![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerAtatürk'ün cevap veremediği tek insan ![]() ![]() Tarihimiz sayısız savaşlarla doludur ![]() ![]() ![]() -Türklere rahat vermemeli ki, başka sahalarda ilerleyemesinler ![]() ![]() ![]() Bunun için de sık sık başımıza belalar çıkarırlar, savaşlar açarlar, Balkan milletlerini "İstiklal" diye kışkırtırlardı ![]() Biz böyle durmadan savaşırken de o zamanlar askere alınmayan gayri müslimler zenginleşirlerdi ![]() Onların neden zengin, bizim neden fakir kaldığımızı bir köylü, Atatürk'e verdiği kısa bir cevap ile çok güzel açıklamıştır ![]() Atatürk, Mersin'e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş: -Bu köşk kimin? -Kirkor'un ![]() ![]() ![]() -Ya şu koca bina? -Yargo'nun ![]() ![]() ![]() -Ya şu? -Salomon'un ![]() ![]() ![]() Atatürk biraz sinirlenerek sormuş: -Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananların arkalarında bir köylünün sesi duyulur: -Biz mi nerede idik? Biz Yemen'de, Tuna Boyları'nda, Balkanlar'da, Arnavutluk Dağlarında, Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk paşam ![]() ![]() ![]() Atatürk bu anısını naklederken: -Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur, der dururdu ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten Hikayeler'BEDELİ ÇANAKKALE'DE ALTIN OLARAK ÖDENECEKTİR' Ziyad Ebuzziyâ Üç aylık bir tâlimden sonra Mehmed Muzaffer, 'zâbit namzeti' olarak Çanakkale'de idi ![]() ![]() ![]() Muzaffer, Çanakkale'ye vardığında harp durmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() Muzaffer, birliğinin alay karargâhında vazifeliydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O yıllar İstanbul'da otomobil ve kamyon, nâdir rastlanan vâsıtalardı ![]() ![]() Muzaffer aradı, uğraştı, nihayet Karaköy'de bir Yahûdi'de istediklerini buldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 'Ne alınacak?' dedi ![]() 'Oto ve kamyon lastiği' cevabı verilince bir an durdu ![]() 'Bana bak oğlum! Ben askerin ayağına postal, sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muzaffer selâmı çaktı, dışarı çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Malzemeyi bulmuştu, fakat para yoktu ![]() ![]() Muzaffer bunları düşüne düşüne Bâyezid Meydanı'na vardı ![]() ![]() 'Paranın tediye muâmelesi akşamüstü bitecek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tüccar 'Peki' dedi ![]() Muzaffer tam ayrılırken ilâve etti: 'Altın para vermiyorlar, kâğıt para verecekler ![]() Yahûdi yine 'Peki' dedi ![]() Ertesi sabah Muzaffer, Merkez Komutanlığı'ndan araba ve neferle ezan vakti Yahûdi'nin kapısındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üç gün sonra Yahûdi, elindeki yüzlük kâimeyi bozdurmak üzere Osmanlı Bankası'na gitti ![]() ![]() ![]() ![]() Muzaffer evrâk-ı nakdiyenin basımında kullanılan kâğıdın aynısını Karaköy kırtasiyecilerinden tedarik etmiş, bütün gece oturmuş, çini mürekkebi ve boya ile, gerçeğinden bir bakışta ayırt edilemiyecek nefâsette taklit para yapmıştı ![]() ![]() 'Bedeli Dersaâdette altın olarak tesviye olunacaktır ![]() ![]() ![]() Onun burada altın dediği, Çanakkale'de Mehmetçiğin akıttığı, altından da kıymetli kanı idi ![]() ![]() ![]() Yâhudi tüccar bunu mesele yapmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzlük taklid evrâk-ı nakdiyeyi, bedelini altın olarak ödeyip aldı ![]() ![]() Şehid Mehmet Muzaffer'in taklidini yaptığı paranın asıl 50 liralık kâğıt paradır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çeşitli imkânlara sahip teksir ve totokopi makinelenin henüz îcad edilmediği yıllarda, bugün son sistem âletlerle çalışan kalpazanlara taş çıkartacak şekilde elle bu derece başarlı bir taklidi yapabilmek, üstelik de bunu bir tek gecenin sınırlı saatleri için sığdırmak, fevkalâde büyük bir sahtekârlık başarısı değil, bir san'at şaheseri olarak değerlendirilmelidir ![]() Hz ![]() ![]() Alıntı: Fazilet Takvimi 1997 |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerANZAKLI ÖMERİN HİKAYESİ Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutanlara hatırlatmak için, Türk olmanın tadına varmak için, lütfen okuyun ![]() Bu hakiki hikayeyi aktaran, sayın Dr ![]() ![]() Anzaklı Ömer'in Hikayesini 1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor: Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim ![]() Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı ![]() ![]() ![]() -Siz Türk müsünüz? -Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı ![]() -Ama ben hala merak ediyorum ![]() -Aldırma öylesine bir şey işte, dedi ![]() Ben yine ısrarla: -Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım ![]() ![]() ![]() Bu söz üzerine gözlerini açtı ![]() -Siz Türk müsünüz? -Evet Türk'üm ![]() ![]() ![]() ![]() İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı ![]() ![]() "Yıl 1915 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biz karaya çıktık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dedim ki kendi kendime: -'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarf eden Türkler idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Bana adınızı söyler misiniz? dedi ![]() "Ömer" cevabını verdim ![]() Merakla tekrar sordu: -Peki niçin Ömer ismini vermişler sana?" -Babam Müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş ![]() -Senin adın Müslüman adı mı? Ben -Evet, Müslüman adı" deyince yüzüme baktı,doğrulmak istedi ![]() ![]() ![]() -Senin adın güzelmiş ![]() ![]() -"Olsun" dedim ![]() -"Peki doktor beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?" Şaşırdım, nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti ![]() ![]() ![]() -"Tabii" dedim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Siz Müslümanlar tespih çekersiniz, bana da bir tespih bulsan da ben de yattığım yerden tespih çekerek Allah'ımı ansam olur mu? Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş ![]() ![]() ![]() ![]() -Beni yalnız bırakma olur mu?" -Ne gibi Ömer amca? -Ara sıra gel de bana İslamiyet'i anlat! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gidin! Hemen yukarı çıktım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir Çanakkale gazisi görmüştüm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Madem ki; düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir güneş ülke neden vücut bulmasın ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerÇanakkale’de Ne İşi Varmış? Cumhuriyet'in ilanından sonra İstanbul'da bir resepsiyon verilir ![]() Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri de davet edilir ![]() Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat İngiliz ataşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz ![]() Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir ![]() Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir ![]() -Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi ![]() Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der: -Git sor bakalım babasının Çanakkale'de ne işi varmış? |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerBir Çanakkale Sargı yeri hikayesi Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlardan biri Lapseki’in Beybaş Köyü’dendir ve yarası oldukça ağırdır ![]() ![]() ![]() ![]() -Ölme ihtimalim çok fazla ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: -Ben ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() göremedim ![]() ![]() ![]() -Sen merak etme evladım, der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar ![]() -Söyleyin hakkını helal etsin, olur ![]() ![]() ![]() Aradan fazla zaman geçmez ![]() ![]() ![]() ![]() İşte yine bir künye ve yine bir pusula ![]() ![]() ![]() -Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil'e 1 Mecit borç verdiydim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerFatih ve Hoşoğlan Fatih Sultan Mehmet'in orduları Trabzon önlerine gelmişti ![]() ![]() ![]() - Şehrin dışında ve sahilde Ayasofya kilisesi ile kule arasında kalan bir zincir var ![]() ![]() ![]() Heyet başkanı bunları söyledikten sonra şu sözleri de ilave etti: - Devletlu sultan, topçularına her zaman güvendiğini ifade eder, bu teklifimizi elbette kabul edecektir ![]() Fatih Sultan Mehmet, kendisinin ve ordusunun gururuna hitap eden bu teklifi kabul etti ![]() - Kurtulduk ![]() ![]() ![]() Derken top atışları başladı ![]() ![]() ![]() - Kendine güvenen varsa gelsin top başına! Güvenmek mesele değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herkes şaşakalmıştı ![]() ![]() ![]() - Sen topçu musun? - Değilim! ![]() ![]() ![]() - O halde topu neden ateşledin? - Zinciri koparmak için devletlim ![]() ![]() ![]() Fatih, hiddetinden köpürüyordu ![]() ![]() - Tez başını vurun! Bir anda bir baş yuvarlandı ![]() ![]() - Zincir koptu! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortalık birbirine karışmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Trabzon kalesinde Fatih'in bayrağı dalgalanırken, Hoşoğlan'ın mezarı üzerinde de bir türbe yükseliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerTrabzon’un anlamı Karadeniz'in doğu kıyılarını bir taç gibi süsleyen Trabzon için bizim tatlı sözlü seyyahımız Evliya Çelebi şöyle der: - Bu şehre küçük İstanbul denilse yeridir ![]() ![]() ![]() Trabzondur yerümüz Ahça tutmaz elümüz Hamsi paluk olmasa Nic'olurdu halumuz Evliya Çelebi, Trabzon'u bütün özellikleriyle anlata dursun biz, adı üzerindeki söylentilere geçelim: Bir zamanlar Trabzon'un bulunduğu yerde küçük, şirin bir kasaba varmış ![]() ![]() - Atım terini soğutmadan tiz nallayın! Yoksa hepinizi kılıçtan geçirim ![]() Herkes, süvarinin heybetinden titremeye başlamış ![]() - Yiğidim, gör nalları! Beğenirsen çivileyelim, demiş ![]() Süvari nalları şöyle bir yoklamış, avucunda sıkarak iki büklüm edivermiş: - Ben teneke değil, nal isterim! diye gürlemiş ![]() Nalbant bu defa, halis çelikten dört nal hazırlamış, atını nallamış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Al bu bozuk altını! Baksana tuğrası bozulmuş, diye uzatmış ![]() Yiğit adam şaşırmış, bir altın daha çıkarmış ![]() ![]() - Hey, demiş ![]() ![]() ![]() O günden sonra bu kasabanın adı "Tuğra bozan" olmuş ![]() ![]() Bir başka söylentiye göre de, Trabzon kalesi, sofraya benzer, yuvarlak, kesme taşlardan yapılmış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() olmuş ![]() Evliya Çelebi'miz, Trabzon'un ilk kurucusunun, zevk ehli, şen şatır bir kadın olduğunu, bundan dolayı bu şehre, neşeli kadın anlamına gelen "Tarb-zen" denildiğini, ya da suyu ve havasının hoşluğundan dolayı "tarb-ı efzun" adının verildiğini kaybeder ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerMehmetçiğin hakkı Sakarya Meydan Savaşı zaferle sona ermiş, Gazi Ankara’ya dönüyormuş ![]() ![]() Meclis binasının önüne gelinmiş, Gazi bakmış ki alayın başında bulunanlar yukarıya doğru yol almakta ![]() ![]() Gazi: -Öyle şey olmaz, yurt toprağını karış karış kanını akıtarak ve canını vererek savunan Mehmetçiğin hakkını ben evliyalara kaptırmam! Deyip doğruca meclis binasına sapmış ![]() Atatürk böyle bir davranışta bulunmasının gerekçesini ise şöyle açıkladı: -Kimileri benim bu davranışıma kamunun inancını inciten yersiz bir davranış gözüyle bakmış olabilirler; ama ben, hele yurdun savunmasında, güvenilecek gücün evliyaların, yatırların “maneviyatı” olamayacağını hatırlatmayı artık zorunlu bulmuştum ![]() Hadi BESLEYİCİ, Atatürk’ü Anlamak, s ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerTürkiye’ye kin yakışmaz İstanbul’un işgali yıllarında bir Türk okulunu gezen Fransız generallerinden M ![]() ![]() -Hayır, bir çöp bile vermem, diyerek bu teklifi şiddetle reddetmişti ![]() Aradan yıllar geçtikten sonra aynı okula Atatürk gelmiş, aynı öğrenci bu kez, düşman generaline vermediği aynı elişini Atatürk’e armağan etmek üzere uzatmış ve heyecanla şöyle demişti: -Büyük Atam, bu değersiz hediyenin kabulünü rica ediyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Ata’nın bu sözler üzerine kaşları çatılmış ve sert bir sesle şu cevabı verdiği duyulmuştur: -Kızım, Türkiye’ye kin yakışmaz! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Niyazi Ahmet BANOĞLU, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, s ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerBu millete uşaklığı öğretemedim İngiliz Kralı VIII ![]() ![]() - Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz! ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda İngiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular ![]() ![]() ![]() ![]() - Sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim ![]() ![]() Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi ![]() ![]() ![]() ![]() - Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim, dedi ![]() ![]() ![]() Ahmet Niyazi BANOĞLU, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, s186-189 |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerÇanakkale’nin ruhu Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Savaşlarında Türk askerinin manevi gücünü ve kahramanlığını şöyle dile getirmiştir: -Biz kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerFatih’in İstanbul’u fethettikten sonraki tek arzusu Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra tek arzusu vardır: Mihmandar-ı Resulullah Hz ![]() ![]() Akşemseddin Hazretleri kuşatmanın sürdüğü sıralarda türbenin bulunduğu noktaya bir nur indiğini görür ![]() ![]() -Büyük sahabe bunların arasında yatıyor! der ![]() Ancak etraftan: -Ne malum? diyenler olur ![]() Hatta birileri padişaha akıl öğretirler: -Bu dalları başka bir yere diktir bakalım, derler, -İhtiyar molla fark edebilecek mi? Fatih denileni yapar, hatta ilk işaret edilen yer kaybolmasın diye mührünü gömdürür ![]() Ama Akşemseddin dallara bakmaz bile, ertesi gün milimi milimine ilk gösterdiği noktaya yönelir ![]() -Sultanımızın mührü, der, -Ne arıyor orada? Büyük veli bakar, bu mevzu çok tartışılacak, şüpheye mahal bırakmaz: -Kazın! buyururlar ![]() Toprağın bir kulaç altından yeşil somaki bir taş çıkar ![]() Üstünde kûfi harflerle “Hâzâ kabri Halid bin Zeyd” yazılıdır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerKISSADAN HİSSE ![]() ![]() ![]() Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafetle Kuşlar Çarşısı'nı gezer ![]() ![]() Bir ara gözü kekliklere ilişir Padişahın ![]() ![]() ![]() ![]() "Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?" Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" der ![]() ![]() "Satın alıyorum" der Padişah, "Al sana 500 altın ![]() ![]() ![]() ![]() Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken; Padişah gürler: "Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerTOP MERMİSİ Mart 1921 İnönü Ovası İnsanın İflahını kesen buz gibi bozkır ayazında Ethem Çavuş'un sırtı üşüyor, avuçları ise kızgın mermi kovanlarına çıplak elle dokunduğu için alev alev yanıyordu ![]() ![]() ![]() Sandıkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldığında bir an duraksadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kovanın üzerinde "Karahisarlı Seyfi Çavuş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaş tamamen durulmuş, birlikler yeni mevzilerine yerleşmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beş gün sonra Ankara Atölye'nin bir köşesinde cepheden gelen sandıkları açan kalfa, tezgâhlardan birinde harıl harıl çalışmakta olan ustaya seslendi: Sesinde, eşi doğum yapmış bir adama bebeğini müjdeleyen ebenin heyecanı vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yıl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uğradı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bismillahirrahmanirrahim ![]() Selamün aleyküm gayretperver ustalar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 14 Muharrem 1341 Salihli" Mektup bittiğinde tüm personel ağlıyordu ![]() ![]() ![]() Kamil Usta yutkunarak tezgâhının başına oturdu ![]() ![]() ![]() ![]() Ocak 1923-Ankara Savaşının bitmesinin ardından Ankara'daki mühimmat depolarında sayım ve temizlik yapılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 29 Ekim 1923 - Ankara Teğmen Hamdi Vâsıf Ankara kalesine çıkan dik sokakları koşarak tırmanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Hamdi Vâsıf Edirne! Bir maruzatım var komutanım" Yüzbaşı sorar gözlerle genç subaya bakıyordu ![]() "Evet teğmenim? Sizi dinliyorum" Teğmen, üniformasının içinden mermiyi çıkarıp yüzbaşıya uzattı ![]() "Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutanım ![]() Yüzbaşı Muhsin Talat gözlerine inanamamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Top mermisi müzede sergilenmektedir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihten Hikayeler |
![]() |
![]() |
#15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihten HikayelerOnurlu Türk Askerinin Harbiye Nazırına cevabı (İstiklal Savaşı yıllarında yaşanan bir olay) İstanbul hükümeti Harbiye Nazırı Ziya Paşa her zamanki yumuşaklığı ile, "Beyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sarı atlas döşeli büyük oda, nezaretin ileri gelen subayları ile doluydu ![]() ![]() "Emrettiğiniz yüzbaşı geldi efendim ![]() "İçeri al ![]() Nazır subaylara bilgi verdi: "Az önce sözünü ettiğim halihsiz olayın faili ![]() Yüzbaşı bekletmeden içeri girdi, kaygılı bakışlarla kendisini izleyen subayların arasında hızla ilerleyerek nazırın masası önünde durdu, selam verdi: "Yüzbaşı Faruk, İstanbul ![]() ![]() Uzun boylu, kumral, yakışıklı, biraz bıçkın havalı bir subaydı ![]() "Oğlum ![]() ![]() "dün akşam Beyoğlu'nda İngiliz inzibat subayı Teğmen Miller'i emre rağmen selamlamamışsın ![]() "Evet efendim doğru ![]() Nazır, dürüst subaya babacanca yol gösterdi: "Herhalde görmediğin için selamlamadın, değilmi oğlum?" "Hayır efendim gördüm ![]() "Niye selamlamadın öyleyse? Selamlamanız için emir verilmişti ![]() "Rütbesi benden düşük olduğu için selamlamadım paşam ![]() Ziya Paşa derin bir kederle ellerini açtı: "Askerlik töresimi kaldı oğlum? Adamlar galibiyet haklarını kullanıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Nazır başıyla çıkması iin izin verdi ![]() ![]() "Paşam, birde beni dinlemenizi rica ediyorum ![]() Nazır bıkkınlıkla "Söyle bakalım" dedi "Balkan savaşında teğmendim, Çanakkale'de üsteğmen, Suriye cephesinde yüzbaşı oldum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harbiye Nazırı bozuldu: "Anlamadın galiba Harbiye Nazırı olarak emrediyorum ![]() Yüzbaşı sükunetle "Anladım efendim" dedi, Apoletlerini bir hamlede çıkarıp Nazırın masasına bıraktı ![]() " Artık emrinizi dinlemek zorunda değilim!" Selam vermede dönüp kapıya yürüdü ![]() ![]() ![]() Gözleri dolarak yüzbaşıya selam durdular ![]() Daha sonra karşılaştığı odada bulunan bir binbaşı; Gözleri dolarak "Nazırın emrine itaat edeceksin diye çok korktuk ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|