Nasihat Ve İrşad |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasihat Ve İrşadNASİHAT VE İRŞAD Nasihat: Nasihatkelimesi sözlükte; nush, öğüt manasına gelir İbnü'l-Esîr'in "en-Nihaye" adlı eserinde "nasihat" kelimesinin Arapça'daki aslî manası; kendisine nasihat edilenin hayrını istemek demektir Bu manayı tek bir kelime ile ifade etmek mümkün değildir Buna en yakın kelime, "hayırhahlık"tır Bu, Arapça'da kullanılan manaca en kapsamlı ve geniş kelimelerden biri kabul edilmiştir Kelimeyi dilimizdeki öğüt vermek, tavsiye etmek manasında almak, manayı daraltır Bu sebeple "hayırhahlık" manasını da zihnimizde canlı tutmamız gerekir İslam alimleri, nasihatin dinde mühim bir yer tuttuğunu belirtirler ve dinin mihver ve direğini nasihatın teşkil ettiğini söylerler Görüleceği üzere, Resulullah "din"i nasihat olarak tarif etmiştir Müslüman da Allah, peygamber, Kur'an, büyükler ve din kardeşleri için hayır dileyen kimsedir Temimu'd-Dâri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyissalâtu vesselâm): 'Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!' demişti Biz: 'Ey Allah'ın Resulü! Kimin için hayırhah olmaktır?' diye sorduk Resulullah (as): 'Allah için, Allah'ın kitabı için, Resulü için ve Müslümanların imamları ve hepsi için!' buyurdu" Görüldüğü üzere bu hadiste, din, nasihat olarak tarif edilmektedir Buna göre dinî bir ifade olarak nasihat; hayırhahlık yani hayrını ve iyiliğini istemek, bu sebeple hayrı ve iyiyi duyurup, hatırlatmak anlamına gelmektedir Bu manayı dilimizde ifade eden en yakın kelime, öğüttür Hadiste, "Din nasihattir" yani din hayırhahlıktır dendikten sonra bu hayır isteme işinin kimler için olacağı sorulmuş, Resulullah (aleyissalâtu vesselâm) da "Allah, Resulullah, Kitabullah, Müslümanların imamı ve Müslümanlar için hayırhahlık" diye açıklamıştır İbnu'l-Esir konuyla ilgili olarak kısaca şu açıklamaları yapar: * Allah için nasihat (hayırhahlık): Allah'ın birliği hususunda sıhhatli bir itikaddır O'na yapılan ibadette niyeti halis tutmaktır * Kitabullah için nasihat (hayırhahlık): Onu tasdik ve onda olanlarla amel etmektir * Resulullahiçin nasihat (hayırhahlık): Peygamberliğini tasdik, emir ve yasaklarına inkıyad etmektir * İmamlar için nasihat (hayırhahlık): Hakta onlara itaat etmek, zulmettikleri zaman da onlara isyan etmemektir * Bütün Müslümanlar için nasihat (hayırhahlık): Onları maslahatları doğrultusunda irşad etmek" Dinin, "nasihat" olarak tarif edilmesi, dinde nasihatin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ortaya koyması açısından büyük bir değer göstermektedir Hadisin zahiri, nasihat edilen kimseye nasihatin fayda etmeyeceğini bilse bile, nasihatin vacip olduğunu ifade eder Hz Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kime ilme dayanmayan bir fetva verilmişse, bunun günahı ona fetva verene aittir Kim, bir kardeşine, gerçeğin başka olduğunu bile bile, farklı bir irşadda bulunursa ona ihanet etmiş olur" Nasihatle yola çıkıp irşadla devam eden her Müslüman davetçi bu yolun sonunda güzel verimler elde ederek hem dünya hem de ahiret saadetini yakalamış olacaktır Şimdi bu izahtan sonra irşadın tanımını ve önemini izah etmeye çalışalım İrşad: İrşâd kelimesi sözlükte; doğru yoldan gitmek, doğru yolu bulmak, doğru düşünmek, akıl ve temyiz gücüne sahip olmak, irşâd ise doğru yolu gösterme, uyarma, irfan sahibi birinin bir kimseye Allah yolunu göstermesi gibi anlamlara gelir İrşâdı yapan kimseye mürşid denir Allah'ın, sayısı doksan dokuz olan güzel isimlerinden birisi de "er-Reşîd"dir Reşîd, mürşid anlamındadır Mürşit, doğru ve hak yolu gösteren demektir Şu halde irşâdda; rehberlik, doğru yolu gösterme, hak ve hakikate davet söz konusudur Terim olarak irşâdı şöyle tarif edebiliriz: Bu işe ehil kimseler tarafından insanları, dünya ve ahiret saadetine ermeleri için hak ve hakikate, doğru yola, salih amele ve her çeşit iyiliklere çağırarak, her türlü kötülükten kaçınmalarını telkin etmek İrşâdda muhatab olan, yani irşâd edilecek kimseler hem gayrimüslimler ve hem de müslümanlardır Müslüman olmayanları irşâd; onları iman ve İslâm'a davet etmek demektir Müslümanları irşâd ise; onlara imanın gereği olan salih amel ve güzel ahlâkı telkin etmektir İrşâdı yapacak kimseler ise Peygamberlerden sonra, salih müminler ve din bilginleridir İrşâd, dini bir emir olup müslümanlar üzerine farz-ı kifayedir Müslümanların içlerinden bir grup bu görevi yapınca diğerlerinin üzerinden düşer İnsanları irşâd edecek mürşidleri, din bilginlerini yetiştirmek müslümanlar üzerine farzdır Kur'an-ı Kerîm'de: "Sizden, insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk olsun" buyurulur Ümmet; grup, sınıf anlamınadır "İçinizden irşâd görevini yapacak bir grup bulunsun" veya "sizden, emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i ani'l münker yapacak bir topluluk oluşsun" demektir İnsanlık tarihinde doğru veya yanlış hiçbir sistem ve hiç bir nizam büyük kitleler tarafından kendiliğinden kabul edilmemiştir Her hangi bir nizam ve ideolojinin kabul edilmesi için mutlaka o nizam ve ideolojinin davetçilerinin bulunması gerekir Din için de bu genel kaide geçerlidir Allah Teâlâ'nın insanların hidayeti için peygamberler göndermesi, bu peygamberlerin, Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için daimi bir çalışma içerisinde bulunmaları bunun apaçık bir delilidir İnsanları irşâdda bulunmak, onların dünya ve ahirette saadet ve selametleri için çalışmak demektir Bu nedenle insanları irşâd önemli bir görevdir Bu görevi toplumda belli bir grubun üstlenmemesi, toplumun hepsinin sorumluluğuna sebep olur Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Günah işleyenlerin bulunduğu bir toplumda önlemeye gücü yeten kimseler olduğu halde bunu engellemezlerse, Allah'ın, kendi nezdinden onların hepsini kapsayan bir azabın gelmesi pek yakındır" Yine Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Şunu yeminle söylüyorum ki; siz ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırmaya çalışırsınız; aksi halde Allah size içinizdeki en kötülerinizi musallat eder Sonra hayırlılarınız dua eder, fakat duaları kabul olunmaz" Yine Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah Resulüne, insanların en hayırlısının kim olduğu sorulunca, şöyle cevap vermiştir: "İnsanların en hayırlısı en çok okuyanı, en muttaki olanı, iyiliği en çok emredeni, kötülükten en fazla sakındırmaya çalışanı ve en çok sıla-ı rahim yapanıdır " Hz Peygamber, Veda haccı hutbesinde, dinî emir ve yasakların, bilgilerin nesilden nesile aktarılması ve irşat faaliyetinin sürdürülmesi için ümmetine görev yüklemiştir Bu da tebliğ görevidir Yine Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Sizden hazır olanlar, burada bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsınlar Umulur ki, bunları burada bulunmayanlar, bulunanlardan daha iyi anlar ve korur" Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Siz insanların faydası için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız" Onu en hayırlı yapan; iyiliği emretme, kötülükten sakındırmaya çalışma, başka bir deyimle "irşad" görevini ifa etme özelliğidir İrşâdın metodunu ve irşad sırasında izlenecek yolu Kur'an-ı Kerîm şöyle belirlemiştir: "Ey Peygamber! İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et Onlarla en güzel şekilde mücadele et Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanı da çok iyi bilir, doğru yolda yürüyenleri de çok iyi bilir" "Ey Musa ve Hârun! İkiniz de Firavun'a gidin Çünkü o çok azdı Öğüt alacağını veya korkacağını umarak ona yumuşak sözler söyleyin" "(Ey habibim!) Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara yumuşak davrandın Eğer sen sert ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz insanlar, etrafından dağılır giderlerdi Öyleyse onları affet ve bağışlanmalarını dile İşlerde onlarla istişare et Bir ise de azmettin mi, Allah'a tevekkül et Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever" Diğer yandan mürşidin etkili olabilmesi söyledikleriyle önce kendisinin amel etmesine bağlıdır Aksi halde irşâddan olumlu sonuç alınamayacağı ayette şöyle ifade edilir: "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi, niçin söyleyip duruyorsunuz" Son olarak, bu kitabın hazırlanmasının temel sebebi nasihat ve irşad ile din ve imanı ayakta tutmaya çalışmak amacıyla birkaç söz dile getirmek Bundan amacımız insanlığın kurtuluşunda ve doğruyu bulmasında bir ışık tutmaktır Dilimiz sürçtü, kalemimiz yanlış yazdı ise af ola "Ey Rabbimiz bizi ulemâ-ı âmilîn ve sulehâ-i şâkirinden eyle" "Ey Rabbimiz bizi, bilgisiyle amel eden âlimler ve nimetlere şükür eden sâlihler zümresine ilhak et" (Amin) Salih ÖZBEY |
|