Ey Kızıl Lale! |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ey Kızıl Lale!Ne zaman kırmızı bir gül görsem, Resulullah gelir aklıma Burcu, burcu kokan kokusuyla, lahuti âlemlere götürür beni Ne zaman bir çöl resmi görsem, Hüseyin gelir aklıma Çölün kısır toprağına can katan Çölde açan kızıl bir lale Yalnız, eli boş, lakin yücelere, Mele-i Ala'ya çıkmak için sabırsızlanan Rabbine verdiği söze sonuna kadar sadık kalan Hüseyin! Rabbin adaletini canı, kanı pahasına ikame eden ve dost görünümlü düşmanın maskelerini indiren Peygamberin mirasçısı Hüzünlü ilahiler bana hep onu hatırlatır Göklere savrulan çöl kumlarının vefasızlığına inat, kederli nağmeler, Hüseyinvari seslenir âleme "Heyhat! Bize zillet uzaktır! Biz ki, Âlemlerin Efendisinin teveccühüne mazhar olmuşuz Bize ancak direnmek, olmazsa onurluca ölmek yakışır!" Haykırışını göğe savurur! Açtığın çığır, hiç kapanmadı ey şehitlerin efendisi! Nübüvvet nurunun teminatı oldu kanın Hak ile batılı ebediyen ayıran "Furkan" oldun! Sen Hakka, sahip olduğun her şeyle şahid oldun! "Gücün yok Savaşmazsan da olur" Diyenlere "Gücüm olmazsa bile batıla karşı savaşmalıyım!" fetvasını verensin! En önemli bir zamanda sorumluluktan kaçanlara, sorumluluğu hatırlattın "Peygamberinize ihanet etmeyin!" diye haykırdın Yine de yalnız kaldın! O meşum günde yapayalnız kalmış olabilirsin Ancak bugün, Sana yarenlik eden, Senin açtığın yolda yürüyen şehitlerimiz var hala! Ümmetin kararan yüzünü aydınlatan, kısılan sesinin nidası olan, sabahın yakın olduğunu haykıran! Zulüm çarklarının acımasızlığı, Hak nidanın gürleşmesine sebep olmuşsa da, Şehitler, her çağa adaleti, imanı ve özgürlüğü vaat etmektedir Nefsin saptıran arzularına sed çeken, sonsuza gözünü diken ve kararında asla gevşeklik ve pişmanlık duymayan şehitlerdir "Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar Onlardan kimi adağını yerine getirdi, kimi de beklemektedir Ahitlerinde hiçbir değişiklik yapmamışlardır" Ahzab suresi 23 Ey kızıl lale! O kupkuru çöle döktüğün kanın boşa dökülmedi! Toprağa, insana, imana can verdi Değersizliğin gayyasından, Cennet köşklerine ulaştırdı Âlemlerin Rabbini arzulayanların asla kaybetmediğini ispatladın! Kaybedenlerin, tüm dünyaya sahip oldukları sanılsa da, aslında hiçbir şeye sahip olmadıklarını kanıtladın Şimdi kimmiş kaybeden, kimmiş kazanan? Seni anlatmaya kelimeler kâfi gelmezken, sana kıyanlar hangi aşağılayıcı kelimelerle anılıyor! Kelimeler bile, o zalim güruhu anlattığı için muzdarip! Ama neylersin ki, Âlemlerin Efendisi Yüce Rabbimiz, hiçbir zulmün, hele de sana, "Peygamber torununa" yapılan zulmün saklı kalmasını dilememiştir Nefsin maskeleri indirildiğinde, altında ne melun yüzlerin saklı olduğu anlaşılsın için, gök yarılsa da, yer parçalansa da ifşa olmasını murad etmiştir Sana ihanet eden o toprakların, bu gün ne halde olduğunu sanırsın? İhanetin bedelini ödemediklerini, yanlarına kar kaldığını mı zannedersin? Alınlarına sürdükleri kara lekeyi, ancak seni örnek aldıklarında kurtulacaklarını onlar da idrak ettiler Şimdi en çok şehit, bu topraklardan neşv-ü nema buluyor biliyor musun? Yine Senin kanın onlara can verdi! Yine Senin yolun onlara yol oldu! Yola revan olan Şehitler kervanı yürüyor ey şehitlerin efendisi! Ümmetin kurtulacağı, izzet ve azametine kavuşacağı günlere yürüyor İslam'ın beldeleri, bedensiz canlarla diriliyor! Bedenleri olup, ruhları olmayanlara ruh bahşediyor! Şehit kanın, yalnız ölü toprağı değil, ölü bedenleri de diriltiyor Her ne zaman açılan bir gül, dalında boynunu büken bir lale görsem, hep Seni hatırlayacağım Ve Seni hiç unutmayacağım ey şehit! Şükran Taşdelen |
|