Varmısın |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
VarmısınV a r m ı s ı n ! Saatlerdir bilgisayarın başında oturuyordu, hala bekledigi mail gelmemişti Silkindi Kac saat olmuştu bilgisayar başına oturalı? İki saatten fazla olmuş, koskoca iki saat? Arkadaşları yemeğe davet etmişti, Sinan sinemaya, oda arkadaşları ise fal partisine Hiçbirini kabul etmemisti Şimdi bu ücra internet cafede gelecek o maili bekliyordu Daha ne kadar sürecekti? Kimbilir belki bugün hesabına bile girmemişti, girmeyecekti? Girse bile yazacağı daha önemli insanlar vardı belki Belki de onun ona önem verdigi gibi o ona önem vermiyordu? Yok canım! O da en az Sevgi kadar değer veriyordu Sevgi'ye, yazdiğı her mesajin karşılıgı ertesi güne geliyor, hadi ertesi gün olmadı birkaç gün içinde gecikmenin özürünü de içeren mail hesabında bekliyordu Sevgi'yi Aylar olmuştu yazışmaya başlayalı, bir kez bile aksamamıştı mailler Ta ki bu haftaya kadar Hafta başından beri tek bir satır gelmemişti ondan Tuhaf! Oysa kendisi yazacak bir şey bulamasa ki bu da ayda yılda bir olurdu ! forward edilmis mesajlar gönderirdi, güzel sözler, fıkralar ya da ufacık bir e-kart Üçüncü gün dayanamamış, onu merak ettiğini söylediği bir mail göndermişti: Heeeey, öldün mü kaldın mı? Haber verseneeeee! diye şakalaşmıştı üstelik Ses seda yoktu yine karşı tarafta, beşinci gün iyiden iyiye meraklanır olmuştu, hatta bir sapığın onun hesabına girip gelen mesajları ondan önce okuyup sildiğini bile düşünmüştü İyisi mi oturup bütün gün bekleyecekti bilgisayar başında, hem icinde de bir şüphe kalmayacaktı böylece Bugün sekizinci gün de bitmişti Yine en ufak bir yazı bile gelmemişti Unuttu beni diye geçirdi içinden Tabii, ne bekliyordun ki! diye kızdı kendi kendine Alay etti bir süre bu cocukluğuyla Hiç görmediği, sadece yazılarıyla, şiirleriyle tanıdığı biriydi karşıdakı ve hep öyle uzakta öyle bilinmez kalacaktı Ne bekliyordu ki? Kendisi de bilmiyordu Hayalinde bu yazıları yazan kişiyi bir türlü canlandıramıyordu Ne zaman gözlerini kapasa sadece bir çift el görüyordu, klavyenin tuşlarına dokunan güzel parmaklar Bu elin kime ait olduğunu görmeye çalışıyor didiniyor ama hayali bir anda dagılan sis gibi yok oluyordu Ertesi gün soluğu yine bilgisayar başında aldı Bekledi, bekledi Birkac arkadaşından gelen mailleri yanıtladı hemencecik Aslında böyle beklemek fena da olmuyordu haniZaten tatildeydi yapacak başka bir işi yoktu, arkadaşlarından çoğu eve dönmüştü kalanlar ise onu çağırsa da o pek istemiyordu Bu düşüncelere dalmışken yeni bir mesaj geldi Hayret adres pek yabancıydı ona Biraz tereddüt ettikten sonra yüreği korku içinde açtı Mail "Merhaba ben Akin'in çok yakın arkadaşıyım Kendisini trafik kazasında kaybettik, telefon defterinin arasında sizin mail adresinizi bulduk ve haber vermeyi uygun gördük Başımız sağolsun" diyor ve devam ediyordu ama mailin devamı onu ilgilendirmiyordu artık Okuyacağını okumuştu zaten Kaçıncı ölum haberiydi bu, bu kaçıncı değer verdigi insandı yitip giden? Bazen bütün uğursuzluğun kendinde olduğunu düşünüyordu Sonra saçma geliyordu düşündükleri, ama ne farkederdi ki işte çok sevdiği, her gün yazdıklarıyla onun gününe renk katan o kişi artık yoktu Kötü bir şaka olamaz mıydı? Ne yapacaktı şimdi? Beklediği mail gelmiş miydi? Ne yani kalkıp gidecek ve bir daha gelmeyecek miydi? Bir daha o güzel mesajları hiç göremeyecek bir daha o elleri hayal edememenin üzüntüsüyle doğruldu " Cebinden size henüz yollamadığı, yollamak için doğum gününüzü beklediği bir şiir bulduk Tıpkı sahibine ulaşmamış bir mektup gibi duruyordu oracıkta Aşağıda onun sizin için yazdığı son şiiri bulacaksınız" VAR MISIN? Biliyorum şasıracaksın, Son sözler gibi gelecek kulağına, Yoo yanılmıyorsun , son sözler bunlar Bu uzaklığı kaldırmak için ortadan sadece bir ufacık bir histik Sen bana ben sana iki satır laf iki misralık şiirdik, Bir gülücüktük, bir soru işareti, Oysa daha fazlasını istemek bencillik mi? Anla artık! sözler var ama satırlar yetersiz, Düşünceler var ama sayfalar yetersiz, Duygular var ama mısralar yetersiz, Anla artık, biliyorum bir sen var bir de ben , Uzak uzak yerlerde ayrı ayrı şehirlerde Ama desem ki sana, biz demeye var mısın? Desem ki ne sen olsun ne de ben, Bir biz olalım Var misin? Akin Yildiz Şaşırmıştı, istemezdi etraftakilerin gözü önünde ağlasın Hiç adeti değildi ne de olsa Oysa Akin hep "Nasıl hissediyorsan öyle ol başkalarını boşver " derdi İşte her zamanki gibi yine dinlemişti onun sözünü Demek o da ayni şeyleri hissetmiş, o da artık bu uzaklığı kaldırmak istemişti Doğum günü geçmişti, hem de yine bilgisayar başındaYeni bir yaşa daha girmişti işte, yepyeni bir yaş, yepyeni umutlar, acılar, mutluluklar Her yas olgunlaştırırmış biraz daha insanı, belki de en cok bu yaşa girdiğinde olgunlaştığını anlayacaktı yıllar sonra arkasına dönüp baktığında kimbilir Akin! Kahretsin, seni şimdiden özledim diyerek hıçkırıklara gömüldü Neden? sonra eli yanıta gitti Akin'a gec kalmiş bir yanıttı bu Sadece tek bir sözcük yazdı: VARIM! |
|