Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
izzeti, nefs

İzzet-İ Nefs

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İzzet-İ Nefs




İzzet-i nefs




İzzet-i Nefs’in Anlamı

İhtimalle bir şeye ihtiyacınız olduğu halde, haysiyet ve şahsiyetinizi korumak için onu kimsenin ya­nında açmadığınız olmuştur Ya da kimi za­man önünüze bir sorun çıkmış, fakat onu, çö­zümlemek ve bertaraf etmek için bir kimseye açma haddinde görmemişsiniz
Acaba, şimdiye kadar kötü bir şahısla karşı kar­şıya gelmemek için yolunuzu değiştirdiğiniz, ağzı bozuk ve laubali bir şahısla ağız ağza girmemek için sabrettiğiniz, hatta kendinizi müdafaa etmekten bile vazgeç­tiğiniz olmuş mudur?
Bunlar ve bunun gibi diğer örnekler; yüce ve güçlü bir ruhun şahitleri olup, ondan “izzet-i nefs” diye bahsediyoruz
İnsanın canı azizdir; refah ve zenginliği sever Ama insanın insaniyeti her şeyden daha üstündür; şahsiyet, onur ve değeri, mal ve servetten daha çok üs­tündür “keramet-i nefs” de, dünyevi ve maddi hesap­ların menfaatinden daha büyük bir değere sahiptir
İnsan bir şeye göz diktiğinde, bu isteğini yerine getirmek için yüce insaniyetin­den bir kısmını teh­likeye ve telef olmaya maruz bırakır Bazen de bir isteği yerine getirmek için; hak, din, şeref ve keramet-i nefs ayaklar altına alınır Acaba, ger­çekten nefsani istekler, böyle zararlı muamelede takip edilecek kadar önemlimidir?
Sınırsız, hesapsız ve ölçüsüz olan nefsani istekler uğruna, nasıl olur da maneviyat, kemal ve değerden herhangi bir şey feda ediliyor ve elden veriliyor?
İzzet-i nefs sahipleri, asla onurlarını bir parça ekmeğe satmazlar ve yüce tabiatlarından dolayı, asla nefsi isteklerini; hakirlik, hafiflik, alçaklık ve zil­lete duçar olma sebebi yapmazlar


Vücudun Değeri

İzzet-i nefsin diğer bir nişanesi, insanın, kendi vücu­dunun asaleti ve şahsiyetini koruması, maddiyattan yük­sek olan insanî değerlerini, hakir istekler, istik­rarsız he­vesler ve zillet yüklü dileklerle kirletmeme­sidir İzzet; kuvvet, dayanıklılık, sağlamlık, sarsılmazlık, yıkılmazlık ve gevşemezlik manasındadır Aziz insan, alçaklık ve hakirliklerin, onun kalp, beden ve şahsiyet zeminine nüfuz etmesine izin vermez
İzzet-i nefs sahibi olan biri, kendi insanî kimliğini, fesat ve bozuklukların darbeleri karşı­sında mu­hafaza eder ve bu, kendini tanıma ve insanın insanî ve manevi makamının değeri bilincinde olma sayesinde mümkün olur ancak
İnsan kendini hangi şeyle kıyaslıyor? Kendini neye karşı satıyor? Kendini neye veriyor ve karşılı­ğında ne alıyor? Gerçekten insanın değeri ne ve ne kadardır?
Hz Ali (as), güzel, belagatlı ve yüce bir sözünde, insanın yüksek makamı ve onun vücudunun değeri hak­kında şöyle buyurmaktadır:
[color="green"]“Biliniz ki, sizin can ve vücutlarınızın cennet dı­şında bir değer ve karşılığı yoktur O halde onu cennet dışında (bir karşılıkla) satmayınız
Bu makamı tanıyan ve koruyan kimse, asla al­çak­lık, hakirlik, aç gözlülük ve zillete düşmez Kendi cevherini, nefsani temenni ve maddi isteklere satmaz İzzet-i nefs, bilinçli insanın kendini ucuz satma­sını engeller

İstemek, Zillet Köprüsü

İnsanın vücudî varlığı, bazen bir istek sebe­biyle kırılır Herkes, kendini kamil, ihtiyaçsız ve bü­yük göstermek ve şahsiyetini korumak için çalışır Ancak, kimi zaman zayıf iradeli ve aç gözlü kişiler, bir istek uğruna o cevheri kay­bederler
İstemek; ihtiyaç senedi, fakirlik ve yoksulluğun ni­şanesidir Bazen bir onur, bir isteğin rehini olur ve ihtiyaç elini açmakla, o uzun yılların onur ve haysi­yeti, tama­men yok olur
İmam Ali (as) şöyle buyurmuştur:
[color="green"]“Yüzünün suyu donmuştur; ancak bir şey istersen yumuşar, sızıp damlamaya başlar Öyleyse kime yüz suyu döktüğüne dikkat et
Saib-i Tebrizî de ne güzel söylemiştir:
Talep elini birinin önüne uzattığında,
Haysiyetinden geçmen için köprü kuruyorsun
En kötü durum; hırs, tamah, çoklukla övünme ve fazla talepte bulunmanın, insanı istemeye mecbur bırakması ve sahip olmadığı şeyleri ele geçirmek veya sahip olduğu şeyleri artırabilmek ya da isteklerinden bazılarına ka­vuşabilmek için her işe el uzatması, tanıdık ve yabancının yanında alçalması, yalvarıp dilenmesi, küçülmesi, şunun bunun hizmet­çisi ve kölesi haline gelmesidir
Acaba dünyanın ne kadar değeri vardır ki, insan kendi itibar ve şerefini onun rehini haline getirsin?
Para ne kadar mukaddestir ki, insan, kendi izzet-i nefsini onunla değiştirsin?
Acaba bütün isteklere ulaşılmalı mıdır? Nefsin istediği her şeyi temin etmek gerekir mi? Öyleyse, iffet, izzet-i nefs, iç güdü ve arzuların kontrolü, hırs ve açgözlülüğü gemlemek, nerede, ne zaman ve kimin içindir?
Bu alışverişte ne veriyoruz ve ne kazanıyoruz?
Hz Ali (as)’dan güzel bir söz nakledilmiştir:
[color="green"]“Nefsini bütün aşağılıklardan üstün tut, seni arzulara doğru çekse bile; çünkü hiçbir şey izzet-i nefsinden kaybettiğinin yerini tutamaz
Mesele insanın izzeti ve şerefi ile ilgilidir Bu izzet ve şeref, dünya ve nefsani istek­ler karşısında yer alarak onlardan bir kısmı he­der olursa, artık onların yerini doldura­bilecek hiçbir şey ol­maz
Nice insanlar, “isteme” kuyularına düştüler; başkalarının ipleriyle dışarı çıktılar, nefsani istek­lerine ulaştılar, iki ekmeğin minneti altında kaldılar, kendi izzet ve şereflerini o kuyuda bıraktılar ve onurla­rını, başkalarına yaslanmakla değiş-tokuş yaptılar!
İsteme ki aziz kalasın; tamah etme ki başı dik ola­sın; kanaat et ki esir olmayasın
Bu, özgür insanların Mevlası olan Hz Ali (as)’ın kılavuzluğudur O şöyle buyurmuştur: “Kanaat, izzet getirir”[4]
Diğer bir sözünde de şöyle buyurmuştur: “İzzet, )halkın elindekilerden) ümit kesmekle beraberdir”[5]
Sahip olduğun şeyle kanaat et ve elindekilerle yetin ki aziz olasın


İzzet Cevherini Koruma

İzzet ve şeref cevherini korumak bir görevdir Kendini tahkir ve küçümsenmeye maruz kılmamalıdır İnsan, özür dilemek zorunda kaldığı bir işten kaçınmalı­dır ki bu yoldan da değeri, onuru ve itibarı zarar görme­sin
Kerimane muaşeret, saygısız insanların taarruz ve saldırılarından korunmak için, izzet-i nefsden bir koruyucudur Bu hedefe ulaşabilmek, başkalarıyla olan ilişkilerde özel bir tutumu gerektirir; bilinç esası üzerine bir ilişki, izzeti korumak, tamah ve istekleri ayak altına almak
Öyle yaşanılmalı ki, ceza ödemek zorunda kalınmamalı
Öyle çalışılmalı ki, azarlanmaya ve kı­nanılmaya tabi tutulmamalı
Öyle davranılmalı ki, başkaları tarafından insana hakaret edilmemeli En azından bunla­rın bir bölümü bizim elimizdedir Fakat bu, insanın söyleme, çalışma ve irşat etme görevinden kaç­ması anlamına değildir Belki, kendini düşürecek, saygısızlığa uğrayacak ve toplumda tahkir edilecek etkenleri hazırlamamalıdır
Hem güç ve kudret sahipleri karşısında dinî izzetimizi korumalı, hem de zenginlerle bir araya ge­lirken ve diyalog kurarken zelilane ve hakirane davranış­lardan kaçınmalıyız Bu şekilde, Musevî izzeti, Firavnî kudret karşısında başı dik bir şe­kilde koruyabiliriz Eğer bir kimse, servet sahibi birisine, paraları için saygı gösterirse, din ve şerefini ayakları altına alıp çiğnemiştir Hz Ali (as)’ın tabi­riyle:
[color="green"]“Kim, zengin birinin yanına gider de zenginliğinden dolayı ona tevazu ederse, dininin üçte ikisi gider
Ne ilginçtir ki, bir insanın dini, tahmin edilmeyen yerlerden darbe alır
Bu düşünce ve davranışı, çocuklara da öğretmeli ki, onlar da izzet-i nefsle yetişsinler ve zenginlere karşı küçüklük, alçaklık ve zillet hissetmesin­ler
Eğer bizim genç neslimiz, insan kerameti, yüce tabiatlılık ve izzet-i nefs kavramını anlayamazsa, küçük bir ruh, sınırlı bir himmet ve sürekli aç olan bir gözle zenginlerin esiri olacak­tır Çocuklara yapılacak en büyük hizmet, onların azim ve gayretlerine yükseklik, vucudî şahsiyetlerine de zenginlik bağış­lamaktır Böyle bir terbiye sayesinde, yüce ruhlara sahip ve maddi değerlerin bağlarından kurtulmuş kişiler, bu çeşit talepleri acı ve çok ağır bulur ve onlara boyun eğmezler
Hz Ali (as)’a nisbet verilen divanda şöyle bir şiir geçmektedir: “Dağların kalesinden kayalar taşımak, bana göre, halkın minnetine tahammül etmekten daha sevimlidir Ben her şeyin acısını tatmışım, hiçbir şey, istemek ve dilenmek­ten daha acı değildir
Nasır Hosrov’un dediği gibi:
Onurla ekmeksiz kalırsam,
Alçaklardan ekmek istememden daha iyidir


[1] Nehc’ul-Belağa, S Salih, Hikmet: 456

[2] a g e, Hikmet: 346

[3] a g e, Mektup: 31

[4] Gurer’ul-Hikem

[5] a g e

[6] Nehc’ul-Belağa, Hikmet: 228

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.