6-7 Eylül Olayları |
07-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
6-7 Eylül Olayları6-7 Eylül Olayları - Tarihte 6-7 Eylül Olayları - 6-7 Eylül Olayları Hakkında 6-7 Eylül Olayları (Yunanca: Σεπτεμβριανά/ Septemvriana), 6 - 7 Eylül 1955'de İstanbul'da yaşayan Rum azınlıklarına yönelik tahrip ve yağma hareketi Yağmalanan gayrimüslim dükkânları Yer: İstanbul Türkiye Tarih: 6-7 Eylül 1955 Saldırı türü: Pogrom Ölü: En az 11 kişi Yaralı: 30 - 300 kişi Olaylar Kıbrıs Türkleri'ne yapılan baskılar, 1955 yılında Türkiye kamuoyunun gündeminde baş köşeye oturmuştur Dışişleri yetkilileri Londra'da Kıbrıs temaslarına devam ederken, Atatürk'ün Selanik'teki evinde bir bomba patlamasıyla ilgili haber, önce 6 Eylül 1955 günü saat 1300 haberlerinde[3] radyoda yayımlandı Bunun üzerine, “Atamızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskı yapan Mithat Perin'in sahibi, Gökşin Sipahioğlu'nun yazı işleri müdürü olduğu[3] DP yanlısı İstanbul Ekspres gazetesi genelde tirajı 20 bin civarında olduğu halde 6 Eylül'de 290000 basmış ve o dönemde kurulmuş olan Kıbrıs Türktür Derneği üyelerince bütün İstanbul'da satılmaya ve halkı galeyana getirmek üzere kullanılmaya başlandı Aynı baskıda Kıbrıs Türktür Derneği genel sekreteri Kamil Önal Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahalıya ödeteceğiz, ödeteceğimizi alenen söylemekte de bir mahzur görmüyoruz diye yazmıştır Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin önayak olması ve diğer gençlik örgütleri, meslek kuruluşları, DP teşkilatı, bazı resmi ve gayriresmî makamların telkin ve teşvikiyle yerel kalabalıklar ve şehre dışarıdan getirilmiş olan kitlelerce 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirildi İlk saldırı saat 1900 sıralarında Şişli'deki Haylayf Pastanesi'ne yapıldı[kaynak belirtilmeli] Ardından büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudi ve hatta yanlışlıkla bazı Türklerin dükkânlarına saldırarak yağmaya başladı İstanbul'daki Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergiledi Rum vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olan, 20-30 kişilik organize birliklerin kent içindeki ulaşımı özel arabalar, taksi ve kamyonların yanı sıra otobüs, vapur gibi araçlar yardımıyla sağlandı 7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda aralarında kilise ve havraların da bulunduğu 5000'den fazla taşınmaz tahrip edildi ve milyonlarca dolarlık mal sokaklara saçılıp, yağmalandı İstanbul'un her yerinde yağmalar aynı yöntemle yapıldı Dükkânlara saldıranlar önce vitrinleri taşlayarak kırdılar ya da demir parmaklıkları kaynak makineleri ve tel makasları yardımıyla açtılar, ardından içerideki alet ve makineleri dışarı çıkararak paramparça ettiler Kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı: Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortadoks kilisesinin tamamı ateşe verildi İzmit ve Adapazarı’ndan gelen yağmacılar geri dönmek üzere Haydarpaşa istasyonuna geldiklerinde, üzerlerinde yağmaladıkları mallarla yakalandılar Bunların büyük bir bölümünün başka şehirlerden getirildiği ortaya çıktı (örneğin Sivas’tan 145, Trabzon’dan 117, Kastamonu’dan 116, Erzincan’dan 111 kişi) Hasarlar Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 kişi[6] öldürülmüştür Resmî rakamlara göre 30 kişi, gayriresmî rakamlara göre 300 kişi yaralanmıştır Taraf gazetesine göre tecavüze uğrayan kadınların sayısının 200’ü aştığı tahmin edilmektedir
4214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5317 mekân saldırıya uğramıştır[8] Maddi hasarın, o günün değerine göre 150 milyon - 1 milyar Türk Lirası arasında olduğu tahmin edilmektedir[7] Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk Lirası cıvarında tazminat ödemiştir Zamanın gazetelerine göre asıl suçlu, Türkleri provoke eden Rumlardır Halbuki 6-7 Eylül olaylarının sadece Kıbrıs'la ilgili olarak Rumlara yapılmış bir misilleme olmadığının bir göstergesi, tahrip edilen işyerlerinin sadece yüzde 59'u Rumlara aitken, kalan yüzde 17'sinin Ermenilere, yüzde 12'sinin Yahudilere ait olması, hatta dönmelere ve Müslüman olmuş Beyaz Ruslara ait mekânların bile saldırıya uğramasıdır Sonrası Olayların başladığı saatlerde İstanbul'da olan başbakan Adnan Menderes saldırıların kontrol edilememesi üzerine Sapanca'dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi Olaylarla ilgili olarak önce 3151 kişi tutuklandı Sonradan bu sayı 5104'e yükseldi 10 Eylül 1955 günü dönemin İçişleri Bakanı istifa etti Başlangıçta soruşturmalar Kıbrıs Türktür Cemiyeti ve gençlik örgütleri etrafında yoğunlaşmış olsa da 12 Eylül günü Meclis'e taşınan olaylarda DP iktidarı komünistleri suçladı Aralarında Aziz Nesin, Nihat Sargın, Kemal Tahir, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo ve Hulusi Dosdoğru'nun bulunduğu yaşayan fişlenmiş komünistler ile ölmüş dört komünist hakkında dava açıldı Tutukluların çoğu Aralık 1955'te serbest bırakılır Bunun en önemli nedenlerinden biri, muhalefet lideri İsmet İnönü'nün, hükümeti ağır bir dille eleştiren ve gerçek suçluları takip yerine suçsuz vatandaşlara işkenceyle suçlayan konuşmasıdır Menderes, bu konuşma için İnönü'ye, "Paşam vatan bu konuşmayı affetmeyecek" diyecektir Dava beraatle sonuçlandı Kısa süre sonra Kıbrıs Türktür Cemiyeti de kapatıldı 1960 darbesinden sonra, bu olaylar Yassıada yargılamalarının gündemine oturdu Yassıada Yargılamalarında olayın DP hükümetinin başbakanı Adnan Menderes'in provokasyonu sonucu olayların kontrolden çıkması olduğu kabullenilmiştir ve DP yönetimi, 6-7 Eylül olayları nedeniyle de cezalandırılmıştır Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum Türkiye'den göç etmiştir Rum nüfusun zamanla azalmasıyla Rumların ekonomideki etkisi zayıflamaya başlamış ve daha önceki azınlıklara yönelik eylemlerde olduğu gibi Türklerin sermayeye hakim olması hızlanmıştır Birkaç bin Rum ise özellikle Mersin ve Tarsus'a yerleşmişlerdir Zamanla kalan Rumların da büyük çoğunluğu İstanbul'u terketmiştir Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100000'e düşen İstanbul'daki Rum nüfus, 2006 yılında 4721 kişiye kadar düşmüştür 6-7 Eylül 1955 olayları, Rumların büyük göç dalgalarıyla ülkeden ayrılmasına neden oldu Gayrimüslimlerin büyük bir kısmı için, yaşananlar, Türk vatandaşı olarak kabul görmediklerinin kanıtı olmuştu Hangi parti iktidarda olursa olsun, gelecekte de ayrımcılıklara maruz kalacakları düşüncesiyle ve kendilerini güvende hissetmedikleri için, özellikle Rumlar yurtdışına göç kararı vermişlerdir Nesiller boyu bu topraklarda yaşamış olan İstanbul'un gayrimüslim yerlileri, bu gibi davranışlar sonucu evlerini ve anavatanlarını terk etmek durumunda bırakılmışlardır Ancak hükümetin o dönemde kabul etmediği olaylar 1998 yılı içinde bir meclis önergesi sırasında kabul edildi Tazminat değeri olan 70000 Lira vermeye yanaşmayan hükümet bu konuyu da hızla örtbas etti 6-7 Eylül olaylarının olduğu sırada Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görevli olan, 1988-1990 yılları arasında MGK genel sekreterliği yapan Sabri Yirmibeşoğlu, 2001 yılında Aksiyon dergisi'ne verdiği röportajda 6-7 Eylül olayları hakkında şu demeci vermiştir "6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir Muhteşem bir örgütlenmeydi Amacına da ulaştı" |
|