Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devletleri, ilk, türk

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



1 BÜYÜK (ASYA) HUN DEVLETİ



Hunlar ilk olarak Orhun-Selenga ırmakları ile Ötüken-Karakum-Ordos Bölgesi arasında ortaya çıkmıştır
Bilinen ilk hükümdarları Teoman'dırTeoman dönemi hakkında pek bilgi yoktur

Mete Han Dönemi

Teomanın eşi, Mete Hanın üvey annesi, Mete Hanın tahta çıkmasına karşı çıkınca Mete Han hazırladığı 10000 kişilik orduyla babasını mağlup ederek tahtı ele geçirmiştir(209) Mete Han tahta çıktığında"Tanhu" ünvanını almıştırMete Hanın ilk mücadele ettiği millet Tunguzlar'dırMete Han kuzeyi güvenlik altına aldıktan sonra Çin'e yönelmiştirHunların aşırı baskısından bunalan Çin iktidarı Chou,Hunlar ile 318'de bir anlaşma yaparlar Mete Han döneminde devletin sınırları doğuda Kore,batıda Aral Gölü kuzeyde Baykal Gölü güneyde Tibet Yaylası-Karakum Dağları'na kadar genişlemiştirMete Han kendi döneminde 26 milleti egemenliğine almıştırMeteHan Çin'in feodal bir yönetim benimsemesine karşı o merkeziyetçi bir yönetim benimsemiştir Mete Han MÖ207'de orduda onluk sistemi kurarak Türk tarihine önemli bir katkıda bulunmuşturBu tarih her yıl Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluş yıldönümü olarak kutlanmaktadır

Che-Yu Dönemi (174-160)

Chün-chen'in babası ve dedesi kadar kabiliyetli olmayışı devletin gücüne zarar vermiştirÇine yapılan seferler durmuş ve Çin vergi vermez olmuşturÇinli ajanlar bu döneme damgasını vurmuşlardırBir yandan İpek Yolu üzerinde bulunan devletlerle Hunlara karşı işbirlik yapmışlardırHun devletinin içine sızarak Çine bilgi sızdırmışlardırBu dönemde Çin, Hun tarzında düzenlediği 140000 kişilik süvari ordusuyla Hunları bozguna uğratmıştırBu mağlubiyetten sonra Hunların merkezi Gobi'den Orhun Nehri bölgesine taşınmıştırÇinliler, Hun beylerini birbirine düşürmüştürÇinliler bu dönemde savunmadan saldırıya geçmiştir

Hohan-yeh Dönemi (58-51)

Chün-chen'in babası ve dedesi kadar kabiliyetli olmayışı devletin gücüne zarar vermiştirÇine yapılan seferler durmuş ve Çin vergi vermez olmuşturÇinli ajanlar bu döneme damgasını vurmuşlardırBir yandan İpek Yolu üzerinde bulunan devletlerle Hunlara karşı işbirlik yapmışlardırHun devletinin içine sızarak Çine bilgi sızdırmışlardırBu dönemde Çin, Hun tarzında düzenlediği 140000 kişilik süvari ordusuyla Hunları bozguna uğratmıştırBu mağlubiyetten sonra Hunların merkezi Gobi'den Orhun Nehri bölgesine taşınmıştırÇinliler, Hun beylerini birbirine düşürmüştürÇinliler bu dönemde savunmadan saldırıya geçmiştir

Çin'in Hun'u Yıpratma Politikaları

1-Hunlarla akrabalık ilişkileri kuruyorlar ve prensesler aracılığıyla casusluk yapıyorlardı
2-Ordularını Hun sistemine göre düzenliyorlardı
3-Çin ipeğini Türkler arasına yayarak onları lüks hayata alıştırmak ve sosyal hayatı gevşetmek istiyorlardı
4-Hun beyleri arasında fesatlık çıkarıyorlar ve yoğun propaganda yapıyorlardı ve onları birbirine düşürüyorlardı

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



2 AVRUPA (BATI) HUN DEVLETİ


Batı Hunları, Avarlar ve diğer Hun kabilelerin baskısı sonucu batıya yani Karadenizin kuzeyine doğru göç etmek zorunda kalmışlardır

Batı Hunlarının lideri Balamir önce Ostrogotlara taarruz ederek bu devleti yıktıOstrogotların lideri Ermanarikh intihar etti(374)daha sonra Vizogatları yenen Balamir, Roma imparatorluğunun kuzey eyaletlerini alt üst ederek ispanyaya kadar gelmiştir


Kavimler Göçü (375):

Batı Hunlarının batıya göç etmesi sonucu Ostrogotlar , Vizigotlar, Gepitler ve Vandalların birbirini ittirerek batıya göç etmeleridir
-Türkler Anadoluya ilk kez Hunlar döneminde girmiştirVe Kudus'e kadar ilerlemişlerdir

Balamir'in ölümünden sonra yerine Uldız geçerUldız döneminde Atilla dönemine kadar olan dış siyaset belirlenirUldız'ın ölümünden sonra tahta Rua geçerRua'nın kardeşlerinden Muncuk'un ölmesi üzerine diğer iki kardeş Aybars ve Oktar sağ ve sol eligler olmuşlardırRua,Hun ordusunu isyana teşvik ettiği ve tabi kavimleri Hunlardan ayırmak için propaganda yapan Bizans üzerine yürüyerek Bizans vergiye bağlamıştırAyrıca Rua, Bizanslıların Hun topraklarında paralı asker topladığı için Bizanslı tacirlerin Hun topraklarında gezmelerini yasakladıTicaretin ancak belirli sınır kasabalarında yapmalarına izin verdi


Attila Dönemi (434-453)

Rua'nın ölümünden sonra Atilla kardeşi Bleda ile birlikte tahtı paylaşmıştırFakat dış ilişkiler ve ordu yönetimi Atilla'nın elindeydi445'te Bleda'nın ölümü üzerine Atilla tek başına hükümdar olmuştur
434 yılında Bizans'tan gelen elçileri sınırda karşılayan Atilla, Bizans ile Margos Barış Antlaşması imzalamıştırBu antlaşmanın maddeleri ;

-Esir edilmiş Romalılarla ve daha önce Roma'ya kaçmış olan bir çok esir ve Hunlardan kaçan Roma hududuna kabul edilmeyecek

-Romalı mülteciler ve esir alınmış insanların birbiri için 8 altın kurtarma ücreti ödenecekAncak bu fidyeyi verdikten sonra esirler geri dönebilecekler

-Romalılar Hun hakimiyeti altında olan kavimlerle diyalog kuramayacaklar

- Ticaret yapmak için eşit şartlar içinde bir araya gelinecek

-Romalılar ve Hunlar barış içinde olacak

-Yapılan antlaşma devamlı olacak ve bu antlaşmaya riayet edilecek

-Romalıların, Hun kralına ödedikleri vergi 300 altın libreden 700 altın libreye çıkarılmıştır

Atilla anlaşma gereği ikinci Theodosios'un iade ettiği kaçakları daha Bizans sınırdayken astırmıştırBu olay Roma'da , Bizansta ve diğer kavimlerde Atilla'nın otoritesine katkıda bulundu

Kavimler göçü dolayısıyla hareket halinde olan kavimler Roma şehirlerini alt üst ediyorduRoma imparotoru Atilla'dan yardım ister , Atilla gönderdeği Hun müfrezeleriyle isyancıların başını astırırFakat Burdongların kralı Bundikar Belçika'ya saldırınca Hunlar bunlarla savaşmak zorunda kalırlarYapılan savaşta kral Gundikar dahil 20000 Burdong ölmüştürBu savaş Almanların meşhur destanları Nibelungen'e konu teşkil etmiştirBöylece Hunlar Manş Denizi ve İskandinavya'yakadar genişlemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



IBalkan Seferi(440)

Nedenleri :

-İkinci Theodosios'un Hunlardan kaçanları iade etmemesi
-Grek tacirlerin Hunları aldatmaları

-Margos piskoposunun Hun büyüklerinin mezarlarını soyması

-Vandalların Bizans'a karşı Atilla'dan yardım istemesi


Gelişme:

Morgos'un zaptıyla başlayan hareket Batı Roma impatotorunun , Theodosios'un antlaşmaya riayet edeceğini bildirmesi ve bunun karşılığında kendi oğlunu Hunlara rehin vermesi sonucu dururBatı Roma ve Bizans'ı baskı altına alan Atilla, bir çobanın savaş tanrısı Ares'in kılıcını bularak Atilla'ya vermesi herkese Atilla dünyaya hükmedecek yargısı uyandırdı

IIBalkan Seferi (447)

Nedenleri:

-Bizansın kaçakları geri vermemesi
-Yıllık vergiyi ödememesi


Gelişme:

İki koldan ilerleyen Hun ordusu Tuna'yı geçtikten sonra sırasıyla Sofya, Filibe, Breslau ve Lüleburgaz'ı alır ve Bizansın başkentini kuşatmak için Büyükçekmece'ye ulaşır fakat Bizansın barış istemesi üzerine Anatolios Barış Antlaşması yapılır (447)maddeleri:

-Kaçaklar derhal iade edilecek

-Geçmiş vergiler karşılığında 6000 lire altın Hunlara ödenecek

-Hunlara ödenen yıllık vergi 2100 libre altına çıkarılacak

-Parasını ödemeden Roma'ya kaçan esir başına 12 altın ceza ödenecek bu ceza ödenmediği taktirde esir sahibine iade edilecek

-Romalılar Hun ülkesinden kendi taraflarına kaçanları bir daha kabul etmeyecek

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Olay :

Ağır vergiler altında ezilen Bizans çareyi Atilla'yı öldürtmekte aramıştırSuikastı gerçekleştirmekle görevli Bigila ve heyet, Atilla'nın yanına varmadan Atilla Edekon vasıtasıyla durumdan haberdar olurFakat Bizanslıların hiçbirine dokunmazThedosios'a şu mektubu yollar :"Thedosios, Atilla asil bir babanın oğludurAtilla babası Muncuktan aldığı asaleti muhafaza etmiştir, fakat Thedosios Atillanın haraç-güzarı olmakla köle durumuna düşmüştürThedosios kölelik haysiyetinide koruyamamıştır, çünkü efendisi olan Atillanın canına kıymak istemiştir"Böylece Bizansın işi biter ve sıra Batı Roma'ya gelir

Galya Seferi (451)

Nedeni:

Atillanın Batı Roma topraklarını kendi topraklarına katmak istemesi

Gelişme:

Roma imparotoru IIIValantinianus'un kızkardeşi Atillayla evlenmek istemiş ve Atillaya nişan yüzüğü göndermiştirAugusta'nın evlenme teklifini kabul ettiğini bildiren Atilla çeyiz olarak Augusta'nun payına düşen Roma imparotorluğunun yarısını veya Augustanın kocası sıfatıyla Roma imparotoruluğu idaresine iştirak hakkını istedi Bu kabul edilmeyince savaş kaçınılmaz oldu

Sonuç:

200000 kişilik Roma kuvvetleriyle karşılaşan 200 000 kişilik Hun ordusu savaşmıştırSavaşta kimin galip geldiği hala münakaşa edilmektedirFakat 24 saat süren savaş sonunda yaklaşık 165000 kişi ölmüştür Güçlü olan rivayet ise Roma ordusunun dağıldığı ve Aetius'un zor kaçtığıdırFakat Atillanın gayesine ulaşabildiği aşikardır

İtalya Seferi (452)

Nedeni:

Atilla'nın İtalya'yı zabtetmek istemesi

Gelişme:

100000 kişilik bir orduyla Po ovasına kadar ilerleyen Atilla Romanın başkentini tehdit ediyorduHalk ve saray endişeli idiRoma Senatosu çok korkuyordu ve ne olursa olsun barış yapmaya kararlıydıBunun için Papa ILeo heyeti, Atillanın ordugahına giderek yalvarırAtillada bu eski medeniyet merkezine zarar vermek istemez ve muzaffer ordusuyla başkentine geri dönerAtilla bir yıl sonra zifaf gecesinde kanama geçirerek hayatını kaybederAtillanın ölümünden sonra sırasıyla İlek, Dengizik, İrnek babalarının yerini tutamadılar

İmparotor olan İlek ayaklanan Germen kavimleri ile yaptığı Nedao Savaşında hayatını kaybeder

Dengizik ise çok cesur fakat siyasi zekadan mahrumdurİmparator birliğini yeniden kurmak için neticesiz mücadelelere girer, nihayet bir Bizanslının kılıcı ile can verir

İrnek ise büyük kardeşinin ölümünden sonra orta Avrupa'da tutunmanın zorluğunu anlayarak savaşlarda yorgun düşen Hunların büyük bir kısmını alarak Karadenizin batı kıyılarına dönerler

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



GÖKTÜRKLER DEVLETİ

Asya Büyük Hun İmparatorluğu'ndan sonra, her bakımdan temsil ettiği Türk kültürü itibariyle ikinci "süper" Türk imparatorluğu niteliğinde olan Gök-Türk hakanlığı, "Türk" sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak benimsemekle, bütün bir millete ad vermek şerefini kazanmış, Doğu Sibirya'daki Yakut Türkleri ile batıda Ogur (Bulgar) Türklerinin bir kısmı dışındaki Türk asıllı bütün kütleleri kendi idaresinde birleştirmiştir Hakanlığın yıkılmasından sonra bir yelpaze gibi açılarak dört tarafa yayılan çeşitli Türk zümreleri gittikleri yerlerde 'Türk" adını ve Gök-Türk idarî, siyasî ve iktisadî geleneklerini yaşatmışlardır Yine bütün bu Türklerin tarihinde Gök-Türk teşkilatının, edebiyatının, töre ve hayat telakkisinin izleri görülmüştür Gök-Türklerden sonraki çağlarda, R Türkçesi (Ogur lehçesi) müstesna, bütün Türk lehçe ve ağızları Gök-Türk Türkçesi'nin damgasını taşır Doğudan batıya: Orta Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Gök-Türkler yolu ile Türk'tür
Bizim bugün diğer Türk devlet ve zümrelerinden ayırdetmek üzere Gök-Türk (Kök-Türk) dediğimiz bu topluluk ve devletin adı "Türk" veya "Türük" idi Ancak, kitabelerin bir yerinde, kendini Gök-Türk olarak tanıtmıştır ki, "Gök'e mensup, ilahî Türk" manasına gelen bu tabir, V Thomsen'e göre hakanlığın parlak devresine işaret etmekte olmalıdır (herhalde Mu-kan Kağan zamanı)

Gök-Türk hakanlığı çağında, daha doğrusu 6-9 asırlarda Orta Asya'da tarihî rol oynayan toplulukların, çeşitli adlar altında gruplaşan Tölesler olduğu anlaşılmaktadır Türkçe Töles kelimesi, ihtimal "asıl, kök, temel" manalarına gelmektedir (Bk L Bazin, Les Calendriers, s 661, 667)

Tölesler (Tölös, Tolis, Çince'de T'ie - lo, T'ieh - le), Çin kaynaklarında eski Hun boylarından olarak zikredilen ve bütün Orta Asya'ya yayılmış kalabalık Türk kütleleri bütünüdür Sui-shu'da (Çin Sui hanedanının 581-618 yıllığı) 50 kadar kabilesi sayılmakta ve şöyle sıralanmaktadır: 1'i Baykal gölünün kuzeyinde, 5'i Tola ırmağı kuzeyinde, 5'i Tanrı dağları kuzey eteğinde, 9'u Altaylar'ın güneybatısında, 4'ü K'ang (Semerkant havalisi) krallığının kuzeyinde, 10'u Seyhun boyunda, 4'ü Hazar'ın doğusu ve batısında, 6'sı Fu-lin'in (Bizans) doğusunda" Ancak Baykal gölünden Karadeniz'e kadar yayılan bu toplulukların hepsini de Türk menşeli saymak doğru olmasa gerektir En batıda gösterilen bazılarının (mesela Alanlar) İranlı oldukları biliniyor Wu-hun'lar (=Ugor) da Urallı bir kavim grubudur Ayrıca, Ogur boylarının da T'ieh-le'ler olarak zikredildiği anlaşılmaktadır Töles boylarının, taşıdıkları adlar henüz tamamen çözülememiş olmakla beraber, Hunlardan geldikleri ve umumiyetle dil ve örflerinin Gök-Türklerinkinin aynı olduğu belirtilmiştir Bazı Çin kayıtlarına göre, Tabgaçlar devrinde (386-534), yüksek tekerlekli araba kullandıklarından dolayı Kao-kü (Chao-ch'e = yüksek tekerlek) diye adlandırılan bir kısım Töles kabileleri, diğer Türkler gibi kendilerini kurt ata'dan türemiş kabul ederlerdi Ayrıca, T'ang-shu'da (Çin T'ang sülalesi 618-906 yıllığı) da 15 Töles kabilesinin adlan verilmiştir Gök-Türk hakanlığı zamanında Orta ve Doğu Asya'da gruplaşan Tölesler ile diğer ilgili bölgelerdeki topluluklar şunlardır:

1 Tarduşlar (Çince'de Sie Yen-t'o, Hsieh Yen-t'o Hsie/ = Sir/ Yen-t'o = Tarduş?) Töles kabilelerinden bir grup (herhalde Tarduş: Hakan Tar-du'nun unvanı ile anılanlar: Batı Gök-Türkleri= On-oklar) Altaylar'ın batısında oturmakta olup Töleslerin en zengin ve kuvvetlileri olarak gösterilirler

2 Uygurlar Töleslerden bir kütle Tola ırmağının kuzey sahasında yer almışlardı

3 On-Oklar (ihtimal "Tarduş" diye de adlandırılan Töles grubu), Altaylar'dan Seyhun (Sîrüderya) yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede görünüyorlar Çu ırmağı - Isıkgöle göre, 5'i doğuda To-lu (sol kanat), 5'i batıda Nu-çi-pi (sağ kanat) adı ile 10 kabileden kurulu olup, "Batı Gök-Türkleri" diye de anılmışlardır Türgişler, To-lulardan idiler Ayrıca bunlardan bir kısmı Çu-yüe (Çiğil?) ve Ç'u-mi (Çumul) adları ile anılan Türk kabileleri ile birlikte 630'u takip eden yıllarda, Gök-Türk hakanlığının fetret devresinde, Beş-balık civarındaki kurak bozkırlara çekilmişler ve Şa-t'o (Çince çöl veya Türkçe sadak? Veya Çiğil'ler?) adını almışlardır

4 Karluklar Altaylar'ın batısında idiler

5 Oğuzlar (630'dan sonra bu adla ortaya çıkan Töles boyları) Selenga ırmağı - Ötüken bölgesinde oturuyorlardı

6 Doğu Avrupa'da Türk toplulukları: Avarlar, Hazarlar, Ogurlar, Peçenekler ve ihtimal Kıpçak-Kumanlar vb

7 Kırgızlar Baykal'ın batısında, Yenisey nehrinin kaynakları bölgesinde idiler

8 Basmıllar (Çince'de Pa-si-mi) İdi-kut'unun (hükümdar) Türk olduğu belirtilen bu kavmin aslen yabancı olup, Türklerle karıştığı ileri sürülmüştür Daha ziyade İç Asya'da Beş-balık havalisinde görünmektedirler

9 K'i-tan, Tatabı, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde Kerulen ve Onon nehirleri havalisinde bulunuyorlardı

Ancak, hatırlatmak gerekir ki, bütün bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirmekte, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler meydana gelmekte, hulasa oynak kütleler teşkil etmekte idiler Yine görülmektedir ki, Tarduş, Uygur, On-ok, Oğuz, Ogur, Hazar vb isimler Türk soyundan gelen kütlelerin türlü teşkilatlanmalar dolayısıyla aldıkları adlardan ibarettir "Türk" de, bilinen manası ile önceleri belirli bir topluluğun (Aşına ailesi etrafında toplananların) adı iken sonraları yaygınlaşmıştır

Gök-Türkler, Çin kaynaklarının açıkça belirttikleri üzere, Asya Hunlarından iniyorlardı Başbuğ ailesi olan Aşına soyunun bir dişi kurttan türediğine dair o çağda pek yaygın olduğu anlaşılan rivayetler, Gök-Türklerin erken tarihini efsanelerle karıştırmaktadır Ancak kurttan-türeme geleneğinin, Asya Hunları arasında da mevcut olması ve kurt ata'nın Türkleri dar, geçilmez yollardan selamete ulaştırdığı (Bozkurt Destanı'nın aslı) rivayetinin Hunlarda görülmesi, Gök-Türklerin Hunlara nispetini ortaya koymaktadır Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu rivayetini, Tsü-kü (aslında Asya Hun devletinde bir unvan) adlı Hun ailesine mensup Meng-sün tarafından kurulan Kuzey Liang Hun Devletinin, 439'da Tabgaçlar tarafından yıkılması hadisesine bağlamak mümkündür Sui-shu'ya (Çin yıllığı, 581-618) göre, bu Hun devletinde idareyi elinde tutan Tsü-kü (Chü-ch'ü)'ler imha edildiği zaman, A-shih-na (Aşına) kolu, 500 ailelik bir kütle halinde, Kan-su bölgesinden göçerek, Juan-juanlara sığınmışlardı Gök-Türklerin nüvesini teşkil ettiği belirtilen ve Meng-sün'ün oğlu An-çu ve sonra torunu Şu'nun öldürülmesi üzerine önce Hsi-hai'da iken sonra Altaylar'a nüfuz eden bu kütle, Chü-ch'üler (Tsü-kü) yolu ile de Asya Hunlarına bağlanmaktadır ve hatta, bu kısa göç hareketini idare eden Aşına soyunun, Güney Hun tanhuları yolu ile Mo-tun'un mensup olduğu ünlü T'u-ko (Tu-ku) ailesinden gelmesi kuvvetle muhtemeldir Kurt ata inancı dolayısıyla Gök-Türk hakanlık belgesi, altından kurt başlı sancak (tuğ) olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



AKHUNLAR DEVLETİ


Büyük kısmı Volga'dan batıya geçen Hunlar'dan, Güney İran'a ve Batı Afganistan'a inen bir bölük olduğu tahmin edilen Orta Doğu Hunlarının, hiç olmazsa, Ak Hun (Eftalit) devleti hanedan ailesi ile hakim zümresini teşkil ettikleri ileri sürülmüş; veya bu devlet, Töleslerden Chao-ché'lere (Kao-kü = Uygurların ataları) bağlı Hua kolu mensuplarının Cungary bozkırlarından Horasan bölgesine geçerek, 5 asrın ortalarına doğru bir siyasî teşekkül haline gelmesi ile ilgili görülmüştür Hun tarihinin bu noktası, oldukça karanlık bir manzara taşımaktadır Hakimiyetini, Hazar kıyılarından Kuzey Hindistan'a, Afganistan'a, İç Asya'ya kadar genişleten bu kavmin veya kavimler topluluğunun, çeşitli vesikalarda birbirinden farklı adlarla anılması, durumu daha da karıştırmakta gibidir Vaktiyle Ed Chavannes, Yetaların neşet ettiği Hua (Hoa) topluluk adı ile "Hun" kelimesinin yakın ilgisi bulunduğunu düşünmüş ve J Marquart, türlü adlarla zikredilen bu kavmin, Priskos'taki Kidarita'lardan (Sasanî İmparatorluğu hududunda, Kafkaslar'da oturan Hunlar) ibaret olduğunu ileri sürmüştü Bizanslı tarihçi Theophanes'e (8 asrın 2 yarısı) göre "Ephtalit" adı, Sasanî İmparatoru Peroz'u (Fîruz 459-484) mağlup eden Hun hükümdarı Ephtalanos'tan alınmıştır Bu adın, aslında, Eftalit paraları üzerinde görülen Hephthalkhion olduğu ve birinci kelimenin sülale adını, ikincisinin de kavim ismini gösterebileceği bildirilmiştir Diğer taraftan, İskenderiyeli Kosmas Indikopleustes (545-549 arası) ile Bizans tarihçisi Prokopios'un (545-550 arası) eserlerinde ve eski Hind vesikalarında aynı kavimden Ak Hunlar (Bizans: Devkhoi Ounni; Hind: Şveta-Huna) diye bahsedilmiştir 520 yılında, Ak Hun - Eftalit hükümdarını ziyaret eden Çinli seyyah Song Yün'ün notlarından, bu kavmin Hunlarla akrabalığı anlaşılıyordu 5 asrın ilk yarısında Sasanîlerle çarpışan Ak Hun hükümdarı, "Khakan" unvanını taşıyordu ve Afganistan bölgesindeki Ak Hun prensinin unvanı da "Tegin" idi Bölge yerli halkının İranî asıldan olduğu şüphesizdir
Ak Hun-Eftalit meselesi, son zamanlarda, bilhassa K Czegledy'nin geniş araştırması ile, oldukça açıklık kazanmış görünüyor Buna göre, tarihî gelişme, 350 yıllarında Altaylar havalisinden batıya doğru cereyan eden büyük göç hareketi ile ilgilidir İç Asya'da, Hun idaresinden sonra iktidara gelen Sienpilerin yerine kurulan büyük Juan-juan devletinde, Uar ve Hun adlarında iki kabile grubu, 350'lerde, bilinmeyen bir sebeple o devletten ayrılarak, bugünkü Güney Kazakistan bozkırına gelmiş; buranın eski Hun halkını Volga'ya doğru ittikten (Avrupa Hunları) az sonra güneye yönelerek, Afganistan'ın Toharistan bölgesine inmişti 367'ye doğru, buradaki eski Kuşan (Büyük Yüe-çi) ülkesine hükmeden "Kidarita" hanedanını (ihtimal İran asıllı) da Baktria'ya (Belh havalisi) süren bu İç Asyalı kütle, söylendiği gibi, Uar (= Avar) ve Hun kabileler birliği idi Bu birlik, daha sonra Kangkü (Çu-Maveraünnehir) ve Sogd'un (Semerkand ve havalisi) hakimleri olarak, (Çince'deki Hiung-nu ve Avrupa dillerindeki Hun şekilleri arasında mahallî söylenişlere göre bazı ufak değişiklikler gösteren) yukarıda sıraladığımız adlar altında anılmıştır Hakimiyetini, batıda Hirkania'ya (Gurgan, Hazar denizinin güneyi) kadar genişleten bu devlet, 5 asır ortalarından itibaren Heftal adında yeni bir hükümdar ailesine sahip olmuş (bu ad ilk defa 457'de görülüyor) ve yıkıldığı 557 yılına kadar hem sülale, hem kavim olarak, öteki adlar ve Ak Hun adı ile birlikte bu adı da taşımıştır Yapılan tespitlere göre, devlette rol oynayan kabilelerden bazıları şunlardı: Kadis-hun (Herat civarında Pers kaynaklarında Hvon, Prokopios'da Eftalit diye zikredilen bu kabile, sonra İran'ın batısına göçmüştür; "Kadisiya" yer adının menşei), Zavul (Zabul; bundan Zabulistan), Çol (Çöl? Gurgan = Curcaniye, havalisinde), Kernikhion (Karmir-hyon= Kızıl? Hun), Askil-Eskil Bunlardan hiç olmazsa bir kısmının yerli olduğu aşikardır

Sogd bölgesini ele geçirdikten sonra İran üzerine baskı yapan Uar-hunların, 9 yıl kadar süren (358'e doğru) şiddetli hücumları karşısında yıkılma tehlikesi geçiren Sasanî İmparatorluğu, Şapur II'nin gayretleri ile kurtuldu Hattâ, iki taraf arasında ittifaka varan bir antlaşma oldu ve bu durum üç nesilden fazla bir süre devam etti (bu arada, Şapur'un, 359'da Amida'yı [Diyarbakır] kuşatmasında, yardımcı olarak, Hun kuvvetleri de bulunmuştu) Fakat Bahram Gor zamanında (420-438) başlayan yeni taarruzlar (427'den itibaren), Sasanîleri sarstı Sogd bölgesinden Ceyhun'un güneyine doğru gelişen istila hareketinin, Bahram Gor tarafından, başarı ile durdurulması, onun en şöhretli ("kurtarıcı") İran imparatorlarından sayılmasına vesile oldu Halefi Yazdgird II zamanının (438-457) sonlarına doğru, Uar-Hunların (Ak Hun) başında, büyük hükümdar, Eftal (Abdel) hanedanından, Kün-han (Kun-han Priskos'da Kougkhas, İslam kaynaklarında Akhşnvar vb), İran iç işlerine karışarak, himayesine aldığı veliaht Peroz'u (Fîrüz) Sasanî tahtına çıkarmış (459-484), hakimiyetini Kuzey Hindistan'a doğru genişleterek orada, başında Skandagupta'nın bulunduğu Gupta devletini dağıtmıştı (470'e doğru) 484 yılında, Ceyhun kıyılarında Ak Hun - Eftalitler tarafından mağlup edilerek Herat bölgesini kaybeden ve yıllık vergiye bağlanan Sasanîler'in, bu sırada geçirdiği dinî-içtimaî bir sarsıntı, ülkelerini ihtilale sürükledi Bu, Mazdek isyanı idi Mazdek, Mani inancındaki "ikili" telakki (ışık-karanlık, iyilik-kötülük mücadelesi) üzerine sosyal huzursuzluk amillerini de ekleyerek, o tarihlerde yorulan ve iktisadî darlık içine düşen topluluğu kurtarmak iddiası ile, düşüncelerini yaymağa başlamıştı Buna göre, insanların saadetini bozan iki unsur vardı Biri servet, diğeri kadın Bunlardan her ikisi de herkesin ortak malı olduğu takdirde, yeryüzünden kötülük kalkacaktı Bu tipik komünist propaganda neticesinde, arazi ve servet sahipleri ile aile müessesesine karşı kışkırtılan halk, Mazdek ve müritleri tarafından ayaklandırıldı Din adamları ve asiller öldürüldü, kadınlar tecavüze uğradı, evler ve konaklar yağmalandı, tahrip edildi Devletin sıhhat kazanacağı hususunda Mazdek'e inanmak gafletini gösteren Şah Kavad (veya Kubad, 488-496 ve 498-531) da hapsedilmişti; fakat o, kurtulmak imkânını bularak, komşu Ak Hunlara sığındı (496) İran'da olup bitenleri yakından takip eden Ak Hun hükümdarı, insanlık yararına hiçbir şey göremediği Mazdek hareketini kırıp yok etmek için, Kavad'ı 30 bin kişilik Hun süvari birliği başında İran'a gönderdi Bu suretle Şah, ihtilali bastırdı (498-499) ve hadiselerin gelişmesinden, felaketin derecesini kavrayan halkın da yardımı ile, Mazdek ve taraftarları yakalanarak idam edildi Tabiatıyla, temizlik ve ülkenin sükûnete kavuşturulması, uzun bir zamana ihtiyaç gösterdiğinden, Sasanî İmparatorluğunda hak, adalet ve mülkiyet esasında normal nizam, daha ziyade, Kavad'ın oğlu Husrev I Anüşîrvan (531-579) devrinde kurulmuştur ki, bu şehinşah, tarihte "Adil" lakabı ile anılır

Çin kaynaklarına göre, İç Asya'da Hoten, Kuça, Aksu, Kaşgar ve etrafını hakimiyetlerine alan Ak Hun-Eftalitler, bu arada Kuzey Hindistan'ı da zaptetmişlerdi Bu harekât, "Tegin" unvanını taşıyan ve Kâbil'de oturan Toramana adındaki başbuğ tarafından idare edilmişti 6 yüzyılın ilk yarısında ise Toramana'nın oğlu Mihiragula (Gollas, 515-545) imparatorluk güney kanadının en azametli hükümdarı görünmektedir Ordusunda, daima 700 savaş filinin bulunduğu rivayet edilir Fakat Budist rahipler (Song Yün ve ondan bir asır sonra buraya gelen Hiuen-tsang), bu "Huna kralı"ndan hoşlanmamışlardır Çünkü Mihiragula, Budizmi ülkesi halkı için tehlikeli sayıyor ve Budistleri kontrol altında tutuyordu Buna karşılık, İskenderiye'den Hindistan'a giden tüccar (sonra keşiş) Kosmas tarafından ve 530 tarihli Gwalior kitabesi ile Sanskrit yazılı "Keşmir Vekayinamesi"nde Mihiragula, Hindistan'ın en büyük hükümdarı olarak tasvir edilmektedir

İran'da Anüşîrvan büyük bir devlet adamı olarak belirdikçe, Ak Hun - Eftalitler sönükleşti 552 yılında, Orta Asya'da Göktürk Hakanlığı kurulup İstemi Yabgu, Maveraünnehir bölgesinde faaliyete geçtiği zaman ise, iki büyük imparatorluk arasında sıkışan Ak Hun - Eftalit devletinin, Göktürklerin mücadeleye giriştikleri Juan-juanlarla olan siyasi ve sıhrî rabıtaları da fayda vermedi Anüşirvan ve İstemi'nin ortaklaşa hareketleri neticesinde, Ak-Hun iktidarı yıkıldı ve ülke Göktürklerle İranlılar arasında paylaşıldı (557)

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



UYGURLAR DEVLETİ



Kuruluş

Uygurlar Töleslerden oluşan 11 boydan meydana geliyorduİlk zamanlarda Göktürklere bağlı yaşıyorlardıBilahere Karluk,Basmil ve Uygur beyleri Göktürkleri mağlup etiilerBasmil idaresinde yeni bir hakanlık kurulduLakin Uygur yabgusu Basmil kağanlığını hakimiyetine aldıVe Uygur Kağanlığı resmen kurulmuş olduBu devletin kurucusu Kutluk Bilge Kül Kağan'dır

Moyençor Dönemi

Bu dönemde devlet dört cihettede genişlemiştirKarluklar ve Türgişler üzerine yapılan seferler neticesinde hudutlar Sirderya Nehri kıyısına kadar genişlemiştirKuzeyde Kırgız isyanları bastırıldıÇin,Uygurlar'a itaat ettiSelenga nehri civarındaki Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatarlar tamamen susturulduBu sıralarda Çinde isyan çıkmış ve Çin imparatorunun nüfuzu sarsılmıştırMoyen-çor imparatora yardım ederek onun prestijini kazanmasını sağlamıştırBunun için, Çin imparatoru Uygur kumandanlarına ziyafet vermiş ve hiç kimsenin oturamamdığı Çin tahtına Moyen-çor'u oturtmuşturAyrıca bu dönemde Çin imparatoru tüm devlet hükümdarlarına sahte prenses gönderirken Moyen-çor'a kendi öz kızını göndermiştir

Bögü Kağan Dönemi(759-779)

Bu dönemde Çin isyanları devam ediyorduAynı zamanda Uygur kuvvetleri Çinin kuzayinde tahribat yapıyorlardıEskiden beri olan bir inanca göre Güney Çin sıcak ve rutubetli bir iklime sahiptiBozkır hayatına alışık olan Türkler burayı zaptetseler bile iklimin ve Çin politikasının etkisiyle ÇinlileşirlerdiBu nedenle Bögü kağan Güney Çin e girmemiş ve Kuzey Çin i hakimiyetine aldıBögü kağan Çin ile anlaşarak isyanı bastırmıştırBu yardıma karşılık Çin Uygurlara her yıl 2000 ailenin gelirini gönderecektiBu dönemde her bir Uygur atı 40 top ipekli Çin kumaşına tekabül ediyordu ve Çinlilerde bunları almak zorundalardıBögü kağanın Çin seferine engel olmak isteyen Tun Baga Tarkan onu öldürdü

Tun Baga Tarkan Dönemi (779-789)

Tun baga Tarkan tahta geçtiğinde Alp Kutlug Bilge ünvanını almıştırBu dönemde Çin e baskı devam etmiştirTun Baga Tarkan Çin ile akrabalık kurmak istemiştirVe bir Çin prensesi ile evlenmiştirBuna müteakip Tibetle olan ilişkiler kesilmiştir

To-lo-ssu Dönemi ((789-790)

To-lo-ssu,Ay Tengride Kut Bulmuş Külüg Bilge ünvanıyla tahta geçmiştirBunun döneminde Beşbalık savaşları olmuştur ve Uygurlar bu savaşlarda yıpranmıştır790 yılında öldürülmüştür

Feng-Ch'eng Dönemi (790-795)

Bu kağan döneminde ülke az çok huzura kavuşmuşturFakat Feng Ch'eng evlat bırakmadan 795 de ölmüştür

Kutlug Bilge Dönemi (796-805)

Kutlug Bilge,Ay Tengride Ülüg Bulmuş Alp Ulug Bilge ünvanıyla tahta geçmiştirKutlug Bilge Karlukların isyanını bastırmış,Tibetlilerin ellerinii Doğu Türkistan dan çekmelerine muvaffak olmuş ve Doğu Türkistan'ın büyük şehirlerine önem vererek gelecekte Uygurların buralara göç etmelerine zemin hazırlamıştırKutlug Bilge , Moyen-çor ve Bögü kağanlar döneminde bile halledilmemiş olan Kırgız sorununu çözüme kavuşturmuşturKırgız zaferiyle birlikte Uygurlar zirveye ulaşmış olduHem Orta Asya da en geniş sınırlara ulaştılar hem de hakimiyetlerine gölge düşüren hiçbir problem kalmadıVe İran ve Arap ülkelerine giden ticaret yolları Uygurların eline geçtiUygurların güçlenmesi T'ang sülalesini tedirgin ettiBu yüzden şehir kalelerine daha becerikli kumandanlar göndermeye muhafız sayısını arttırmaya,surları takviyeye ve politik tahriklere başladılar

Tengride Bolmış Alp Külüg Bilge Kağan Dönemi (805-808)

Bu kağanın en önemli icraati Türkistan'ın en önemli şehirlerinden biri olan Kuça'yı Tibetlilerin elinden kurtarmasıdır

Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan Dönemi (808-821)

Bu dönemde çok önemli bir olay gerçekleşmiştirTibetlilerin en iyi dostu ve her savaşta en önde giden Şha-t'olar ile Tibetlilerin arası bozulmuşturTibetliler Şha-t'olar'ın Uygurlarla işbirliği yaptığından şüphelenmiş ve buna mukabil Şha-t'olar'a saldırı yapıldıHakan,Çin imparatoruna Elçilik heyeti göndererek akrabalık ricasında bulunduÇin imparatoru Çok zor durumda kalarak tereddüt ettiysede evet demek zorunda kaldı ve kızını Uygur kağanına verdiUygur kağanı 821 de vefat etti

Kün Tengri de Kut Bulmış Alp Küçlüg Bilge Kağan Dönemi (821-824)

Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan ölünce yerine , Kün Tengride Kut Bulmış Alp Külüg Bilge Kağan geçtiÖlen kağanın akrabalık ricasını kabul etmiş olan Çin imp Ölünce verilen söz yeni hükümdarlar arasında gerçekleştirildi821 yılı Uygur tarihinin dönüm noktası olmuşturBu tarihten sonra Uygurlar arasında türlü entrikalar , suikastlar birbirini takip ederBu karışıklık içinde Uygurların siyesi güçleri hızlı bir şekilde zayıflarUygur hakanı bu iç durumu düzeltmek ve Çin ile olan ilişkilere büyük önem vermiştirDış görünüş olarak Uygur kağanının şerefini yükselten bu savaş tehdidiyle yapılan evlilik Çin lehineydiTai-ho Prensesi Uygur ülkesi için tam bir uğursuzluk timsali olmuşturÇinliler politik tahriklerini bu Hatun yoluyla yürüttülerBu kağan 824te öldü

o-sa (Hazar Tegin) Dönemi (824-832)

Ay Tengride Kut Bulmış Bilge Kağan ünvanıyla tahta geçmiştirBu dönemde iki ülke arasında (Uygur-Çin) sık sık elçi trafiği yaşanmıştırÇin imp Uygur elçilerine sık sık ziyafetler vermiştirBu dönemdeki ilginç bir konuda Çinliler bir yandan Uygur'u zayıflatmaya çalışırken diğer taraftan da Uygur atlarına çok yüksek ücretler ödüyorlar ve kıymetli eşyalar göndermeye devam ediyorlardıHo-sa Kağan 832 de bazı kaynaklara göre yeğeni bazı kaynaklara göre de nazırları tarafından öldürülmüştür

Hu Tegin Dönemi (832-839)

Ay Tengride Kut Bulmış Külüg Bilge Kağan ünvanıyla tahta geçti839 senesinde Uygur hakanının nazırları tahtı gasbetmek istediler fakat Hu tegin onları öldürttüO sırada diğer bir Uygur nazırı olan Kürebir seferde idiKülebir hakanın bu davranışına çok kızmış ve isyan etmiştirNeticede Kağan ölmüştürKaynakların kimine göre Kürebir öldürdü kimine göre ise Hakan intihar etti

Hosa Tegin Dönemi (839-840) ve Yıkılış

Bu dönemde aksilikler birbirini kovaladı839-840 kışı çok ağır geçtiğinden çoğu Uygur ekonomisine dayanan hayvancılık ekonomisi sarsıldıNazırlar arasında da anlaşmazlıklar çıktıHu Tegin'in ölümüne üzülen ve Kürebir'e kızan Külüg Baga, Kırgızlarla anlaşarak 100000 süvarinin başında merkeze hücum ettiHo-sa Tegin'i ve Kürebir'i öldürdüHakanlık otağını yaktıBöylece Kırgızlar Moyen-çor ve Kutlug Bilge döneminde uğradıkları saldırıların intikamını korkunç bir şekilde almış oldu(840)

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



TABGAÇLAR DEVLETİ



IV yüzyıl sonlarına doğru, Kuzey Çin'de, kudretli bir siyasî teşekkül meydana getiren, Çinliler'in T'o-ba dedikleri topluluğu, Türkler, "Tabgaç" diye anmışlardır Orhun kitabelerinde sık sık adı geçen ve Göktürk yolu ile Bizans kaynaklarına da intikal eden Taugast ( = Tabgaç) kelimesi, "Çin" manasına da alınmıştır Çünkü Göktürkler'in ilk zamanlarında, Türklerce "büyük" tanınan bu sülale, Çin'de hüküm sürmekte idi
Aslında Türkçe olup, "ulu, muhterem, saygıdeğer" manâsını ifade eden Tabgaç tabiri, bazı Karahanlı hükümdarları tarafından unvan olarak (Tafgaç, Tamgaç) kullanılmıştır Kaşgarlı Mahmud'un, Türklerden bir bölük olduğunu kaydettiği Tabgaçlar, Çin yıllıklarına göre Asya Hunları'ndan bir kısımdır Sülalenin resmî tarihinde (Wei-shu) de Mete Han, eski T'o-ba (Tabgaç) hükümdarı olarak gösterilmiştir

Ayrıca Tabgaçların örf-adet ve geleneklerinden çoğu; Kurt efsanesi, mağara, dağ, orman kültleri, göç efsanesi vb Türklerle ilgili bulunduğu gibi, dillerinin de Türkçe olduğunu ortaya koyan deliler vardır: Bitegçin (Bitikçi, kâtip, hariciye nazırı), kapugçin (kapıcı, hacib), atlaçın (atlı, süvari birliği), tabagaçın (yaya, piyade birliği), kurakçın (koruyucu, muhafız kıtaları), yamçın (posta sürücüsü), aşçın (aşçı, matbahçı başı), törü (kanun töre) vb Çin kaynaklarında geçen bu kelime ve tabirler, aynı zamanda, Tabgaçların devlet idaresi ve ordu kuruluşları hakkında da bilgi verir durumdadır

Bununla beraber, bu Türk devletinde, oldukça büyük ölçüde, Moğolların da yer aldığı anlaşılıyor Araştırmalarda, Tabgaçlara bağlı kabilelerden, kimlikleri tespit edilebilenlerin yarısından fazlasının Moğol menşeli olduğu neticesine varılmıştır Ancak Moğollar, diğer Çinli halk ile birlikte şüphesiz tebaa durumundadır

Çinli'lerin "Wei" adını verdikleri bu sülalenin kurucusu olarak bilinen Şa-mo Han'dan itibaren, 70 yıl kadar uğraşarak Ta-t'ong bölgesindeki mahalli hükümetçikleri idareleri altına alan Tabgaçların, büyük devlet halinde gelişmesi Kuei zamanında (385-409), verimli topraklara sahip Doğu Çin'in Hsien-pi'lerden (Siyenpi) zapt edilmesi ile (409) olmuştur Başkenti P'ing-Ç'eng şehri (kuzey Şan-si'de Tai bölgesinde) olan devlet, bir yandan Pekin yakınlarına, bir yandan Huang-ho nehri dirseğinin güneyine kadar uzanmıştı

Kuzey istikametinde, kudretli bir siyasî teşekkül halinde beliren H'yen-bi'lerin (Hsien-pi) varisi, Moğol menşeli, Juan-Juan'lar yüzünden, ciddî bir genişleme olamıyordu İki devlet arasında, bazen çok şiddetli mücadele, 150 yıl kadar sürmüştür

Hükümdar Sseu'den (409-423) sonra, Çin'in başkentleri Lo-yang ve Cha'ang-an'ı (bugün Si-gan-fu) ele geçirerek, hakimiyetini Sarı Irmak bölgesine yayan ve bütün Kuzey Çin'i tek idarede birleştiren büyük hükümdar T'a-o (T'ai-wu) devrinde (424-452), Tabgaç Devleti, en parlak çağını yaşadı

427'de Hun Hia krallığını alan ve Juan-juan'ları mağlup ederek, bugünkü İç Moğolistan'ı istila eden (436) T'ai-wu, 439'da Kansu'daki son Hun Krallığını (Pei-Liang) ortadan kaldırdıktan sonra, İç Asya'ya yönelerek Karaşar, Kuça şehirlerini himayesine bağladı (448) Böylece, ünlü ipek yolu güzergâhı, tekrar Türk hakimiyetine girmiş oldu T'ai-wu, Çin askerinin "taydan ve düveden farksız" olduğunu söylüyor ve kendisi "Börü" (= Kurt, Çince şekli Fo-li) lakabını taşıyordu

İmparatorluk merkezini, Türk hayat şartlarına oldukça uygun gelen bozkır bölgesinde (kuzey Şan-si) tutan T'ai-wu, o sıralarda Çin'de yayılmakta olan Budizm'in, Türkler arasında nüfuz kazanmasını önlemeğe çalışıyor, idaresi altındaki Çin topraklarında bile, Budistlerin dini faaliyetlerini kontrol ediyordu Tapınaklarda âyinler dışında din propagandasını yasaklayan bir emirname çıkarmış (438) ve 446'da emre riayet etmeyenlerin şiddetle takibini emretmişti T'ai-wu'nun Türk bünyesini ve seciyesini, Budizm'in bozucu tesirinden korumak maksadını güden bu tutumunun manâ ve değeri, daha sonra anlaşıldı

Tedbirlerin ehemmiyetini fark edemeyen halefleri zamanında, hattâ Budizm'in himayesi cihetine gidildi İmparator Siun (452-465) ile gelişmeğe başlayan bu durum, daha sonra büsbütün hızlanarak, Tabgaç topluluğunun Çinlileşmesine zemin hazırladı 493'te, başkenti, bozkır bölgesinden eski Çin merkezi Lo-yang'a nakleden İmparator Hong (471-499), Türk töresine karşı ağırlık verdiği soysuzlaşmayı, 495 yılında Türk örf, adet ve geleneklerini, Tabgaç dilini ve hattâ yazışmalarda Türkçe tabirlerin kullanılmasını yasaklamakla tamamladı

Buna karşı çeyrek asır kadar devam eden tepkiler, bastırıldı Kiao'dan (499-517) sonra idareyi devralan imparatoriçe Hu (ölm 528), Budizm'e o kadar düşkün idi ki, yabancı memleketlerdeki "dindaşları" ile de ilgileniyordu 520'ye doğru Hindistan'da Ak Hun İmparatorluğu hükümdarı Mihiragula'yı ziyaret ettiğini gördüğümüz Çinli Budist rahip, bu kraliçenin arzusu ile seyahat ediyordu Tabiatıyla, Tabgaç iktidarı da gittikçe gücünden kaybetmekte idi Devlet, 535'e doğru Kuzey (Tai'de) ve Batı (Cha'ang-an'da) Weileri adı ile ikiye ayrıldı ve aralarında mücadele başladı Kısa zaman sonra, bütün arazileri, Çinli hanedanlara intikal etti (550-556)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.