Muhteşem Bir Devre Mühür Vuran Usta Mimar Sinan |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Muhteşem Bir Devre Mühür Vuran Usta Mimar SinanMimar Sinan deyince, ihtişamlı bir devre haşmetli eserlerle mühür basan, mimarî sahasında en mükemmel eserleri bizlere hediye eden koca ustayı hatırlarız hemen Hatırlarız ve bir anda gözlerimizin önüne Şehzadebaşı gelir, Süleymaniye gelir, bütün haşmetiyle Selimiye gelir Bereketli bir ömürde meydana getirdiği mimari değerleri büyük 366 eserle; aynı zamanda azim ve gayretle çalışmanın karşılıksız kalmayacağını, böyle yüzlerce eserle neticeleneceğini fiilen göstermiş, gelecek nesle örnek olmuş bir büyüğümüzdür 1490 yılında Kayseri'nin Ağırnas köyünde dünyaya gelen Sinan'ı, Osmanlı devletinin dört kıtada at oynattığı bir devirde ve cihangir iki padişahın maiyyetinde görmekteyiz »Dünya bir padişaha çok iki padişaha azdır» diyen Yavuz'un ve devrinde, Osmanlı'nın cihanda en büyük devlet olduğu Kanunî'nin maiyyetinde Devamlı ilimle meşgul oldu Sinan henüz yirmi iki yaşındayken, 1512 yılında Kayseri'den devşirme olarak İstanbul'a getirilmiştir Bu tarihten itibaren Sinan'ı devamlı ilimle, araştırmayla meşgul görüyoruz Azimle çalışmanın semeresini devamlı terfi alarak görür Yavuz ve Kanunî devrinde, doğudaki ve batıdaki medeniyet ve kültür merkezlerini gören, oradaki eserleri yakından araştırma fırsatını bulan Sinan, »İlim mü'min'in yitik malıdır, nerede bulursa almalıdır» hadisi şerifi gereğince ilim namına, kültür namına her gördüğünü araştırmış, işine yarayacak olanları hafızasına nakşetmiştir Sonradan bu görüp incelediklerini taklide sapmadan, tamamen kendisine has bir üslupla eserlerinde kullanmıştır Doğudan batıya, kuzeyden güneye binlerce kilometrelik mesafeleri fetih ordularıyla birlikte kateden Sinan, her defasında değişik yerler görmüş, aktif hizmetlerde bulunmuş, padişahların takdirini kazanmıştır Sinan'ı sırasıyla şu seferlerde ve vazifelerde görüyoruz; Yavuz Sultan Selim devrinde, 1514'te İran ve 1517'de Mısır seferine iştirak etmiş, İran'da Büyük Selçuklular devrinde başlayan kubbe mimarisini, Mısır'da Memlükler'den kalma eserlerdeki renkli taş kaplama ve kakmaları yakından görmüştür Kanunî Sultan Süleyman devrinde Belgrad (1521) ve Rodos (1522) seferlerine katılarak atlı sekban, 1526'da Mohaç savaşına girdikten sonra acemioğlanlar yayabaşılığına, daha sonra da kapı yayabaşılığına yükselmiştir Alman seferine (1532) zemberekçibaşı rütbesiyle katılmıştır 1534'te Irakeyn seferine katılmıştır Yine Batıya yapılan seferlerden, Korfu, Pulya (1537) ve Kara Boğdan (153 seferlerine iştirak etmiştir Bu seferlerde Avrupa mimarisini yakından tanıyan Mimar Sinan, Tebriz ve Bağdad'da meydana getirilmiş olan «İslam mimarisinin» örneklerini de yakından tanıma fırsatını bulmuştu Ordunun geçtiği yollarda, köprü, yol, kanal gibi çeşitli yapı işlerinde gösterdiği muvaffakiyet Padişahın dikkatini çekmiştir Kara Boğdan seferinde, Prut ırmağı üzerinde 13 günde bir köprü kurması onun maharetini bir kez daha ispatlayan örnek olmuştu Göstermiş olduğu bu muvaffakiyetlerle 1536'da «reis-i mimarân-ı dergâh-ı âli» rütbesini almış, vefatına kadar mimarbaşı olarak vazife yapmıştır Eserleri üç kıtaya yayıldı Üç kıtaya yayılan devletin hemen her köşesinde onun eserlerine rastlanır Budin ve Kırım'dan Mekke'ye kadar dört bir yan'da onun eserleri görülür Mimari sahasının en olgun örnekleri olan 84 cami, 52 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yollan, su kemerleri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray 8 mahzen, 48 hamam Bunlar göze çarpacak derecede olanlar Bunların yanında şimdi Avrupa'da Osmanlı'nın sefer hatırası olarak bulunan köprüler, yollar, kanallar, mescidler Bu san'at değeri yüksek ve eşsiz eserler içerisinde üç tanesi en çok dikkatleri çekmiştir Koca ustanın da san'at hayatının üç devresine izafe ettiği üç eser Çıraklık devri eseri Şehzadebaşı, Kalfalık devri eseri Süleymaniye ve ustalık devri eseri Selimiye camileri İstanbul'un görkemli yapılarından Süleymaniye için Yahya Kemal hislerini şu şekilde manzumeleştirmiş: Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allahına bir böyle yapı En güzel mabedi olsun diye en son dinin Budur öz şekli hayâl ettiği mimarînin Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi Taşımış harcını gazileri, serdarıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimariyle Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Uhrevi bir kapı açmış buradan gökyüzüne Tâ ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları Mimar Sinan'ın eserlerinde her şey yerli yerindedir Sadelik içerisinde mükemmellik, ahenk, haşmet Çok geniş kubbeleri, zarif minareleri, geniş ve ferah yapı tarzıyla, herşey yerli yerindedir Sinan'ın eserlerinde Dine hücum edenlere sed oldu Mimar Sinan eserlerinde dış görünüş yanında içi de ihmal etmemiş, bilhassa camileri; çinilerle hat sanatının en güzel örnekleri ile donatmıştır Eserlerinde, işçilerle birlikte çalışan, taş taşıyan, harç karan Sinan, mütevâzi, cömert bir insan ve Rabbinin gösterdiği yolda yürüyen bir mü'mindi O, gelecekteki iddiaları görmüşçesine, eserleriyle, «Dinin terakkiye mani olduğu» safsatasını çürütmüştü İlme talib olmuş, aramış, azimle çalışmış ve bütün dünyanın takdirle alkışladığı eserler meydana getirmiştir Mimar Sinan'ın eserleri, ilmi teşvik eden son dine hücum eden iftiracıların önünde bir sed, bir kaledir Bütün hücumlar Süleymaniye'nin eteklerinde güneş önündeki kar gibi erimiştir Erimeye mahkum bırakmıştır Koca Usta 9 Nisan 1588'de İstanbul'da fâni hayata gözlerini yuman Mimar Sinan geride dünya malı olarak tek çöp dahi bırakmamıştı Süleymaniye gibi muhteşem âbidenin kuzey doğusunda, bir mimarın pergelini andıran şekli ile mütevâzi bir türbeye defnedilmiştir kaynak: sevdede |
Muhteşem Bir Devre Mühür Vuran Usta Mimar Sinan |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Muhteşem Bir Devre Mühür Vuran Usta Mimar SinanMimar Sinan altın neslin sağlam köklerinden biri Ecdadımız, teorik ve pratik bilgilerini birleştirerek, öncelikle insanlığa hizmeti Allaha hizmet bilme anlayışıyla plan ve projelerini ciddi ve samimi bir şekilde hayata geçirmişlerdünyaya şaheserler armağan ederek, o ihtişam dönemini ve zamanın bir altın dilimi olan medeniyeti bizlere miras bırakmışlar, istikametimizin nasıl olması gerektiğini hala dimdik ayakta duran eserleriyle göstermişler örnek almasını bilene tabi |
|