeten kimdi?[/url]
İstiklal Savaşı yıllarında İstanbul'a gazeteci kimliğiyle gelmiş olan Nobel Ödüllü yazar Ernest Hemingway, "Mustafa Kemal'in kimselerin unutamayacağı, İsmet Paşa'nın da kimselerin hatırlamayacağı bir yüzü var" gözleminde bulunur

Ünlü romancı bu sözleri söylerken, herhalde İnönü'nün 90 küsur yıl sonra dahi manşetlerden inmemeyi başaracağına ihtimal veremezdi
Ancak İnönü öylesine bir kapalı kutudur ki, korkarım tam olarak açılmasına 21 yüzyılın ilk yarısının bile nefesi yetmeyecektir
Başbakanken eleştirilemezdi Cumhurbaşkanıyken hiç eleştirilemedi 1950'de Demokrat Parti'ye iktidarı eski defterleri açmama şartıyla devrettiği için eleştiriden yırttı 27 Mayıs'ta yeniden kutsandığı için kimse yan bakamadı

Velhasıl, kapanmamış bir hesap var ortada O kadar ki, İnönü'nün fiilen yaklaşık 50 yıl (30 yılı bizzat, 20 yılı da el altından) süren baş döndürücü uzunluktaki iktidar devrinin yeni yeni çözülmeye başladığını söyleyebiliriz

Mesela onun Amerikan mandacısı olduğunu henüz tartışmadık Kâzım Karabekir'in "İstiklal Harbimiz" adlı kitabına aldığı bir mektup, Atatürk Samsun'a çıktıktan çok sonra bile İnönü'nün Amerikan mandacısı olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor
Tarih: 27 Ağustos 1919 Albay İsmet şöyle yazıyor İstanbul'dan Erzurum'a:
"Eğer Anadolu'da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde Amerika milletine müracaat edilse pek ziyade faydası olacaktır deniliyor ki, ben de tamamıyla bu kanaatteyim Bütün memleketi parçalamadan bir Amerika'nın murakabesine tevdi [denetimine emanet] etmek, yaşayabilmek için yegâne ehven çare gibidir"

Ancak Karabekir Paşa'nın mektubu yorumlayışı daha da çarpıcıdır Ona göre bu mektupta bir düşünce (mülahaza) değil, bir "ruhî hastalık" dile gelmiştir Arkasından İnönü için "müstebid (despot) ruh" ve "hâris (hırslı) dimağ" tabirlerini kullanır
Atatürk'ün yerine Çankaya Köşkü'ne çıkınca ilk işinin, Bakanlar Kurulu'nun dış görünüşüne çekidüzen vermek olduğunu biliyoruz "Cumhuriyet" Gazetesi'nin eski sahibi Nadir Nadi, "Perde Aralığından" adlı anılarında Milli Şef'in, bir ara bakanların, hatta Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun bıyıklarına taktığını ve kestirmeleri için baskı yaptığını söylüyor Zekeriya Sertel'in hatıratında ise şu keskin nota rastlıyoruz:
"İnönü Cumhurbaşkanlığına geldikten sonra diktatörlüğü artırdı "Tek millet, tek parti, tek şef" diye bir sistem kurdu [Bu, Hitler'in Almanya için bulduğu slogandı- MA] Millet o demekti, parti demek o demekti"
Milli Şef'in demokrasi anlayışını buradan ölçüp biçebilirsiniz aslında ama Hitler'e duyduğu teveccüh, onu çok daha ileri noktalara taşımıştır

16 Nisan 1939 tarihli gazetelerde ilginç bir haberle karşılaşıyoruz Bir grup fötr şapkalı ve takım elbiseli (çoğu) bakan ve milletvekilinden oluşan bir grup "elçi", Sirkeci Garı'nda gazetecilere poz vermişlerdir Bunlar sırasıyla Bayındırlık Bakanı Ali Fuad Cebesoy, emekli General Pertev Demirhan, Genelkurmay 2 Başkanı Asım Gündüz, o tarihlerde milletvekili yapılmış üç gazeteci, Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın ve Necmettin Sadak'tır Ne için gitmektedirler biliyor musunuz? Hitler'in 50 yaş gününü kutlamak üzere Tabii Milli Şefimizin tebrik ve selamıyla! Nitekim Hitler, heyeti yarım saatliğine kabul etmiş ve Milli Şef'e samimi teşekkürlerini bildirmiştir

1941'e geldiğimizde 15 Mayıs'ta Hitler'in Milli Şef'e "dostane bir mesaj" gönderdiği haberini manşetten okuruz 21 Haziran'da ise "Führer ile Milli Şef arasında samimi tebrikler" haberi vardır Bu dönemde Türkçü yayınlarda bir patlama yaşandığına tanık olunur Ancak Müttefiklerin zoruyla 1944'te bu yayınlar yasaklanır, Türkçüler de tabutlukları boylar
Aslında Hitler, Atatürk döneminden başlamak üzere bilinçli bir politika gütmüş ve Türkiye'den büyük miktarlarda hammadde çekmiştir (Özellikle de savaş sanayii için ihtiyaç duyduğu kromu) Karşılığında Türkiye silah almak ister ama vermezler Bunun yerine mamul madde satın almaları istenir Nazi Almanya'sına krom satışı, Müttefiklerce 1944'te Türkiye'ye bir nota verilinceye kadar devam edecektir

Görüldüğü gibi İnönü döneminde sadece Hitler'in bıyığına imrenilmemiş, 19 Mayıs gösterileri dahil pek çok alanda Naziler bal gibi örnek alınmıştı Tabii basına talimatlar verilmesi, manşetlerin kaç punto ile atılması gerektiği gibi yukarıdan emirler, süresiz keyfi gazete kapatma rezaletleri de benzerlikler arasındaydı
İşin garip tarafı, şimdi bize İnönücülük taslayan "Cumhuriyet" gazetesinin, Milli Şef döneminde kapatılan ilk gazete olmasıdır Kurucusu Yunus Nadi ile oğlu Nadir Nadi'nin daha Milli Şef safını belirlemeden önce Alman yanlısı bir tavır içine girmiş olmaları (ne hadlerine!) "Cumhuriyet"in aylarca kapalı kalmasıyla ödüllendirilmiştir! (Ne var ki, 1941'den sonra bu defa Almancılık geçer akçe olacaktır)
Gazetesinin kapatılması Yunus Nadi'yi derhal harekete geçirmiş, eski dostu İnönü'yle görüşüp meseleyi halletmek istemiştir Lakin ne mümkün! Bir çözüm yolu bulur ve doğru Ankara Garı'na gider Milli Şef'i karşılayanlar arasına katılarak derdini anlatmaktır niyeti Ancak hiç beklemediği bir tepki alır "Ticari maksatlar uğruna siyasi yazılar yazılmasına müsaade edemezmiş" Milli Şef "Katiyen müsaade edemem" der ve Yunus Nadi'nin elini bile sıkmadan çıkar gider
İşte oğul Nadir Nadi'nin patladığı an budur "Perde Aralığından"a, bugünkü tartışmalara ışık tutmak istercesine şu zehir zemberek satırları not düşer:
"Sorumsuz bir cumhurbaşkanı nasıl olur da tıpkı Hitler gibi, Mussolini gibi hakaret edercesine uluorta bir arkadaşını paylardı?"
Anlaşılan, Nadir Nadi, "Hitler ve Mussolini gibi" birisiyle karşı karşıya olduğunu cici gazeteleri kapatılınca anlamış Peki ezanı Arapça okudu diye falakaya yatırılanların, Kur'an öğretiyor diye hapse girenlerin feryatlarını gazetelerinde yıllarca "Kara irtica hortluyor" diye yüreklerini soğutarak verenlerin feryat etmeye hakları var mıydı? Hitler'in 'uzun bıçağı'nın bir gün kendilerini de keseceğini düşünememişler miydi?


***


1941'e geldiğimizde 15 Mayıs'ta Hitler'in Milli Şef'e "dostane bir mesaj" gönderdiği haberini manşetten okuruz 21 Haziran'da ise "Führer ile Milli Şef arasında samimi tebrikler" haberi vardır

Mustafa Armağan
Zaman

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.