Yakınlık, Fedakârlık İster |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yakınlık, Fedakârlık İsterKurb kelimesi, yakınlık, yakın olmak anlamındadır Kurban da, kelime olarak, Allahü teâlâya yakın olmak ve bir gaye uğruna kendini feda etmek anlamlarına gelmektedir Dinen ise; mukim, akıl, baliğ, hür ve dinen zengin olan Müslüman bir erkek ve kadının, Allahü teâlânın rızası için kurban niyetiyle bir hayvanı kesmesidir Dinimizin emrettiği ibadetlerden namaz ve oruç, beden ile, zekat ve kurban, mal ile yapılan ibadetlerdendir Hac ibadeti ise, hem mal hem de beden ile yapılan bir ibadettir İnsanlardan bazılarına, beden ile, bazılarına da mal ile yapılan ibadetler zor gelmektedir Cenab-ı Hak ise, her iki şekilde de kullarını imtihan etmektedir İnsanın, bedenini, malını hatta canını Allahü teâlânın rızası için, Onun emri olduğu ve Onun yolunda feda edebilmesi kolay değildir Dünyada iken, bu fedakârlığı yapabilenler, hakiki bayrama ve sonsuz Cennet nimetlerine kavuşmaktadırlar İbrahim-i Havvas hazretleri anlatır: “Bir sene, hacca gitmeye niyet ederek yola çıktım Ne zaman Kâbe-i şerif tarafına gitmek istedimse, gayri ihtiyari ters istikamete doğru gidiyordum Allahü teâlânın iradesi beni bu tarafa çekiyordu En sonunda İstanbul tarafına gitmeye karar verdim Şehre girdim Yüksek bir köşk gördüm Kapısı önünde, bir kısım insanlar toplanmıştı Yaklaşarak; -Niçin toplandınız? diye sordum Onlar da; -Rum Kayserinin kızı delirmiş, çare bulmak için doktorlarını topladı dediler Bunda bir hikmet olsa gerektir deyip içeri girdim Odada Kayser’in kızını gördüm Bana bakarak; -Ey İbrahim-i Havvas! Hoş geldiniz dedi Ben, hayret ederek; -Beni nereden tanıyorsunuz? diye sorunca bana; -Canımı canana teslim etmek istedim ve Hak teâlâdan sevdiği bir kulunu yanımda bulundurmasını niyaz ettim “Üzülme, yarın İbrahim-i Havvas dostum sana gönderilir” buyuruldu dedi Bunun üzerine; -Peki hastalığınız nedir? diye sorduğumda kız; -Bir gece dışarı çıkıp, ibret nazarı ile gökyüzüne baktım Allahü teâlâ, beni benden aldı Kendimden geçtim “La ilahe illallah Muhammedün resulullah” kelimesi dilime, manası kalbime geldi Bu kelimeyi dilimden düşürmez oldum Bu sebepten halime delilik, bana da deli dediler diye cevap verdi O zaman ben; -Bizim diyara gelmek ister misin? deyince, o da; -Sizin diyarda ne vardır? dedi -Mekke, Medine, Beytülmukaddes oradadır diye cevap verince; -Sağ tarafına bak dedi Baktım, bir düzlükte Mekke, Medine ve Beytülmukaddes’i karşımda duruyor gördüm Az sonra bana; -Vakit yaklaştı, istek ve arzu haddi aştı dedi ve Kelime-i şehadet getirip ruhunu teslim etti” Behaeddin Buhari hazretleri hacda iken hacılar Mina’da kurban kesiyorlardı ve; -Bizim de kurban kesmemiz lazım, fakat biz oğlumuzu kurban edeceğiz buyurdu Talebeleri “bu sözde bir hikmet vardır” diyerek, o günün tarihini kaydettiler Hacdan sonra Buhara’ya döndüklerinde, Behaeddin Buhari hazretlerinin o sözü söylediği gün, oğlunun vefat ettiğini öğrendiler Oğlunun vefatı üzerine buyurdu ki: -Allahü teâlânın ihsanı ile oğlumun vefat etmesi hususunda da Resulullah efendimize uymuş oldum Çünkü Peygamber efendimizin de oğlu vefat etti Resulullah efendimizin başından geçen işlerin hepsi benim başımdan da geçti Yapmış olduğu her işle amel ettim Hiçbir sünneti terk etmedim Hepsini yerine getirdim ve neticesini buldum Tavus bin Keysan hazretleri anlatır: “Hacca gitmiştim Yanımda bir de çocuk vardı Binecek hayvanı, yiyecek bir şeyi yoktu -Ey çocuk, senin yiyeceğin var mı? dedim Çocuk; -En iyi yiyecek takvadır Kerimlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun değildir dedi İhram kuşandığımızda hepimiz “Lebbeyk” dediğimiz halde, çocuk söylemiyordu -Niçin söylemiyorsun dedim -Red cevabını duymamak için dedi Bu söz üzerine çok ağladım ve kendi kendime; “Bu çocuk reddolunmaktan korkarsa, biz reddolunur, kabul edilmezsek halimiz nice olur” dedim! Mina’ya kurban kesmek için geldik Kurbanlarımızı kestik, fakat o çocuk kesmedi ve; ‘Ey benim Allah’ım! Herkes kurban kesiyor Benim kurban kesecek hiçbir malım yok Ancak, bu küçük vücudumu senin rızan için kurban etmek istiyorum, kabul buyur Allah’ım?’ diyerek ağlıyordu Çocuk, Kelime-i şehadet getirerek canını, canana teslim etti Annesi hadiseyi öğrenince, çok üzülüp ağladı Bir ses duydu: -Ey hatun! Senin çocuğun, benim rızama kavuşmak için canını feda etmek istedi Kabul ettim Eğer istersen seninkini de kabul ederim, diyordu” Netice olarak, Resulullah efendimizin aşkı ile yanan Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin buyurduğu gibi olabilmek kolay değildir: Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı! Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim Osman Ünlü |
|