Sevgide Sınır Aşılınca |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sevgide Sınır AşılıncaSevgide sınır aşılınca Televizyonlarda, gazetelerde her gün seyrediyoruz, okuyoruz bu tür aşırılıkları Konserde, bir genç kız ayağa kalkıp, kendini paralarcasına bağırıyor sahnedeki şarkıcıya: "Sen benim her şeyimsin!", "Canım sana feda olsun!", "Sensiz yaşamak bana haram!", "Kurban olayım sana!" vs Ayrıca, ayılıp bayılanlar da cabası Hâlbuki, kurban sadece Allah için olunur; can sadece Allah için feda edilir Bir insanın birine hayranlık duyması, onu sevmesi anormal bir şey değil Burada önemli olan, dozu iyi ayarlayabilmek Fanatikliğe kaçmamak lâzım Her sevginin bir sınırı vardır Allah sevgisi, peygamber sevgisi, evliya sevgisi, ana baba sevgisi, evlât sevgisi, karı koca sevgisi Fakat bunların sınırları, alanları farklı Sınırı iyi ayarlanamazsa, Hıristiyanların sevgide ileri gidip Hz İsaíyı ilâhlaştırdıkları gibi, tapınmaya kadar yol bulur her sevgi Bütün işlerde olduğu gibi, sevgide de orta yolda bulunmak şarttır Bu yol, insanı gerçeğe götürür Orta yolda olmak, kişinin izzet ve şerefini artırır Aşırılıklar ise bunlardan mahrum bırakır insanı Her alanda aşırılıklardan kaçmak gerekir Mal mülk edinmede, sporda, sanatta, bilimde, cinsellikte Çoğu zaman artık bu aşırılıklar tapma, tapınma noktasına geldi günümüzde Bir nevi ayin yapma, manevî boşluğu doldurma şekline dönüştü Çünkü insanın yaratılışında inanma arzusu vardır Bu arzuya kavuşamazsa, boşluk içinde hisseder insan kendini İşte bu boşluğu sözde doldurmak için bu tür aşırılıklara, fanatikliğe yönelir insanoğlu Gerçek inanca kavuşamadıkça da, kendini bunlardan kurtarmak mümkün olmaz İnsanın nihaî maksadı ne ise, onun ilâhı odur Bir kimsenin maksadı, mal, mülk kazanmak ise, bunun için her şeyi mubah görüyorsa; bu kimsenin ilâhı mal, mülk olur Yine bir kimsenin bütün maksadı bir sanatçıyı görmek, onu dinlemek ise, bu normal sevgi olmaz; ona tapma noktasına varır Dinimiz, dünya lezzetlerini yasak etmedi Bunların azgınca, taşkınca, zararlı olarak kullanılmasını yasak etti Eğer ölçü iyi ayarlanamazsa, cahiliye zamanındaki ile şimdiki tapmalar arasında pek fark kalmaz Fark sadece şekilde, tapınılan şeylerde olur Eskiden put denilince, taştan, tahtadan yapılanlar akla gelirdi Yani somut hâldeydi; bugün ise soyut hâle geldi Cahiliye zamanında, puta tapan müşriklerin en çok korktukları, yeni gelen dinin, putlarına zarar vermesiydi Bunun için Peygamber efendimize, "Bizim putlarımıza karışma da ne yaparsan yap!" diyorlardı Günümüzde yaygın olan gizli putperestler de aynı gayret içinde "Benim putuma, malıma mülküme, hayranıma karışmayın da siz ne yaparsanız yapın" düşüncesindeler Müşrikler, mabutlarını boynuna asarak; "Sen bize, benim Rabbim bana şah damarımdan daha yakındır, diyorsun İşte benim Rabbim boynumda Herkes görüyor Senin Rabbin hani? Onu da görelim Görülmeyen şey Rab olur mu?" derlerdi Peygamberimize Bugün de, mabudunu boynuna asan tıpkı o müşrik gibi, dinin karşısına çıkıp itiraz ediyor çokları Kiminin nefsi, şehveti; kiminin de dünya hırsı, mabudu olarak boynuna asılmış vaziyette dolaşmakta Fakat soyut olduğu için biz görmüyoruz Cahiliye zamanında olduğu gibi, bugün de, fanatiğin gizli mabuduna birşey söylediğin zaman, çılgına dönüyor; en yıkını bile olsa onu çekinmeden öldürebiliyor Zamanımızda, insanın manevî yönden kendini tatmin etmesi, oldukça değişik şekillerde tezahür edebiliyor Çoğu kimseler konser esnasında öyle bir kendilerinden geçiyorlar ki, bu bir nevi ayine dönüşüyor Fakat bunlar yaptıklarının farkına bile varmayabiliyorlar Bunun için yaptıklarının ayinle ilgisinin olmadığını zannederler Çünkü, bu ayinleri törpülenmiş, yumuşatılmıştır İşte bütün bunlardan kurtulmak; orta yolda olmakla, aşırılıklardan kaçınmakla mümkündür Uçlarda olmak, insanın dünyada ve ahirette rahat etmesi için gösterilmiş yoldan ayrılmak olur Orta yolda bulunabilmek ise, dinimizin çizdiği sınırlar içinde kalmakla mümkündür Çünkü cenab-ı Hak dünya ve ahiret huzurunu bu sınırlar içinde yaratmıştır Bunun dışında huzur aramak, seraptan su beklemek olur Mehmet Oruç |
|