Besmele Bilinci |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Besmele BilinciCahiliye döneminde müşrikler önemli işlerine “Lat adına”, “Uzza adına” ve “Menat adına” diyerek başlarlarken Hıristiyanlar “baba-oğul ve kutsal ruh adına” diyerek başlarlardı Hanif dinine mensup olanlar ise “bismike allahümme” ifadesini kullanırlardı Müslümanların kullandığı besmele yani “Bismillah´ir Rahmani´r Rahim” şeklindeki söyleyiş ilk defa Kuran ile öğretilmiştir Birçok inançta yüce bir kuvvet olduğuna inanılan ilahi bir güce sığınarak işlere başlama anlayışı vardır Bu konuda ünlü filozof Eflatun şöyle söyler: “Biraz olsun bilge olanlar tanrılık bir kuvvete sığınmadan küçük büyük herhangi bir işe girişmezler“ (Timos) Besmelede geçen “Allah” ismi, İslam öncesi Arap şiirlerinde ve eski kitabelerde de yer almış bir kelimedir Çok tanrılı Arabistan´da bazı kabilelerin “Allah” adıyla bilinen bir tanrıya inandıkları bilinmektedir O dönemde putperestler Allah´ı, göğü ve yeri yaratan baş tanrı ve Mekke´deki Kabe´nin Rabbi (Rabbul Beyt) olarak kabul ediyor, öteki tanrılarını da bu üstün tanrı ile insanlar arasındaki bir aracı olarak görüyorlardı Dolayısıyla “Allah” ismi Kuran´dan önce de kullanılmaktaydı Bu bilgi bizi şirk dininde de “Allah” isminin kullanıldığı bilgisine götürmektedir Demek ki marifet yalnızca Allah ismini zikretmek değil, onun ismini şirk unsurlarına bulaştırmadan söyleyebilmektir Bu durumda besmeledeki en önemli vurgu tevhide olmalıdır Basit bir ifade ile bizim “Allah” deyişimiz müşriklerin demesi gibi olmamalıdır Yani her besmele çekiş tevhit bilincini kamçılamalıdır Besmelede iki aynı kökten türeyen “Rahman” ve “Rahim” isimlerinin kullanılması, Yüce Allah´ın merhametinin büyüklüğünü vurgulamaktadır Dolayısıyla her iki kelime de “merhametli” anlamındadır Fakat şu var ki “Rahman” ismi dünyevi zamana taalluk eden ve tüm mahlukatı kapsayan bir merhamete işaret ederken, “Rahim” ismi yalnızca ahirette tüm müminleri kucaklayacak olan bir merhamete işaret etmektedir Klasik tefsir anlayışının ayrımı bu şekildedir Besmelede bu iki ismin kullanılması ve Kuran´da bir istisna hariç bütün sûrelere besmele ile başlanılması Yüce Allah´ın merhametinin kuşatıcılığına delalet etmektedir Araf Suresi´nin 156 ayet-i kerimesinde Yüce Allah şöyle buyurur: “Rahmetim her şeyi çepeçevre kuşatmıştır” Bununla birlikte bir hadis-i şerife göre Allah´ın rahmetinin gazabından çok olduğu bilinmektedir (Bkz Buhari, Tevhid, 15) Surelerin başlangıcında besmele olduğuna göre sureleri anlarken “rahmet” merkezli bir anlayışın benimsenmesi gerektiğini söyleyebiliriz Yani surelerin; başlarındaki besmelede zikredilen Rahman ve Rahim isimleri ile alakalı bir şekilde anlaşılması gerekmektedir Yüce Allah surelerin başında esma-i hüna´sından başka isimler değil de bu isimleri zikrettiğine göre, bundaki hikmetlere sırtımızı dönerek bir anlayış geliştirmek doğru olmasa gerektir Bir başka ifade ile rahmet merkezli bir tefsir anlayışını benimsemenin; bahsedilen bu durumun bir gereği olduğunu söyleyebiliriz Besmelede Rahman ve Rahim isimlerinin olmasından bizim çıkarmamız gereken bir hikmet de şudur: Besmele hayatımızın merkezinde olduğuna göre besmelenin unsuru olan bu iki ismin anılması hayatımızdaki “merhamet” faktörünün önemine işaret etmektedir Yani Müslüman her işinin başında Rahman ve Rahim´i zikrederek kendisi de o sonsuz merhametin boyasıyla boyanır Şayet sürekli Yüce Allah´ın rahmetini andığımız halde, merhametten yoksun bir gönle sahip isek bu bizim o zikrin hakkını veremediğimiz anlamına gelmektedir Buna göre her besmele merhamete yapılan bir vurgu ve insana merhametli olması yönündeki bir hatırlatmadır Başka bir ifade ile besmele çekmek, “bilinc”e merhamet sinyali göndermektir Ona merhameti hatırlatmaktır Bütün işlerine besmele ile başlayan müminler, Yüce Allah´ın şefkat ve merhameti ile ilgili olan Rahman ve Rahim isimlerini söyleyerek hayatlarının merkezine rahmeti her şeyi kuşatan Yüce Allah´ın hak dinini almış olurlar Bu, Müslümanların kendi kimliklerine yaptıkları bir vurgudur Yani her besmele Müslüman kimliğini besleyen bir unsurdur “Sekülerizm” yani “dünyevileşme” felsefesinin en önemli hedefi Yüce Allah´ı hayatın her alanından çıkartmaktır Buna karşın bilinçli olarak besmele çeken her Müslüman bütün işlerine Yüce Allah´ın ismiyle başladığından dolayı, işlerini Yüce Allah ile alakalandırıyor demektir Onun bu tavrı sekülerizmi reddediş anlamına gelmektedir Bu durumda çektiğimiz her besmele sekülerizme bir itiraz niteliği taşımaktadır Müslüman olarak her işimize besmele ile başlamamızın gerekliliği bize aynı zamanda şunu öğretmektedir: Bizden her işimize besmele ile başlamamız istenildiğine göre, bizim her işimizde Yüce Allah´ı hatırlama zaruretimiz olmalıdır Yani bizler bütün işlerimizi onun dininden bağımsız olarak düşünemeyiz İşlerin başında zikrettiğimiz besmele, bizim Yüce Allah´ın dininden bağımsız hareket etme lüksüne sahip olmadığımızı göstermektedir Besmelenin bir yönü de şudur ki amellerimizi ibadete dönüştürücü bir kelime olmasıdır Amellerin niyetlere göre olması esprisinden yola çıkacak olursak, besmelenin niyetlerdeki bir “iman” vurgusu olduğunu da söyleyebiliriz Bu durumda niyetlerde Yüce Allah´ın rızasının her şeyin önüne getirilmesi, besmelenin de zikredilme gayelerindendir Besmele çeken insan bir bakıma zikreden insan demektir Çünkü her bir besmele bir hatırlayıştır Rahman ve Rahim olan Yüce Allah´ı anmaktır Yüce Allah´ı çokça zikretmenin yolu besmeleyi hayatın her alanına taşımaktır Aydın Başar |
|