Riyâzü's Sâlihîn'in Namaz Bölümü 41 Numaralı Hadisi |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Riyâzü's Sâlihîn'in Namaz Bölümü 41 Numaralı HadisiRiyâzü's Sâlihîn'in Namaz Bölümü 41 Numaralı Hadisi 41 Kendisine Amr İbni Kays da denilen meşhur müezzin Abdullah İbni Ümmü Mektûm radıyallahu anh : -Yâ Resûlallah! Muhakkak ki Medine'nin zehirli haşereleri ve yırtıcı hayvanları çoktur, dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - "Hayye 'ale's-salâh, hayye 'ale'l-felâh'ı işitiyor musun? Öyleyse mescide gel" buyurdu Ebû Dâvûd, Salât 47 Ayrıca bk Nesâî, İmâmet 50 İbni Ümmü Mektûm Sahâbe-i kirâmın meşhurlarındandır Adının Abdullah veya Amr olduğu söylenir Daha çok Amr İbni Kays İbni Zâide diye bilinir Kureyş kabilesinin Âmiroğulları koluna mensuptur Mekke'de İslam'ın ilk yıllarında müslüman oldu Yukarıdaki hadislerden de anlaşılacağı gibi gözleri görmezdi Abese sûresi'nin nüzûl sebebinin İbni Ümmü Mektûm olduğuna bütün tefsirlerde işaret edilir Medine'ye hicret eden ilk sahâbîlerden olup Peygamber Efendimiz'in hicretinden önce oraya gitmişti Resûl-i Ekrem Efendimiz bütün gazvelerinde Medine'de namaz kıldırmak üzere onu vekil bırakırdı İbni Abdülber bunun sayısının on üç olduğunu söyler ve hangi gazveler olduğunu da sayar Hz Enes de Peygamber Efendimiz'in hiç kimseyi İbni Ümmü Mektûm kadar Medine'de vekil bırakmadığını söyler Allah ondan razı olsun Açıklamalar Bu rivayeti bir önceki hadisle birlikte düşünmek doğru olur Çünkü İbni Ümmü Mektûm'un Peygamber Efendimiz'e Medine'nin yılan, akrep gibi zehirli haşerâtının ve kurt, köpek gibi yırtıcı hayvanlarının çokluğundan bahsetmesinin sebebi, kendisini bunlardan koruyamayacağı için, evinde namaz kılmasına izin vermesini istemek gayesiyledir Peygamber Efendimiz, ezanı işiten kimsenin bu davete icâbet etmesi ve mescide gelmesi gerektiğini bir kere daha hatırlatarak, ona evinde namazı tek başına veya cemaatle kılma ruhsatı vermemiştir Hatta bir rivayete göre İbni Ümmü Mektûm: - "Ben gözleri görmeyen, evi uzak ve yardımcısı olmayan bir kimseyim Benim için evimde namazımı kılmamın bir kolayı yok mu?" demiş, Peygamberimiz: - "Senin için hiçbir ruhsat bulamıyorum" buyurarak izin vermemiştir [Ebû Dâvûd, Salât 47] Bu rivayetleri değerlendiren âlimler, hiçbir mazeretin kabul edilmediği bu tavizsiz tutumun, İslam'ın Medine'deki ilk sıralarında böyle olduğunu, sonradan bunun terkedilerek meşrû mazeretlerin kabul edildiğini söylerler Şayet ilk sıralarda böyle ruhsatlar verilmiş olsaydı, münâfıklar cemaati terketmek suretiyle kötülüklerini daha da yaygınlaştırırlar ve evlerin mescid haline gelmesine yol açılmış olurdu Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, bazı âlimler ve mezhep imamları bu çeşit hadislerin yaygınlığı sebebiyle, cemaate gelmenin farz, vacip ve müekked sünnet olduğu hususunda görüşler beyân etmişlerdir Fakat fakihler cemaate gidememeyi gerektiren meşrû mazeretler olduğunu belirtmişler ve bu cümleden olarak şunları saymışlardır: Şiddetli soğuk, aşırı yağmur, zifiri karanlık, düşman korkusu, yırtıcı hayvan endişesi, camiye yürüyemeyecek derecede hastalık, yürümek için yardıma muhtaç olan fakat yardımcı bulamayan hasta Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Farz namazları cemaatle kılmak esas olup, buna devam etmek gerekir 2 Meşrû bir özürden dolayı cemaate gidilmeyebileceği icmâ ile sabittir 3 Cemaate gidemeyecek derecede meşrû bir özrü olan kimse, namazı evinde kılar |
|