Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel > Gebelik & Doğum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğum, sezeryan, sonrası, ssvd, vaginal

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)




Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (SSVD)

Günümüzde sezaryenle doğum yapmış olan anne adayı sayısı, tarihte hiç bir zaman görülmemiş kadar yüksektir Bunun en önemli nedenleri arasında, bundan yaklaşık 25 yıl önce Amerika'da "sezaryenin en iyi doğum şekli olduğu" konusundaki görüşü benimseyen ve bu görüşü uluslararası platforma taşıyarak diğer ülke doktorlarını da etkileyen (ve dolaylı yoldan anne adaylarını) ikna eden doktorların varlığı yer alır Bundan tek etkilenmeyen ülkenin Almanya olduğu tahmin edilmektedir


Amerika'da bu sezaryen "furyası" 1986'da maksimuma ulaşmış olup, o zamanlar %30-40'larda olan sezaryen oranları, son yıllarda düşüş göstermeye başlamıştır Bu düşüşe en etkili olan olaylardan biri de sezaryen sonrası ******l doğumun mümkün olduğunun anlaşılması ve klinik durumu uygun olan anne adaylarına bunun uygulanmasıdır


Ülkemizde de özellikle İstanbul'da sezaryenle doğum oranları bazı hastanelerde dikkat çekecek kadar yüksektir Tıp Fakülteleri gibi, daha çok yüksek riskli hastaların sevkedildiği merkezler hariç bırakılırsa, özellikle özel hastanelerin bir kısmında sezaryenle doğum oranları, normal doğum oranlarından yüksektir


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hem riski düşük hem de riski yüksek anne adayı tedavisi üstlenen bir merkezin ortalama sezaryen oranının %17 olması gerektiği görüşünü savunmaktadır DSÖ, bir merkezin sezaryen oranının bu oranın üstüne çıkması durumunda, o merkezin "sezaryen yapılma nedenlerini tekrar gözden geçirmesi gerektiği" görüşünü taşımaktadır


Günümüzde çoğu merkezde oran %15-25 arasında değişmekte ve merkezlerin önemli bir kısmında önde gelen sezaryen nedeni daha önceki doğumun (ya da doğumların) sezaryenle gerçekleşmiş olmasıdır


Sezaryen kararı verirken en önemli etken elbette kitabi bilgiler ve DSÖ verileri değil, doğuma yardım eden kişinin (yani kadın-doğum uzmanının) o doğum hakkında taşıdığı histir Anne ve bebek sağlığının sorumluluğunu üstlenecek olan doktor elbette kararı kendisi verecektir Bu karar da doktorun edindiği tecrübelere, doğumun yapılacağı yerin koşullarına, anne adayının ikna olması gibi faktörlerle yakından ilişkilidir


Günümüzde hem anne hem de bebek açısından sezaryenin daha iyi olduğunu gösteren bilimsel veriler olduğu gibi, bunların karşısında yer alan, yani normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı açısından daha iyi olduğunu gösteren çok daha fazla sayıda bilimsel veri bulunmaktadır Ancak her gebelik farklıdır ve bu yüzden karar verirken teorik bilgilerle, anne adayının ve bebeğinin durumu beraberce ele alınmalıdır


Sezaryen sonrası neden yine sezaryen?


Sezaryen ne kadar usulüne uygun olarak gerçekleşirse gerçekleşsin her seferinde uterusta bir "yara izi" bırakır Bu yara izi de ne kadar iyileşirse iyileşsin, yeni bir gebelikte uterus yeniden büyümeye başladığında ve doğum eyleminde ortaya çıkan kasılmaların etkisiyle ortaya çıkan gerginlik nedeniyle açılmaya ve ileri durumlarda yırtılmaya eğilim gösterir Bu açılma eğilimi özellikle önceki sezaryendeki uterus kesisi (cilt kesisiyle karıştırılmamalıdır) "klasik" yani dikey olanlarda yüksektir Ancak günümüzde sezaryenlerin önemli bir kısmı "alt segment yatay kesi" adı verilen uterus kesisiyle uygulanmaktadır Alt segment yatay kesi iyileştiğinde yeni bir gebelik ve doğum eyleminde bu tür kesiler çok daha az gerilir ve açılma ve yırtılma olasılıkları çok daha düşüktür


Daha önce sezaryenle doğum yapmış bir anne adayında bu neden pelvis ("çatı") darlığı gibi yeni gebelikte de devam eden bir olaysa, zaten aynı neden devam etmektedir Bu nedenle bariz pelvis darlığı olan bir anne adayı tüm doğumlarını sezaryenle gerçekleştirme durumundadır Ancak şu da bilinmelidir ki, bariz pelvis darlığı gerçekte çok sık rastlanan bir durum değildir


Bir anne adayının geçirmiş olduğu sezaryen sayısı arttıkça artan riskler nelerdir?


Sezaryen sayısı arttıkça uterusa yapılan kesi sayısı artar ve oluşan nedbe dokusu yeni bir gebelikte gerilerek açılmaya ve yırtılmaya daha da duyarlı hale gelir


Sayı arttıkça ameliyata bağlı, ameliyatın doğal sonucu olarak karın içinde ortaya çıkan yapışıklıklar artar Bu yapışıklıklar yeni bir ameliyatta uterusa ulaşılmasını zorlaştırabilir ve/veya uterusa ulaşılmaya çalışılırken mesane gibi komşu organların zedelenmesine neden olabilir


Sayı arttıkça doğası gereği uterus kesisi yakınlarında yerleşim göstermeyi "seven" plasentanın doğum kanalına yakın ve hatta bu kanalı kapatacak şekilde yerleşme olasılığı artar Placenta previa adı verilen bu durum, plasenta dokusu uterusun kas liflerinin içinde yerleştiği durumda (accreata-"akreata" okunur) daha da karmaşık bir hal alır ve cerrahi işlemin seyrini zorlaştırabilir ve oldukça komplike hale sokabilir


Bir kadın maksimum kaç kez sezaryen olabilir?


Yukarıda bahsedilen riskler daha önceden bir kez sezaryenle doğum yapmış bir kadının yeni bir gebelik ve doğum eyleminde nispeten az ortaya çıkarlar Ancak özellikle ikinci sezaryen sonrasında üçüncü bir sezaryen uygulanan kadınlarda yukarıda bahsedilen risklerin sayısı sezaryen sayısı arttıkça eksponansiyel ("sayı arttıkça her artışta daha da hızlı artan" bir şekilde) artış gösterir Ortadoğu ülkeleri gibi çocuk sayısının özellikle "önemli" olduğu ülkelerde kadınlara 8 adet sezaryene kadar uygulandığı literatürde görülmektedir Yine de bir kadın için olan mantıklı olanı ideal olarak iki, maksimum üç sezaryenle ailesini tamamlamasıdır


Hangi ülkelerde SSVD uygulanıyor?


Amerikada %199, Norveçte %57, İsveçte %53 anne adayına SSVD önerilmekte ve uygulanmaktadır


SSVD uygulanması için gerekli koşullar nelerdir?


Anne adayı SSVD konusunda istekli olmalı ve zorlanmamalıdır


Anne adayının pelvis ("çatı") yapısı normal doğum yapmaya uygun olmalıdır


Anne adayında uterus şekil bozukluğu, ya da önceki doğumlarında uterusun yırtılması gibi bir durum söz konusu olmamalıdır


Anne adayı daha önceden yatay kesili bir ya da en fazla iki sezaryen geçirmiş olmalıdır


Bu açıdan her çiftin sezaryen sonrası hastaneden taburcu olurken kendisine verilen ameliyat notunu muhafaza etmesi (veya bunun verilmesini talep etmesi) çok önemlidir Zira önceki sezaryende yatay kesi kararı verilerek başlanmış bir sezaryen çeşitli nedenlerle dikey kesiye dönüştürülmüş olabilir ve bu da ameliyat raporunda belirtilir Böyle bir durumda SSVD'dan vazgeçmek gerekebilir


SSVD uygulanacak merkezin koşulları çok önemlidir SSVD uygulandığında tüm eylem boyunca bebeğin kalp atışları ve uterus kasılmaları yakından izlenmeli, acil bir sezaryen için ekip ve ameliyathane hazır bulunmalı, merkezde anne ve bebek yoğun bakım ünitesi bulunmalıdır Çoğu durumda SSVD uygulanacak anne adayının kan grubuna uygun en az iki ünite taze kan hazır bulundurulur


Hangi durumlarda SSVD uygulanması sakıncalıdır?


Daha önce dikey klasik insizyonla sezaryen öyküsü


Uterusun doğum eyleminde yırtılması (rüptür) öyküsü


Daha önce çeşitli nedenlerle uterusa yapılmış cerrahi işlemlerde uterusa derin kesiler yapılmış olması (myom operasyonlarında olduğu gibi)


Mevcut gebelikte normal doğumu zorlaştıracak etkenlerin varlığı (iri bebek gibi)


Daha önceki sezaryen nedeninin devam etmesi (dar pelvis gibi)


İkiz gebelik, makat gelişi, miad geçmesi gibi nedenler tam bir engel teşkil etmemekle birlikte SSVD uygulanırken çok daha dikkatli olunması gereken durumlardır


SSVD karar verildiğinde bunun başarıyla sonuçlanma (******l doğumun gerçekleşmesi) olasılığı nedir?


SSVD için ideal şartlar taşıyan bir anne adayının sağlıklı bir şekilde ******l doğum yapma olasılığı %75 civarındadır


Geriye kalan %25 anne adayında çeşitli nedenlerle SSVD yarıda kesilir ve sezaryenle doğuma geçilir SSVD'nin yarıda kesilmesinin en önemli nedenleri arasında doğum eyleminin yeterince hızlı ilerlememesi yer alır Bunun dışında eski dikiş yerinin açılma ve yırtılma şüphesi varlığında da doğum sezaryenle gerçekleştirilir


Daha önceden yatay kesi ile sezaryen olmuş bir anne adayında uygun koşullar varlığında eski kesi yerinin açılma ve/veya yırtılma olasılığı yaklaşık binde iki-%1'dir


Özetle sezaryenle doğum yapmış olmak, takip eden doğumların mutlaka sezaryenle gerçekleşmesi gerektiği anlamına gelmez SSVD önceki sezaryeni fetal distres veya makat gelişi gibi o gebeliğe özgü bir nedenden uygulanmış anne adaylarının ******l yoldan doğum deneyimini yaşamaları için iyi bir seçenek teşkil eder Ancak anne adayının gebeliği SSVD için uygun koşulları taşısa bile, SSVD uygulanacak merkezin koşulları uygun değilse, ekip SSVD konusunda tecrübeli değilse, anne adayı SSVD konusunda istekli değilse ideal olanı sezaryen sonrası doğumun tekrar sezaryenle gerçekleşmesidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)

Eski 07-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)




Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (SSVD)

Günümüzde sezaryenle doğum yapmış olan anne adayı sayısı, tarihte hiç bir zaman görülmemiş kadar yüksektir Bunun en önemli nedenleri arasında, bundan yaklaşık 25 yıl önce Amerika'da "sezaryenin en iyi doğum şekli olduğu" konusundaki görüşü benimseyen ve bu görüşü uluslararası platforma taşıyarak diğer ülke doktorlarını da etkileyen (ve dolaylı yoldan anne adaylarını) ikna eden doktorların varlığı yer alır Bundan tek etkilenmeyen ülkenin Almanya olduğu tahmin edilmektedir


Amerika'da bu sezaryen "furyası" 1986'da maksimuma ulaşmış olup, o zamanlar %30-40'larda olan sezaryen oranları, son yıllarda düşüş göstermeye başlamıştır Bu düşüşe en etkili olan olaylardan biri de sezaryen sonrası ******l doğumun mümkün olduğunun anlaşılması ve klinik durumu uygun olan anne adaylarına bunun uygulanmasıdır


Ülkemizde de özellikle İstanbul'da sezaryenle doğum oranları bazı hastanelerde dikkat çekecek kadar yüksektir Tıp Fakülteleri gibi, daha çok yüksek riskli hastaların sevkedildiği merkezler hariç bırakılırsa, özellikle özel hastanelerin bir kısmında sezaryenle doğum oranları, normal doğum oranlarından yüksektir


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hem riski düşük hem de riski yüksek anne adayı tedavisi üstlenen bir merkezin ortalama sezaryen oranının %17 olması gerektiği görüşünü savunmaktadır DSÖ, bir merkezin sezaryen oranının bu oranın üstüne çıkması durumunda, o merkezin "sezaryen yapılma nedenlerini tekrar gözden geçirmesi gerektiği" görüşünü taşımaktadır


Günümüzde çoğu merkezde oran %15-25 arasında değişmekte ve merkezlerin önemli bir kısmında önde gelen sezaryen nedeni daha önceki doğumun (ya da doğumların) sezaryenle gerçekleşmiş olmasıdır


Sezaryen kararı verirken en önemli etken elbette kitabi bilgiler ve DSÖ verileri değil, doğuma yardım eden kişinin (yani kadın-doğum uzmanının) o doğum hakkında taşıdığı histir Anne ve bebek sağlığının sorumluluğunu üstlenecek olan doktor elbette kararı kendisi verecektir Bu karar da doktorun edindiği tecrübelere, doğumun yapılacağı yerin koşullarına, anne adayının ikna olması gibi faktörlerle yakından ilişkilidir


Günümüzde hem anne hem de bebek açısından sezaryenin daha iyi olduğunu gösteren bilimsel veriler olduğu gibi, bunların karşısında yer alan, yani normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı açısından daha iyi olduğunu gösteren çok daha fazla sayıda bilimsel veri bulunmaktadır Ancak her gebelik farklıdır ve bu yüzden karar verirken teorik bilgilerle, anne adayının ve bebeğinin durumu beraberce ele alınmalıdır


Sezaryen sonrası neden yine sezaryen?


Sezaryen ne kadar usulüne uygun olarak gerçekleşirse gerçekleşsin her seferinde uterusta bir "yara izi" bırakır Bu yara izi de ne kadar iyileşirse iyileşsin, yeni bir gebelikte uterus yeniden büyümeye başladığında ve doğum eyleminde ortaya çıkan kasılmaların etkisiyle ortaya çıkan gerginlik nedeniyle açılmaya ve ileri durumlarda yırtılmaya eğilim gösterir Bu açılma eğilimi özellikle önceki sezaryendeki uterus kesisi (cilt kesisiyle karıştırılmamalıdır) "klasik" yani dikey olanlarda yüksektir Ancak günümüzde sezaryenlerin önemli bir kısmı "alt segment yatay kesi" adı verilen uterus kesisiyle uygulanmaktadır Alt segment yatay kesi iyileştiğinde yeni bir gebelik ve doğum eyleminde bu tür kesiler çok daha az gerilir ve açılma ve yırtılma olasılıkları çok daha düşüktür


Daha önce sezaryenle doğum yapmış bir anne adayında bu neden pelvis ("çatı") darlığı gibi yeni gebelikte de devam eden bir olaysa, zaten aynı neden devam etmektedir Bu nedenle bariz pelvis darlığı olan bir anne adayı tüm doğumlarını sezaryenle gerçekleştirme durumundadır Ancak şu da bilinmelidir ki, bariz pelvis darlığı gerçekte çok sık rastlanan bir durum değildir


Bir anne adayının geçirmiş olduğu sezaryen sayısı arttıkça artan riskler nelerdir?


Sezaryen sayısı arttıkça uterusa yapılan kesi sayısı artar ve oluşan nedbe dokusu yeni bir gebelikte gerilerek açılmaya ve yırtılmaya daha da duyarlı hale gelir


Sayı arttıkça ameliyata bağlı, ameliyatın doğal sonucu olarak karın içinde ortaya çıkan yapışıklıklar artar Bu yapışıklıklar yeni bir ameliyatta uterusa ulaşılmasını zorlaştırabilir ve/veya uterusa ulaşılmaya çalışılırken mesane gibi komşu organların zedelenmesine neden olabilir


Sayı arttıkça doğası gereği uterus kesisi yakınlarında yerleşim göstermeyi "seven" plasentanın doğum kanalına yakın ve hatta bu kanalı kapatacak şekilde yerleşme olasılığı artar Placenta previa adı verilen bu durum, plasenta dokusu uterusun kas liflerinin içinde yerleştiği durumda (accreata-"akreata" okunur) daha da karmaşık bir hal alır ve cerrahi işlemin seyrini zorlaştırabilir ve oldukça komplike hale sokabilir


Bir kadın maksimum kaç kez sezaryen olabilir?


Yukarıda bahsedilen riskler daha önceden bir kez sezaryenle doğum yapmış bir kadının yeni bir gebelik ve doğum eyleminde nispeten az ortaya çıkarlar Ancak özellikle ikinci sezaryen sonrasında üçüncü bir sezaryen uygulanan kadınlarda yukarıda bahsedilen risklerin sayısı sezaryen sayısı arttıkça eksponansiyel ("sayı arttıkça her artışta daha da hızlı artan" bir şekilde) artış gösterir Ortadoğu ülkeleri gibi çocuk sayısının özellikle "önemli" olduğu ülkelerde kadınlara 8 adet sezaryene kadar uygulandığı literatürde görülmektedir Yine de bir kadın için olan mantıklı olanı ideal olarak iki, maksimum üç sezaryenle ailesini tamamlamasıdır


Hangi ülkelerde SSVD uygulanıyor?


Amerikada %199, Norveçte %57, İsveçte %53 anne adayına SSVD önerilmekte ve uygulanmaktadır


SSVD uygulanması için gerekli koşullar nelerdir?


Anne adayı SSVD konusunda istekli olmalı ve zorlanmamalıdır


Anne adayının pelvis ("çatı") yapısı normal doğum yapmaya uygun olmalıdır


Anne adayında uterus şekil bozukluğu, ya da önceki doğumlarında uterusun yırtılması gibi bir durum söz konusu olmamalıdır


Anne adayı daha önceden yatay kesili bir ya da en fazla iki sezaryen geçirmiş olmalıdır


Bu açıdan her çiftin sezaryen sonrası hastaneden taburcu olurken kendisine verilen ameliyat notunu muhafaza etmesi (veya bunun verilmesini talep etmesi) çok önemlidir Zira önceki sezaryende yatay kesi kararı verilerek başlanmış bir sezaryen çeşitli nedenlerle dikey kesiye dönüştürülmüş olabilir ve bu da ameliyat raporunda belirtilir Böyle bir durumda SSVD'dan vazgeçmek gerekebilir


SSVD uygulanacak merkezin koşulları çok önemlidir SSVD uygulandığında tüm eylem boyunca bebeğin kalp atışları ve uterus kasılmaları yakından izlenmeli, acil bir sezaryen için ekip ve ameliyathane hazır bulunmalı, merkezde anne ve bebek yoğun bakım ünitesi bulunmalıdır Çoğu durumda SSVD uygulanacak anne adayının kan grubuna uygun en az iki ünite taze kan hazır bulundurulur


Hangi durumlarda SSVD uygulanması sakıncalıdır?


Daha önce dikey klasik insizyonla sezaryen öyküsü


Uterusun doğum eyleminde yırtılması (rüptür) öyküsü


Daha önce çeşitli nedenlerle uterusa yapılmış cerrahi işlemlerde uterusa derin kesiler yapılmış olması (myom operasyonlarında olduğu gibi)


Mevcut gebelikte normal doğumu zorlaştıracak etkenlerin varlığı (iri bebek gibi)


Daha önceki sezaryen nedeninin devam etmesi (dar pelvis gibi)


İkiz gebelik, makat gelişi, miad geçmesi gibi nedenler tam bir engel teşkil etmemekle birlikte SSVD uygulanırken çok daha dikkatli olunması gereken durumlardır


SSVD karar verildiğinde bunun başarıyla sonuçlanma (******l doğumun gerçekleşmesi) olasılığı nedir?


SSVD için ideal şartlar taşıyan bir anne adayının sağlıklı bir şekilde ******l doğum yapma olasılığı %75 civarındadır


Geriye kalan %25 anne adayında çeşitli nedenlerle SSVD yarıda kesilir ve sezaryenle doğuma geçilir SSVD'nin yarıda kesilmesinin en önemli nedenleri arasında doğum eyleminin yeterince hızlı ilerlememesi yer alır Bunun dışında eski dikiş yerinin açılma ve yırtılma şüphesi varlığında da doğum sezaryenle gerçekleştirilir


Daha önceden yatay kesi ile sezaryen olmuş bir anne adayında uygun koşullar varlığında eski kesi yerinin açılma ve/veya yırtılma olasılığı yaklaşık binde iki-%1'dir


Özetle sezaryenle doğum yapmış olmak, takip eden doğumların mutlaka sezaryenle gerçekleşmesi gerektiği anlamına gelmez SSVD önceki sezaryeni fetal distres veya makat gelişi gibi o gebeliğe özgü bir nedenden uygulanmış anne adaylarının ******l yoldan doğum deneyimini yaşamaları için iyi bir seçenek teşkil eder Ancak anne adayının gebeliği SSVD için uygun koşulları taşısa bile, SSVD uygulanacak merkezin koşulları uygun değilse, ekip SSVD konusunda tecrübeli değilse, anne adayı SSVD konusunda istekli değilse ideal olanı sezaryen sonrası doğumun tekrar sezaryenle gerçekleşmesidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)

Eski 07-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (Ssvd)




Sezeryan Sonrası Vaginal Doğum (SSVD)

Günümüzde sezaryenle doğum yapmış olan anne adayı sayısı, tarihte hiç bir zaman görülmemiş kadar yüksektir Bunun en önemli nedenleri arasında, bundan yaklaşık 25 yıl önce Amerika'da "sezaryenin en iyi doğum şekli olduğu" konusundaki görüşü benimseyen ve bu görüşü uluslararası platforma taşıyarak diğer ülke doktorlarını da etkileyen (ve dolaylı yoldan anne adaylarını) ikna eden doktorların varlığı yer alır Bundan tek etkilenmeyen ülkenin Almanya olduğu tahmin edilmektedir


Amerika'da bu sezaryen "furyası" 1986'da maksimuma ulaşmış olup, o zamanlar %30-40'larda olan sezaryen oranları, son yıllarda düşüş göstermeye başlamıştır Bu düşüşe en etkili olan olaylardan biri de sezaryen sonrası ******l doğumun mümkün olduğunun anlaşılması ve klinik durumu uygun olan anne adaylarına bunun uygulanmasıdır


Ülkemizde de özellikle İstanbul'da sezaryenle doğum oranları bazı hastanelerde dikkat çekecek kadar yüksektir Tıp Fakülteleri gibi, daha çok yüksek riskli hastaların sevkedildiği merkezler hariç bırakılırsa, özellikle özel hastanelerin bir kısmında sezaryenle doğum oranları, normal doğum oranlarından yüksektir


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hem riski düşük hem de riski yüksek anne adayı tedavisi üstlenen bir merkezin ortalama sezaryen oranının %17 olması gerektiği görüşünü savunmaktadır DSÖ, bir merkezin sezaryen oranının bu oranın üstüne çıkması durumunda, o merkezin "sezaryen yapılma nedenlerini tekrar gözden geçirmesi gerektiği" görüşünü taşımaktadır


Günümüzde çoğu merkezde oran %15-25 arasında değişmekte ve merkezlerin önemli bir kısmında önde gelen sezaryen nedeni daha önceki doğumun (ya da doğumların) sezaryenle gerçekleşmiş olmasıdır


Sezaryen kararı verirken en önemli etken elbette kitabi bilgiler ve DSÖ verileri değil, doğuma yardım eden kişinin (yani kadın-doğum uzmanının) o doğum hakkında taşıdığı histir Anne ve bebek sağlığının sorumluluğunu üstlenecek olan doktor elbette kararı kendisi verecektir Bu karar da doktorun edindiği tecrübelere, doğumun yapılacağı yerin koşullarına, anne adayının ikna olması gibi faktörlerle yakından ilişkilidir


Günümüzde hem anne hem de bebek açısından sezaryenin daha iyi olduğunu gösteren bilimsel veriler olduğu gibi, bunların karşısında yer alan, yani normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı açısından daha iyi olduğunu gösteren çok daha fazla sayıda bilimsel veri bulunmaktadır Ancak her gebelik farklıdır ve bu yüzden karar verirken teorik bilgilerle, anne adayının ve bebeğinin durumu beraberce ele alınmalıdır


Sezaryen sonrası neden yine sezaryen?


Sezaryen ne kadar usulüne uygun olarak gerçekleşirse gerçekleşsin her seferinde uterusta bir "yara izi" bırakır Bu yara izi de ne kadar iyileşirse iyileşsin, yeni bir gebelikte uterus yeniden büyümeye başladığında ve doğum eyleminde ortaya çıkan kasılmaların etkisiyle ortaya çıkan gerginlik nedeniyle açılmaya ve ileri durumlarda yırtılmaya eğilim gösterir Bu açılma eğilimi özellikle önceki sezaryendeki uterus kesisi (cilt kesisiyle karıştırılmamalıdır) "klasik" yani dikey olanlarda yüksektir Ancak günümüzde sezaryenlerin önemli bir kısmı "alt segment yatay kesi" adı verilen uterus kesisiyle uygulanmaktadır Alt segment yatay kesi iyileştiğinde yeni bir gebelik ve doğum eyleminde bu tür kesiler çok daha az gerilir ve açılma ve yırtılma olasılıkları çok daha düşüktür


Daha önce sezaryenle doğum yapmış bir anne adayında bu neden pelvis ("çatı") darlığı gibi yeni gebelikte de devam eden bir olaysa, zaten aynı neden devam etmektedir Bu nedenle bariz pelvis darlığı olan bir anne adayı tüm doğumlarını sezaryenle gerçekleştirme durumundadır Ancak şu da bilinmelidir ki, bariz pelvis darlığı gerçekte çok sık rastlanan bir durum değildir


Bir anne adayının geçirmiş olduğu sezaryen sayısı arttıkça artan riskler nelerdir?


Sezaryen sayısı arttıkça uterusa yapılan kesi sayısı artar ve oluşan nedbe dokusu yeni bir gebelikte gerilerek açılmaya ve yırtılmaya daha da duyarlı hale gelir


Sayı arttıkça ameliyata bağlı, ameliyatın doğal sonucu olarak karın içinde ortaya çıkan yapışıklıklar artar Bu yapışıklıklar yeni bir ameliyatta uterusa ulaşılmasını zorlaştırabilir ve/veya uterusa ulaşılmaya çalışılırken mesane gibi komşu organların zedelenmesine neden olabilir


Sayı arttıkça doğası gereği uterus kesisi yakınlarında yerleşim göstermeyi "seven" plasentanın doğum kanalına yakın ve hatta bu kanalı kapatacak şekilde yerleşme olasılığı artar Placenta previa adı verilen bu durum, plasenta dokusu uterusun kas liflerinin içinde yerleştiği durumda (accreata-"akreata" okunur) daha da karmaşık bir hal alır ve cerrahi işlemin seyrini zorlaştırabilir ve oldukça komplike hale sokabilir


Bir kadın maksimum kaç kez sezaryen olabilir?


Yukarıda bahsedilen riskler daha önceden bir kez sezaryenle doğum yapmış bir kadının yeni bir gebelik ve doğum eyleminde nispeten az ortaya çıkarlar Ancak özellikle ikinci sezaryen sonrasında üçüncü bir sezaryen uygulanan kadınlarda yukarıda bahsedilen risklerin sayısı sezaryen sayısı arttıkça eksponansiyel ("sayı arttıkça her artışta daha da hızlı artan" bir şekilde) artış gösterir Ortadoğu ülkeleri gibi çocuk sayısının özellikle "önemli" olduğu ülkelerde kadınlara 8 adet sezaryene kadar uygulandığı literatürde görülmektedir Yine de bir kadın için olan mantıklı olanı ideal olarak iki, maksimum üç sezaryenle ailesini tamamlamasıdır


Hangi ülkelerde SSVD uygulanıyor?


Amerikada %199, Norveçte %57, İsveçte %53 anne adayına SSVD önerilmekte ve uygulanmaktadır


SSVD uygulanması için gerekli koşullar nelerdir?


Anne adayı SSVD konusunda istekli olmalı ve zorlanmamalıdır


Anne adayının pelvis ("çatı") yapısı normal doğum yapmaya uygun olmalıdır


Anne adayında uterus şekil bozukluğu, ya da önceki doğumlarında uterusun yırtılması gibi bir durum söz konusu olmamalıdır


Anne adayı daha önceden yatay kesili bir ya da en fazla iki sezaryen geçirmiş olmalıdır


Bu açıdan her çiftin sezaryen sonrası hastaneden taburcu olurken kendisine verilen ameliyat notunu muhafaza etmesi (veya bunun verilmesini talep etmesi) çok önemlidir Zira önceki sezaryende yatay kesi kararı verilerek başlanmış bir sezaryen çeşitli nedenlerle dikey kesiye dönüştürülmüş olabilir ve bu da ameliyat raporunda belirtilir Böyle bir durumda SSVD'dan vazgeçmek gerekebilir


SSVD uygulanacak merkezin koşulları çok önemlidir SSVD uygulandığında tüm eylem boyunca bebeğin kalp atışları ve uterus kasılmaları yakından izlenmeli, acil bir sezaryen için ekip ve ameliyathane hazır bulunmalı, merkezde anne ve bebek yoğun bakım ünitesi bulunmalıdır Çoğu durumda SSVD uygulanacak anne adayının kan grubuna uygun en az iki ünite taze kan hazır bulundurulur


Hangi durumlarda SSVD uygulanması sakıncalıdır?


Daha önce dikey klasik insizyonla sezaryen öyküsü


Uterusun doğum eyleminde yırtılması (rüptür) öyküsü


Daha önce çeşitli nedenlerle uterusa yapılmış cerrahi işlemlerde uterusa derin kesiler yapılmış olması (myom operasyonlarında olduğu gibi)


Mevcut gebelikte normal doğumu zorlaştıracak etkenlerin varlığı (iri bebek gibi)


Daha önceki sezaryen nedeninin devam etmesi (dar pelvis gibi)


İkiz gebelik, makat gelişi, miad geçmesi gibi nedenler tam bir engel teşkil etmemekle birlikte SSVD uygulanırken çok daha dikkatli olunması gereken durumlardır


SSVD karar verildiğinde bunun başarıyla sonuçlanma (******l doğumun gerçekleşmesi) olasılığı nedir?


SSVD için ideal şartlar taşıyan bir anne adayının sağlıklı bir şekilde ******l doğum yapma olasılığı %75 civarındadır


Geriye kalan %25 anne adayında çeşitli nedenlerle SSVD yarıda kesilir ve sezaryenle doğuma geçilir SSVD'nin yarıda kesilmesinin en önemli nedenleri arasında doğum eyleminin yeterince hızlı ilerlememesi yer alır Bunun dışında eski dikiş yerinin açılma ve yırtılma şüphesi varlığında da doğum sezaryenle gerçekleştirilir


Daha önceden yatay kesi ile sezaryen olmuş bir anne adayında uygun koşullar varlığında eski kesi yerinin açılma ve/veya yırtılma olasılığı yaklaşık binde iki-%1'dir


Özetle sezaryenle doğum yapmış olmak, takip eden doğumların mutlaka sezaryenle gerçekleşmesi gerektiği anlamına gelmez SSVD önceki sezaryeni fetal distres veya makat gelişi gibi o gebeliğe özgü bir nedenden uygulanmış anne adaylarının ******l yoldan doğum deneyimini yaşamaları için iyi bir seçenek teşkil eder Ancak anne adayının gebeliği SSVD için uygun koşulları taşısa bile, SSVD uygulanacak merkezin koşulları uygun değilse, ekip SSVD konusunda tecrübeli değilse, anne adayı SSVD konusunda istekli değilse ideal olanı sezaryen sonrası doğumun tekrar sezaryenle gerçekleşmesidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.